Biz, sinema muharrirleri unvanı- MI taşıyan arkadaşlar, garip bir ade timiz var! Burnumuzun dibinde olan i görmiyerek, ta... Amerika vey£ İĞnde yapılan şeylerden bahsederiz. Meselâ, bir gazetede şu osinema havadisimi görürsünüz: “.. üsimli yeri bir yıldızın... şirketi: kesabına çevirdiği. isimli film, Holi- vodda muvaffekiyetle gösterilmiştir.,, Bunu okuyunca herkesin düşünece Ğl şey şudur: — Bana ne! Bir ikinci makale 20 O temmuzlu (Hakimiyeti Milliye) gazetesinden alı Yorum. oRefikimizin en arka sahifesin de bir resim var ve altındada şu Yazı: Fransızların hazırladığı yeni biri film: (Bir busenin kıymeti) filminden bir sahne. Bu resim falhakika (Bir busenin kiymeti) isimli filme aittir ve Mona Maris ile Don Jose Mojikayı gösteri” Yor. Fakat, evvelâ, obu film yeni ha tırlanan bir film değildir. Geçen se he bütün Türkiyede gösterilmiştir. Saniyen, film fransız filmi de. Zil O Amerikan filmidir ve Foks şirke- ti tarafından Iki sene evvel yapılmış- ar. ... Her zaman teklif ederim, sinema İşlerile meşgul olan arkadaşlar birle. Şelim, hiç olmazsa (gazeteciliğin bu kısmında olsun biraz doğru dürüst ha- Yadisler verelim. Memlekette iki sesli türkçe film Yapılıyor. Üyle zannederim ki bu, si- Bema ile alâkadar muharrirler için, bitmez tükenmez bir mevzudur. Niçin bununla, meşgul olmuyoruz. — * Çünkü hepimiz İembeliz. Köyebaşındaki dük kândan üç tane fransızca veya ingiliz te sinema mecmuası âlmca önüne ge- giyor ve içindekileri hayran hayran ©- kuyor, teretime ediyoruz. Hâlbuki bu mecmualar ve hatta gâzeteler içindeki Yazılarım çoğu, bahsedilen film sahip leri tarafından bir (ücret) (o mukabili Yazdırılmıştır. Çoğumuz bu yazılara — İsmet paşanın nutkunda işaret et tiği gibi — tab'edilmiş gördüğümüz i- Şin inanıyoruz, ve methedilmiş filmi görüp de fena olduğuna kanaat geti- Tirsek, bunu da, kendi zevksizliğimi- ?e verecek kadar küçülüyoruz ve te selli için de: — Birader, koca Avrupada bu İm için fevkalâde güzel yazılar çık- İç, her halde biz geri olduğumuz SİN anlamıyoruz, diyoruz. İş bu kadarla kalsa iyi, gazete ida Yehanelerine © gönderilen her matbu Kızlar çukura düşünce. sinema yazısını, ilân olsun, hulâsa olsun, hemen ösütunlarımıza naklet- mekle bir sinema sahifesi yaptığımı zı da zânnelmek hatasına düşüyor gi bi görünüyoruz. (Düşüyor o gibi gö- irünüyoruz) demekle şunu demek isti. İyorum. Hep biliyoruz ki, sinema İmuharrirliği demek bu değildir. Fa kat ne yapalım ki Obaşka memleket lerde bir ihtisas işi olan sinema mu- harrirliği, bizde, başlı büşma bir iş olarak değil, asıl bir vazifeye (ilâve olarak verilen bir iştir. Bu sebepten, vaziyet, sâdece, dört çıplak artist resmile üç sütun doldurmağa İnhisar lediyor. o Başka türlü olmak ihtimali de — bugünkü şerait içinde — kabil değildir. Meşhur (Paris damları altında) filmini yapan (Rene Kler) bir sinema) muharriri idi. (Bu şubede o kadar il tisas sahibi oldu ki nihayet (kendisi fim yapmağa başladı, ve bütün dün- yada şöhret kazandı. Eğer tesadüf (Rene Kler) i sinema (o münakkidi de gil de (Stev Passör) gibi tiyatro mü- nakkidi yapsa idi, onun gibi tiyatro müellif olurdu. Ve şayet adiyee muh biri olsaydı (Rene Kler), (Geo Lon- don) tarzında bir muharrir olurdu. Daha birçok misaller sayabiliriz. Netice: Bir sinema muharriri, bi- zim memlekette ne yapmalıdır? ben- ce şunları: 1 — Mümkün olduğu kadar az ter- cüme ve iktibas etmek. 72 — Kat'iyyen resim kopye etme- mek. 3 — Her sene gelen (300) filmden haberdar olmak ve resimleri oradan | seçmek nı etk Vadisi 4— İyi kötü, film hak, e a ri takil ve bitaraf Avrupa sinema münak kitlerini ve sinema tarihçesini okumak. | 6 — Filmlerde dekorları değil, mevzuu görmek. 7 — Yerli her şeyi teşvik oetmek ve onunla şiddetle alâkadar olmak. & — Her istinsah, tereüme ve fk. tibas edilen yazılarda mehat göster. mek. fa, Foto Kanzler Evvelki gün, aDrülbedayi artistle ri ile (Feriha Tevfik Hanım ve İh- san İpekçi Bey Kaçakçılar ve İstanbul! İsokakları filmlerinin dahili kısımları. İni çevirmek üzere Parise gittiler. Bu artistlerin dünkü nüshamızda çıkan re simleri Foto Kanzler tarafımdan ya- pılmıştır. ARA maf iF EML LZ DS RK ZLE Tara Yazan : Aleksandr Kuprin Her gün her hanzi mevzuu ihtiyar *tmekliğim icap ettiğini ihtara Okak kışı. Sizin bana bulduğunuz mevzu ayet vâsidir, Fakat onu ne yapabi- ? Tasavvur ettiğiniz kadar mü him bir eser yazmak için başkala- Yının sözleri kâfi gelmez. Bir defte- Te alınmış notlarla da böyle bir işe gi Tişilmez, Evvelâ bana | bahsettiğiniz Yala dalmalı onu samimane yaşa Malr> ve müthiş eseri hazırlayınca. kadar (o muharrirliğini bile unut Ne. Bu sözler beni meyus etti hem e canlanâırd. O vakittenberi şu kanaati elde ettim ki bundan ancak « sene sonra (gelecek olan bir rus yharriri bu sinin âmakma da Arak bütün sıkletini cerredecek ve a sadece, selis ve lâyemut, resimler linde bize gönderecek. O vakit he bağıracağız: “Fakat bunları gör —29-— Çeviren « M.Gyaur dük ve biliyoruz. Niçin onların men furluklarını ihata edemiyorduk?,, işi te benim bütün ümidim bu istikbal a- | rtistindedir. Lihonin ciddiyetle: — Amin dedi. Küçük Manka içini çekti: — Ah yarabbi. Birisi bizim gibi zavallı orospuların hayatı hakkında ne hakikat varsa yazsa. Bu sırada kapi vuruldu. İçeriye portakal rengi elbisesile Jenya girdi. Xx Jenya kendisine fevkalâde hâkim o larak içeriye girdi. Mevcut erkeklerin İellerini sıktı ve Platonovun sandalyesi, nin arka tarafına geçti olurdu. O mahut Almanın hesabını görmek ten geliyordu. Herif Mankadan &on ra vekilharcın tavsiyesile Paşayı al mıştı. Jenyanın fevkalâde o cazibesi) şehvetini ayrıca tahrik elmiş olacak İki Feriha - Tevfik Hanım ile 1929 güzellik kraliçesi Feriha Ter: ik hanım.salı günü Parise gitti. Fe j pasına başlanılan ve Pariste seslendi İrilecek olan “Kaçakçılar, filminde baş rolü oynamaktadır. Feriha o Tevfik * hanım, filmde, alafranga beste ile türkçe (şarkılar söyliyecektir. Gitmeden evel kendisine görüşmek listedik. Bizi hüsnü kabul etti ve sor- duğumuz suallere şu cevapları verdi: Sinema artistlerimiz arasında yer aş yıldızlarımızın sözlerini dinleyi- niz; — Gayem, sinema sahasında gü- zel bir türk eseri meydana getirmek- tir. İçimdeki san'at güveniyorum ve muvaffak o olacağımı Zannediyorum. Benimle beraber birinci (derecede aynıyacak artistler Talât ve Hazım Beylerdir. Hazım Bey türkçe bir ço İban şarkısı söyliyecektir. * o —Seslifilm iile sessiz film aras lerde üç saat kadar gezdikten sonra Anna Markov. na müessesesine avdet etmişti. Fleri- fin geldiği sırada Jenya gözlükçü mağazasında Karl Karloviç ile meş- guldü. Alman sabırsızlıkla bekledi. Tamara çöz ucu ile Jen if hamkâr bir işaret yaptı, Til vi zünü ekşiterek ve nefretle titriyerek mukabelede bulundu sonra bir tas- dik işareti yaparak dedi ki; — Ne ise... defoldu gitti. Platonov kızı fevkalâde dikkatle tetkike koyulmuştu. Onu diğerleri ile! hem ayar tutmaz, pervasızlığı ve müs- tehziliği (o dolayısı ile ona ayrıca tel veccüh beslerdi. Sandalyesi üzerinde yarı dönmüş bu ateşin gözlerde, al yanaklarda, kurumuş dudaklarda bir imana bulmağa çalışıyordu. Bu kızm! kalbinde çoktanberi husumetin hüküm! sürdüğünü ve bu hissin kendisi #le a- deta büyüyüp kemale vardığını hisse diyordu. Jenya şimdiye kadar asla bu ka. sırasını aşkı pek bü- © per, 0 NüLâE dır. Bunlardan sonra (Bebe Danyel) gelir ki bence (Fairbanksın) dişisidir, Çok takdir ettiğim bir artisttir. Bil hassa son çevirdiği filmde tatlı sesi ile kıymetini bir kat daha arttırmıştır. çıkan Paramunt filmlerine dik- Bunlar hemen hemen konuşmuıyan filmlerdir ki yukardaki id dialarımın doğruluğunu (gösteriyor, Erkek artistlere gelince: Başta harikalar yaratan Emil Ya- nings gelir. Klay Bürok, Garri Go. Bu adam için şunu ilâve etmek isterim ki henüz iki senedir kendisini tanıtmıştır. Fakat çok muvaffak ol muştur. Çok yüksek bir artisttir. Pa riste tanıştığım İvan Petroviç ve Piyer Paçefsi stüdyoda çalışırlar. ken seyrettim ve çok beğendim. Birkaç ay evvel ölen meşhur Lon- şaney çok kuvvetli bir san'atkâr idL Bu artistin ölümü, sanat âlemi çin büyük bir ziya olmuştur. Komedi üzerinde çalışan artistlere gelince: Bunların içinde de çok beğendikle rim vardır. Komedi deyip de geçmeme lidir. o Onun üzerindeçok çalışmak ve işlemek lâzımdır. Şuna teessüf ediyorum ki bizde çok kuvvetli istidatlar (doğduğu < halde bunları yetiştrecek saha ve imkân yok N tur, amda nasıl bir fark görüyorsunuz? — Ben sesli filmin ce daha iyidir. Konuşan film daima hususiyetini kaybediyor. Müzik, şar kı ve ses filme başka bir ahenk ve güzellik vermektedir Yukarda söyle diğim gibi sesli filmde konuşmak ol. mamak şartile, Film (üzerinde tiyatro taklidi yap maktansa o sinemanm hakkımı sinema ya, tiyatronun hakkımı da tiyatro. mi Avrupa tiyatrolarını nazarı iliba- ra alarak söylüyorum. Son © Avrupa ve Amerika seyahatlerim, bana bu uk naati vermiştir. — Hangi artistleri ( beğeniyorsu- nuz? — Kadınlardan hissederek ( oynr yan Glorya Suanson o Po'awegri ve son senelerin yetistirdiği Greta Gar boyu, (Bessi Lavı) çok beğenir ve se- verim, o Vilmabankinin ayrıca bir şah» Sl temellükü imkânı İle titredikleri ni Plâtonov hissediyordu. Yavaşça dedi ki: — Ne var Jenya? bir şey mi oldu? Kız muharririn elini elile okşadı: — Aldırma. Bir şey değil. Kadın meselesi... Seni alâkadar etmez. Fakat ayni zamanda Tamaraya dü- nerek aralarında kullandıkları 8 li sadan mürekkep karmakarışık bir leh- çe ile bir şeyler anlatmağa başladı. Tamara gülerek ve Platonovu işü- ret ederek: — Dikkat et. Söylediklerin çakı! lıyor. Dedi, Filhakika gazeteci neden bahsedil diğini anlamıştı. Jenyanin nefretle anlattığına gö. re o akşam ucuzcu takımından o ka- dar çok müşteri gelmişti ki Paşa, on defa (odasına gitmeğe mecbur kalmış! ve nihayet asabi bir buhrana uğrıya rak bayılmıştı. Başvekilharç Emma Eduardovna dar güzel gözükmemişti. Lihoninden maada bütün mevcut. kıza bir parça valeryan koklattıktan sonra tekrar salona göndermeğe erkeklerin oOkıza ya açıkça veyahut|kalkmış, Jenya betbaht kadını hima- p lehindeyim. 5 — Bayisi pek mahdut Jona müiş-|"İMA Tevfik hanım sessiz olarak yapıl:| Yalnız şu şartla ki | şarkılı şekli ben ya terketmek icap eder. Bau fikirleri-! Şarloyu çok sever ve beğenirim, Bu adamın kaybolmaz bir (şahsiyeti vardır. Kücük Haberler * Meşhur alman sahne vazii Pabst “Maden Faciası, isminde bir filim çe virmeğe başlamıştır. Filim kömür 'madenlerindeki hayatı ve kazaları gös- İterecektir. deki filmin çevrilmecine devam edili- yor. Filmin almancasmı Villi Firiş ve Katevon Nagy, - fransızcasını Roger Treville ve Simone o Genevoise çeviriyorlar. * Televiziyon artık hakikat haline girmiş sayılabilir. Amerikan daryo şirketi biri Holivutta, diğeri (ONev- yorkta iki televiziyon postası tessi ede cektir. İ o * Ceki Cookanın kardeşi Bobby Ce- 'ogan sevdiği köpeğin ölümünden son derece mütessir olmuş ve geçenlerde İintihara kalkışmıştır. Bobby daha beş yaşındadır. * Italya hükümeti milli filmler için iki milyon frank tahsisat Overmiştir. İtalya senede otuz film çıkarabiliyor. Halbuki istihlâka dört yüz film az ge iyor. * İranda henüz hiç bir sinema ses. İli film tertibatt almadığından sesli siyeti vardır. San'atında da farkir!film gösterilmemektedir. etmek İsteyince fers muamele gör- İmüştü. Yarçenko kaşlarını merak ile ça» tarak sordu: — Ne anlatıyor acaba? Jenya sesi titriyerek cevap verdi: — Aldırmayınız. Merak edecek birşey yok. Küçük bir aile kavgası. Serj Ayvanoviç şişenizden istifade et İmeme müsaade eder misiniz? Bir kadeh konyak doldurup ve bu run kanatları titriyerek bir çekişte iç ti, Platonov bir söz söylemeden aya | ğa kalktı. Ve kapıya doru yürüdü. Jenya bağırdı; — Zahmete değmez serj Ayvano- Bırakmız rica ederim, Gazeteci mukabele etti; — Neden? pek basit bir hareket te bulunacağım. Paşayı bu odaya isti- yeceğim. İcap ederse geceliğini veri- rim. viç) Kanapenin üzerine uzanır, Niyura git yastık getir kızım! Bitmedi; * Berlinde “Aşk hazretleri, ismin. ,