Memleketimizde Kur'anın röriçeme| tercüme olunarak camilerimizde okur| ması üzerine Mısır gazetelerinde mü- makasalar cıktığını Mehmet Ferit Vecdi Bey tsmindeki maruf dlimin vâ Mafane makalelerle aleyhteki neşriya.| ta şiddeti; cevaplar verdiğini ve aleyh tarları süsmiya mecbur ettiğini yaz. puştik, İ Mehmet Ferit ve Sabri Beyin geçen Perşembe > günkü sayımızda cıkan | birinci o ve ikinci meckleleri Kura man Türkçeye tercüme olunabileceğini vüzuhla gösteriyordu. Mısırlı âlimin üçüncü makalesi Arap harfleri hak! kandadır ve bu makaleyle, Misir mu. harirlerinden Taftazani'nin itiraz ve isnatlarına pek haklı; cevaplar veril mektedir. Pevkalâde dikkate şayan o lan bu güzel makalenin tercümesini de bugün dercediyoruz. Behmet Fe. rit Vecdi Bey diyor ki; | Ustaz Taftazani'nin —Türkler tw) rafından— menfaatlerine muhalif ol. duğu halde— kullanılmasını talep et! tiği Arap harfleri esasen Arapçayı! z » Arapçanın doğra olarak telâf-! uzuna mâni olan, Arapçanm bizzat! Araplar tarafından yabancı bir lisan) Rİbi telâkki edilmesine sebbiyt veren başlıca hir illettir; çünkü Arap harf. Jeri, dünyanın bütün ilisanlarında ol- duğu gibi, kelimeleri tasvirden âciz. dir. Noksanlığı yüzünden Arap lisanı» nı mahvetmiştir. Eğer &cnebi hurafatı gibi, kelimeyi telâfuz edildiği gibi tar. vir etseydi Arapçada yanlış telâffuz. lar şüyu bulmaz, bizzat Araplar tara. fmdan arapçanm en beliğ kelimeleri. nin binası yıkılmazdı. Bu gün Arap lar içinde: 5 > PÜİYE ağkya ok ğa a yel LR EŞİ sağl el ela kai sm Kibi her gün matbuatta meşrolunmak.! ta olan basit kelimeleri doğru olarak okuyabilen kaç Arap vardır? Bu keli. melerin ne suretle okunacağını, kamu- sa müracaatla anlamadan evvel bu! bapta lehlerine hüküm verilmesini ri. giyin ii basit kelimeleri yan- yanlar, Beliğ kelimeli 1 okuyabilirler? ŞaşaMe Mütenebbi'nin, mahbubeleri , lerini ie yan develere hitaben bedduayı ve pe di için temenniyatı muhtevi olan: Yiyin ie Gi İN beytini Arapça okuyanlardan kaç kişi silen okuyabilir? Dürlek © efrat ise ne kadar müddet > ö kaç defa tereddüt ettikten sai Mişsız olarak okuyabilir? Ee. mal merilerinin mükemmeliyetini, A- ihl içiai ise hoksanlığını anla beyti ecnebi harflerle ya, ki tin hardi Şuna da işaret edeyim dr; koyarak okunabilir, a 0 asi eta De em Ka an a ağ İşte lâtin harfleriy; Yitler, Avrupanın sa aran ba e rinde okuyan en küçük bir çocuk Çer fondan bilâtereddüt yanlışaız olarak leri Halbukj yukarda ai Si ttığım .bu beyit Arapça ok; kısmı âzamını Aciz bir viziyaay aran muştur. Acaba dünyada hiç öy harfler var mıdır ki o harflerie Yazı. lah elimlenin evvelâ mânası anlaşır. madan okunabilinmesin? Acaba düy. yada öyle harf var midir ki Mükiy, Avukat, Doktor, Mühendis, gibi yüğ, sek tahsil görmüş zevat o harflerie kendi lisan ve harfleri olduğu hal. de— yazdıklarmı yanlış okusunlar? Avrupada iptidat mekteplerdeki en küçük çocukların okudukları her han. - bir yazıyı —en yüksek felsefe kita. olsa bile... yanlış okumaları kat'iy- yen mümkün değildir. Arapçayı yıkan, be ye kendi lisanlarımı yanlış ola» venleri sevkeden, aslen putpe- rini bi, rf olan Arapça harfle- çünkü A Tsatta ıslah etmek icap eder, Tap harflerinin bu noksanlığı mm... | ten sonrada dünyanın en muazzam Arap harfleri Arapça- ya da uygun değildir! Mısırlı âlim Mehmet Ferit VecdiB.in fevkalâde dikkate şayan bir makalesi Türkler islâmiyetten evvel de büyük medeniyetler kurmuş bir millettir baki kaldıkça — maarifin tamimi A- rapçanm yükseltilmesi için sarfedile- cek bütün gayretler boşa gidecektir. Bizim gibi böyle nakıs harfleri olan- lar, Arap olmiyan o müslümanlarm —&endi lsanlarını yanlış telâffuz et- memek, lisanlarmı karışıklıktan kur- tarrp okumu yazmasını öğretmek için| uzun seneler çalışmıya muhtaç olma mak maksadiyle —diğer harflere ilti- ca elmelerini tayip etmek cesaretinde nasıl bulunabilirler, Üstat Taftazani diyor ki: “Türkleri devlet yapan müslümeanlıktır. Müslü manlık olmasaydı, Çin hududunda ka- Jır ve Eskimo ve Hotantölar gibi dün yadan bihaber yaşarlardı. Bu iddia, tarihe karşı irtikâp edil miş büyük bir hatadır Filvaki Türk- ler, dini İslâmla feşerrüf ederek ne cabetleri tekemmül etmiştir. Fakat Türkler Müslüman olmazdan evvel de munzam ve parlak hir tarihe malik tiler, Fatih Mısır frratnlarınm en zi-| vade korktukları Hitas milleti şimdi. ki Türkler değil midirler? Mısır Fıra-| unu İkinei Ramses, Hitas Hükümda. rı ile karabeti #hriye tesis ve dostluk! muahedesi aktettikten « sonra ancak! Hitas milletinin Mısıra akınlarından “urtulabilmiş değil midir? Ne için uzağa gidiyoruz? Dokuzuncu asta ka- dar Rusları kendi hâkimiyeti altında bulunduran millet Türk milleti değil midir? Asya kıtasını" baştan nihâyete kadar fetheden Cengiz Han Türk de gil midir? Babalarının fethettiği mil Jetleri aralarında taksim ederek padi-) şahlıklar, Prenslikler tesis eden ve his! lâhare Müslümanlıkla teşerrüf ettik. devletlerinden birini tesis eden Üei- İz Han'ın evlâdı “Türk değil midir. ler? Akdenizi inhisar allınn alan! kürrei arz'n en büyük devletleri ge milerinin bile Osmanlı bayrağını çek- meden Akdenizde seyrüseferlerini me neden devlet kimdir? Ecnebi hüküm» darları, saraylarının kapısından han £gi devletin sefirlerini istikbal ederler- di? Devletlerin bir aradaki donanma:| larını, müttefik ordularını defaatla mağlüp edip parçalıyan devlet hangi devlettir? Taftazani diyor ki: “Türkler, türk çeyi arap ve acem kelimelerinden tec ri$ ederlerse Jisanları (zencilerin li - sanı gibi) hiç bir şey ifade etmiyecek bir hale girer. Buna cevabımız şudur “Bu söz - ler, lisanı o bütün meziyetlerini, be; liğ nesir ve ince şiirlerini havi sek » sen milyonluk bir milletin tekellüm ettiği lisana karşı cüretkürane bir hücumdur. o Türkler, türkçeyi, ara bi ve farisi elfazdan tecrit etmiye başlamışlardır. e Eğer iddin edildiği gibi arabi ve farisi elfazdan mücer - ret olan türkçe zencilerin lisana benzer bir vaziyete girseydi medeni- yet sahasında en yüksek mevkie u - laşmıya gayret etmekte olan Türk - ler, tabiidir ki lisanlarının arabi ve farisi elfazdan tecrit etmek teşebbü- sünde bulunmazlardı. Taftazaninin bu baptaki maakle - si hakkındaki oObu mülâhazalarımı, cihanda en büyük bir islâm devleti tesis (oederek cihan siyasetinde pek , mühim roller oynıyan ve ahiren de beşerin işitmediği hayretbahş inkı - Miplar yapan şarlam en necip bir mil- letinin başardığı mühim İşlere naza - Tt takdirle bakmaktan âciz olduğu - muzu söyletmemek için serdediyo - rum, — a — — Limon meselesi İktisat vekâletinden gelen biremir üzerine ticaret mıntakası müdü- riyeti, İstanbul Jimon ihtiyacının miktarını tesbit etmek üzere tet- kikata başlamıştır. Vekâlet dördüncü kontenjan listesini tanzim ederken buhrana sebebiyet vermek için memleke- te kâfi miktarda limon ithalini temin edecektir, i den topladım. ' ya sokunca yahut âteşe 5 Yılmaz kaptanın maceraları Yılmaz kaptan diyor ki: ii l Gemimiz Afrika sahillerinde| parçalanmıştı. Yalnız ben, bin müşkülât ile kurtulabildim. O 81-/ cak ve vahşi memlekette yalnız! kalmıştım. Düşündüm, düşündüm. Nihayet telsiz telgraftan istifade| ile bir şey icat etmek ve bu suretle memleketime kavuşmak çaresini! buldum. Parçalanan vw a uzun ti telgrafa ait bir cok şeylerini sahil- Öyle bir alet yap- tum ki pek uzaktan geçen bir va” İ purun telsizinden. çıkan elektrik dalgalarını “kendine doğru çeki- İ yor, ama, asıl mühim ciheti bu dalgaların tam ortası çelik bir çu- buk gibi kuvvetli oluyordu. İ Bir taraftan da bir büyük sepeti uzun telsiz! hazırladım. Bunu bir makaraya! astım. Makaranın yukarısında va- pura doğru konmuş bir miknati vardı. Uzaklardan geçecek bir va- puru beklemiye başladım. Böyle; bir vapur görür görmez radyoyu harekete getirdim. Sepete yerleş- 4 tim. Gidiyordum. Ok Tam bu sırada vahşi zenciler ir zerime hücum edip beni sepetten attılar. Kendileri geçip oturdular. Maksatları uzaktan vapura gitmek ve onu, akılları sıra, elde etmekti. Ben hemen küçük işaret bayraklarını yakaladım. “Tehlike var, telsizinizi kapayınız.,, işareli- ni verdim, ş Tabii, Elektrik dalgaları kesil di; sepet te güüüm... diye denizin içine giriverdi. Hileli Oyunlar Silinmiyen resim e bir cam parçası Ver, arkadaşınıza steriyorsu- nuz, Üzerinde hiç Medi yok. Kâ- İ>ğıt yahut mukavva değil ki görün mez bir yazı z da sonra sur gösterince! meydâna çıktnış olsun. Cam bu! her tarafı görülür. Bahusus, arka-| daşlarınızın gözü önünde istediği-; niz, istedikleri gibi yıkşar, kuru-, larsmız. Hiç korkmayın, arkadaş- larınıza camı verin, ne yaparlarsa yapsınlar oyununuza kat'iyyen te siri olamaz. Şimdi, bu işin sırrına gelelim? Pek kolay, yalnız tedarik edilmesi icap eden bir şey var. Bunu siz Büyüklerinizden birine rica edin #ize biraz zaçyağı yani Asit Süffürik tedarik etsin. Maamafih ne yapacağımızı da söy leyin, Sonra bir parça çakmakta- $ı bulursunuz. | Çakmaktaşımı ince toz balinde dövüp biraz asitle karıştırınız. Bir kaz, hindi yahut kalınca ta- yuk tüyü alır ucunu kalem gibi yontarsınız. Bu kalemi hazırladı ğınız çakmaklı taşlı suya batırır, cam üzerine bir yazı yazar, yahut bir resim yaparsınız. Beş, on da-! kika bu halde bırakın, Fazla kal- ması. Sonra iyice yıkayıp kurus! tun. | Onlar muayene ettikten sonra, gene bir arkadaşınıza, cam üzeri» ne hohlamasını söyleyin. O, bunu yapınca cam üzerinde bir resim, yahut yazı görülür, Gene silsin, ge! ne istediğini yapsın; tekrar bohler? yınca ayni şey görünür. Nihayet Hayvanlara radyo Avrupanın şimalinde Danimar- ka memleketi vardır. Küçük o- okuyucularımız bunu pep alâ bi- liler ve burası süt ve tere yağı L.. çıkaran en birin- * ci birmemleket- tir. Burada hayvanlara gayet iyi bakarlar, sütlerini ziyadeleştir- mek ve fazla yağlı yapmak için her çareye baş vururlar. Işte böyle inek yetiştirenlerden biri, hayranlarını memnun etmek için ahırlarına bir radyo koymuş- tur. İnekler bunu alâkayla dinli- yorlar, Yalmz garip bir şey! rad- yoda tango çalındığı zaman hay- vanlar hiç aldırmıyor; fakat foks- trot çalınırken hem zıplıyor, | hem böğürmeğe başlıyorlar. İ Gördünüzmü? Inekler de dans meraklısıymışlar amma, sade fok- strotu seviyorlarmış. gi arkadaşlarınız merak ve Li düşerler. Bunun nasıl olduğunu öğrenmek isterler, Siz sırrmızı İsmak azminde iseniz alay olsun diye (iyi saatte olsunlar marife- tidir) dersiniz. Tabii dünyada iyi saatte olsunların bulunmadığını da bilirsiniz. z rl hazırdır. ğer yk allkzan Zane öpen. dakiler dan fazla bırakmayıp yıkamışsa- nız, cam üzerinde bir şey görül mez. Her ne zaman hohlarsanız resim yahut yazı meydana çıkar. — VAKIT 7 N'san 19372 —— EEE “ÇOCUK Kama ana, amam Salon oyunlerı Bölme Usulü : Bu oyun geçende yazdığımız iki oyunun ayrıdır. Yalnız usulü başkadır. Hani yerinde sayılan şeylerden birinin başma (Ya) & datı konacaktı da, gözleri bağlı olan bu suretle tutulan şeyi bula- caktı. Bir diğerinde de sırayla bu lunan üç şeyden birni bulmak için salonun © dışarısında © bekliyene i “gel, , “ haydi gel, , “haydi içe- riye gel,, dinecekti; değil mi?. Bu defasındaysa © konuşmak yoktur. Yalnız salonun dışarısın- da bulunacak, Okimse, © her bangi biri tarafından davet edilir, Bu ehemmiyetli bir şey değildir. Bulacak olan içeriye . girdikten sonra, oyunu idare edenin kulak- ları altında çene mafsalmı tutar; gözlerini onun gözlerine diker ve hemen tutulan şeyi söyleyiverir.. Bu nasıl oluvor?. i Pek kolay. Tâbit, bulacak olan- Ta oyunu idare eden evvelce anla- şırlar. İdare eden meselâ iki defa dişlerini sıkıp cene mafsalını oy- natırsa ikinci şey bulunmuş de- mektir. Bunun icin de gene sırayla olan N seyden birini tutmak lâzım ge- ir. Yeni bilmecemiz 5 4 1 Yukarıdan aşağıya: 1— El işlerinde nız bir çamur, bir edat 2 —Bir emir, bir aza 3 —Bir hârf, aç olmıyan 4 — Şimdi canlanmıya başlıyan şey, bir harf 5 — Lü- zumsuz bir kıvrım, bir mef'ul edatı 6 — Bir harf, Evin üstü, GR Medi di Soldan sağa: 1 — Size çok lâzım olan şey 2 —Bir emir, resim yi lâzım olan 3 — Bir harf, lezzet 4 — Koyunun bir cinsi, bir harf 5 — Var değil, bir mef'ul edatı 6 —Bir emir, şeffaf bir cisim, | Vakıt bilmece KUPO şana hattaki bilmecemiz AYVALIK Sen Jorj mektebi altıncı sını fından Sioti imzasile gönderilmiş- tir: Ahmet annesine dedi ki: —Anne, salondeki çinili resim» li vazoyu biri kırarsa ne yapar- sn? — Ne yapacağım gebertinciye kadar döverim. Öyle ise anne, sopayı al da hazır ol. Babam vazoyu kırdı. Büyük sadakat Gene ayni imza ile; Bir alacaklı borçlusuyla karş laştız — Merhaba! Hani sende olan alacağımı unutmadın va? — Ne münasebet! Ölünciye ka» dar unutmiyacağım.