o —s4— VAKIT 22 MART 1932 Boşanma - Ayrılma ' lığa karar vermiş oldağu suret- | (Üst tarafı 1 inci sayfada) Şunları söyledi: Ayrılık kararının ameli bir fay- dası olmadığına, ayrılığın evlen- meyi güçleştirdiği kadar evlen- miye rağbeti de azalttığına, bina- enaleyh ayrılık “Separation du corps,, tesmiye olunan vazıyetin büsbütün kaldırılmasına ve hiç olmazsa ayrılık müddetinin 3 seneden 6 aya indirilmesine mü- teallik makaleyi okudum. Maka- İe sahibinin bazı noktalarda isa- betli düşünceleri olmakla bera- ber boşanma ve ayrılmıya müte- allik kanani bükümlerin tadili icabeden bir noktası bulunmadı ğına ve ayrılığın faydasız değil, bilâkis birçok nokatı nazardan Tösumlu olduğuna kaniim, Kanunu medeni ahkâmına göre karı koca arasında muayyer bir zaman İçin müşterek hayatır. “stilinden iba- ret bir vazıyet ib “s eden ayri- İiğa karar verilebilmek için, ya boşanma sebeplerine vinaen bo- şanma veya ayrılık davasında bulunmak salâhiye ivi haiz olan karı veya kocanın aynlık tale- binde bulunmuş olması, yahut dava boşânmiya dairse hakimin karı koca arasında bârışmak ih- timali olduğuna kanaat hasıl et- mesi lâzımdır. ” Hakim, boşanma sebebi sabit olunca, (boşanma ve ayrılık se- bepleri aynı sebeplerdir.), Da- vayla mukayyet olarak ancak ay- nlığa karar verebilir. Bu takdirde davacının bizzat kendisinin ba- rışmak ihtimalini nazarı itibare âlarak ayrılık talebinde bulun- muş olması veya mensup olduğu din ve mezhep talâka müsait an aynlığı tercih et- miş bulunması muhtemel olaca- ğından kanun, pek maku! olarak davacının arzusuna rağmen bo- şanmıyâ karar verilebilmesini tecviz etmemiştir. Dava boşan- mıya dair olduğu takdirdeyse hakimin aynlığa karar verebil- mesi için karı kocanın barışma- ları ihtimali olduğuna kanaat ha- sl etmesi şart olmasına nazaran hakim dava boşanmıya ait oldu- ğü surette alelitlak ayrılığa ka- rar verebilmek salâhiyetini haiz değildir. Hakim, tarafeynin iddia ve müdâfazlarına, mahkeme sa- fabatının, istima olunan şahitlerin ifadelerine ve ahval ve şeraite mazaran karı kocanın barışmala- rının kuvvetle muhtemel olduğu- nu anladığı surettedir ki, dava boşanmıya dair olduğu halde ayrılık kararı verebilmek salâhi- yetini haizdir. Binaenaleyh bu hükmü kanunınn hüsnü suretle ve vazı kanunun maksadı daire- sinde tatbiki halinde bir mahzur tevlit etmiyeceği şöyle dursun atiyen barışmaları kuvvetle me- mul olan bir karı kocanın teşkil ettikleri aileyi yıkmamak gibi içtimat faydaları vardır. Hakim, boşanma sebebi ne olursa olsun, barışmak ihtimali ol- duğunu görmedikçe ayrılığa değil boşanmıya Karar vermek mecbu- riyetindedir. (Ezcümle, mesela karı koca arasında tabiatlarının tezat ve ihtilâfı sebebivle müşte- rek hayatı çekilmez bir hale ge- tirecek derecede şiddetli bir ge- çimsizlik tahaddüs etmiş olupta her ikisi boşanma talebinde ısrar edecek olurlarsa böyle bir halde barışmak ihtimali pek zayıf ola- | cağından hakimin ayrılığa değil boşanmıya karar vermesi lâzırı- dır. Diger taraftan, hakim ayrı- | akşam gazetesini tede ayrılık müddeti esnasında yeni bir boşanma sebebi tahad- düz edecek olursa ayrılık müd- detinin hitamına intizar edilmek- sizin bu sebeble derhal yeni bir boşanma davası ikameside müm- kündür. Bu itibarla ayrılık müd- deli esnasında karı kocadan biri haysiyetsiz bir hayatsürerse bunun manevi alâm ve ıstırabatını bütün ayrılık müddetince diğerinin kat- lanması gibi mahzurlarda pek varit değildir. Ayrılık müddetinin azaltılması- na gelince: Kanun ayrılık müd- detinin haddi asgarisini 1, haddi ezamisini 3 sene olarak tayin et- miş ve bu iki had arasında mü- nasip derecei müddetia tayinini hakimin O takdirine bırakmıştır. Yoksa müddet alelitlak 3 sene- den ibaret değildir. Hatta Isviç- re kanunu medenisinde muayyen müddetle ayrılıktan başka birde gayrı muayyen müddetle ayrılık mevcut olduğu halde bu ikinci şık kanunu medenimizde kabul | edilmemiştir. Hulâsa: Boşanma ve ayrılığa müteallik hükümler kanaatimizce haddi zatında mü- kemmel ve medeni ihtiyaçları- mıza uygun bükümlerdir. Bütün mesele bunların büsnü suretle tatbik edilmesindedir. Haber - Akşam Haber gazetesi Ak- şam gazetesini mah- kemeye veriyor Dünkü Akşam gazetesi Alman sefareti müsteşarının tehdidi va- ki olmadığı hakkında Haber ga- zetesine bir cevap veriyordu. Haber gazetesi bu cevapta kullanılan bir cümleden dolayı mahkemeye vermek mecburiyetinde olduğunu yazmak ta ve Akşam gazetesi efkârı umumiye karşısında hesap vermiye mecburdur demektedir. Akşam gazetesinin hadiseye sebep olan çümlesi. Haberden bahsederken “ Bir müddetten beri intişara başlıyan ve uydur- ma haberler neşrederek kendisine sürüm teminine çalışan bir gaze- te ,, demesidir. itizar Mündericatımızın fazlalığından ic ra ve İflâs kanunu hakkındaki yazı- mızı dercedemedik, okuyucularımız - dan af dileriz. 21 Mart 932 Kambiyo Frnsız Frangı 1 1 Ingiliz lirası Ke | Zi “TL. mukabili Dolarji ya Ciret | Belgi Dtahmi Ma. Frank Leva Florin Kuron Şaç Pezeta Mark Ziow Pengö Ley 1 Türk Mirası Dinar Çerroneç | Kuruş Nukut 20 Frank (Erassız iİsterlin Clayilizp iDolar (Amerika) 20Liret (italya BORSA MARICI Altın | 928 92 Mecidiye İ tabo 4 Pankonot 1230 23 we Takvim Salı Çarşamba 22 mart 23 mert 14 Zilkade 15 Zilkade Gün doğuşu 61 5.59 " batışı 1823 18,24 Sabah namazı 443 4,3 Öğle 1233 1221 Ikindi 1548 1548 Akşam 18,23 1824 Yatsı 19,58 19,55 Imsak 420 4,(B Yılın geçen günleri &2 83 n Kalan . 285 ” Hava — Dün wcaklık azami 8 asgar! 4,5 dereceydi Bugün rüzgir poy- razdan esecek ve baya ekseriyetle bulut! olacaktır. | Radyo Istanbul — 6 dan 7e kadar gramolon, 7,30 dan 830 a kadar Hafız Burhan bey ve arkadaşlarının iştrâktle saz, 890 dan 9 « kadar Selim Sırrı bey tarafından (Göte) hakkında konferans, 9 dan 10 a kadar Hafız Burhan beş ve arkadaşlarının — İştirâkile 10 dan 10,30 a kadar orkestra. Viyana — 13,10 Goet'bnin 22 marr 1832 de ölüşü — 13,15 Bact'in prelüdü, Goethe münasebetile — 1655 piyano konseri — 1805 plakla operet parçaları — 18,45 dans orkestrası — 21,20 Goethe — 21,50 filarmonik kon- ser — 23,35 dans. Heilsberg — 7,30 fimnastik ve mesiki - 9,30 jimmastik — 12.25 or- keşra — 17,15 könser — 90,30 Faust saz, 23:30 Berlinden nakil, Bükreş — 13 plak — 18 konser 30 Goethe — 2040 milli tiyatroda Göethe. Roma — 1345 ses, musiki kon- seri — İB3O teganni — 91,45 oda mu- sikisi — 22 musiki — 93 komedi — 2330 musiki Praga — 12 plak — 1930 Göet he — 30 Beethoven — 2330 Bratisla- vadan nakil Buda — 1015 konser — ilem ir Nk “18 Vönüe 19,30 ke beş piyanoyla konser. Moskova — ii den 23 e kadar neşriyat. Varşova — 13,10 plak — 1810 Goethe ve Michlecitz — 1835 serfo- nik konser — 2030 plak — 21,15 kon ser — 24 dans Yarın 23 mart Viyana — 1230 konser — 1340 Joar Andresn'in konseri — İS plak — 17,53 Avusturya musikisi — 21 klasik operetler — 93,15 Tsigan musikisi. Heilsberg — 7,30 jimnastik ve musiki — 930 jimtasdöik — 1240 mu- siki — 18,15 musiki — 91 konser — 22,10 konser. Bükreş — 13 plak — 18 kon- ser — 21 piyano ve klarinet sonatları — 2145 piyano solo. Roma — 13 plık — 1345 ses ve musiki konseri — 1890 Konser — 21,42 opera parçası. Praga — 12 plak — 1845 Bra- tislavadan nakil — 18,10 kukla tiyatrosu 22 askeri musiki Budapeşte — 10,10 salon örkes. wa konseri — 13,05 konser — 91,15 könser orkestrası — 22 Çilgin musikisi Moskova — 11 çocuklara mahsus neşriyat — 13 iş sazu — 14 zadyo neşriyaı — 17 Oktobr çocukları — 17,30 teneffüs — 19 radyo gözetesi — 23 Çek, İsveç ve Fransız Jisanlerile si- yasi neşriyat — I Konser. Varşova — 13,10 plak — 20,15 konser — 20.30 radyo gazetesi — 23,42 Ingilizce neşriyat. Gelenler ein | Silâhların tahdidi konfıransın- da Almanyada hükümetini temsil etmiş olan Alman sefiri Her Nadolny dünkü Ekspresle şehri- mize gelmiş, istasyonda Alman sefareti ve konsolosluğu erkâni tarafından karşılanmiştır, $ Bir müddettenberi Ankara- da bulunan darülfunun müderris lerinden Agaoğlu Abmet bey | dün şehrimize gelmiştir. Franoy, mühendise bir göz a- tarak devam etti: — Filbakika öyle zannediyor dum. Siz markiyi kör olmadan ev vel tanmadınız mı? — Hayır efendim, kendisine ! arzı hizmet ettiğim zaman marki kör olmuştu. — Sizi kim gönderdi? — Bir hizmetçi acentesi. Şüp- hesiz bilirsiniz ki vilâyetler için hizmetçi bulmak güçtür. Margi Hz. de müşkülâta maruz kaldığı için birçok acantelere müracaat etmişti. Bende bu suretle gel- dim. — Siz onun hizmetine girdi- diğiniz zaman Kont Kastelmey- ran buradamıydı? — Hayır Ef. — Buraya gelmeden evvel ki- min yanındaydınız. — Kimsenin Ef... Hayatımda henüz vekilharçlık bile yapma- miştim, Bu cevap o kadar beklenilmez bir cevaptı ki iki genç titrediler. Franoy hayretle: — Olur şey değil, dedi. Patris gülümsedi: e — — 2015 Coethe — 23,30 | — Anlatayım efendim, dedi, ben vekili harçlığın ne demek olduğunu bilirdim: Zira, evvelce benim de bir vekili harcım vardı. İhtiyarın yüzü deği *. Gözle- rinden bir bulut geçti. Dudakla- n titriyordu. Nerdeyse ağlıya- caktı, Franoy sordu: — Şiveniz... Gayet hafif olan givenize nazaran, sizin, herhalde.. — Evet, efendim, ben Rusum. — Ye ralişasz? efendim. ' Avrupada çok seyahat ettim, Harpten evvel, her kışı “Kan, şebrinde geçirirdim. Ozam anlar,. Fakat yeni mesleğime çoktan alıştım efendim. İki genç susuyordu. Patris iki adım geri çekildi: — Efendiler müsaade ederse, dedi, çekileyim. Ibtiyar vekili harç çekilir çe- kilmez, mühendis, Franoy'a bir- şey söyliyecek oldu. Fakat Franoy sözünü keserek: — Burada, diye kulağına fıs- ladı. Artık işimiz yok. Margi belki geç gelir. Haydi gidelim. Karşı sahile çıkana kadar, sandalda, Franoy gene birşey söylememişti. Halbuki mühendis merakından çıldırıyordu. Nihayet otomobile binince, polis hafiyesi: — Şatodayken, dedi, birşey söylemek istemedim. Zira duvarla- rın kulakları olmasından korku- yordum. Her halde, günümüzü boşuna geçirmedik ve ziyareti- mizden iyi bir netice aldık. Lar- genin bulamadığı birşeyi bulduk. — Patrisin Rus oluşunu mu? — Evet, Hem onu, hem de Markinin hizmetine, kör olduktan sonra girdiğini, bu nukta çok mühimdir. — Bu ihtiyardan şüphemi edi- yorsunuz? — Hem evet, hem hayır. ouun Rus oluşu bize bir çok şeyleri izah edebilir. Oda madam Gre- goroma gibi Rus. hem o, şato- nun içinde bütün kapıları açabi- lir, merdivende öldürülen kadının ya hizmet kapısından vara- e Nakleden: fa, — Yoksa çetenin reisi omu dersiniz? — Eb, olabilir. Ondan daha ibtiyar çete reisleri gördüm. Ben, | size ne diyordum? Bu işte bir erkek var. İşte size bir erkek. Hem öyle bir erkek ki, birçok şeyleri kolaylaştırabili, Larşe'yi bu iz üzerine atabilirsek yeni hadiseler öğrenebiliriz. Yalnız, Patris eğer kabahatliyse, tekrar tehlikeli teşebbüslere girişmez. Fakat geri kalan kasaları nasıl aşıracak ? — Ötekileri de âşıraçaklar mı acaba? Eğer Patrisse kolay.. — Kolay amma.. Hep söyle- diklerim birer nazariye.. Asıl mühim nokta onun da Elena gi- bi Rus oluşu ve Markinin yanına kör olduktan sonra girişi! — Bence bunda mühim birşey yok.. — Size öyle geliyor. Karşı taraftan bir otomobil geliyordu. Franoy, mühendise: — Düşmanınızın otomobili, Dedi ve durdu. Elena da, on ların hizasına gelince otomobilini durdurarak Markiye: — M. Franoyla M. Lartig. Dedi. Margi, Elenanın yanına oturmuş, uzaklara bakıyordu: — Bonjur, dedi, şatodan gelir yorsunuz galiba? — Evet. Kontu orada bulaca- ğımızı zannetmiştik. Dönüyoruz. — Yeni birşey bulmadılar mı acaba? Şu haydutlar yakalanma- dıkça rahat nefes alamıyacağım doğrusu. — Yakalanacaklarını ümit Aipme aneen? Eminim, Franoy, Elenanın yüzüne ba- kıyordu. Yavaş yavaş, kelimeleri tartarak: — Patris'le, dedi, biraz görüş“ tük. Bu adamcağız çok şayanı dikkat birisi, Elena ehemmiyet vermeden dinliyordu. Süphesiz, bu sözler kendisini alâkadar etmiyordu. Bir aralık ; — Marki, dedi, gözlerim gör- miyor diye şatodan çıkmak iste- miyor. Ben de hava alması için ısrar ediyor ve çıkarıyorum. Man- zarayı görmese bile kuşların ci- vıltılarını duymaz, kır kokularını hisetmezmi? Marki minnettar bir sesle: — Madam Gregorovnaya çok borçluyum, dedi, çok. İki arkadaş otomobillerine bi- nerek ayrıldılar, yolda Franoy; — Patris meselesni söylerken, dedi, dikkat ettim, Elenanın yü- zünde hiç bir tebeddül olmadı. Bununla beraber eminimki bu keşfimiz ona tesir yapmıştır. Şu- vuda ilâve edeyimki, bu kadınlar çok kuvvetli.. Otomobil Lartig'in evinin önün- de durdu, Franoy ayrılırken, Mü- hendise : — Aklıma birşey geldi, dedi, Markinin eski vekilbarcının ne gibi şerait içinde öldüğünü tah- kik etmiye çalışınız. Kont ber halde bilir, — Bu bize bir şey ögretebi- lirmi? — Belki.. yalnız vadinizi unut- mayınız, benden hiç bir kelime bahsetmiyecesiniz. « (Bitmedi) 26 - Ili - 1932 Bu tarihi iyi hatırınızda tutunuz.