4—VAKIT 26 ŞUBAT 1939 Fakat pârası olmıyan müslüman lar, büyük sarık giyme müsaadesi mi alamıyorlar, Şucca'a ateş püskürüyorlardı. Şe- hirde birçok padişah varmış gibi muhtelif kimseleri: küm sürüyordu. Ç bu yüzden şeyh arzuları hü- nkü Murattan emir almak hiç de güç olme- yordu, Şehzade Mehr görülmemiş bir ta; mak için hazırlanıyordu. Ş gazp hükümdarlarının elçileri lunacaktı, Asya ve Avi ü Şa da "Mimarbaşı,, ünvanı ile in şdata nezaret ediyordu. Meşinden kaba bir elbise giymiş - beş yüz kişi buyunlarında kırba- intizamı bozanlara larla dolaşır, . su dökerlerdi. O vakit Avrupa devi dik, Avusturya, Rusya, Lehistan, Transilvanya,, Buğdan, Eflak, Ra” göze, Asyada İran, Gürcistan, Öz- bey memaliki, Amerikada Cezâir, Trablus, Fas, Marakeş idi. eşine rastlar» mamış sünnet düğünü yaptırmak için hazırlığa başlandığı günlerde yı, İliko, Eliso ve yedi Gürcü ör İstanbula girmişlerdi. Düğün, İstanbul yerinden oy» nıyordu. Her ewde, her kahvede bir tek mevzu vardı; Sünnet dü- günü, Dört yüz adım uzunluğunda ve yüz adım genişliğinde olan Atmey danı, seyircilerin rahat edebilme- leri ve kolayca seyredebilmeleti için hazırlanmıştı. Sultanlar için İbrahim Paşa sarayının avlusunda köşkler, üstü örtülü karargâhlar yapılmıştı (1). Sarayın alt tarafında ve gene on» dan başka bir bina vardı. Bu bina- nm terheli taştandı. Üzerine üç kat taht yapılmıştı, Birinci katta ecnebi devlet elçileri, ikinci katta içeri ve dışarı ağaları, üçüncü kat- tâ beyler beyleri ve vüzzot otura- caktı, Ibrahim Paşa sarayının kaışı- amda veziriâğzam Ahmet Paşa sa- yaymın bulunduğu yerde wuzika duracaktı. Ayrıca düğün ağaçları 'da burada bulunacaktı. Daha aşa- ğrda gene o tarafta Acem elçisi i- çin bir “temaşagâh,, yapılmıştı. Tavanında birkaç yüz mumlu bir avize takılan bubina cidden gü- gelâi. Yanında Fransa elçisinin tema- şagâin vardı. Kaptanpaşanın te- maşagâhı karşısında şerbet ve di- ger ferahlık veren içkilerin hazır- lanması işin büyük bir çadır kurul muştur. Meydanın ortasında iki direk dikilmişti. Biri kırmızı boya ile boyanmış, ötekine zeytinyağı sü- xülmüştü. Bu ikinci direğin tepe- e, üzerine binlerce fenar asılı büyük bir çenber konulmuştu. Fe- nerler, gece Atmeydanını aydınla- tyordu, Rumeli beylerbeyi İbrahim Pa- şa, “düğüncübaşı,, memur edilmiş» &, Sokullunun damadı olan Ana- dolu Beylerbeyi Cafer Paşa, şer- Hazirarın birinde Padişah deb- debe ve tantana ile Atmeydanın- daki İbrahim Paşa sarayına geldi. Alayın nihayetinde sırma elbise giymiş çavuş ve neferlerle saray ağaları ve askerler bulunuyordu. Ondan sonra sünnet ağaçalrı ge- liyordu. Bu ağaçlardan yirmi Zira ve daha uztn dört sünnet ağacının etrafında seksen yeniçeri duruyordu. Daha sonra altın işle meli ve kırmızı renkte elbise ile iki siyah sorguçlu bir kavuk giy* miş olan vellaht geliyordu. Sağ kulağma gayet ağır pabak bir ya- kut takılmıştı. Belinde gene kıy- metli taşlarla süslü bir kılınç par- lyordu, Elinde altınla tezyin edil- miş bülürdan bir topuz ışık saçı” yordu. Şehzade düğün yerine gelir gel mez doğru babasına değru ilerli- yerek elini öptü. Bu sırada sünnet ağaçları sarayın karşısına dikilmiş, muzika neşeli havalar çalmaya bşa Jamıştı, Üç gün sonra sultanlar bir $e- ile berâber At- imeydanına geldiler. Macaristan ve Bosna hududu esirlerinden on yeni esir bunl kerleme kârvani çetin oyunlar, seyircileri eğlendi” recekti. Esirler, hançerlerle yucdular; mızraklarla bi deldiler, Biri. daha çok gayrete ge lerek demir bir harbeyi vücuduna sapladı. Onu görenler, rekabet €- erceşine vücutlarını delik deşik Padişah, esirlerin oyunlarını men- etti. Şekerlemeler çok sanatkârane yapılmıştı. Dokuz fil, on yedi ars- lan, on dokuz pars, yirmi iki at, yirmi bir deve, dört zürafe, dokuz deniz kızı, yirmi beş doğan, on bir leylek, sekiz turna, sekiz ör- dek ve daha birçok şekiller vardr. Hepsi on doküz hayvana yük- lenmişti, Hayvanların şekizine kır- mizt, yedisine sırmalı Şam kuma- şından gaşiyeler vurulmuştu. Şekerlemelerin tevziatında Zen ci ve diğer cambazlar bağl direk ler, Atmeydanmdaki dikili taş ve amut üzerinde yaptıkları oyunlar. | iğ PVAFKAS 2D) YAZAN: Sünnet ağaçlarını şehirde dolaş" tırabilmek için birçok dar sökak- lar genişletilmiş, evler yıktırılmış- tı, Bu eğlencelerden sonra vezirles hediye takdimi merasimi ya- pıldı. Sinanpaşa padişaha, mükel- Tef eğerler vurulmuş beş at, şeh- zadeye muhteşem elbiseler, altın- lar içinde ve incili gaşiyeler vuru müş üç at takdim etti, Bu hediye lerin kıymeti kırk bin altın tah- min ediliyordu. İkinci vezir Siyavüş Paşa 20 bin altın kıymetinde sekiz at ve sır- mal: kumaşlar verdi, Üçüncü ve- zir Hadim Mesih Paşa ikisi mü- kemmel eğerlenmiş dört at ile toz bin altın kıymetinde yüz elli KIZLARI NİYAZİ AHMET kat elbise takdim etti, Padişahın berberliğinden vezir- liğe terfi eden Cerrah Mehmet Pa şa on beş bin altın kiymetinde at- lar, elbiseler, köleler, gümüş oyun caklar hediye etti. Sadrazam kethüdası Osman bey de on bin altın değerinde kumaş seü ve Kıbris köleleri ge- devam ettikçe her akşam! | her yirmi öküz dağıtılırdı. (Devamı var) (1) Bu ibrahim Paşa sarayı, son aylarda uzun münakaşalara yol a çan hapishane binasının bulundu- ğu yerde idi. Amerikada ve PT merimda ve Kapalı. Bütün dünyada oldugu gibi.. İSTANBULDA DA TYRONE POWER ALICE FAYE'tin muhteşem temsilleri ve İSARAY -— müstesna programı BUYUK CAZ FRANSIZCA SÖZLÜ Filminde takdir alkışları top-! lamaktadır, Bilhassa İRVİNGİ BERLİ'nin ve musikisi ALİC FAYE'nin şarkıları büyük bi alâka ile dinlenmektedir. Cidden bugün görülecek bir film saat 1 ve 2,30 da tenzilâtlı matineler MM. ARE Mevsimin en —» BUĞ ÜN «mmm SAKARYA SINEMASINDA güzel Filmi RİTA JEANETTE MAC-DONALD NELSON EDDY Beynelmilel Caz muganniyesi LYBİA DIMAS'ı PARK OTEL.'de DİNLEYİNİZ Bugün saat 17.30 da matine : | İPEK SINEMASINDA Senenin en muazzam ve en © Mükteğemi! Fransız Filmi ann» PEK YAKINDA «amana Ss ali ABDÜLVEHAB'a Zafer tacı kazandıran BAYAN LEYLA MURAT ile çevirdiği YAŞASIN AŞK Başrolde: HARRY BAUR Bügün saat 1 ve 2,30 seanslarında 'TENZİLÂT vardır. ABONE TARİ Memleket içinde “8 475 - 1 yillik 409 Terifeden Balkı Için ayda otuz İürU? Posta birliğine girmti ayda yelmiş beşer K medilir. Abone kaydını yad, tup ve telgraf ücretli parasının posta <ef# yollama ücretini ida” zerine alır, Türkiyenin her postö " VAKİT e abone PE Adres değiştirme 2 kare İLAN ÜCRETİ Ticaret ilânlarin satırı sondan itibart” Bau falarında 40; iç s37 vi kuruş; « dördüncü ei ALi ve üçüncüde İ '£ ; başlık yanı kes an Büyük, çok devami renkli ilân verenler# indirmeler yapılır. R€ ran santim < satırı SÜ” TİCARİ MAHİYETTE © KÜÇÜK ILANE Bir defn 80, iki deil defası 65, dört defafi defası 100 kuruştur. vg ilân verenlerin bini vadır. Dört satırı $€ fazla satırları beş yare sap edilir, Hizmet küçük ida indirilir. y Vakıt hem doğruda e ya kendi idare yerind& kara caddesinde V# altında KEMALEDD İlân Bürosu eliyle eder. (Büronun telefon” # Aylık 3 aylık 6 aylık yef kuponu tarifesi gs” Rus. tarihinin. kanlı .. TAÇLI CANAVAR 'Harikulâde bir müvaffakıyet kazanmaktadır, Pil ahatça görmek İstiyenler için son fırsat Bugün saat 12,45 ve 2,30 da tenzilâtlı matineler. SEMİN i E LEK Srldiğkirdü 4 haftadanberi akıllara hayret veren bir muvaffakıyet ve BUYUK VALS Program çarşamba günü kat'i olarak değiştirilecektir. rağbet kazanan betçibâşr'idi. Kaptan Genç Ali Pa- la halkı eğlendiriyorlardı. Yazan: Dostoyevski Çeviren: Hakkı Süba Gezgivo © 107 Ama, verdiği sermayeyi, nerelere ya“ tıfıp, nasıl ileteceğini öğretmiş, kâr ve kazanç yollarını göstermişti. İşte bu ralarda bir pata işinden ötürü Gr ka Fiyodor Karamazolla tanışmıştı. Fi- yodorun (delicesine âşık olduğunu anla yan hâmisi, basta döşeğinde bile gül- mekten kendini alamadı, fakat “Dimit- ri,, nin de işe karıştığım görünce; — Gruşinika, demişti, eğer bunlar arasından birini seçmeğe karar verecek- sen, ihtiyarı tercih et ve seninle evlen- meden aslâ yanma sokma, Yüzbaşiyle bağdaşma. Ondan hiç bir şey kopara- mâzsın, ihtiyar ömrünün sonunda böyle konuşmu Gerçekten de beş ay sonra öldü. Kasabada çok kişi ikaya karşı baba ile oğlun aşkını biliy: akat genç kadının bunlardan hangisine daha yumuşak ali Kestiremiyordu. Hattâ en yakın rın bile bu noktada sağlam bilgileri yok- tu, Netekim, senra üstünde duracağı- miz facia yüzünden mahkemeye gelen çapkın, uşaklar, Gruşinilkarın Dimitriyi korku belâsı kabul ettiğini söylediler. Çünkü Dimitri: —'Eğer, beni içeri almazsan,seni öl- inika Akajo mobilyalarla döşeli üç odalık evinde pek rahat bir ömür sü rüyordu. Aliyoşa ile Râkitin geldikleri vakit hava kararmış; fakat henüz lâm- Genç kadın, biraz yıpranmış meşin divana uzanmış yatı yordu. Başıtun altında iki yastık vardı. Siyah ipekten bir elbise giymiş, saçla- rım kendisine pek yakışan bir dantelle Omuzunda donuk altından bir broş vardı. Yüzü, dudakları kızarmıştı. Bir aya- £ı sinirli sinirli sallanıyor, bi ken sabırsızlandığı Jenlerin çıkardıklar: gürül rek sıçradı ve Ürkek bir sesle? —— Kim 0?.. Diye haykırdı. Oda hizmetçisi hemen onu yatıştırmağa koştu ve: balar yakılmamıştı. örtmüştü. — Korkitiliyiz, o değil Dadı, Aliyoşayı kolundan tutarak salona sokan Rakitin: — Nesi var acaba? Diye düşündü. Gruşinika, heniz ken dini toplayamamış, ayakta duruyordu. Baş örtüsünün altından kurtulup boşa- nan gür bir tutam kestane renkli saç, sağ omuzunun üstüne düşmüştü. Fakat misafirlerinin kimler olduğunu anlama” dan düzeltmeğe kalkışmadı: — Ah, sen misin Rakitin, ödümü ko- partim... Kim vâr yanında?.. — sonra yı tanıyınca — bak hele... Ras Nasil bağardın bu işi?... Diye haykırdı. Rakitin, emir vermeğe salâhiyetli tek İifsiz vir adam tavriyle: — Söyle de ışın getirsinler, Dedi. — Tabii, tabii... “Fenya”, mum ge tir!... 'Tam zamanında düştün Rakitin! Aliyoşaya cici bir selâm verdi ve aynaya dönerek, saçlarını düzeltti... Memtun olmamışa benziyordu. Yüzü birldenbire değişen Rakitin; — Fena zamanda mi geldik yoksa?.. Diye sordu. — Yok canım, beni korkuttur... Hep si bu işte., . Grüşinika bu cevabı verdikten sonra, gülümsiyerek Aliyuşaya döndü: — Korkma benden yavrucuğum, de- di. Bu umulmaz ziyaretinle beni pek sevindirdin., Önce "“Mitya, kapıları zorliyor sanıp ürkmüştüm... Çünkü c- na karşı suçluyum. Biraz evvel aldat- tım, İhtiyar “Kozma,, ya gideceğimi, hesap göreceğimizi söylemiştim. Hafta- da bir kere gerçi oraya giderim. Ben- den başkasma emniyeti olmadığı için odaya kâpanır ve e defterleri karıştırırız. Ama, “Fena, i nasıl bıraktı da gir- diniz?.. Fenya!. Fenyı Hadi koş ara- ba kapısınından bak bakalım, görünür- lerde yüzbaşı var mı? Çok korkuyo- Tum.. — Baktim madam, baktım. Kimsecik ler yok. Ben de korktuğum işin âralık- lardan sık sik gözetliycrum, — Pancurlar kapalı m:?.“İndir'per- Işik görünmesin!... Aliyoşa, kar zden bu akşam pek korkuyorum. Gruşinika, çok sinirli bir halde idi, bağıra bağıra konuşuyordu. Rakitin: — Ne diye korkuyorsun? Önceleri böyle değildin..Onu istediğin gibi çekip çeviriyordun, Dedi — Mühim bir haber bekliyorum. Mit yadan onun için korkuyorum. Benim “Kozma,, ya gittiğime inanmadı sanr“ rım, Şimidi Fiyodorun bahçesinde pusu- ya yatmıştır. Eğer hakikatön, orada ise, buraya gelemez. Benim de içim ferah- Jar, İbtiyara da gittim. Hattâ Nitya ile ileri Misi ini berber gittim, Gete e yar : almasını söyledim. On iy radan fırlayarak kaçtım. O Jaşacağım diye içim ir ö — Niçin giyimlisin? baş örtün var. — Tuhaf kehdinsiri.. 2 him bir haber bekliy: pirrr diye uçacağım. mr miyeceksiniz. Neye süsleD ay” anladın mı?.. — Nereye üçâcaksın? — Eğer sana bunu sor diğini söylersin yavrum! Rakitin onu hayretle sü” di: gedi V — Ne kadir şensin..- sö! halde görmemiştim. Baloy* gâliba. — Sen balonun ne demek * biliyor musun? — Ya sen? — Ben, üç sene evvek g nu evleridirdiği vakit bi” tüm... Ama evimde bir pg k vatken seninle ne diye K9" Sevgili Aliyoşa, gözleri” cağım geliyor. Nasil old4 iyi Pl din san?... Doğrusu, seni Li iz yordum. Ziyaretin pek Dn na rastladığı halde Yi”* is num. Otur benim güzel Sani raya.... Şuraya ba ia edi)