8 — VAKIT 23 TEMMUZ 1939 Gardenbar Pist üzerinde bir karşılaşma Küstah Marki Lili'yi Mazlümidisin kolla- rından Çekip aldı Onunla dost olmuş, sonra, Ts. tanbulda, boks ile geçinmenin, âyi bir boksör için bile kabil ola. mıyacağını görmüş, kendisine bir miktar yardım etmiş, Lâkin, daha aradan bir hafta geçme- oden, mazlumidisin, bu yardımı, kendisine sormadan ve haberi olmadan temine kalktığını far- ketmiş. Bu hareket, her şeye rağmen altın gibi bir kalbe sa- hip olan Liliyo pek çirkin gi rünmüş ve birdenbire soğun Soğumuş ama, Mazlumild yakasını bırakmıyor. Kendisi ne: — Markiden ayrıl, beraber bir | numara yapalım, Diye teklifte bulunmuş, Lili, meslek işlerine aşk işlerini sok. mak istemediğinden reddetmiş. Bu sefer Mazlumidis, — kendIsi. nin Parise gitmekten başka ça- resi olmadığını, bunun için de yöol parasına ihtiyaer olduğunu Tâliyo, ya markiden ayrılmak, yahut, ba- göylemiş, Kısacası, şından Mazlumidisi atabilmek 1-| fidyel necat vermek düşü- | çin, yordu. Zavallı Lili.. O günkü hali gözlerimin önündedir. Her iki hareketin çirkinliği ne yapacağımı şaşırmış, yordu. ©O esnada, i. Ekimi. zin de sust ce bir ona, bir de bana baktı, hem de tuhaf bir bakışla, Vaziyeti kavradımı, ve Lilinin İşaret etmesine rağmen, hâdise. yi ona anlattım. Markinin kaşları çatıldı, zümü bitirip de, diktan sonra, Liliye: — Kararm nedir? Diye sordu, Lâli; — Beon de bilmiyorum, daha dağrusu biliyorum. Her iki tek Hifi de reddetmek... Fakat.... Markinin yüzünde bir süm belirdi ; — EBğer, müsaade edersen ben isi hallederim. Bu sefer Tüli ile bakıştık Çünkü markinin, küstahlığına rağmen fevkalâde korkak oldu- #unu biliyorduk. Hele Mazlumi- dise kargsı muhakkak ki bir şey yapamazdı. Meğer, yaparmış. Sör meseleyi anla- tebex karsısında | düşünü. | geceieri: 14 Bakınız nasıl, O gece, numaralar bitip de , kabare başlaynca, Mazlumidis, Gardeno gelmiş, Liliyi yanma çağırmıstı. Y ili, İstemiyerek ma- sasma gilli, tazı, oluracağı sıra-| da, ma>"i, gözüyle orkestraya i- şaret öderek, bir tango çaldırdı vo derhal ı:iıll[ı_ Liliyi aldı, dan- sa başladılar, Mazlumidis hafif içerler gibi oldu. Aldırış etmedi. doe, Lili ile marki masaya dönün. Dans bitip, ce, alaycı bir eda ile: — Gelecek dans, dedi, ümit e- derim ki bana brrakırsınız, Marki çen nancik tebessümle. rinden biriyle: — Hay, hay, emredersiniz Dedi, hbir reverangs yaparak çekildi ve dönerken, orkestraya gene dans işareti yaptı. Örkestra dgrhal başladı, Maz- tamidis de iki kelime söyleme- den dansa kalkmağa mecbur ol-| du, Kalktılar, Lükin daha iki adım atmamış-| lardı ki, marki çen küstah tayır- larından biri ile sokuldu, ve bü.| tün salonun duynecağı tarzda: ösyö, bu dansı size bıra- ama, zürüyorum ki siz, birçok şeyleri olduğu gibi, dansetmesini de bilmiyorsunuz. Onun için mü- saademi geri alıyorum, oturu- nuz vo seyrediniz. Diye, hayretten — donakalmıs| Muzlümidisin kollarından Tüili- Yİ Çösuş) Mütlı, Mazlum'disin haş:>4, niyeden ımı yaaddetmiştim DS o sibe ızla sürmedi, İlerledi; markinin omuz. —“in — tutarak, aynı küstah eda ile: - Dans, dedi, belki bilmiyo- n. Fakat çok e we ki, ben de size onu üğ- emek " torim. Mazrki, istifini bile bozmadı: — “Dist" üzerinde olduğu müzü Hnatüyorsunuz, aman bir ring todarik ede enlz. emirlerinize Vüaziyeti kavra: HAZ bir şe) ahmin e'r mösyü, he madeyli mış, Mazl yapacağımı mar'tinin bir- kte döstn da kalkmış'ar, gsokul. muçlardı. —S (Devamı ver) Tahammül edilmez sıcaklaf” da şişmanların hali Belediye avukatı Bay Raminin başına gelenli Yeni bir nizam kurmalı; caket kravatı, çorapları atmalı; k dınlar değil erkekler karyob U n ayakkabı giymelidir Göbeği burnuna kadar çı! mıştı. İki elinde birer mendil, bir taraftan terlerini durmadan, dinlenmeden kuruluyor, bir ta-! raftan süyleniyor: | — Neredesin ey entari. Ca. nım Şam atlasından ışırıııelıl entari, Yenleri püfür püfür| , rüzgâr toplar.. Söylediklerini anlamıyordum. Yaklaştım: — Hayırola üstad.. Beni görmemiş, |duymamıştı: | — Güneş Arabistanda da yakar, hattı üstüvada da, İstan- sesimi bile | Harı. Belediyenin meşhur av ııLau İBay Raminin hararetten şi yet ettiğini, onun ismi kadar meshur göbeğinden anlamak | mümkün. Fakat benim merak ettizim şey, üstadım neler söy- lediğini anlamaktı. Küçükçek, mece - Sirkeci treninin birinci mevkiinde iki kişilik yeri işgal etmişt. Yanına yaklaşan bir ah- babına: — Kendine yazık edersin bi- rader, dedi, Başka yerde başı- nın çaresine bak. Ben nastl ol. sa yanıyorum. Bari sen kı—ndiızıı benim ateşimden kurtar. | Sonra gene mendille terleri- | ni siliyor. Uflayarak, puflaya- rak söyleniyordu. Karşısına geçtim. — Üstat, dedim, — sıcak sizi çok mu müteessir ediyor. İ Uzuün uzun yüzüme 1 — Sözüne güleceğim ama, | bu hal, bana gülmeyi bile u. |nutturdu, dedi. Başt dara gelmişlerin şi ti karşısında yapılacak kaç teselli eder söz söylem tir. Fakat sıcaktan nefes alamı- yacak hale gelenleri teselli ct. maek kadar boş ne var. Ne sö> lenebilir? bulda da. Oralarda _v.—ı.şıynnlnr,L vahat, biz medeniyet kurban. | ? Konuşan : Niyazi — Hakkınız var, dedi. Şiş. manlık... Hiddetle yerinden - fırladı. Vumuk ellerini uzattı. Düğme lerini koparıp attığını |gömleğinin kollarını sıyırdı: — Ben şişman mıyım.. İşte ellerim, işte bileklerim.. — Ya Onu du ve ilâve e niz>.. andış” bi — Doksan kiloyum.. Şişman Yük'lilöyü goldnlarö'dedir! O halde sıcaktan o kadar kâyet etmemelisiniz.. — Hâşâ.. Bu şikâyetim s- cağa değil.. Bu sefer ben hiddetle yerim- den fırladım. Yoksa üstad baş-| ka birisine - sini lcnm.; de be sanmıştım. Elini şappadak yüzüne vur. . Sonra kravalımdan yaka. — Bundan, bundan şikâyet ediyordum. Dün Dboğuyordu Deni.. Çok şükür bugün attım. Siyah Sof ceketini bir tarafa | nefretle fırlattı. a| rip adım atmaya Ahmet — Dün bir dostumu ziyaret Kadıköyüne gitmiştim i ceketimi giydim; krava- timı ta elimi kolumu sal.| yarak yola revan oldum. Zi. aterine gittiğim döslumun e- Um; kadar se hedi. Fakat üzere vine ahatim fena geç. ekrar vapura bin. Kadıköy iskelesine damarlarım n 'bir mengene i sıkılmayı raret bir ateş gibi kryordu. Her dolusuna bir adet kuruş almasma rağmer dükki ninm önünde bir vaka olma. sından korkan sucu: - Beyefendi, beşinci har. dak oldu.. la veremem, de. yinceye kadar içmişifn.. ) İçmek iyi ama, kuruşları ve. hazırlanınca | yaptığımın farkıma vardım. Ba. | |-aklarım, ağırlaşan vücudümü taşıyamez olmuştu. Birbirini ten, ezen halk, ilk defa benim işime yaradı. Onlar olmasaydı, Kadıköy vapuruma — binsniye, cektim. İstanbul toprağına a. ak basar basmaz gizli bir kuv. | ayaklarımı - dondurmacı İdükkânına doğru sevketmiş. | |lunda taşryordu. Kendime geldiğim muazzam — bardak yemişim. Fakat hara ceğine artıyordu. Durdu. Derin bir — Anladmız ya, tün Dunlar, 0 yak telâlr ceketlez, o heit hem sıhhate zararı nb", bağı denen nesnedefi yor. Bay Rami, açık zömlek giymişti. Sof ©| — Kendimi - taşıyf'j ne diye bu ceketi Kadınlar ancak bir hi İnabilen v ipince ço! (| Lâzım ama kime | um çıplak bacakla — geziy maklarına bile rüzgöf için Kariyoka diye ©Y sim verdikleri mnd’lw yorlar. Bunlar asıl din Yattığı yer nur olsufir li Akif, şişmanlar c€ bu gaye için kurmuşt ve ki ömrü vefa et b Bay Rami derin bi kten sonra: " — Dün bütün İstaff Açık yaka Taştım yardım. K — Modaaı geçti, İi geç d—hıd de bulsmazaınız dfuoy Neden sonra şişm aptir gömleği larına kâ&, , “2Bne âza iken şu rece yarı | dolaplar arandı, tarar ei hayet bulundu. Ra sin yadigârı... — Demeş şii imdi $ ıınıyrh yok.. - Manlesef öyle- — Peki cemiyet yapacaktı?.. — Çak şey.. Ev vveli -ezme modası çıkar— İ. ceketsizlet cemi ik. Sanra şu ktat (Devesti u6 Hİ Ç|