4 — VAKIT 8 İKİNCİKAN ELLERİN DiLi dBeğı, XILİNCİ KISIM Esrarlı haç, Sü- leyman halkası E&rarti haç tesmiye olunan (. garet (Resim 20, numara 7) Kkalp çizgisi Ne kafa hâttı ara. sındaki boşluğunda bulunmak. tadır. Umumiyet itibarile bu haç J. ki hat arasındakl! mustatilin tam ortasında bulunur, Fakat kenarlarda bulunduğu da vaki. dir. Bu işaret esrarlı ilimlere karşı büyük bir kal 'ete delâ. let eder. Bu işaret Müşteri tepe. arında olduğu saman mezvuun gurür va arzıdan ziya. de ilim aşkile bu esrarlı işlere giriştiğine hükmetmelidir. Mus- fatilin otrasında bulunduğu tak. dirde bu işaret daha ziyade mev. zuun müutasavvıf olduğuna ve din! ilimlere karst büyük bir a. lâkası olduğunu gösterir. Bu i- garete malik olan kimse bu sa. hada derin araştırmalar yapa . cak ve hayatını kitap sahifeleri arasında geçirecek demektir. Bu işaret mustatilin alt kıs. mımda yani Ay tepeciği civarın. da bulunduğu takdirde mevzuun gizli ilimlere karşı büyük bir ka. biliyeti olacağına ve mutasavvıf bir kimse olacağına delâlet e . der. Bu işarete malik olan kim. seler gaipten aldıkları Jİhamlar. la: mükemmel şiirler yazabilir. ler. SÜLEYMAN HALKASI Süleyman halkası da tasav. vufa işaret eden garip uwlu'. dön biridir. Bu işarete mı lan kimselerin de gizli illmlen karşı büyük bir gabiliyetleri var, dir. (Resim 20, numara 8). XIT NCİ KİSIM Seyahatler — Yolculuk- lar ve kazalar... Seyahatlerle yolculukları ha. yat hattı üzerinden ayrılıp, Ay tepeciğine doğru. meylolunan küçük hatlar sayesinde el Üze. rinde okumak mümkündür. Ni. tekim Ay tepeciği üzerini yaran küçük hatlar da bu seyahatlere ve yolculuklara işaret eder, (Re. sim 21, numara 2). Bu çizgiler hayat hattı üze . rinde bulunduğu takdirde biraz ileride göreceğimiz metotlar sa, yesinde bu seyahatlerin tarihle. rini bulmak mümkün olur. E. ğer hayat çizgisi kesilir ve kol. larından biri Ay tepetiğine gi. der veya o istikamete doğru * meylederse (Resim 21, numara 1) bu işaret mevzuun bütün ha. yılmm seyahat ve yolculuk için. de geçeceğine delâlet eder. Bu takdirde mevzuun hayatını süs. leyecek olan bütün seyahatlerin tarihlerini ayrı ayrı tesbit et . mek imkânı yoktur. Eğer hayat çizgisi normal seyrini bırakarak Ay tepeciğine | döğru gitmeğe başlarsa bu tak. dirde mevzaun — bütün hayatı | müddetince — seyahat edeceğine hükmetmek lâzmmdır.. Dikkat edilifse bu işaret biraz evvel bahsettiğimiz işaretin kuvvetli. sidir. Bu işarete malik olan kim. se-hiç bir zaman muayyen bir yerde yerleşemiyecek hattâ doğ. duğ üyerden çok uzaklarda ya. bancı diyarlarda ölecektir. Eğer hayat hattı hiç bir kol vermeden doğrudan — doğruya Zühre tepeciği etrafında bir ya. rım dalre teşkil ediyorsa bu tak dirde mevyzuun hayduııuı doğ . duğu yerde geçeceğini ve hiç bir seyahat yapamıyacağını söy[e. mek doğru olur. (R Z1, mara 3). Eğer seyahat hattı bir haç ile nihayet b.ı!.nu bu takdirde mev zuun yapacağı seyahatin bir fe- lâketfe neticeleneceğine hük. metmek Jâzımdır. (Resim 21, numara 4), Sirkeci açıklarında bu- lunan boş sandal Dün gaat 11 de Sirkeci Tıhtı. müt açiklarında devrilmiş yanla. rı MAVİ ve alt tarafı kahveren. gi boyalr bir balıkçı sandalı bu. lunmuştur. Sandalın kime ait olduğu belli-değildir. İçindekile. rih bir kazaya uğramıs olmaları ihtimaline karşı tahkikat yapıl. maktadır. UN 1940 ELLERİN 1y eberruları toplayan Kızıla ; kolile bir saat Sırtındaki hırkasını veren yaşlı kadın- Yorganını veren kapıcı - Çocuklarının nafakasını veren anne Yazan HASAN BEDREDDİN ÜLĞEN | Zelsele felâketsedelerine yapılan eşya yardımları tasnif ediliyor Doğu Anadolusunda vukua ge len zelzele Tfelâketi — dolayısile, yurdun her yanında duyulan te . | essür nihayetsizdir. Feliketze - de yurttaşlara yardım etmek, on7 ların imdadına yetişmek Üzere | bütün vatandaşların gösterdikleri | alâka ve hamiyet, Türk milletine mahsus karakterin yüksekliğin bir kere daha isbat etmiş oluyor. İstanbuldaki Kızılay — kolları yer yer, mahalle mahalle dolaşa- rak felâketzedeler için nakdi ve ayni yardımlar topluyorlar. Yurt. taşlarırı bu sahadaki yardımlarını okuyucularımıza göılerrn:k mak- sadile Kızılay cemiyetinin Alem' dar kolu ile birlikte dolaşıyoruz: İhtiyar kadın, üzerindeki hır - kayı çıkartdı, kol başkanına uzat. u? “—- Oğlum, dedi. Fakir bir ka: dınım, başka verecek bir şeyim yok.. hırkami alınız.” Kızdday kolu — Üyeleri hurkayı almakta tereddüt ediyorla: — Peki siz, üşüyeceksiniz?..” — Zararı yok, oğlum. Benim başım çatr altında, ya onların ha- Kt Hırka alındı. İhtiyar kadına makbuzru verildi. Az sonra başka bir kapının önünde iane alınırken apartmanın kapıcısı yalvarıyot - du: — Hani, param olsaydı, ben bilirdim yapacağımı. Fakat . ne yazık ki, yok!.. İçim eziliyor, ben de felâketzedelere yardım etmek istiyordum.” Biraz sonra düşi dü. Koşa koşa içeri gitti. Aı ıon- ra elinde büyük bir yorganla gel- di: “— Bunu —alınız. Benim iki yorganım var.; Birini size verebi. Hrim, Hem bizim apartmanda o kadar soğuk yok.. Beyler sağ ol. sun, kalorifer var. Ben bir yor - ganla isinirim." 1230: Program ve memleket aat Ayarı. 12.35: Ajana ve meteoroloji Daberleri. 12.50: Türk Müziği; (PL) 1430/14.00: * Müzik: — Karışık Hatst müzik (Pl.) 14,00: Program, ve inem- leket saat ayarı. 18.08: Mürik; Rad. yo Caz örkestrasi 184ö: Konuşmu. (Fuzull hakkında), 18.55: — Serbest asat, 1910; Memleket snat ayarı, 19.30: 18: Ko- nuşma (Pulculuk). 20.30: Türk müzi. ği; Karışık program, 21,15; Müzikt Küçük orkestra (Şef: 8 2215: Memleket saat hnbarteri; ziraat, Deham Kambiyo — N 22.30: Müzik: Oda müziği (Pl.) Müzik: Cazband (Pl.y 238 Yarınki program, ve kayanış. « 'T TerTtimer et Sinema ve tiyatrolar BEYOĞLU KPEK; Şerlck Mülmen (Makster Viler'in kö- Deği ÜTürkşeğ, 'Etceni ve Cataverler Çeleri evar. geliyor. İSTANBUL FERAN: Paslemarıyan ve görekler. CTürkee) 4? | — Gözleri yaı!ıvdı.. Yorganın a - lmm.ısx için adeta yalvarıyordu. Kendisine teşekkür edildi. ... l Yurddaşların biribirine ne ka, 'dar bağir olduklarımı, biribirle . inden ayrılmaz bir kütle olduk: Jarını görmek isteyenler Kızılay kollarile dolaşsınlar. Her yurtta- | şın biribirile müsabaka edercesi. ne vyarını yoğunu verdiğini pek ( yakından göreceklerdir: | Bütün yurttaşlar gönüllerinin içinde yaşatmış oldukları insan - bk ve yourttaşlık duygusunun en parlak nişanesini bugün gösteri * yorlar. ... Piyerloti caddesini üyoruz. İlk bakışta harap gözlüiken bir e- vin önünde duruldu. Çemiytta a zalarımdan biri '— Burada fakir ve üç ço.h;ılu dul bir gturuyor. Bilmem e yapMAA YAK İttifakla kapının ca.lmmıunı karar verildi. Aı sonra kıyaletinden de fakir Genrlı—r urıı.—ındu yapılan nakdi İ teberrular 8.1-940 Pazartesi Rb ürande gülü ve Tönpen gesx İçmamüirü aa aN r AZAR: Hradvay sereamdi Ve Zaronan işar evterim karıtı ve Gençi kistar, Çikmat sekak ya Hineum çe BEŞİRKTAŞ SUAT P: Yaşann aK (Türkçe) Lortl Harai gitle avsdlar. £. Miltirmesetetir. z Bükdirmemiştir. KADIRÖY MALEr Vatan kurtaram arsina KOREYFA: Gelp Germet Ve Marp (türker) USKUDAR . ÜMALE: Murkeouloman, matüiş. maserasan, v | BARIRKÖY D SULELTAM: Büyük csx D RaRİm: Matirmemmiztir. ALEMDAR sinemasında Hücüum Çıkmaz Sokalı =_ır.mn TİYATROSU Komedt Kiıstnit Gecet 20:30 du: SÖZÜN KISABI Mi Halk Operetl Bu akşam 9 da (Rahmet Efendi) Yazan: — Xç Sürüri Ayrıca: Zezo Dal. mas tarafından garkılar, | — — Peki, sana bu parayı kim | | olduğu anlaşılan bir kapıyı açtı: — Ne istiyorsunuz? — Zelzele — felâketzedelerine yardım topluyoruz ! — Peki, bir dakika edin! Bir anda içeri gitti, elinde bir bez parçasına sarılmış - paralarla döndü. Paraları uzattı: — Alhmnız, dedi. Fakir bir ka . Grm, Bugün tahta silmekten geliyorum. Tam yüz otuz kuruş | kazandım. Bunun 90 — kuruşunu SİZe veriyorum. Üst tarafı ile de | çocuklarıma yiyecek ılıu;ırn Yalnız olsaydım, hepsini size ver rirdim. Fakat çocuk bu, yiyecek siz durmaz ki!.. Kadının bu yüksek semimiyeti karşısında ne söyliyeceğimizi $a. şırmıştık. — Bize verdi; bu para, sizi çok sıkıntıya düşürmesin? Gözleri yaşarmıştı: — Bu kadar para, hiç olmarsa yuvasız kalmış, aç bir kaç insana gıcak bir çorba temin eder. Be . nim için düşünmeyin.. Ben yok: sulluk ne demek olduğunu pek i- yi biliyorum. Alın parayı. Hiç ol. mazsa ben bunun içime verdiği ruh açıklığı ile sevineyim . Bunları söylerken — omuzları sarsıla sarsıla ağlıyordu. Gözlerimiz yaşardı. Fakir ka . dınm bu merd hareketi, bu açık kalpliliği bizi derin derin düşün” dürmüştü. Binbirdirek bölgesini gezerken minimini bir yavru koşarak yı- Yümlra geldi Ve? — Amca, dedi, Ben de yardım etmek istiyorum, Ymaksüs l ıWî — Ya! Öyle mi, çöcuğumu. Ne | vereceksin bakalım? — Ön kuruşt.. kadıncağız müsaade niz verdi? — Babam verdi. Çikolata alır . | sın, diye.. Fakat, ben çikolata al. mıyacağım. Zelzele felâketzedele- rTine vereceğim. Sonra yine devam etti: — Zelzele çok körkunç bir şey.. Öğretmen anlattı. O gün - den sonra zelzeleden çok kork . | mrya başladım. Gözümün önünde öğretmenin anlattığı, evdiz, yi - yeceksiz kalmış insanlar, çocuk - lar geliyor, onlara yardım etmek istiyorum. Ne olür amca - benim de verdiğim parayı alınız. — Peki, yavrum. Teşekkür e- deriz, Gözleri gülüyordu, sevine se . | vine koştu, evinin kapısınldarı içe. ri girdi. Yapılacak — teberruları topla - mak üzere ziyaret ettiğimiz ev - lerin hemen hepsinde, yüksek hassasiyet ve şefkat sahnelerine şahid olduk. Bu vaziyet Türk ulusunun bü. tünlüğünü ve socsuz bir şefkat kaynağı olduğunu bir kere daha Köstermiştir. Kozanlıların yardımı Kozan, 4 (Hususi) — Yer sar. sıntısı felâketine maruüz kalan yurttaşlarımıza yardımda bu - lunmak üzere kaymakam Rifat Erdalın — riyasetinde toplanan koömlte vazifesine başladığı 29 kânunuevvel günü dört beş saat. lik mesaisi neticesinde 1000 lira toplarrış ve derhal Ankara milli fevkalâde ictima aktederek 500 lira yardımda bulunmaya karar vermiştir. Halkımızın nakdi ve aynı yardım faaliyeti bütün hararetile devam ediyor. Bir iki gün zarfında ikinci bir bin lira. nın gönderileceği gibi bugüne kadar 1500 parçadan fazla ça. maşır ve binlerce kilp buğday, | bulgur toplanmıştır. Umulmi . yan bu felâkel karşısında Ko . zanlıların da duyduğu derin te. essilre son yoktur. Yazrlane halinde, — Sirkeci civa. rında kahrameantade banının Üst ka, ti kiralıktır. — Kaps ve Beyoğlu, Talimhane, Taksimı Apart, 8 No, ya müracaat. (31039) | sardı. Biri topuğunu birar — hızlı ÂAvrupa mektupları : Tahtelbahir korkus Yazan: Dr. CEMİL SÜLEYMİ? Cebelüttarıkı geçtikten sonra, arkamıza bir derizaltı gemisi ta . kıldı. Bizi, yirmi beş otuz. mil mesafeye kadar takip etti. Bay - rağı yoktu, milliyeti malüm değil. di. İngiliz veya Fransız olsaydı, bir dost devletten hüviyetini giz> lemezdi. Belki Afrika sahillerin dç, gözcü bir İtalyan tahtelbahi- ri olabilirdi. Ortalık kararıyordu. Fakat o, dümen sularımızı takip ederek, bizimle betaber hemen aynı çizgi üzerinde seyrediyor; gecenin karanlığında pervanelı den fışkıran fosforlu —köpükleri | başa alarak, alev alev üzerimize geliyordu. Herkeste üzumsuz bir heyecan... — Ya düşman tahtelbahiri ise? Haberimiz olmadan bir torpil a" tarsa!... Düşman tahtelbahiri de ne de. | mek? Düşünülmeden sarfedilmiş bir cümle... Sanki harp ilân edil- miş; biz, her hangi bir devletin karşısında, dost düşman diye tef. fik yapıyoruz !... Biz temenni ede- riz hiç kimse ile düşman olmıya . lrm... Fakat ne denir?.. Sinir hali... Arkamızdan patlayıcı bir şey ge- liyor; yüreğimizde her an bir in. filâk endişesi var. Şaka derken galiba biribirimize telkin yapıyo- ruz ki içimizi adeta bir korku yere vursa, sekiz birden sıçrıyor. Der demez, bir çığlık kopuyor. du. Maamafih fena da olmadı. ne- şelenmek için budan iyi vesile mi olur .. 5 Herkes küpeşteye dayanmış, tahtelbahire bakryor; muzibin bi. ri kumanda veriyor: — Ökçeler yere... — Pat... Hep birden bir sıçrama., çığlık çığlığa feryadlar!.. Eğer tahtelba- hirdekiler işitoiyorlarsa, mutlaka onlıx da gülüyorlardır. Masanın Üstüne bir yumruk: — Şangırrrr... Feryad edenler arasında, elini kalbinin üstüne g;.ürerek bay * SAAT AT filâk olsa, torpil, kazaen - kendi kovanının içinde patlasa, gemide kimse kalmıyacakdı; isabet vaki olmadan hepimiz, kalp sektesin- den vefat ediverecektik... Böyle âni infilâklardan benim de maneviyatım biraz kırıktır. Şeria muharebeleritden birinde bir kaza geçirdim; Vaklli Şuayip. ten geçerken atımla beraber uçu" ruma yuvarlandım. Başımın üs - tüne düştüm. Çok şiddetli buh - ranlar geçirdim. O zamandanberi gece uyumam; dörde beşe kadar çılı'ıx, sabaha karşı yatağa gi . rerim., Sorazlara: — Aşk - böyledir.. diyordum. İptida insanın aklını alryor; son> rTa uykusunu... Bazan inananlar da olmuyor değil... Şaşkın' şaşkın yüzüme ba- kiyor: — Bu yaştan sonra nasıl mr o- lur demek istiyor kimbilir?., Har. bin 6 sıkışık zamanında, beni cepheden alıpiİstanbula gönder - miye mecbur olmuşlardı. Bugün. kü şarki Erdün hükümetinin | merkezi olan Amman istasyomm- da trene binerken, sekiz bombar . diman — tayyaresinin hücumuna uğradık. Gizlendiğimiz yer ba - şemızın üstüne yıkıldı; — toprak altında kaldık. İstacıbula gelmek- | ten ziyade, aylardanberi asabımı bozan bu infilâklardan kurtula - cağım için seviniyordum. Bizi istasyonda sıkıştıran tay. yareler dönmüşler; çadırlı ordur gâhın üzerine yirmi kadar bom - ba atmışlar. İstanbulda bir mektup aldım. İnzıbat zabiti, bu — bombalardan birinin £ n nü yazıyorlu. Ya içinde olııv e dım!.. O kadar sevindim ki. İstanbulda, o ber gün bizi, h uykumuzdan uyandıran âni in- filâklardan masunduk. Fakat bir gök yüzünde kıyamet kop. — Amerika tayyâreleri geldi.. Dediler. Başımı gök yüzüne kaldırdım. Aman Allah ne göre - yim?.. Haltetmiş Ammandakiler. Her biri biter transatlantik gibi | üzerimize geliyorlar. — Keorkmayin bir. şey yap - maz... Dediler, Onlar keşif tay - yâresi... — Gravvv... Gravvv... ? Ölüm makinala . Birkaç — saat sonrahaberini al — Beyazıtta hi Jaşada yedi gehid!.. IT Keşil tayyaresi hal.. SPTŞ tadını almışlardı. Artık h*' de bir İstanbul yaret etmeden rahat edemi lardı, Keçif tayyaresil... Bir şey değil, bizimkiler ya Üsküdardan top atarla kadar şarapnel parçası varsi bahçesine düşerdi. — Düşd bombasile değil de kendi toP şimizle de ölmek vardı. Ot ğüm ev, tam yerinde, Almı farethanesinin altındaydı. İKi mm nişancı Amerika Sefarethaneye bomba diye mütemadiyen bizim rın kümeslerini döverlerdi. defasında zavallı bir kazıml dürdüler, ona hâlâ yanarıtıı amafih bomba parçasile, yi rsirden bir aleti cariha ile Ö tür; yenmesi şer'an caizdir ve yi di Bir gün gene sefar bomba atıyorlardı. Bahçe rıtım üstüne bir bomba d fakat patlamamış. Biz y bir hısırtı işittik fakat ne OY ğunu anlamsadık. Aradan ol kika geçmedi. Hizmetçi kıfifi cağında sivri bir şey.. Tıpkı gn söndürmeye mâahtus mankslara benziyor. Ben Ğ anladım; hemen koşarak krtl cakladım. Bombayı elinden lıırı.(ıa küçük bir satleme BU; . Merdi rden ininceyâ _ır zaten kendimden geçıi Kapının önüne biriken sezlendim. Hemen yetiştiler; bir azaptan ve heyecandan Kuf tardılar. — İstanbul sizin olsun, dilğ dum, Benim siperlerim — bufl bin kat emin... Onun için heyecan gö te hanımların hakkı vardı. İ lâk kelimesi, haddizatinde KOT kunç mana ifade eder, Yer be; dünya çöker; insan berl olur... Bazan teblikeli bir ü dan geçerken bize, himrll' bomrbası verirlerdi. Kt b c beriy depmak, 'î'.î_'.î A SA Mektir, İnsana onum heyecafi yi ; ter. Önun için kimse görm usullacık bombayı bir taşın Rutna sokar, hayvana öyle b dim; neşem dünyayı tutardı... Tahtelbahir bir aralık g dı; geminin karanlığında şa uzaklaşa kayboldu. Artık miydi, düşman mıytlı?... Cf münakaşasını hanımlar yap! du... 18 Ağustos 939 Cezair Dr. Cemil Sü P VAKIT | Gazelede çıkan bülün yâfi resimlerin hukuku mahfii ABOYEP TARİFESİ SÜai Te geee el GAT Wemleket We içinde dışı N Aylık v5 8 aylık 260 6 aylık 475 1 yıllık soa Taritedea Balk avda otür kuruş dül birliğine Girmiyen verteri | vötrals beser kuruş n Abone kaydını bildire İ tup — ve telgraf üeretini, A? n posta veya bankt Gİ) Beretini tdare kendi * D, Artjesnin KHar arven mAffARE ünde VAKIT'a abane yaf” |h Adres değiştirme ücreti — |it 25 kuruştur. I| İLAN ÜCRETLER! Ticaret ilânlarının santlıfi İi tırı sondan İtibaren Hân saYfal f rında te sayfalarda af ros: dördüncü sayfada 1: İk . ve ücüncüde 2 Mrlnf sd€ , Üa hasdlık vanı kesmece 5 tiradi! Büyük. çok devamlı. Kİ çenkli ilân verenlere avrt f »] Fin sanlim . satırı 30 ıunn Ticarf Mahivette ()Lrn Küçük Hânlar Bir defa 30. iki defası $0 gl ; defası 65. dört defası 75 YEMİR,, defası 100 kuruştur. Üc #ğrl p, iân verenlerin bir defası © satırları bes kuruştâff b sap edilir. | Vakıt hem doğrüdan d0P t kendi idare verinde, heti ı kara caddeşinde Orhanbef Ça minda — KENALEDDİN lan ği Fadirmeler yapılır. Nesmi illiç, vadır, Dört satırı gecen HÂT farla