kumral, zayıf; — zayıfın zayift bir adam, Reverasnlar. - — Daktor Pankreas, trp fakül- tesinden. Reveranslar ve el sıkmalar. - Ermeni güzelinin bir işareti ü- terine beş misafir divanlardan birine doğru yürüdüler. Sonra- /(dan gelen üç misafir Tito ile ar. hdl;( Nocerayı önlerine geçir. Divın ©o kadar alâstiki, o ka- “Har yumuşak idi ki üzerine otu- ran kimselerin dizleri derhal o- muzları hizasına kadar yükseli- r . Misafirler bu — vaziyette mak için otururken ve kal- (karken dikkat etmeğe mecbur rlardı. Bu sırada uşak diğer bir takım yeni misafirler gel ğinl haber verdi. Bunlardan biri gayet zengin bir antikacı idi ki müşterileri a. rasında birkaç tane tahtını kay- betmiş kral bulunuyordu. Diğeri (yaşı otuz ile altmış arasımda kati olarak kestirilemeyen bir kadın idi. Bundan sonra diğer kadınlar / ve diğer erkekler varidı. Kadınlardan biri Mösyö (....) 'nin biraz gecikeceğini bildirdi. - İhtiyar bir adam arkadaşının bir cerrahi amcliye icrası için Par 'Tisten Marsilyaya gitmek mecbu- ı»!,ednae kaldığından özürlerini arzetti. Ressam bu Marsilya se- yahatini icap edlen ameliyatın ne demek olduğunu anlamıştı. Muh. terem öperatör mason locaların. / dan birine mensup olduğu için perşembe günleri daima meşgul idi; hiçbir vakit o gün serbest kalamazdı. ğ Daha sonra başka misalirler tevali etti. Fakat lerdem.hiç biri orakla karşır kimseleri görmüş ob- dolayı mütehayyir olma- yordu. Misafirler tamam olunca dört hizmetçi geldi, yüzlerce yastık mıddıf'. Gözleri Kamaştırıcı türlü renklerde olan bu yastıkla- rı divanlar üzerine oturan kadın. htm etralına yığdılar. misafir kalabalığından sr ayrılmış, uzakta, sa- Tönün n!hıyeund: küçük ayrı bir teşkil etmişti: Kadın ve erkeklerden mürekkep olan bu kadın omuzları, havaya çıkan /(duman dalgaları halinde göze çar. pryordu. Tavandan inen ziya ile odadar ti her sarrya ve maviye bo- n ve €ak çaprazlamalarından, ve erkek esvaplarının — karışıklr fından hasıl olan manzaraya bir WĞI ıı:ı:;: veriyordu. — Börmi güzeli Katalar C (H bir köşede hulunuyordu. :Şlğııl ahi koyu sincabi ıckllnı almıştı: Ks&vabının üstünde kumaşr vücudunun böş- üzerinde tazyik eden ne dihş, ne de bir ilâve gözük. mızda hiç bir yabancı yoktur. Rember bir lâhza tereddüt et- tit — Peki sen, sende mi bu şehir- ğdun? Erkek, rehberi süzdü.. Yanım- daki kallına gözünün ucuyla hak- tı, kadının yüzü suya değercesi- ne eğilmiş olduğunu gördü, son- . dedi.. Bu efendi vu- — mence bılıyor mu? — Tek kelime bile anlamar.. — Bir Fransız bu değil mi? — Evet.. Tanıyor musun? — Aradığı kızı Ruslara teslim edecek.. Onun için Uolaşıyor.. Sizleri katleden, memleketten sü- ren Ruslara, düşmanlarınıza. Sen /“de ona suç ortaklığı mı yapacak- sın?.. — Rehber gözünü kırptı, » Mestriye'ye dönerek: - — Bu adam buradan beş mil / mesafede bufunan bütün köyleri ve köylüleri tazıryor.. dedi. Bura- (ya seneleydenberi hiç bir yaban- sonra geldiler: Takdimleri reveranslar | eli zümre renkli yastıklar, -pembe | ibr tamamiyle kendi vücudu” müyordu. Denilebilirdi ki bu es- vap giymiş bir insan değil, tunç- tan yapılmış bir çıplak heykel idi, Bunun yumuşak etten bir ka- dın vücudu olduğunu anlamak i- çin parmakla temas etmek lâzım. gelirdi. Esvap ile kaklının cildi arasında da ne gömlek, ne de bu. na benzer başka bir şey yoktu. Esvabın etrafında dolaşan bir ye- şil kordon kadımın göbeği üzerin- de düğümleniyordu, bu kordonun her bi da büyük birer züm” rüt gi otdu. Kadının çorapları yeşil renkte idi; ayakkabı yeşil satenden idi; tırnaklarında yeşil bir cilâ parla- yordu. Salonun döşemesi üstünden bir küçük delik, bir nevi kapt a. çıldı. İçinden bir adam peyda ol. u. Rengi uçmuş olan yüzü biraz kadın &imasını andırıyordu. Bir elinde keman, öteki elinde yay tutan bu genç adam Ermeni gü- zeli katalanın bir işareti Üzeri. ne yine çıktığı yere girdi. Delik üzerindeki kapak tekrar kapan- dı. . Biraz sonra döşemelerin altın- dan teşli, vuhları okgar gibi bir musiki sesi yükselmeğe başladı. | Bu sesler insana sanki yerin di. binden geldiği hissini veriyordu. Ressam Tripliseck yanında bu. lunan diğer birisine şöyle dedi: — Sizi ben ilk defa görmüyo- rum; evvelden de aramızda - bir aşinalık var, Dün sabah Grand Palasta siz bir arkadaşmıza be- nim resmimden bahsediyordu" nuz. Benim tablomlla güzelliği bilhassa hakikatin sanatkârane bir şekilde tahrif edilmesinde bu- luyordunuz. Sözleriniz benim ü. zerimde derin bir tesir bıraktı, — Pariş rasathanesi direktörü | sordu: — Nas:1? Demek siz orada idi. niz, öyle mi? Bir kadın söze karışarak: — Evet, öyle! dedi. Ressam ların tabloları önüntle daima bir artist vardır. Naşıl ki ölülerin tabutları arkasında da daima ak- rabaları bulunur. , Eğer, , bir a: dam ölünün, yahut bir tablonun kusurlarından bahsedecek — olur- sa birkaç adım uzaklaşarak söz söylemesi lâzımdır. Ressam sordu; — © halde siz sanatta hakikat. ten ziyade hakikatin çarpık, do. laşık şeklini seviyorsunuz e- mek? Astronom — Şüphesiz, evet.. Güzellik denilen şey tabiatin ok duğu gibi gösterilmesinde değil: dir. Sanatkâr ancak eşyanın man zarasında baş döndürücü akisler, şekillerde şaşırtıcı değişiklikler, vaziyetlerdeki nisbetsiz tezadlar sayesinde bir heyecan yaratma- Ba muvaffak olabilir. Hakikat. ten, tabiatten, insanlıktan ayrıl. mryan eserler artık yetişir. Sa- natkâr bana öyle bir his vermeli- Bir ki sokakları yıldızlar ile dö- şenmiş 'bir şehirde gezdiğimi zan- nedeyim; ayaklarımda ayakkap. ları ile göklerin nehirlerinde dolaştığımı sanayım ; bununla be. raber yağmurlar ve ziyalar yu- karıdan aşağıya inerek değil, a- (Daha var) ' RADYO 7-10-939 Cumartesi 13.30: Program ve memleket saat ayarı.. 12.35: Ajans ve Meteoroloji haberleri. 1340: TÜR KMÜZİĞİ: Çalanlar: Vecihe, Ruşen Kam, Cev. det Kozan, Okuyı 1 — Müuzaffer İlkar. A — Peşrev. B — Kaptan za- de Ali Rıza — Şarkı — Leyi olur ki hüzün içinde C —,... — Şarkı — Bir vefasız yace düşlüm. D — Niko- gos — Muhayyer şarkı — Var mı hacel: E — Selim II Muhayyer sünbüle şarkı — Ey gönceyi nazik ftenin, F — Müahayyer sünbüle suz- semaisi. 2 — Semahal Örzdenses. A — Lemi — Hicazkâr şarkı — Son aşkımı canlandıran B—Arif Bey — Suzinak şarkı — Çekme elemi. C Kaynak Hüzzam - tür. r yücelerden, D — Raif Bey — Karcığar şarkı — Gülüyer sevdiğim, 14.30; Müzik; (Riyaseli- cumhur bandosu) — şef İhsan Kün- çer, 1 — V. Turine — Marş. 2 — Oscar Strauss — Valzer Valzertraum 3 — Oscar Fetras — Operetten re- vü, (Polpuri), 4 — F. Leroux — Pouc baryton — (Fantazi). 5 — M. Moszkovski — Marş. /15.80: Müzik (Dans müziği — Pi1). 18.00: Program, 18.03: Memlekel sant aya. meteoroloji haberleri Radyo cazı). 19.00: (Geçit Konseri) 12 Okuyucu sıra İle, Çalanlar: Vecihe, Fahire Fersan, Cevdet Çağla, Reşat Erer. Rüşen Kata, Cevdet — Kozan, Refik Fersan, 20.00: Konuşma. 20. 15: Türk müziği: Halk türküleri. Mahmut Karındaş. Sadi Yaver Ata- man. 21.00: Müzik: (Küçük örkes- tra). Şel: Necip Aşkın, 1 — Jose Padouk — Macar melodisi, 2 — J. Sırauss — Artix hayalı (Vals), 3 — Hans Mainzer — Serenad. 4 — 'Tsechaikovsky — Vals No, &. 5 — Hanns Löhr — Tempo — Tempo (Galop). 6 — Micheli — İkinci kü- çük süit, 7 — Drigo — Esmeralda balet sülti No, 1, 22.00: Ajans ve zi, raat haberler 22. Konuşma Bugün Şaheserler serisinin .2 DETTE DAVİS'in yarattığı Günahkâr kadınla.ın hayatı Damgalı Kadınlar Seanslar: 1 — £— 8 IYazan : Bütün bu esnalarda büyük oğ. lan biribirlerile konuşmaları Lzı. le icap etmiyen kadınla, erkeğin arasındaki bu oynaşmadan u. tancından yerin dibine geçti. E. cel terleri döktü, ve karısına baktı. Zira amcasının oğlun. dan daha nazik, kibar büyü- müş olan karısının yanmda on.l dan ve yengesi Delikanlı onun bu çekingenliği. ni farketti ve hain bir tavırla: — Şunun gibi tatsız balık gi- bi bir parça yemeklense, her gün kırmız: et yemeği Lercih e- derim. dedi. Bu söz üzerine büyük oğla. nm karısı hiddetle ayağa kalk- tı ve dipteki odalardan birine çekildi. O zaman, haydut ye. ğgen kabaca güldü, ve oturmuş margilesini içen Lotus'a: — Kadim hantımefendi, şu kasaba kadmları pek titiz, si. nirli geyler, değil mi?. dedi. Sonra Lotus'a dikkatle baka. rak devam etti: - thıkı!.cn de hanımefendi. &in hani.. ğenim Vang Lun. gun ıeııgm olduğunu bilmesey- dim, sana bakar bakmaz anlar. d Ammada et yığını olmuş. sun. Ve ne de bol ve çok yıye_ rek beslenmişsin!.. Ancak ze! gin adamların kanlırı senin gl. bi olurlar.. Lotus, delikanlının kendisine hanımefendi demesinden ziyade sile memnun oldu. Zira, bu bü. * yük ailelere mensup bulunan ka. dmlara verilen bir ünvandı. O. MELEKTE gelmeleri rica olunur, 0030003030000030800€. TUNAKIZI cının gelmediğini söyleyor. Kayık tekrar Tunaya dönmek Üzere bir mil uzaklaştığı zaman Domnika suklan çıktı.. Ayakları bükülüyor, hicap ve pişmanlık ile karışık manasını kestiremediği bir sevinç duyuyordu. Daha adam konuşmağa başlar mazdan evvel Lö Mestriyeyi tar nımiıştı. Konstantin çamura gö- mülü idi, hiç bir müdafaa imkânı yoktu, diğerinin hiç şüphesiz si- lâhı vardı; çarpışmalarına asla müsaade olunamazdı, sonra bir tek kelime söylemeden, hiç bir gürültüye, tehlikeye meydan ver- meklen muhafızından kurtulması" na kâfi gelecekti. Fakat hiç bir kelime #öyleme- miş, bilükis kendisini saklamıştı.. Ah, evet Konstantini - seviyordu, fakat onun yanında yaşamaktan duyduğu zevkten kendisini tama- men suçsuz göstermek, kendi kendini aldatmak isteyordu. Fakat artık hiç şüphesi kalma- mıştı, bu tecrübe ona gözünü aç- tırmıştı. Artık hürriyetini istemi- yordu. hayatından memnuridu. Ayaklariyle müşkülâtla çamur" dan çıkarak sahile çıktı ve yor- gün bir tavırla evine gitti.. Ken- disini gayetle bitkin hissediyor- du. Yıkanmak, manen saplandığı bu balçığın maddi ağırlığından kurtulmak istiyordu. Küçük bir hamam şekline 80- kulmuş olan çinko döşeli aralıkta bir hamlede vücudunu saklayan elbiseleri çıkardı.. Sonra sıcak dan çıkan buğu çıplak dolgün vü- cudunu tatlı bir hararetle sardı. Mafsallarının gevşediğini, boğa- zınm kuruduğunu hissetti. Güc- Jükle nefes alryordu. O, bu sıcak suya alışıktı, fakat bugün nedex” se bu ağır hava ona dokunüyor- du, Başmın döndüğünü, gözleri" nin önönden manzaraların uçuş" tuğunu hissetti ve yere yuvar- landı... Konstantin onun gittiğini gör- müştü. Acaba, dedi, sakın bu ya- bancıyı takip etmesin, onunla kaç- masın. Eve girdi, odalar bomboştu.. — Fiörika, nerdesiniz? Diye bağırdı, cevap alamadı.. Bundan sonra küçük hamama doğru koşarak zaman zaman Flö- rika veya Domnika diye bağır- mağa başladı. Hamama çevrilmiş — aralıkta genç kızı gözleri kapalı baygın bir halde görünce deli gibi üze- rine atıldı, daha yıkanmağa vakit bulamamış olan körpe vücudu kol- larma alarak: — Domnika, ne olur gözlerini aç, cevap ver bana... Diye yalvarmağa başladı. Genç kız bin müşkülâtla gözlerini ara- ladı: — Biraz dur, beni bırakma... diyebildi. Konstantin derhal bir bardak İnika getirdi ve yavaş yavaş genç kıza icirmeğe başlarır.. Domnika- nın yüsüne kan geldi. — Beni affet Konstantin, bir inden — utandı. | Pearl Buck, Çeviren: İbrahim Hoyi nun için de şiğman, yağlı bo. ğazından derinden cıkan gı gulalı bir sesle güldü. Nargile- | sinin küllerini üfledi ve nar.| gileyi tekrar doldurması için bir | etire uzattı, Tuti'ye dönerek: | — Kaba oğlanın gaka damar. | ları kabarmış!.. dedi. Bunu dörken de, artık ğü gözleri eskisi gibi iri olmamak, kayısı biçimlerini ve saffetini kaybetmiş bulunmakla beraber, yine do göz ucuyla delikanlı haydudu fettan fettan süzdü. | Kadmın bu kakışını Tarkeden | amca oğlu kahkahalarla güldü ve bağırdı. — Ulan, daha hâlâ dişiliğin- | den kancıklığından vaz geçme. miş dedi ve güldü, gdildil. | Ve bütün bütün olup biter .j ken büyük oğlan orada sesini | çıkarmadan ve hiddetle bekle. | di, Amca oğlu her geyi gö pı bitirdikten sonra annesini rete giti, Vang Lung da vattığı yeri göstermek için yanma ka. tıldı. Kadın yatağına uzanmış uyuyordu. Delikanlı annesi: uyandırmakta güçlük çekti; a- ma tüfeğinin kalın dipçiğini baş ucunda yere vurarak onu u. yandırdı. O zaman kadın uvan. dı, daldığı bir rüyadan ayıla . rak oğluna gözlerini dikti. Bu. nun üzerine oğlu sabırsızca söy- lendi: — Oğlun gelmiş te sen daha | hâlâ uyuyorsun. Dünya Sinemacılığının en güzel filmi NORMA SHEARERE ve 'TYRONE POWER'in en büyük muvaffakiyeti MARIE ANTOİNETTE ŞAHESERLER ŞAHESERİNİ YALNIZ 2 GÜNDE 11874 kişl sayretmiş, slkışlamış ve bu kadar mefis bir - filmi aslâ->görmediklerini x söylemiştir. Bu filmin 2 devre ve 17 kısmı Seans saatlerine dikkat: DİKKAT: Muhterem müşterilerimizin birden gösterilmektedir. İPEKTE 11 — 1.30 — 4 — 6:30' Ve tam 9 da 130 —4 — 6.30 ve tam 9 da muhakkak suretto seans başlarında Bugün İPEK te saat (1 ve 1.30da, MELEKte saat 1.30 da Tenzilâtlı matineler vardır _,1 Lâle Sinemasının aa ı Size hazırladığı büyük fırsatı kaçırmayınız, büyük Filmi birden FRED ASTAİRE — ROGERS'in en son, en mükemmel filmi Brodvay Serenadi Soanslar: 2,30 — 6 — 9.30 İlâveten: En son Harp Raporları METRO JURNALDA Bugün saat 1 ve 2.80 da tenzilâtir halk matineleri DEREMECENA NS GAT ÇAS LERDEY SUF ENR LA NN EFUTe GİNGER hafiflik ettim.. dedi. — Müsaade et de seni yatağı- na yatırayım.. Fakat Domnikayı böyle çamtır- lar içinde bulunduğu şekilde ya- tırmağa imkân yoktu. Konstan- tin büyük bir itina ile genç kızı yıkamağa başladı.. Sert, büyük elleri Domnikanın bir gül yaprağı kadar narin cildini yâvaş yavas uğuşturuyordu. Bu erkek elinin vücuduna te- masiyle Domnikanın — vücudunu bir ateş kaplamıştı.. Memelerinin başlarının sertleşi tepeden. tırnağa kadar bütün vücudunun tatlı bir his ile titrediğini hisset- ti Sakakları, damarları daha hız- İratıyordu. Artık tamamen ken” dine gelmiş, kuvvet bulmuştu. Geriye kalan temizliğini bizzat ikmal edebilirdi. Bunu Konstantine sövliyeceği zaman, genç adamın sabit nazar- larla vücuduna baktığını, yüzü- nün takallüs etmis olduğunu gör- dü. Arrzusunu anladı, gözlerini yumdu. Derisinin verdiğii zevkten maâ- rur olarak. genç adamın vücudu- nü dova doya seyretmesine — ilk Hdefa olarak müsaade ediyordu. “Daha var) ! Kadın yattığı yerden do & du, oğluna bir daha bakti ter a)reller içinde kalarak konuf Ek, Ve — Oğlum.. Benim . oğlum!. dedi ve, uzun müddet baktı. Ve en nihayet ıuıkl yapacağmı bilmezmiş, şaşıı mış gibi, ve bundan daha Di yük'bir ikramda hulunımıl mış gibi, dum(aııhîl buğunu uzattı, ve kendisine V kan hizmetçiye de " — Ona bir çubuk hazırla ledi. Delikanlı annesine baktı: S H'ııyır dedluîğç:lyeug ang Lung ya! ı b şında şiur;ıgştu. Hıdeyn.nıdl' mın: — Anneme ne yaptın ki, böy le sapsarı sararmış, bir deri kemik kalmış.. diye üzerine hü cum etmesinden korktu. Ve ©€ nul de derhal atılarak: — Daha azla kanaat et memnun olurum. Zira afyonuf her gün bir avuç dolusu gümü para veriyorum. Fukat bu yi gşında onu darıltmaya, öfkü| lendirmeye cesaret edemiyorufjl Üstelik, hepsini de istiyor.. d di, hmuv—ur!mn de içini çekli zızltcc amcasmm oğluna b t adam ağzını açmadı. $ 'DEk E— ye aŞ A dece annesinin ne hale gelmi olduğura bantı ” vv A MA . Kadın tek bir baston gibi kullanarak rültü çıkara çıkara odadan 8) rıldı. Vang Lung ile ailesi, bu af ca oğullarından nefret ettik ri kadar, dış avlularda bulun başı boş insan sürüsünün B birisinden nefret etmiyorlardi| Evet, her ne kadar bu adami ağaclara #saldırmalarına çiçt/ açmış olan badem, erik dallar*| RI, İstedikleri gibi kırmaların ve yine hantal postallarile İf r.—“f!: £R 'PASETE kemlelerin ince oymalarmı hi a rap etmelerine, alabalıklarıâ$ " H rcanların bulunduğu hav ları kendi kirlileri ile pisletm€ lerine bu yüzden de bütün b lıklarm ölerek, sırt üstü, bi yaz karınları havada suyun tünde yüzüm kokmasma rağı men onlardan nefret etmiyof” lardı. Zira amca oğlu ne zaman ol içeriyo girip çıkıyor, esirle! bakıyor, ve Vang Lung İle oj ları da, geceleri uyumaya © ret edemedikleri için de içeriyt çökmüş yorgun ve fersiz gözli rile biribirlerine bakıyorlardi xmı,eı Tuti meseleyi anladı LA SA İSLT ? F (Daha ver) VAKIT ABOYE TARİFESİ " tar. fa) K gb Menleket — Memleke| içinde dışinda Aylık 95 155 Kj 8 aylık 260 25 » 6 aylık 475 — 820 « 1 yıllık 900 1600 4 | Töriteden Balkan — Birliği ıv:l' ayda oluz kürüş düşülür. — Poslf| birliğine girmiyen yerlere aydf| vetmiş beşer kurus zammedilir. Abone kaydını bildiren meke|| tup — ve telgraf öeretini, abonf| parasının posla veya banka lt yollama ücretlul idare kendi üze| rine alır, “ürkiyenin her posta merk€ ânde VAKIT'a aboöne yazılıf Adres değziştirme ücreti | 25 kuruştur. ILAN ÜCRETLERİ Ticaret ilânlarının santim » s#-)) lrt sondan itibaren ilân sayfalâ- |) rında 40: iç sayfalarda 50 kü-| ruş: dördüncü sayfada 1; ikinti ve Üçüncüde 2: birincide baslık vanı kesmece 5 liradır. , | Büyük, çok devamlı. — klişel renkli iân verenlere ayrı 'î» indirmeler yapılır, Resml iğei rın santim , satırı SÖ kurüştüfe Ticari Mahiyette Olmıyâ! Küçük Hânlar Bir defa 30. iki defası 50, Öf defası 05, dört defası 75 ve © delası 100 kuruştur. - Üç a$l! lân verenlerin bir defası bet vadır. Dört salırı geçen farzla sııııılırı beş Iuırmlıl b sap edilir. Vakıt hem doğrudan do kendi idare yerinde, hbem A$ ksra caddesinde Vakıt Yurd altında — KEMALEDDİN - İRE Hân Bürosü - eliyle ilân kabil ş— eder, (Büronun delefonu: 2038“7YÜ —