4— VAKIT 16 ŞUBAT 1934 GK ekerek : — Demek zorbalık yapıyorsun? — Karım döyurmek için iş gür. mek lâzım., — Bir iş bulamadın mı?. Efca- din yok ma ?.. — Kendime kendim efendilik yaparım Sultanım?.. : Raziye Kalfa Dayıya daha çok sokulmuştu. — Aza bu geler ne efendilik me de zorbalık yapabildin. — Nerede Sultanım?., — Baksana, kendini yakalat tın, Eğer Allah seni benimle kar şılaştırmasaydı dayaktan kemik- lerini kırarlardı. — Allah ömrünü artırsın Sul- — Dünya böyledir. diye söy- lendi. Dayı nereye gideceğini bilmi- yordu, Yanındaki yeniçeriler bi- Jâkaydüşart itaat emrini almışlar» /NİYAZI ?KAFKAŞ- amı KIZLAR | — 24 — — Şehzüdede de çok... — Her tarafa gidelim.. Yeniçeri birden toplandı: — Yoksa baskın au — Yek, korkma.. Tehlike yek. meydana çıkıyordu. Belki yirmi her evde; yordu. Tabii ev sahibi ol — Erkek var mir. viye sorü- vw. Be kağıa, bizim Höresiz sb: İa olacak; Bir de tn gidelim. — Aman kardeş gidelim. il VAKİ 1 "1 insinetesiğ.. — Yok, Tanga... Hep birden Löügaya yürüdüler! Memlekii Büyük bir könağın kapısı çala-| içnde yl rak içeri daldılar, if Asik Lu ğ Yeniçeri önül İğ Saylık 200 j ein Tm ii 475 ş ei ği yanık 900 ix, çi ei Teritedon Bulk Sik se enlemi Sami için ayda otuz i Jarâk bir erkek dr. Dayı: tar, “e tenm., ğ dolaşmışlardı. Tliko hiç birinde ei hoşuma gittin Dayı, ya. ,, | çe 2lamı boğazlayın, dest o — Korkmak amı. Hâşü, Hepsi yoktu. Yeniçeri, Dayının ne yap- nımda bulunmak is misin. ali aga Bilme Senai imak istediğini anlamamıştı : Çil m “ Sultanhamet meydanına geldik. o — Öyle ise yürüyelim. —- Yoldaş. deli De a maz? — Niçin cevap vermiyorsun, yoksa istemiyor musun? — İstemez olur muyum #ma.. — Aması ne?.. — Benim gibi bir adamm.. — Yok, yok.. Sen bana lâzim- en. — Yalnız Sultanım, ben ser- best yaşamaya alışmış bir insa- Bim, Böyle sarayda kapanmak be- nim için ölümdür. Hem bir dear. kağaşım var. Onu dün kaybettim, — O da sehin gibi cesur, güçlü kuvvetli mi?.. — Aman Sultanım, onun adı *Dağ Adam,, bir yümrukta beş insan devirir. — Onu da bulup yanıma al. Si- ze her vakit İzin vereceğim. İs- tediğiniz vakit dolaşıcsınız. Ama ben de istediğim vakit işlerimi yaparmınız.. Bu gece benim misa- firim olacaksın.. Yarın arkadaşını da bulursun. Dayınm kalbi heyecanla çarpı" yordu. Ruyasında göremiyeceği bir fırsat geçmişti eline.. Saray adamı oluyordu. İşte şimdi istedi. ğini yapar, belki senelerdir ara- dıkları Elisoyu da bulacaklar, Ka- ra Halilin nereye gittiğini de öğ- reneceklerdi. Fakat şimdi iş İli- koyu bulmakta âdi,“ Raziye Kalta: -- Arkadaşını yarm muhakkak buraya getir olmaz m: Dayı. niz de lâzımsınız, — Sultanım, onu nerede bula- cağım: bilmiyorum. — Kayıp mı oldu? — Bir eve gitmiş, ama hangi eve gittiğini bilmiyorutn.. — Yarım saraydan senin emri- ne birkaç yeniçeri veririm. Onlar- Ta beraber dolaşırsın. Bulmaya ça- hş... — Başüstüne Sultanım. Padişah Eğleniyor İkinci günü Dayı, yarında ye- aiçerilerle Babıhümayündan çıkar ken bir gece evvelki halini düşün. dü: leri vakit durakladı; — Yoldaşlar, dedi, Fatihe doğ” gideceklerini de bilmedikleri için — Birçok merak içinde idiler . Dağı. içlerinden birini çağırdı ver — Yoldaş, dedi. Sen İstanbulu iyi bilir misin .. — Satılık kadın mı buyurdu- 0Uz7. — Evet, satılık kadın.. Yeniçeri Dayının âyak uçlarına ! bakarak konuşuyordu: — Onlar şevketlü padişahımı. zm &mri geriileri ile menedüdi.. — Ama gene var... Gizli evler vâr.. Oralarını soruyorum... Yeniçeri biraz daha cesaret Ml Jarak başını kaldirarak Dayının gözlerine baktı, Zavallı Dayı, ala- cağı çevaht büyük, bir yapacağım düşünüyordu. İstiyor- du ki, Raziye Kallanın emirlerini “ yerine getirebilsin. Bu sayede sa- raya nüfuz edecek, birçok işler başarabileceklerdi. Kalan arka. daşmı getirmesi için ısrar edişin- de elbette bir sebep vardı, Omn arzusunu yerine getirmezse hem mahcup olacak, belki de işler bo- xulacaktı. Yeniçeri bir müddet yutkunduk tan sonra; — Eğlenecek misiniz?.. Diye szrdu, Dayı, az kalsın kahkahayı ba- sacaktı. Dudaklarını ısırdı: — Öyle bir şey.. Dedi, — Fatih taraflarında var., — Başka.. — Sizi, günlerdenberi merakla din. liyordum. Aramızda daha hususi bir konuşmaya yol açmak için nihayet kal kıp geldim. Lütfen kabul eder misiniz efendim? Diye sordu. — Seve seve dedim, hem bunu bö- yük bir iltifat telâkki ederek. Doğrusu şu ki, bu sokuluş beni ür kütmüştü, Çünkü herkes sözlerimi din Jemekle beraber, hiç kimse, bana bu a- dam kedar ciddi ve gerçek bir alâka ile yaklaşmamıştı. Misafir, oturdu ve: — Sizde, başkalarına nasip olmıyan bir seciye kuvveti görüyorum. Halkın umumi nefretinden korkmayarak hak bellediğiniz bir davaya tek başınıza a- tldınız. Bu az şey değildir. Dedi. — İltifatımıza pek lâyık değilim ga- Bba.., Diyecek oldum: — Hayır, hayır, diye atıldı... Şunu biliniz fe, böyle bir işi başarmak, sizin #9 » ğa alli, ik nini vi Karamazof Kardeşler Yazan: Dostoyevski Çevireni Hakkı Süba Gezgin WE 97. izden de güç bir geydir. Ba- na alımlı görünen ve beni sizin ayağı" nıra kadar getiren kuvvet de işte bu- dur. Şimdi bana mümkün olduğu ka- dar hislerize sadık kalatak şu noktayı izah lütfunda bulununuz ; Düello mey- dan'nda hasınınızdan af dilemek kara. rın: verirken, meler düşünmüştünüz? Hangi muhakemelerle bu geticeye var- mıştını??... Sakın soruşumu bir merak münasebetsirliğine falân vermeyisiz; Size bunu gizli bir maksatla soruyo- rum. Eğer Allah birbirimize yaklaşma mizi murat buyurmuşsa, bu maksadı da size anlatırım. O, söylerken bütün dikkat kesileriş- tim, Ruhumda ansızın uyanan bir iti matla bu adama bağlandığını hissedi. yordum. — Ne gibi duygulara, hangi vicdan konuşmalarına uyarak hasmimdan af dilediğimi öğrenmek istiyorsunuz de- ğil mi?.. Bu neticeye varmak için size, başkalarmın bilmedikleri birtakım hâ- di mizi var pa gelen Latium'da bir bat Ası mz, Kral 'Yanos, veülteci Meğer Yeniçeri buraalrın kutu © Dayı, yorulmuş, türüntüden bu. du imiş, Bu evlere yaklaştıkları salmıştı. Aradıklarını anlattı. İli- evlere uğradılar. Dapı, ten sonra: Tarihten bir yaprak: manasi 0 Nere ERAAUMAN 1UANAK kanama eamennan anasen Harp ve Mahut Kiva İtalyanın son aylarda aldığı vâziyet bütün dünyayı endi. şeye düşürdü, İtalya — Fransa arasındaki gerginlik yeni bir dünya hârbi doğurabilir diyenler var. Efsaneyi hatırladım; Yerle gök biribirlerine düşman olmuşlardır. Çünkü gök âo- Zan çocukları bir gün kendisini hal' ederler diye dipsiz bir u- guruma atardı. Kocasının bu gaddarlığından son derece müte. essir olan yer, madenden geniş bir tırpan yaparak bunu en kü. çük ge la babasını öldürmek üzere vesdi. vazifeyi büyük bir e . Bir tarak babasının ayaklarını biçti, RE ZAMN iin Kivan, babasına gelip geldikten sonrü hüktimdar oldu. Fa- kat bir çok materaları müteakip te semadan tardedildi, Matrut Kivan gökten yere inince, kendini İtalyada İa. nus'un hükümdariik yaptığı mmtakada buldu. Gizli manası. olmak üzere buraya nd siarak du büyük bir nezsitelle karsı. ! ladı, Ona hükümetinde vazifeler verdi ve Kivan da insanlığın medenileşmesine yarin etti. Zirai usuller vazetti. Bu yüzden insanlığın bu mabut devrine âltm devir L'age d'Or adı verildi. Kral, mabut silyesinde sonsuz zaferler elde etmişti. Öldü. ğü vakit ona muazzam bir mabet yaptırdılar, Mabedin kapı- lart, yalnız müharebe zamarlarında açık bulunacaktı, Kurula. Şundan milâdı İsaya kadar geçen yedi yüz sene zarfında bü ma. bedin kapisi üç defa kapatılmış. Biri Numa zamanında, ikin. cisi Pön müuhareberelerinin ikinci devri hitam bulduğu vakit, Üçüncüsü de Aktium harbinden sonra. Demek Roma yedi yüz sene mütemadiyen harbetmiş.. İhtiyar kıyafetli Kivamın daima bir tirpan taşıması zama“ nin her geyini biçip bitirmesinden kinaye imiğ. Bir Fransiz şairi Kivanı anlatırken şöyle der: İstikbale sit vukustı durmadan icat ve ihdas eder, ihdas ettiklerini de akabımde mahv ve berbat eder... Kiva, babasmın ayaklarmı kestiği vakit akan kanlardan Furios denilen ifritler hasıl olmuş. Kivanın hikâyesi yolktur. LAMA, diseleri daha anlatmaklığım iâzimgele- <ek, Dedim ve Anâstasla aramızda geçen sâhneleri, tmirberimin ayaklarına na- sıl kapandığıma varıncaya kadar hep. sini bir, bir söyledim ve nihayet: — Çatpışma esnasındaki neşeli ha- Nim, tühümda başlayan bu inkılâbin ezeri idi, Artk af dilerken. eza duy- #aâk şöyle dürsün, keyifleniyor, ruha- ni bir zevk ile yuğuruluyordum. Beni, hoşlanarak ve dikkatle dinli- yordu. — Bu, güsel bir başlangış azisim, dedi, Sizi tekrar gelip göreteğim. Bu ilk görüşmeden sonra hemen her gec: geldi. Çok geçmeden canciğer ol- duk. Ama, hiç kendisinden bahsetmi. yor, boyuna beni, benim duygularımı münakaşı mevzuu yapıyordu. Yalnız gu var, ki ben, onun da sırlarını bana emanet etmesini İstemek lüzumunu duymıyordum. Onun yüksek bir hekin olduğunu ânlamakta geçikmemiştim. Kendisinden çok istifade ettim. Epey « daydalı şeyler öğrendim. Büyük çaplı hir seksı vardı. Bana gülümsiyerek baktığı bir gün: — Bende çöktanberi bayatm bir cennetten başka bir şey olmadığını dü- günüyorum. Hattâ buhususta sizden de iletde olduğumu sanıyorum. Senrelari bunu belki siz de görüp anlayacaksı- mir, ru gideceğiz. vakit Dayıya: ko ile kadınız. muh Yatlar; Yeniçeriler bu sözden yadırğar o Hep birden girersek korkar, lerini ai Di gibi elduler, Çünkü onlar esasen açmazlar, emreğerseniz ikimiz esir müz, işini bilirse, . yal Şimdi anladın mt aradığımı, ne denite yapacaklardı. Yaltır Da” nız girelim. Yaldaşlar bizi ek” dedi. Ha arkadaşı ararım. Bu. , ——, 2 Ti BEM İKMİŞER İyi Gk.i0 talarımdn «b; yim tereddüdünü anlayamıyor” erler. gün bulmak b der du. Mert, Tevent Bir adâm bul m ii lardı. Ne yapacaklarım, mereğ€ —— © öyle nimn, Yeniçeri bir müddet düşündük. İY?” a — Çök tahir, wwş, içiyordü. sandan arkadaşı İliko., YALİ eme — Gn sen Da da yi. ş kadaş. İ — Ama, — Sus. — Dayı. ğü: ler. Emrini verdi... geslendi: Diye bağırâr. na. İçim titriyerek kendi kendime; — Galiba, nihayet o da bana wrları- ni azıyor! il Demiştim. — Cennet, diye devam etti, her biri- mizin İşindedir. Bugün bunu kuvvetle hissediyorum. Yarm, belki de bütün ömrü kaplayan bir hakikat olacak. Yüzüme esrarlı gözlerle bakarak, £- kendi bir sesle söylüyordu. Sonra, yis ne eski mevzuu dönerek; — Birimizin herkesin suçundan me- sul oluşumuz hakkindaki fikviniz çok doğrudur, dedi, Yalnz bu kadar derin ve mühim bir düşünceyi bütün genişli- ğiyle bu yaşta kavrayışınıza şaşıyorum. İnsanlar bunu sizin gibi anladıkları gün, dünya cennet olacak. — Kenöimi tutamıyarak, tan âcisiy- Te haykırdım! — Ne vakit olatak bu güstli haki. kat?... Ne vekit yalnız bit riya olmak: tanı çıkacak? — Net. Ne?, Siz kendi kendinite de mi inanmiysrsunür... Şunu İlini, ki her şey, ezeli biraknuna uymuştur. Sırası, vakti gelmeden doğmaz. Bu, ru hi ve aklâki bir hâdiâdir. Hayâtn de giymesi için önee ineanların yollarını değiştirmeleri lâsım gelir. Herkes kar- şisın İakini gerçekten kardeş bilmedik. ». yer yüzünde kardeşliğin var ölme- sena imân kalmıs, Bunun hasıl olması için insanlar Arasındaki ayrelığın bitene Gİ İM di a lie b 2 an, vi elan nk a vi Dayr, dişlerini grerrdatıyor? — Sen görürsün, cadı Karı. di- Er yara iyi, Demek vahatsın Merdivenleri çıktılar. Büyük, halılarla öüşeli bir salona girdi- ler, Yan çıplak İzler koşuşuyor- lardır. Köşede, büyük bir sofranın başında bir adam oturuyordu. Diz. lerinin üstüne de bir genç kız ser eaişti. Kapıdan girenlere bakmadı bile., Şarap mâşrabatını kaldır. Dayı, deli gibi üzerine firladı; — İliko.. Diye bağırdı. ; Evet, bu adam İlike idi, Gütcir | tanın “Dağlara Kralı”, İstenbu- | vines al dan ağ Meşe el e erene İliko bir bayi içmiş olacak, sen deliyerek âyağa kalir. Görletini uğuşturdu. İnanmıyor gibi bakı- — Evet, ben Dayr.. Vefasız ar- Day: yanındaki Yeniçeriye dön — Tir yoldaşlar buraya gelsin. Yeniçeri dışarı *çıkmaya lü- züm görmeden pencereyi açtı ve — Yoldaşlar, tiz buraya.. Hürmüz abla da şaşırmıştı. — Sarı. Sarı,. Ne iş edersin ba- Dişlerini gtcırdatıyor, bir taraf” ABONE TARİFE | Posta birliğine gi ayda yetmiş beşer medilir. Aböne kaydın tp ve telgraf parasının posa vers renkli flün verçtlef? indirmeler yapılır. rın santim « satir TİCARİ MamiYETTE Üz 2 KUÇUK Bu p İş & defası 100 kuruştur. ilân verenlerin bif debi vadır, Dört satırı Tarla satirlanı beş sap edilir. Hizmet kuporü küçük ilön tarifesi imdiritir. Yakıt hem doğrul yâ kendi idare yerim kara caddesinde va altında O KEMALİ Sen burada ne ar — Bir şey sormi Hepsini öğreneceksiğ tadan gidiyoruz. — Ne gidiyor muj tadan kimse Oturuyorum.. — Burasi senin — Evim ya, Ne da ne varsa hepsi — Bunları sana PİLİ öğretti. Sizin : larınızı hep biliyoru verecek, güzel kadi” 4. le mi. Durma, hr” — Dayı, ben b © si lâzımdır. — Hangi ayrılık? — Bügün, herkes, kendi başkalarından ayırmak şev“ yatın nimetlerinden başlı de hövssindedir. Halbuki bt linde bir intihardan a , gil, Çağımızda fertler “ sokularak, mallarını, parsiliğ tek ruhan dağırık lar bilmiyorlar ki, ne i riktirirlerse, meşin yaklaşılış oluyorlar. Zengin, parasının ü: geye İtimat etmer. Bu > : de saadetini kaybeder. gutuzlukla, saadetin içimi | duğunu sezmezlet. Fi ” elbette bir gün sona er , İeri hakikati görecek; di" lığın nuru parlayacak. yi yi Ba kadar bu davanın bs! gerek. Bu bayrak, nefesi”. disini feda edenlerin yayi Onlar, örnek olurlar; ima? Tümden ancak bu büyük” $i kurtaracaktır. j Bu sarsicı ve heyecani bütün gecelerimizi “ kadar bu işe kendimi ii loslara gitmiyor, ae : lerimdeb bile vaz3! Kaideleri salonlar, muaşeret / (