11 Şubat 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

11 Şubat 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gençlik ve Edebiyat | Şadırvanın musluğunu kim çaldı? (Hacı Salih) efendi ismi üzerinde! hacıydr. Mahalledeki fakir dul kadm lar onun lütuflarıyla geçinir, o sefil çocuklar onun yardımıyla yaşar, o - nun şefik kalbinde merhamet bulur, onun merhametine sığımırdı. Mahal- Jede dindarlığıyla şöhret bulmuş, &o- fuluğuyla nam salmış, merhametiyle ün almıştı. Kerpiç duvarları erimiş küçük kabristanın etrafına duvar çe- wirtmiş, mezar taşların (merdiven yapan birini tecziye eitirmiş, sonra (Nuri baba) nın mezarını parmuklık- Ja kuşatmış, her hayırlı işi görmüş her iyi şeyi yapmıştı. (Hac: efendi) nin evine giden yolun üzerinde bir sa- dırvan vardı. Bunu yirmi sene evvel (Hafız Muhtar) isminde birisi yaptır. mıştı. Hazinesi delinmiş sızan sular;| rütubetten eriyen tuğlaları yosunlar- Ia makışlamış, bir Iki terbiyesiz mi halle çocuğunun marifeti olacak büs tün musluklar aşırılmıştı. Yosunlan- mış duvarın üzerinde (Elif) lerinde sular birikmiş (Ye) lerinde tuğlaların bulamaç haline gelmiş tortuları in - miş bir (Fisebilillâh) yazılıydı. (Ha- cı efendi) nin muavenetiyle (o (Hafız; Muhtar)efendinin namını da ebediyen! rütubetli ve yosunlu tuğla parçaları arasına karıştırıverecek olan bü $a - dırvan (o yapıldı. Muslukları o bi- re indirildi. (( Hac een) bir musluk almayı deruhte etmişti. Şehirde (Hafız Muhtar) efendinin şe refiyle kabili kıyas, şaniyle mütenas sip bir musluk bulunamadı. Hırda - vat mağazaları arandı, tarandı. Ba-) husus (Hacı efendi) nin işiydi O bu..' Bezirgünlar musluğu bulmak için ça baladılar. Hem onun arzusu yerini| bulur, sevinirse balışiş verirdi de bel ki, Lâkin yok yok yoktu, - İ ».. Nihayet Istanbuldan o ısmarlanan| şehirde emsali görülmemiş, parıl pa - rıl yanan, fakat (O(Hacı efendi) ve pek pahalıya mal olan bir musink ge tirildi. Takıldı. Şadırvan sıvandı, badanalandı. Hatta o (Hacı efendi) nin bile gözü kalmış musluğu muaye ne ederken gıptasını saklıyamıyarak | — Bir de fakirhaneye alsak... Ne mişti, sw Dün gece bu musluk çalm tı. Hani şu (Hacı efendi) nin bile im- yenmesini mucip olan parıl parıl ya. man musluk. (Hacı efendi) mahalle ye haber saldı. Her baba akşam ço» cuğunu İstlevap edecek kulağın: bü kecekti. Öyle ya bunu kim çalabilir. di? Bu ancak terbiye nedir, görme müş, haya nedir öğrenmemiş, utan- ma nedir işitmemiş, namus nedir an- Jamamış bir harsızın işiydi. Şüphesiz böyle olacaktı. Şüphe değil gün gihi hakikat. İ ... Mesele yavaş yavaş ağızlarda eskir di ve unutuldu. Musluk yerine de bir tahta parçası sıkıştırdılar. Ramazan geldi. İhtiyarlar (Hacı efendi) ye takılıyorlar: — Sizdeyiz (Hacı efendi) diyorlar dı, sizdeyiz... — Vallahi... Sonra hörmetten tiz perdeye çıka-; mıyarak kıs kıs gülüyorlar: — Şaka takılıyoruz (Hacı efendi), şaka takılıyoruz, diyorlardı. Bu gece gök yüzü bir donanma g€- cesine benziyordu. Mezar kokusu sin- miş selvi dallarının ortalarına asılan sönük fenerler gibi bulutların kucak» larında parıldıyan yıldızlar, tilreşik yor, Süzülüyor, kırııyorlardı. (Hact efendi) namazdan dönerken kahveye uğradı. Kapıdan: — Yarım akşam dedi, iftara buyu- run... Her kafadan bir ses çıktı — Aman.. Zahmet.. Külfet... Yük.. Ağırlık. O geldiği gibi paslı (orezeleri üze- rinde kıcırdıyan kapıyı kaparken: — Estağfirullah. Diye söyleni- yordu. İftarda müezzin efendi, o mahalle muhtarı, bir iki ekâbir, ahpaplar - dan dört beş kişi (ovardı. Bu akşam (Hacı efendi) nin iftarı (o mükellefti doğrusu. Armut, kaysı, gül, erik re çelleri.. Süzme bal. Üzerinde iki parmak kaymak bağlamış Edirne pey rini. Kanarya sarısı kaşar... Fazla ateşin kar sında kızarmış kayık tabaklar içinde tavuklar, Hin di dolması, suyuna yapılmış kehrs bar gibi birinç bilâvı.. Sarma börek, samsa.. Kadaif. Yemek yenildi. (Hac: efendi) : — Kalkmayın efendiler, dedi. Size liyen, ibrik getireyim. — Zahmet olmasın (Hacı efendi) zahmet olmasın... Dediler. Mahalle muhtarıyla ahpablardan bir Iki kişi sordu: — El yunacak yer nerede (Har efendi) Bize lütfen gösteriver de. — Olmaz canım olmaz... — Sen zahmet ediver de.. (Hacı efendi) ısrar etti. Efendiler ısrar ettiler. Nihayet (ev sahibi ön- de, onlar arkada sofaya geçtiler (Ha cı efendi) aralığından ışık sızan ye - şil boyalı kapıya doğru sokuldu. HKu- rısıyla biraz fıskos ettiler. Sonra iki| ayak merdivenle taşlığa indiler. Has| ne sahibi: — Burasını yeni yaptırdım — diye! izahat veriyordu. Nasil? — İyi, — Güzel... . — Şık. — Enfes, diye söylendiler. Hacı efendi: — Burası, dedi, Önde muhtar, ar- kada ahpablar gösterilen yere girdi Ter. Ev sahibi elinde şişesi islenmiş bir idare Jümbası tutuyordu. Muhtar efendi yarı karanlıkta bir şeyin pa -! rıldadığına dikkat etti, Elini yka » yacak yeri iyice görebilmek için ba »i Şını uzattı, Lâmhanm ölgün ışığında İstanbuldan ısmarlanan musluk do » nuk donuk parlıyordu. M. Zeki Amatör sporcularımızın hayatı Vefa — Kumkapı spor kulübünden il kaptan Sami Bey Vefa — Kumkapı kulübündeyim: Futbolcü Sami B, beni büyük bir neza ketle karşıladı ve konuşmıya başladı: 1 — Spora ne zaman başladınız? — Bundan on dört sene evvel (Gür 'üzler namiyle) (Kumkapı) tarafın - da açtığım kulüpte iki sene kadar ça- hıştem, Fakat bu başlama spordan başka her şeye benziyordu. O zaman bize yol gösteren yoktu. Vücudumun it- kişafma manj olan yegâne sebep bus! dur. Eğer bize yol gösteren olsaydı bugün belki daha iyi oywyabilirdim. O zaman şimdiki gibi ne düş vardı ne majaj yapan Gürbüzlerde iki sene ça- lıştıktan sonra (Vefalılar) benin ka- biliyetirsi görerek kulüplerine aldılar.| O zamandanberi 12 senedir Vefada »| 2 Eyüp gençler Mahteli Eyüpte bir sene evvel tesis edilen gençler mahfeli son günler zarfında faaliyetini arttırmıştır. Evvelâ mahfelin bir (tarihçesini yapmak faydadan hali değildir: Mahfel 11 kânunuevvel 1930 da mu- allim İhsan Adnan, hukuk talebesin-| den Server Şakir, Burhan, İbrahim ekrem ve Hüseyin beylerin gayretiyle teşekkül etmiştir. Mahfelin gayesi gençlik arasmdas) ki tesaniidü temin ve her sahada mu- hite nafi olmaktır. Gençler mahfeli haftanm muayyen günlerinde lisan, elektrik, resim başta olmak (üzere daha bir çok dersler göstermektedir. Ayrıca bir de temaşa şubesi mevcut - tur. Mahfel şimdiye kadar Eyüpte muh telif müsamereler vermiştir. Bunun muhitte gece hayatının inkişafı hu »| susundaki tesirleri inkâr (edilemez. Hulâsa tam bir faaliyet gösteren mah fel azasını ve idare heyetini tebrik »- der, muvaffakıyetler temenni ede « Tiz, Ihsan Radyo sayesinde Kurtulan genç Fransada Tulon civarındaki ufak (şehirlerden (OSan Mişel şehrinde oturan doktor Rişar bakmak üzre davet edil- diği basta bir genci ihtizar ha- linde bulmuş ve hastanın kurta- rılabilmesi için Pastör müesse- sesinden bir serum tedariki lâ- um geldiğini tesbit etmiştir. Fa- kat bu enstitüde bu serumun mevcudu kalmadığı anlaşılmıştır. Bu vaziyet karşısında doktor Rişar keyfiyetin radyoyla bütün doktorlara bildirilmesini ve elin- de bu serumdan bulunan dok- torların derhal adresine gönder- melerini rica etmiştir. Tolun radyosu doktor Rişar rm bu ricasını derbal yerine ge- tirdikten bir kaç dakika sonra radyo merkezinin telefonu çalmış Tulon doktorlarından M. Doks doktor Rişar'ın istediği serumu heman gönderdiğini bildirmiştir. Ertesi gün doktor Rişar gön- derilen serumu alıyor ve hasta çocuğu muhakkak bir ölümden kurtarmıştır . —— yıi ve kaptanım. 2 — (Gürbüzler) kulübü ne oldu? — Benim (tesis etmiş olduğum Gürbüzler yurdu şimdi hâlâ yaşamak» tadır ve (sarı siyah) forma altında çalışmaktadır. 3 — Başka sporla meşgul olur mu;| sunuz? — Tabii değil mi? Bir o futbelei kendisini yalnız bir nevi spora hasre- demez. Ben aynı zamanda voleybol ve pasketbol oynarım. 4 — Galatasaray, Fenerbahçe ku- Tüplerinin son maçlara iştirak edeme-! mesinin sebebi? — Bu iki kulübün efradı şahsi men faatlerini düşünerek memleket spo Tuna en büyük fenalıkları yapmışlar» dir. 5 — Kaç yaşındasın, kaç defa milli takımda oynadınız, şimdi ne ya! pıyorsunuz? — (25) yaşındayım dört defa milli takımda oynadım. Şimdi Amerikan mektebinde spor hocasıyım. 6 — Sporcularımızdan (hangisini takdir edersiniz? — Bu suale cevap vermiyeceğim. Beni mazur görün. 7 — Yemeklerle aranız nasıl? — Yemeklerle aram gayet iyidir. Bilhassa yağlı yemekleri severim, Fa» (ememenmza Kuleli lisesinde Kuleli askeri Jisesi memleke- timizde yalnız askerlik itibarile değil, fikir ve maarife hizmet itibarile de çok ehemmiyetli bir mevki işgal eder. Memleketimi- zin en çalışkan, en vatanperver unsurlarna melce olan Kuleli askeri lisesi bugün binlerce genci sinesinde himaye etmekte ve hayata hazırlamaktadır. Kuleli askeri lisesinin idaresi, ve mektebin vaziye hakikaten iftiharı calip bir şekildedir. Bu lisemizin arziyat, kimya, coğraf- ya lâboraluvarları, ve riyaziye, « Amketimize. Cevap Gençlik “© Teşkilât ister Mütenddit defalar gazete sayfa « larında okuduk: Maarif vekâleti tale- benin kahvelere girmesini menetmiş- tir, diye, Bu haberin sıhhatini temenni ederken gene bakıyorsunuz şehrin dörtte ikisini teşkil eden kahvehane » lerin yegâne müdavimleri gençler, sis gara dumanları arasmda ya tavla at- makta veya iskambil oynamaktadır. Gençliği bu hareketten dolayı mu - ahaze ederken şunu da itiraf etmeii») yiz ki gençlik pek bakımsız, pek teşki- Yâtsızdır. Bir genç ne yapabilir? Boş saatlerinin hepsini çalışmıya hasrede mez ya.. Bir kaçı kendine meşgulis yet bulmuştur, kulübe girmiştir. İki üç gün hiç olmazsa spor yapar. Ya ö- tekileri.. Memlekette doğru düzüst bir kütüpane yok.. Gençlik okuyamaz. Memlekette gençlik cemiyetleri yok. Gençlik bir mefküre etrafında topla- namaz. İlâh. İlâh. Bu vaziyet das hilinde gençlik de haklı, onu munhaza edenler de... Mütevekkil o bulduğumuz liği ihmal etmek doğru maz. Bizden parasız, bizden kü- çük memleketlerin gençlik (o teşki- Tâtını gördükçe memleket hesabını w tanıyoruz. Daha bir (o sladyumumuz yok. Bekçi kulübesi gibi iki merdive nin teşkil ettiği bir futbol o mahalli gençliği işgal edecek de... . Spora ehemmiyet vermeliyiz, Genç liği kahve köşesinden alıp çalıştırma- lıyız. Kürüphaneler, cemiyetler aç - malıyız. Gençliğe yeni bir muhit bul. malıyız. Ona yeni bir muhit kahve köşelerinden onu (o kurtarırsık ondan istikbal için yeni bir şeyler bek- Jemiye hakkımız olur. Nusret Safa mina eİ kat ne fazla yer, nede az. Bilhassa etli yemekleri tercih ederim. Necmettin Sabri genç» ola » bulur Kuleli talebesi atletlerinden bir gurup tarih sınıfları cidden numune İt" baz edilecek bir ihtimamla b” zırlanmıştır. Kuleli lisesinin şark salot* bütün liselermizde ihyası olan bir tesistir. Kuleli lisesinde gençlerin g bir haylı teşekkülleri vardır. teşekküller spor, musiki larında bilh. çok ilerlemişti Kuleli lisesinde gençlerin l faaliyetleri | dikkate (| Jâyıkt” | Müstakil zabitlerimiz çok if İ ellerde ve çok güzel bir şe istikbale hazırlanmak! Mektepten Başlamak lâzımdır € “eri kahve denilen havasi ve bi. çök fena itiyatları öğretet yerlerden kurtarmak için mekt yatından başlamak lâzımdır. f hesiz ki, bu vazife de mektep, Jim ve idare heyetlerine düşmekte, 'Talebeyi kahveye gitmekten ye çirmek tehdit ve ceza usulüyle ae? Bu şekilde talebe kendisini ki o göremiyeceği kuytu ve izbe “ velerj arıyacaktır. Bu takdirde “ii mereler vermesi beklenen bu İ$ bütün aksini gösterecektir. ger” Talebenin kahveye gitmesini ef debilmek için talebeyi dersten dei zamanlarda mektepte meşgul pi eğlenceler bulmak lâzımdır. İşte ları sıralıyalım: # 1 — Ders zamanlarından hari kitlerde ve haftada bir veya mektep salonlarında (o müsa tertip etmek. (Bu müsamereleri”, lebenin ruhunu okşıyacak yani Li mere esnasmda ona dışardaki hi celerj aratmıyacak şekilde şarttır.) - 2 — Mekteplerde kütüpanelef gir” ederek ders saatlerinden şonrs beyi bu kütüpaneye toplamak. > panedeki kitapların ders kitap” aöf dan değil, romanlardan intiba? mesi lâzımdır.) gerili 3 — Talebeyi ertesi günkü © gf rine ait vazifeyi ders saatlerinde” ra mektebin çalışma odasmd8 ya teşvik etmek. 4 — Gene derslerden hariç olr de mektepte spor eğlenceleri j etmek, " 5— Mekteplerde kooperatif VE 4 ir buna benzer teşekküller üc i tirerek talebeye bu cihetten dt”. guliyet bulmak, Beş cümlede toplanan bu yeli mr tatbik eden mektep idare! ger nüz mektep hayatmda buluna” leri kahvelere gitmekten Ku! ve mektep zamanlarında vd nefret ettirilen çocuk iş hayat" kahvelerden nefret eder. 4 İşte hu mlihim meselede ©“ vazife maarifçilerimize aittif. Enver E£” *

Bu sayıdan diğer sayfalar: