4 | 5',. T em n AT S A bitaraf ettikten lneınlekellerî istilâ sonra devletlerle harbedecek “Vveti kazanmak istiyor a Barili” başlıklı ._ mm an"kx " de"ln.ın'ı ticareti | Söylemiş ve İmanların A Rör, ıqw;;imwn sonra N&ş tetini Tskan - Senup şark Av- Terine hasretmiz Ğ %ğimiı ra - h 1gga SÜ teyit eder NÇ Senesinde Al - ı.ğzı“ v devletleri, ee a ııs milyon wîun e ise bu marka çık LAR *sı:ıu-:'î-A *».'*' ticaretinde ce- Memleketle - ha aduğu %ü Fol şayanı x da olmak ü- ı'iu.n Macaristan, ve Y Bulgaristan, WHq,, şSgoslavya ile w“&um 1938 de ı N İgzaden yapılan 1d- M Ti de 427 milyon de edccığı Üyon marktır. kluıııı da kemıı mer- #lbetto 'hn Zat ya rvıııııaı Hd bBoğumuna di patro: öi ı:ı zaman Onuşma- Mediklerini ve !medıkıerım ! midir? T etmiyen teci na- )'îdın yapmış | Jletla yalnrrca ticar? münasebet - | y lerde bulünmak değil, iktısadi İ hayatlarına tesir etmek ve iktı- satlarma kendi harp ihtiyaçları * na göre istikamet vermek eme - | ilmdeydi. Bunun için de Bulgaris- İtan, Romanya, Macaristan ve Yu goslavyadan külliyetli gıda maddesi ve yağlı madde (So ya fasulyesi) elde etmek istiyor- du. Almanlar İşkandinav memle ketlerine karşı da aynı vaziyette hareket ediyor ve bilhassa demir ile çelik temin etmek istiyorlar dı. BITARAFLIK Almanya ticaretini bu pren: ler dahilinde genişletirken 1 hassa bir gün vaziyet edebilece * ği memleketleri gözönünde bu- lundurmaktaydı. Bitaraflık Al - manyanın harp besaplarında da- ima şüpheli bir unsurdur. Bu şüphe nazi idarecilerini daima şiddetli taarruzlara sevketmiştir. Son seneler bü hususta bize gü * zel misaller verebilir. Nitekim Çekoslevakya mescelesi de bu me yanda değil midir? Alman programlarına göre bü- yük devletlerle mubasamat baş - lamadın evvel küçük memleket- ler ilâsı şarttır. Almanyanın harp iktısadi mu - harrirlerinden Baz 1932 de neş- retmiş olduğu bir kitapta şu fik- ri müdafaa ediyordu: "Eğer bir devlet harp iktısadı | bakımından, icap eden anlaşma - ları yapamamış ise veyabut iktr sadi müttelikinden, ticari müba- delelerini rahat ve emniyet için « de yapamıyacak kadar uzakta bu- lunuyorsa, variyeti pek Üümitsiz demektir. Bu takdirde o devle - tin muhastamatın başında hareke- te geçerek iktısadi varlığını te - min edecek topraklar elde etme- si lâzımdır." MEŞ'UM. LİSTE Bu irahatı verdikten sonra Al! 'i | manyanın bu plânında yer almış | olan memisketlerden bahsedebi * , liriz. Almanya kendisine gıda maddesi ve sanayi için iptidal müddeyi temin edecek memle - ketleri seçmiştir. İktısadi kıymetleri gösteren bu tablo Almanyanın taarruzkâr dü- şüncelerine göre, meş'um bir lis- te teşkil eder. Almanyanın tesir sahası dahi- Nne almak istediği memleketler we o memleketlerden umduğu it- tifadeler şunlardır: Romanya — Petrol ve gıda maddeleri, toprak mahsülleri, İsveç — Demir madeni ve ©- dün. Danimarka — Yağ ve et. Masaristan — To; leri ve boksit. Yugoslavya — Toprak mahsul sulleri, bakır, kurşun, boksit. Bulgaristan — Toptak mah - sulleri. Norveç ve Finlândiya — Ni demir, bakır, pirit. Yunanistan — Nikel, manga- nez ve toprak mahsulleri. Holanda — Toprak mahsulleri. Bütün bu memleketler aymı karakteristiklere maliktirler. Hie biri yalnız başıma Almanyanın âskerf varlığına mukavemet et - meğe teşebbüs edemez. Bütün bw devletler bitaraflıklarını ilân e * derek büyük devletlerin harple - tinden urak kalmak istemişler - dir, Hattâ o kadar ki bitaraflıkla- rum teyit etmek arzusile milli müdafralarına taallük eden aske ti tedbirleri almaktan bile uzak kalmışlardır. Almanya bitaraf devletler Üze- tinde muvaffak olarak — iktısadi varlığını temin etmek arrusunda- dır, Hitler de bunu mücadek programını izah eden “Mayn Kampt” (Kavgam) isimli kitabın da açıkça yazmakta ve küçük dev letlerin hudutlarını muhafazada malik oldukları zayıf imkânların mücadele ve istilâ heveslerini tahrik ettiğini bildirmektedir. Fakat müttefikler Almamyanın bu programma yeni bir kurban vermek ve rakiblerini iktısadi bar kımdan kuvvetlendirmek niyetin- de değildirler. Sonra bitaraflar da kısım kısım toplanarak blok - Har teşkil etmişlerdir. Onun için Almanyaya ber ümit kapısı da ka- | panmış demektir, MA mâktarda | * Roman | mükemmel 1939 harbi başlıyalıberi herkes gâarp cephesinde Majino ve Zig - frid hatlarından bahsetti. Muharip olmryan, fakat taar - ruz tebhlikesini gören baz dev - letlerin gösterdikleri faaliyetten kimse bahsetmedi. Halbuki kü çük devletler de istedikleri tak - dirde topraklarımı herhangi bir taarruza karşı — muvaifekiyetle müdafaa etmelerine yardım ede - cek tesisat vücude getirebilirler. İşte Romanya bu hususta bize gü zel bir misal olmuştur. Roxnenlerin dört senedenberi en krymetli mühendislerinin ida. resinde çalıştırdıldarı yüz binler. ce kol ile vücude getirdikleri *İkinci Karol" müstafkem hattı Roömen hudutlarının emniyetini bir kat daha temin etmiştir. Vasi ovalar mıntakasını hu - dutlayan ve asırlardanberi Ro - men olan Transilvanya yaylaları eteğinde Romanyanın garp hu - dudu boyunca inşa edilmiş olan bu muazzam baraj son günlerde bütün dünya matbuatımı #lâkadar etmektedir. GÖRÜNMEYEN 1İSTİHKÂMLAR Karol hattını birkaç gün evvel ziyaret etmiş olan bir Fransız ga- zeteci ihtisaslarımı gu cümlelerle ifade ediyor: Remanyanın garp hudutların * da bu mevsimde müthiş bir kış hüküm sürmektedir. Huduttan geçerken insan, önünden hör - Kgüçleri karla örtülmüş namüte - nahi bir kervan geçtiğini ranne- diyor. Biraz çıkıntı teşkil eden toprak kümelerinden maada bir iz müstahkem bir mevki bulandu; gzu meydana kay * muyor. Yaklaşınca çukurlarda ko yun derisinden kululâtalar giy - miş nöbetçi askerleri görüyoruz. Kumandanlarını —görünce — yel veriyorlar. Önümüzde betondan kalm ve kuvvetli bir manla yük- seliyor. Bunun bir köşesinde an czk bir kamyon geçecek kadar bir açıklık var, Buna bu mınta - a hudutlarını « koruyan ikinci Majino “Karol hattı,, denilen istinkâmlarda bir Fransız gazetecisinin müşahedeleri kada “mecburi yol” diyorlar. Düş man kıtaları ancak bu kapıdan ge çebilir. Fakat —motörlü kıtaat derhal çelik ve betondan yapı! muş manilere çarpınağa mahkümr dur. Bu kapı tehlike karşısında etomatik olarak kapanmakta ve tehlike işareti bütün müstahkem hudut boyunca yayılmaktadır. ÖRTÜLÜ KULELER İstihkâmlara gelince, biraz ev- velki şaşkınlık zail oluyor. Vazi:- yet anlaşılryor. Kıqımııd.ı te « Törgülü mıntakaları, zır! İ satı, tankları durdurmak melleri betondan olan çelik ma- niler, yüksek çelik ve beton ku - yolda binbir ih Bu hattın en mü rak seviyesile bir Egörünmeyen setredilmiş kuleler, diğer tabirle yuvalardır. Fakat tehlike işareti gelir gelmez müs - tahkem kulelerin bu muvakkat elbiseleri derhal atılryor ve altım- dan mazgallar meydana çıkıyor. Betonarmeden inşa edilmiş o * lan bu kulelerin her biri raitine uygun olarak — ya; Bunların arasında bataklı! çine inşa edilmiş olanları bile var. Fakat her biri en aşafı on m re kadar toprağın içine gömüli yor ve bütün kuleler yeraltından biribirlerine irtibat temin ediyor- lar. Burası adeta bir yeraltı şeh- ri. YÜZDE 90 TESİR (yuvalar) on metre ında ve asgarl on metre i Rehberimi kadar l bir bom Banın bir kuülelere tesir edemiye - ceğini bildiriyor. Düşmanın her bangi bi: Ahla bunlara taarruz etmesine imkân yoktur. Buna mu kabil kulelerden her kaibrede si- lühlarla ve en seri ve tesirli va sıtalarla düşmana mukabele edil- mesi mümkündür. Kuleler yeral-: tından yekdiğelerile irtibat te - min etmekte ve çaprazr atışlarla İngilterenin kadın ordusu Aşçılar günde 37, telefoncular 64 kuruş alıyor Londradan bildirildiğine gö - re İngilterenin kadımlar ordusu yirmi beş bin kişidir ve bu ra » kam yakmda da iki misline çı- kacaktır. Bunlar üniformaları, karar - gühları, kışlaları, âmir, memur- yı, ciddi ıuımum askeri talimleri ve Tesmi silâhları ile birer — askerdirler. Yegzâne noksanları silâhsız ol - malarıdır. Kara ordusu kasketi, hava ve- va deniz askerleri kryafetind» bulunan bu âöker kadınlar, asçr Yik, kalorifercilik. kâtinlik, te - Tefonculuk ve diğer muhabere işlerinde çalışmaktadırlar. Tabil b kadınların hepsi de gönlültü- İlir. Bunlara gönüllü olarak calı - l..a:-ını.; ıdıııc u.:,ı po Kadmların bu bir kadro teşk zamanda işeizl 'Mdar y önüne ( le hem memle hem de keni rını temin etmişlerdir. sönlüllü kadınlardan aşçı - '.ırı #ünde 37 kurur, telefoncr e 65 küruş yevmiye v me k—. aynı zamanda yiyo #ivecekleri ve her - tü 'V'î'xaclm temin olunmakta - IT Bu kadınlarm terfi etmeleri mülâzim ve yüzbaşı olmaları, tünde dört lra kazanmaları da mümkündür, Hitler rejimine hür- metsizlikten dolayı Bir Alman komiği bir sene hapse mahküm oldu Fransısça Parisuvar gazetesine Zurihten — bildirildiğine göre Almanların meşhur komiklerinden Velsferd Hitler reji- mine hürmetsizlik göstermek suçundan bir sene hapse mah- küm edilmiştir. Ayni adam ayni suçtan ikl kere daha mahküm olmuştu. Velsferd'in yeniden bir sene hapse mahküm olmasına sebep sir Münih kabaresindeki roll luğu sözlerdir. esşnâsında sahnede söylemiş ol- Voelsferd şöyle bir cümle kullanmıştır: “Evvelce halimizden şikâyet edemezdik.. Gidişimiz iyi idi. Bugün ise çok daha mükemmeldir. Fakat yine eskisi gibi gi- dişimiz yalnızca “iyi,, olursa daha memnun oluruz... . ğ 3—VAKIT 12 ŞUBAT 1940 EsKİ Ve y enı ingiliz sur tene evvelki müt fikler, bugün de aynı bağlarla düşman Üzerinde yüzd okza M yündeş) ERia8 ini sevn ıı(lıuh: çve hiç teş yağmuru kurtulmasına ( dan maada almiş askerler huoust ve görmüş efr u iya görEkta a başlayıp en derin k hislerini anlatan — cümle. or. —Üçüncü Murtd d kinlstler, k mt uıtam-ınn.. tadır. Karol emniyetini t yi t görmiyeceğini asrarla tak. maktadır. 1001 hicri tarihli bir ferman, İspanyolların İngilizlere saldırma karşısında İngilizlarin Tücklerden yardım - istedikleri ve Türk donanmasınım yardıma hazırlandığını anlatmaktadır. 1506 da Üçüncü “elıı—ıedm Bernar Şov'un haru nJ-(telnrı | maezar taşımdı D ingiltere terem ve pek vard Barten * m.cr:dc Türkler için bir çok destanlar çıktığını ve İngi - izlerin bizi övmekte olduklarını bu destanlardan - elimizde Gını yazmıştı. Bir kaç sene evvel “Valat” sü- unlarında yazdığım "Sivastopol- ünde” tefrikamda bu dostluk tan pek kısaca bahsetmiştim. Fa- kat tesadüfen elime geçon ve Si- vastopol esnasında çıkan hluvruyoıı mec- mualarında bizim için yazılm'ı sitayiekâr yazılardan başka Türk lüğü öven bir çok manzumelere ntlamıştım. Avnr yazı ve manzumeler, ge- ne Sivastopol harbi esnasında çakan fransızca İllüstrasyonda da | vardır. Bugünkü nesil için bunla- rt toplamek, nesretmek bir pro - payanda değil. bir tarih borcu - dur. NİYAZİ AHMET fark rv—dır diya mi soruyorsu - nuz? Birinin bıyığı diğerininkin. den kısadır. * Harbe mâni tek cara bili barbiyesi istifa ede - >örüp dıisundükçe « Boşuna avunmıyalım Muharecbenin milletlere yüklediği ağırlıktan herkes da- vacı olduğu için, ara sıra siş ufuklarda Üümit balonları uçurulur. Ordular, karşılıklı yeraltı kalelerinc girdi gireli, her hafta güzel balonlardan bi yükseliyor. Bazan İtaymun, bazan Amerikanınm ileriye atılarak mu- bariplerin arasını bulmağa çalışacağı haberleri yayılıyor. Bu türlü haberle: sahisinden ziyade yalanında müâna ve derinlik vardır, Çünkü bunlar, milletler arasındâ muâyyen bir psikolojinin yaşadığını gösterir. Gerçek haber, İş alanına çıkmarş hâdiselerin çerçövesidir. Araya mübalâğa karışan bile, çahmin ilo darasını çıkarmak kabil olur. Fakat daralmış ruh- lardan, Ümltsizliğe yaklaşmış yüreklerden, sızlayan vicdanlar. ddan biz alarak yükselen bu balonların ne türü bir iç kıyameti. ol mabsulü olduğunu İlk bakışta kestiremoyiz. Doğrusunu isterseniz bunlara uydurma ve yalan damgasını vurmak da yanlı Bunlar, gönülde yaşayan emeollerin, hayalle avan- mastndan başka bir şey değildirler. Herkes biliyor, ki bu muharebo, gelişi güzel bir kafa kiız masşının eseri olarak doğmadı. Hiç bir devlet, artık şüvalyeler devrinin © mez, Hayır bu muharebe, an« çak sakınılmaz bir halo geklikten sonra, patladı. Sabır, taham- mül, fodakâürlık vergilerini bol bol aldıktan ve doymadıktan sonra patladı. Milletlerin bu azğın şahlanışı kanla boğmaktan başka Çaresi kalmadıktan sonra patladı. Propagandatar, renkli kitaplar, nutaklar, havalara dağı- tılan parazit tipileri niçin ve kime7,. Bon boğazlaşmanın gizli kapaklı yeri mi kaldı? Hotantır lalar, zorlular bile bu uğursuz kundağı — kimin soktuğunu biliyorlar, Hayır, eğer her hangi bir ara bulucunun emeğiyle bu har> bin durdurulması mümkün olsaydı. bu emek, daha patlan e dan harcanır vo iş biterdi. Böyle yapılması, ne bir şaşkınlık gecikmesi, ne de |4 kast eseridir. Fayda vermiyeceğini bildikleri için gık diy: » olmadı. Dün gibi bugün de, yarın da kimse çıkıp: — Gelin döğüşmeyih. Bon sizin aranızı bulayım. Demiyoecek. Çünkü bir kâç ay sonra yine başlamâat yaünı- kündür. Yeryüzünde falan ve filân milletler değil, hakla xur lüm döğüşüyor. Bunlar iki büyük düşmandır. Biri ölmeden kı- lıçler kına konamaz. HAKKI SUHA GEZGiX bu