ÜVAKIT'ın Tefrikası : 42 3 MAYIS Bu rüyayı gördüğü gece, Keri - genç kızı heyecanlandırıyordu. Ertesi gece, rüyasmı Müfide-an- latınca, Kerime hanımın katledil - bir tesadüfe, telepati denen hisse ii; Dâha sonra, mantusunda lekeler Sörünce, ehemmiyet vermedi. Bu İskeleri kan İekesi o zannetmesini “tosügjestionuna verdi. Fkak, tabancasının kaybolduğu Mu anlayınca canı sıkıldı. Nasıl olmuştu da tabancası kılıfından çikarılmıştı?. Uzun za - Mündanberi, tabancasına el sür - yediğine emindi.. Tabancanın kı: 4 gm çekmece de ki- iydi. Anahtarı kendisindeydi. ln kim alabilirdi?. AM fih bütün bunları, taban Sasmın kaybolduğunu da nişanlı” *ima gülerek anlatmıştı. Çünkü içi Tâhattr. Katilin yakalanmış olma W asabınr biraz teskin etmişti, Nahide hemen hemen cürmü - Meşhut halinde yakalanmıştı, Ke - Time hanımı öldürmekle de iktifa *tmemişti, Hasan Sıtkı beyi de öl- dürmek istemiş, bu kasitle ona da ateş etmiş, yaralamıştı. Cani olduğunu ispata bu kâfiy- li, : Ayşenin bu hususta hiçbir şüp- Fakat Neriman onun bu kana- b. atini sarsmıştı. Nahideyi gidip zi” evarct #lmisli Kizin katl Olmadığı “na kanaat getirmişti. Cinayeti işliyen başka bir ka - İnce uzun boylu, uzun mantolu, Mavi eşarplı bir kadın Kerime ha- Mimi öldürmüştü. Ayşenin düşüncesi, tehlikeli bir Vadiye sapıyordu. Genç kız bunu Safa bey, Nerimanı itham et - Mişti, Şimdi hâlâ, Neriman gü- Mahsız olduğuna inanmıyordu. Müfit de Nerimandan şüphelen- Miş, ama bu şüphesini söyleme- Mişti. Hatta Ayşeye bile söyleme- Nerimanın katil olduğunu bil- diği halde, neden' Ayşeyle evlen Miye kalkmıştı?. Ayşe makul, salim düşünceli! gerip buldu ve gözleri- Min önüne Müfidin gözleri geldi. | Ona, rüyasmı anlattığı gün, Mü- İİ idin gözleri yerinden uğramıştı. O zaman, Ayşe bunun pek farkı- Da varmamış, ehemmiyet © verme- Mişti, Fakat şimdi Müfidin o za- | anki halini görüyor ve ehemmi- Yet veriyordu. Belki o gün Ayşe ona, mavi &- e kadından bahsetmişti. vet, muhakkak etmiş olacak- we eş iiçn Müfit sıkı sıkı, rüya- | da ne elbise giydiğini sormuştu . bir kızdı. Düşündü. Müfidin bu! hareketini GECESİ.. Müfit neden ses çıkarmamıştı?. me hanın öldürülmüş olması, | Müfidin, kendini ne kadar çok sev- diğini bilirdi. Bunun için bu sur le cevap vermesi kolaydı. Müfit, sevdiğini kurtarmak için | diğini öğrendi. Bunu evvelâ fena | ağız açmamıştı. Müfidin bu hali, Ayşeyi biraz! inkisarı hayale uğrattı. Müfidin ahlâkı onun için bir idealdi. Bu hareketi, idealini de mahvetmişti. Ama, onu daha fazla sevmeye baş ladı. Müfit, onun için feci bir ah - lâksızlık yapıyordu. Bu da onu ne kadar çok sevdiğine delildi. Onunla evlenmek istediği za - man her şeyi biliyordu. Tabanca- sını kaybettiğini söylediği zaman, mantosunda kan lekeleri bulundu ğunu söylediği zaman, Müfit her şeyi biliyordu. Ve birden, zihninde bir alev yandı. Gözlerinde şimşek çaktı, ve beynine bir yıldırım düştü: Ka - til kendisiydi! Korkarak etrafına bakındı, ür- pererek nefesini tuttu. Yavaş yavaş ellerini kaldırdı. Gözlerine götürdü. Baktı. Aci bir çığlık kopardı. Ellerinde kan vardı, elleri kan- luydı. Gözlerini kapadı, uzun bir müd- det böyle durdu. Sonra tekrar aç- tı, tekrar ellerine baktı. Elleri bembeyaz, lekesizdi. Sinirlerine hâkim olamadığını | anladı. Gözüne hayaller görünü - plaması lâzımdı. “Piyanosunun ba ıma geçti, Pi - yano çalmıya başladı. Ortalık karuğmıştı. Göce etrafı sarmıştı, Ayşenin parmaklarına en 1 — Her sene kanunen haziran aymda yapılmakta olan ihtiyat zabit ve askeri memur yoklaması 30-haziran-933 tarihinde bitirilece- ! ğinden şubemizde kayıtlı ümera 2 zabitan ve askeri memurlardan he nüz müracaat etmemiş olanlarm ve bizzat gelemiyenlerin smıf ve rütbelerini tasrih etme şartile mek tupla müracaatlar, 2 — 329 doğumluların ilk yokla- maları 30-haziram-933 de bitece - ğinden hânüz gelmiyenlerin ceza - ya maruz kalmamaları için bu müd det zarfında hüviyet cüzdanları ile şubeye müracaat eylemeleri. o ——— Halkevinde bir program Halkevi reisliğinden: Evimizin kurslar ve dersaneler komitesi İstanbul dahilindeki tari hi ve bedit eserlerle ilim, fen ve sa ama, sahiden o Nerimanı | hatmüesseselerini dolaşip tetkik et kati iş miydi?. Yoksa, mek için bir program hazırlamış : baslaliikden şöpbe edilmesin diye | UT İstanbul muallimlerile, tatil ay Mi onu itham etmişti?. larında İstanbula gelmiş bulunan halde Nahide, bu gün Ne- | Veya burada askerliklerini yapmak erini avukatadalta olan muallimlerin bu tet a arif etmiş olacaktı.. , Mavi eşarplı ka: | kiklere iştirak etmelerinden fa - ide hasıl olacağını ummaktayız. Bu de her halde, bu tariften Ay. | tetkiklere iştirak arzu edenlerin ding Ez e 1 be ek çıkmıştı. dei M4 iin olacaktı. Ayşe, bu u-| bir program üzerinde konuşmak ü. ir mi eşarpla kaç| zere 29-6-933 perşenbe günü saat çıkmış hem de Müfit-| on yedide evimizde hazır bulun * malarını rica ederiz. ii Dilimiz Dinci kısmın listesi 101 numaralı Liste Ankara, 27 (A.A) —T.D. T. Cemiyetinden: Karşılıkları aranacak arapça ve farsça kelimelerin 101 numaral: listesi şudur: i — Efkârı umumiye 2 — Vaz'iyet. 3 — Durendiş 4 — Perdebirunane 5 — Sarfınazar 6 — Noktai nazar 7 — Nazarı dikkat $ — Cümleten -bilcümle- 9 — Alenen -aleni- 10 — Muntazaman 11 — Muhtasaran 12 — Münhasıran 13 — Bazen -bazı kere, bazısı: 14 — Kısmen 15 — Tamamen Muhtelif mektep mual- limlerinin buldukları karşılıklar 67 inci liste 36 mcı mektep; Mya: Yaynın, Orayı çıkarma — İkbal 5 İşi doğru gitmek, istek — iklim: Buğun (Si- caklığı, soğukluğu) — İkramiye: Armagan , tanşuğ — Ikrar: Açıkça söyleme — İktibas Ödünç almak, Sözü olduğu gibi almak — İk- «7 tmat: Orta gidiş, tatmin — Iktiran: Yak -! İktiza: Gerek — İliu; Duyurma, ortaya çe - karma — İlbar: Değeriilik, başlangıç — Iti- dal Yavaşlık, UYkünluk — Jürax: Sözü çü- rütme 12 inci mektep: Misa: Yayma — İkbal: Viz dönme, İstek , İklim: Ülke, Hi — İkrar; Doğrüyu söyleme — Kilim: Ülkenin Meakiğ, — İkrar: Doğruyu söyleme — İktibay: Bir yazıdan nina — Iktısat: Uygun gile .— fktiran Yaklaşmak, fetis: İşe yarama — İlân açığı vurumu — Behar: Saymak,» sınamak — itidal! Orta, uygunluk, yavaşlık — Miraz: Çürütmeğe kal kışmak. 13 üncü mektep: #fşa: Ortaya Vürmal, gizlememek — İk- hazin ve elemli parçalar geliyor - | bal: Yükseklik — İklim: Sıcak, soğuk, et — dur$Ş ve Şubert.. İkram; Buyurtmak — İkramiye; Toplu pa ilâç d aza, | Fa — İkrar; Kendi söylemek, doğruyu SÜT ç devalı olmuyor, bilâkis|,,,.,. . şutmas — Örmek nimak — firat hastalığı ilerletiyordu. As kullanmak — İktiran; Yymak — iktiza; (Devamı var) Yakışık almak, gelişine göre — #fijal; Orta olmak, Ikisi ortası — İtiraz; Karşı durmak Askerlik karşı koymak. Üsküdar askerlik şubesinden: 56 ncı mektep: İlya: Açmak, ortaya koymak — ikbal Yükselme — İktibma: Bir yerden alma — İlân: Bildirme, duyurma — İtin: Orta. 4 Sinci mektep: İfsa: Yayma, meydanalma — fkbalı İs - tek — İkram; Ağırlama — İkramiyei Ar mağan — İkrar: Durdurma, açık söyleme — İktibas: Alma — İktisadı Arttırma, biriktir mo — Iklirani Yaklaşma — Ykiıza: Yarama Ortalama, yavaşlık — İtiraz; Karşı gelme 4 üncü mektep: İişa: Duyurmak — İkbal; Kabnl etmek— İklimi Bir parça — İkram; Büyültmek — İeramiye: alışma karulığı — ikrarı Gercek söylemek — İktibas Kendinden olmayıp baş kasımdan alınak — İktisat: Yerinde kullan mak — İktıran: Yakın gelmek — İktıa: lâzım olmak — İlân: Bildirmek — İtibar: Saygı — İtllal: Orta, 9 uncu mektep: İfşa: Meydana Çıkarma — İkbal: İyi ol- ma — İklim: Yeri — İkramiye; Ağırlık, ak çe — İkrar: DI e #öyleme — İktibas: Ö- dünç alma, sşalma — İkteran: Yaklaşma — İktıza: İşn yarama — İlân; Yayma, mey « dana çıkarma — İlibar: Saygı — Htidal: Uy- gunluk, saygı — İtiraz: Karşı gelme, karı uma, çürütme — İktikat; Biriktirme, art - biran. 41 inci mektep: İfşa; Açma, Yayma — İkbal: Yücelik — İm: Ülke, yer birliği — İkram: Ağırin - ma » İkramiyem— Toplu akça çıkmı, verimi — İkrarı Dille söylene — İktımat: Kısma, biriktirme — İkbıran: Yaklaşma, yanaşma, bitirme — İktezo: İşe yarama — İlân: Ya - yım — İtibar; Sayma, yüce tutma, güven - (me — İtidal: Orta, yavaşlık, uygunluk, uy- ml — İtiraz: Bozmağa çalışma, 2 inci mektep: İfşa: Divermek, ortaya koymak — Ik- ramiyo: Ağırlama, buyur etme — İkrar: DÜ — İlân: Yayımı — itibar; Sayılış — itidni:| 5 — VAKIT 28 Hariran 1933 iz Gece Lünamahari limanında ge çirilir, Manzara harikulâde güzel- dir. Gece güneşinin kızıl ziyası al- tında karlı dağların teşkil ettikle- ri beyaz çenber vardır. Limanın suları içinde balinalar çırpmırlar. Ertesi günü elli kadar yolcu ge- miye bindiler. Bunlar garip bir im san sürüşü idi. İçlerinde ham Ren dersinden çizme giymi Laponlar , | Pumankivöno, Mativöno, Kervan- to kasabalarına giden Skolt ve Sa moyed balık avcıları vardı. Bun - | zere bir çok Fenlandiyalı görülü - yordu. Bir çok âlim Fenlandiyak şimal güneşini tarihten evvelki devre ait hayvanat ve nebatatı gör mek için Laponyaya koşarlar, Va- pura binen âlimler bazı görüldüğü gibi surat asan kimseler değildi. | Gayet güzel konuşan ve bilgisin - den istifade ettiren samimi yol ar- kadaşları idi. Birisi kutbu şimali müneccimi diğeri Kutup arazisi ta- biiyat mütahassısı olan (profesör Kiviriko ve profesör Keranen'le saatlerce konuşarak pek tatlı bir zaman geçirdim. On iki kadar sey yah vardı. Bunların arasında sek- senlik ve sağır bir kadın da bulu - nuyordu. Seyahate neye iştirak et- tiği kendisinden sorulunca: “Ya - tağımda ölüp te ne olacak?,, diye cevap veriyordu. Bu kadın bin yüz kilo metre cenuptan geliyor - muş. Vapuru bir koltuk, şimal Ok- yanusunu da kendi bahçesi gibi ta bii görüyordu. Bu seksenlik seya - hat meraklısı hanım nineye şaş - tım. Yolculardan Olavi Kostiya ile ça ! bucak dost oldum. Yirmi yaşında bir delikanlıdır. Kumral, sağlam vücutlu, şen bunlardan başka da | felsefe profesörüdür, Öteki yolcu- lar Sovyet hududunu — tarassutda memur edilmiş zabit ve askerler - dir. Kutpu şimali Fenlandiya polis müdürü de vapurda imiş. .. . Perşembe günü saat on beş.. Aranda etrafı alçak ve siyahım trak tepelerle çevrilmiş bir tenha körfeze girdi. Burası balıkçılar şi- bih ceziresidir. Bu şibih cezire ip - aaa ile söyleme — Iktmat: Tütünün yürüme — Iktıran: Yaklaşma, bitişme — Iktara: Hive tin — İlân: Bildirme — İtibar: Seyma, tat- ma — İtiraz: Karşı durma, karşı koma — Tatbikat mektebi: İişa: Ortaya almak, ortaya çıkarma — Ikbal: Yükseliş — İkrar: Doğruyu söylemek — İktibasi Almak — İktsat: Biriktirme — İktiran: Yaklaşma — İlân: Bildirmek — İ- tibar: Saygı — İtidal: Yavaşlık uygunluk — İtiraz: Karşılık verme, 1 inci mektep: Msn: Yayma, ortaya çıkarmı — İkbal; Yüz çevirmek, dönmek iyi gün, İutluluk — ilim: Yer, toprak, yer bölümü — İkrami - ye: Verim, armağan — İkrar: Doğruyu süy- lemek — İktibas: Başka yerden söz almak — İktmat; Yolu He kullanmak — İktıran: Yaklaşmak, yanına varmak — İktızai Ge - rekli oluk, işe yarmak — Hân: Yaymak, bildirmek — itibar: Değer vermek — itidal; Arta kalmak — İtiraz: Beğenmemek, bir sözü çürütmek istemek. 49 uncu mektep: İfşa: Ortaya koyma — İkhal; Ynksetme— İkrar: Söyleme — İktibas; Geçirme alma — Iktumt: Arttırma — İkteran: Yanaşma, bi- me — İtibar: Saygı — İldal: Orta, yavaş - ik — İtiraz: Karşılık verme, beğenmemek, Kapalı Hudutları AŞANLAR Seksenlik sağır kadın soranlara : “ Yata- 6 iğumda ölmekte manane,,cevabınıveriyordu ME çe ği İ dan başka çoğu Profesör olmak ü- | din tidasında Laponlar memleketi bi - ter ve Samoyetler memleketi baş - lar,. Körfezin dibinde bir kaç tane “Turb,, ile yapılmı barakalar, bir morina balıkhanesi var. Vaytolahki diyorlar, di Sovyet bududunun aksayı şin lidir. e Dört bin kilometrelik İ yol katederek Karadenize w şimendiferin mebde noktası b y sıdır, Burada iki dünyanın bağli - du ayrılıyor. Hududun bir tarafım da iki milyon burjuva öte tarafın « da yüz yetmiş milyon ti var. Bunların arasındaki temas sefirlerin boş , casusların çalışması ve hudut kari 4 kollarının srk sık müsademesidir 5! Ergeç tarafeynden birinin ötekine | galebe çalacağı mebel kadar ademi tecavüz misakı imza lansa, ne kadar siyasi dalaverelet çevrilse günün birinde iki taraf bir birinden hesap soracaktır. Bu hu: dudun dört bin kilometre en imtidadınca eski medeniyetle ye « ni ileri atılan şekli medeni birbi le çarpışacaklardır. Belki de Kı - rım ovalarında neticelenecek olan mücadelenin ilk topları şurada Vaytolahki'de patlıyacaktır. Ne ki se bu mevzuu bu kadarla bıraka « lum. Patriçya Klanfergüs bana: — Eğer Bolşevik sahil muh ti ye vi za gemisi henüz limanda ise bir dakika kaybetmeyiniz. - , Nİ Demişti, Sahil muhafaza gemi limanda idi. Paslı, kirli koca bi demir amoritördü.Yarı çıplak kı bahriye efradı geminin üzerinde ki küçük topun etrafında oturm kitare çalıyorlardı. Rüzgâr semi < nin sancağındaki orak, çekici d madan oynatıyordu. Gemiden b kaç kulaç ötede Fenlandiyah kü - çük bir harp şalupası mitralyözle- rini kızıl kruvazöre karşı çevirmiş duruyordu . iğ vini si Si ŞA . # e. “HUSUSİ,, LER GELMİŞLER Gi Kostia ile bir sandale bi karaya çıktık. “Turb,, la yapıl balıkçı kulübeleri ve güzel bir cik vardı, Evcik Findandiya n tası idi. Buradan ileride dar 1 göle doğru dalıyordu. Bu yolun ne reye gittiğini biliyerdum. r fih tek başıma bataklıklara d rak kızıl muhafızların kı ul doğru gitmek ve belki de kin | nin haberi olmadan bir tuzağa mek hoşa gidecek bir şey d Lokantanın kapısmda güzel k Samoyet köpeği vardı. Yanında e ki püskü elbiseli biri du iyot Bu adamın ismi Ville Tofanov y miş, Murman sahilindeki ahalisinden bir Rus köylüsü İ dedi ki: 7 — Evimi ellerimle inşa “etmiş » tim. Evim güzeldi. Sovyet köyü * nün en güzel evi. Köyün So buna kızarak beni Kulak diye hi ber verdi. Sorokanın bütün Ku“ laklarını Sibiryaya ( sürüyorlar di. Eğer yakayı ele verirsem orada « di ii sir olarak ölecektim. Kaçmayı tı | Hiram: Ağlama — İkramiye: Veslen #ySl sik ettim, Kaçtım. Köyün benim kaçışımdan memnun © tişik — Metiya; İş yarama — hin: Bildir muş ve evime vaz'ıyet etmiş ola » cak,. — (Devamı var)