— — —VAKII 10 HAZİRAN 1934 Vakıt'ın Edebi Tefrikası: 79 REEDER 7 2 EMEA LAZ Baba-Oğul Mr e e AR gn : Selâmi izzet heye İşte bu esnada, Kaya Hasan, a-| damn bıçağı kapa gördü ve * tamı kırıp odaya # Haki ledi t sö f Kaya Hasan ertesi sabah u yan: kmak #İ dığı rn şaşkın şaşkın ii Burada ne işi vardı? Neden lamnda değildi? Olup biteni batlamak 3 için, bir san kaç dakika düşü ndü. e bir pr ğı şeyleri, yine bir sis gelse zorlukla seçi “Hay canma, diye söylendi, bu korkulu rüya Fk si sürecek mi?,, stüne, pane Müştu. Sanki bir am — i Tekrar söylendi: “Vah sesi Kaya vi hn açtı? Ceki mu uyu» » parmak- enini demir. TE mn süzülen güneşin ışığı pek solgun olmadığına göre, he halde doğalı çok geçmemişti. ir Jo kapının açılmasını daha ne k © Du i kabul edilmiş gibi, Ti — setan kapı açıldı. Bir me ründü: al birçok serseri, sefil ve. âdi şık kıyafetli kadınlar da vardı. Hepsi- hin yüzü balmumuna zer i Yalnız yankesicilik yaparken ya- kalanan genç bir çocuğun yanak- ları penbeydi, gözleri gülüyordu. in başını dik tutan bir o Vardı Na LE A NR. aya Hasan, istintak odasına — aw 1 çi t < a b geldi, Meseleyi anlatacak, izah e eek, kurtulacaktır. a CN boynunu gererek, kani — gözlerle *trafr süzüyor, bakınıyordu. Şuu çif dye Sefaletter haftalardanberi ve o olmıyan m. altında, kor- dan ve iğrenç bir kadavrayı an- a Pİ br ra Bu kıyafetle sade fa - eli o ir adam hissini vermiyor, ay- oi Yi n da, her şeyi gözüne al- van sağa em sü,, erbabından Yüzler : benziyordu. Zeki inlet verdiği ayrı bir Büzellik vardır, Bu güzellik, mer- ini” k uyandırır, aşkınlık, Kaya ayvanlaştırmış, zekâsını tk, — Bir komiser, bir müstan- eml! i hâkim değil, kim olsa, onu : Ge itham ederdi di fr sik Li ii “ke; p M.- atak ol baka! ö f Dışarıda, gece toplanan daha Bir iskemlenin kenarma ilişmiş, Abi ir *uz bir hamleyle, Lal ça- gi isk ba il tıyordu. Ürperen bir istihza ile sordu: — Hâlâ inkâr ediyor musun? Kaya Hasan, suale sual ile mu- kabele etti: — DE hâlâ şüphe ediyor Ne m yaptıklarını anlatma; Anlattıkça kendi sözlerinden ken- disi de korkuyor, inanılmıyacak, 1 vi Mi gördüklerini, bari ayla diyor, kendine olan itimadı kaybo luyordu. Bazan susuyor ve içinden, ken- di kendine soruyordu: a Arada sırada: “E, sonra.. diyor- Yeşeren Bozkır yeşeriyor. Öz Türk dilinde yaratıldığı gibi duran, olduğu gibi ka- 1 lan demek olan boz sözü, T' lak e. süresi sil — | İra n hudutlarında Neler gördüm? le beterecektir. | Bir ingiliz atalar sözünde denildi. Bi gibi: “Oluşun az verdiği yerde ki- şi çok ve Ki savaş ısısı kayniyan Türk üzül atın yumuşak başlı olma- *i inmediği "gibi, üzerinde ba - ğı topi sını yını ei, masına aldırmaz. Ondan ötürü: bu büyük ulusun elinde vi sa pılan nesneler olura, döner. lar, ilk yaz gü- neşi Serin yeşeren bozkur, bize, bizi ellere üstün eden bir varlık dammış- g8 Her Türk başı, bir iplere doruğu gibi, ondan ötürü, sarp ve yal- çın olmuştur ve — türk eli, ondan, yeşermiş esini andırır. 8 ir ağacın serin eek du, sonra... Söyle, söyle... Daha| kolla sonra?.. sanki: “Şu dün; ile ne beri herifler var!,, demek is > gibi başını sallayıp gö- üs geçiriyordu. on Hasan sözünü bitirdikten sonı “Pek âlâ, dedi. Bekliyen iki memura emretti: — Götürünüz. Hasan 801 rdu: — Beni daha alakoyacak mısı- iy bıyık altından güldü- ler. Merkez memuru gülü edi: — Tabii, fazilet mükâfatı ver - ğIz.. urlar bu söze bir dâha-sül. e *İ düler ve kapıdan çıkarlarken biri mırıldandı söze izni düny ada katil olduğunu sr öylemi d di, ki belki geen hâkimleri de ikna edemiyec: Bütün enerjisine ink Kaya Başka badanlar — çok era - ler. Yoku değeri Türke m a Burada gölğenin yaral di ağı deyişler, pi zengin dile ye- ni bir düzen gi Yeşeren bozkırdan di ülke o ya rma şimdiden imreniyordum; içim, dı- şo umut dolu idi. M.N, (Hükimiyeti Milliyet) Bu söyde geçen sözlerden bir takı- ının bugün kullanılan dilde karşı - lıkları Kurum — Hilkat, tabiat, Y K eyiş — Manzume.. (Bu iğ Tarama dergisinden a- alınmıştır. | A çocukken bu kaleyi nasıl eemteiliei, ve ne k ni okumuştum ve bu beni > busu Aziz Samih Bağdada yaklaşırken y eğ üstünden yolcuları seyreden silâhlı arabın maksadı neydi? n kalesi benim için meşhurdur. Hazreti Alinin dar kahramanlıklar gösterdiği- nil Bağdat bir tesir bırakmıştı. Kan kalesinin bir tarafı rata iner. Garp tarafı hendeklidir. Önünden yol geçiyor. ve in a ğim bu ka'e hakikatte ka bir şey değildi. Üst katı yıkılmış fakat bazı cam parlak m vardır ki bu uzaktan parlaklık göstermiş ol- taşta addeler Fırattır ve uçurumla Fr-| di duvarları) rede isti ve bazı bölme duvarları mükem- da inte yatıyor, çene eğ zerinde de kışla harabesi görmüş- Burası Mithat paşanın Bağ- dat valiliğinde iken asayişi muha- faza için iz olduğu kış'a- lardan Gü günü ü Arneden e. pa ezanmdan yarım saat © İ vel —. a geldik. Gesi bir urt bir ada kâmi len hurma Be dolu. Zabit arkadaşlarımı; b le ork 0 ve e bir ” gece ge- çirmek icin burada kalmak istiyor sabah gelip bizi | buradan alakali tekli 5 Bir saat fazla yol yürüneceğinden dolayı bu: yen neleri garip #detlerini . “Aral vii ee lar aldığı müşteriyi esir almış gibi bir erkek takını m ne- rse geceliyor. ” mek isterse o kadar rışmıya hakki duğuna delâlet or Şimdi bunur| yerlerimizi kendimiz tayin etti - kkâ içine arabacılar mekkâreciler hayvanlarını büyülü rlar. ralar: ğimizden arabacımız ge asker uvvetiyle razı olmuş bunu a kaza merkezleri sık,| bir bit'at saymış ve ömründe ilk ğumuştı ştu. Her Öğ'e vakti kaza defa olarak (o yolcusundan aldığını ir. — Zavalleb bir k ki sefih bir ara- sem m uçurumun ke- Tarama yy hakkında (Elbu Kemale) geldik. Ufak, ha-| bacı her varı birer ikişer gün rın sivri bir kayanın tepesindeymiş gibi, başı dönüyor. gözleri billa — Yahu, adamş nasıl da öldür- Diyenlere bir e söyliyemiyor, onları tokatlıyamıyordu. Katil, cani, insan öldüren oydu avaş beyni yerinden uğ” bulsa, uzansa, gözlerini yumsaydı Bayılmak üzere olduğunu hissedi- yordu. Sanki ciğerlerinde bir ateş ya” Belini doğrultamıyordu. Duvara dayanmış, ağlaşıp gülüşen| 7” arasında ıslık çalıyordu. Memurlardan biri: b odun atım be, üşüyo- ruz, diyo; Kaya Hileyi düşünüyordu: , “Amma tuhaf, ben sıcaktan bu- nalıyorum, onlar üşü; Şakaklarında zonklıyan hararet alime ter içinde bırakıyordu. (Devamı var) muh; vir mk 13 Sait Bey Beşiri maarif — Süleyman Selim Bey, ti İri Hurşit Bey Merkez Arif 1 — — bankası MEY 16 Şeref Bey Mersinde muharrir, 17 — Tahir Nejat Bey İstanbul A Tisesi Türk- sü muallimi... rap bir köy, ekmek bile bulzma- dık öğleden sonra hava ısındı. Yol — e develer yolu dol- duru; Bugünün akşamını o ve geçirdik. Nahiye mer hü ülümet t da domuz, kurt, çakal : bulunur- muş. Fıratın ormanlık kenarların-| di Benatı Hasai rekkep bir ki kefle dolu, Pislikte bi birinci- liği kazanır. Burası da kaza merkezi. Kay-| makam vekili ile görüştük. Kasa: banın civarı hurmalık, hurma mın- | kalarak biçare kadına etmediği eziyeti bırakmamıştır. Kadını da bizim kafileye alarak arabacının istibdadına nihayet vermiştik. Bu rada da ların istediklerini yapmıyarak köyde kaldı Cumartesi günkü yolumuzun tehlikeli ekini pie Ö- nümüzdeki vadii ve n ve va * eşkiyaların do- laştıkları al vi bary a bu- yolcuları sese Fa kat başi yanımızda oldu - n pervasızca LAN de- dar buu” tehi keli bir de (Vadii havran) var- (Devamı vw BUZ atların gönderdikleri fiş sayı- | takası buradan başlıyor. Çok pie) Belediyenin de- '“ mi dir Erek sekiz liste ile be- n fiş yekünu 15.268 i mr Her birine ayrı ayrı teşekkür mek- tubu yazmağa şa imkân bulunamadığın - dan gi kendilerine alenen teşekkür olunur. öeterdikleri" himmetten dolayı | besi Var, e fana bir hanı var. Aneden bir saat i'eride ve Fırat nehrinde mü- teşekkil birada üzerinde (Erdişir) in yaptırmış olduğu kalenin hara- Aneye gelmeden evve! Fıratın karşı yakasında bir dil ü- po ve şubelerin- de kilosu 100 paradır. şaman e 5 e eya,