4 - VAKIT Cumhuriyet bayramında 22 köy mektebinin resmi küşadı yapılacak Aksöy, refakatinde maarif müdür Mmüavini İzzet, olduğu halde 3 £. Taşaa'ı Silivri kazasınd imüşpinar, Büyükkılıçlar, Küçük. | Alîpaşı,[ kılışlar, Büyükçavuş, Seğ yleri, Küğithane ada Ömer! , Bakırköyde Ateşalan ilk terindedir. Bunlardan başka Soğanlı, Sul. Alemdağı, Karabeyli, ylerindeki mektep in. gaztı da yakım bir zamanda biti. rilecektir. ——— Usküdar tramvayları umumi heyeti toplandı Üsküdar tramvayları hissedar. lar keyeti umumiyesi dün sabah darda şirket binasında top. lanmıştır. Toplantıda belediye ile anlaşmıya varılmadan evvel bhe, sabatın tetkikine lürum gösteril. miş, bunun için Üç kişiden mi. vekkep bir komisyon seçilmiştir. Komisyon azaları belediye mu. hasebecisi Muhtar, belediye hu. kuk işleri müdürü Ferit, belediye yazı işleri müdürü Necatiden iba. rettir. Komisyon şirketin mali vaziye. ti hakkında raporunu verdikten sonra umumi heyet tekrar topla. tacaktır. Köy okulları açılıyor İstanbul mülhakat kazalarında a edilmekte olan köy okulla. sdan on birinin inşaatı ikmal e. “mek üzeredir. Bu okullar öaji. izdeki ders senesi başımndan i. ren faaliyete geçecelderdir. ilma törni Cumhüriyet bayra. uda yapılacaktır. Fıkra: 10 EYLÜL 21540 Belediye teis amuavini Lauı' İ Koordinasyon hneyalı Yol inşaatında istenen müsaadeyi verdi Belediye riyaseti tarzafından Vekâletine müracaat e- dilerek bazı yol inşaatr etrafında tini * müsan, stenmişti. Müraczatın sebebi şuradan çık. taştır : Belediye fen heyeti Taksim. den Beyoğlu Zükür hastahanesi- ne giden Sıraşelviler bozuk parkeleri kaldırıp yerine kısmen parke ve kismen ıılılı' yapmıya karar vermiş, belediye daimi cocümeni meycut yol var. » ken bunun kaldırılıp yerine astalt yapılmasını koordinasyon heye. tinin kararına muhalif telâkki et. miştir. Bunun özerine keyfiyet Ankaradan sorulmuş, kocri yen beyeti asfalt ve parke inşaa, timın yapılabileceği cevabını ver. ir. Belediye yakında Siırazelviler yolunun yokuş kısmını parke ve diğer taraflarını aslalt olarak yap. Mıya başlıyacaktır. Belediye halen Üsküdar, Suk tanahmet ve Ayasofya meydanla. Tmen tanzimi işi iİle eşguldür. Usküdar meydanına azlalt döşen. mesine kısa bir zamanda başlana. caktır. Diğer taraftan Kadıköyün na, zım plânı da Dahiliye Vekâletin. den kasmen tadile uğrayarak tas. dikten gelmiştir. Kadıkiy — tara. fındaki inşaat bundan sonra bu plâna uydurulacaktır ile el bi , /— Evini tâmir ederken düştü Üsküdarda, İçererköyünde 59 numarada oturan Fehmi admda birisi, dün akşam karanlıkta evi. nin dış kaplamalarını tamir için merdiven dayamış, fakat bir ara. bık yere düşmüş, ayakları —kırıl. mıştır. Fehmi, baygıt bir hâalde Nü. müne hastahanesine kaldırılmış. tır. Hükmü kafakuşî Karakuşun huzuruna bir gün kanter içinde iki kişi gindi: — Bir adam bizim sakallarımızı yoldu. Kendisinden dava- çıyız, dediler, Karakol kendisinden şikâyet edilen adamı aratlırıp buldur. du. Yahına getirtti. Şikâyetçilerle şikâyet edileni dinledi. Sakal yolduğu idkla edilen adam — Davanızı dinledim. &z gençti. Karakuş dedi haklısınız. Benim bu hususta ve. zwq“ı'.;m kzçaüizlmn de onun sakalını yolmanızdır. Bunun üzerine adamlarını çağırtıp: “şu iki adamı hapsedin, tâ ki şu adamın sakalr yolunacak dereceye gelinceye kadar, dedi. Şikâyetçiler: — Nasıl olur efendim, dediler. Bu gencin sakalı beş senede ancak yolunacak hale gelir. Biz o zamana kadar neden hapis duralım. Karakuş kızdı: — Ben şimdi sizi salıvereyim. Fakat bu adamın sakalı çı- kınca sizi nasıl bukdurup da hükmümü yerine getireyim. Sizi bu- lamazsam bende hakkınız kalır ve zulüm etmiş olurum. Bu yüz. den sakalı çıkıncaya kadar bir yere gitmemeniz Kzımdır. verdi. Şikâyetçiler bu karar karşısında davalarından feragat edip Bapse girmekten kurtuldular, Çeviren: Suat Derviş — Pekâlâ. Fakat ne de olsa, Misters Bruntonun samimi dostu olduğunuz için, her halde kocası. nın kadınlara düşkün ve sadakat. siz bir adam olduğunu biliyordu. nuz. — Yani pek az bilirdim... Tabit tekrar edilen sözleri duymamak i- Çin kulakları tıkayarak gezilemez ama, ben dedikodudan son derece. de nefret ederim... Ve hemen he dinlemem... Bunun için Mister ton hakkında fazla bir şey bil Yani Mister Brunton hak. kında söylenilen sözlere ehemmi- yet vermezdiniz Üyle mi? — Evtet. — Vazifem icabı size böyle bir sual soracağımdan dolayı mütees. sifim Mis Lamort. Mazur görünüz, Mister Brunton ile samimi bir mü- nasebetiniz var mr idi? x— Ne?.. Ne diyorsunuz?. Ben * £ ei Dü z size Mister Bruntonu, samimi bir döstumun kocası olarak tanıdığımt söyledim. Bu suallerinizle ne de. mek istediniz? Anlamadım... — O halde size daha açıkça so- rayım? Mister Brunton ile aranız. da, bir erkekle bir kadın urasında olabilecek sıkı ve samimi bir mü- nasebet olmuş müu idi? — Aman Allahım... Nasıl olu. yor da böyle bir sual sormağa ce- saret ediyorsunuz? — Bu sözlerle böyle bir müna. sebetin olmadığını mt söylemek is- tiyorsunuz? — Elbette. Onunla hiç bir mü. nascbetim olmadı. . Hiç!..: Hiçl... - O halde rica ederim izah edi- niz: Neden, sizin için bu kadar ba. yağı olan bir adamım ölümünü öğ- Tenince böyle harap oldunuz?. Bu kadar mütcessir ve bitkin bir hale geldiniz? Bunun sebebi nedir? yolundaki | italyan filosu nerede ? İngiliz donanması bir * haftada tek İtalyan gemisine rastgelmedi Lomüra, 9 ÇA. 4.) — Times gazetesi başmakalesinde —diyor kiz Başvekilla Akdenizdeki bahri barakât hakkında yaptığı tel. mih ve bilâhara bahriye neza- reti tarafından neşredilen tebr liğ, Akdenizde” kimin hareket verbastisine sahip olduğunu a" | sıkça göstermektedir. Bir 'hafta müddetle İngilir <iloları Barki, | garbi ve merkezi Akdenizde cer velân etmiş ve tek İtalyan gemi- gn rastlamamışlardır. Düşman ı harp gemileriyle muharebe et- | mek fırsatından mahrum kalan ve Akdenizde hareket halinde | bulunan İngiliz filoları İtalyan tayyarelerine ağır zaylat ver dirmişlerdir. Bombardıman tayyarelerimiz, Sardenya ve Rodos gi biribi. rinden uzak mesaflcı bulunan İlalyan tayyare meydan ve Üsz- lerine hücüum etmişlerdir. Avcr tayyarolerim harekâtı da bundan az muvaffakiyetli olmuş değildir. Onlar dı İatlyanlara yardıma gelen Yunkers 87 Ü- pinde pike uçuş yapan beş tayr yare düşürmüşlerdir. Diğer dör. dünü de Sicilyaya kadar kovu. lamışlardır. İngiliz gemilerine hiçbir hasar olmadığı gibi hiç- bir befere de bir çey olmamış tır. Kısa haberler: * Geçenlerde Süleyman adında bir'arebacı Akaretler yokuşunda üzerine fenalık gelerek bayılmış, Beyoğlu hastahanesine — kaldırıl. mıştı. Süleyman dün hastahanede öL müş, hastalığı kalb olduğu anla. gılarak defnine ruhsat verilmiş. tir. şam üzeri Sultanhamamı civarın. da eczacı Salamonun — dükkümına asprin almak üzere gitmiş, çıkar. ken bir paket serom çalmış, ya. . Birçok sabıkası olan Yako ad. Tiyeye teslim olunmuştur. Altın Fiyatı Altın dün mele görmüştür. | * Yake samda'bir gengdün âkes | 10.9.1940 Salı 7.20: Program ve memleâri aat ayarı, 733ö: Müzik; Piâkların “hafit program, 8.00; Ajans hâberleri, 8.10: v kadmnı, â.20/8.50: Müzik Plâklarla Bafif musiki programmım devamı, 12.80: V'rogram ve memlekel saat a. yarı, 12.35: Müzik: Muhtelii garkılar, (PL) 12405 Ajama hâberleri, İX05; Müzik; Plâklarla mühtelif şarkılar Progrümukim devamı, 13.20/14,00; Mür zik; Senfonik program — (PL) 18.00; Program ve memlekat sant — ayarı, 18.05: Mtüzik: Stefan Karnutui orkes. trasının konsert — Karışık program, 18.30: Çocuk #aati, 10.00: — Çoruklar için müzik, 19.25; Müzik; Faayl heyer U, 1045: Memlehot aat ayarı, ve a- dana, 2000: Müzik: Çirtçinin saati), Konüyma (Çifteinin saati) 9030 Müzik: Ankara radyosu küme ve ses beykü, 21.15: Radyo güzetesi, 71 Balon orkeatramı ,22.30: Memlekel sar Bi ayarı AğaDa, 22.45. Müzxüle: Radyo Bsalom orkestrasi programunın devazaı, 2300: Müzik: Cazband (PL) 2323/ 23.20: Yarınki program ve kapanış. 11.91940 Çarşamba 1.30: Program va memleket saat a yarı, 7T25i Müsük: Hafif muslkt pro, gesmer (PL) S00: Ajanz — haherleri, &tö: Bv kadını — Yemek lştesi $ 20/ $.30: Müzik: Pinfif müzik programı. bi devatu (DL) 1230: Program ve memleket aaat ayarı, 12.38: — Müzik; Şarlaılar, 12.50: Ajans haherleri, 1303 Müdik; Şarkılar, 23,20/14.00: Müzik: Radyo sağim orkestrası, — TROÜ: Proe gram ve memleket eaat ayarı, 18.05; Müzik: Caz müziği: (PlLy 18.40: Mü. zik: Fazil beyeti, 1215: Konuşma (Deş politika nâdiselerir. 1930 Mü- zik; ağırkılar, 1945; — Memleket aaat Ayarı, ve Ağana habesteri, 20 00; M0 | zük: Şarkılar, MAS: Konuşma, 2030 Müzik: 2050 Müzik saz eserleri, 2118 Müzik; Amatör saati, 2130: Radyo gazetesi, 21.30: Müzik: Biyaseticum. hur bandesı, 22.30: Memleket ssat a. yarı, Ajana haberleri, 22,45: Müzik: Dans müziği (PL) 2325/23.30; Ya Tanki program ve kapanış, Müzik; Radyo Sinema ve tiyatrolar Raşit Rıza Tiyatrosu 20 Eylâül Balı günü akşamı Bakırköy Miüyadi Bahçestide “Yumurcak,, Vodoll (3) Parde Beyoğlu Helk Sineması Buğün filim sonu; 1 — Nuhun Ge- 2000 kuruştan mun. | misi:; Türlkçe sözlü, 2 — Arsu Hle Kamber: 3 — Dehget gecesli: Şandu. ae Sümer sinemasi BU uuıı YENİ KIŞMEVSİMİNİ Yani getirttiği en güzel Filmler arasımda intihap etliği ve Albert Prejean - Dita Parlo - Jüles Berry MONTE-KARLOnun MEŞHUR KADINI Güzel Fransız filml İle açıyor. Kumar ve Lüks Mtirasile Gazinonun İhtişamı arasında baş dönen meş'um bir kadın.., — Mis Lamorta bir bardak su veriniz. — Nasilsıntz Mis Lamort? Ken. dinizi nasıl hissediyorsunuz? Sual- lerime cevap verebilecek misiniz? Xogm döktorunuzu. - çağırtayım mı? — Hayır hayır, Doktora lüzum yoktur. Suallerinize cevap verece. ğim. Ne öğrenmek istiyorsunuz? — Sualimi tekrar ediyorum: Mister Brunton ile aranızda en u- fak bir dostluk bile olmadığı hal. de nasıl oluyor da ölümü sizin üze- rinizde bu kadar derin bir tesir ha. sıl edebildi? — Bilmem ki size ne diyeyim!. Her insan bir değildir ki... Bazı unse!u'e her şey tesir cder.. En küçük bir şeyden müteessir olurlar. Civarlarında olan hiç bir felâkete bigâne kalamazlar... Bu şey onla- rt bütün münasiyle sarsabilir... Herkes ayni yaratılışta değildir... Böyle insanların yanmda bir de, vsinirsizleti, soğukkanlıları vardır... Ayaklarının altmda dünya yıkılsa bile tebessüm ederler, Ben bu çeşit insanlardan değilim. Hayır onlar. dan değilim ben... Ben sinirlerim- le yaşayan bir insanım.... Sinirleri. min elinde bir oyuncaktan başka bir şey d&ilim.oölümdm dehşetli sürette korkarım... Ölüm bana son ' suz bir dehşet verir... Ölüm, bulun- . duğum cve kadar geldi... Hem ne Tüthiş bir şekilde... Sinirlerim ha. rap oldu.... kendimi kaybettim... Ben de ölüyorum zannettim.... — Demek yalnız bu müthiş ölüm vakası sinirlerinizi böyle bozdu öy. le mi? Olünün şahsı değil, yalnız ölüm vakası,.. — Evet. , — Size bir iki gusü daha soraca- Eim. Misafir olduğunuz müddetçe, aile arasında bir geçimsizlik, bir dargınlık sezdiniz mi? — Hayır, — Mister Brunton'un halinde bir gayri tabillik yok mu idi? — Ben hiç hir şey farketmedim. — Suallerime cevap verirken iyi düşünüyor musunuz? — Elbette. * — Şahide soracak başka bir su- aliniz var mt elendiler? Mis La. mort artık gidip istirahat edebilir. SİNİZ, . — Şimdi bana Jeannette Boc- güet'yu çağırınız. RA DYO . Birkaç gün sürecek hikâye Bir muharrir kahra: manlarını arayor Yazan: Kenan Hulüsi -- j mıştı. “Bunlar da kim!?,, Giye kendi kendine sondu; ve âdelir şehrin yakmmda bir köy olmakla borsber topraktan bitiver miş bir takım garip mahlükların yaşadığı bir Yer gibi geldi A” met Cemito, bu sırada. köy imamı» oturanların hopsini birer D Ter tanıtıyordu: —— Muhtar, köyün müczzini, ağası, en ihtiyarı köy bütçesitk tulan kâtidi. onun yamağı, jandarma çavuşu ilâh-- ; Ahmet Cemil: — Teşerrlif ottim, dedi; bepinisle ayrı ayrı tanışmakla ikf ger katlı bir savinç içindeyim. Ve yüzünün hatlarma hafif bir gülümsemc vendiği amıralaf, bundan iatilade yolunu arayan köy imamı, Ahmot Cemile, bils tün köylerin cibirliği ederek köyü nasıl adam otmeğe çalrş'ıke Tarınt anlatmıaya koyukdu. Hikâyeci, biraz yorgun olduğunu bahane oderek döndüğü zaman, kapıyı kilitledi; Penceroyi kapadı. masasınım üzerinde taze bir kabak kızartması ile bir kâse yoğurt duru" yordu; bütün açlığını yererek hepaini bir tarafa bıraktı; daf oda içinde dolağmayı tercih etli. Köy kahvesinden üç döürt basabakla ayrılmış toprak bir 207 minde, kendisine birer birer tanıtılan köyün düşünmeğe başlamıztı: v Allahıtm? ileri gelcslorimi kafasınt iki avuçları araşma alıyor, kendi kendine “ne yüzler!” diyordu! Bolki Dostoyevakinin romanlayrım da bile görülmedik yüzler! Ve Ahmet Cemik yalniz kendisins böyle gelmediğini te- min için, onları tekrar ğgözlerinin önüne gelirdi; bilhassa, ilk saniyölerde baştaj kaldırıp — kargılaştığı zaman, hemon ayağA kalkmak ve köyü terketmek Üzere, kaçıp gitmek istediği köy imamı, ellerini yeniden uzatacakmış gibi geldi. Hakikaten. köy İmamının Üç günlük bir sakalla çevrili İ yah yüzlünü, Ahmet Cemil imkânı yok gözlerinden uzaklaştırı* | miyordur Ya gözleri'.. Neredeyse bu gözlerin bhemen hemefl — evlerinden fıriryarak, ayaklarınım ucuna — düşeceklerini, orada bir takım akrobazi hareketleri yaptıktan sonra tekrar koltuklar rma çoakilmek üzere yürüyeceklerini zamnetmişti. Bunlar Birer göz değil tıpkı deniz altında yaşıyan İki mahlüktu; yerlerinde fıldar fıldir oyunuyor; köy imamının dudaklarından daha ziyade sanki gözleri kaonuşuyordu. Ahmet Cemil, yömek yemekle meşgul olarak hiç bir şey düzünmemeğe karar verdi; belki de yüzün geklini gözlerinden || “allmeğe muvaffak oldu da; ama anlattığı göyleri? İ N e. a Köy imamı ziyaretçinin rahataız olduğunu ihtimal ki anlat di mışt. Ahmet Comil kısa bir konuşmadan sonra ayağa kalkar — kalkmaz “odanıza kadar sizi götüreyim!”. demişti. Hikâyeci, — yolda zaten konuşmamayı ihtiyar edoceği için buna razı oldu; “nikayet oğaya kadar yüz adım!” diyordu. Fakat. köy imamı, daha ilk adımlarını attığı saniye o kadar ralüânti yürümeğa baş. Tamıştı ki. arada strada dürüyor; Ahmet Cemilde köye daif, söylediği fikirlerin cevaplarını arıyordu. Ve Ahmet Cemil, belki kulaklarile biç bir şey dinlemiyerek köy imammm söyledikleri. ne tahamımtil odecekti; amh öyle bir zaman geldi ki köyün me- zarlığma saptıkları sıra tuhaf bir tocessüsle birdenbire arkasi" na dönecek oldu; aynı dakikatlar, geriye bakmaktansa, ellerini arkasına bağlayan köy imamımin yunında, bütün söylediklerini — can kulağile dinlemoğe haztr göründü. Hemen iki adım arkalar — rında, ve az evvel yerlerinde oturur bıraktığı bir düzüne insa-” pın, konuşulan şeyleri bir santim bile kaçırmak istemiyerek, bo« yunları garip bir geklide uzalr yürüdüklerini hissetmişti. En ön — de köy bütçesini tutan kâtip geliyordu; diğerleri arkada, biri* birlerinin ellerini tutarak ilerliyor. ve kulakları kendilerinden — en faslası bir adım ilerlde yürüyen Ahmet Cemille köy ima- mmm arasında gidiyordu. Ahmet Cemile öyle geldi ki, yavas yavas. alaca bir karanlığın köyü ihataya başladığı saniyeler bü bir düzüna insan, biribirinden ayrılmaz garip bir zincirle ken> disini ortalarma alacaklar; Upkt bir peri masalmda olduğu gi bi tâ şafak sökünceye kadar bu böyle devam edip gidecekti. —12— Marit Jeannette Bocguet — İzminiz ve 2 —— Alfedersiniz Müösyü! — Size isminizi ve soyadmızt sordum. — Oh alffedersiniz. İsmim Marie Jeannette Böğüettir. — Teşekkür ederim. Şimdi Mat- m;ı:ml Böcguet yemin eder misi, nız?.. , — Nasıl yemin Mösyö?.. Affe. gdersiniz yine anlayamadım. — Mahkemeye hakikati söyli- yeceğinize İncil üzerine yemin eder misiniz? & — Elbette Mösyö.. Ben hiç bir zaman yalan söylemem. Hem bu. raya kadar yalan — söylemek için gelinir mi? B — Âlâ.. Şimdi İncili şahide uza, tınız.. Ve ona yemin formulünü gösteriniz. — Kadiri mutlak olan Allah na. mına yemin ederim ki, mahkeme | huzurunda hakikati, yalnız haki. ğ;:' ve bütün hakikati söyliyece- “söylediğini: mi? — Ah evet Mösyö Madamın nında uzun zamandanberi çalış!? TUM ve ümit edezim ki... — Metsi Matmazel bu . şimdilik Kâfi, Siz benim şu sualili' cevap veriniz... Cinayet gecesi 6” de idiniz değil mi?. t — Evet Mösyö ve bunu yüzâf fadan fazla polise aöyledim ve t€ rar ettim. Şadiiniz söderle Suzada söyli 8 Suzad D) yecekleriniz arasında hiç bir müsle sebet yoktur... i Ü e ÖNüş FS” SYA0 — Bunun için, mahkemeye S defa olarak efendinizi hangi sastt” | canlı olarak gördüğünüzü söyleri niz, H 1Devamı Wf