, f Profesör Malşın İstabul Darülfi- nunu hakkında Maarif vekâletine tev- di ettiği rapor, ilim muhitinde epe- yi minakaşayı mucip ve günün mese- İesi olmuştur. Darülfünun tedrisatı, bütün mil haiz bir meseledir; çünkü bu miles- sese milletin mukadderalına hâkim o- lacak münevver gençliğin yetişeceği bir'irfân ocağıdır, Milletin medeniyet sahasında yilk- selmeleri ve yahut geri kalmaları hu- susünda,- gençliğin o Darülfünundan glacağı feyiz ve irfanın çokluğu ve az- liğının oldukça tesiri vardır. ©- nun için millet Darülfünunlar ve yük- sek ilim ocakları tesis ediyor ve bu müesseselerin tedrisatını, milletin yükselmesi için elverişli bir şekil de ve son tarakkiyatın icabına göre hazırlıyorlar . Bu makalemle, kardeş Türk ef- kârı umumiyesine Macar Darülfü- nunları ve yüksek ilim ocaklarını, küçük bir malümat vermek suretile Tanıtmak istiyorum .. Evvelce Macar Darülfünunlarında ve yüksek mekteplerinde bir çok Türki gençleri yetişmiş iken bugün maalesef adetleri günden güne azalmaktadır , Macaristanda ilk Darülfünun 1267 tarihinde Peç (Pdes) şehrinde Kına! Tayoş tarafından tesis edilmiştir. Bu Darülfünun, merkezi Avrupada tesisi itibarile ikincidir. Bundan son- ra Ohuda şehrinde 1359 senesinde ikinci Darülfünun tesis edilmiştir İlim ve irfanm muhibbi olan meş- hur Kmal Matydş Pojony (Porsony) şehrinde 1467 tarihinde dört fakül- teden müteşekkil bir Darülfünun tesis etmekle memlekete üçüncü 'Da- rülfünun kazandırmıştır . O derirde, memleketin geçirdiği muharebeler ve karışıklıklar... Bu üç irfan müessesesinin kapanmasına 8€- | bebiyet .vermiştir. Bundan sonra, on altmei asırda Macaristanda baş gösteren katolizm ve protestantizm gibi dini mücadeleler neticesi her £- ki din mensubini tarafından, rakabet yüzünden muhtelif mektepler tees. süs etmiştir. Bunlardan bir kısmı yük- sek protestan (Kalvinist) mektepleri, zamanımızı kadar devam edegelmiştir Bu cümleden Şavoşpatak (Sâvospa- tak) faki yüksek ilim akademis! 1531 de, Kolojvar (Kolozsvân) dak! 1551 de, Dehnetsen (Debvecen) de. ki 1588 de, tesis olunmuştur. Türk- Jerin dostu ve müttefiki bulunan Ev- del hükümdarı Bethlen Gâhor Gyu- Iafehövâr şehrinde 1626da bir Da- rülfünün tesis etmiştir. (Protestan. lardan Luteranlar Eperyeş (Eper. jes) şehrinde 1667 de bir yüksek ilim ocağı tesis ettiler . ,, Bugün, anayurdundan üçte İkisini — Kaybeden Macaristanda altı Darü). “ fümun bulunuyor ki, onlar da şun- lardır; - Budapeşte Darilfünunu 1635 tari- hinde” Nagyszombat şehrinde Kar. dina Püsmân Pdler tarafından vücu- da getirilmiştir. Bu Darülfünunu EN LL mm . Peştede yüksek Mühöndis mektebi Tetin hayatı için pek çok ehemmiyeti! | Macarıslanda Darültünunlar Ve diğer ilim müesseseleri imdiki vaziyette Macaristan nüfusunun - binde on dokuzunu Dariilfünun mezunları teşkil etmektedir Yazan ı Vögh Jenö I7TIi de Budaya ve sonra 178 te Peşteye naklettiler, İ Katolik ilâhiyat, hukuk ve millki- ye, tıp ve cczacı, ve İcisefe ile hikmeti tabiiye fakültelerini havidir . Bütün Macar Darülfünunları ara smda bu Darillfünun en büyük ve en çok talebeleri olanıdır. 600,000 cilt kitabı havi büyük bir)“ kütüphanesi vardır. Bugünkü Szezed Darülfündnn, Macar teşri heyeti tarafından 1872 ta- rihinde Kolozsvâr şehrinde tesis « dilmiş #ken, büyük harpten sonra Trianon müahedesi. mucibince bu şehir O Romenlere terkedildiğinden Darülfünun Szeged şehrine Baklolun- muştur. Maalesef bu Darülfünu nun bütün levazım ve lâboratuarları! de yeniden tesis edilmiş olup ve kuk — mülkiye, tıp — eczacı, felse - fe — lisaniyat — tarih, riyaziyat — hikmet fakültelerinden ibaret dört şu - beyi havidir, Debrecen Darülfünunu, 1912 sene- $i teşri heyetinin kabul ettiği bir ka- nunla vücuda getirilmiştir. Kalvinist | lâhiyat, hukuk — mülkiye, tıp, fel sefe — riyaziyat — hikmet fakülle- lerini havi olup Macaristanın en asri Darülfünununu teşkil ediyor, Bu Darülfünun, Debrecen şehri yanm- daki ormanlıkta, bütün fakülteleri. ni bir araya toplamış, burası adeti bir Darülfünun şehri halini almıştır. Pöcs Darülfünunu keza Macar teş- ri heyetinin 1912 senesinde verdiği kanunu ile Pozsony şehrinde vücuda getirilmiş iken, büyük harpten sonra Trianon muahedesi mucibince bu şe- hir Çeklere terkedildiğinden, Darül fünün evvelce Budapeşteye, sonra Pdes şehrine naklolunmuştur . Şim- di Pdes'teki Darülfünun asri bir şe. kilde yeniden tesis edilmiş bulun- maktadır. Hukuk — mülkiye, tıp, felsefe — riyaziyat — hikmet ve ayrı. ca Şopron şehrinde bulunan ilâ hiyat fakültelerinden ibaret dört Şu beyi havidir. » Budapeşte Fen Darülfünununun e. sası 15ifte hazırlanmış ve 187ide Darülfünun ünvanı verilerek ; 1, umu- mi mühendislik, 2, makine mühen- disliği, 3, mimarlık, 4, kimyagerlik ve 5, iktisat şubelerine ayrılmıştır. Bu Darülfünun Tuna kenardaki muazzam binası ve gayet asri lâbo. ratuarları ile beynelmilel şöhreti kazanmış bir Darülfünundur. Bir çok memleketlerden bu darülürfü- mundan İstifade etmek için geliyorlar. Budapeşte İktisat o Darlilfünunü 1919 ta lüzumu hakkındaki bir cok münakaşadan sonra Macar teşri he- yeti tarafından Macar iktisadi ha- yatmın yükseltmek maksadile kabul edilen bir kanun İle teşekkül etmiştir. Bu Darülfünunun fakültesi: Mülki- ye — siyasiyat, ticaret, ziraat, yük- sek muallim mektebi. Macnristandaki istatistiğe göre 756 müderrisi ve 11558 talebesi vardır. Deyın naıcıı Kemalpaşa Mehmet v. Resmimiz İzmirin Kemalpaşa kasabasından dokuz O yaşında Mehmedi gösteriyor. Bu çocuğun boyu doksan dört santimetre ol- duğu halde başının çevresi alt- mış santimetredir. Zayıf gövdesi bu kocaman başı zor taşımak- tadır, Mehmet, Kemalpaşa kasaba- sında herkesin tanıdığı, hoşa gi- den sözlerinden ve hazırcevaplı- ğından dolayı herkesin sevdiği bir simadır. Acıktığı zaman sokakta rast- gele bir evin kapısını çalıp içe- riye girer ve kendisine sofra kur- durur. Mehmedin bu tarz müra- caatinı bütün Kemalpaşalılar hoş görürler. Mehmet geçenlerde bir gün Kemalpaşada kendisile konuş- makta olan münevver gençleri- mizden bir zümreye lâf ârasında: — Istanbulda pâzarola Hasan B. öldü, fakat ben sağım, gaze- teler niçin benden bahsetmiyor- lar? Demiş, bunun üzerine bu su- ale muhatap olanlardan bir kâ- riimiz bu resmi çektirerek bu malümatla beraber bize gönder- miştir. Mecruhun iyileşmesi, muhtemeldir Evvelki gün Adliye koride- runda Hasan isminde biri tara- fından ağır surette yaralanan Mustafa ismindeki gencin Cer- rabpaşa bastabanesine kaldırıl- dığını yazmıştık. Dün geç vakit bastahaneden öğrendiğimize göre, mecruhun sıhhi vaziyeti şimdiki halde ümit verici bir seyirtakip etmektedir. Amerika sefirinin kabul resmi Amerika sefiri Mr. Charles H. Sherrill, dört Temmuz Parte- si günü saat beş ile yedi arasın- da Tepebaşındaki eski Amerikan sefareti binasında şehrimizdeki Amerika kolonisini kabul ede- cektir. Bu Darülfünunlardan maada 3 hu- kuk, 17 ilâhiyat akademisi ve on dört muhtelif yüksek akademi ve mek- tep vardır ki, bunlar arasında 8 yüksek ziraat akademisi ve yüksek baytar mektebi, yüksek orman ve maden mektebi, muzik akademisi, güzel san'atlar akademisi, tiyatro san'at akademisi, idman yüksek miek- tebi, ilh... gibi mektepler zikre şa- yandır. Bütün bu saydığımız ilim müesseseleri 1926 — 27 senesinde 40 & baliğ olmuş ve müderris adedi 1151 eji talebe adedi de 15757 ye çıkmıştır. Şimdiki vaziyette, Macaristan nü- fusunun binde 9 unu Darülfünun me- zunları teşkil etmektedir; bunda er- kekler binde 18, kadmlar binde Znis- betindedir, O Vöghdenö A herkesin vazifesini yapmasına imkân bulmasıdır. İ Su Smmm. A A ar Türkçeye çeriren. ÖMER RIZA —17 — Yazan: SVEN HEDİN —— —— 33 Biz, sizin zalim kırbaçlarmızdan kurtulduktan sonra bunu GOBİ ÇÖLLERİNDE kendi kendimize de yaparız. © halde yaşasın hürriyet ve kahrolsun yükler ve sandıklar !.. Bu düşünce ile bu bütün sürüyü bir alevin kaplaması bir olu" yot . Develerin, sanki çelikten sinirleri var. Bunları bir ande isteplere koşuyor, sandıkları sırtlarından atıyor ve hürriyete kavuşuyorlar , - Temmuzun 23 üncü gününü develeri arıyarak geçirdik. 24 üncü günü doktor Hand,ın hidrojon silindirlerini taşıyan on sekiz deve geldi. o Akşam üstü yaptığımız tahriri nüfus neti- cesinde bütün heyelimizin elinde 286 deve bulunduğunu anladık, bunlarla yola çıkmıya imkân vardı. Kaybettiğimiz develer, uçtu. Bunların birini daha bulmak ihtimali mevcut... Fakat bunları bulmasak ta vaziyeti idare edebiliriz . Develere hâkim olmak için on Çinli deveci daha aldık. Bunların yardımile develeri daha iyi idare etmiye imkân hasıl o- lacaktı . Felâket, yekün itibarile bize (350) Dolara mal oldu. ” Geceleyin yağmur yağdı . Ortalık zifiri karanlıktı . Birden- bire develer ve onlardan sonra Mongollar bağırmıya başladı lar. Oİkinci bir isyan kopmasından korkmuştum. Fakat öyle değilmiş .. Çok geçmeden ortalığa sükünet hâkim oldu. Temmuzun 25 inden itibaren, karargâhtaki hayat tabi“ leşti.. Norin'in kumandası altındaki şimal kolumuzdan bir kaç gün- dür, haber aldığımız yok. Fakat bu kolun mütemadiyen şi- male doğru ilerlediğinden şüphe etmiyorum. Profesör Yua- nm kumandası altındaki cenup kolumuzdan uzunca bir mektup aldık.. Profesör Yuan, bir vulkan keşfetmiş ve ©- nun haritasını çizmiye başlamıştı . oVulkanın bulunduğu yere Getsik deniyor . Bergman'ın gönderdiği raporlardan onunla arkadaşı Çin'in bir çok kıymetli şeyler bulduklarını anlıyoruz . Gaşun Wor'a doğru Neolitik insanları da bulacağımızı ümit ediyoruz. Asya kıt'asının içi gittikçe kuraklaşıyor.. Bin- lerce sene evvel (Gobi) nin bugün gibi çöl olmaması çok muh- re .. oErkeölejistlerimiz bu işe çok ehemmiyet verecek- erdir. Develer sükünet bulmuşlardı . Onun için hareket kararlaş- tı. Develer tarafından her hangi isyan hareketi vukuunda hazır bulunmak için tedbirler aldık. Bütün adamlarımız kısa sopalarla teslih edilmişlerdi . Bunlar icabında develerle döğüşerek onları ehlileştirecek- lerdi. Develer çok tuhaf omahlüklardır. Onların fazla sür'atle gitmemeleri için, onları dövmek lâzım.. Şayet onları iyice besliyecek ve şişmanlatacak olursanız, isyan ederler. Bes- liyecek olursanız, hiç yürümezler . . Bizim, . yavaş, , yavaş hareket etmemizin başlıca. sebebi; —34 GOBİ ÇÖLLERİNDE sayesinde erkeölojist arkadaşlarımız çalışmak imkânını buluyor ve malümatımız zenginleşiyor .. (o Çabuk hareket ettiğimiz tak dirde, malümatça fakir kalacağız. Zaten biz buraya va- kit kazanmk için gelmedik. o Asya toprağını keşf için vakti mizi fedaya geldik . Burada geçirdiğimiz her gün, bizim için kaaznçtır.. Bizim faaliyetimiz zamanları mahdut değldir. Bütün Asya kıt'ası önümüze yayılmış bulunuyor . © Temmuzun 29 uncu günü Larson beni uyandırdı ve: — Dektor! hareket ediyoruz . dedi. Hava mükemmeldi.. Güneş doğarak sisleri parçalamıştı . Develer yükleniyordu . Larson, 151 deveyi on kısma ayır- mıştı . Ön üç Mongol, yedi Çinli, iki hizmetçi, bunları idare edecek, Muhlenberg ile Leberenz Larsonla beraber buluna caklardı . Develer, garba doğru hareket ettiler . (Bir kilometrelik me- safe geçmeden bir deve kafilesinde isyan alâmeti görülmüş, Mongollar ok gibi fırlıyarak bunları durdurmuşlar ve tehlikeyi bertaraf etmişlerdi . Kafile tekrar intizam ile hareket ediyordu . Mühim bir hadisenin vuku bulmıyacağına kani olduktan sonra geri döndüm, Akrabama ve dostlarıma mektuplar yazdım . o Çünkü bundan sonra mektup göndermek imkânı yok- tu. Yalnız yolda, geri dönen kafilelere tesadüf ederse! mektup gönderebilecektik . i * Akşama doğru (Larson) dan şu tezkereyi aldım: “Azizim Hedin: etiğe Sizin karargâhtan 25 kilometre mesafedeyiz. Yolculuğu" muz mükemmel geçti. (Sinemacı) Lieberenz boş duruyor. e çi harekete çalışınız . Burada bir hayli yağmur yağdı. Se- âmlar .,, Çok şükür! Her şey yolluyolunda idi , Onun için son ders“ mes'uttuk! — - - —- Bu —bevaçı” ör am |