8 Temmuz 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

8 Temmuz 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© zinci ceza mahkemesinde görül- mesine başlanan Darülbedayi re- — jisörü Ertuğrul Muhsin - Cümhu- rTiyet gazetesi muharrirlerinden © Ahmet Hidayet Beyler arasında- - ki hakaret davasına dün asliye © birinci ceza mahkemesinde de- yazdığımız gibi, Ahmet Hidayet © Beyin Cümburiyet gazetesinde “İstanbul' sokakları, filmini ten- — kidi üzerine Ertuğrul Muhsin B. © tarafından Ahmet Hidayet Beye — gönderilen bir mektuptan doğ- muştu. 118 bin liralık Malül maaşlarının on senelik- lerinin birden tediyesi sırasında 118 bin lira ibtilâs etmekten suçlu Bakırköy malmüdürü Nail, sarraf Mehmet Beyler ve on iki arkadaşlarımın o muhakemelerine dün Ağırcezada devam olundu. © Bakırköy ihtiyar heyeti şahit o- Jarak dinlendi. Bunlar, sahtekâr- liğin farkında olmadıklarını söy- — ediler. Bilâhare, vaktile defter- — darlık tarafından malül maaşları- eserler o araşınması Oyapan oAmerikada Cincinati dsrülfünununa mensup heyet fazla sıcaklar dolayısile faaliyetini tatil etmiş ve şehrimize gelmişrir. Heyet . azasından bafriyat hakkında şu izahan vermiştir; — Gincinati darülfünunu bir müddet evvel Türk hükümetine müracaat ederek Trova şebri barabelerinde hafriyat yapmak müsaadesini almak üzere teşeb- büslere girişmişti. Bu müsaade- nin verilmesi üzerine Darülfünun hafriyatı yapacak heyeti intihap etti. Bu Heyet on sekiz erkeoloğ © ve mühendisden müteşekkildir. © Aynca İngiliz darülfünunu na- mına Mr. Heurtley Almanya da- rülfünunn namına da Mr. Deup- feld heyetimize dahildir. © MHafriyata dört ay kadar evvel başladık. Bizden beş sene evvel o meşhur erkeoloji âlimi M. Sch. liman aynı maksatla Trova'da çalışmış fakat muayyen bazı noktalarda hafriyat yapmıştı. Bu hafriyat (neticesinde Trova'da muhtelif medeniyete ait eserler bulunmuştu. Bizim maksadımız evvelâ Sehlimann tarafından a- - Büyük Seferler ——— Tayyareci Gil in ve Gos- selin Istanbula geliyorlar Bükreş, 7(A.A.)— Öğle vak- tı Bükreşe vasıl olan Fransız tayyarecileri Gillemin ile Gose- “lin, perşembe sabahı saat 8 de © Üvov'a haraket etmişlerdir. Oraya ve Varşovaya gece va- sıl olacaklarını ümit etmektedir- ler. Bundan sonra © tayyareciler, yaştan geçmek suretile Istanbula doğru yollarına devam edecek- lerdir. Hava mesafe rekoru kırılacak Paris, 7 (A.A)— Hava işleri mazırı, tayyareci Bassolrat ile arkadası Rossinin hattı müstakim Wi © vam olundu. Dava, evvelce de | ptofesör Plezen | M4 — VAKIT 8 Temmuz 1932 4 Adliye Haberleri Ertuğrul Muhsin-Ahmet Hidayet Beyler davasına devam ediliyor, Hangi tütünler Evvelce Sultanahmet sulh bi- | O Dünkü celsede, Ertuğrul Muh- Hava âleminde | sin Bey, Cümburiyet gazetesinin iki kânunuevvel tarihli nushasım- da çıkan ve Ahmet Hidayet im- zasını taşıyan yazıda tahkir edi diğini söyledi. Makale mahke- mede okundu. Reis: — Bu makalenin neresinde hakaret vardır? Diye sordu. Ertuğrul Muhsin B. bazı şeyler söyledi. Bilâhare Ertuğrul Muhsin Beyin Ahmet Hidayet Beye gönderdiği mektup okundu. Neticede iddia makamı evrakı mütaleaya aldı. Dava 12 temmuza bırakıldı. ibtilâs davası nın on seneliklerinin verilmemesi hakkındaki tebliğ okundu. Suç- lu malmüdürü Nail Bey, defter- darlığın bu tebligatından sonra kendisinin, bu gibi maaşların ve- rilip verilmiyeceğini bir teskere ile sorduğunu ve defterdarlığın da v.rilmesi hususunda bir ikinci tebliğde bulunduğunu iddia etti. Mahkeme bu cihetin defterdar- lıktan sorulmasına karar verdi. Muhakeme 27 temmuz çarşamba gününe bırakıldı. Trova harabelerinde Bulunan eserler milâttan üç bin sene evveline âittir Çanıkkalede Trova harabelerinde eski | rarştırılmamış yerlerde taharri- yat yapmak, sonra da bulunan eserlerin tarihlerini tayine çalış- maktı. Şimdiye kadar yaptığımiz tet- kikat neticesinde kü eserlerin Milâdıisadan üç bin sene evve- line ait olduğunu tesbit ettik. Hatta bazı yerlerde Milâttan 2-3 asır evvelinden oMilâttan sonra ikinci ve üzüncü asırlara kadar devam eden Greco -romaine devrine ait eserlere de tesadüf ettik Hafriyatımızda on iki met- re derinlikte tapraktan mamul bir çok eşya bulduk. Bunlar yu- karıda bahsettiğim dokuz muh- telif medeniyet devirlerine aittir. Mamafih hafriyattan takip et- tiğimiz maksat meydana eser veya âbide çıkarmak değil bizim medeniyetimize takaddüm”eden muhtelif medeniyetler. hakkında fazla malümat elde etmiye ça- lışmaktır. Şimdiki halde elde ettiğimiz neticeler çok iyi ve cesaret ve- vicidir. Bunun için gelecek Ni- sanda tekrar Türkiyeye gelerek bafriyata devam etmek niyetin- deyiz. Arzı Teşekkür Avrupadan avdetle Harbiyede Belvü Ba hçesinde icrayı san'etimiz mürasebetile gerek Anadoludan gerekse memaliki Ee- nebiyeden telgraf ve mektupla tebrik ldt- funda bulunan zevat muhteremeye ayrı ayrı mukâbeleye irekân bulunmadığından teşekkür ve hürmetlerimizin iblâğına ge- zetenizle tavassut buyurulmasıni rice öderiz Kemani ; Muzanniye Sadi Deniz Kızı Eftalya üzerinde dünya mesafe rekorunu kırmak için yapılacak teşebbüse hazırlanmaları hususunda mezüni- yet verilmiştir. Bu teşebbüs, eylül ayi iptida- sında ve Cenubi Amerika istika- metinde icra edilecektir. Devriâlem seyahati yapanlar Berlin, 7(A.A ) — Amerikan tayyarecileri Mettern ile Griffin dün saat 17,42 de Tempelhol” tayyare karargâbına inmiştir. Ticaret Ve iktisat Sigorta ediliyor? Istanbul ticaret odası son gün- lerde bütün tütün tacirlerini alâ- kadar eden mühim bir mesele hakkında tabkikat ve tetkikat yapmıya başlamışlır. Bundan birkaç gün evvel bir tütün taciri ticaret odasına mü- racaat ederek, tütünlerini sigor- ta ettirmek istediğini fakat hiç bir şirketin tütünlerini sigorta €tmediğini ve kendisine de şu cevabı verdiklerini bildirmiştir. — Bankada merhun olmıyan ve hususi depolarda bulunan tü- tünleri sigorta edemeyiz. Bu ihbar üzerine derhal tet- kikat ve tahkikata başlıyan ti- care odası sigorta şirketleri ile bütün tütün tacizlerine müracaat etmiştir. Şimdiye kadar toplanan malümata nazaran s'gorla şirket- leri bankalarda merhun olan tü- tün'eri daha sıkı bir teşkilât ak tında addederek sigorta yapmak: tadır. Ticaret odası tahkikata devam etmektedir. izmirde balık konserve fabrikâsı Türk sermayedarlarndan mü- rekkep bir grup İzmirde balık konserve fabrikası tesis için te- şebbüsata (başlamışlardır. Veri- len malümata nazaran müteşeb- bisler en asri makinelerle tesis edecekleri o fabrikada bilhassa denizlerimizde külliyetli bulunan balıkların konservelerini yapa- caklardır. Garbi Anadoluda tütün az Istanbul Ticaret odasına gelen ma'ümata nazaran bu sene Gar- bi Anadoluda tütün mahsulü geçen senekilere nispetle #zdir. Bilhassa Akbisar, Ödemiş ve Muğladaki tütün rekoltesi geçen senelere nazaran yüzde elli nok- sandır. Kilimler de halılar gibi muamele görebilirler mi? Halılarla, tiftiklerin ibracına kontenjansız (olarak herhangi maddenin ihracı hakkindaki ka- rar Üzerine yeni bir mesele or- taya çıkmıştır. Oda şudur: Ki- limlerin de balılar o meyanında ihraç edilip edilmemesi. Memleketin bir çok tarafların- daki tacirleri alâkadar eden bu mesele hakkında bir çok ticaret odaları ve bu meyanda İstanbul | ticaret odasına da müracaatlar vaki olmuştur. İstanbul ticaret odası iktisat vekâletine müracaat ederek bu hususta malümat is- temiştir. (Gelecek omalümatta | kilimierin de halılar meyanında ihraç edilmesi bildirildiği tak-. dirde Istanbulda stok halinde mevcut yüz binlerce liralık kilim- lerin derhal ihracına başlanacak- “tır. Bir çok mevad Macaristana hu- susi müsaade ile girebilecek Macar hükümeti, Macaristana ithal edilecek bir takım mevad hakkında bazı kararlar almıştır. Bu kararlara nazâran kurutulmuş ve işlenmiş meyve, kuru üzüm ve kuru incir, Çam fıstığı, ba- dem, yün, pamuk, döşeme hali- ları bundan sonra Macaristana hüsusi müsaade ile ithal edile- cektir, | Anadoluda ihracat j Muğla, 7(A.A.)— Haziran ayı | zarfında Küllük, Bozburun, Dak 'yan iskelelerinden Yunanistana ve adalara 729 kara sığır, 225 koyun, 165 kçi, 676 tavukve “125560 kilo gübre ihraç edilmiştir. GOBİ çöllerinde! Türkçeye çeviren ÖMER RIZA —23 — Yazın SVEN HEDİN N az GOBİ ÇÖLLERİNDE 4s Haslundla arkadaşları hırsızın izini kolaylıkla bulamamış * lardı. Bunlar, birkaç kola ayrılmışlar ve ertesi gün dönebilmiş * lerdi, Hırsızı bulanlar Mette ile Serat idiler, Bunları uzaktan gö” ren Mento koşa koşa gelmiş ve bana haber vermişti: — Geliyorlar! — Yalnız mı? — Hayır. hırsızı da, develeri de getiriyorlar. Derhal koştum ve çadırımın kapısında bekledim. Seratla Mette develer üzerinde idiler. Hırsız boynundan bif | iple bağlanmış, yaya geliyordu. Hırsızın elleri, arkasından bağl ; idi. Bu hal, siyasetgâha götürülen bir adamın hali idi. Kafile, be nim çadırıma geldi. Obogon ayaklarıma kapanmıştı. Errettim: — Bu adamı mutfak dairesine götürünüz ve onu dikkatli ne“ zaret altında bulundurunuz! , Hırsızı götürerek levazım sandıklarından birine bağladılar. | Ve kaçmamasını temin için ayaklarına pranga vurdular. i Yemek vakti mutfağa gittiğim zaman hırsızm bir top gibi oturduğunu gördüm. İplerile zincirlerinin çözülmesini, kendisine yemek ve su verilmesini emrettim. Cani birkaç sigara da rica et” tiğinden onları da verdirdim. Mongollardan biri ona birkaç yum" ruk indirdiği zaman, buna da mâni oldum. Hâdiseyi profesör Hsu halledecekti. Develerimizi bulduk * tan sonra İursızı cezalandırmıya lüzum yoktu. Fakat onu yolu" muz üzerinde serbest bırakmak da doğru olamazdı. Çünkü bu adamın Norin ve Yuan kollarından tekrar deve çalmıya teşeb * büs etmesi çok muhtemeldi. Profesör Hsuya göre adalet icra © lunmalı idi. Onun için bu adamı cezasız bırakmamalıydı. Aksi takdirde hâdise, bir suimisal teşkil ederdi. Bu adam, Mamu ys” hut Etsin - gol'da adalete teslim olunmalıydı. Obogonu birlikte götürmiye karar verdik, ş Serat ile Matte caniyi tam otuz saat takip ettiklerinden de“ rin bir uykuya dalmışlardı. Bunlar uyandıktan sonra macerala” rını tatlı tatlı anlattılar, İki taraf arasında mühimce bir müsade“ me vukubulmuş cani onlara birkaç el silâh atmış, ve teslim ol * madığı takdirde vurulacağını anladıktan sonra kendini ele ver” mişti. Cani sımsıkı bağlanmış ve ona bir damla su bile verilme- mişti. Geceleyin, cani iplerini kemirerek kaçmak istemiş, fakat mubafızlarının uyanıklığı yzünden muvaffak olamamıştı. Mongollara göre çalınan bir malın bir kimse tarafından kul 1 icap ettiğinden Obongun çaldığı çuvallar açılarak rüzgâra savrulmuştu. Mongolları, hizmetlerinden dolayı mükâfatlandırmak icap ediyordu. Onun için Mette ile Serata ellişer dolar, Bato ile Mem“ toya yirmi beşer dolar verdim. ors İ j i i j i GOBİ ÇÖLLERİNDE — i | 13 | WE Periler adasından Kara şehire Eylülün on ikinci günü öğle üzeri bir kum fırtması esti. Rüzgâf saniyede 19 metre süratinde idi. Ufukları sarı kurşuni sis istilâ etmişti, 35 inci karargâhımızda bir gün daha kalacaktık. Çünkü adamlarımız pek yorgundular. Hırsızı takip yüzünden geciktiğimiz için Larsonla aramız * daki mesafe hayli açılmıştı. Onunla ancak Etsin - gölde buluş8” cağımız anlaşı! Eylülün 15 inde hareket ettik. Etrafımız pek 14812 ve pek ak olmakla beraber manzara Asyanın en muhteşem manzar#" | arındandı. Muhitin bülün gurur ve inadı hissediliyordu. Etrafı? sert ve dik gözleri sanki bizi istihkar ediyor ve korkunç, yıprati" cı sinesine ayak bastığımız için bizi tehdit ediyordu. Biz mi tin satvet ve kudreti karşısında ancak huşu duyuyorduk. Fi biz de onun kadar inalçıyız. Çünkü biz bu heybetli çölü yarn” ya ve onun gururunu yenmiye karar verdik. Biz onun düşma” İarıyız. Çöl, develerimizi mahvetmek istiyor. Ve doymak bilmi? | yen açlığınm dehşetini bize göstermek için adım başında bizi iskeletler ve kafatasları ile karşı karşıya getiriyor. Çöl, bütü” suyumuzu kurutmak istiyor. Fakat, biz bir su menbamdan di su menbama doğru emekliyoruz. Geceleri, çadırımızda uzanarak, muhiti kaplıyan sükün karanlık ve yalnızlığı dinlediğimiz zaman, muhtaç olduğum” her şeye malik olduğumuz için, gerçi emniyet hissediyoruz, ** kat bu emniyetin hiçbir kıymeti olmadığını hemen anlıyor” Çünkü bizim bütün varlığımız, develere, bizi bu memnu top lara getiren ve taşıyan çöl gemilerine bağlıdır. Onların sıhhat X. selâmeti bizim için her şeydir. Develer yıkılacak olursa bis yıkılacağız ve deniz ortasında kazaya uğrayıp parçalanan © gemi halkıma benziyeceğiz. bal Eylülün 16 ıcı gününde esrarlı, esatiri, lâyetenahi bir vardı. Başka günlerde hissolunmıyan bir şey hissedi; e gene muazzam Gobi çölünün içinde bir adım daha ilerlemi$ * nihayet .... hakiki bir vahaya varmıştık. ki saat içinde garbi ufuklarda birer kısa kara çizgi gör Çizgiler yavaş yavaş genişlemiş uzun, kalın ağaçlarla dolu. ormanla karşılaşmıştık. Biribirine pek yakın olan iki ormani bir geçit ayırıyor. Pekinden ayrıldığımız günden beri böy! sev görmemiştik. Gözlerim YaCı seliyordu. Bi

Bu sayıdan diğer sayfalar: