|ç ttiğimiz 4 Smail l K dünyazm- B İ ş:eba"ubrdir. İ z ili İ v v | a çan r olsun Oksanım. bahaet. N i'dan Ö %.Ğıî% ve her Hı.nhıv,:'"d'ğlmı i’x ht oldu- M İmini ki YAti ve in. ,. —.'_ kim takdir NİN SS “tevazala | Ü SA Ce a g Kü Oinda; N':;ı:“k— A kemanda bir | k ı-ğ:: Selimiye y "lh?"nı:m' Bu e. 4 Nıiü' sulunıeli; TiT a t xkı lerş | Köprüler, N&,_'Ş»h.ı:'*:pın. | ğ âret. 'uu. Re. Ş Ankara büyük âlim Saip I, Tarih.Coğrafya fa- kültesi ji doçenti Abdülbaki GÜLPİNARLI Merhum ve Fast İsmail Saip rek Arapları fasahatine meftun eder, gâh İran dilile konuşarak İranlıları belâgatine hayran lar, gâh bir Fransıza fransızca bir kitap hakkmda malümat ve. rir, güâh ingilizce veya almanca yazılmış bir kitabı şerheylerdi. Her mezhep ehli, mezhebinin ga vamızını ondan duyar, her meş- reb ehli, meşrebinin esas. onda görürdü. Her din ehl nini ondan öğrenir, her meslek müntesibi, mesleğini ondan an. lardı. Hafızasındaki kuğdret, akıllara hayret verecek derecedeydi. Bir ilmi meselenin hangi kitaplarda ve hangi tabılarında olduğunu söyler, “zannederim filân sahi- fenin ortalarına doğru,, diye tahminen söylediği sözler, umu. miyetle yakin ifade ederdi. Şark. fta ve garpta yazma ve basma kitapların hepeini bilir, dünya- nım hangi kütünhanelerinde bu. lunduklarını, hangi tarihlerde basıldıklarını tamamlle söylerdi. Sözlerindeki metanet, üslübunda da vardı. Tercüme ile tevcggul edenlerin nakledenlerin, naklet- tikleri yazılarda tercüme hatası olmasa bile ona arzedilince ne kadar üslüp hatası bulur ve türkcenin hususiyetine müte. behhirane . vukufile onları ve ör- recede hayretlere düşürürdü. — * Şarkta olduğu » kadar —-belki, de mütcessilane söyliyeyim, on. dan daha fazla— hurdu. Dünyada hiç bir müsteş. rik yoktu ki onu duymasın ve o- na müracaat etmesin, hiç bir ilim adamı yoktu ki sözünü hüc. eet bilmesin, hiç bir âşık yoktu ki onu sevmesin, hiç bir arif yoktu ki enu, fakat onun kada. , kendi kadarınca bil- Tınen deği mesin, Herkese karşı mütevazı olan küçük ve kendisini herkesten gören bu büyük İ sında herkes ki vanında herkesi Fakat o, kendisi: (Devamı 4 üncüde) | | | elde edemiyeceğini Gunun li d VAKIT 9 NİSAN 1940 Teti ALMANYADA Kadıköydeki kanlı hâdise Sun'i benzin fabri- kaları kuruluyor Kopenhag'dan fransızca Pari Suvar gazetesine bildiriliyor: —— Göringin —harbin neticesini tayin ettireceğini söylemiş oldu. ğu garp cephesi taarruzundan Hitleri meneden petrol noksanr korkusu mudur? 1914 zafe den sonra söylenmiş olan şu & malümdur: “Mültefikler l.l"_h:l dalgaları überinde zafere doğru uçtular..... ; Almanya Romanya Üzerine yaptığı tazyike ve Rusya ile mevcut anlaşmalarına Tağmen harbe başladığı günden itibaren ihtiyaç duyacağı senevi on beş milyon ton petrol hiç bir şekilde görerek Ü. mitsizliğe düşmüştür. İşte bu sebenlerdir ki Hitler yeniden Sentez usulile benzin yapılacak fabrikalar — inşasını emretmiştir. Ruslar petrol vermiyormuş Berlinden Skannüyuz ajansına verlen bir haber Ruslarin Al . manyaya verdikleri petrolün tat min c r ahenk ile devam etmediği üzerinde 1srar göster - mektedir. Berlin buna sebep o. larak — demiryollarmın — fena vaziyette olduklarını ileriye sür mektedir. İşte bu sebepledir ki senletik benzin imalini arttırmak ve bu- nun için de Herman Göring fab. rikalarının muazzam bir şekil- de büyütülmeleri istenmektedir. Almanya muhakkak ki ma- den kömüründen benzin çıkar. mak istiyecektir. Halbuki bunun tahakkuk edebilmesi için de bir gçok mahzurları yenmek gerek. tir: 1) Yeni fabrikaların meydana gelmeleri uzun bir zamana müte- vakkıftır. 2) Bir milyon ton petrol elde edebilmek için beş milyon ton maden kömürü ietihsal etmek lâzımdır. Halbuki Almanya, leh kömür mütlenlerini de elde etti- Ki balde bü ihtivnemi kargılıya. "'enk Kömüre malik döğildir. 3) Tabii benzin yanmda er. satz ber in kaliteleri fev - kalüde üktür. Bu şekilde petrol meselesi Al- man erkânıharbiyesinin halle . deceği en mühim mesele halinde diğimiz haber tahakkuk ettiği takdinde bile Almanva ancak ih- tiyaecınm beşte birini karşıla- mış olacaktır. Tefrikalarımız Yazılarımızın çokluğundan dolayı bugün girememiştir. Özür dileriz. BO L RTRRE A örüp düşündükçe Demir günü Almanyada bi “Demlir günü” icad edilmiş, O gün her- koes, kendi evindeki sobuları, maşaları, izgaraları, paslı kilit leri getirip anbarlara atıyormuş, Bir yandan da devlet teşkilâtı, heykelleri yıkıyor, âbide. leri indiriyor ve döküntülerini yine o anbarlara — gönderiyor, i muş. Bunlar, gülle « bağrında patlıyacakmış, Bir vatan müdafaası için yapıl nir. Fakat bütün âlem biliyor ki, bDugün yeryüzünde harp patladığı dakikaya kadar, Alman topruklarını bir baskın vardı, ne de herhangi bir istilâ akıllardan geçmişti. ak, top olacak ve nazi düşmanlarının Şu halde bütün bu fodakârlıklar, bu yıkıcı hamleler, mü dafaa için değil, saldırmak içindir. Yalnı cumu kaç gün sürer? Beri yanda, x milyonlarca işçi, sayısız fabrika, gülle dağları, namlı ormanları yığı demir günlerile karşılamak nasıl kabil olacak İngilizlerin ablukaya hıx vermelerile güneri arasında sıkı bir. yakınlık var, Dış manyaya akan yardım kanalları tıkandıkça, ©1 Son ve belki düşünüyorum, ki kirık — sobalar, devrilmiş keller, maşalar vesaireden yapılacak gilâh ve cepbanenin hu. çin maden — kuyuları harıl lerce tersanc — çalışarak bütün bunları barıl ırürke en verimsiz çarelere de başvuruluyor. Rus - Fin çarpışmalarında bir günlük obüs barcayışı İki yüz kırk bine çıktığını okumuştuk. Şu küçücük ajans haberi, şimdiki muharebelerin ne kor. kunç mideli bir çelik düşmanı olduğunu gösterir. Ya günler, böyle haftalar, aylar, seneler olursa, o zaman bütün savaş meydanları birer çelik — Daha iyi ya! adeni haline girecek. Demeyin. Çünkü harp sahasında fabrika — kurulamaz, o. cak yakılıp demir eritilemez, namlı dökülemez. Bütün bunlar yerlerde gömülü kalır. “Demir günleri” nin, bu bakımdan bence acı bir mâna- sı var; Son utunlara hazırlık gibi bir şey!.. HAKKI SUHA GEZGİN » buna fedakârlık de- uğradığı ne hey. işler, gülba bu demir Himanlardan, Al- Jandarma Binbaşısı Feyzul- lah ile zevcesi nasıl öldü? Evvelki gece Kadıköyde Caferağa mahallesinde Serasker — soka, in 9 numaralı evde bir aile Taclası muştur, Vaka — etrafında harririmizin yap yoruz: 9 numaralı evde başılarından — Feyzullah, zevcesi Molâhat ve İlhan ile Aykan ismine deki İki kızı ile oturmaktadır. Fey- | zullah Tekirdağından İstanbul Üs- | kumandanlığıma | a ed fakat Sağ tarafma 1f bir nüzül indiği için miüddettenberi vazifesine gideme. miştir. San aylarda izinli bulun- duğundan daima evde - otürüyor. bazan hava almak üzere dışarı Çi- kıyormuş, Bay Faeyzullah 48, zev cesi Melâhatse 38 yaşındadır. Bü- yük kızları İlhan 17, Ayhan 16 yi dadır- Binbaşı Bay Feyzullah cesi kıskançlık yzünden Bik Bık kavga otmektedirler. Hattâ bir gece evvel Molâhat bir mektup o- kürken kocastı görmüşz, elinden a- lp bakmış, fakat bir şey söyleme- miştir. Evvelki akşam üzeri Melâhat bir ©v aşırı komşusuna pencereden hi- tab etmiz: — Birkaç gündenberi kavgalıy- dık yat., sizin başımıza “komgu da kocaaryla dargınmış” demiştir. Bay Feyzullah evvelki gece saat dokuzda odasına çekilmiş, yatmış- tır, Çocuklarla anneleri de sant on bire kadar oturmuşlar, sonra yat- mışlardır. Vakanın bundan gonra- sını kocasıyla dargın bulunan kom- şudan dinliyelim: #“— Gece saat bir. buçuk vandı Birden mantar tabancasının patla- masını andiran — bir ses duydum, Ne olduğunu anlamaya çalışırken üğt Üste iki defa daha allâh patla- di. Penceroyi açtım. Komşumuz Bay Feyzullahın evinde çocuklar feryat ediyordu. B sokağa nttım, Dalma sık sık görüştüğüm Melâhatin evine koştum. Yukarı kata çıktım. Çocuklar faryat edi- lar içinde ya- karyolasında öl- Başından almıştı. He- men karakola koştum, Zabıta me. murları geldiler. Bir müddet son- ra da müddelumum? yetlsti. Tah- nasıl d Londradan bildiriliyor: lagilizlerin Sanderland tipi muammaz deniz tayyaresi geçen gün Norveç sahillerine yakın bir mmtakada Alman tayyarele. rile harp etmek imkânını elde etmiştir. Hava zırhlısı ismi verilen yir. mi beş tonluk Sanderland tay- yaresi bir çok toplar ve mütesd- dit mitralyözlerle mücehhezdir. İngiliz hava zırhlısı bir tica. ret gemisine refakat etmekte i. ken Almanlarmım en son mode! $8 Junkers tipi tavyarelerinin altı- sının taarruzuna uğramıştır. İlk Alman tavyaresi hava zırhlısı Üzerine dikilmiş iki Alman tay- yaresi de İngiliz deniz tayyare. #inin altma gecerek deniz sat . adar alcalarak va zarhlısma taar- ardır. belede bulunmuş ve gök yüzünü müthiş bir gürültü kaplamıştır. urada dört Alman tayya. resi de arkadan taarruza geç mislerdir, Hava zırhlismın — topçusu bü vük bir soğukkanlılıkla Alman tayvarelerinin — yaklaşmalarını beklemiş ve yüz mötre kadar kalınca dört topuyla birden ate ge başlamıştır. Bu xeş karşısmda Junker tay. yarelerinden biri alevler içinde düşmüş, bir diğeci de fena su- rete yaralanarak Norveç sahili- ne inmiş, orada ateş alarak ha. rap olmuştur, Bu vaziyet karşısında dört , Bugün — barıştık. Darısi | . w*. öğüş Bayan Melâhat kikata başladılar. Zabıta memüurları evin her tara- fında esas'ı araştırmalar yapmış- lar, fakat vakanın kim tarafından leri ı.ı'iımn l , kikata elkoyan Müddelumumi Na. ve zabıtâ memurlari kte eve gitmiş, teabiti de. almış, akşam gec Vakte ka- dar konu komşunun ifadeleri alın- miştir. sulh höl Bayan Melâhat güzel ve gok ne- şeli bir kadındır Kendisine noge- sinden dolayı komşular tarafından ahkahacı Melâhat” denlldiği de söylenmektedir. Tekirdağındayken bir doktorla seviştiği de #öyleni- yordu, Vakanın nasıl ve ne şekilde olduğunu çocuklar da bilmemek- tedir. Çocuklar şöyle demişlerdir? © Bir silâh sezi işittik. Uyan- dik. Oda karanlıktı, Elektriği ya- Kinca babamızm yerde kanlar İ- çinde yattığmı gördük, Annemizin karyolusıma koştuk. O da ölmüş! Ondan sonra bağırdık Başka sey bilmiyoruz.., ... Ölülerin defnine müsaade edil- miş ve öğleden sonra övlerinden kaldırılarak gömülmüşlerdir. bir ,25 tonluk hava zırhlısı Altı Alman tayyaresile .. L 2 Alman tayyaresi az çok yaralı oldukları halde kaçmışlardır. Hava zırhlısi muzafferane ils. süne avdet ederken yolda bir çok Junker 88 model Alman tay- yarelerine rastlamış; fakat bun- lar taarruza cesaret edememiş. ler, ancak uzaktan bombalar at. mışlardır. Bu bombalardan hiç biri İsabet etmemiş, bilâkis Al- man tayyareleri Sanderland'ın ateşile yaralanmışlardır. Muazzam hava zırhlısı 320 ki. lometre dahâ katettikten sonra tissüne dönmüştür. Harp esna. sında kumandanla ikinci pilot hafifoe yaralanmışlardır. Dezalandırılan futbolcular Beden Terbiyesi İstanbul böl. yesi başkanlığından: Aşağıda andları, — soyadları bölge sicil sayıları ve klüpleri yazılı bulunan idmancılara işti- rak ettikleri müsabakalardaki suihareketlerinden dolayı genel direktörlüğümüz tarafmdan 11 —3—1940 tarihinden — itibaren hizalarında yazılı müddetler için geçici müsabaka boykolu ceza- ları verilmiştir. Ceza müddeti içinde klüpleri. nin ve hakemlerin bu idmancı. ları müsabakalara iştirak ettir. meleri lüzumu tebliğ olunur. Anadolu klübünden 1887 Er- eüment Kopman İki ay. Topkapı klifbünden 1351 Yunus Özgün bir ay. AU di ddaLiİ D Ü Beyaz kitap ve uydurmalar Almanların beyaz kitabı son günlerin siyaset havasında bir hayli dalgalandı, Avrupayı har. be sokmakla itham edilen Ame. rika, beyaz kitapta neşredilen ve. sikaların — sahte olduğunu — isbat etti. Ajans haberlerinden anladı. ğımıza göre vesikalardaki — ifada tarzı hiç bir Amerikalının kullan. mıyacağı bir şekilde imiş ve şive farkları pek barizmiş. Birkaç fıkra hatırladık ; Araplar “P” yerine daima “B” kullanırlar. Paşa yerine “Başa”, avukat yerine Y“Afkât” derler. Vaktile Markopoli adlı Suriyeli bir hıristiyan Istanbula gelmiş. Bilet alırken ismini sormuşlar: *“Merkepulo" demiş. Tıpkı “mer. kep oğlu” gibi. Memur kızmış! *Köpoğlu, benimle alay mı — edi. yorsun” diye çıkışmış. Tant, fvansızca çadır manası. na geldiği gibi hala, teyze mana. sına da gelir, Fransa meclisinde hezimetten bahsedilirken — “düş. man, kumandanın tantma taarruz etti” cümlesi geçmiş. Azadan bi. ri boş bulunmus: “O kocakarıyı orduya götürmekte ne müana var. dı.” demiş. . * Şehbenderlik işleri müdüri Torpil Tevfik için “halıcı sayılır çühelâ” denir. Bir gün memur. Tardan biri mantıksız demek olan - illogigne' kelimesini kullanmış, Tevfik, manasmı sorunca, ala; olsun diye “zeki, akıllı” cevabını ü Üün sefaret tercü. manlarından biri Torpil Tevfiği ziyaret edince, Tevfik bir yolunu bulup bu kelimeyi kullanmış: — Vallahi, âlemde sizin kadar illoğik kimse görmedim.. deyi. vermiş. Istılah paralamak merakında o. lan bir zat birine “Asel nedir?” diye sörmüş ve “baldır” cevabı. mt almış. Bir gün yolda yorulmuş, yanında bulunanlara “aşellerim ağrıyor” demiş. ... Vaktile bir yeniçeri ağası vezir olmuş, Kendisini tebrike giden. lere evvelâr — Vezir oluşum liyakatimin muktezası değil, sadakatimin mü. kâfatıdır.. der, sonra ilâve eder. miş: — Alaca dane fıstık.. Meğer şöyle demek istermiş: “Emnecatü fıssıddık”. Galata mevlevihanesinde Mes. nevi şarihi İsmail Ankarai'nın sandukası üzerindeki : Adabla gel merkadı şarihtir bu. Mısramı softanın biri: Adabe hu küllü... Diye okumaya başlamış. Bütün bu fıkralar, diğer lisanı iyi bilmemek yüzünden işlenen ko. mik hatalardan örülmüştür. A. merikalılar da beyaz kitap için böyle diyorlar. Biz, “arapça değil mi, uydur uydur söyle” — derdik. Yoksa beyaz kitap da “ingilizce değil mi, uydur uydur yaz” la mı vücuda geldi?.. NİYAZI AHMET Göbels bu akşam nutuk söyliyecek Berlin, 8 (Radyo) — Yatm akşam, Almanya propaganda nazırı Doktor Göbels her sene yapılması mutat olan kış yar. diminin bü seneki . netİcesini halka bildirecek ve bu — vezile İle de sgon hâdiseler hakkında Alman milletine hitap edecek-. tir. Bu nutuk bütün Alman Yad-e yoları vasıtasile dünyaya neş- redilecektir.