resim 18 Austostür i Stostan 20 Ağustosa dar “”lm etmek üzere Gala. ai7 Hisesinde Güzel San'atlar l teşhir — edilen Mwhmdıeı gençlerin kabili. ei ikkında ilerisi için çok İ i Ümitler vermişti. Galata- Se€sinde ekserisi. maruf Profesyonel ressam'arın C'i #ergide tablolar Üüç İltirak Oldurmakta, 23 ressamın Hhir ÇARIĞI tOpyekün 109 cser t R mı?:î"&' Sok muvaflak olan e. N .,,hr: Ğ Tabet oldukça vasat e- b * tesadüf edilmektedir. Otamla; eli ekollara mensup res. bu sanın bit arada teşhir ettikleri İ tserleri karşığında fev- karşılaşmaz, Püyranlık . hislesiyle ü la beraber evvelki $ Nazaran daha yeni ve o. t :,:_G:_ltrın bulunduğunu B Yağlı boya tablolar, Tolarak Ysaj ve natür . mort Sergi i da ::(İ'HTİ tertip eden, orta salon. irser "lhl büyük bir zevkle d"u:_lıilufııı.ü(]üıel San'atlar A- şCesk muallimi Ayet. Sümerdir, Duran, Çallı İbr. h N ahim, Sami .:;İhğ Bereketoğlu ve Ali Kar. İi "dşıbı Tessam ve san'atkârlar- Ayetullah $ Str ekserli ke'ti Tiyetle ülmerin yaptığı e. çok beğenilmiş y Ti maruf kimseler tarafın. m“'“::ıı'h:ımık lı:ıbıl.)m!;ıe de , mana itibariyle çok küvvetli olan bu tablonun sııîıık ı:l:_llrnn"dr. 4 A min manrar Ş Peysaj'larında şimdiye ludı: nın.'; ECNEBi MATBUAT ,Simali İtalya üzerine İngiliz hava kuv- |vetlerinin getirdiği Maddi ve manevi zararlar Londra, 17 (A.A.) — Yourks. =;Ş_ Post gactesi “Haritayı açı> eç başlıklı makalesinde, gun. Yazmaktadır; uı&-:ııııı İtalya xzerindeki İngi. Va küvvetlerinin yapmış ol. 1 ihtiyarlamış, Tuş Ve bitap düşmüş bir. millet Gi tötterdiği millet olmadığını K Hitler ile Mu- TT a çELAR *0 ) .%q—_w Galatasaray lisesinde açılan Sergisi da görmediğimix yeni bir tars ve | stil göze çarpmaktadır. Üstad klasismden inbiraf ede- rek yeni bir arayışa doğru sü- | rüklenerek tablolarında kendini buna zorlamış hissini vermekte. -dir. Onun olgun eserlerini hatırla. yanlar âdeta yeni, fakat müptedi bir Çallı ile karşılaştıklarını zan- nedebilirler. Darüşşafaka lisesl resim mual. Timi bulunan Agâh Özbulanın yapınış olduğu 6 akuarelden İs. | tanbulun eski ve tarihi âbideleri. mne karşı duyduğu derin hislerin teğiriyle tahlolarında dini vect ve heyecanın bir ifadesini bulabilk riz. Saraçhanebaşı (Akça Hüseyin Paşa sebili), medrese kapısı ve çarşı kapı sebili, Mollâ Gürani sebili, Süleymaniye Mimar Sinan türbesi, Ayasofya üçüncü Selim tülrbesi eserlerinden ibaret olan bu resimler de, eskinin tesirin. de olmakla beraber fotografik olmadan resimlerinde yeni bir hava serilmektedir. Bize bir san'atkârım verebilece. Bini tabif bir Baanla anlatıp ci zebildiğini isbat etmektedir. Şev- ket Dağın büyük çarşıya ait ola. rak yaptığı büyük yağlı boya tab. lo da oldukça hareketli ve canlı. dır. Vecihi Bereketoğlunun çalılık, kayalık ve maydan yolu eserleri | oldukça muvafiak eserlerdir. Bü- tün eserlez üzerinde ayrıca dur. maya imkân olmadığından bu sirleri yarmakla iktifa ediyoi Bu gibi resim sergilerine resimi | san'atınm istikbali - bakımından faydalı olduğunu hatırlatır. ve Avrupa olduğu gibi dalmi re, sim galerilerinin tesisi ve bu hususta yapılacak olan yardımla- Tın esirgenmemesini isterdik... SUAVI KOÇER Endüstri buhranı Yugoslavyada bir tersane kapandı 1200 işçi adedi yarıya indi Belgrat, 17 (A.A.) — D.N.B. ajansı bildiriyor: Harp dolayısiyle Yugoslav de. niz endüstrisi vahim bir bubran gdevresine girmiştir. Ağustosun orlasında Adriyatikteki Kralyeviç tersanesi — faaliyetini tamamen tatile mecbur kalmıştır. Eyvelce 1.200 işçi çalıştıran Split tezgâh. Jarı şimdi ancak bunun yarısı ka, dar amcleye iş verebilmekte ve Pek yakında bir miktar işçiye da- ha yol vermek mecburiyetinde kalacaklardır. Yeni sipariş al. mıyan bu tezgâhlar da nihayet faaliyetlerini tatil edeceklerdir. Moli ve iktısadi tedbirler Belgrat, 17 (A.A.) — D.N.B. ajansı bildiriyor : Son d:ıhkıdı Veldes yıoı:: sara) cereyan etmiş nhıı,;nı_ulerden bahsederek Poli- tika gazetesi şunları yazmakta. dir: Hükümet yapılacak Islahat hakkında umumi bic program vü. kapitalist sist a yat âleminde mağlüp edilmiş ol . duklarına dair hükümetin edin . miş olduğu kanaate müstenit bu- hinmaktadır. Artık her memle - ket kendi ihtiyaçlarını ve milli menfaatlerini tatmin etmek mec. buriyetindedir, Hususi sermayeye riayet edile. cektir. Gittikçe güdümlü ekono. mi sistemine doğru ilerlemekte olan — iktisadiyatımızın — gayesi, müstehlikin menafiine halel ge. tirmeksizin Toakul! fiyatlar temin etmektir. İlk gayelerden birisi fi. yat yükselmelerine mani olmak. tır. Belki bazı maddelerin istih. lâkini tahdit etmek lâzıngelecek. tir. Bundan sonra mili banka için de yeni bir rejim aramak icabede. cektir, Derpiş cdilen devletleş. tirme keyfiyeti, Yugoslavyanın en mühim banlkıa müessesesi olan bu bankanın meclisi idare ve bün. 1 yesinde tadildr. yapmat üzere * gabakkuk ettirilecektir, t oli | diği istanbul otobüslerinde yolculuk : Galiba, bu sıcak Ağustos gü- nünde, Türbede benden başka Bakırköy — otobüsünü — bekleyen yoktu. Bir saate yakın bir zaman geçtiği halde durak yerinde hep yeni simalar görüyordum. 'Teçden sırılsıklam olmuş men. dilimle yüzümü, ensemi — kurulu. yör, bir taraftan da pazar günü, nün kalabalığiyle sazikım salkım lmuş, “Filorya" trenine binme. yatıyordum. Cüzdanımın, gözlüğümün, hat- tâ cebimdeki garetenin çalınma. sını bile göze almalı, trene bin, meliydim. Hem, galiba at yarışlarını da kaçıracaktım. Hay Allahı müsta., hakmı versin, Şeytan nereden de aklıma soktu bu yolculuğu... Nihayet âşık usandıran — bir nazla Sultanahmet kavsini dönen etobüs, yüreğimi “acaba dolu mu?" şüpbesiyle bir bayli hop- lattıktan sonra ufacık bir hareke. timi gören şoföyrün idaresiyle — otobüs durak yerinden yirmi metre ilerdeydim — önüme ge. lip zıngadak dürdü. Hayret?1.. Dopdolu olacağını sandığım kamyon bozuntusunda, daha hiç değilse 10 kişiyi alacak boş yez vardı. Hem bunun kalkış istasyonunda müşteri almak Üzc. re bir müddet beklediğini de bi- | Hiyorum. Filorya trenindeki iz. dihamla bu hale bir mana veremi. yerek boş bir kanapeye çöktüm. Dışarda, görseniz, kalantor bir zat hissini bırakacak kadar gösterişli, saçları kır, karnı bü. yük biletçinin: “—- Haydi efendim, Bakırköy, yok mu Bakırköyeece?, Tamam... Dikkat, sağda taksi, solda tram- yay.. şeklindeki davetleri, ihtar. ları bittikte sonra zangır zangir yola düzeldik. İşin kerametini biraz sonra an. | ladım, Aman yarabbi.. O ne :ssti. raptır, çektiğim?.. Meğer herke- sin Rer ne paliâsima ölurka olsun trene binmekte yerden göke hak. lsri — ve daha doğrusunu söyli. yeyim; akılları — varımış. Tepesi güneşin hararetiyle kı. zan bir otobüste seyahat ettiniz- $e sözlerimi çok iyi anlıyacağını. za eminim. Yapışkan, pis bir hava sanki insanın bütün vücudunu” kapla. yor, ıslak ve şelfaf bir tül altın. da eziyor, eziyor, nefesini tıka- yordu. Herkes çeketlerini çıkarmış, Şakalarını fora etmiş, ağızları a. çık, döktorun: “—a Derin nefes alınız!” KEmrini yerine getirir. ge. bi siık sik — teneffüs — edi- yordu. Kimsede konuşatak hal kalmamıştı. Hattâ yanımdaki sı: tada pürheyecan at yarışlarının münakasasını yapanlar — bile Bı. caktan bunalmışlardı. Daha doj. rtusu hepimiz yarı alıklaşmış bir vaziyetteydik. Önümdeki sırada, kanapenin #rkasına uzattığı kolu üzerinden ziyade, yanındaki gencin omuz. larına düşen başın sahibi ise, her halde bizden rahattı. Zira sıcak nefesiyle birlikte burnuma çar- pan anason kokusu kendisinin pazar sabahını birkaç kadehle ge. Kâmladığı anlaşılıyordu. Sıcak vız geliyordu ona, İkide birde başını hafilçe kaldırıyor, yanında bü. zülmüş kalmış olan gence: “— Bos ver abicim.. Sen taha. tına bak..” diyor ve yine gözleri- ni kapayordu. Fakat rahatına ba. kan konşusu değil, kendisiydi. Nihayet olanlar oldu: Birdenbire komşusunun — omu, zunu kavrayan delikanlı, yere doğru eğildi. Sıcak, benzin koku. su midesini buh_ndırmın; VWenine # « Yakındakilerin homurtuları da- ha uzaktakilerin kıskıslariyle kar şılanan bu müstekreh hüdisenin mahsulü gazete kâğıtlariyle ka. patıldıktan biraz sonra arkadan bir ses yükseldi: “— Ay, aman!..” Bir kadınm bayıldığıtı duyu. yordum. Fakat çehennemi - sıcak vwe türlü türlü kokuları muhtevi bylm kava beni kendimden ge. çirmişti. Başımı arkaya döndü- rüp bakamıyordum bile,.. Nihayet, ne kadar geçti; bilmi. yörum. Kalantor biletçinin: “—— Haydi at yarışlarına gide. cekler!” naratı beni kendime ge. tirdi, Son bir gaytetle doğruldum Otobüs mü, cehennem arabası Sirkeci -Bakırköy ara- sında bir gidiş geliş | mı? | ve deniz altında havasız kalmış | bir tahtelbabirin içine benzetti- | ğiüm otobüsten aşağı atladım. Velielendi çayırıma karşı göğ. sümü gere gere ciğerlerimi şişir. diğim zaman koyuverdiğim: “— Obu” Belki hayatımın en Jerahlı bir : iladesi olacaktır. İ ** Dönüşlün ise daha fena şartlar içinde geçtiğini söyletsem şaşma. yınız. Zira giderken hiç değilse, etobiüsün içinde ayakta duranlar yoktu. Bu defa ise otobüs, otu- ranlar ve ayakta duranlarla o de. rece kalabalıktı, ki biletçi, bir fabrika önünden aldığı ve aşağı inerek otobüs içine arkasından i. | terek zorla tıktığı şişman yolcu. dan sonrasını tasavvur edebilir- siciz, » Fakat gündüzki tecrübeye rağ. | men gece neye otobüse bindiğimi | sorarsanız, bu kabahatin beni geç | vakte kadar evinde misafir eden ahbabımla pazar günleri şaat 10 | dan sonra tren işletmeyen Demir Yolları idaresinde olduğunu söy. Tiyece; Ey otobüscüler! Bakırköy - Sirkeci yolcuları namına rica ediyorum, Belediye nizamlarına riayetsizliğiniz bir tarafa, hiç olmazsa otobüslerini- zin her iki tarafındaki camları a. gınız. Yoksa bir gün sabrı tüke. | nen müşteriler tarafından yuüm. rukla açıldığını görürsenir, şaş- “mayın!... NİHAT ŞAZI ingiliz - ispanyol münassbalı Petrol depolarında çı- | Ait kan yangının mahiyeti ! hakkında- izahat- veriliyor Londra, 17 (ALA.) — Salâhi. yettar mahafilden haber alındığı. na göre, İspanya hariciye nazırı İngilir sefiri B. Samucl Hor'a | vermiş olduğu cevaba, bir İspan. | yol gazetesinin, İapanyaya yapıl. makta olan petrol ve buğday ih. | racatına İngilterenin mani olmak. | ta bulunduğu hakkındaki iddiası. | nı cerhetmiştir. Hariciye nazıtı, aynı gazete ta. ra'ından Alicante'deki petrol de. polarında çıkanyangından İngiliz ajanlarının mesul olduğuna mü. | tedair imalarını dahi tekzip eyle. miştir, Meksikada müthiş bir eşkiya çetesi 14 kişiyi öldürdü, 50 ki- şiyi yaraladı Meksiko, 17 (A.A.) — Meksi. konun tahminen 80 kilometre ci. varında bulunan Santilipe ki ne karşı 200 haydudu yaptığı hü, cum esnasında 14 kişi öÖlmüş ve en aşağı elli kişi yaralanmış! Haydutlar evvelâ en mühim köy. lülerin evleri üzerine atılarak bun |arı aileleriyle birlikte katletmiş. | der, müteak:ben de evlerini yak. | mışlardır. Yangın evden eve si. | tayet ede ede bütün binaları tah. rip ederken kadın ve çocuklar ha. kikt bir cehennem içinde mahvol. makta idiler. Haydutlar köyü yağma etmişlerdir. Federal kıtaat olmaması yüzünden caniler kaç. mışlardır. Ârnavutlukta örfi Ü. idare yokmuş İtalya bu şayiayı tekzip ediyor Romd: 17 ÇA.A.) — D.N.B. A- jansı bildiriyor: ş Arnavutlukta örfi idarenin tesiş edildiğine mütedair Ingiliz mena> binden-çıkarılar haberler, salâhi. yettar mahafilce tekzip edilmekte- dir. Çıkarıları sair bütün şayiaların hilâfına olarak hiç biş hıg—uaı hâ. | disenin vukubulmadıfı da beyan Yedilmektedir. ğ B-VAKIT 18 AĞUSTOS 1940 Hayvanların dilinden anlıyan Nakleden : ayvanların dilinden anlıyan bir adamın ahırtnda bir e. gek, bit de öküz vardı. Adam bu iki hayvamı her gün sabahtan ak. şama kadar çift sürmekte kulla. Biyordu. Bir akşam öküzü ğ yandığı:u!ıişmı zük gada Öküz diyordu ki: — Ah, © kadaryoru! - dar bıktim bu u.r!’zn kıı(.h:lı: o:üln istirahat edebilmek için ne istese. ler veririm. Eşek cevap verdi: — Camım, bundan kolay ne var? Bu gece önüne konulan: ye. mme, ağzını sürme... Sahibimiz se. ni hastalahdı zanneder ve ertesi gugi;ıîıîıthmu üz, eşeğin dediği gibi e Fakat mal sahibi ooğıışııı bzl::- nuşmasını anlamıştı. Eşeğe, bu i. hanetinirt cezasmı çektirmek için, anlamamış, aldanmış gibi görün, dü. Ve ertesi gün sabahtan akşama kadar cşeği çiftte çalıştırdı. Ona hem kendişinin, hem de öküzün işini gördürdü, Eşek o akşam ahıra dönüp, ar. kadaşı ile buluştuğu Zaman pek bitkin bir haldeydi. Öküze verdi- Bi tavsiyeye pişman olmuştu. Fik rini değiştirdi ve dedi ki: *— Beni dinle, aziz kardeşim ö. küz! Sana bir kata haber verece. ğim. Eğer yemini yemeyecek o. lursan, bizim mal sahibi seni ke- secek. Bu münasebetle dedi ki: “Yem yemiyor. Böylece bir deri bir kemik kalacaktır. Onu, o hale girinceye kadar beklemektense, kesivermek daba iyi...” Hayvanların lisanmdan anla . yan çiftçi, eşeğin bu kurnazlığı karşısıda gülmekten katılıyordu. .© kadar 1i jakşam yemeğe otur. dukları zaman, hâlâ bu neşesi de. vam ediyordu. Karısı sordu: — Ne oldun ayol? Neyin var?.. Senin böyle katıla katıla güldü- ğünü hiç görmemiştim. Çıldırdın mı yoksa?... Çiftçi, gülmekte rek: — Aman susş karıcığım, diye cevap verdi, bizim eşek © kadar devam ede. | tuhaf bir şey söyledi ki... , Çiftçinin karısı bu defa daha ziyade meraklanmıştı: , Anlat, dedi, ben de öğrene. yim. — Hayır karıtığım.. Sana an. latamam. Çünkü hayvanların W- sanından anlıyan ölr adamın, öğ. :::gıu ;eylcri söylemesine mü. €yoktur. Eğer söyliyecek o. lursa, bilirsin ki, öldüğü gündür. Pakat çiftçinin karısı, bütün kadınlarda olduğu gibi, şiddetli bir meraka kapılmış bulunuyor- du. Söz anlamıyor, gittikçe ısrar. larını arttırıyordu. hayet, eşeğin söylediği şey. lere dair en ufak bir işarette bu. lanmanın bile kâfi geleceğini söy- ledi. Hani, şöyle ufacık fikir edin. mMeye razı idi... mş;fclıçı bu ıı;aılıxdir. Kurtula, yacağını anlayınca; eşeğin söy lediği h&uma.y::çue::m fikir Vermeye müvafakat etti. Lükin gunları da söylemeyi unutmadı: — Kartcığım, diyordu. Şimdi Soğağa'çıkar, komşulardan birka- $ını buraya çağırırsın. Zira hay. vandan işittiklerimi söylediğim i. çin bana bir hal olması muhte. ı;:;îıı._ Şimdiden vasiyetlerimi tağım, Sonra sana eşeğin söylediğini anlatırım, b K:rı;ı bu teklifi makul buldu. Ve timdi gelirim” diyerek so- kağa çıktı. #F layvanların lisanından anlıyan ş::s'liâmcum'm önünde duru. » karısının komşul. itme. sini bekliyordu. A N Bu esnada bir horoz öttü. Arkasından bir köpek havlıya. rak horoza Cevap verdi. Köpek diyordu ki: — Sen ne acaip mahlüksun be horozt... Sahibimiz, az sonra öl- meye mahküm iken, sen keyifle türkü çağırıyorsun. Horoz cevap verdi: — Olabilir ya... Neden keyfimi bözaytem? Sahibimizin aklı varsa, karısının emri altına girip onun dediklerini gapmaya Kkalkmasın. adam HİKMET MÜNİR Bak bana!.... Benim yirmi dokuz karım var. hiç birisi de, işlerime burnunu sokmaya cesaret ede . mer. Hayvanların lisanından anlı , yan kılıbıkr çiftçi bu sözü işitir i, şitmez; birdebire cesaretlendi ve eline bir sopa alarak kapının ar« kasına saklandı. Katısı, komşulardan dönüp L çeri girdiği zaman ona sopa İle bir temiz dayak çekti, Ve bir ta, raltan da göyle diyordu: — İşte., Eşeğin ne söylediği hakkında küçücük bir fikir bile versen kâfi, diyordun, İşte, böyle bir şey söyledi, Al sana... Al sa, na... Bir daha... Bir defa daha.a Oooh.,. Düna varmış bel Hay Alx lah razı olsun şuhorozdan!... Afganistan — bitaraf kalmakta devam edecek Peşaver, 17 '(A.A.) — Parli. mentonun dördüncü devresinin açılması münasebetiyle Kabilde söz söyliyen Zahir Şah, Avrupa harbi kar memleketinin bitaraflığını Üân etmiş olduğunu ve bu politikayı takip etmekte de. vam edeceğini beyan etmiştir. —— Hasada yardım eden İngilix talebesi Kral kendilerini ziyaret etli Londra, 17 (CA.A,) — Kral, bu. gün, 16 ilâ 18 yaşlarındaki mektep lilerin mahsulâtın kaklırılmasına yardım etmek üzere tatillerini ge- çirmekte oldukları bazı çiftlikleri ziyaret etmiştir. İsviçre, ingiltereyi protesto etti elçisi dün hıı-:-k(iyı nlı;r'ıthı gi derek, İsviçre ararisi üzerinden İngiliz tayyarelerinin uçması layısiyle hükümetinin Milano, 17 (A.A.) —D. ”._—ı ajansı bildiriyor; D Regime Fascista gazetesi, gün şöyle yazmaktadır; > tayyareleri tarafından bit h na balel getirilmiş olan İsviçre, nin ne vaziyet takmacağını gör, mek isterir. Ümit edilr ki, şeyi çabucak unutulacak olan bir. protesto ile bitmiş olmasın, — /* Hindistanda 10.000 kişi Mecburi fabrika hizmetine başladı Londra, 17 (A.A.) — Hindistan idaresi ofisinin bildirdiğine göre, mütehassıs işçilerin mecburi milli hizmete dayetlerine mütedair bir kararnamenin neşri üzerine, Hin- distanda yeniden 10,000 kişi mü- himmat fabrikalarında iş ulauı*un Mecburi hizmet kararnımesinin Hindistanda i.k dela olarak mevkii tatbike konulmuş omastna rağmen mezküâr kararname iyi karşılanmış- tır, aVlü umumilik nezdinde iş mü- şaviri olan iİSc Ramansyani Mun* daliar, bu kararnamenin, gönüllü işçi bulmakta çekilebilecek olan müşkülâtlan dolayı değil, ancak büyük mikyasta işçi toplanmanın hem işçiler hem de iş menlaatine olarak metodik bir kilâtın vücuduna ihtiyaç için meşredildiğini beyan Bu mikyasta toplarıp ları yapılacak işçilerin, “”"İ f— rimini fazlalaştıracağını da - ilâve etmiştir.