Nakleden: Selâmi izzet Kaya Hasana sordular — Seni hastahaneye lım mı? kaldıra- i ayır, dedi. Burada raha- tım. Daha yalnızım. Ve “ağ etti: e de iyi bakıy nuz! ee şey. Katil Blkiğü ma ayini için mi bakıyor- sunüz bana?.. B benden çok daha Kerr iğ kimsesiz kımsız can verdiklerini en, ba- biliyo: rum. cinay haberlerini, ceza kemesi safahatını okuyup taki mah- ip du. Esasen meselenin tarafı yoktu. Yalnız, Gaelödileki kibar muhitlerde: tanınmış bir genç olması, biraz fazla gürültü girmen tr. Selim Nâzımın cenazesi çok ka- labalık olmu: k heykel gibi kımıldamadan Ki muşi Bu ve parçalıyan bir manzaray' Her iş ia bittikten, kabrin ü zerine bir teneke su döküldükten kadın kendini mezarı ştu. Biçarenin annesi, | Vakıt'ın Edebi Tefrikası:28 EA RA RM 2 A Baba-Oğul Pİ Hilmi Şefki, laa çocuğa ba- kardı. Kaya san tevkif edil dikten sonra, İhsana büyük adam tavrı eyi İstıraptan anlıyan nsan gibi, . düşünceli duru- yordu. — Ne düşünüyorsun İhsan? — Babamı.. — ünme, Baban seyahate iii, Gelecek. — Hayır.. — ii ayır bam a değil. Ba- bamı Mall diği bii le — öyledi 6. gi çoc ai mariz, düşüncesine, Rak aai ER Gözleri büyür, kocamanlaşır, vi noktaya takılıp «kalırdı. uğramış gibi, çarpılarak dl Hilmi Müşfiği korkutur, endişe - ye ve Kaya Hasanın bir 2 M. Bartu | Balkan misakının ittifak aZIr Ni Lol pe mi ve Bükieği> söyledi k hakkında yazdığı bir bişi ma- kaç diyor ki: Titüleskonun söylediği EN karak olarak (o söylediği nutukta arthou küçük itilâ- fın Fransa an müessir Kp Pİ surette teşriki mesaiden hiç bi n ha- li Tneiinelin müttefik bulunduk- larını ve bu suretle Pragdan An- karaya kadar sulhun misaklar yar dımiyle temin edilmiş bulunduğu nu il emiştir. e rüldü; Bükreş mülâka- tı ee itilâın e kül halinde Fransanın silâhsızlanma hususun- besi öğ ai nazarını, yani evvelâ silâhsızlanma prenbini kabul Mrizi pilon ola- r. Bundan koymak için, Hilmi Müşfik edir kim ZARİ Bir n tevkifhaneye gitti. İh- sandan haber götürdü. n odasında görüştüler. ilmi Mint kendi mah ol - uğu, menfi olduğu zamanları e üç ör iti si devleti mua- e olan M. Yunanis- bir şey değildir. hani nun Türkiye ve nin Romi eği ve dolayısiyle eki müttefiki olduğu an misakı ve- Türk - İra hudutlarında Koca bir vilâyetin Alelgarbi yeşili Hep) la cebeli o hamrinin gidiyoruz. Yani çöl. de sel mecral e iç dört yer-! id i yolum kat'ediyor. Çelud ve sonra Tileyl vadileri çölün emmi ek sellerin ii o e 15 m genişliğindi ir arzdan içe bnde m. retti, Tabii su y. Faki kıllar çoktu. Bu ör enin ti Hayde) Sa arap aşireti otu- valide bizim hi mü ğkilmz yoktur. İranın ar ak) yani birer uruş vergi aldı çiz ahali şi kâyet etti. Tileyl vadisinden sonra Zag- | B ai geçen tafsilâtı Kaya Hasanm pirimi müthiş bir ce- reyan uyandır. Herkes ona Wi in besliyordu. © meleye âlem ola! ya Hasan is- i mi, feci bir cinayetin timsali 10 yali muştur ık ları bile, Mi | ismini ağızlarma almıyorlardı. deği” asanın katil adığı- evli * na, Ali Nâkiden başka bir ina" isi nan daha vardı: Hilmi Şefik Bey. Hilmi Şefik, Artık İhsane baba- lık E eliyerd. nz babasını u- du. Fakat imkânsızdı. — oğlu e mühabbetin an kirin de kalbinde — si N mak kabil d Çocuk, Ma Zil — Baba Derken gözleri yaşarır, $esi titrer, boğazı düğümilenirdi. Ve çocuk, baba demek için fıtsat erdi, Bu baba, anadan sonra, insan: ların ilk hecesidir. Herkes, vahşi insandan Ab- dülhak Hâmide a herkes, ev- velâ: Anne!... demiştir. Bu, mahlâkun. anaya ilk ; selâ- Mar, kendini dünyaya getirene ilk iltifatıdır, bra ve Hasanı balmumu gi-| ve bu ittifakın Balki v ça ira ar rı, bitkin bir halde görünce| sikasına mebni lr hakkın >. Sülük Selim.. ğe ital oldu. daki ifşaatta, ek oluyor ki ii k otomobi- — Nedir bu halin Hasan,” İns) Balkan miki tamamen bir itti - “ye Bia pcası balırarak oto san manpusta Can YETMEZ. IF Ve bir çar yüzünü göremiye-| gün tem bir Çıkacasın| dar bu itiraf sllmiyerdu.. i, sesini duyamıyacağı oğlunu| da... a mısi iğ çan o çağıra, uzaklaştı. Gitti. O- öl eğ Baki hastayım, Öz dilimiz tomobil yim kayboldu. Ve biçare Kaya omuz silkti: Tekir Bu cenaze merisimi, merisimi cn direkli değil... İs- Tarama dergisinin ter hasta olayım, ister olmıyayım. Benim bir tek düşüncem var: Kü- çük iyi olsun. İhsan iyi ya? Hilmi SN onu temin etti: — Hiç etme, Neş'esi yok keyfi yerinde İN amma sihha- ti iyidir. Kaya ada biraz düşündü, tereddüt etti, sonra sordu: — Benden bahsediyor mu? — Ediyor. Kaya Hasan, gözlerinden sü- zülen “bir damla yaşı sildi: — Benim mini mini oğlum!.. Onu ne zaman kucağıma alıp gez- meğe götüreceğim?.. Cuma gün- o alır, dutluğa gider, onu çi- enlerde ŞRAF İnd, Onunla o günleri bir daha görecek miyim? — Gelecek yaz görürsün : Ha- san. — Gelecek yaz.. Siz nasıl e ede) uZ.. Şu benim bilmiyorsu- amda; 'şu ciğrlerimin bi- rinde vir kocaman delik var sanı- yorum, Gelecek yaz!.. Ben yarına çıkar mıyım? — Haydi, haydi... — Şikâyet ediyorum sanmayın. Hayatın yükünü taşımak “zaten pek kolay değil.. İnsan nihayet 3 kö çıkarsam da beni ölüm eş Burada kalırsam, gene ölüm bek- liyor, Ya bir köşede, ya bir ve tan vereceğim, 3 Kastamonu muallimleri- altıncı fasikülü Ankara, 25 (A.A vr umumi era cadan Türkçeye söz plise e dergisi, a- dıyla çime eserin altıncı fa- .. de çıkmı Bu fasi Lale formadır. a eni harfine kadar olan kelimeler bu fasikülde yer bulmuştur. — Ankarada mebus beyefen- dilere dağıtılacak nüshalar B, M. Meclisi umumı kâtipliğine gönde- rilmi vi ir. — Cemiyetin kol ve bölükleri| ilini olanlara cemiyet kezinden imza mukabilinde verile çektir. 5 — İstanbulda © kendilerine zi melilimiek ait sönen aldıra - bilirler. 6 — Ankara ve İstanbuldan ları yerin maarif müdürlüğünden başka yerlerdeki zatler bulunduk- kendi adlarına gönderilen nüsha- ları alacaklardır. Tarama dergisinin yedin- ci fasikülü de yakında çıkacaktır. nin app Kastamonu, 24 ( — Çan- eraniye ) 2) nehrine ee mike b ele bulı nuyor, Fakat bazı yin kum-| lar altında kayboluy: Tadınca gil tan mütevellit bütün sevincimiz tı. Burada ancak bir gece ka- larak yürüdük, Buradan sonra ge- ne kumluklar . arasında hendek gibi yarılmış susüz (Duveyç) de- resiyle buna benzer daha bir de- adar geçtiğimiz çöl ve ovalar gibi düz arazidir. Peksayeden şi- male doğru küçücük Cebelihamra | iki yerdir. Buralara İranm ii dük eyaleti valisi tecavü: du: bir vilâyeti idi. Şeyh şimalinde de bu vilâyet İranı din lememeğe uğraşıyordu. Şahtai v vl kaçanlar burada sığınak kadar hükümetten kor , tını ikisi yapıyorlar a: hilde çıkan mahsulâtı topluyor, kırı male v4 kişilik bir kafile tetkikat için — Ilgazdan şehrimize gelmiştir. Muallimler — Sen deli ze Devamı var) bugün İneboluya gittiler, harice sevkediyor ve satıyor. Vi: lâyetin muhtaç olduğu her nevi eşyayı da getiriyor dahilde satı « yor. Kârda vali ile ortak oluyor * VAKIT Yazan:Erzincan mebusu Aziz Samih “Iranla Türkiye arasında münazaali arazi ihracatını bir Yahudi yapıyor şekte, oi lk çim rt ir 26 HAZİRAN 1934 m n Neler gördüm? bütün ithalat ve eng tüccarın biri iş yapması nı olmadığı gibi o yaşaması agri değildir. Peştigüh aha » SEE BE? Döl Nevruz) dur. Ballkada, milli büyük bayramla» rıdır. İranlı arkadaşlarımızı teb bütün azam Tan atl onların iz de kırk kadar a üyor, e Vali e vie a kondu. Akşam üsi mede nö - bet şiire gibi bu da zur - na, dümbelek, vuldan bir çalgi çaldırdı. Miami bunların âdetine çok vâkıf. Dedi ki: Şimdi vali her sa- Kendisini İindek "hidivi ri gibi, pe . yeri Dedi ki: Ben İranı tanı - am, Nasıl tanımazsın. Siz onun valisininiz. Onun o memurlariyle biz hududu tayin ediyoruz. şöyledir: (Ben matuan İrana me- selâ yılda 8 bin tümen vermek üzere bu viliyet benim tasarrufu. buzdan ibaret bir hediye gönder- di. Valinin (12) karını ve bir çok. çacuğu vii (Devami var)