— 4 — VAKIT 27 NiSAN1931 GÜNÜN ——— AN Halkın düşmanı Halkın dalkavuğu Demokrasilerin en büyük tehlikesi (halk) ın dostu ile, halkm sinsi düşma- nı, halkın dalkavuğunu biribirine ka- rıştırmaktır. Demokrasilerde çok defa halkın dal kavuğu, halkın dostu makiyajile orta ya çıkar. Halkın dalkavuğu sadece halkı gül. düren eğlendiren insan değildir. Halkın siyasi dalkavuğu da vardır. En tehlikelisi odur. Halkın siyasi dalkavuğu her dalka-! vak gibi, hisleri eline alır, gevşetir eğ lendirir, güldürtir. Zaman, zaman si- yasette bir ibiş meharetile perendeler atar, kuhkahalar göklere çarpar. Fakat devlet idaresi halkın halk i- çin idaresi sadece bir his değildir, Rir' fikirdir. Kaptanlık, doktorluk gibi.. Hastanın başı ucunda ellerini dizle rine vürarak ağlıyan, ve hastasını te davi etmiyen doktorun, sünnet çocuk- Jarına morifet gösteren hokkabazdan farkı nedir? yahut halkın an'aneden gelen hislerini kamçılıyarak bir vaitte bulunan siyasetçinin bunlardan ayrıl- dığı nokta neresidir? Halkın dostu halkın hislerini gıcık- Yyan değil, halkın menfaatlerini, hal- kın refahını arıyan ve bu refah icin çalışan insandır. Halk dostu çok defa hislerile hare- Ket eden kütleleri birdenbire memnun edemez. Nitekim, hastasma ameliyat yapan doktor hastasının hayutını kor tardığı halde iptidai cemiyetlerde hak- kabaz, perendehaz ona nazaran daha sevimlidir. . 4» Biz bir tarafta prozramile yaptığı ıslahat (o hareketlerle, İnkılâplarile hasta bir uzviyeti kurtaran bir inkılâp fırkası görüyoruz ve bu fırka halkın dostudur. Bir tarafta halka mütemadiyen va- deden, mütemadiyen lâf ebeliği eden siyasi halk dalkavuklarını görüyoruz. Son intihap bize şunu bir defa daha anlatı”? Yunanlılar ülnaz ediyorlar Sair (Homerejin aslı Türk müdür? yoksa Yunanlı mı? Besim Atalay Beyin bir makalesine bir Bundan bir müddet o evel Aksaray meb'üsu Beşim Atalay Bey (Hakimi yeti iMiliye) de yazdığı bir makalerle devri kedim şairi meşhur (Homere) in esit türk olduğu hakkında öir noktai nazar ileriye sürmüştü. Yunan darül- fünun tarih müderrisi M. (Moskopu- 108) bu ilmi noktai nazara karşı itiraz etmiş ve Messager d' Athöne gazetesin de uzun bir maine neşretmiştir. Du makalenin birinci kısmını âynen aşağı- ya terceme ediyoruz. M. (Moskopu- 105) diyor kiz Manchester oGuardionn İstanbul muhabiri, bir türk gazetesi (tarafın. dan Momörin aslen türk, ve yahut da Turovah Umur isminde birisi olduğu- nu yazan makalesini naklediyor. Umur ismi en eski zamanlarda bile küçük Asyada tesadüf edilen bir isim- miş. Bundan 140 sene kadar evel â- limleri işgal etmiş olan oOHomöre me- selesinin yeniden © tazeleneceğini zum-! netmiyoruz, Bir Alman edibi olan F. A. Wolfım (1795). Prolefomena ad Hemdrum isimli eseri o çıktığı günden beri, bu mevzu üzerinde o kadar yazı (yazıldı ki ona avdet o yerinde olmaz. Alman edibi bizzat İlomörin mevcudiyetin- den veya dastanı şiirin iki şahesör olan İlliade ile Odisedenin (bir tek şair tarafından yazılmış olmasından şüphe ediyordu. Yalnız şunu kaydedelim ki, Hom6rin! menşei hakkında telkinler, bize Ege nin öte tarafmdan ilk defa olarak gel miyor. Ömer ağa, Memnun ağa (Agaâmem non) gibi lâtifeleri bertaraf ederek, bundan yirmi sepe kadar erel kimse-| nin dikkatine çarpmamış bir hadiseyi Hlk, halikin dostunn tanıyor! Tezekten maden | kömürüne Orta Andaoluya hiç gittiniz mi? gitti, nizse, bir anfi teatr gibi açılan orta "Anadolu steplerine serpiştirilmiş kasa» baların, Köy evlerinin duvarlarını ta-| rursınız. Duvarlarda tekerlekler gör'| müşsünüzdür. Bu tekerlekler kışm A- nddolu evlerinin odun yığınlarıdır. Bu odunlar, halkın sözü ile — kuy- yuklu dağın — ormanından kesilmiş © dunlardır. Sizin anlıyacağınız tezektir. | Ocaklarda yanan, insanları tsitan bu- - (dur. Ey diyeceksiniz, memleketidir. Türkiyede kömür maden .Teri vardır. Fakat orman kömürleri ga- yet yakm yerlerde satılabilir. Maden k mürleri ancak denizden sevkolunur. Ormanların gölgesindeki, maden ocak- Jarınm biraz gerisindeki köyler, kasa. balar hep bu kuyruklu dağların orma nindan istifade ederler, “Bu manzarayı son bir hatıra ola yak yazıyorum, çünkü gelecek sene bu manzarayı göremiyeceksiniz, bu man- zara silinecek. Tezek ocağa değil tar. Taya gidecek. Çünkü kömür şimendife ri ilerliyor. Irmaktan aÇnkırıya kadar geldi. Filyosa vardığı zaman orta A- nadöolunun ağaçsız slep yavlâlarındaki çoban kulübelerinde, çiftçi barakala- rında maden kömürünün dumanı tüte cek. Türkiye maden kömürleri için ge niş bir hinterlant açılacak! 'Tezekten maden kömürüne geçis bulurdan elek- triğe geçiş kadar mühim bir atlama dır. SADRİ ETEM Matbuat tenezzühü Istanbul Matbuat cemiyetinden: Cemiyetimizin ilk bahar tenez- xühü bu sene kurban bayramı- nım ikinci çarşamba günü Yalo- yapılacaktır. Vapur saat da köprüden hareket ede- rek Kadıköy ve Büyükadaya uğradıktan sonra doğru Yalova- ya gidecek ve aynı akşem saat on ikide köprüye avdet ede cektir. Bütün azanın teşrifleri rica olunür. Türkiye orman! ele alalım. Aslen çerkes olan Yusuf Paşa Ça- natoka isminde, ve türk sultanlarının hizmetinde bulunan bir jeneral türk- Günür Siyaseti »çe olarak Arşimedin meşhur sözüne itelmihan evrikalarım isimli bir ki- itap neşrediyor ve büyük bir keşl yap maş zünnederek garip iddialarda bu- Ilunuyordu. Bu meyanda, Ulyssein İMhague Adasma dönmeden on sene İEze denizinde değil Karadenizde de- ilaştığını bu adanın Karadenizin şark sahillerinde bulunduğunu, çerkeslerle Yunanilerin eğer ayni milletten de gillerse hiç olmazsa ayni menşeden bulunduklarını buna da delil olarak (Attikki) kelimesinin, çerkes lisanın- da Çerkesistan demek olduğunu (çer- kesler bugün bile kendilerine Adige derler); ve Yunanistanlı birçok To- ponim Jerinin çerkesçeden alındığını söyledikten sonra nihayet Homdrin çerkös yahut Turovali olduğunu, bu- nun âyni şey demek olduğunu o Söylü- yor.” Ve Homörin Turovayı İlion ve. ya mukaddes şehir olarak kaydettiği ni, oTufovalılardan, oYünanlılardan daha çok hürmetle bahsettiğini de de- lil olarak getiriyordu. Fakat kitap dikkatle okumacak © lursa o müellifi. rumcayı — bilmediği; kelimelerin etimolojisini Yunani is mi hasların Fransızea Toponimlerine istinaden tetkik ettiği anlaşılır. Yusuf Paşanın evrikalarınmn He mörle iktifa etmediğini de söyliyelim. Bir başka eserinde, Trakyadan ve Trakyaldardan uzun uzun (bahseden müellif, Trakyahıların çerkes olduk. larını çünkü eski Yunancada Trakya ilidar demek olan (Traksis) in çerkes kelimesinin arapça cem'i olan çerakis- ten başka bir şey olmadığını söylüyor. Fakat gayemiz, Homârin o menşei ihakkında münakaşalara girmek de gildir. “Burada sadece isim müşabehe tindem dolayı Hömörle ayni ırktan olduğu fikri atılan Anadolu prensi U- mur Bey hakkında tarihi bazı mali mat vermek İstiyoruz... f (Mabadı yarın) Yugoslavya bir dönüm noktasındadır Siyasi menfaatları onu Fransa ve küçük illâ ile beraber bulunmağa sevkettiği halde iktisadi menfaotları Almanya grupuna İltihaka sevkediyor Bu mühim vaziyet karşısında ne yapacak? Bugün Yugoslavya, son dere- ce mühim bir vaziyette kulun- maktadır. Yegos'avyanın siyesi münaseketleri ile iktissdi men- faatleri biri birine zıt olan ma- hiyetler almıştır. Bu memleket, siyaset noktal nazarından, başında Fransa bu- lunan willetler grubuna dabildir. Bu grupun başlıca hedefi, sulh muahedelerini olduğu gibi mu- hafazadır. Fakat Yugoslavya'nın iktisadi menfaatleri onm Avus- turya - Almanya grubuna bağla- maktadır. Halbuki bu ikinci gru- bun baş'ıca hedefi sulh muahe- delerinin tadilidir. Yugoslavlar, zirai mahsullerini | siyasi menfaatleri olan Fransa ve Romanya ile mübadele ede- miyorlar. Romanya'nın hububatı ve sair zirai mehsulatı, Yugoslav- ya mahsulâlının bemen hemen aynıdır. Fransa ise Yugoslavya- dan uzak ve ayni zamanda zra- atitibarile de Yugeslavysya ihti- yacı bulunmamaktadır. Bunun reticesi olarak Yugos- lavyanın ku iki müttefikile tica- reti son derece ehemmiyetsizdir. onun az buçuk ticaret edebildiği yegâne müttefilri Çekoslovakyadır. | Avuslurya - Almanya gümrük #&hadınm ortaya çikması il'e Yugoslavya hüdudunda yepyeni bir müşteri zükur etti. Bu yeni müşteri Avusturya ile arasında gümrük büdudu olmıyan 60 mil- yon nüfuslu Almanyadır. Bütün bu saha Yugoslevya Luğdaylan için mükemmel bir piyasadır. Avusturya ile Almanya Yugos- levya “ile “ Römanyahin * bülün buğdayların" satın 'aldıkları' tak» dirde öihtiyaclarının. #ncak beşte birini * itfa etmiş olurlar. “Bu sayede Yugoslavya * Damping) den asgari derecede müteessir olmuş olur. Macâristanın rekabeti de hesap olunduğu takdirde buğ- day fiatlerinin istikrar opeyda etmesine imkân hasıl olacak demektir. Yugoslavlar, Macaristanın bu mevzu Üzerinde Avusturya - Al- manya ile anlaşma'armı takdir ediyorlar ve kusun için birçok Yugoslavlar, Almanj'a- Avusturya ile aktolunacak bir ticaret mua- hedesinin Fransanın temin ede- ceği bir devlet istıkrazından çok mühim olacağını açıktan açığa söylüyorlar. Mes'elenin iktisadi cephesi, bu- dur. Onun siyasi cephesi tetkik olunduğu takdirde Yugoslavların, i eskiden hissettikleri oadavetin aşağı yukarı zevâle yüz tuttuğu | görülüyor. Fakat italya ile Yu- İ | dan maksat Yugoslavyanın Al: | âmil olmaktadır. ! HABERLER talyan gençliği Belçikalılar aleyhinde bir miting yaptılar Roma, 25 (A.A) — Yüksek tahsil görmekte olan binlerce | taltbe Darülfünun binası dahi- linde toplanarak bir nümayiş yapmışlardır. Bu toplantıda söz alan hatipler Brükselde Faşizm aleyhinde (yapılan mümayişleri protesto etmişlerdir, Nutuklar bittikten sonra talebe | “Venedik,, sarayına giderek M. Mussoliniyi alkışlamışlardır, M. | Mussolini, balkona çıkarak iki defa talebeyi selâmlamıştır. Bir kaç talebe grubünun Bel- çika sefaretine ve konsoloshane- sine yaklaşması zabıta tarafın- dah menedilmiştir. İspanyada neler oluyor? İspanya tahtına çıkmak istiyen mi var? Madrit, 25 (A.A) — Doktor Maranonun Paris büyük elçiliğine tayin edilmesi muhtemel görül- mektedir. Madrit, 25 (A A) — Barsölon- deki milli mesai federasyonu yalnız Kataonyada değil, fakat ispanyanın daha başka yerlerin- dede baş gösterecek her hangi bir ayrılma hareketine mani ok mağa çalışacağını beyan etmiştir. Mâdrit, 25 (A.A) — Burbon hanedanmdan Don Jüan neşret- | Yİ tiği : bir beyannamede vatanını | seven bütün ispanyolların başına | geçerek memlekelinin o selâmeti | ve kanımı dökmeğe bazır olduğunu bildirmişti. Moda mı oldu? Yeni bir canavsr daha türedi Belgrat, 25 (A.A) — Beş ki- şiden mürekkep bir aileyi balta ile öldürmüş olan caninin tevkif edildiği Liyubliyanadan bildiril- miştir. Katil, evvelce de sekiz kişiyi daha öldürdüğünü söyle- mış ve cinayetleri hakkında yeni ifşaatta bulunacağını ilâve et- miştir, goslavya arüsmidald gerginlik o kadar hissolunuyor ki Yugos'av- lar, Almanya ile Avusturya ara- | sında siyasi bir ittihat hasıl ol masile Alman nüfuzunüü (Triyes- teden birkaç saat mesafedeki) Brenner geçidine kadar inmesine müsait bir vaziyet almaktadırlar. Bündan başka Alman siyaseti, üç senedenberi Belgratta muvaf- fakiyetli bir faaliyete koyulmuş bulütüyor. Bunun netices ola- rak Almanya, Avusturya güm- rük ittihadı meselesi Fransa ve MERTER Çekösiovakyada aleyhtarare nü- mayişlerle karşılandığı halde Al- man kültürü Yugos'avyanın kalp- gâhında en yüksek hüsnü kabu- lü görüyordu. Pu sırada Alman profesörleri ve mütahessisları Yugoslavya darülfüminunda Slav- larla Cermanlar arasındaki ırki rabıtaları izah ediyor, Belgratta bir Nisanda prens Pol Karage- roviç tarafından açılan Alman san'at sergisinde Hindenburgün bir büstü mevki ibtiramı işgal edi- yordu. On sene evel hiçbir kim- se böyle bir manzara ile karşı- laşmayı ümit etmezdi! Zaman ve iktisadi ihtiyaçlar, mazivin hatıralarım yavaş yavaş silmektedir. Küçük itilâf devletleri konfe- ransı yakında toplanacak ve bu konferansta Çekoslovakya, Yu- goslavyanın siyasi müzaheretini temin için ona bir takım ticari müsaadatta bulunacaktır. Bun- -—— dÜZEL Çocukların beyanat! Üç gön evvel çocuk” haftas* aleyhinde bir fıkra neşreden bir gazete, kendi idarehanesine ge” len çocuk başmuharrisle, çocuk Belediye reisinin makale ve be yanatına uzun yer verdi, ” Çocuk başmuharririn bir ms” kalesinde büyücek bir hakikat var, bilmem, dikkat buyuruldu" mu? ismini belediye reisimizle Ak” şam başmuharriri gibi çifte (eği yazan bu başmuharrir (Taced. Bey diyor ki: “ Anrem kadın birliğine dedi kodu yapmak için gidiyor. ,, Bizim neslimizi kadına melte geri addeden hanımlar bi satırları okusunlar da ibret a sın'ar. Bundan sonreki nesil, dab* bacak kudarken onlar hakkındi nasıl ve neler düşünüyor. Belediye reisi Orban Bey de çok mühim beyanatta bulunmü$" Bu sözlere bakılınca hükmoluns” İ bilir ki büyük seleflerinia yıllar” dan beri yapamadıklarını bu mir ni mini belediye reisi bir içinde yapmağa karar vermişti” Ru beyanatın tenkidini oper#" tör Cemil paşanın torununa b kalım. Bu beyanat arasında i bir cümle de vardı: «Taksim abidesinin karşısındı bir belâ var; çok çirkindir. Bi münasip bir yere kaldıracağı" Felek B. dostumuz, eğer ok! du ise, kim bilir, bu cümlelerde" ne müthiş nükteler çıkarmı; Karada kaptanl Evelki Ogece (Kasım; kafayı çeken iki kaptan birb” leri ile çatışmışlar. Bir dost” bunu okudu da: — Artık karada da mı b ladılar? dedi. dıma karşı gelmekte devam * mesidir. ij Şimdiden şayi olduğuna Frans», Almanya * Avustury# tihadına karşı bir Tuna de”, leri birliği vücude g haheşkerdir. Bundan ms” Almanları harp zamanlarımda hire ambarı ve sulh zama" onlar için bir mabreç P cek menbalardan ayırmakt”., Yugoslâvyanın bu in nasıl karşılıyacağını ” çok mühimdir. , Ecnebi mabhafilin okan* göre Yugoslâvya, sulh 19 delerinin olduğu gibi temin için, Almanyaya mak cereyannı, Fran: müsait şerait dabilinde almak üzere bir vasıta " tinde kullanacaktır. Hali hazırda si -i Almanyanın (o gümi ge meselesi Yogoslâvya ie 0 lovakya arasında iktisi” ayn? itilâf aktini temin si ' mukabil Yogoslâvya ibi mel ikinci derecede müker |, piyasa olan italya, 1“ ile olan ticaret itilA! meyi düşünmekte, bar italyan gazeteleri YO£” karşı boykotaj tatbi tedirler, Her şeye rağmen Y işlerinde o Almanya,