— 2 -— VAKİ 14 Haziran 1941 — molnan elli bin cilde yakın yazma kitap larm satışta (okrutulmasile nihayet bulanuş değildir! Çünkü satış faciası yanmda, ondan daha müthiş bir facia vardır ki daimidir. Birinei facia matbuata aksettiği za man, alâkadar ve mes'ul memurlar, ef- kârı umumiyeyi teskin ve tesliye için tekmil evrakın satılmış olmadığını, ma liye hazinesinden başka diğer bir ta- krm evrak hazinelerimiz vardır ve bun ların en mühimleri de (Babrâli), (Ta- pu), (Evkaf) ve (Ayasofya) hazinei evraklarıdır. Fakat bizim günlerden beri yaptığımız tahkikata nazaran, bunların paçavra fiyatına satılmaktan kurtulması demek, mahvolmaktan kur tulması demek değildir: Çünkü maliye hazinel evrakının okka ile satılarak e limizden çıkmasına mukabil, mütebaki evrak hazinelerimizde başka bir şekil- de ve durdukları yerde elimizden çık- makta ve günden güne, hatta saatten saate mahvolup gitmektedir! İkinci fa- cia, işte bu faciadır. Bu halin birkaç sebebi vardır: 1 — Eldei evrak hazineleri İstan- bulun muhtelif binalarının en eski ve rütubetli mahzenlerindedir; 2 — Bu muhtelif (o mahzenlerdeki evrak yığınlarının hiçbiri tasnif ve tan sim edilmemiştir; 3 — Bunlar, kısmen çuvallar içinde olarak, süprüntü gibi üst üste yığıl mıştır; 4 — Evvelâ rütubetin ve saniyen biribiri üstüne yığılmış olmalarından mütevellit tazyik ve sıkletin tesirile bu evrak üzerinde bir fili kimyevi başla- mış, kısmı azamı çürümüş, birçokları mürekkebin tesirile yanıp kül haline! gelmiş ve büyük bir kısmı da asırlar. dan beri devam eden bir siklet ve taz- yik altımda biribirine yapışıp yekdiğe- rinden ayrılamıyacak surette ağır küt- Jeler haline gelip tahaccür etmiştir ve| bu hal günden güne mütezayit bir şe- kilde devam etmektedir. İşte bu sebeplerden dolayı, elimiz- de kaldıklarından bahsedilen evrak hazineleri durdukları yerde elimizden çıkmaktadır; eğer bü hal devam ede-! cek olursa, müstakbel nesiller bunlar dan istifade edemiyeceklerdi. Bu vazi ağ “yet karşısında neslimiz, hem maziye, hem Atiye karşı büyük bir mes'uliyet altmdadır, Bu acıklı mes'ele etrafında tetkikat yaptık, gerek resmi vâzifeleri, gerek ilmi meşguliyetleri itibarile evrak ha- zihelerimizin bu ağlanacak haline ya. kmdan yâkıf olan bazı zevat vardır, onlarla görüştük, 'Tetkikatımızın ilk kısmını bugün neşrediyoruz. Görüştü. ğümüz zevattan biri evkaf komisyonu azasından Vamık Şükrü Beydir. Vamık Bey evkaf idaresinde işgal etmiş olduğu mevkiler kadar, yedi bü yük cilde baliğ olan bir (Evkaf tarihi umumisi) yazmakla meşgul olmasından VAKİT ın Tefrikası © 1 Kızılcık Dalları YAZAN REŞAT NURİ Reşat Nuri Beyin bu çok nefis ro- mânı dünden itibaren sütunlarımızda başlamıştır. Dün neşredilen - birinci kısmı okuyamamış bulunan karileri miz için hulâsaten tekrar ediyoruz: Dünkü kısmın hulâsası: Merhum bir paşa haremi olan ve kocası ölmeden evvel tam yedi sene! asabi bir hastalıktan muztarip olarak yatan Nadide Hanımefendi Pendik is tasyonunda iki buçuk saat rötar yapan "Adapazarı treninden çıkacak orta 4w ari bekliyor, telâş ve merak ediyor. Nihayet geciken tren geldiği zaman hanım yanındakilere “Aman çocuklar size söylemedim; amma bittim. Şeytan neler aklıma getirdi, diyor. Tren tenhadır ve istasyona Nadide Hanm ikte bir orta yaş- TN Kı an bardağını ve testi- ciyak cıyak bağıran ço- cuğuna çıkışan köylü, nihayet bunları buluyor be makasçılardan birisine 80- ruyor; ? — Efendi, Göztepeye hangi yoldan © aekkiz. dolayı evrak hazinelerinin çürüme fa- ciası hakkında efkârı ümümiyemizi ta- mamile tenvir edebilecek bir vaziyette dir; hayatnı ilme hasretmiş olan bu müdekkik Türk âlimi, kendisile görü. şen muharririmizin sualine şu cevabı vermiştir: — Eski Türklerin bütün dünyayı! sarsan şevket ve kudretlerinin en mü him sebeplerinden biri, onlarin her tür ilü Kuyudu resmiyeye verdikleri fevka-! lâde ehemmiyelti; askerliğe, nüfusa, | kadastroya, siyasi ve idari muhâberata ve bilhassa devlet hesabatına o eski| Türklerin verdikleri ehemmiyeti 1 dikleri itinayı hiçbir Avrupa devleti! gösterememiştir: Milliyetimize büyük! bir şeref veren bu hakikati Avrupa mü verrihleri de teslim etmişlerdir; mese lâ (Osmanlı imparatorluğunun askeri vaziyeti — Etat militaire de T'Empire Ottoman) ismindeki eserini, senelerce Türkiyeyi tetkik ettikten sonra yazmış ve milâdın 1732 tarihinde neşretmiş o lan (Comte de Marsigli) bu kitabın kırkıncı sahifesinin birinci sütununda Osmanlı şevket ve azametinin en mü him sebebini, eski Türklerin siyasi, dari, askeri, mali, iktısadi ve içtimai kuyudu resmiyelerile defterlerinin mü kemmeliyet ve intizamı itibarile dünya nm bütün devletlerine faik olmasile izah etmiştir. Her halde Çinlilerden başka bu hususta Türklerle rekabet € debilecek hiçbir devlet mevcut olmadı gına emin olabilirsiniz. Fakat bu mese lede mazimizin parlaklığı nispetinde halimiz fecidir.. — Elde kalan vesikaların nehalde bulunduğunu lütfen izah eder misiniz? — Meselâ, Ayasofya (ocamlindeki |(papas odaları) denilen hücrelerde vak İtile evkafın gayet dağınık ve karışık bir hazinei evrakı vardı, Sultan Hamit zamanmda Almanya imparatoru ikinci Vilhelm İstanbula geldiği vakit, belki Ayasofya camiinin tabakalarını gezip papas odalarındaki evrakı görür diye bu giranbaha vesika lar alelâcele çuvallara dolduruldu; ca mie muttasıl olan imaâerthane binasına kaldırıldı; bir kısmı çuvallarda bıra- kıldı ise de mühim bir kısmı yerlere sil kildi! Nihayet imparator, gittikten son ra bir kısım çuvallar yine (papar oda. ları) na makledildi; bunlar İşte o va- kitten beri o rütubetli hücrelerde, küf ler içinde durmakta ve kimyevi tesi rat ile yazılar çakı ile oyulmuş gibi kâğıtlardan ayrlmaktadır; bugün bu küğrtların birçokları (Ajur) lu bir ha le gelmiş, adeta dantele dönmüştür:! Bu dantellerin âmilleri meyanında, mü rekkebin kimyevi tesiratı kadar kâğıt kurtlarile evkaf idaresinin cehaleti de zikredilebilir? — Evkaf idaresi şimdiye kadar bu kuyudu kadime ile hiç alâkadar olma| mış mıdır? — Bundan yirmi iki sene evvel, a-| Makasçı alaya başladı: — Vay hemşerim siz Göztepe- ye mi gideceksiniz? O saffetle: — Ha! Göztepeye gideceğiz... Bizim hemşeri var da... İlüyordu. Köylü saffetle: — Ne gülersin efendi bana? Di- Haydarpaşaya gidecektin.. Bura- dan Göztepeye yarın sabaha kadar varamazsınız... Köylünün gözlerinde birden bi- re umulmaz bir zekâ ve istihza ışı“ ğ! parladı; çocukları göstererek: ! — Efendi buncağızların ayakla geldikleri yolu uç uca eklesen kaç di.. Ben Haydarpaşayı senden iyi dar yetti.. Tren adamı Haydarpa- şayacak babasınm hayrına götür- mez. İstasyondaki işsizlere güzel bir eğlence çıkmıştı. Ahali köylülerin etrafında bir daire çevirmiş, gülüyordu. Külhanbeyi bir hamal: — Ağam yükünü Göztepeye kadar ben taşıyayım kaç ş ve rirsin? Diye alay ediyor, bir boya» çası ile dökunarak: Boyıyalım mı ağa?... Ayna yi ia DİN. SA : Silkme İlgisi pe Poe. | Telgraf Haberleri | Devlet şurasının bir kararı Bnkara, 13 (Telefon) — Devlet şurası, yol mükellefiyetinden mü- tevellit çalışma müddeti hakkına, karar ittihaz etmiştir. Buna göre vilâyet umumi meslislerince tak- yit edilen mesai zamanlarının bitmesine kadar ceza alınmıya- cak, bunu verenlerden yol mü- kellefiyeti, sabıkı veçhile * 5 fazlasile nakte tahvili suretile istifa edilecektir. Meclis reisimizin refikaları Hanımefendi Bursa, 13 (Vakıt) — Meclis re'nimiz Kâzım Pş. nın refika- ları Hanımefendi burada beklen- mektedirler. Paşa Hz. nin teşrif edip etmiyecekleri henüz bilin- memektedir. ssemesesansersassmsesss0sanaaanann çıkta kalmış bir iki evkaf memuru on beş yirmi kuruş yevmiye ile bu evrakın tasnifine memur edildi; bunlar aylar. ca ve kemali atalet (ve cehaletle çâ- lıştılar: Fakat bu işin ehli olmadıkl'a rından ilmi bir tasnif yapamadılar. Bu memurlar, kendi takdirlerine göre bir takım evrakı lüzumsuz diye bir tarafa ayırıyrlardı; fakat (lüzumsuz) diye ayrılan bu evrak içinde yeniçeri ihti- lâllerine ait vesikalarla (Beyazıt) ca- miinin plânı, (Süleymaniye) camiinin mimar Sinan tarafından bizzat imza ve tasdik edilmiş inşaat ve masraf defter leri, bazı padişahların el yazıları, (Mu radı rabi) le veziri âzam (Hafız paşa) nın Bağdat seferine müteallik müşae- re ve muhâbereleri, o zaman darülfü- nun mahiyetinde bulunan Fatih med- reselerinin imtihan cetvelleri ve hatta imtihan sualleri vardı! Tasnif memurla! rı nazarında bütün bunlar (kıymetsiz) | ve (işe yaramaz) kâğıtlardı? — Bu kâğıtlar şimdi ne'smustur” (Papas-odaları) ile (marethane)| binasında mahvolmuştur ve olmakta- ri — Bunlarm içinde henüz tamamile bozulmamış ve nispeten kabili istifade bir halde kalmış olanları yok mudur? — Yok değil, çoktur; fakat kuru- nun yanında yaş da yanmaktadır ve ya nacaktır! Bu gidişle çok geçmeden hep si mahvolacaktır: Size bu facianın seyrindeki sürat hakkında bir fikir ve rebilmek için yalnız şunu söyliyebili- rim ki, bü kimyevi yangın, ayda birkaç bin vesikamızı yakmaktadır. Köylü çocuğa: — Sen hele bir burnunu temiz- le de öyle gel, dedi. Onlar orta oyunu aktörleri gibi etraflarını saran, sırta sırıta Makasçı artık kahkahalarla gü-| kendilerini seyreden insanlara hiç|nim gibi insan işte, diye bağırıyor- aldırış etmeden yavaş yavaş yol hazırlıklarını yaptılar. Köylü kü- çük yeşil çekmeceyi iki (O kulpuna ye soruyor, fakat bunu söylerken) bağladığı bir iple cüz kesesi gibi| kadar eğlendirmişti ki sofrada hep kendi de gayri ihtiyari sırıtıyordu. | boynuna astı, pembe yorganı bir iki| onların lâkırdısını ediyorlar, dur- — Ağam sen yanlış indin...İsilkeledikten sonra yine omuzları-| madan gülüyorlardı. na atarak: — Gülsüm hazır ol bakalım, ledi. Küçük kız ne sırtındaki a ten, ne de sabaha kadar ve ni tahmin ettikleri yoldan hiç ürk- müyor gibiydi. Yalnız ayaklarında! nım istasyonun taşlarına değdikçe bir ağır iki asker kundurası vardı ki yordu. Nihayet: — Amca... acap bunları elime alıp yalmayak gitsem mi ki.. çok acıtıyor, dedi. . W Mektep pansiyonları Pansiyon masrafları maarif | bütçesinden tesviye olunacak Ankara, 13 (Telefon) — Ma- | arif vekâletince hazırlanan mek- tep pansiyonları lâyihası Meclise geldi. Lâyihaya nazaran telebe leyli mektep ücretlerinin aynini vere- cek ve taksitler sene başında, Martta ve Haziran iptidasında olmak üzere üç taksitte verile- cektir, Pansiyonlara “5 10 hesabından talebe alınacak, pansiyon mas- rafları maarif bütçesinden tesvi- ye edilecektir, Niharilerden pansiyonda ye- mek yiyenlerden adam başına muayyen ücret alınacaktır. Tarla fareleri ve domuzlarla mücadele Ankara, 13 (Telefon) — iktı- sat vekâletinin etlik laburatuvarı tarla fareleri için bir ilâç istihsal etmekte ve vilâyetlere gönder- mektedir. Lauratuvar, yakında mezruata zarar veren yaban domuzları için de bir mikrop istihsal ede- cektir, Celâl ve Kılınç Ali Beyler Ankara 13 (telefon)— iş Ban. kası umümi müdürü Celâl Bey- Je Meclisi idare azasından Kılıç Ali Bey Bankanın cenup şube- lerini teftiş etmek üzere Ada- naya hareket etmişlerdir. Devlet bankası idare heyeti Ankara, 12 (Telefon) — Dev- let bankası idare heyeti topla- narak dahili nizamname ve talı- matnamelerin tanzimile mesgul olmaktadır... 4x #1 Tuz İnhisarı Trabzon müdür- lüğünü lâğvetti Ankara, 12 (Telefon) — Tuz inbisan (o bütçesindeki “tasarruf maksadile Trabzon baş müdür- löğünü Jağvetmiştir. Ankarada Yağmurlar Gelen haberlere göre Anka- rada şiddetli yağmurlar yağmış Dikmen taraflarından gelen su- lar, yeni şehirde sokakları kap- lamış, bu yüzden gidiş geliş müşkülât kespetmiştir. Nadide: Hanım ailesi çoktan köşkün yolunu tutmuştu. Fakat !a- la Tahir ağa bir türlü çocukları köylülerin etrafından ayıramıyor: — Meretler... Siz hiç (oadam görmediniz mi? Onlar da sizin be du. d Köylü ile Gülsüm çocukları © Pelerin gibi omuzlarına âttığı yorgan için köylünün adını (Yor- ganlı) koymuşlardı. Bütün sevdiklerini nihayet et- rafına topladığı için bir kat daha iyileşen güzel kalpli Nadide Ha- | milyar franklık bir açık a Gece karanlığında o yolla- rucuğa yüreğim parçalandı... Fazla bilirim... İlle paramız buraya ka-)ikide bir de endişe ile onlara bakt-! olarak sırtında bir de çocuk var... Keşki bu biçarelere bir tren parası vereydik, diye üzülüyordu: O, çocuk gözleri gibi taze ma- sum yeşil gözlerini pencerenin dı. Fransa ve eski müttefikleri i Beşmakalemizden mabast İ edecek değildir. Çünkü kanın yeni sene bütçe Önümüzdeki sene içinde bf i isicümhur intihabı mücad”. hazırlanan Amerika fırkası ise ortada böyle bir 98 bütçe açığı var iken Avrup? £ letlerinden harp alacağı © ber sene ölüme eğ ç milyar (250) milyon fraf” vaz geçecek olursa intiba hakkak surette kaybetmek likesine maruz kalacağını © mekte, bundan dolayı bü lenin görüşülmesine bile - görünmemektedir. Şu halde Almanyanın sadece Fransanın fedakârliği mümkün olabilecektir. Fransa bu fedakârlığa ra8 İ cak mıdır? Fransa bu fe lığa razı olmazsa ne yapılati Hatırlar da olduğu üzer€ müddet evel ingiltere hükö”.. Fransaya müracaat ederek 2 giliz maliyesine Change işle Xi muavenet istemişti. Frans&”. kümeti bü müracaatı tatmi8 medi. Fransanın umumi b d muvacehesinde en az mü y. j olan bir memleket olduğu V8.. vaziyetin de sırf umum! >f/ neticesinde elde ettiği me den mütevellit bulunduğu b lâmdur. Bu ciheti nazarı di” te alan eski müttefikleri bu?” içinde tedbir aranırken Fi nın aldığı vaziyeti bodbil telâkki ediyorlar. Onun icin 4 vaş yavaş Versay siyaseb”. Fransaya yaptıkları eski m havali göstssmipaslar ' «hükümetinin Şekers mülâkatf Fransaya karşı aldığı son ri yeti tetkik ederken bu tar9. lâkkının izlerini çok açık © yoruz. Mehmet Asf Atlnar Edirne, 13 — Muhafız Gücü *#| rı bu akşam saat yedide şehrimift ij diler. 2 7 Day” Telgraf haberlerimizin ©” 4 ün yıtamızdadır. d. i ii 7 Bi Nadide Hanım yemekte” ra torunlarını bahçeye salv€'i kendisi büyüklerle beraber , başında kalmıştı. Oturduğu *5 gözlerini çocuklarının biri: kine götürüyor, ir ur lif nı değil yalnız seslerini di ikide birde lüzumlu lüzumsW”/ — İki günlük ömrümüz Ne olurdu şu dünyada hiçbif lık olmasaydı diye içini ç© du. ard Dürdane doğru söylemisi” # züntü onun için adeta hav” nev'inden bir ibtiyaçtı. ş Meselâ çocuklarından 297 yf lunduğu vakit hasret ateşile 1. £ fakat onlara kavuştuğu xa? , yine tamamile memnun N muvakkat gelmişlerse: o | — Ben size şimdi gitmi$ Göztepe tutar bilir misin sen? de-lat nalı şakırtısı çıkaran büyük velrı nasıl yürüyecekler?.. Hele o yav-İile bakıyorum... Bütün bütün gelmişlers€? . — Görürsünüz bir aksi kar, evlâtlarımdan biri yine * diye kendini üzerdi. > Kardeşi Vasfi Bey ara — Keşki hepimi: vi Sakallı etrafındakilere bakıp!şındaki karanlığa dikerek üzülür-(ile baksan da sen de kurtuls#” gülümsiyerek: — Öyle et Gülsüm, dedi, atlas pabuçların eskimesin... Etrafındakilerde bir kahkaha Gülsüm bunu hakikaten iyi a- ken büyük kızı Dürdane: — Sen böylesin anne.. en gü- zel zamanında hiç olmıyacak bir şey çıkarır, dünyayı kendine zehir edersin, diye darılıyordu. Köşk Pendik evlerinin bittiği de, diye takılırdı. Dürdanenin sözü gi doğruydu. Nadide Hanımın ölenler£, garip bir vefasızlığı vardı. ken en üzerine titrediği bi bi bi cı çocuk onun iple çıplak ayağıİkıl etmişti. Çünkü kunduraları çı-| yerde, deniz kenarında idi. Seniye-|ezkaza ölecek oldu mu şöyle! v na sarılmış yırtık çapalalarına fır-|karıp eline alınca yara bere içinde) nin uzun bir hastalığı sebebile iki|yamalak bir ağlar, ondan #0" ki ayakları birdenbire iki kuş ka-İsenedenberi yaz aylarını burada ge-|daha adımı ağzına almazdı “© nadı gibi hafifledi. #sa çiriyorlardı. İkalbi kaidesiz bir HEY