13 Ekim 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

13 Ekim 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan ÇIROCA YUZU İSKENDER . SERTELLİ O namuslu bir peh- İivandır be ? ĞN — Bteğdim, bu rezalete ta. “hammül edilir. mi? diyardu. Millf oyunlarımızdan bir zey bey, mill! #porlarımızdan ancak alaturka güreş kaldı. Zenginle . rimizden birkaç kişi bunları hi maye etmese, güreş heveslileri de ortakan kaybolup gidecek, Her oyuna hile karışır ama, güreş mertlerin, kuüvvetli insan. ların oyunudur. Onun için, gü * gteşçilerin — dövüğecekleri yere (Er maydanı) demişler. Ben Bugünkü güreşlerde hile seziyo. rum. Kim ne darse desin, bu işe hila karıştırdamaz. Yer sahibi, beş ön para alacak diye kuv vetliyi zayıfa yendirmek ayıp . tır, Yenilen zavallılarm ne ka* bahati var? No yapsınlar.. On. lar da birkaç para alacaklar. Fakat, bu parayı hilesiz alsalar ne olur?! Bervet Beyin sözünü yanım” daki arkadaşmdan başka dinle. yen yoktu. Yusuf pehlivanın sık Bık bir arslan gükreyişine ben” ziyen sesi yükse herkesi heyocana düşürüyordu. Yakacıkta o güne kadar bir er — yap $, büyük ikramiyeli müsabakalar — tertip edilmişti. Fakat, bu güreş kadar Yani “Yusuf . Kara Sait” gü rTesi kadı dikkat ve alâkayı güreş olmamıştı. ircilerde, bilhasen güreş * ten anlamıryanlarda güarip bir şüphe vardı: —— Demindenberi iki pohlivan yenen Kara Salt, elbette bu dev tüsasli adamı da zorlayacak. Hiç kimse: —- Kora $ cak. Demiyor, fakat yukardaki söz n Yusufu YOT temin etliği yersiz ga l muhite verdiği bu i. dı, Yusuf, bir anda izale c istemi: Blraz a Byuron? Heasmının buruunu ve fzzeti nefsini birdenbire kırmak İöteraiyor. — O, namuslu bir pehlivan * dir he! Siz bizi âlemin önünde rezil ettinin. Muskaraya çevlirr ana: İzzet ! Biz senin bu kadar n olduğunu bilmez. Saide nasıl oldu da diye — söyleniyordu. i, adamcağıza verecek ce* vap bulamadım. Ğİ carım, kulak asma Dara! İnsan her gün bir olmaz ya. Bazan da böyle Yeniliverir. İnsan bir kere ye. le, her zaman yehilmeğe olmaz ya, , ama, fiyakam kalma di burada benim. Bir daha bur ralarda güreşemem. Güreşsem de, seyirciler: “Adam sen de, Kara Saide yenilen gu maska" Tanım güreşi de seyredilir mi?,, Deyip geçecekler san biraz ti nefis sahibi olmalı be | Aliş! Sen bizi bugün birkaç be. Yaz mecidiye — mukabilinde pa' Yuvraya çevirdin. Ben, Kara Seld gibi adamın altma dü Becek, ona yenilecek bir pehli Van mıyım? — Eh. uzun etme! Bunları Küreşten ünce söylemiyordun. ÇU eil mecidiyeleri — koynuna Yerisetirdikten sozra, bÜİDÜ! gi, Bi Ütmeğe başladın. İstersen bit dah& Yakacık gür t Mezsin! /— Öyle ya. Hepiniz, benim | Bİdİ bir enaviyi yenerek, birer #d akümez, Yerm sen de yerli İzzati yendim!,, diye övü' necek deği! misin? İzdet sexini perde perde yük. seltiyordu. Çünkü, o Boğaziçin” de erliği, namusluluğu, doğru sözlülüğiyle tanınmış bir pe- İ vandı.. En büyük kusuru biraz safça oluşuydu. Onu Yakacıkta çabuk avlamışlardı. İzzot, Yusufun — hiçbir da: nışığa girişmeden — mertçe güreştiğini görünce, yaptığına bin kere pişman olmuştu. Yusufun — hamleleri İzzetin gururunu kamçılıyor ve yüreği. | ni sızlatryordu. dığını gördü; bir gürültüye mey dan vermemek için, yavaşça yanını SIVIŞĞI. İzzet yalnız keğmlati. Şimdi cilerdeydi. Şişpman, orta yaşlı bir adam y bU, O devrin meeirelerinde sık sık görülen maruf Kapalı çarşı esnafından kuyumcu Kara kalmca Besini ylenmek srrast seyir betti. Karabetin kardeşi saray | Beyoğlu Halk Sineması tablakârlarındandı. Karabet b | yüzden her yerde serbestçe ge. | Jik onun da n — Kara Salt, Yüsufa yenil- ı se bile, galip sayılır. Çünkü on. nee iki başpehlivanı yen> | . Fakat, müşto, | verenler | j Şehir. Tiyateomu Aliş, İzzelin heyecana kapıl | Böstekâr — Btühlle — Sabahı büyük eeri Yük gark ranaalı, © — Klenlu Mülli öperet (4) Perda, Çavuşlar Harbe gidiyor, kümlar Kaleri, 8 — Miki Haa eee erenmca a Buruna götl Sinema ve tıyatro'ar İ $Şehir Tiyatrosı; | ça gündlüz 1330 da, w ""'w:î —. Ve 4 9 da:. Tüpekepi azızran Tiramı kazmız: OTELLA K. v WARLI UŞAĞI LA rin Ka gütü akşanü Koaedi — Kasmında nib iki 1 — Kerem Aslı — Wip Aykaı, €.0 18 Birim 200 130T W.88 1204 21 izor 1500 1154 1806 420 smam geee Raşit Rıza Tiyatrosu M Birlncileğrin P Beyoğiu, *Kaymakarışık,, (8) Perde ——— Bir kitara hocası aranıyor Metod üzerine ders v bir kitara muallimi &ra! tadır. Gazetemiz idarehai l ne müraciatları. RAERARARİS I. Bugün ssat J1 de: © — Üç Ahbab 9 — Mab Ramazan fıkraları: Ând ve rakı Barhoj Bektaşiyi mahatle arasında tuttukları gibi doğru Kadının bu- n ler. Maballe İmamı: — Efendim, demiş. Bu adam bizim önümürde bir daha Ramazanda rakı ndkçmniy'i Bektagi tçlâş stmaden : —— Doğru siylüyor, demiş. O vaktt and bulmuş, zadiçmiştim. Bugün de rakı buldum, ralet içtim. ÜN SA SN KALER A EUKEREA AU KEREEKEA KSK aNN asenenannA ŞURGANAAR AUA SAA aa İ g ; 8 — VAKIT 18 BİRİNCİTEŞRİN 1046 BARAAAMANDAMAMAADANAAMMALASANDAKAAA AA BEYKOZ KÖYLERİNDE BİR GEZİLTİRİN. HİKÂYESİ BaLimeen eei çik suyu kadar 14tif değildir Suyün göhreti beekdir; çünkü bir gidenle- ite ; lüki n göz. e bakmak. n 1â. kırdı ile silei) İ etm alerim yarı ikelarca, anatlore a lerset d derim ki günlarce, başka b et duyulür. KUVVET VE İKTİDARA GÜVENİP ... İşte devlerden birine yaslanp Gdürüyorüm. Kahremarnlardı t:;:fl:u;:.—üıün sikleti ylubdoyuna yumuşak Yap. Tak Göşeğine diüzüp ı—’—,mıı K ,, Köca ihtiyar! Tekrar seni ayak- Tandırıp başını Alem | güvara flâ e. decek bir dostun kalmadı. için o #lom.t bülüyı terkettin? Şemsin xi. yasımdan gözlerin mi kamaştı? Bo- ranım giddetinden Yüreğin mi Ürk. tü? Yoksa gtt yumuşak toprağı pek Cazib mi zannettin? Aldanmamalıy, d? O yumuşak zemin — kahbedir. Miskinane derağuş ettiği senin bi devleri bila külüyyen mahveder, salıvermez Bak, çunu gördün mü? İşta vaktile bu da senin gibi bir devdi; sonin gihi bu da aldandı. İs. tirahat etmek istedi. İşte neticesi! Heybetli vücudu şu gürümüş, kok, muş parçalara münkalib oldu. Böyle bokf değildir; obur toprak onu da ::ımu:; Akbot anu da yutacak. Gururdan başın? yükarıya kaldı. Tarak aşağıya doğru atf.r enzar.ı dikkat etmeye hacet göremedin, değil mi? Zeminin € soktu ğun pançolerin de mi sana o kah. eorarını faşetmedi? Kad ve kamete, kuvvet ve iktidara güve, Zip tabakat,ı süflk'nm hufayasını Gece servisi (Dünkü hikâyeden devam) Bunları konuştuğumuz gıza, i ük bir anabtarla kapıyı açtı: edi. Oob; sizia yazımmzda kendimi ne kadar em. Giriniz, niyette hissodiyorum. Bu his döğra idi- Bölki de benim memleketimde bir yabağeı olduğu için yerli olan beni tasımakla ke lüyorâu. Daha sonra, Vanda, hayp meydan: metre ötede değil, sanki Dansig koridoru üzerindeki küçük köy, Vanda'nın oturluğu pansiyona EFr! günü, Van: -«« Ah, diye atıldı; hiç mMusunuz? ğ Banra birdenbire ilâve © bir emniyet bu, sdan yüzlerce kilo, olacak! — Goce servisini dinlorli; dedi; dokuzda Kenan Hulüsi , gümüş bir put kadaz beyaz buldum! 7 yeni baber yok. Akşama geliyor işlerim bitmiş O gün ve daha ertesi günü Vandayı göremedim; - işlerim yörden birisinde imiş gibi haneket odiyordu. Balma top ve mit. ralyöz seslerini duyar g'bi oluyor; ara sıra kulaklarını tıkayarak: —— Harp, bitse, diyordu; bir kere bitm'ş olsa!'» Vanda'nm odasına ait hiç bir şey söylemiyeceğim! arda gördüğüm şeylör anlamadığım bir takım resimlerdi Vandanın babası ve anası. Köşede hir sedir ve koltuk! Varşo, yanm rosmi- Sonra müthiş bir eşya kalabalığı- Küçük bir kar. yola- Ha, bir de, ungtuyordam; bir radyo. İçöri girer girmez: — Her şeyin düzeleceğini ümit ediyorum; diye devam eti İngilizler bize der düğmesini çöviri. Paris istasyonunda hafif hir gece muziği San. ra, müzük bir saniyenin icinde durdu; — Allo- Allo! Burta: Pari Mondiya!. Şimdi harp havadisleri böltenla! veriyoruz! Vanda ayakta idi- Bir eli redyo düğmesinde parazltleri ayat ediyor; ve sanki, radyoya Yakın olduğu nizbette zpikerim söyl. yeceği şayleri daha hakikf olarak dinleyecekmiş gibi rabatsiz- laşıyor; kulaklarını makineye doğru yaklaştırıyordu. Almanların Voe üstrinden orta Poloayaya geçtikleri gibi- Vargova kumandanı Generii Gzüme muhasara edilmiş- Varşo. vada açlık! Korklorun nihayelinde Danzig baroşları hâlâ daya. Hiyor. On bin Potonyalaım Poztanda esir olduğfu haber veriliyor: On bin Polonyatı; Külçük bir masa üzerinde davrilen bir bardak gibi sular Polonyanma SALKI SÜr'etle istilâ ediyoe: — Ziyânı yok, diyorum; Vanda! Rütün yukarı vilâyetleri nİz hazır duruyor: Garpta mağifp olsanız bile cenuba ve şarka gekileceksiniz! Orada Ruslarla dörüştüğünüz gibi dövüşeceksi. niz! Her gey düzelecek, Vanda! Vanda, Tadyonun başında Tühündan #oyulmuş bir uzviyot kadar saptarı. Eğer odamızım içlide bi nehir en müthiş bir gü- rültü ile yuvarlanacak olsaydı, Vünds, bolki de işitmiyocekti. O. nu iki ellerimle ormuzlarından yakaladım: — Vanda, dedim- Metin ol! Daha hiç bir şey yok! Kuvvet. ha harcemadıntz bile. Polanya ördüsü daha harbe gir. Vafdı. Pakat müteakıp geceler, Üç gün arka k Her dakika, bir mucizeye, Pedetovakinin pın: :2;,,;:;';: tize gibi büyük bir şeyo izanıyosdu. Bu mucize, Polonyanım bir tarafından hirdenbire gelecekti; ve her gey kurtulacaktı. Posnan, Danzigde dövüşen polonyalılar, Varşova ve daha yüzlerce şey.. ğ İki gün sonra Kd Vandayı yemeden, emadan kasilmiş bul- düm. Biz kolluğa çoktim; ve teskin etmiye çolışt Duvarda bir Polonya haritasi âörlzyeı. kırmızı ve kalm çizgilerle Sovyetler Bütün ovaları, ve sonsuz tarlalatiyle or, H mişli. Gözlerini bu haritaya doğru m—m'd:::::î: h:ş:; atir görüyermuş gihi kulaklarını verdi: — Vatanım! dodi. Benim memleketim! — Vanda! diye, yanına doğru yürüdüm uzayacak; ama, ziyanı yok! Çünkü müt dim ödacekler. Baştar salladı; saat on bir buçuktu; — Sön servisi alalım; dedi. Radyo düğmesini çevirdim; yürüdü: BK 'e e mekinenin yanma geldi. Müthiş bir r:',.::)_'_e;u"'"jk' ai diriyordu. Sonra birdenbire, Kelimeler yekil alma BUR Dördüncü Polonya ondusunun dağıldığı kündü.; Poh Vistül ırmağma çekiliyordu. SS Vanda radyoyu bir tarafa biraktı; ve - Yahut odanın yegüne kolltuğuna çökta ;;,:ku:;î:; d büyük ve bir adamm Ultün uzviyetini teine ai ',u_"ğ Ka doğrumu iki avuç, hir meydan kadar geniş bulduğum mı:" e #ğı kapamıştı. Vanda bir yels heykey nt boksiş f;uu—ı slamı erm. — Vanda, dedim, beni dinle, bak! Simdi h NLN yor Çünkü Alman krtalarr Sovyot hudusduna a:r_::,u BER Başmı birdenbire kaldırdı; bu son eümle, ç !)* dlîııumuı - mur yiyen bir İnsan gihi amt hareketş z"-mqğm erisine yağ. — Bvet, diye doğraldu; belkiz. Boi St Büyük bir Ümlt içinde olduğu görülüy - n yetinden başka hiç blr gey gözümda y Varita, “yirmt t sene evvel, bir at Üstünde Vartovaya seldiği etin ı-ı.u) tazeydi. Daha doğrasu, odanın büyük #ükütunan dalma yörmiye ::ıu; (Devamı 6 nerda) . Poloaya kendi eliyle Ye Almanyadan ayrılmıştı. * Vandacığım! Harp tefikler Polonyaya yar. unutmak kâr.r akl olmadığını şim. &l olsun anlaryabildin mi TACE KADAR ... Kulak verdim : Uğultu bin perde. den çıkan seslerden mürekkeb bir hitab-i geldi. Düşlürme, mek andım. Müvaze, Gevlerden birinin ni yuka 5 karıya, taco ka yasıl oldum. yarım kapadım; çünkü o rif'at.ı azemefkârane ö. nünda kendi varlığımı pek, amma bek küçük ve miskin gözdüm. kin kulağım duima orada- *tab daha ziyüde Beçilmekteydi- Bi müddet sonra mefhumunu farkodi. yorum 2zannettim; mathar.ı müsa, habet olmak istodim ürlü yolunu bulamıyordum- rsemlik göldi. Gözlerim külliyyen kapadım; Artık şüphem kalmadı: Devler moyusane — foryad — ediyorlardı; diyorlardı ki: — Tüsan-t hikmetimizi anltyacak Hir kimsenin ziyaretine mazhar ola. cak mıyız? Binlerce yıllardanberi hümili bulunduğumuz hazineli ma- lâmatı böylece saklayıp gidecek miyiz? Gelecek bir hakikat meltu. nu bulunmayorsa bunca — esrarımı- z mübtelâar mr da yoktur? Der, dimizi taksim Üo gönlümüzü tahfif etmek zamanı artık gelmiyecek mi? Bir mahlük yok mu ki bize lezaizi sobbelini tattırmakla biri minnet. dar etsin?.. Ben de: — Var, var! İlim ve hikmetini, xe vakıf olmak içia feda-i cana bi. Te hazır içto benim, bon! Diye , Bir de: — Ben! Ben Hoşenn! Diyerek, kalmlı, inceli her taraf. tan aksi sedalar işittim. Korktum, gözlerizii açtım- Alnımdan akan to, YUKARMAKİ DALLAR HAREKET ETTİ »»» Geldiğim tarafa doğru dö. ı nüp baktım : Mentor imamet ettiği halde arkadaşlarımın cemaatle namaz kıl. dıklarını gördüm. "Allahu ekberi!” Bodasiyle secdeye varıldığı —vakit düşmemek için kendimi topladım- Zanmttim ki etrafımdaki dovler de cenab.ı Heliki tüzimen, gururlarmı terk ile, secdeye vardılar; beni de beraber götürdüter Hitam duasmda tekrar başımıı | kaklırıp yukatıya baktım: Cümle. Binin kollarımı yükseklere değra kakirılmış göndüm. Geniş göğlücle. rinden mebhib, uzun “Amin!” dua, |Bi İşittim. Dedim ki: —- Evet, kahramanlarım, sis mü” minsiniz; halikin ulviyyetini bulun. | duğunuz lam-i bülâdan daha güzel keşfederminiz. İtikadınız daha bazit, daha lâtif, daha temizdir. Duantz bisimki gibi hrrs,ı şeytanat ü mel'a- netle memlü kalblerden çıkmayıp, Sâf, halis kalbden çıktığı için mes- mü ve müstecabdır. Alemdağı muhafmlarısmız onu hifzetmökle beraber âlem,i hi. | Wfetin kıtaat'ı hamsede muzaffe- | rane ilâ.yi gün öderek, temeyrük l etmesine de dua ediniz. Rüzgârm darbesiyle yukarıdaki dallar hareket etti; umumf olan bu hateket, ricama kargı, “peki!” ma. medı bir başlar işareti gibi gel. SİZ HİÇ AĞAÇLARLA KONUŞTUNUZ MU ? Sadd'e avdetimde birindi kelâ- rom t €'yo hitaban: sn ağaçlarla hiç konuştu. Sualim oldu. Lâtife tarzında olarak : — Fransızca, ingilizce, italyanca, hattâ çingenece bilir misin? #ualini işitmiştim; Jâkiı ağaçça — bilir mi, Bin sualini işitmedim, dedi. Ben tarzaı lâtifeyi bozmaksızın: — Lâkin “ağaçlarla konuştum" diyenin “konuşulur mu?” — diyerek beyan.ı taaccub edenden ziyade ©- duna yakın olmadığını inkâr ede.

Bu sayıdan diğer sayfalar: