| -3 Şo Büyük Milll Roman HARMAN SONU l — Hanım hükümlerine h S Kabaca döşek ama tam ta. Sita misaldir. Hani bazı ko. olur. Arsanlar gibi » pufla döşek kadar kıç - rx' koca koca kalçalar, ayaklar. Mç € bakaram ki Kâğıthane yo. | gini çıkarmağa, kolasız bir göm. " yarısında tiknefesleşip n Na v F v eg TEŞTE N T diye tola £ PPfT Yaj —.uolib 'İ: Bözünü —ayırmıyor, diyordu '%.M & 'I' âı şfğı' & Mem I!" ? Cemilin x Sir m, — Şimdi Hâlâ pencere önündey, M" Keyfiyet derinleşmiş, kö. Corciyi unutmuşlardı. A. ! hanıim dil döküyor, ya. dinliyor, yukarıda, (sportmen) de. gidip geliyordu. kendine gelin güvey, & ondan bahediyorlar ve ta ciddiyetle. Mutlaka bir dar. lan değil, bahis ona dair... hiç fena değil, pekâlâ şi. Kusuru zayıflığında. Hakkı mu biçarenin, kim bilir nden çıkmış, gürbet . Yaşıyor. Kimsesiz, bekâr . tiğini kale bile almam lar. Gösteriş yerinde de kof.. Öteden bir çift tozları topraklara kata - ye kişneye, kuş gibi gelir; Tühzada bayırı açık söyle, öbür mı fercih edersin, yoksa Bibileri mi?, ister istemez tasdik aşağıdaki de Adeta cimnastik adım, bir yandan da aşağı . gam, gussa içinde.. Şıkarı için, Bakı,ba, damcağız dalkavuklu. ınun mu? İstiyerek mi , yoksa yüreği hun ola . yaygaraları duyuldu: .n“hyö Jozef, mon profesör! boylamış, Corcinin B « atılıp kollarını dolamış, dedi, bu adam Ma. Biyanm tiyatrosunda şanoya Wdyın'dm geri kal _İ_tlıhı keyifli. üstün bile çıkacak, S Yapma allasen!.. s M Neden? Vallahi dediğim gi. | bastı: duruşlarma, söz söy. hallerine. (Fanfan, Klo, | ma; söylenirsen inan olsun biber N oyununda Blncmclyınmikoyanm... Şimdi inandım, h kucaklamasının, son alrp nasihat çekme. tipatıp aynı.. - Nder .— Binemciyan dediğin pek mi | da; ona ağız açmaklık gerekmez. rastıga bulayıp, pudra. | leyordu: i abla, o nerede, bu ne. | Ki fingirtilerile şöhret giar dnl. üp civanlık taslamasına | L,l Matah sanki? Saçlarını, bı. T Vor. n Pa T Gvv, by. el, V ?. Alay beyinin yemini billâhla Wöyl. eiyan 20 yıl mı, 25 yıl Yaxıdarda Tezdiyedeti yine böyle kara kara çocuğa perdenin | On sekizinci Sermet Muhtar asrın en meş. üzü İhur ressamla- kayallirla de badanalarlae yından Vato fşıklığa çıkarmış.. (Watteau) nun Andelib hanımın kahvesi, öte. “Lhkayt,, isim. kinin sütlü çayı çoktanberi masâ. int nm Üstünde; ikisi de buz.. KAETİSEN DÜ - müzesinden ça- Cemil sandalı çıkarmağa ka . Unmış olduğu, yıkhaneye dalmiş, Corci de Ka.|, | bilairmiştik. notaja uysun diye ceketile yele. Bütün — gayret- lere rağmen tab lo henüiz ele ge- çirilememiştir. “LAkayt. İ« simli — tabloya mütehassıslar T milyon — frank kıymet — takdir etmektedir. E. sasen Vatonun “Mezzetin,, isim H tablosu da yakın bir za- manda ayni fi. yatla Sovyetler tarafından A.- merikaya satıl, mışlır. “Lâkayt,, tablosu Luvr mü- zgesinin en büyük bir kıymeti idi. Fransız. -efkârıumumiyosi bu hâdiseden teessüir duymak- ta ve matbuat müzelerdeki mu- bafızların kifayetsizliğinden bahsederek böyle saçma bir ta. sarrufun çok mühim zararlara sebebiyet — verebileceğini ileri sürmekte, “Lâkayt,, tablosunun çalınmış olmasını da misal o- larak göstermektedir. Filhakika bütün Fransız mü- zolerindeki mubafızlar meycu- du buügün için Üç yüz küsürdür, Pransız gazeteleri güzel sa, natlara verilen kıymetin bu şe- kilde tasarrufla kabili telif ol madığını İlerl sürerek, geçen |lek giymeğe odasına segirtmişti. Ortanca, herifin vıüyeder&nî! gözünün önüne getiriyor, Manak yanın genç aktörlerine sahiden benzer buluyordu. Binemciyan . dan ziyade Şahinyana, Zira o Ba. | rışın, gağaca burunlu, nahifçe - dir; bu da öyle. İçinden: — Evet, ben daha iyi benzet. tim, diyardu. (Ladam o kamel . ya) da Gaston rolüne çıkan Şa. hinyant çok hatıra getiriyor.. Andelib odada gezinirken ma. sanın üstündekileri gördü: — Demindenberi beynimde bir sersemlik, kulaklarımda uğultu. Durup dürürken neden diyorum, meğerse sabah kahvem! içmemi. şim. Kahveyi de, senin sütlü ça. yını da getirmişler de haberimiz yok... Ortanca, sofaya çıkıp merdiven Beslemenin sesi: — Benim Ortanca hanfendici . Bim!.. — Kızım, klçlük ablam bir kah ve daha istiyor. Benim fincanı . ma da sinek düştü; başkasını ge. tirl.. Andelib hanımın bilmem ka . çıncı sigarası parmaklarında, a. kıl hocalığı yine ayakta: — Görülem köye kılavan ista. ' müzesinin — iyi bak... Gençein, güzelsin, bir | İSU/ Yir antikacıdan — Vatonun içim susun. Kız oğlan kızlar kaç iki tane taklit tablosunu 700 para eder senin yanında, Padişah |DİN franga satın aldığını ve ikballeri, sultanları gibisin.. E. pürayi böyle havaya atan mü. nişten olan, Ziver Bey denilen | *ssesenin, birkaç bekçi aylığı- populdak başını nara yaktı. Ka.|Ni, tasarruf etmek için, Vato. bahatin büyüğü onda da değil a,|Nun hakikt eserlerinin çalışma. şimdi ağzımı açtırma.. Kısacası | &ına sebebiyet verdiğini bildir. gün görmedin; en alâyişle, hop.|mektedir. Çalmman şaheseri, ele geçir- devam et. ceksin?. yap edilmişlerdir. | Ortanca kulak kesilmiş, dinli. Şimdiki halde son günlerde yor, başile tasdik ediyor, beriki | müzeyi sık &ık ziyarot etmiş ve kahvesini yadum yudum içiyor: İyato'nun eserleri ile meşgul | — (Ben geldim gidiyorum, şer İolcane bulunan kısa boylu genç olasım Halep şehri) diyenleri çok |bir ressamdan şüphe edilmek- gördük.. Yağma yok, buna nelteğir. Ancak bu Tessamın hü. | Allah razıdır, ne de kul!.. viyeti henüz meçhuldür. ge KUŞ Suçlu olması mümkün bulu- Deniz kenarından Cemilin ba.'nan genç resmam eser çalınmaz |ğartıları, yalırın hamlacı baıııı.ld.n bir gün evvel yine Luvr |na küfür savuruşları aksetti; müzesine gelmiş Vato'nun “Giü — Geşmişi, sinsilesi *** lu'1es,, tablosunu uzun uzun sey. herif, sen karışma bana; profe .| rettirten sonra cebinden kü- sörümle gezeceğiz!.. çük bir resim defteri çıkararak Hanımlar pencereye saldırdı .leserin bir krokisini yapmağa İlar, Cemil küreklerde Corci de|başlamışlır. dümende; açılıyorlardı. İk! sant kadar ayni vaziyet. | Kahvesini içmiş, kafasını top.İte çalışan ressam muhafızdan |lamış olan Andelib Hanım şimdi'bir portatif sandalye — istemiş, fakat eseri kopya etmek mü- Tül perdelerin arkasından gö.|saadesi olmadığı için bu arzu, |zetlerken, yanmdaki bir çimdik isu reddedilmiştir... Muhafızım ifadesine göre, res — Bundan sonra ağzını hiç aç.'çam takriben yirmi beş yaşla - İyında, iyi fransızca konuşma- yan, kısa boylu bir gençtir.. kan. | dtm, iman cttim. Dayacağız haki. |katen sana deli, divane... | Bunca seneler Boğaziçlerinde. cağız sükütta.. Ustası karşısın . Kulaklarını kabartmış ve din. — Ahar dakikalarımda, dudak larımın arasına akıtılan Zemze. min kimlerden geldiğini de inkâr| ' etmiyeceğim doğruluktan çıkma. maya aht ve peymanım var., (Devamı var) Bir W___r;_alııll maceraları: N bA 'Vatonun tablosunu bir eri ressam mı çaldı? — (Ankarada olduğu gibi İstan | Kondisine sandalye “verilmi - yen vtessam, çalışmasına ayakta devam etmiş ve meraklı bir a, dam olan muhafız ressamın yap tığı resme dikkat ederek bu- nun mükemmel bir çalışma ol. duğunı görmüştür. Yirtesi gün, genç ressam da. ha sabaltan yine ayni yere gol miş, çalışmasma devam etmiş. tir. Saat 13 olduğu hülde res- samın yerinden bile kıpırda. madığı görülmüştür. Tekrar saat 14 do vazifosi başına ge. len mubafız Cosari meraklı ressamın bu kore de yanında genç, zayıf, küçük sarışın bir. kadınla birlikte heraberlerinde getlidikleri açılır kapanır san-. ayni yer. de oturduğunu ve çalışmasına devam ettiğini görmüştür. İşte Vatonun meşhur Lâkayt tablosunun bu açılır kapanır sandalyo arasında müzeden çıkarılr.ış olduğu zannedilmek. tedir. Güzel bir tesadüfle şahese- rin çalındığı saat tesbit edilmiş olan bir zat hâdise günü Luvr müzesini gezerken saat 15,40 da tablonun yerinde olduğunu görmüş ve saat 15,55 de de bır sızlık vakası meydana çıkmiş. tır. Bu bir çeyrek saat zarfımnda tablonun çalımmış olduğu an, laşılmaktadır. Bu saatler âra- sında müzeyi gezen bütün zi- yaretçilerin kimler oldukları da tahkik edilmektedir. Bir haftada yakala- nan kaçakçılar Ankara, 16 (A.A.) — Geçen bir hafta içinde gümrük muhafa- za teşkilâtı, Suriye hududunda 26 kaçakçı, 307 kilo gümrük kaçak roalı ile 136 kilo uyuşturucu mad. de, 57 Türk lirası, 57 defter siga. ra kâğıdı, 10 kaçakçı hayvanı. İrak hududunda: 2 kaçakçı, 40 kilo gümrük eşyası, 34 Türk lira- sı, 289 kesim hayvanı. İstanbulda, 6 kaçakçı, S9 kilo gümrük eşyası ile 7 kilo inhisar * eşyası cle geçirilmiştir. YÜT tir, Sabık zabıta Amirlerinden | &6 — VAKIN 17 HAZIRAN 190 Günün meseleleri Ankara istasyonuna girerkan Uyor. İlk teşebblisln, fovks, ] dada taksitle evler vapılma. |sağda büyük bir sahaya yayı mış evler göze çarpar. Yüz elli evler, yahut bahçeli evler. Me - murlar için yapılan ve memur. lara taksitle verilen bu evler, hiç şüphe yok ki ev hasreti ile tutuşanların en büyük arzula - rinı tatmin etmiştir. Ev, her insan için en büyük ve on eş. siz bir ihtiyaçtır. Evsiz olmanın insanlara yüklediği külfetten başka bir de verdiğl ıztırap, üzüntü ve korku vardır ki, bu hepsinden üstündür. Geliri yerinde olanlar bile bir gün eva!z kalacaklarından korkar - lar. Yıllardır. kira evlerinde oturanlar dalma: — Vordiğim kiralarla şimdi. ye kadar bir apartıman yaptı- rabilirdim.. diye sızlanırlar. Ankara, birçok memurları ev sahibi kılmakla hayatta on, ları büyük bir yükten kurtar - mıştır. Memur eve kira verme, den girdiği evin taksitini öde- mokte, bü surotle evsizlik 12tı. İrabını duymadan evlâtlarına bir ev bırakabilme saadeti için- de yaşamaktadır. Burada, ev. sizliğin acılarmı anlatacak de- ğiliz. İstanbulda bulunan — sayısız memurların da en büyük ve tek arzularına tercüman olmak is. tiyoruz. Bu mevzu etrafında temas ettiğimiz —memurlardan aldığımız netice şu: — Bugün bir alle için üç dört odalı bir ev iki binden üç bin Uraya kadar mal olu- yor. On sene müddetle birçok memur ev almak iİçin aylığın. ddü hatta Tedakârirk * yapmağa Tüzrdir” AYda yirmiNradan el Ü Uraya kadar aylık verenler için paralarını sonradan ken, dilerine ait olacak bir eve ya- Urmaları umulmaz bir Jütuf o. lar. Bu gibi memurların bir eve gahip olma kazancı İle ilk ba- kışta akla gelmiyen , fakat dü. şilnülürse ev sahibi olmak kü- dar faydası olan bir ciheti da. ha vardır. Mütemadiyen somt semt taşınma külfoti ortadan kalkıyor. Ey taşıma bir külfet olduğu kadar ?arardır da. Memurlar için taksitle evi, binlerce memur dört gözle bek- satımı kayda tâbi olan kıymetler harice kaçırılmaması için yalnız Merkez Bankasının satış yapması kararlaşmıştı. Bu yüztlen kuyumculuk sanatı |lar sokağında İsmeteo © müsbet neticeler vordiği g. rülecektir.,, Taksitle ev fikri, yalnız me, murları değil, serbest meslek erbabını da şiddetle alâkadar etmektedir. Bu husustaki mü - talşalar da şudur: — Memurların takslitleri ver. me bakımından haiz oldukları fstünlük kabul edilir. Vermi- yenler maaşları haczedilebilir ve salre.. Fakat serbest meslek erbabı için de bir formül bu. lunmalıdır. İşi yerinde olduğu tahkikat neticesindo anlaşılan taliplere icap ederse — mütesel- sil kefalet usulü ile ev verli. melidir.,, Bu umum! jhtiyacı bu suret- le tesbit ettikten sonra, İstan, bulda bu şekilde evlerin yapıl - ma imkânr olup olmadığı ci, hetleri etrafında da tetkikat yaptık. İş, hiç şüphe yok ki ay- ni zamanda beledi bir teşebbü. so ihtiyaç hissettirmektedir. Zl- ra mahallelerin teşkil edileceği yerler, belediyece tesbit edilme, si Iğzım gölmektedir. İstanbulun bu gibi yerlere fazlasile sahip olduğu meydan. da bulunduğuna göre, tesbiti 1- cap eden nokta taksitli evlerin nerelerde kurulabileceğidir. Bu hususta fikrini söyliyen bir zat demiştir ki: — Her hangi bir makam böy. le bir toşobbüse girişirse şüp - hesiz en kolay cihet yer olacak. tır, Çünkü yeni kurulacak ev - ler için şehirde istimlâk yap. maya da lüzuln yoktur. Anka rada olduğu gibi, şehirden u. zak bir mahal intihap edilir. Bugün için İstaabulun, daha sıhh?i ve ev yapmağa müsal! yerleri şehir ciyarıdır. Şehrin hangi tarafına bakarsanız ba - kınız, bu gibi evleri yapmağa miüsalt arsalar bulabilirsiniz. Yeter &! Inşaatı yapacak bir makam bulunsun.,, Üzerinde daha çok fikir mü. talea dermeyan etmeğe müsalt olan meyzuumuzu genişletmek lüzumunu görmüyomuz. Ortada bir ihtiyaç ver ve teşobbüsün semoereli neticeler vereceği de aşikArdır. Meselenin can dama- rı; Teşebbüsü yapacak makam bulmaktır. Vekiller heyetinin bir kararı Kıymetli madenler serbestçe alıp satılabilecek Vekiller Heyeti tarafından ve- ) hale gelmişti. Vekiller Heyetinin rilen yeni bir karar ile, memleket| bu kararı her tarafta büyük se. dahilinde bir müddettenberi alım| VNŞ uyandırmıştır. Bu maddelerden yapılan ziynet madenlerin bundan sonra serbest.| eşyaları da yalnız sahibinin vakti- çe satılması kabul edilmiştir. Es- |le mütenasip bir miktarda olursa kiden altın ve emsali madenlerin | harice gönderilebilecektir. Yangın Dün Nuruosmaniyoede Kılcı- ait iki gitgide sönmüş, hattâ dişçiler bi.| numaraltı dükkânın bacası tu. le kendilerine lâzım olan altın ma.| tuşmuş, itfaiye tarafımdan sira denini kâfi miktarda bulamaz bir|yet etmeden söndürülmtüştür.