| 5— VAKIT 18 AĞUSTOS 'Berlin büyük elçimizle mülâkat - Hüsrev 1939 Gerede | Japonyadaki siyasi vaziyet etrafında / şayanı dıkkat mütalâalarda bulundu (Baştarahı I incide) | Sofyadan ayrılarak İrana daha | büyük milli işler görmeğe giden Rıdvan Beyoğlu sayın Hüsrev Geredenin arkasında yetimler i KİbI içi hüzünle dolu olarak kal- o mıştı. BSolya istasyonunda bir. &k- | şam üstü onu uğurlayanlar ara- , sında en büyük Bulgar devlet a. | damları ile Kraül Borla hazret- lerinin baâaşmüşayiri Gospodin - Gruyef, muhalif ve muvafık par | ti gşefleri, en büyük gazeteciler ve bütün sefir ve elçiler vardı. | Kompartıman pencerelerinin bi- | rinde Hüsrev Gerede dostlarını | selâmlarken, öonun çok zeki, münevver ve Türk kadınlığı İle | Türk miülleti için çok kıymetili muhterem eşi de, kâh fransızca, kâh almanca, kâh bulgarca ve Kâh türkçe kelimelerle, toşyle | gulen ve kucak, kucak bukat ve gçiçekler geliren devlet adamla- | Yının eşlerine birkaç kelime ile | teşekkür ediyordu.. Hüsrev Gerede Bülgar Kralr majeste Borisin şahsi dostu idi. Kralın kardeşi Prens Kiril sofi. | rimizin ziyafetlerine iştirâk &- | derdi. Hattâ bizzat Kral hazret. leri Türk milletinin bülyük gün- | terinde Befarethanömizi şöeref- lendirirdi.. Muhterem Hüsrev Geredenin Bulgaristanda bulunduğu kısa | bir müddet içinde Türk » Bulgar | dostluğuna ve Kral Boris haz. retlerile olan şahsi dostluğu sa- “yesinde Bulgaristandaki Türk- lere yaptığı büyük hizmetleri /| tarihe bırakarak burada zikret- | meye lüzüum görmüyorum. Sa- dece şa kadarını işaretlemek is- terim ki, 1929 yılında Bulgaris. tan Türkleri Sofyada 600 mu- rahhasın iştirâkiyle büyük bir milli kongre yapmışlar ve bu Kongrede alıman milit mukad. doratlarına ait kararlardan bir Okısmını Bulgar hükümetine ka- bul ettirmeğe muvaffak olmuş- lardı. Bu konügre, Hüsrev Ce- redenin dirayet ve Bulgaristan- |da kazandığı sempati sayesinde 56 yılda iİlk defa olarak toplanı. yordu, Bundan büöyle de asla toplanamıyacaktır.. Bay Hüzrev Gerede ile Teşvi- kiyede kayinpoderi ve cesbak Moskova sefiri sayın Galip Ke- malinin apartmanında karşıkar: Şiya Kkahvelerimizi içerken dik- | katle çehresine baktım.. Baçları adamakıllı beyazlan- j üzündeki çizeller fazla- laşmratı, Millet ve devlet hizme- Mnde ne asil bir ihtiyarlayıştır bu.. Sofyadan ayrıldıktan sonra İ- randa memleketimiz!i temsil e- den Hüsrev Gerede, henlz hari- se hiç çıkmamış olan Şehinçab Pehlevi hazertlerini kardeşi A- tatürke misafirliğe getirmişti. Şehinşah hazretlerinin memle- ketimize gelerek uzun mülddet kıymetli misafirimiz oluşu, on- dan sönra, Saâdabad paklının İkazalanışı ve nihayet yirmi güb #evvel Pars ajansının “Türkiye bir harbe girdiği takdirde kar. toçi İran müsollah olarak onun ranında ahzımevki edecektir” | mealindeki bir telgrafın bütün iündyaya yayılıştında, Ebedi A- #türkün Sivaa kongresindeki Mdveri ve ondan daha öevvelki tamanlarda da maiyeti olan dip. oLAat Hüsrev Gerödenin - hiz net va zekâ payı elbetto ki çok W üüü Tahrandan Tokyo bilyük el- iliğine tayin olunan ve Japon- ada Üç buçuk yıl kaldıktan sonra Berlin büyük elçimiz olan Hüsrev Geradeden şü - suüalime Cevap vermesini rica ettim: — Japonyada Türk dır?.. — “Doğrudan doğruya Türk Cumhuriyeti tebaası yoktur. Fa- kat bir llman olan Kobe şehri ile Tokyo ve Yokohama'da bir. kaç bin ırkdaşımız vardır. Ufak tefok ticaretle işligal odon — ba var mr muhacır Türk Tatarların en bü- | yük arzusu bir gün evvel ana- Maa. mafı bu birkaç bin ırkdaşımız içinde hayatımı tam manasiyle kazanıp müreffeh yaşayan pek azdır. vatana kayvuşabilmektir. Japonya hükümeti ve Japon balkı bu arkdaçlarımıza karşı a: zami yardım vo misafirperver. Hk göstermektedir. Bu Türk- lerden serveti müsait olanlar beyanname istemekte, hüküme- timizce de kabul olunmaktadır. Yalnız bu meselede bu gibi mu- hacırların her türlü teshilât ve yardıma mazhar olmaları ve muvasalâtlarında kolayca yer- löştirilmeleri için lâzımgelen yardım yapılmalıdır." Muhterem diplomatımıza i- kincl sualim şu oldu: — Japonyada Iktısadi buhran var mıdır?., — “Deniz aşırı sevkiyat ya- pılmış olması ve büyük bir or. dunuün cephede iaşe ve ikmali şüphesiz ki memleket ve devle- tin finansı üzerinde ağır tesir güstermoektedir. Bazı vergilerin arttırılması ve hazine bonoları ile buhrana karşı geliniyor. Bilhassa Japon ırkının kanaat- kürlik, disiplin ve vatanperver. liği sayesinde Japonya içinde bir seyyah, yahuat bir müşahil harp sıkmtısını âlenen — göre- mez,." Yeni Berlin elçimizi flk ba- sduşta bir parça yorgun gördüm Ona, bu ziyaretimin biraz mü-| nasebetsiz zamanda olduğunu “öyledim. *— Hayır, dedi, biz alışkınız. Üç buçuk yıl önce Süyeye yola ve vapurla gittik. Bu sene altı aylık Mmezuniyotimi geçirmek 26 yeni dünyayı görmek üzere Amerikaya gidelim dedik. San Fransiskodaki sergiyl gördük. Orada çok enteresan — bulduğu- muz bu sergiyi bir ay daha gez miş olsaydık, vaktimize gene a- ermıyacaktık, Holivuda uğra- dık, Vaşington — elçisi dostum sayın Münir'e bir gün misafir ol- müuştuk ki Neyyork sergisinde kendi günümüzü yaşamaya da. vet olunduk. Nevyork soergisin- de lehimize çok büyük ve fay- dalı propagandalar oldu. Sergi: de bizimkiler hakikaten çok müuvaffak olmuşlar. Dünyaya kendimizi tanıttık. Normandiye vapunra J- gele- cektik, olmadı. Parise gelirken yolda Berlin büyük - elciliğine tayin edildiğime dalr ilk haberi aldım. Japonyadan ayrıldığıma ne kadar mütcessir iseam, bu ka- lar mühim bir zamanda Berline tayin olunduğuma da © kadar, memnunum, — Bu, Milli Şefimi: da, Büyük Retsicumhurumuzun 15 senelik harici hizmetlerimin neticesi olarak gösterdiği en bü- yük itimat eseri olmak hasebiy- e, benim için son derece mu- Abi mefharettir. Vazifemin «Uçtüğünü müdel- kim, Pakat, Almanyayı iyi tanı- mış olmaklığım ve birçok dost- “arımın bulunüşü, tâ 15 sene ev- vel tesadüfen Berlinde Kayser: hof öotelinde evlenmiş olmaklı. Sarkıntılık ve rimiz Asım Us, plâjlarda bazı işaret öderek tedbir. alınmasını ileri sürmüştü. Bazı okuyucu- larımızdan aldığımız mektuplar. da “plâjlarla beraber daha bir gok yerlerde de bu gibi tedbirler kım, ferikamm ve şahsımın li- sanı milliyi bilmekliğimiz ve e- sasen İki millet arasında eski dostluğun devam edeceği şüphe- | dz olduğuna nazaran, iki mem- | leket arasındaki normal müna- sobâatın — iyileşceceğine beslemekteyim,* — Japonyada askeri parlinin kuvyeti büyük müdür. Bu parti menâ&upları Hiranuyma kabinesi- ne tesir icra edebiliyor mut.. Bu sualime sayın elçi şu e- vabı verdi: — Japonyada ordu ve donan- ma ve bütün millet imparatorun etrafında toplanmıştır. Benlim görüşüme nazaran Çin hâdisatı Ayrupa vaziyeti umumiyesi kar- şısında ikinci plâna düşmüş- tür,* — Japonlar bizi severler mi?,. — İlk evvel hükümdardan ve ondan sonra Japon milleti — ile olan temaslarımdan anladım, ki, Asyal en eski bir millet ol. maları hasebiyle Japonlar da Türk milletine karşı tarihi bir sempati ve dostluk vardır. Ja- ponlar Büyük Atatürkün münden çok mütcessir oldu Bütün devlet mateme iştirâk ettiği gibi harp halinde olan bü- tün donanma yarım bayrak şekmişti, Japonlar - elli yıl evvel — şehlt olan beşyüz bahriyolimiz namı- na her on yılda bir dini merâ>| şim yapıyorlardı. İki yıl evvel bu şehitlerimiz namıma cumhu- riyet hükümetinin — diktirdiği muhteşem ve zarif bir anıd bü- tün vapurların hürmet ve hü- sünle selâmladığı bir anıd ol muştur. Kobe'den Şanghaya gl- den bütün yolcular oradaki beş yüz şehidimiz naâmma dikilen â« bideyi görürler, Japonlar Ebedi Atatürkü, Ja- ponyayı yaratan Medji'ye boe eeliyorlar. Madjinin Tokyo or- tasmda bir park içinde ıın,ıng bir müze ve mabodi vardır.| Gençlik spor sahaları da bura- dadır. Bütün Japon geçnliği Ja- ponyayı yaratanın manevlyatın. dan ilham ve kuvvet alarak ba- zularını çelikleştirir, İmparator Medji Güstü, bütün Japonya- nin âdeta bir kuvvet membar. dır, Mesolâ, nazır olan, büyük bir vazifeyo tayin olunan, hari- ©4 sefir giden her devlet ricali maddi resmi vazifesini alır al- maz ilk mukaddes vazifesi Med. Jinin mabedine gitmek, huzu: runda eğilmek olur. Her dev- let adamı onun huzurunda vazi- tesini söyler Ve “Sen Japonyayı yarattın, bize istimdat et" der.. Medjinin vaktile verdiği hitabe bütün mektep ve kışlalarda her 24 santte bir kere okunmakı dır, Mi ve dini bayramlarda' memleketin dört tarafından a- kan, akın gelen halk Medji ma-| bedini ziyaret etmektedir, Onun | Japon milletine biraktığı hita be, Atatüirkün Türk gençliğine hediye ettiği hitabesine ben Ber," Bu covapları aldıkten — göner muhte elçiye teşekkür ede Blü. | GününMeseleleri : ' Ahlâk zabıtasından beklenen bir iş harfendazlıkla Şiddetle mücadele lâzım Bir müddet önce başmuharri. |lâzımdır., denmektedir.Bu mesele | SEVİTİP etrafımnda yaptığımız tetkikler . uygğunsuz hallere Trastlandığıma | den aldığımız neticeyi yazıyo .| düyuyor zannederdim.. Bana ruz: Plâjlarda banyo yapmaya gi . den aileler, ekseriya etrafta top. ilanan, denize girenlerin manasız |ve çirkin hareketlerine Mmaruz kalıyorlar, Bir zat şunları söylüyor: — LÂâf atıyorlar. Umumi bir yerdir. Söz söyleyene terbiyesini vermek hakkına malik ve sahip [dcğılir. Onu kanunun pençesine hüküm teslim etmeğe de kadir - değiliz. |©" Polis çağırıp: — Elfendim şu mayolu bizim kerimeye lâf attı. diyemem elbet. Üste bon gülünç olurum. En doğ rusu gitmemek., Fakat bu yal. nız plâjda değil, bir çök yerlende meselâ vapurda gezinti, esnasın. da, yolda, sinemada, bilet alır . ken, tramvayda, otobüste, Hattâ pazarda, Meselâ Balıkpazarında, yemişçilerde, esnafm gelip ge . çenlere metamı satıyor gibi ci . naslı ve manidar sözler söyledi. ğini duyarsınız. Bunun manasmı anlıyanlar Bakışır, — gülüşlürler, fakat Böz atılan kadın veya kiz mahcup, boynunu büküp geçer.. Size canlı bir misal.. Bir müddet önce gazeteler yazdı. Beyazıtta bir genç kıza yaklaşrp zorla ran. devu almak istiyen biri biz genç kızm kurnazlığı sayesinde Gül . İhane parkında cürmü meşhut ha. linde yakalandı. Fakat bu, her defa yapılmaz. En nihayet halk 4 güç sahibidir. Her igini bırâ. kıp mahkeme kapılarında dola . şamaz, Buna imkân bulamadığı için de üzülür. Mesele iffetine vurulduğu vakittir ki ancak mah kamelere gidilebilir, meselâ Flor, 'yada babası ve znnesi ile eğlen. meğe giden bir k:za taarruz eden sarhoşlarla baba da mahkeme huzuruna çıktı. Bir çok vatan . daşlar, sık sık bu gibi hâdiseler. le karşılaşırlar fakat, ya duyma. mazlığa gelir, yahut başlarına iş açmaktan korkarak uzaklaşırlar, Bunun çaresini aramak ve bul . mak lâzımdır. Kanun, harfendazlığı menet . miş ve buna cesaret edenler için ceza tertip etmiştir. O halde me. sele, buna cesaret edenler! bulup kanun pençesine teslim etmektir. Benim akirma gelen tedbir gu . duür: Bir çok kadın ve erkek me, murlarımız vardır. Ahlâk zabıta. sı, çok şiddetli, devamlı snrette bu gibi hâdiseleri takip eder ve giddetli cezalar verilirse, eminim ki harfendazlık ta, sarkıntılık tâ tamamile ortadan kalkar, Maa . lesef içtimal mevkileri yerinde bir çok gençler bile buna cesaret ediyorlar.,, : Başkt bir zat, aynı mesele hak kında şunları söylemiştir: — Bence teşhir her cezanm en mücssir çaresidir. Halkı rahat . sız edenler, Tesimleri ile gaze , telerde teghir edilmelidir. Göre - ceksiniz o vakit Lu gibi hâdise . ler derhal azalacaktır. Yukarıda kaydettiğimiz fikir. |leri, üzerinde du1ulacak değerde buluyoruz. Zabıta vakaları ile de teeyyüt eden hâdiselerin önünü almak için elbette harekete geç. mek icap edecektir. Bu da, çok sıkı takip neticesinde uygunsuz kadınların tehri istilâsma Mmey. dan vermiyen ahlâk zabıtamızım himmetine bağlıdır. Dert mey . İanda, deva da Malüm olunca, Salledilemiyecek mesele kalmaz rek ayrıldım, Di dt ç karaatini bir daha tekrar et .| mek İüzumunu duymaktayız. HiKAYE Balayları geçince: Yazan: Dr, Cemil Suleymti (Dünkü sayıdan devam) — Akşamdanberi dikkat &. diyorum.. dedi. Şurada © kadar | ıztırap çektim.. bir kere başmı « ben, hiç ol. mazsa beni anlıyor; acılarımı hiç acımadın değil mi?.. Saniha, başını yorğganın ara. sından çıkararak ! — Ne acısıymış 02.. dedi. Naci Beyi dinliyordum; farkında bile değilim... Hem yat artık rica ederim.. Uykumu kaçırıyorsun.. Malik hazin hazin baktı; de. tin bir göğüs geçirerek başını çevirdi. Demek nihayet böyle lacaktı!.. Şimdi tamamiyle her şeyi anlıyordu. Artık araların. da hiç bir bağ kalmamıştı. O halde bu kadar azap, bu kadar Iztırap niçin?.. Teessüründen ağlıyacaktı. Ve nasıl ruhta bir insana derd yanıyordu?. Bunu artık anlamamış olmak için bir ahmak - olmalıydı. Hiç şüphe yok, bu kadın artık onu sevmi. yordu. Sonra Naci bir şey an. latırken, nasıl, ağzının içine gi- riyor gibi onu candan ve yü. rekten dinlediğini gözünün ö. Buna, dostluk, samimiyet mi diyecekti? Ken. di kendine: — Hayır.. artık mümkün değil.. Araya bu derece hür. metsizlik ve lâübalilik girdik. ten sonra, hayatta iştirâkin mânası kalmadı. Zihninde hep o korkuünç tasavvtırla — âkibeti düşünürken, karyolanın içinde yeyn”yatım,somun genç' kudırr| hayali" gözünün önünetkşti; yüzünü Örten sarı saç dalgası. nin arasında sevimli çocuk si. masını gördü. Bu güzel çizgi. ZLi K6 KK Hai * Yeni Tngiliz alaşemlliteri A, C. Arnold dün sabahki ekspresle şehri- milze gelerek eskisi tarafınden istik. bal olunmuylur. * Devlel hava yollarına rağbel git tikçe artmaktadır. Ankara, İzmir, İs- tanbul ve Adana arasında — bilhassa artan bu rüğdet karşısında devlel ba- va yolları İngiltereye beş dayyare da. hâ ismarlamıştır. * Devlet hava yolları pek yakında Berut hava seferlerine başlıyacaktır. * Ankara « Berut hava seferlerimiz bilâhare Bağdat ve Tahran şehirleri. ne kadar uzatılacaktır, i * Romanyaya son bir halta tarfın« da beş vağgon findik satılmıştır. * Sön hafla içinde Hicaza on Bin kilo zeytin iheae edilmiştir. * Ağustos, eylöl aylarınd &it bor- sada kote olmayan dövizlerin vasAli fiyatlarımı gösterir listeler gümrük ve inhisarlar vekâletinden şehrimizdeki alâkadarlara gönderilmiştir. * Manisada üzüm satışları ' başla- maş, kilosü 6,50-. 10 kuruş arasında Üç partide elli çuval salılmıştır. ada * Piyasada deri üzerine mühim fa- aliyet büşgöstermiştir. Sekir bin ki. 10 tuzlu kürü koyun derisi 56 kuruş- tan yerli fabrikalar tarafından alın- maktadır. Bu mallar, meşin — hollne Betirilerek Almanyaya ihraç edile. gektir, * İzmir fuarı sebetiyle seya- idecekler 'çlu miştir. Kendi. lerinin Hatayda her türlü istirahatla. çının temini için muntazamı selerles yapan nakll vasıtaları hazırlanmış- tir. * Ankaradan Hataya gitrmiş — olan Riyaseli Cumhur oörkeşlrası yeflerin- den Ekrem Zeki Antakyada — büyük bir konser vererek, fevkâlâde vağ. Betle karşılaşmıştır. * Türkiye - Suriye tahdidi hudul komlsyonu Türk heyeli reisi Kurmay Albay Hüsü Arslanoğlü Toros ekx- presiyle Anlakyaya gilmişlir, Haber alındığına göre komisyon yeniden çalışmalarına başlamıştır. İ nin, bu cazip küdın portr! öbür tarafında, hiyanet nen ruhsüz. ve - düy, hilkatın nasıl yaşadığını mıyordu. Şüphelerinde 4 İdığına emin olmayı ediyordu... Onlar da birçokları gili rüşmüşler; sevişmişler; #f maişlar; — öyle birleşmiye vermişlerdi. - Aralarında, detlerini incitecek- hiç bir ve hâdisenin geçtiğini hat mıyordu. Daha birkaç ay line gelinceye kadar ba iki âşık gibi sevişerek ** dakika birbirlerinden uzsf maâaya rıza göstermiye rüh, bir vücut gibi yaşı hayatın her türlü zevkinl 4 türlü elemini paylaşa P şikâyetsiz. ve endişesiz bir ömür sürüyorlardı. dertleri ve düşünceleri cuktu. Kanarya — besliy? güvercin yetiştiriyorlar; lâ avunuyorlardı. Nasıl oldu; başlarının Ü den nasıl bir rüzgâr esti?« ğ niha günden güne deği! sevdiği şeylerden sıkılmaytı vin içinde hiç bir şeyi bE memiye başladı. Onu en P de müteessir eden, k sızlıkı karşı gösterdiği kayıt: tâ biraz fazla olarak, isyi hakaret şeklinde, onu bef ğ ezen, helâk eden yersiz İÖf saz şımarıkuklardı. Sonfâ ” ya bir de erkek - karış! Vaziyet artık tahammülüf şına çıkmıştı. Na yapat yrılacak mıydı?.. Şimdiy? gdar - zihninden geçm.'lf? sual ile ilk defa karşılı ' Ah, eğer önü ıevmeıe)'a'", ten asıl müşkül — ve elimi " cihet bu değil miydi?... , d | | — Niçin yaptım Yi diyordu. Yuvamı kendi bozdum... Saniha kolunu )'oril“.v tüne atmış; dünyasındal g ber, derin bir uyku iî"*Üy hat rahat nefes alıyordu kim bilir, ruyasında My" ' tüyordu?.. İhtimal dif'j' rüyordu. Bu, onun içifi "g mukadder bir felâketti. F ti gittiği yere kadar tl",. cekti. Fakat öyle bir âf? )ı , cek; sabrı tükenecek VE — | ne olacaksa olacaktı ; Gözüne, aynanın ÜfT asılı duran büyük kıtadâ W’ sim ilişti. Saniha, gelinlik Fğr fetiyle ne güzel bir kızd"&v yaz tüllerin altında, het ğat dünyanın levelerinden, 17 pp larından bir râşe geçm W' | yaz, zanbak gibi bâkir cudu vardı. O temiz ruh sum genç kızla, bug““ı'ı ve yıptanmış - kadın & düşünüyordu da hiç bir bulamıyordu.. Fakat işt? e yordu. İzzeti vefsini f’bg#' Za gösteriyor; gurul'“::]/ yor; hayatta her şey m“.," I aklını, idrâkini kaybe çılgın gibi seviyordu. Şurada, o hiç bir $e beri olmaksızın, tatlı W7 nun içinde rahat rahat lirken, karyolasının ölmek, bu âzaba, bir nihayet vererek. © ebedi suküna kavus için en mesut bir â fun gözünün Öönün' yüreğinde unutulmaz tem acısı gibi, onun na karışmayı ne derdi !... | — 19 Haziran “Hay! w'»'l A Dr, Cemil sg1E ASA