;jŞahğhayda' ! tiyazlı mıntaka nasıl , İhdas edilmişti ? karşılaşmayı FWçı - Beşiktaş M yapıyor & H F a anpaslarta hangi stadlarda oyna. ektiş' Bllâhara ağanlıkça bildirile- | “î:.:lqım dunzim edilen birin. j hafta: Böykez — Altıntuğ — Galıtasaray — İstanbulspor :an — Boyoğluspor B veyı ye — el Tei hafta: 20 Eylâl 1940 — Galatasaray F ı ğ& /;_g İ ğ;ğ İ dir. 1842 harbi sıralarında hükü. mete karşı isyan eden birçok Çin eyaletlerindeki zengin — yerliler mesuliyetten kurtulabilmek ga. yesiyle Şanghay şehrine yerleş- mişler ve o zamanlarda karaya çıkan İngilix, bu âsi zenginleri himayeleri maışlardı. İlk defa olarak 1843 senesinde İngilizler ve bilâhare 1849 da Fransız ve en nihayet Amerikalılar burada birer imti. yazlı mıntaka teşkil ettiler. Şanghayda ayrıca bir de bey. nelmile! imtiyazlı mıntaka — var. dır, Amerikan imtiyazlı mıntaka- sı 1863 senesinde İngiliz imti. yazlı mıntakasiyle — birleşmiştir. Bu imtiyazlı mıntakalarda hayat Avrupadakine benzer. Şehir mun tazamdır, geniş ve yaşayış şekli Avrupakâridir. Bu mıntakalarda Çin kanunları cari olmadığından suç işleyen birçok Çinliler bu tmtiyazlı mıntakalara iltica ede tek takibattan kurtulurlar, $an. hayın mamür olan kismi södece bu imtiyazlı mıntakalardır. Şeh- rin diğer kısımları birçok fabri. kaları, mektepleri, modern tesi. satı İle uzak şarkın bir incisidir. Kozmopolit bir tabakanınm ya. şadığı bu şehir aynı zamanda bir- çok siyasi entrikaların çevrildiği yerdir. Yüzbaşı: musun ? Küçük Hikâye : — Kapıyı çaldım, çaldım kimse Unutkan canbaz — Vay canına! cevap vermedi. Ben de kömürleri | Şimdi hangi hareketi yapacağımı mektup deliğinden içeri atıyorum! unuttum... ? Dünyada neler olmayor. Bir diktatör plânı Dehanın, bir iş başarmak — için, yerine ve zamanma göre usul kul- lanmak şeklinde tezahür ettiği hakkında birçok — Mmizaller vardır. Küba diktatörü Makado'yu da bu tarzda dehaya sahiphir dâhi suya, bitiriz: Bundan on sene kadar evvel Ha, vanada bir isyan cıkryor. Dürta- törü istemiyen hir alay — anargist toplanıp bayrak açıyorlar ve oau devirmek üzere saraya bir baskın hazırlıyorlar. Makado bunu baber giryor ve a- silerin ertesi aksam saraya baskın yapacaklarını öğreniyor: Bunun Ü. zerine derbal dabiliye nazirint ga- ğıriyor ve: — Sinemalara derhal emir ver, diyor, bu akşamdan itibaren hep. si, yalnız erkeklere mahsus film. lerden birer tanesini göstermeye başlıyacaklar! Emir gerkhal ifa olunuyor ve sa- raya baskın teşebbüsü akimi kal- yor: Çünkü anarşistlerin hepsi o (Dünkü hikâyeden devam) — e gim hakikati gu ki/- Çiğdem dAlkbaharda jandarma yüzbüşr- Bint köy smrmda yakaladığı vekit brrakmamıztı: — Han! geçerter, diyordun; düye konuşmaya başladı. — Goeceler; dedi. FPakat ne vakit geçecekleri bilinmez! Sonra birdenbire şüyle sordu: — Çiğdem? Onların uçtukları yere yine gitmek istiyor Yardımcı öğretmenlerin tayinini Vekâlet yapacak Orta tedrisat müesseselerine â- lmmakta olan yardımcı öğretmen tayinleri doğrudan doğruya bu ders senesi başından itibaren Maa- rif Vekilliği tarafından yapılacak- tır, Diğer yerler ve munmlkr_dc İstanbul maarif müdürlüğü yoliyle Ankaraya bildirilecektir. —<— Letafet Apartımanı yanındaki arsa Şehzadebaşında Letalet Apartı- mant karşısındaki binalar konser- vatuar yapılmak üzere istimlâk ©. dilrai ilmişti. y - Konservatuar inşası vazı)vl_dır layısiyle geri kaldığından vali bu sahanm muvakkat bir çekilde bah- gecn sinemaları İstilâ etmislerdi! | çe halire kamı'masını emretmizt L L DFT N Paraşüt... Beklene T K hiç bir vakit gecikmez! motörlü iillpı geçtikten bir-sene sonra artık uçabilcceğini söy- Tedi- İlk defa da köyünden bahsetci. Zeytini! tepelerinin üzerin- dön Başaltı tarlalarına doğru ilk defa gefen uçaklardan.. İki hafta sonra başka bir şev oldu. Memleket turuna çıka. cak altr uçak arasında Çiğdem de vardı. Jandarma kumandanının karısı bu - haberi işitince ayağa kalktı; ve hafif mırıldandı; kocasma mirildanıyor: v ' 6S—VAKIT 24 AĞUSTOS 1940 Fler mesleğin iİçyüzü: örnürcülerin, odun- cuların hiyleleri... Kömürcünün yüzü ak olmaz ya! Dıhı_ kx_q gelmeden, henüz ya. zen en civcivli günlerini yaşadığı. muz bügünlerde odun, kömür ih. tikârının alıp yürümüş olduğunu gazetelerde okuyoruz. Filhakika bu sene odun, kömür fiyatları vaktinden çok evvel fır- ladı. Fakat birçok kimselerin dik. kat etmemiş oldukları bir nokta da, bu yaz kömür, odun fiyatla. rının düşmemiş olduğudur. Her sene mayıs ayında kömü. rü 2 kuruşa almak kabilken bu sene kömür dört kuruştan, odun işe çekisi 250 . 300 kuruştan a- şağı satılmamış.. Buğün ise en ehven satış yapan yerlerde kö. mürün kilosu 4 . 5 kuruş, odu. nün çekisi ise — en ucuzu — 450 kuruştur. Bu fiyat yüksekliğinin sebebi gayetle basitüir: Geçen sene şu- battan sonra çok fazla kış yapa. cağı zannına düşen odun, kömür tüccarları biraz pahalı fiyatla bir hayli mal almışlardır. Fakat ta, Nleri ters gitmiş ve havalar ma. yıs ayına kadar bözük gitmesine rağmen büyük odun, kömür sar. fiyatını icabettiren şiddetli — kış olmamıştır. Bu şekilde geçen kıştan getirilen mallar — ellerinde kalınca tüccarlar bu sene odun, kömür fiyatlarını birdenbire yük- seltmişlerdir. * Odun, kömür meselesi üzerin. de durduğumuz zaman yüksok fiyat meselesinin bu işte yapılan diğer hileler yanında pek dürüst bir hareket halinde kaldığını gö- rürüz. Çünkü hiç değilse pahalı. lik açık bir hiledir, insan bile bi. le yutar. Halbuki müşteri bilme. den odunculardan, kömüreüler. Yazan: Kenan Hulüsi Çiğdemy de bir yün — Uzak miı7. — Uzak, uzakta!. Fakat bu seler yüzbaşr elleri ile çok öteleri iİşaret etmedi. Badece, birdenhire ve çok garip hir acele hareket — içinde onu eğerine vurdu; köye girmekten vazgeçerek, Çiğdemi iki gün ka- rakolda sakladı; sonra aldı; Kakişehire getirdi. Hüdbe 927 senesinde oluyordu- Çiğdem on iki yaşmda (di Sekiz söne sonra mektebi bitirdiği vakit, yüzbaşı ovu karştatna aldı; ve sordu- Tekrar köye dönlüp dönmek İstemediğini soru. yordu. Çiğdem: « — Hayır! dodi-. Bana söytemiştiniz ki bir uçağı bir kız da kullatabilir! Fakat yüzbası sekiz yaş daha ihtiyarlamıştı, karısı; —- Bir kadm her şeyi yapamaz; diye atıldı. Çütkü kendisinde Çiğdeme kargı Lir hak buluyordu. Sekiz , senedenberi Çiğdemi kim yetiştirdi? Fakat o bir kadızın her geyi yapabileceğini söyledi. Hattâ bir vapur kaplanı olabileceğini-- ve eğer itterse kış vakti ayak. larmda bir kızakla Ankaraya kadar — gidebileceğini! “— Yol- dar bir defa yapılsa!” diyordu. Jandarma kumandanı ona bakiyor; ve karısı ile münaka: şalarına karışmak istemiyordu. Sedece, gekiz #ene evvel verdi. Hi &öz! Eğerin üstüne vurup kaçırdığı dakikalar.. Jandarma yüz- başıst; gimdi tam olli iki yaşmda İdi; ve artık genç bir kızın bir uçağa binmesini tehlikeli buluyordu. Kadınsa bunu başka bir taraftan istemiyor: —— Genç bir kız! diyordu. Bunutla beraber, öyle bir dakika geldi ki yüzbaşt, Çiğde. min, artık yirmi yaşında olduğunu; kendi bayatmı kendi yapa. bileceğini düşündü. Onu bir uçak kampınma yolladı. Çiğdem orada iki yıl kaldı. İlk bröveyi aldığı saman kurs öğretmeni jandarmu yüzbaşmını tebrik etti; ve diğer bir pilot Öğretmen omuzlarını okşadı: — İyi yetiştirmişsiniz yürbaşım; dedi; ve ellerini o kadar kuvvetle sıktı kie Ciğdem, o gün yaptığı bir tecrübe ile dört yüz metrede tam Üç buçük saat kalmıştı- Yüzbaşınm karısı, o da, kocasını ve Çiğdemi merak ediyor- du. Hele Çiğdemi!. Dahs bir gece evve! bir kuş gibi rüyasına girmiş; bir bulutun üzerinde bir karga sesi ile takırdamıştı. Çiğdem o gün geç geldi; ve üç buçuk saat nasıl havada kal dığını anlattı. Kadın: — Ah, dedi; ne cesaret!. Ya rüzgür alıp götürüverze?. Çiğdem izaha çalıştı; ertesi günden sonra da haftada bir defa geldi. Çünkü A ve B brövelerini almaya çahşıyordu. — Bütün bu işler senin; diyordu- Senin; başmin altından-- Ahı Çiğdemelk ya bir düşecek olursu.. Tur halftası gü hâdise oldu ki, Çiğdem, Zoytinli tepelerin. den Başaltı tarlalarma doğru uçtu. İlk geçiş-: Seneler sonta-. Kendi köyü Tistünden, ve alçala: rak-. Bir hasat zamanı altin başakları biçen bir orak gibi, Zey- tinli tarlalarından o kadar süratle geçiyordu ki, köylüler birer ağaç altma kacıştılar. Parmaklarile havayt işaröt ettiler; ve Wk defadır ki Çiğdemi batırladılar: Tik tomurcük vo ilk gün işik- larile gözüken kuç!.- Çiğdem daha çok alçaklı; kendi Bürülerini otlattığı tepe- den sürünerek gaçti- Köylüler, ellerini güneşten alınlarına si, per ederek onu gözetliyorlardı. Çiğdem Bir kırlangıç gibi hare' ket ediyor; ara sıra kanatlarını kırıp birdenbire ö0 doğru yük seliyordu. Kulaklarma bir ses geliyondu: — Çiğdem; geçerler!- Onlar birer kuştur, geçerler?.. Ne vakit? Fakat birdenbire daha başka bir #ey oldu. Çiğdem motörün durduğunu himsetti. Son dakikada havnlandığı iki hin metreden buşaşağı düşüyondu! “Hâdise” bir saniyenin belki de onda bi- Yi kadar kısa bir zaman içinde geçmişti. Paraslitünü açtı; ve st- dadı- Tıpkı, suyu yavaş' yavaş tebahhur öden bir. denize atlar gibi!. Yahut, bir balık harekeli kadar sakin ve gmin bir uçuş- Köylüler, parmaklarile onu gösteriyorlardı: — Bir kuğ! Zeytinli - tepelerinin şimdiye kadar görmediği garip bir kuş— Kanatları ne tuhaf *.- Bir balon gibi omuzlarında- n Çiğdem Başaltı tarlalarına düştü; ve toprakta hafif sli- ründü. Fakat köylüler ona yaklaşamadılar. Sadece elleri ile isa, ret ediyorlar; içerlerinden hlr kacı küçük bıçaklarımı yokluyor. Çiğdem göğsünden paraşütü stnr atmaz aralarına doğru yü- rüdü; ve koştü. Köylüler kaçmadılar. Çiğdem : — Ben; dodi. Ben! Kuş Çiğdem!-.. Muhtar ilerledi: — Nasıl; diye sordu; Kuş Çiğdem mi?.. Hepsi biribirine bakıyordu : — Kuş Çiğdem!- Aralarında flk kendine gelea yine muhtar olmuştu: — Demek KI sen; dedi; Çiğdem!... Köylülere döndü: 2 — Çiğdem! diyo haykırdı; Kuş Çiğdem!.. Ve i bağrıştılar; Kı ha hçN_', diye : Kuş Çiğdem gelmişt.. O gün, başka birfçak ;eıha_vşc kadar Kuş Çiğdem Zeytin- N köylülerine bir uçağın ne olduğunu anlattır KENAN HULÜSİ den ne külâhlar giyer, ne külâhs lar... Size bit vaka anlatayım: Eski bir kömürcü bilirim., Bu adamm dükkânı toprak - seviye. sinden aşağıda olduğu için dük. kânına merdiyenle inilir. Yirmi senedenberi bu adam aynı yerde kömürcülük yapmaktadır. Ben çocukken bu adamın dükkânına bir tek basamaklı merdivenle i. nilirdi. Bugün ise altı basamaklı bir merdiveni var... Bundan ne çıkar, demeyin? Mesele gayetle basittir: Bu adam, dükkânın hemen ilk kısmında kömür satmaktadır, Her sene binlerce kere çuvallar kö. mürle dolarken, on binlerce kere toprağa saplanan büyük kürek- ler her keresinde bir miktar top. rak kazımakta ve iki üç senede bir merdivene bir basamak ilâve etmek lüzrmgelmektedir. Alelek. ser kömürcülerde toprağın kazı. narak müşteriye kömür fiyatına satılması bir âdet halindedir. Kömürcülerin bilelerini yalnız bundan ibaret sanmayın.. Kömü. rün içine kum, çakıl, hattâ alelâ- de taş katmak, kötlnürü mslatmak mutad üsüller arasındadır. Kö. mürü elekten geçirmemek ise ar. tik tabil bir hal olmuştur. İstanbula kömür Şile, Agva, Kandra, İzmit ve havalisinden kayıklarla, Sinekli, Çatalca, Çer. kesköy, Lüleburgaz gibi yerler. den de vagonlarla gelir. Deniz yoluyla gelenlere kayık kömürü, karadan gelenlere de va- gön kömürü denir.. İstranca or. manlarında yakılan ve kayık kö. mürlerinden daha sağlam olan vagon kömürlerine, garip bir ta. birle ” kömürü diyen. ler vârsa da bunlar mis gibi Trak Üya kömürüdür, Bulgaristanla a lâkaları bile yoktur.. İstanbulda kömür depoların - dan maada bir de seyyar olarak arabalar, katırlar ve bilhassa d veler sırtında kömür satanlaı: rastlanır, Bunlardan bilhassa de veciler şayanı dikkattirler. Devecilerin kömür işinde yap madıkları hile yoktur. Size bi tanc en orijinalin! anlatayım: Bundan birkaç sene evvel Ba- kırköyündeki köşkünde oturan İstanbulun eski polis müdürlerin. den biri kapısının önünden geçen devecilerden kömlir almak — isti. yor, develerin iki tarafına salla. nan müuazzam harar içindeki kö. mürü şöyle bir muayene ettikten sonra pazarlıkta uyuşuyor ve kö- mürcülere büyük bir hararı tart. tırtyor. Kömür yüz altmış kilo kadar geliyor.. Elleri, yüzleri, üstleri, başları simsiyah olan iki deveci hararın altına girerek kömürlüğe kömürü boşaltmaya gidiyorlar. Bir müddet sonra cski lis müdürü “ne görse bej ? Kömürlükten iki yerine üç deve. €i çıkmtyor Mu? Tabii derhal iş zabıtaya âksediyor, meğerse ha. rarın içinde üçüncü deveci saklı duruyormuş... Kömürcülükte hile mi ararsı. nız?.. Hem kömür bu canım, kö- mürcüden ak yür beklenmez yal. Gelelim odunculara.. En iyi o. dun Meşedir. Meşenin kömürü de dayanır.. Fakat oduncular umu. miyetle meşe yerine ya gürgen veyahut da kötü bir İsimle anı. lan diğer bir çins meşe verirler.. Bu kötü meşe yanarken su bıra. kır ve ateş yapmaz, derhal geçer. Gürgen de pek dayanıksızdır. O- nun için odun âalırken halis meşe almaya dikkat etmelidir. Bir de yaş odun, kuru odun meselesi vardır. Yaş odun yağ. mur altında kalan odun değli, or. mandan taze kesilmiş odundur. Alış verisde buna da dikkat et. mek icabeder.. öurişküsi Odun, kömür alış e en ziyade dikkat edilecek nokta kan. tar meselesidir. Odunu ucuz al- mak mümkün olsa bile tam Ala. bilmek biraz müşküldür. Kantar. da hile yapılmadığı pek enderdir. Bu sebeple odun, kömür alış ve. rişinde kantardan anlıyan birisi. nin nezaret etmesi, ve mal tartı- titken başımda dürülmasrı şarttır. Kömür, odun meselesinde maa. lesef bile ve ihtikfir vardır. Ne diyeyim, Allah bu sene büyük kış göstermese de kömürcüler, odun. cular yaptıkları ihtikârın mükü. fatını (!) görseler. S #MÜZAFFER ACAR