16 Kasım 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

16 Kasım 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 — VAKIT 16 İKİNCİTEŞRİN 1935 Kumar kazanmak zevkini değil öldürmesi için hafifçe 1sırması giddetle, süratle yaşamak heyeca. | kâfi geliyor.. Halbuki insan sine- 2inı verir.. ği öldürmek için ezmeğe mecbur Talibini hesap artıkları, riya. | kalıyor.” ziye pişlikleri olan bazı rakamla. ra bağlamak çılgınlıktır. Namus. kârane çalışmayı terkederek, £ mar gefaletine uğramak, bu tabi. ati bırakarak ampirizmi — tecrübe etmek gibidir. — E, Tito nas:l sen hep kaza. Zur mısın ? kat umumiyetle her zaman kay. bederim. Esasen işten çekilmiş eski kokotlar kazanmak için oy- narlar.. Diye cevap verdi. ... İi arkadaş ayrıldılar, 'Tito yalnız başma otelin yolu. Nü tuttu. Vakit gece — olmuştu. Dalları biribirene geçerek bir ka. merye teşkil etmiş olan palmiye. Jer altınllaki madeni kanapeler, sessiz gedasız sevişen çiftlerle do. lu idi. Zaman zaman bir otomobilin fenerlerinden fırlayan kuvvetli ziya hüzmesi yolunun üzerinde genç çiftlerin hayalini belirterek ve arkaşında genç göğüsten gelen berrak kahkahalar bırakarak ge. gip gidiyordu. Erkekleri çabucak terletebile. cek kahiliyette kadınlardan, ifrat derecede süslü genç kizlardan ve birkaç zabitten müteşekkil bir grup, bir neşe tufanı halinde ya- nından geçti. Her kafilede olduğu gibi içle. rinde bazı nazik aptallar bulun. duğu zaman muhakkak spirtiz. ma veya tasavufdan bahsediyor. lardı. Genç kızlar da muhakkak ti . sanlarını bazı portekizce keli « melerle kalaylıyorlardı. İspan - yolca konuşular yerlerde porte - kizce kelimeler bir süz olarak ka. bul edilir. İ:nlyada kadınlar cümlelere fransızca — kelimeler, Fransaklakiler ingilizce kelime katarlar, evveke Horas Roma . sında da yunanca kelimelerle N . sanlarını süslediklerini zanneder. lerdi.. Bu beynelmilel bir hasta. lık. b'e süppeliktir. Tito otelin bahçesini geçti.. Ça. kıl taşları ayağının altında feryat etti ve redingotlu kapıcı derhal kapıyı açtı.. Holda küçük bir yu- Mmurcak dadısiyle çekişip duru . yordu. Tito asansöre girtli ve bi . mnanın Üç katr altında kayboldu. Odasına vardıktan sonra sessiz halılar üzerinde bir çimento gibi gdolaşmağa başladı. Bir sinek odanın içinde uçuyor ve Kloroz içinde muhafaza edil. miş genç kız bacağı gibi uzun ba. caklariyle şuraya buraya konu . yordu. Titonun da kulaklıklarına konarak ısırdı ve nihayet gelip el. :r.ımdın biri üzerine kondu.. Bu arya hastalığı sinek. lerden biriydi. a Tito diğer eliyle sineği ezdi... Fakat birdenbire kodulmdı, Gdüşünceleri karardı.. “İnsarı sinek karşısında ne acı. Nacak bir aşağılıkta - bulunuyor! diye düşünür.. Sineğin bir adamı PEEORELEPERRET LAĞ Büyük Zabıta Romanı Sinek Beyi Henüz Gokağı dönmüştü ki [m*buı:ıınmlın doldur. mağa başladı — Popolo D)ulyı! , Matmazel Rolat- | Ağıhey dm, Kont Serizol ile evlenmesi lâzım. Valesi. Bu müddet zarfında ü- | ml;i.rılıb düşme. telgraf getirdiler, Tade açtı ve hayretler içinde gu cüm- leler! okudu: “Sahte Lazar Dolrab suç or tağı jandarmalarla birlikte fi Tar mı. Ben avdet !dıvırnmx Maks Borı Seyyah büyük bir heyecı.n mırıldandı: — Bu da ne böyle? Suç or- tağı jandarmalar? Bundır hiç bir şey anlamıyorum. Her ne :;ldbı Maksm avdetine intisar | Valeri endişe ediyordu. 'Tito böyle düşünüyor ve Mod bir türlü gelmiyordu. 'Tito yatağın üzerine oturdu, çalar saati aldı, kurdu, yerine koydu. Duvara matbu bir yazı çakmışlarıdı. Tito asabi hareket. lerle tırnaklarını kemirerek ya. zıyı okumağa başladı: “Belli başlı yemeklerden yen. mediği takdirde odanın kirası art. tırılacaktır. 1 Bu ibare dört, beş lisanla ya. zılmıştı. asansörün çıkardığı tü duyuldu.. : “Oldur!” diye düşündü. l-ıkıt asansör aşağı katta dur. lir asansör belki birisini bı. rakmak için tevakkuf etmiştir.. Tekrar hareketle kendisine Ko. kaini'ni getirecektir. Fakat asansörün havası boşal. tdan bir balon gibi inleyerek a. şağıya indiğini duydu. Odanın ötebaşına geçerek pen. cereyi açtı. Uzaklarda başka bir şehrin sö. nük ışıkları yuvarlak bir aynaya çarpmış gibi aksediyordu. Gök. yüzl, bin bir parıltılarla dolu ken di âleminden maada dünyanın zi. yalarını zevkle seyretti. Top top, küme küme yıldızları tek ve par. lak seyyareleri, yıldız. parçacık. larını gözden geçirdi. Sonra Ço cukluğunda uzun müddet ismini duymuş olduğu meşhur yıldızla. rı boş yere gökte aradı. Saman yollarına kapılarak, hayalini de onlarla beraber uzatıp uçsüz bu. caksız semalarda gerdirdi. Uzaklarda çalman bir müziğin ara sıra yükselen feryatları hafif bir rüzgâr ile Titonun kulakları. na kadar geliyordu. Tito göğsü. nün düğmelerini çözdü, sonra yazın biraz serinlik bulmak ister gibi trenle giderker nasıl elimizi ğııeırıdın çıkarır isek, Tito Ha raz tazelik, biraz hayat arayor. Nchdn denizle öpüştüğü nok. tada bir deniz motörü beyaz su. ları yararak uçuyor, içinden ki. tara sesleri aksediyor ve yanan sigaraların ışıkları görünüyordu. Tito gözlerini havaya kaldıra. rak önünde vezüvün bulunup bulunmadığını aradı. Fakat Kokain hilâ gehnemışu. Pencereyi kapatlı, gece masası ü. zerine yerleştirilmiş olan vanti. lâtörün düğmesini çevirdi ve ya. vaş yavaş soyunmağza başladı. — Hâliâ yatmadın mı? Gelen Mod idi., Bir elinde şap. kas:, diğer eliyle de ıı;lırnı ka. rıştırarak birdenbire içeriye gir. miş, Titoya bu suali soruyordu. Tito biryandan pijamasının ke. ;nennı bağlarken, soğuk bir ses. e: —— Görüyorsun.. Diye cevap verkli. Kokain sev. gilisinin hatlarından keyfinin pek yerinde olmadığını anladığı için mlşfik bir şesle sordu: (Daha var) — Dinle Valeri.. Dedi ve genc adamın kulağı - na eğilerek iki kelime söyledi. Popolo I Valeri gülmekten kendisini ala- Birkaç saat aonra gelen kâti- bi Maks Borden gunları anlatı- yordu. Veler istasyonundan çıktık . tan sonra Naka, güzelce kelep - çelenmiş olan Epsilonu götür - mekte olan iki jandarmayı ara« ba ile takibe başlamış fakat bi- rıı Kgittikten sonra volda Epsi> lon elindeti kelepçeleri büyük bir kolaylıkla qıkırdmın sön: ra jandarmaların birinin sırtı - na sıçramış ve her üçü de ta - banları kaldırarak kaçmağa başlamışlardı, Bir ara neye uğ- ramış olduklarını kestiremiyen l Maks ile arabacı vaziyeti kav- rayınca derhal atları kamçıla - yarak takibe kovulmuşlar, fa -« kat bu kere de firariler, taban- | calarınt çekip ateş ederek ara - | RADYO 16-11-939 Perşembe 12.30: Program, ve memleket saat ayarı, 12.35: Ajans ve Meteoro- doji haberleri, 12.60; Türk Müzl Yeni eserler. Çalanlar: Cevdet Ça la, Şeril İçli, Hasan Gür, Harı 13.30/14.00: Müzik (Karı- ik — PL) 18.00: Program. Memleket sant a Ajans ve Meteoroloji haberleri, 1 xik (Radyo Coaxz orkeılrn Konuşma, saali). 'Türk Müzi; man, Şerif İç Tokay. 1 — Okuy 109.15: çalanlar: Hakkı Der- , Hasan Gür, Hamdi Semahat Öz- denses, 1 — Nuri Halil Poyraz — Hüseyni şarkı: (Arlık — Yetişir). 2 — —. — Hüseyni şarkı: (Sevdi. Bim cemalin çünkü göremem). 3 — Refik Fersan — Hüseyni şarkı: (Bir kaçı birleşerek). 2 — Okuyan: Sadi Hoşses. 1 — Kâzım Ux — Hi- cax şarkı: (Gamila — kiyineltarı öm- rün). 2 — ea — Hicaz şarkı: (Has reti ruyinle), 3 — Refik Fersan — Micax şarkı: (Cihanda birlcik sev- diğira seasin). 3 — Okuyan: Mef- harel Sağıtak. 1 — Musa Süreyya — Hüzzam şarkı: (Sen sanbi baharın gülüsün), 2 — Yesari Asım — Hür- zam Şarkı; (Yine kalbim taşar ağ- lar). 3 — Zekâl Dede — Hüzxam şarkı; (Ey büsnü cemal). 20.00: Türk Müziği: Halk türküleri. 20.15 Konuşma (Doktorun saatl). 20,30: 'Türk Müziği (Fasıl hçyeti). 21.15: Müzik (küçük orkestra — Şef: Ne- cip Aşkın), 1 — Heinrich Strecker: 22.20: Müzik (Küçük örkestra — Yukardaki programın devamı) 22. 35: Müzik (Chopin'in piyano eser- leri — PL) 23.00: Müzik (Cazband- PLY 23.25/23.30: Yarınki program ve kapanış. Tiyatrolar ve sinemalar ŞEHİR TİYATROSU Bu gece 20.30 da. Tepebaşı Dram kısmı » ŞERMİN Komedi kısmı BİR MUHASİP ARANIYOR — HALK OPERETİ Ba akşam eski Çağlıyanda saat 21 de:; (Git kal oteli) Yazan; M, Yesari Pazar: Matine 16. sümeeğremine RAŞİT RİZA E. SADİ TEK TİYATROSU BU GECE Beşiktaş — (Gürel) Sinemasında (ÜVEY BABAM) eli Alemdar sinemesi Ebediyen ben seninim Denizaltı arkadaşları Ne zamandanberi gazete oku. mamıştı, Almak ve şöyle göz gez. dirmek, ne olup bittiğini anla. mak istiyordu; fakat vakit yok. tu.. Gazeteci bir aralık ilâve etti: — İmparatorum dedikleri.. Ha. beş İmparatorunun dedikle İşte o zaman Mikael hemen bir tane aldı. Acaba ne diyordu? Her halde mühim geyler ola. caktı ki gazeteyi satanlar bile o. nu haykırıyorlardı. Öteden başka satıcıların da ây. mr şekilde bağırarak yaklaştıkları ve uzaklaştıkları duyuluyordu. Mikael hem gidiyor, hem de ilk sayafsında, büyük harflerle dizilmiş olam hir ııtın okuyordu: *Habeş inıpuncııu harp istemi yor. Bizimle dost kalacakmış!” Altındaki yazılar da Haile Se. lâsiyenin ftalya ile her zaman hoş geçinmek istediğine ve çalışma birliği yapmağa hazır olduğuna dair bir İngiliz gazetecisine söy. lediği sözler vardı. Bu sözlerin İtalyada çok iyi ğt ilâve ediliyordu. ikael bunlardan ötürü sevin. gdi. Çünkü harp patlarsa onunla E. Tissanın arasına da bir daha dol. durulması veya aşılması mümkün olmıyan bir uçurum açılacaktı. Hattâ Elissa ile birleşmek müm kün olmasa bile onun da içinde bulunduğu bir millete karşı dö. vüşmeyi acı buluyordu. Bu haberin etrala yaydığı ha. va ne kadar da belli oluyordu! Habeş delikanlısını görenler yir. mi gün önce olduğu gibi ona düş. marca tekmworlardı. Hattâ üri, Versite bahçe ve kapıtındaki genç. ler bile apaçık bir düşmanlık göstermediler; yallız çekingen davrandılar ve yaklaşan olmadır. Halbuki sokulan olsaydı Mi kael bütün olup bitemleri unut. mağa, sahiden dost olmağa hazır. dı. Bununla beraber artık böyle şeyler düşünmüyordu. Kaprda, talonda, koridorlarda hoş Elisaayt aradı. Onunla gör. göze gelmek bile ne büyük saz. detti. Fakat göremedi. Sınıfa girdiği zaman ders baş. kyalı her halde iki dakika hdır olduğunu anladı; cuna basarak, bir kedi kadar bue gürültü yapmaksızin, geriye doğ. rTu olan şıralardan birine ilişti. O sırada talebeden bir kısmı göyle rastgele bakmışlar ve yine başlarını profesöre çevirmişlerdi; ptofesör ise önündeki notlara e- gilerek ve ikide bir - gözlüğünü l düzelterek dersine devam ediyor. du. Ancak aynı sırada oturan — ve eskidenberi tanıdığı cesmer bir delikanlı ona soğuk bir selâm ver. mişti. Ahlaşılıyordu ki bu havanın a. İ ğerliği ancak Habeş imparatoru. mun sözleri Sinyor Musolini'n! ağrındam da tekrar olunduğu ze. man geçecektir. Mikael gülümsedi, içini çekti. Zaten kimseden dostluk iste - miyordu ki. Benitto salomun öteki başın - daydı. Onu görmemerzlikten gel- diği anlaşılryordu; çünkü kapı - dan girtliği sırada en çok Benitto nun bulunduğu tarafın gözüne çarpması Jâzemdı. Bununla beraber zavallı Vit - toryayı hatırladı; Benittoya hak verdi: Bu zamanda bir Habeşle dost olan herkes suçlu demekti. Ders devam ediyordu. Mikael yerine oturalı ancak iki üç dakika olmuştu ki, kapıda bir genç kız görklü, Bu Klissa idi. Yüzü kızarmıştı. Koşa koşa geldiği anlaşılryor du. Bu haliyle yüzünün esmerliği ve yanakları ile dudaklarımın Kkırmızılığı biribirine 6 kadar uy- muş ve güzel olmuştu ki... Genç kız ayaklarının uçlarıma basarak yürüdü. Boş bir yer gö - Tebilmek için etrafa göz attı; bu gırada biraz gerilere gelmişti; Mikalli gördü. Bakışları, deli - kanlının bakışlarile karçılaştı ve bir an öyle kaldı; daha çok kr zardı; ancak bir saniye süren bu duraklamatdları sonra kendisini toparladı. Doğrularak yerini ver- mek isteyen Mikaele: — Teoeşekkür ederim... Oturu- nuz!.. Der gibi bir işaret yaptı. Ka - çarcasına daha gerilere gitti ve o* rada başka birisinin açtığı boş yere oturdu. Mikaelin kalbi bütün kuvvetiy- le ve açkla çarpryordu. — Seviyor.« Beni seviyor... Diye düşündü. — Mataryonun hayalini, kızının. ve kendisinim arasına girerek Ha« beş delikanlısma hançerle saldı - Tırken görddü. Yaman bir dramda rol almış ve oyuna başlamıştı. Mikael dönüp de genç kıza ba. kamıyordu. . Zaten bakması da doğru değil- di, Genç kızm, Habeş delikanlı - | sile konuşmamak, hattâ bakışma- mak için kendisini zorladığı bes- belliydi. Burlarr sezdikçe Benitto Bu şekilde takip imkânları kal- mıyan Maks ile arabacı da mec buren yürüyerek Dijona avdet etmişlerdi. İste Maks buraya geldiği za- Man Velar istasyonuna hiç bir jandarma gi oldu- Eunu öğrenmişti, —Bııhıuduuırhet.eük'." — Merak etme dostum merak etme, Onlar her şeye malik ol- evvelden düşüne- tebessüm etti. Ve sonra sözüne Şöyle devam etti: — Siz de muvaffakıyetsizXk- ten dolayı üzülmeyiniz. Çünkü böyle bir hırsızlığa maruz ka - tabileceğim tehlikesini düşüne- rek yanımda eş antaların taklidlerini bulunduruyordum. Haydutların çaldıkları işte bu kıymetsiz cam parçalarıdır. Hepsi biribirine baktılar ve hep birden kahkahayı baatılar: — Peki hakiki pırlantalar? diye Kristin sordu. — Sevrili Krizian.. Bundan daha basit ne olabilir ki., On- lar üçüncü mevkide seyahat e- banm hayvanını öldürmüşlerdi. | den adamlarımta birindeki kü- ANKARADA yapılan merasim gük bagajlar arasında bulunu - yordu. Bu &trada küçük Hügo bir rüzgâr gibi içeriye girmiş: — Bak baba ne güzel kart. Ne güzel kart, Duvarın üzerin- den bahçeye uçtu.. bak. Diye bağırıyordu. sap- BarI hıi.hnl.ıkıü elinde meş'um sinek beğini tu « tuyor ve A. S. T. harflerinin altmda şu cümle okunuyordu: “Tode Biels Ky, senden inti- kam alacağıs.” ni BİR KONFERANS Şarl Alber meydanı ilzerin - deki Merymans köşkü ışıklar i. çinde pırıl pırıl yazıryordü. En lüks otomobiller kapıda duru" seçilmiş, kibar zevat salan- ğfı dolduruyordu. Z Bu toplantının resmi hiç bir mahiyeti yoktu. Tode Belzky vaadini tutarak, Niste toplan - mış olan kozmopolit yüksek sosyöte neye kendisine emsal - siz pırlantaları temin eden son hakkında bir könfe - Tana verecekti. Roland Merimaus bu bayra- ma riyaset ediyordu. Tode Bels- ky olduğu kadar o da gecenin kahramanıydı. Meşhur seyya « Filmimizi görenlerin her bir ağız dan söyledikleri tek bir cümle Bugüne kadar görülen Türkçe Filmlerin en mükemmeli TOSUN PAŞA Yalnız l P E K sinemasında birkaç gün daha gösterilecektir. Hâveten? EBEDİ ŞEFİMİZ vefatlarının birinci yıl dönümü münasebetiyle | hm koluna iş, selâmları, tebrikleri, nazik bir tebessümle ve Tüde ile birlikte kabul odi- ynrdıı Her geçtiği yerden, her köşeden mırıltı halinde yükse - len takdir ke!ımeleri duyulu * yordu. Müsyö Meri « maus gevincin son haddini du- yuyordu. Vı.krı Biels Ky kolunu yen- gesi Kristine takdim etmişti, O da bir an olsun gözünü Ro - Tandm üzerinden ayıramıyordu. 'Tode belli etmeden biraderi * ni tetkik ediyor: — Zavallı çocuk, diye düşü- nüyordu, Rolandın hafiflikleri ona fena halde tesir etmiş.. Fa- kat acaba onun kalbini kime vermiş olduğunu öğrenecek ve nefret edecek mi? Mösyö —Merimans, siyahi misafirlerini takdim ediyor ve yıpılı.ıı komplmanlara hafif bir le mukabelede bu- lunuyordu. Fakat misafirlerin biri hâlâ gelmemişti ve bütün itiyadı hi- lâfma bu kere geç kalryordu. Tabil o ııelmnden kotnferansa başlanmasının da imkânr yok - tu, Beklenilen bu misafir Kcnt Serizoldü. (Dahâ var) “dudaklarına götürerek göz F KONUSUYOR! Yazan: Kadircan'Kaflı ya karşı olan güvenci gittikçi tıyordu. Profesör neler an A Mikacl hiç oralarda deği d Lb dakikalarda niçin € N S hiç olmazsa bir tek gözü olmfiğ | ğmma üzülüyordu. Kafasmın 4 de her şeye nı;menl!hııım D rTüşmek veya gö: lart biribirini yeniyor, bir İi sızlık sürüp gikliyordu. Ve Derg bittiği zaman Elisi b bulunduğu tarafa döndü, * herkesten önce çıkmak içirr # ğ İ tığını gördü. de Genç kızda onu son ddl Pit düğü zamamnki neşe ka n Heyecan her halinden ve zünden sızryordu. U O kapıdan çıktığı zaman nitto lda ardından gitti. Bir Üez başın; geriye çevirerek, Mi , baktı; bu bakışla: İ — Ona senden bahsedecek fi | Demek istiyordu. Mikacl herkesten sonra den kalktı. Aradan hiç olm üç beş dakika geçmişti. Geçtiği yerlere, bahçeyt / attı; fakat nmfıçhn ne de nittoyu gözrel Bahçede gezindi. Gizip çıkanların en iyi düğü bir yerde, bir sıranın Ü ne oturdu. O gün için Elissa ile b gxrılec:k olan başka ders yü bunun için yerinden ayrılma' Aradan saatlar geçti. Fakat gene kimseyi göl Pansiyonuna — dönerken gapkasını biraz yüzüne çekmekle bevaber gözleri kalabalığı, hiç bir köşeyi el ten geri kalmıyondua, Acaba nereye gittiler Benitto, onun söyledikle İN 5 genç kıza anlatmıştır. Elissa acaba neler söyledi!”, l Mikael onun her şeye ü bu aşktan vazgeçmiyeceğini tatlr umuyor, hattâ bir gün V dan kaçarak gittiklerini bile şünmekten kendisini alamıyof Pansiyonun kapısından gi | ken Berâtto ile karşılaştı — Ne haber?.. Diye hemen sordu, Benitto şahadet | '*:ı İ hl l hei p oif| AŞ N Parsif li het tt ve merdiveni gösterdi. — g — Burada olmaz, yukarı © h. Demek istiyorllu. Aynı zamanda sağ elinin be$ o mağınım uçlarını birleştirmiş. na göstererek kısa kısa sallâ tı. Bunun manası da: — İşler yolunda.., İyi gidif Demekti. u Mikacl büyük bir sevinç deydi,. * Merdivenleri çıkarken konuştular: Dar) VAKIT ABONE TARİFESİ Memleket * M J içinde * B ha N d « bt Aylık 3 aylık 95 — 155 FİRb 260 — 425 f Gaylık — 475 — 820 " ! 1 yıllık — 000 1600 Tarileden Balkan - Birliği Üği ayda otuz kuruş düşülür. A birliğine girmiyen yerlere fiç, | yetmiş beşer kuruş zammedi' » Aboöne kaydımı bildirec £ ftüp — ve telgraf üeretini, Parasının posta l:.ğ y veya yollıııı ücretini Iılıu rine alır. - Türkiyenin her ııml. ” inde VAKIT'a nbone 'nî:rı Aı' > ğ a ; ğ BE !'İ;. İLAN uaı.m.ıuü Ticaret ilünlarımın santlöi ŞK lırı sondan Hibaren flân rında 40; iİç sayfalarda ruüş; dördüncü sayfada 15 ve fiçüncüde 2; bi başlık yanı kesmece 5 Büyük, çok devamlı, renkli ilân verenlere ) indirmeler yapılır. Resmi Tın santim , satirı 30 kurtt ” Ticari Mahiyetto Olm Küçük İlânlar Bir defa 30, Iki drlıl defası 65, dört delası 15 defası 100 kuruştur. ilân verenlerin bir defast Üi vadır. Dört satırı geçen 4 farla satırları beş kuru! sap edilir. Vakıt hem dan € kendi İdare inde, yi kara caddesinde Vakt allında — KEMALEDDİN Dön Bürosa eliyle ilâti eder, (Büronun telefonn? X '.XA v t_.x_ — AL a LK U PY L L LA F

Bu sayıdan diğer sayfalar: