VAKIT -3 Kamil Demulen'in saçı Tn bir perçemini cellât ile anne sine yollamış olduğunu, Odam | Lüka'ın ölmezden evvel Şarlot İ Kordayı öptüğünü, Jurdanın du- | daklarında bir leylâk dalı ile ö - lüm makinesine çıkmış olduğun- dan bahsetti. Fakat bahse mevzu iki sütun bir türlü tamamlanamamıştı. Bu. nun üzerine Jamaik muallimele - rini öldürmüş olan katil Mariüs Amfosynin cinayetlerini yeniden hikâye etti. Bir mikdar Jamaikden bahset- ti, bu işe müteferri beynelmilel kanunlara temas etti. Nihayet hükmü yerine getiren cellâdın bir portresini çizdi, kendisile yapmış olduğu kısa mülüâkattan bazı parçalar nmakletti, cellâdın da iyi bir aile çocuğu olduğun * dan fakat yaşamak mecburiyetle - tinin kendisine nihayet böyle bir meslek intihap ettirmiş olduğun dan bahsetti, Sütunlar dolmamış olduğundan bu kere kiyotini ta . rif etti. Mahkümun, bü ölüm ma- kinesi altında hissiyatının ne o tabileceğini anlatmağa — çalıştı. Fevkalâde bir maharet göstere - sek katilin hücresine girmeğe muvaffak olduğundan ve bütün Paris — gazetecilerinden — yalnır kendisimin katille hükmün infa - zından bir iki saat evvel görüş * tüğünden bahsederek bu mülâka, tınr şöyle anlattı: — Bu muallimeleri niçin öldür dünüz? diye katile sordum, Dudaklarına bir tebesslim iliş - tirerek şu cevabı verdi: — Sevmiyordum onları çok an tipatik idiler.. dedi.. hayatınıza kasdeden bir adamı veya karını" zın sizi boynuzlu yapmasına yar” dim eden bir kimse veya evinizi soyan bir hırsızı öldürmek nasıl mubah iken, nicin sizce antipatik olan bir şahsı dünyadan kaldir - mak memnu olsun? Antipatik ol. mak enm iyi bir sebep değil midir? Fakat Satırn karşısında katilin almtş olduğu ha) Titoya pek par- lrk görülmemişti, ona biraz çeş- ni vermek biraz renklendirmek Tâzımdı. Bunun katili bazı söz - lerle güöslemek, canlanidırmak ix- tedi. — “Ben masumum! Allahın ve insanların karşısında yemin ede * rim ki yirmi yedi muallimeyi ben öldürmedim..” Fakat bu cümleler pek basma. kalıp olmuş, her zaman söylenen sözlerin hududunu — aşmamıştı. Çizdi ve yeniden yazdı: “— Yirmi yedi muallimeyi ben #Sldürdüm.. Hiç de nedamet duy- muyorum.., Eğer bir gün hörtlar isem bu bareketimi tekrarda bir an bile tereddüt — etmiyeceğim." Fakat bu cümlelerin de halkı gâleyana getireceğini hissetmek- te gecikmedi. Dehşet ve nefretle coşacak olan halkı tatmin edebil: mesi içim vakanm hikâyedini tar dil etmek daha hareketli ve vahşi bir $ekle sokmak lâzımdı. Bu dü: şüncelerle kati'in meşhur sözleri. ni yeniden sikli ve yerine yalnız ca şu cümleleri yazdı: Annetiğim.. Fakat bıçak başınrın - üzerine | Bu fena düşünceli insanlar ev” velâ Domnikanını çocuk — kalbini değiştirmeğe, onun düşünceleri. nin istikametini değiştirmeğe ça- lışmışlar ve buridan muvaffak da olmuşlardı.. Esasen feci tatbikat- | larına girişmek için ide bu hare. | ketleri elzemdi. Fakat heyhat ! Onun bir gül yaprağı kadar nazik, taze vücudu Üzerinde de oynanmış, işlenmiş ve değiştiril- mişti.. Onlar bu taze çiçeğin da. marlarındaki alicenap kanı ateş- lemişler, ona yepyeni bir hayat Öğretmişler, sevişmeğe alıştırmış- lardı. İşte eski Domnika böylece şimdi yanına sokulan bu silik şahsiyet haline sokulmuştu. U- zun süren bir süküttan sonra tek- rar genç kadımın sıcak, sürükle. yici sesi duyuldu.. — Jan, diyordu.. Artık bunla- rt düşünmiyelim.. İşte biz bir te- sadüfle buluşmuş, birleşmiş olu. yoruz.. Sen beni sevdiğini zan- nediyorsun, ben de seni seveceği" mi ümit ediyorum, Fakat bilirsin ki ancak tamamen biribirinin ol. duktan sonra bundan emin olu- nahbilir. Sen bu gece bana sev- gini gösterecek ve benim aşkımı kazanacaksın.. Bu gece bizimdir, Jan.. Bu bizim gecemir... Ve genç kadın çırı! çıplak vü. | | İ İ SUpTTT - 17 BİRİNCİTEŞRİN 1939 Z düşmüştü bile.. Jamaik de küçük çiçekli kabristanda ebedi uyku - suna dalmış olan annesi bu söz. leri işitmedi bile..” Saat altıyı gösteriyordu. ince ve sık bir yazı ile tamam otuz kâğıt yazmıştı. Tekrar görzden geçirmeğe lü - zum görmeden kâğıtları topladı, bir zarfım içine yerleştirdi ve zar- fim üzerine şu cümleyi yazdı: “Çok acele. De! haı mürettip - haneye verilecektir,, Ve sonra zile basarak garsonu çağırdı: — Haydi bunu derhal koşarak bizini gazeteye götür. Lâzım o * lursa bir taksiye atla, Ve garson kapıdan çıkar çık - mar, halının üzerinde evveliâ bir, T ayakkabısının çıkar- ü duyuldu ve muhar- rir olduğu göibl kendisini yatağa attı. Çarşaflar daha soğumamıştı. Altı saat sonra telefonün zili İle uyanıyordu. 'Tito miskin miskin esniyerek: — Evet, benim. — Zavallı adam., benim direk- törünüz., — Oh. Merhaba direktör bey. | — Siz benim gazetemi ayak - lar altına aldınız, rezil ettiniz be- ni.. Katilin hükmü infaz olunma. dı,. — Kabil direktör bey.. Heye - canlanacak bir şey yok bunda. — Son dakikarla affa uğramış. — Mükemmel doğrusu mem - nün oldum. — Mükemmel olur mu canım ? Sizin göndermiş olduğunuz yazı. —Ne olur. Neşretmezsiniz, mesele kalmaz.. — Fakat biz onu birinci say » faya koyduk bile.. — Aman direktör bey çıkartır nız, Ben mütecasir almam. — Ne diyorsunuz siz.. Carzete dört saattenberi bütün Pariste satılıyor. — Sahi mi? Saat kaç ki? —Oni — Tuhaf!.. Ama canım ne o7 lur ki? Bu sabah saat üçte Rei: cumhur tarafından affedilmiş » ğil mi? Reisicumhurun sanki sâ :xıhın saat üçünde yapaçak başka işi mi yoktu ki? Biz vicdanımıza karşt mesul olmryalım — direktör beyz. Efkârı umumiye bize hiç bir isnatta bulunamaz. Biz gazete | tilik vazifemizi sonuna kadar yap mış, hattâ bunu fedakârlık dere- | cesine vardırmış — bulunuyoruz. Sanki reisicumhurun son dakika- daki bu affı dolayısile efkârı u - mumiyeyi mükemmel bir vaka - nım bütün tafsilâtından mahrum | etmekte ne mana vardır ? Modern hukuk müecsseselerince ölüm ce - zası suçluyu cezalandırmaktan ziyade nümunti ibret vazilesini haizdir. Biz hâdiseyi olmuş gibi tasvir etmekle hem medeni ve hem Hde gazetecilik vazifemizi yapmış bulunuyoruz, Hattın diğer tarafında bu söz - lere kimse tevap vermedi. Tito diğer tarafta direktörün telefonu çoktan kapamış olduğunun far - kına varmadığından daha uzun müddet konuşarak fikrini müda - faaya çalıştı. (Daha var) AO RADYO 17-10-939 Salı : Program, ve memlekel sa- #t ı)ırı 12, Ajans ve meleoru- ıılmı haberleri, 12.30: TÜRK MÜ. lanlar: Vecihe, » Kam. 1 — Okuyan: -V Cevdet Ko- Mu ili'nin Kürdili- zaller İlkar, 1 hicazkâr peşre — kemi — Kür. dilihicazkör şorkız — (Gül gibi dola- şınamn). 3 Salâhatlön — Pinar — Kürdilihicazkâr — şarkı: — (Noreden sevdirma © zalim kadımı)). 4 — Cev> det Kozan — Ud laksiml, 5 — Ralr mi Bey — Kürdijihicazkâr — şarkı: (Sana ey canımın — camı efendim). 6 — Leyla Hanım — Kürdilihicar. kür şarkı: (Çeşmanını göster de). ? — Kürdilihicaxkâr — saz semabi. 2 — Okuyan: Melek Tokgöz. 1 — Nevres — Muhayyer şarkı: — (Gün kavuştu). 2 — Refik Fersan — Ma. hur şarkı: (Kirpiğine sürme çek). - Üdi İbrabim — $ (Sörüldükçe güzel görlerin) 13.40/ 14.00: Müzik — (Karışık program — PL) 18.00: Program, 18,05: Memle ket saat ayarı, Ajans ve meteoroloji baberleri. 18 & Mü- ziği — PL) 18.5) iklisal saati). 19. Çalanlar: Vecihe, Ruşen Kam, Cev, det Kozan. 1 — Okuyan: Radile Erten. 1 — Rahmi Bey — Bayati : (Güj huzin sünbül perişan. 2 — Refik Ferxsin — Hicaz şarkı; (Göğsümden kaçıp gitlin. 3 — Hicaxkör şarkı: (Bana hemden ey- uH hyen). 4 — Sel, Pınar Hüzcam şarkı: (Seviyordum —onu ruhumda kanarken)). 5 — Ishak, Varan - Hüzzam şarkı: (Kaç yal seni ben). (yaralar)). 2 — Okuyan: Necmi Ri: za Ahıskan: 1 — Arif Bey Suzinak | Şarkız. (Bir dil ki esiri gam olur.) 2 — Arif Bey — Kürdilihicazkâr Şarkı: (Düşer mi şanına). 3 — Asal Bey — Kürdilihicazkâr şarkır (D zan dalarım o güzel çehreye) 4 Suphi Ziya — Kürdilihicazkâr şarkı: (Bir gamlı hazan) 5 — Kür, dilihi Kanuşr ve koru. üziği; (Kja (Ormanlarımızı tun yalım)). 2005 heyeti, 21.00: Konser Takdimi: oörkestrası — Şel: Hasan Ferit Alnar.) 1 — Johunn Strauss: erelinin uverlürü Ankera radyosu köüme | İdare eden: Me- | | ı İ D larta,, operasının n Şeriörü, 3, <7 >Avber: - "Portiçenin Dilde kiri,, üvertilri. | — Snsel Sirsass: “Köy kırlangıçları,, (Vab) | | 3 — Olfenbach: “Orfeo Cehennem. Hü 2200 Memleket saat ayarı, Ajans haberleri, ziraat, Esham abvilâı, Kambiyo — Nukut borsa sı. (Fiyat)). 2220: Serbesi — saal. Müzik — (Cauzband — PL) 23.30; Yarınki program ve kapanış. Yazan : — Bu, dedesine benziyor.. Şu da, tacir Luinin küçüğü, şu da benim gençliğimi andırıyor. Ve torunlarına sordu: — Mektebe gidiyor musu - nuz? Çocuklar halinde: — Evet, büyük baba.. diye cevap verdiler, Vang Lung tek: rar: — Dört kitabı öğreniyor mu- sunuz? dedi. O zaman çocuklar, yaşlarının suklamasını bilmediği toy bir tezyif ile bu kadar yaslı bir adama güldüler ve: — Hayır büyük baba... dedi. ler, ihtilâldenberi hiç kimse dört kitabı okumuyor. Ve Vang Lang dalgım dalgin düşünerek cevap verdi: — Ha.. bir ihtilâlden bahse. dildiğini duydma. Fakat bütün bayalım böyle bir ihtilâle ica. bet edemiyecek kadar meşguli- yetler içinde geçti. Beni daima toprak mevzuu ba Fakat çocuklar, larının bu sözlerile eglendılpr Vang Lung oğullarının avlu. sunda nihayet misafirden baş. ka bir şey olmadığını hissede, rek ayağa kalktı. Bir müddet sonra ö2, oğulla. rınr görmeğe hiç gitmedi. Fa- kat arada sırada Tutiden: — Bu kadar yıldan sonra, ki gelinim de iyi ya?,. diye Bordu. Ve Tuti yere tükürdü. Cevap verdi: Onlar mı?.. Onlar biribir. lerini gözetleyen iki kedi gibi, biribirlerile iyi — geçiniyorlar.. Fakat büyük oğlan, karısmım şundan bundan şikâyet etmesin. den bezgin bir halde. Kadın bir erkek için pek a. him şahim bir gey.. Vira, baba. dağınık bir koro sının evinde düklerinden, yaptıklarından sedip duru- yor.. E.. böyle bir kadın 8. Ki bıktırır, usandırır. Büyük oğlanın başka bir kadın alılıgı söyleniyor. Ekseriya çayhanc. |. lere gidiyormuş.. Vang Luog, ya öyle mi?., ye cevap verdi. Fakat bu meseleyi düşünmek istediği zaman, hâdise ile eski. &İ kadar alâkasi almadığmı, merakımın kalmamış bulundu - ğunu gördü, ve farkında olma. dan cayını ve taze bahar rüz. gârmın omuzlarını Üşüttüğünü düşünmeşğe koyuldu HEHE HERN EEERE di, Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, Nevralji, Kırıklık ve bütün ağrılarınızı keser. İcabında günde 3 kase alınabi Her yerde pallü kutaları israrla isteyiniz, derha TUNAKIZI cuduünu saklayan mantoyü — bir hamlede Üüzerinden attı, yanan vücudunu, çılgınlık anındaki di- şi bir kedi gibi genç adamın vü: cuduna sürmeğe başladı. Lö Mestriye bu vücudu itmek | istedi, fakat parmakları sıcak bir deriye temas etti, yumuşak bir ateşli ete gömüldü. parmaklarını çekemedi, yanan bu vücuttan cl- lerini ayıramadı.. Hali dağlarda kurtluğu çılgın rüyalar, işte bir anda bakikat o- Juyordu. Dormnika da cintiyet his- lerinin kuvvetiyle insiyaklarına boyun eğen bu ateşli ırka men. sup idi. Göğsünde heyecanla çar- pan bir kalp, kollarında arzu ile | yanan, kıvranan ateş gibi bir vü* cut vardı. Yarı mağlüp bir vaziyette: — Domnika, diyebildi.. Biz bunu yıvmıınıııyn.. Bizim buna hakkımır yok, ben istemiyorum. — Sus.. Dünyada yalnızca hıı ikimiz — varız.. Yalnızca vi, Hkkimizi dü; Ağız ağıza konuşuyorlardı. Lö Mestriye genç kızın alev gi- bi nefesini yüzünde hissediyor, damarları önüne geçilmez bir zevkle tutüuşuyornlu. Haftaların hareketsizliği içinde bir kat da . ha coşan — hissiyatı, şakaklarını kıracakmış gibi damarlarını taz - yik eden kanı ihtiyarına galehe çaldı. Büyük bir teslimiyetle genç kızın büselerine mukabele etti. | VI FLORİKA Önüne geçilmesi imkânsız bir sürüklenişle içine düştüğü şehvet ağından, vücudunda tatlı bir yor- günlük, başında zevk verici bir | sersemlik ile kurtulduktan sonra L5 Mestriye büyük bir hicap duymağa basladı. Genç kızın his- siyatının coşkunluğundan bu şe- kilde istifade etmiş olmasından kendimini bir türlü alffedemiyor- dü. Gerçi muhakkak ki Domnika . nın kollarına kendisi değildi. aldığı ilk erkek Genç kadın ha - kikati söylemişti, aşkı, sevişmeği, gök güzel biliyordu. Fakat hiç değilse kendisi bu irkın sevişmek hususunda göstermeğe alışık ol- dukları kolavlıklardan istilade et miyecek, birkaç ay evveline ka * dar Mentenon kollejinin masum ve bakir bir talebesi olan bu körpe vücuddan diğerleri gibi bu şekilde nasibini almıyacaktı. Genc adamın düydüğü arrsu ye rini nihayetsiz bir sevgive terket- mişti. Bir erkeğin, kendisine şeh. vetini feda etmiş olan bir kadıttr tanıması, bir kere daha kadınlık kuvvetinin tesiri altına girmesi demekti. Domnika için evvelce duymalrta olduğu cinsi tecessüsiü bu kere derin bir hisse kalbolu * yordu. Domnikavr bu ahlâksız muhalızlarının elinden kurtara - rak, onu bütün insivaki ateşi, bü- tün hisleri kendisine hasredil - mis bir zevce yapmak istiyordu. Öteki de onu sevmiyor mıvdı? geçiniyorlar | Pearl Buck, Çeviren: İbrahirmı Hoyi — 1O7 — e Ça x — g! Bir başka sefer de Tuti'ye: | -, — Bu kadar uzun zamandır P Penilmi en küçük oğlumun nerelerde ol VA K 'R yedi, düğünu içinizde bilen var mx” a) diye sordu. ü '- ABONE TARİIFE”kÇ, ta 'e Tuti, bu avlularda geçen Kağ, her şeyi bildiği, ve hiç bir şey- "l'c'f',:;';" Te den habersiz bulunmadığı içir gt h cevap verdi: Aylık V3 h U — Mektup falan — yazmıyor (|8 uylık 260 ku ama arada Emada cenuptan ge- ||0 aylık 475 Aı? lenler oluyor.. Onun askert bir | | ! yıllık voo — V€ Üteri memur olduğu, ve ihtilâl mi'ne. Tarileden Balkan u ti dir, işte böyle bir şeyde mühim | ayda oluz kurus di bu mevkii olduğu söyleniyor. Ama | | birliğine airmiyen yertiğ Veya , nedir, bilmiyorum, ihtimal ki |Ü vermis beser kurüs rat Erdi | bir ticaret işi filândır. Aböne kaydım N" hethi | V;ıng Lung, tekrar, ya öyle | 'n';';_“':m";l:;: 59':'" k&g._, mi?. dedi. || votama ücretini idare P YSi « Ve bu meseleyi düşünmek is- || rine alır. *rloh,, tedi fakat sular kararmak Üze. || .— ine reydi. Güneş” çekilince, ayazla- || “"kivenin her nostf 12 gan ve hamlasan havada kemik. nde VAKIT'a abont Pa, B leri sızladı. Artık beyni eskisi Adres değiştirme Ö€Ptm, A Kibi işlemiyor. Heı'hınzş bir 25 kuruştur. — İ tiri mevzuu uzün müddet inceleye. ddar miyordu. Köhne udunun si. ILAN ÜCRETİ Ülar cak caya ve yemeğe - kargı ö. Ticaret İlânlarının seflâR icing lân iştiyak tiyacı, herhan. || tırı sondan itiharen Hüt Bdiyı, . gi bir şevden daha fazla ve üz- |İrında 40: 1ç sayfalard? B » tündü. Geceleri üşüdüğü za. dördüncü sayfad9 M" üçüneüde 0: birif | ğinin bütün sıcaklığını zeliğini saçarak yanmda yatar, Vang Lung da bu yaşında ya. | tağında unun sıcaklığı ile rahat ederdi, Böylece baharlar geldi, göçti. Ve bu yıllar sürüp gittikçe Lung baharların göncalanışını git gide müphem bir surette anlamaya başladı. Lâkin. icin. de bir şev canlılığını muhafaza etmekteydi. Bu da toprağma karsı olan sevsisi, aşkı idi. Ken disi bu topraktan uzaklara git. miş. bir kasabada evini vuvası. nr kurmuş, ve zengin olmuştu Fakat kökü daha hâlâ topra. ginda idi. Her yılın baharmda boprağına çıkmadan edememek. le beraber, işte aylar vardı ki onu tamamile unutmuş bulunu. yordu. Her ne kadar gimdi ar- tik, bir. sapan tutacak . hall. kal. mamız, veya sapanı bir baska. |e SlDIN A Loprakkta #ÜnmesiniSey, « retmekten baska bir #ey yana. madıysa da muhakkak surette toprağını ziyaret etmek ihtiya- emr duvdu, ve - toprağını ziya. rete gitti. Bazı kereler vanma bir utağdivle bir dösek aldı, tek. rar eski bonrak evde, tocukla. rını peydahladığı ve O.lan'ın öl. | düğü vatakta vattı. uyüdü. Sa. fak vakti uyanmca da, dısarı. ya cıktı. Uzanarak titrek elleri. le, henüz yapraklanan söğütten bir filiz, ve çiçekli bir seftali dalr kovardı ve bunları bütün gün sakladı. İşte, baharım sonlarında, ya- za yaklaştığımız aıralarda Vang | Lang, bir gün böylece dolasa. rak, tarlalarından biraz ilerive doğru yürüdü, ve alcak bir te- penin Üstünde ölülerini #sömdü. gü etrafı cevrili olan yere gel. di, Titreverek. bastonuna da. yandı. Mezarlara baktı, ve her birisini ayrı avrı hatırladı. Bu ölüler, öz evinde yasıyan odul. larından ziyade, zavallı aptal kı. Bütün itiyatlara, görönüne konan fazilet formüllerine rağmen onun kalbi hattâ vücüdünu isteyen, ©> nu kallarına çağıran bizzat ken. disi değil miydi ? İşte yine ona doğru geliyordu. Yavaş, yavaş, yumuşak bir sesle mırıldandı: — Jan sen benimsin.. Yalnızca | benim.. değil mi? Arzuları yerine getirilen kadın ların söyledikleri daimi sözler!.. L& Megştriye yanına bu börpe vücudu göğsü üzerin * de sıkarak cevap vermiş oldu. Birdenbire yeniden arzu duy” muş, yeniden ihtiyarı elinden git mişti. Bu karının ateş gibi yaman vücudundan, metreslerinin hiç birinde duymadığı müthiş bir karanfil kokusu yükseliyor, his- derini gıcıklıyor, kanmı — kamçı- hyordu.. Başt yine tatlı bir ger » semlik içinde dönüyordu. Genç kadının üzerine bir hayvan gibi atıldı. ... Eskisinden daha sakin ve bil . hassa daha dikkatli olarak. isteye isteye arkadasının sevişmekteki ilmini tetkik ediyordu. | Ah, ne kadar da çabuk seviş * | meği, hem sert hem — coşturucu | hareketleri öğrenmişti! Â (Daha var) ve ta. | manlar, Armut Goncası gençli. | baslık vamı kesmece $ || Rüyok. çok devamli ı renkli ilân verenlere indirmeler yapılır. ResffK, : © vi santim , salırı 30 W .:'1 Ticari Mahivette Olİ İT Küçük ll ? birajı Nir defa 20, iki defib a delanı 65. dört defası ÇNK || defası 100 kurustur. d ilân verenlerin bir deliğilb,, viT vadır. Dört satırı geçert ğğ ı“k fazla salırları — bes kürtÜğL Vzk sap edilir. eu Vakıt hem döğrudatt İğ hile, kendi İdare yerinde. FİNRe> kara caddesinde - VUkl u, altında — KEMALEDDİN B c Hâan Büresü - eliyle — il weder. #Bürenün ıclıln'"" sokuları | lt z ile Armut Goncasif ı_' dı herkesten ziyade (ğ. Tn ründüler, Va he Tİ maziye cev n 5 seneleri tekrar ve — PD 8e tile yaşadı. Hattâ, w A danberi hatırlamadığ! ş kızını bile gördü, ve olduğu zamanlardaki | MAt ipek çilesi gibi ince Öte dudaklarile güzel bir /| K gözlerinin önünde © Ve bu kızımı, burada yatan iki vücut gibi ti. Sonra dalgın dali dü ve birden: — Eh artık sıra bi ye aklından geçirdi. tirenin içine girdi- baktı, ve kendisinin & babasile amcasının 4 nih aşağısımna, Cing'ifi fma tesadüf eden ve da pek uzakta olml baktı. Yatacağı topr na gözlerini dikti. ebediyen bunun çinö rar toprağma dönmülü de görür gibi oldu. dandı: — Tabutun icabnâ | hıyım, Sınım8 leatro lemdar Sine | Aşka V g Ha Bu ıw" T-nehw y ıınılı. el Htlk Nıııll ZIRDE Yazan; Y Raşit 'Tek Tiyi Kadıköy sında! Saçlar! Temsil - sdeil 4 perde, 20,30 da başlar,