8 Nisan 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

8 Nisan 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Üa SLü YA Va “da bir | belli olmıyan, gözl. Klere bu eç : NSN ,—_'?.» DA e ŞA TÇ 6 ” ğ zâğ İş AA g # z İR y !Ğ% F y 7 ğ z w GERERIE a B v Ü. ğE f F AA LAİ lf!' 7 A AAA n d o £ # Z i B tü Ü7 Tn p Tz # FE ee F L AAA £ ZZ7 TARİ FALL b prakları ? kadın başı!; yöksa onun sevgisi ile mi olduğu inde — topla. nan iki damla yaşı göstermemek için başını eğmişti. Şaban ağa bunu farketti ve ilk defa kar. şısında âciz bir mahlük kalinde | gördüğü Meleki kallayı kucakla. dı; bağrına bastı, Meleki kalla, Ük defa karmakarışık, fakat tatlı, iç Ürpertici bir hisle ba onun töğsüne koyup ağladı. Öbür gün, yeniçerilerin liste. sindeki isimler tamamlanmıştı: Meleki kalfanm kanlı başı da çı. nariın bir dalında sallanıyordu. NİYAZİ AHMET | Bitaraflar Müttefiklere | mukabele etmezlerse Almanya harekete geçecek Zürih — Çamberlayn'in nüt- ku Almanyada büyük bir akis buldu. Bu hususta yazılan bü tün yazılar, bir harukete geç- mek arzusundan daha fazla çaresizliği — ifadelendirmekte- dirler. Muhakkak ki bütün bu haf, ta Hitlerle mutad müşaverele- ri arasında noktal! nazar toati. leri ve müzakereler yapılmış. tır, Şiddetlenen deniz harbına karşt Almanyanın * nası) bir mukabelede bulunması lâzım geldiği münakaşa edilmiştir. Bütün bu görüşmeler, Al- man imkânlarının mahdut ol, duğunu ortaya çıkarmıştır. Ri- vayetlere Inanmak lâzım gelir. se Almanya mukabil hücuma geçmeden evvel nutkun ve ye. ni tedbirlerin bitaraf devletler Üzerinde brrakacağı tesiri gör- mek istiyecektir. Alman gazeteleride bakılır: sa açıkça söylenmemekle bera. ber eğer Müttofikler bitaraf toprak ve sulardan Almanya- ya erzak ve iptidaf mevad Bİt. mesine mani olacaklar ve bi. tafaflar bu müdahaleye şiddet- 16 mukabele etmiyecek bulu- nurlarsa bu şedid harakete döğrudan doğruya Almanyanın göçeceği ihsas edilmektedir. ——— refaha kavuşturmak yorsanız Çocuk — Esirgeme Kurumuna yılda bir lira verip Üye olunuz! b Çocük mülletin en kıymetli hazinesidir. 'ocuk Esirgeme Kurumu Ş Ğa“:îl Merkesi REVRARFARL ĞAA zttt Macaristanın J 3—-VAKIT 8 NİSAN 1940 eleri vaziyeti ve Avrupa sulhü Dürva Mathustında g#ördü'dlerimiz italyan—kı;zu Hareketlerile Bizmarka ben . zetilen Ribantrop çevirdiği n!ân- larm hesavlarmı Hiter tarafım - dan istifaya mecbur — edilmekle ödeyecok ? Muhakkak olan bir şey varsa Göring ve Sahtm Balkanlardan bazı imtivazlar temin etmek ga. yesile Hitleri Berlin . Roma si- yasetine yanastırmış ve bu bağ- ları sıklaştırmağa — muvaffak olmuş bulunmalarıdır. Musolini Brennerde ihtiyatkâr :nyılı'.' Bu Ribentropun hatası . ir. İleriye yeni bir namzet sürü - Hüyor. Mareşalm oğlu ve Roma sefiri olan Makenzen Düçenin fevkalâde gözündedir. İtalyaya bu yolla tesir yapıl . mak isteniyor. Hoes de İtalyan kozunu oynamak istemektedir, vu bunun için de pek aceleci gö- rünüvor. Filhakika müttefiklerin a sek harp konseyinin verdiği ka: t kararlara takaddüm etmeleri için Almanların hareketlerini tacil etmeleri lâzımdır. — (Pa. rlsuva) Kolejli talebelerin temsilleri — Yatanbul kız ve erkek Ameri - kan köllejlerinin - Türk- talebe Birlikleri tarafından bu akşam sant on altıda Arnavutköyündeki Kız kolleji toplantı salonunda bir temsil ve könser verilmiştir. Proğrama İstiklâl marşile baş- lanmış arkasından "“Hayrat Köp rüsü' 'isimli Üç perdelik piyes temsil edilmiştir. Pyeste, Sara Ertoğduru, Nezih Öhri, Juliya Aleryadır. Sevinç Deblan, Ferdi Safi Tuğman, Armağan Yener, Sevim Arsal Rol almışlar ve çok muvaffak olmuşlardır. Görüp düşündükçe 39 derece! Yeryüzü bahtiyarlıklarının bepsini, hem olanca genilşlik. leri, zenginlikleriyle tanınmış bir büyük sultan: *Halk içinde müteber bir nesno yok devlet gibi “Olmaya davlet clhanda bir nefes «&ıhhat gibi., Demişti. “Nikris sancılarının keskin âzabını. çeke çeke söylenen bu beyitte yalnız hakikat değil, dünya hâkimiyetinin No mâÂnasız bir şey olduğu da vardır. Kan, damarlarımızda biraz hızlı dolaşsa, azıcık ateşimiz yükselse, gözümüzde hiç bir şeyin kıymeti kalmaz. Şeker, tat. gızdır, şeref mâAnasızdır, gurur, apta! bir İç şişmanlığıdır. De- rimizi yakan hastalık sıcaklığı, bizi berbat ediyor, Burnunuz. dan inen sık teneffüsleri Iki alev oluk gibi yüzünüzü yakar, Su ile süt, şekerle çakıltaşı dilinizde ayni tesirleri, ayni lezzetsizliği brrakır, Halbuki daha düy buğulu bir bardaktan bütün bir tat ci. hanının zevkini içmiştiniz. $Şimdi boğmaklarmızda sinsi bir sı- xı, boğazınızda tırmıcayıcı yanmalar duyar; omuzlarınızda “Atlas,, ı işkencesini çekersiniz. Bu hal içinda çiçekler bile kokularını kaybederler. Ar tık onları da dünkü kadar güzöl görmeyiz. Hastalik, bazı in, sanların sürekli misafiridir. Bunlar ateşle öğür olmuşlardır Bir köşeye büzülürler, scssizce çekerler. Fakat pek soyrek ateşlenenler, bin de bir bastalananlar öyle değll. Bana hastalık bir xulüm gibi tesir ediyor. Çoktiğim ra. hatsızlıktan ziyade, içimin İsyanı beni üzüyor. Kanımda bir, İki derecelik bir fark, niçin hayatın mânasını, bonim varlığumı bu kadar deoğiştiriyor? diye sinirleniyorum, Ç Şındi en güzel şeyin hiç bir değeri yok. Çünkü bütün gü- zellikler idrâk terazisinde tactıldıktan sonra kıymetlenirler. Sabahleyin okuduğum — gazetoyi beğenmedim, yağışlı oluşu canımı sıktı. Öksürüşüme kızıyorum, Havanın Gözlerime Ççöken bulutlu dalgınlık, sinirime dokunuyor. Halbuki, yarn. #teşim düştükten sonra, belki de şu gökleri “sünbüllü hava,. diye gönlüme pek uygun bulacağım. Bu hâdiselerde “ibret,, de böbürlene insan kuvvetinin nuşuruz. İşte bütün kuvvetimiz! hem bizi, hem muhitimizi, yar, Sırası düştükçe böbürlene iç vo dış görünüşlerinden ko- Biraz atoş, kücük bir hastalık bile değiştiriyor Sonra da tutar, tabiate hükim olduğumuzu söyler dururuz. HAKKI SÜHA GEZGİN İ | Doktor Ekhart şayanı dikkat beyanatında şöyle diyor: “Macaristan Bo'şevizme hiç bir zaman kara- kol vazifesi görmeyecek!,, Macarlatanın muhalif parti li. deri ve tanınmış şiyasi şahsiyet. lerden biri Jona doktor Ekhart fransızca Parisuvar gazetesi mu. habirine Macaristanın siyasetini bildirir şayanı dikkat bir beya. natta bulunmuştur. Mülâkat; aynen naklediyoruz: Doktor Ekhart Amerikaya mü. teveccihen hareket etmezden ev. vel kendisinden siyast bir mülâ. kat rica ettim., İtalyan, Macar, Yugoslav yakınlaşmasının mev. zübahis olduğu bugünlerde dok. tor Ekhart'ın fikirleri enteresan olurdu; — Eksgelans Macar , Yugoslav münasebetlerinin bugünkü ve is. tikbaldeki vaziyeti hakkında — ve bu yakınlaşmanın tabil devamı olan Roma . Belgrat . Budapeş. te müsellesi hakkında ne düşünü, yorsunuz? Hiç tereddüt etmeden doktor Ekhart şu cevabı verdi: »— Evvelüâ şunu söyliyeyim ki ben bu hendesi tabirlerden pek hoşlanmayorum. Sonra böyle bir müşsellesten bahsetmek de pek a. eele bir hareket olur. Fakat Macâristan ile Yugos. lavya arasındaki münasebatın sık laşması şayanı arzudur. Ancak bunun merbhale merhale yapılma. sı Tâzımdır. İçi aceleye getirmek hakikaten yapmak istediğimiz işi &ıı.uıu.. DEPEĞ | madım : tehlikeye Dayana: Ş — Eğer anlıyabildimse, Maca. ristan aceleye gelmek istemiyor santındayım. Dedim. Sustu ve tasdik eder gibi başım eğdi. — Yugoslavya ile Macaristan arasında halledilmemiş arazi me. selesi Var midir? — Buglün müşterek menfaatle. rtimiz © kadar kuvvetlidir ki bu arazi meselesinin hiç bir aktüali. tesi kalmamıştır. Biliyorsunuz ki biz Yugoslavyadan bir toprak ilhak etmeyi düşünmeyoruz. Bu. na mukabil Yugoslavyanın kabili müdafaa askeri hudutlara malik olmak istediğini de anlıyoruz. Çünkü Yugoslavya artık 1914 de ki vaziyete düşmek istememek. tedir. Tekrar ediyorum, Yu. goslavya ile aramızdaki ufak te. fek anlaşamamazlıklar, komgşu, muza kar$ı mevcut derin siyaseti. mizl değiştiremez, Transilvanya Meselesi — Romen Transilvanyası için de noktai nazarınız aynı mıdir? Doktor Ekhart biran düşündü, sonrâ şu izahatı verdi! — Transilvanya meselesi fev. kalâde ciddi İştir ve tamamen başka bir görüş zaviyesi alımda düşünülmelidir. Transilvanya meselesi hallo. lunmadıkçe Macaristanın Roman yaya karşı clddi bir dostluk bes. lermesi ve bir iş birliği neticesine varmasına imkân yoktur. Ruman. yadaki Macar ekalliyetleri mese. lesi esaslı bir rol oynamaktadır. Dokter Ekhart sert bir lisan kullanmış olduğundan sözünü şu şekilde bağladı: — Macâristan bu iş için yirmi sene bekledi ve daha da bekle. mesini bilecektir. Yirmi seneden. beri milli menfaatlerimizi Avru. pa sulh siyasetinin menlaatleriy. le hemâhenk götürmeye gayret ettik. »— Fakat ekselâöns Macarista - nen ve cenubu şarki Avrupanın vaziyeti bugün veya yarın deği . şebilir. Bugün yaşadığımız saat- ler meçhullerle doludur. Birçok muvazeneli vaziyetler yarın bu hallerini muhafaza imkânını bu. lamazlar, ÜÇ NOKTA Günün vaziyetini bildiren bu suale cevap vermezden evvel dok tor Ekhart bir müddet düşündü; sonra şöyle cevap verdi! — Bu sualinizin cevabını üçe taksim edeceğim, dedi. 1) Size şunu söyliyebilirim ki, bizim herhangi bir memleket kuv vetlerinin topraklarımızdan geç- melerine müsaade etmemiz ta . mamen imkânsızdır. 2) Macaristan hiç bir zaman için bolşevizmin ileri karakol va" zifesini görmiyecektir. b 3) Bu vazıh vazi " w —.ı.ı_ı_ kımdan orta Avrupanın tabil kuv vetlerinden İstifade etmekten iba. rettir. Fakat siyasetimiz herhan: gi bir iktisadi inhisarı kabul ede. mez ve hariçten yapılacak her- hangi bir kombinezon bizde müt. hiş bir rakip bulacaktır. Doktor Ekhart Avrupa sulhü için de şunları düşünmektedir: — Bir Avrupa sulhü ancak şa: yanı hürmet esaslar ürzerine mü. esses olabilir. Eğer her türlü an- laşamaznazlıkların silinmesi is . teniyorsa Tuna Avrupasının âkr beti tayin olunmalıdır. Yalnız bu tehlikeli noktanım bertaraf olun . mesı Avrupada sağlam bir sulh kurulmasına kâfi gelebilir. Esa - sen Amerikada iken Neyvyork, Boston, Şikago ve San Fransisko da vereceğim konferanslarda bu fikirleri müdafaa edeceğim, BALKAN . TUNA SERBEST MÜBADELESİ Doktor Ekhart sözleri Üzerine basarak devami ediyor: — İstikbalde Balkan ve Tuna halkı için kabul edilmesi lâzım olan en mükemmel usu! bu halk arasında mahsulâtın — serbestçe mübadelesine müsaade etmek ve her türlü yabancı iktısadi hâki miyet veya müdahaleleri berta . raf edecek olan bir Tuna - Bal. kan iktısat sistemi tesis etmek - tir. Benim fikrimce müstakbel sulh konferansının başlıca işi bu meseleyi halletmek olmalıdır. 25000 1talyan işçi Arnavutlukta Fransızca Lö Tan gazetesi, nin Roma muhabiri bildiriyor: Yirmi beş bin İtalyan İşçisi- üHin Arnavutluğa gönderilmiş olmalarını, İtalyan matbuatı, rejimin, bütün mıntakalarda istihsali inkişaf oöttirmek pro- gramının tabif bir neticesi ola, rak göstermok istiyor, Malüm olduğu Üzere Libya ve Habe- şistana da ayni şekilde işçi yol- lanmıştı. Bu koeroe İtalyanlar iki mll. yar liret sarfaderek Arnavut- luğa yepyeni bir çohre vermek istemektedirler. Bü vaziyet ecnebi müşahit- lerin nazarı dikkatini çekmek tedir. Bilhassa İmar işi için bu zamanın intibap edilmiş olma sı, harekette Küsterilen istleca (çünkü bu 26.000 İtalyan İIşç bir iki gün içinde Arnavutluğa geçecekierdir.) ve işçilerin a& kerf! teşkilâta malik olmaları şayan; dikkat görülmektedir Sonra İmur işlerinin ne olduk ları da henüz malüm değildir. Belki liman, belki demiryolu belki telefon şebekesi veya radyo teslsatı, İstasyonları ya pilacak voya Arnavutluktaki madenler çalıştırılacaktır, Şunüu da batırlatalım ki Ar. isveç demiri MeSeleSİ 20 günde Almanya ve İngiltereye ne kadar demir gitti Navik körfezi yoliyle yapı, lan İsveç demiri Jhracatına da. Ir Norveç tarafından neşredil. miş olan bir mota istinaden, bu sene 1 Marttan 20 Marta kadar transit yoliyle Alman, yaya geçen demirin 61923 ton, Ingiltereye geçen demirin ise 159728 ton olduğu anlaşılmış. tır. Harp başladığı Eylül ayım- danberi Almanyanın -her ay Navik yoliyle aldığı demir mık, tarı toparlak rakam olarak Bylülde70000 ton, Teşrinlerv. velde 16000 ton, Teşrinisanide 76000 ton, Kânunuevvelde 96 bin ton, Kânunusanide 281000 ton, Şubatta ise 99000 ton idi. Buna mukabil! Büyük Bri- tanya ayni tarik Jİle ayni aylar zarlında ayni menbalardan şu mıktarda demir çekmiştir: Ey. lülde 20000 ton, Teşrinlevvol. de 117000 ton, Teşrinisanide 59000 ton, Kânunuevvelde 76 bin ton, Kânunusanide 14800 ton ve Şubatta 131000 ton.. Vaziyet böyle iken İngiliz hükümetinin İsveç demirinih Almanyaya gitmesine man| ol mak için bir hareketto buluna, cağı kuvvetle ümit olunmak. tadır. Esasen lâzım gelen ted. birleri tetkik için bir mütehas. sıslar komitesi işe başlamıştır. Fakat Londra hükümetinin si. yasl yol ile bitaraf memleket. lere ibtarda bulupması da muh toemoldir. Bu ihtarda hakiki bitaraflığın her hangi bir ta, ratı tercih etmek olamıyacağı bildirilecek ve kara sularının a.manya tarafından kullanıl- ması mesolesinden kati surotte işaret olunacçaktır. Netice olarak şunu söyliye- biliriz ki komşu devletlerin Almanyaya yardım etmemelo, rini temin için İngiltere hükü. meti daha ciddi tedbirler ala. caktır, 2 Nisan tarihinde Osloda toaplanmış olan Norveç parlâ, mentosu bu meseleyi ehemmi. yetle tetkik etmiştir. Londra mahafilinde düşünüldüğüne gö te, 8on Olarak Almanların İs, veç gemilerine yaptıkları ta. arruz haraeketlerinden sonra Xorveçin Almanya lehine bir Farar vermesine imkân gö, rülmemekte ve Navik ile Al, man İlmanları arasında seyri. sefer edön Bgemilerin Norveç kara suları dahilinden geçmö. sine müsaade olunmıyacaktır. — (Lâ Tan). Aç fare Seyyar satıcı İsmaili yiyecekti Evvelki gece Fındıklıda garip bir hâdise olmuştur. 62 numaralı dükkânın Üzerin. de yatıp kalkan seyyar satıcı İa- mail gece varısı uyurken bir fa. renin hücumuna uğramıştır. Aç kaldığı anlaşılan bu fare adam- cağızm muhtelif yerlerini ısır . mış, İsmail ertesi günü hasta- anmıştır. Muavenede zehirlen . liği anlaşılarak Beyoğlu hasta- nesine kaldtrılmıştır. Sol elinde farenin aetığı bir de yara bulun. maktadır. navutluk tacı ile İtalyan tacı- nı birleştiren hâdiseler 1939 Nisan Iptidasında — başlamış- tı. Bugün bu hâdiseler Üzerin- den tam bir sene geçmiş bulu. nuyor. Buzün artık bir Balkan dev. leti vasiyetinde olan İtalya, her türlü ihtimale ve her hâdiseye karşı hazır bulunuyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: