TTTT 4 — VAKIT 27 HAZİRAN 1809 TTT Aîlliyeden manzaralar: Mahkeme kapısında barışan karı koca Behlül kâhyanın saatini kim çaldı Sukut eden mahkemeden sonra ter döken — Karıcığım, gel vazgeç bu iş ten, göreceksin, ki bundan sönra me kadar anlaşacağı:. Yalnız ca. nıma tak dedi, artık. Hele evin i. rışık! Acı bana biraz! — Oh olsun! — Etme Şüküfe, hem bana hem kendiye fenalrk ediyorsun, — Sana belki, ama kendime ha- yır! — Cantm katıtığım, o Melâhat olacak hinzir karı sana “ben zayıf erkeklerden çoök — höşlâanıyorum. 'Tıpkı Naci Bey gibi,, dedi ise, metresim olduğuna mr hükmetmen Tâzım. Vaflahi aramızda bir şey yok: — Haydi, haydi boşuna yorul- ma! Bunları birazdan mahkemede söylersin, Bu muhavere, boşanma dava . larına bakan altıncı hukuk mah « kemesinin kapısında cereyan et - mekteydi. Zayıf, uzun böylü bir erkek a - leyhine boşanma davası açan, şık ve güzel kârısına davadan vazge. Çip eve dönmesi için türlü diller döküyordu. Boşanmak için hemen birazdan mahkeme huzuruna çıkacaklarma rağmen kadıniın da kocasını hâlâ sevdiği, hulâsa bu iki çiftin biri - birine doyamadıkları bir bakışta hemen belli oluyordu. Koca o kadr. hararetle, yılanı yuyasından çıkaracak gibi konu - şuyordu, ki kadmcağır nihayet, yumuşadığına delâlet eder bir şe- kilde, küçücük kırmızı dudakları. n büzdü: — Demek Melâhat ile sevişme- diğin doğru! — Elbette doğru. — Bir daha da görüşmiyetek - sin! — Ne münasebet, yüzünü şey. tanlar görsün onun! — Köpeğim Ririyi dövmiyecek, hizmetçi Fatmayı kovmıyacak mu- sın? — Derhal! Köpeği de her xa - man seveceğim. Kadın —muvaflakıyetinden ve kocasına - ama ister mahkeme ka. bir avukat pısında olsun - istediği şekilde sa hip olmaktan doğan bir - sevinçle | güldü, Kocasmın: — Haydi, Şüküfem, vapur bi - rarzdan kalkacak, Bursaya gidip bir hafta kalalım da ayrılığın acı. sını kat kat çıkaralım.. Demesine karşı ellerini çırparak koluna girdi. Hızlı hızlı uzaklaş - tılar, Yarım saattir davayı ne şekilde hareket ederse kazanacağını an « latıp duran, avukat ise biribirine yapışmış gibi giden çiftin arkasın dan, alnındaki terleri silerek hazin haziaı Bakıyordu. ... — Vallahi ben yâpmâadıim bunu. Doğru söylüyorum, ben yapma . dım reiz bey. Hem yapmış olsay-| drm, şimdi beni karşınızda göre - mezdiniz, ki kaçardım. Onun için | benim şu anda huzurunuzda bulun duğuma emin olduğunuz kadar bu işi yapmadığıma da inanınız!. Acele bir ağız kalabalığı ile ve mütemadiyen bitibiri arkâsma diz diği “yapmadım,, kelimesiyle ken: disini temire çıkarmağa çalışan yankesicilikten maznun sabıkalı Kara Mustafa yumruğunun tersi. le ağızını sildi: — Adımız bir kere sabıkalı çık- miğ diye canımız da çıkzcak değil ya? Ha., Üç sene evvel olsaydı amenna, “Ben yaptım bu Çince) işi relz bey,, der, cezama boyun eğip, ködese girerdim. -Ama, gim- di dile kolay! Tam liç uzun sene elimi harama sürmedim. Çünkü tövbe dedim bir kere be tövbe! Reis sinirlendi; — Oğlum, iki eaattenberi bizi| oyalayıp duracağına, şumün şura- sında doğrusunu söyleyiversen ol. maz mı? Behlâl Kâhyanın saatini çalmışsın işte, Kendisi, elini ku - şağının içinde yakalamış. İnce kara bıeyıklı, Kara Mustala reisin sualine cevap vermeden ön ce, dudağının kenarına iliştirdiği müstehzi bir tebessümle davacı yerindeki kırmız; küşakir — Behlül | kâhyayı ezer gibi, canınımı ciğerin | den çekip alır gibi süzdü, — Be Allahın kulu, dedi, k sen | Sivasta neler vapılacak Yeni Vali gazetemize şehir işleri hakkında beyanatta bulundu İstasyon tarâfında büyük bir — İmar hareketi başladı Sivas, (Hususi) — Nüfus U - İmum müdürlüğünde buletduğu yıllarda memleket işleri ile çok yakından alâkadar olarak büyük işler başaran ve dürüet faaliyetleri ile tebarüiz eden yeni valimiz Muh tar Okman dün gece istasyonda tüm komutan, belediye, hâlkevi reisleri daire müdürleri ve ük bir hâlk kütlesi tarafından hara . retle karşılanmış, dün makamına gelerek vazifesine başlamıştır. Ye- ni valimizin Ankarada kaldığı müd detçe şehtimizin istikbali lzetin de vekâletlerle yaptığı öğrenmek ve Valöt için bir mülâ- kat almak Üzere ziyaretine gittim Masanın başında hâtaretli, mem . leket işleti Üzerinde belediye reisi |He görüşmeler yapan valimiz beni İde nezaketle karşıladı. “Büyüklerimin tensip ve emir- lerile tayin olduğum Sivasa gele - tek vazifeye Başladım. Buraya gelmezden evvel Ankarada muh- tetem Başvekil ve diğer vekiller. Ye salâhiyettar idare âmirleri aza- fmi muavenet vaadinde bulundu - lar. Bugünkü Sivas umumi harpte tanıdığım Sivastan çok farklı bul- dum. Muhterem Münakılât Veki. Lnin lütfen Gdeliletiyle Profesör Vahnere yaptırdan memleket i - ya misin, hacı mışın? Neye dnğ—u töylemezsin be adam. Bak beni nar gibi yakacaksın da arabalarla günaha girecekkiri/ Düşün bir ke, re, tramvayda kuşağıma kayıveren el, benim dÜlm nakil olurdu ki, el- İletimin biri bilet parasında, diğeti de anama aldiığim Kur'atikerim - deydi. Kısacık böylü, kırmizi — kuşaklı Behlül kâhya, tamamen Mustafa: |nan tesiri altında kalmıştı. Hele Kur'an ve günah sözleri adamca, ğizı büsbütün şaşırtmıştı. — Vallahi, dedi. Küuşağımda bir kımıltı duyunca, elimi atrver- dim. Bir el yakaladım. Emme bu el şu delikanlının değildi. Ağır ve | şık bir adamın kolu boyunca uza- nryordu. Adam şaşırdı, hızla elini gekerek kızdı. Ben? — BSerkisofumu ver! diye ba - ğıtdim. O zaman temakları | mar plânı belediyece esas ittihaz (B ederek faaliyete geçilecektir. Halen imar bareketi istasyon tarafından başlamıştır. Bu cümleden — olarak Münakalât Vekâleti o civarda is - Ümlük ve İnşaat işlerine başlar bulünuyor. İmar işlerinde muünta - zam ve güzel çalışmak ıçın lıele * diye İmar plânını parça parça ta sim edecek ve ikmal edildikçe di ğetine geçecektir. Bu işin de pı meselesi olduğu malümdür. Beledi yeye bu işte kullanılmak üzere, mütedavil sermaye bulmaya çalışı cağız. Buna imkân olmazsa bir inşaat şirketi ile anlaşmak yahut bir ko- başını salladı ve Gata Müstafayı trambaydan atlarken göntererek : — Sattini çalan odur, koş dedi. Onu bıraktım, Öara tâfanık arkasından koştum. Yakaladım. apetetif teşkili hususunu tetkik €. | ğiz. Her halde Sivas bu yıllar ersinde büyük imar hnekeücri—l ne kavuşmuş çlacaktır. Bundan | başka büyük ve modern bir hâlke- | vi İnşası ve amt işimiz de vardır. | Parti umumi merkezinin yardı- | mile bunları da tahakkuük ettire . ceğiz. Mahalli işlerimiz de bundan aşağı değildir. 4 İzi ilkokulun bu yıl açılmasile | | mühim ihtiyaca cevap vermiş nhıı cağız. Lisemizin talebe mevçudu 600, 'ortaokulan -B50-dir. Mlli".lm ,mıkı.—h nda;ku vena Sügenç muabk Yâkin gelgelelim, saatimi bunun lim çıkacaktır. mu yoksa o temiz, şık adamın mi| çaldığını hâlâ anlâyamadım. Kara Mustafa atıldı: — Görlyorsumuz ya, reiz bey. Saati çalan kimmiş: (Sonra Beh . 1âl kühyaya dönerek) hey anam hey, İstanbul kazan sen kepçe ol da o elini kuşağında yakaladığın ek serbest bırakıları Kara Mustafa, dışarda şaşkın — şaşkın gezinen Behlâl kâhyaya söyleni - yordu. — Hiç Kara Mustafa kı-ıh ge zer de izini belli i Çünkü sözlerinize — Eğer beni dinlerseniz susarsınız. kim inanır. Benim o, yine masumdur. Eğer © beni suçlu gösterirse haklı Anavatana gelen ve mıntakamı- | za yerleştizilen göçmenler için Ha. | fikte 1600 göçmen evi yapılacak - | tır Generekteki göçmen evleri de| bitmek üzeredir. Civar kazalara ve yakın vilâyetlere bağlayan şo- selerin düzenli bir hale getirilme- sine büyük faaliyet sarfedilmek . | tedir. a dava bu guretle sü -| Bu hafta içersinde Sivaş - Gü- rün, Sivâş » Erzincan, Sivas . Samsun yollarının arızalı olan ki- sımlarınt düzenli bir hale getirmek için ihaleler yapılmıştır. Güzel ve tarihi Sivasımızın is- tilcbal üzerinde büyük çı!ış:ıııılrlı kı Terini Öyle değil P YVAKIT ADÖNR TaRİFESİ Memlektl W tçinde 95 280 diş! 155 Kf 125 6 475 g:0 # | 900 — dtdd & Balkan BiT d, Değ Aylık 1 3 aylık 6 aylık 1 yülhk Tarifeden içia âyda otüz. kürüğ Posta birliğine girmeyeh ayda yetmiş beşer kuruş dedilir. Aböne kaydını bildireğ tup ve telkktraf üeretini, parasının posta veya bankâ yollama ücretini İdare köl zerine alıt, Türkiyenin het posta VAKİT'a aböne yazılır. Adres değiştirme geretl 25 kuruştür. İLAN — ÜCRETLERİ Ticüret Iânlarinın sanili satırı sondan itibaren ilâf falarında 40; iç sayfalafd 'j kuruş; dördüncü mrıb ikinci ve üçüncüde 2; bitli 4; başlık yanı kesmece $ dır. Büyük, çok devamlı, Fenkil Hün verenlere Byfi sadirmeler yapılır. Resmüi çan santim » salırı 80 kül TİCARİ MAHİYETTE OLMİ KÜÇÜK İLANLAR Bir dela 30, iki defası Sük defası G5, dört defası 73 V8 delası 100 kuruştur. Ü ilân verenlerin bir delası DE vadır. Dört satırı geçen (lâ! Kazla salırları beş kuruştan sap edilir. Hizmel küçük ilân indirtitr. Vakıt hem doğrudan aıl' ya kendi idare yerinde, hera î kara caddesinde — Vakıt Yd altında KEMALEDDİN İRE"DİR Hân Bürosu eliyle —ilân h eder. (Büronun telefonuz kupona — geli tarifesi yıııdı | ğ | l Alemdar sinema$ 1 — Şeyhin aşkı 2 — Korkune © VAKITa abone olunuz ha farla rahatsız etmemek teşekkürlerle ayrılryorum. Sİ yakın yıllarda — Cumhuriyetit Öj |değerli elemanlarile umran, İi |şaf, ve güzelliklere kavuşl” şimdiden göği Nihayet yurulup oturdu. Dirf Pti masaya dayayarak düşünül Rı kendi kendine şöyle diyordu: gibi bir masumu suçlu göstermek kö. lay değildir. Sonra eğer, siz beni itham etmeğe kalkışırsanız, ben de her şeyi, bütün bildiklerimi söylerim hükimlere,.. v Ne yapalım, tevekkeli “iki el bir baş için,, dememişler! Ben de kendimi mü- ı W“ Hokta Sdhı G_lı - 218 dafaa etmek zorundayım. Çermançiyaya gitmeğe — razı oldunuz. Beyle zamanlarda ise insanlar, bizde — Demek senden korktuğumu umu- Halbuki, kalmak, babanizı müdafâaaya — de, bütün dünyaya da, hattâ Franşa — yorsun Öyle mi? çalışmak vazifenizdi, Bütün bunlardan — cümhutiyeti içinde de yine Ademle — Tutalrm, ki adliye ile zabıta benim başka nasıl bir netilce çıkarmamı istiye — Havva zamanındaki gibi boğazlaşırlar. — sözlerime İnanmasınlar. Ama halk, ina- bilirsiniz ? Ama, tiz bu müstesna halde de beter. —nacak. Tekmil kasaba ahalisi sizin âley. İvan yüzü kararmış, elleri dizleri üs- —meğe cetaret edemediniz. hinize dönecek. Rezil olacaksınız. tünde pençeleşmişti. Acı bir gülüşle: İvan, masa Gstündeki defteti göstes İvan, dişlerini gıcırdatatak : — Rvet, dedi, şimdi, ö vakit sana te. — rerek: — Yine seki adamlarla konuşmak miz bir dayak atmadığıma pişmanım. " — Pransızça mı öğrenmeğe çalışıyor- — zevkli şeydir, mi dAemek istiyorsun? Polise götürmeğe gelince, bunu yapa- — sun? — Mâadem ki, anladınıs, © halde rse. m©azdım, Çünkü ortada hiç bir delll yok. Diye sordu. Kkânirm delillerini de gösteriniz, tu ve deliltiz. bana inanmiıyacaklardı. — Bunda şaşacak ne var? Evet bil- İvan nefretten tir tir titriyerek kalk: Ama köteği getçekten hak etmiştin. Bu" — gimi arttırmak hevesindeyim. Belki bir — &. Patdesüsünü giydi ve bir teir töz nu yapmadığıma şimdi pek acınıyorum. — gün bir fırsat düşer de Avrupanın bu — bile söylemeden, hâttâ bir kere dönüp Bözlerin ciddi olmasa bile yine senin — mesut ülkesine kâvuşurum, diyı.. Smerdiyakova bakrtağa — tenezzül bile ağrını burnunu kan içinde bırakmalı i- Hiddetten titreyen İvan; etmeden odadan firldi. çıktı. dim. — Dinle mel'ün mıvar' Dedi; ben Gecenin serin rürgütr altıma çarpın. Bmerdiyakov, ota hemen hemen ih. — genin İttihamımdan kotkanlardan deği, — ca, kızgğınlığı biraz geçer gibi oldu. Ay Hirasla baktyordu. Griğori Vasileviç ile —lim. Aleyhimde istediğini söyle, Diles — vardı. Zihninde karmakarışık fikirler, münakaşaları yaptığı vakıtlarda takın- — diğin gibi Uade ver müstantiklere.. E> — gönlünde bin türlü hisler bir kasırga dıği âlimane bir tavırla: ğer seni şimdi ellerimle boğup gebert: — gibi dönüp düruyordu. — Mayatın tabif şartları içinde ka- — miyorsam, bunun - bir tek gebebi var: Kendi kendine: fun bu türlü hareketleri yasak etmiş- — Senin katil olduğundan şüphedeyim. İs- — Hadi bakalım, elinden gelirse, git tir. Pakat hayat hep basit şartlar için. — tiyorum, ki cezahı âdâlet versin. Cina. — de şinidi Smerdiyakovu itham et, Katil! de akıp gitmes, İstienat haller de var, — yetini meydana çıkarmak için elimden — büdur, diye polite ilade ver. Hem ne Neden Çermançiyaya gittim? Bu laşıştan makaedı ne idi? Muhakkak fe- na bir şey olacağını biliyor, hattâ bek- liyordum. Şu halde herifin hakkı var. — Eğer babamı öldür“n Dimitri ğü de Smerdiyakovsa, ben onun su$ tağıyım., Çünkü onu cinayete ben vik ettim... Acaba gerçekten teşvik tim mi? Henüz bu husustaâ mutlak kanaatim yok. Yalnız şu var, ki katll Dimitri değil de Smerdiyakö ben de katilim. Onun yüktek sesle söylediği bu " cümle Üzerine, Katetin Ivanovna, rinden kalkarak köşedeki masaşına ve çekmecetinden bir mektup getli fvanın önüne koydu. Bu mektup, velce genç kızın Aliyoşaya bahı kâğıttı. Dimitrinin katilliğini âu mek bir surette isbat eden bir mel Dimitti bunu, Aliyoşanın manas' giderken yolunu kestiği gece, ril Tü sarhoş bir hâlde yazmıştı. Hani şu terina ile Gruşinikanın ilk kat müthiş hakaretle biten akşamın Aliyoşa, bu feci sahnede bulunmuş rteği parça parça Stareçin yanına &ü yordu. Dimitri, kardeşinden aytılır a Gruşinikanın evine koşmuştu. Genç dınla görüşüp görüşmediği malüm ğildi ama, delikanlının geceyi m nede deli gibi içerek geçirdiğini g Iur.;whlr İste orada kendinden geç bir bülde iken kalem kâğıt istemif (Devamı var) İ?aramazof EarjeŞİer' Yıtan. Dostovovıııî İ —. N ü defa olarak babasının evinde ıeçırdi son gecetin bütün an. üne hücum ediyordu. korkuluklarından — tarkarak unda dinlemiş, nasıl he- yecanla titremişti! Bu sırada duyduğu ıztıfap o derecede şiddetli idi ki, göğ- süne gerçekten — bir hançer saplarımış gibi maddi bir âacı bile hissetmişti. Yine: — Bvet, evet herif doğru söylüyor. Bu cinayeti ben, İstemiştim. Diye sgöylendi. Sonra: - ouçckın istedim mi acaba? de: k; gi aka Smerdiyakevu öldüre meliyim, Eğer buna da cesaret edemez. sem, yaşamağa hakkım yök demektir. Ivan, böyle söylene söylehe Katerin İvânovnalara yordu. Genç kıt, ö. nun perişan halini görünce, deliye dön- dü, Tuttu, Smerdiyakovla aralarında geçen konuşmayı, en küçük teferruatı- na ve en basit kelimesine varıncaya kas dar onâ da anlattı. Kater'n teskin> çalışryor, fzkat İvan geniş adımlarla bir aşağı bir yukâre: da. Tağıp dürüyoör ve abuk sabuk söyleni, Ü ça a quııutıımı.-ı. e öd