Gardenbar geceleri: 8 Kulis arasında bir Küçük dilencilere e tokat hâdisesi Bir akşam, Gardenbarda, bu- | — rada isinini söylemek İstemedi- Him bir memur, Cortesinalar yü- — zünden bir hâdiseye sebep oldu. | Bu zat, o esnada, İstanbuln — yeni tayin olunmuştu, ve Idare — hususunda, nisbeten toy |di. O gece Gardene gelmiş, nu- maraları seyrediyor, ve —Avru. pal olsun diye, viski içiyordu. Viskiler ve numaralar biribi- rini takip cdiyorda. En son nu- mara Cortesinaların idi. Perde açıldığı zuman, kahramadnımız, kâfi derecedo zom olmuştu, va — numaralar bittiği zaman o da -— bitmiş, eski zaman masalların- da olduğu gibi Cortesinalara, ü- . cünı'a birden, vurulmuştu. Kalktı, Gardenbarm kulisle- — rinedoğru ilerledi. Maksadı, Cor vesinaların locasma gitmekti. — Bar olmakla beraber, her yerin — bür de usulü yardır. Gardenbar. ga da, iyi veya kötü bir usul Oyardı, Artistlerin localarına git- .,'llıok yasaktı. Lükin kahramanımızın bura. — ya ilerlediğini görenlerden kim- — Bö yaklaşıp, ona bu yasaktan bahsetmeğe cesaret edemiyor - u. İşte, localara giden kapıya| yaklaşmıştı. Sallanıyordu. Ni - | yetinin fena olduğu belli idi.| - Garsonlar, koşup Lehmana ha- — ber verdiler, - Lehman düşündü. No yapsın ” "-Koyduğu yasağın bu derece mü- him birisi tarafından bozulma- sina endişe etmiyor. Asıl endi- yesi, bu zatın, nşağıda, artistler tarafından tanınmıyarak — fena muameleye maruz kalması, Bir anda kararını veriyor, ve ağır — rilcudundan ümit edilmiyocek *ir çoviklikle koşuyor, localara “men merdiven başına geliyor... Ama, geç kalmış, beriki aşağı inmiş. - Kehman da iniyor, ve onu, - Dörtesinanım büyüğünün kapı- sında, locadan içeri başımı uza- Carkon görüyor, Bu aralık, loca- lan, çıplak Cortesinanm ferya- dr duyuluyor. Lehman atılıyor: — — Aman, beyim, no yapıyor. Sanuz? - Cevap: o — Şırrrak! 4 KLehmanım suratma hüdal bir sille! | ! | | | | Bdi ğ LA AD ll -Ne var, Ne yok? O GEZEEM NUNYNT Y A T " İngilterede leri meçhul büyük yangmlar devam D adagitende sebeşleri meçbul büyük yanemlar deven v 7 ;Wğmglmnımkiiçmtmımhönü. İtfaiye ile birlikte zabrta da vaka mahalline yetişip yangı- nn ini aramışsa da bir /— namamıştır. .. Ingilizce Sunday Ekspres gazetesi Ingiltere Kral ve Kra. | ün gelecek seneleri yapmaları muhtemel olan Mısır se- | n bahsetmektedir. Filhakika Mesır Krahı Faruğun n Prens Mehmet Alinin Ingiltere kral ailesinin çok eski -dostu olması kasabile Kral ve Kraliçeyi son ziyaretinde böyle ÇŞ teklif yapmış olduğu öğreni Bu şekildeki bir seyahat Ingiltere - Mısır dostluğunu sağ- Tamlaştırmış olacaktır. .. San Fransiskoda beynelmil! 'nımo ressamları,, arasında açılan bir tablo müsabakasında Fransız ressamı Jorj Brauk'ın “San örtü,, isimli tablosu birin. eiliği kazanarak 2500 dolar almı: — Aymı tablo 1937 de Filadelfiyada açılmış olan beynelmi- Tel sergide de birinci gelerek 1000 dolar kazanmıştı. Zarar, bir buçuk milyon Ingiliz lirasıdır. ... Fransada sanat hayatında çok iyi tanmmış olan aktör Saşa Gitry Goncurt edebiyat akademisine kabul edil. / miştir. Tiyatro muharriri olan Saşa Gitry bilhassa Nono isimli aseriyle meşhurdur.. Uzun seneler hayatını sahneye hasretmiş —olan aktör muharrir yalnızca Fransız sanat âleminde değil, beynelmilel tiyatro dünyasınca da tanmmış bir kıymettir. Tam bu esnada, ablasınım fer-! tur, henüz giyinmemiş, sahne kı. yafetiyle. Gördüğü manzava da, patronu Lehmanın, tanımadığı bir adam tarafımdan dayak ye. mesidir. Genç çocuk, dayana.* mayor, o da, bizim kalhramann yükleniyör ve 'Bir Hayli islatı. yor. | Lehman, vaziyetin fecaatini anlıyor, ama, delikanlıya TAf an- latması kablil değil, Nihayet, kahramanı güçbelâ elinden alı- yöor, yukarı çıkarıyor. Kahramanımızın aklı başına geliyor. Etrafma — balkümniyor, Kimse bir şeyin farkımda değil. Gidip yerine oturuyor. Hakika. ten kimse, kulis arasında cere- yan eden hâdiseden haberdar değil, Fakat ya gören var ise. Bunu anlamak lâzım. Kahraman, kalkıyor, müdü riyet odasma gidiyor. Lehman onu görür görmez, Ütremeğe başlıyor. Fakat o: — Hüdiseyi, diyor, kim gör- dü? Kurnaz Lehman: — Kimse görmedi beyim, di- suikast emaresine tesadüf olu. * ilmiştir. lel sergi münasebetile “zama. stır. Yazan: Fiket Adil yor, yoksa ben memurlarımın İyadına, genç Cortesina koşmuş-'yanına ne yüzle çıkardım. Doğ- rusu beni bu kadar döveceğinizi ümit etmiyordum. Eğer çocuk gelip beni, elinizden almasa idi, muhakkak öldürürdünüz... Be- nim gibi ihtiyar adama bu ka- dar kıyasıya varulür mu, beyi- mu?.. Kahraman, gülümseyor. Da - yak yediğini kimse görmemiş Üstelik, Lehman, dayak yedi - Binden şikâyetçi, Mesele yok. İşi uzatmak doğru değil. Vazi- yet kendi aleyhine, Evet ama, kimsenin görmediğine nasıl em- niyet etsin? Çünkü müdüriyet odasına gelip de, Lehman ile a- valarında bu mükâleme geçtiği zaman, orada birisi var. Şüphe- fi şüpheli ona bakıyor ve bu ba- kışında: — Eğer gördü ise, beni rezil edebilir! Diyen bir endişe! Haksız bir endişe., Çünkü, müdüriyet oda- sında olan ben idim, Ve hâdiseyi anlatmakla beraber, kim - oldu- ğunu söylemiyerek, onu rezil ol- maktan kurtarıyorum. (Devamı var) Bunlara her yerde tesadüf edilir. İşçi çocuktan hamal, kü- feci, boyacı, çırak, çalgrcı, mü- vezzi, dilenci çocuğa kadar saydığım bu her sanatta sayısız derecede tesadüf edersiniz. Çalışan çocuklar — sanatına “dilenci,, çocuğu — koydum. Hayret edilmemeli! Çünkü on. |lar da hayat mücadelesinde pa- ra kazanmak zaruretiyle orta. İya çıkmışlar!.. Dilenci çocuklar İstanbulun Üher semtinde, köşesinde görüe nürler. Ben onlara rastlamak maksadiyle yola cıktığım ma. man hiç güçlük çekmedim. Be. yazıttaki meşhur talebe kahve. si Küllüğe girdim. Daha masa. nın birine yerleşmeden etrafımı sardılar. Üç küçük çocuktular. Üçü | de bir boyda ve aynı yaşta ola. | caklardı. İkisi kız, ellerinde bi. rer ikişer karamelâ tutuyorlar. Birinin eski paltosu içinde yeni |bir mektep göğüslüğü var. Ba. şına pek eski bir bez parçasını başörtü diye bağlamış. Ona tordum: — Senin adın ne? İri yeşil gözlerini süzdü: — Nurten, dedi.. — Kaç yaşındasın? — On iki! Pek lüzumsuz şeyler toru. yormuşum gibi penbe yanak. larınm taze adelelerini - sıktı, yüzünü buruşturdu. Ona para | vermekte geçikmekte — oldu. ğumdan yanımdan sıvışmak is. tedi. Kolundan tuttum: — Gel, otur yanıma; gitme, sana bir çay ısmarlıyayım... Yine iri gözlerini süzdü: — Ben çay içmem; çayı ne yapa; bana parasını ver, dedi. — Parayı ne yapacaksm? — Akşama ekmeğimiz yok. — Yalan söylüyorsun. — Vallahi, billâhi... Babam öldü, annem hasta... Ne yapa. km?!.. Bunları uyduruyorsun? — A a... dedi. Başını yana çevirdi. Canı sıkılmıştı. — Bak senin göğüslüğün var, Galiba mektebe de gidi. yorsun. Kaçıncı sınıftasın? İzmirde güzel bir gazino ! İamir, (Harüdl) —— Belediye Birinci Kordonda yeni bir şe- açılan bu gazino, yapıldı Bi Belerdliyenin (Büyük şehir oteli) seneye ya-| hir gazinosu yaptırmıştır. Bu ga | pılacaktır. Bu sene için diğer o. zino, İzmirin en güzel ve mo-| teller ve pavyonlarda hazırlık. dern - bir gazinosu olmuştur. | lara başlanmıştır. Şimdiki şehir| gayet makul kabul etti. Geçenlerde Fuar zamanlarında İzmirin bir | cak şehir otelinin bahçesi ola- | Diyerek de. tekrar tekrar te. eğlence yeri de olacaktır. gazinosu, arka kısmına yapıla. caktır. —— YAZAN: Neriman Hikmet Dü 17 TEMMUZ 1939 Hayat mücadelesinde çocuklal| dü: W ) — Nasıl geçecek Öm'“:" ğ Unkapanında oturuyor!” bah'eyin Muzafferle ç Dü sokağa çıkariz. Bn)'osl“’. deriz. — Ne taraflarına? — Canım hani fena ” lar vardır ya, işte oralart, © lar bize çalgı çaldırırlar: v L& ler? — Gidiyorum. Üçteyim.. — Başkalarından, başkaları. nın parasınt! — istemeğe sıkılmı. yor musun?.. — A... Aman neden sıkıla.- cakmışım! Para kazanmak ayıp | mı? Ne yapalım kötü mü! ola. yım.. Derken üzü oynak bir genç kız kal T %or&u. O dilenmeğe ültşmüş, Hem de her şeye en çabuk alışabileceği bir yaşta.. Bunu âdeta mühim bir meslek addediyor. Ona ne dedimse dilenciliğin bir fena tarafını bulduramadım. — Mini. minicik — kafasında şimdiden bunlar yer etmiş: Para kazan. mak, kötü olmamak, yaşa- mak... O, belki herhangi bir dilenci şebekesinin âleti idi. Belki söy. ledikleri doğru idi. Belki de haylâz arkadaşlariyle alâkasız bir ailenin fena terbiyesiyle bu tarzda kötü bir sergüzeşt pe- şinde dolaşıyordu. Kücük dilenci Nurtenle ko. nuşurken ötekiler de bizi dinli- yorlardı. Onlara da neden di- lendiklerini sordum, hepsi Nur« tenin masalını tekrarladılar... | » .0"0 Bir aralık iki erkek çocuk peyda oldu. Birinin elinde def ötekinde keman vardı. Üzstleri, başları dökük. Sade ceplerinin astarları yeni idi... Bunlar da çalgı calıp oyun avnayarak para kazanıyorlar... Önümüze geldiler. Bir fasla başladılar. Bitirdikleri vakit def çalan, defi etrafta dolaştırdı. Keman çalana: — Adm ne? i — Ali Kıpti.. | — Arkadaşmın? — Muzaffer Çingene. | — Ne güzel asıllarımı ifade eden |birer soyadı almıslar. — Peki Ali, dedim; bir gün. Tük hayatınız nasıl geçer; nere. lerde dolaşırsınız? ne kazanır. unız? bunları anlatsana... Sessiz duruyordu. Ama bu 'uruşu bir nazlanışa benziyor. du. Derhal sezdim. Küçük üs. tat kemancı bir beşlik verme. likçe dile gelmiyecekti. — Haydi, dosdoğru anlat. Sana para veririm. Hayret etmedi. Teklifimi Amna vereceksin? minat istedi. Beş kuruş çıkar. da çokça verirler. Sonra ? da İstanbula geçer ça! deriz. Kahveleri, mnlw"' larmı dolaşırız. Ne olacak! ki, işte günümüz böyle lur. — Bari epey kazanıy ” sunuz? ni — Eh halimizden WM” nuz. On beş, yirmi lirağ' ayda toplarız. — En çok kimler parâ " — Kadımlar?.. öğrendin? AA — Nasıl olacak; bizitt let hep çalar, söyler, o! ı# bunları anadan doğma — Sen nota biliyor M" riz. — Ne?... — Nota canım? — Şar$ seslerini nasıl uyduruyo — Böyle şey bilmiy Kendi kendime çıkarırım Bunun da hayatta a sevdiği şey para... Yine Küllükte aya! mı küçücük bir çocuk yordu. Sapsarı yüzü gü“l siyah gözleri vardı. Bu o0 yaşında idi Fakat dnk yaşlarında görünüyordu: babaları ölünce birine mış, bunu kendinden ğ bir kardeşiyle sokak ortö”5, bırakmış. Bana hayatm! hikâye etmişti: y — Çalışıyorum, - bas 4 makla yaşanmaz. Ne yap” bir tek olsam, başımın <95 bakarım ama, kardeşim? “g adam olmasını istiyorum. /F nasıl olsa ziyan oldum. ti bir. kahvede yatıyor: gündüzleri bir marango7' nma gönderiyorum. Bari * | at öğrehsin.. b Onda kardeşine karşi W | ha mesuvliyeti hissi ile VC vazife duygusu kuvv'"_!: İ O büyük, koskocaman Pi'p, cuktu. Sanki cüce kalmi$ » yaşında, görmüş geçirmi$ başlı bir efendi idi. n Hayat mücadelesinde © y lar bir parça insana âzaP miyor mu?.. NERİMAN ü Vakıt Kitapevi & Dün ve yarın tercü” me külliyatı 31-40 4 cü seri Resin külliyatı IV Metafizik İskender Kadın ve sosyalizm Demoğrit Dinler tarihi Filozofi ve sanat | No,