— #akım içimde kalan bir hürmet şemmesi| parasına tamaan Yeşil isminde Ebedi Her gün hikâye sütununa baktığı- niz saman, orada ya bir aşk macerası, yahut korkunç bir vak'a, veyahut saç- ma sapan deli sözleri okuyorsunuz. Bu yazacağım hikâye... İ Evvelâ şunu söyliyeyim, ben belki fens bir adamım, fakat mütemadiyen dürüst hareket ettiğimi zannediyorum. Mühtemeldir ki fenalığımda samimi- yim. Dürüstüm. Her halde bu benim kabahatim değil, muhitimin bana ver- miş olduğu bir haleti ruhiyedir. (Üzüm Üzüme baka baka kararır.) Meselâ, gazetede manasız bir şey o- Masam, kızarım, kendi kendime de kı. Zişımı haklı bulurum. — Evet, derim, nasıl oluyor da ba-! na — ben ki bir okuyucuyum — bu ga| zete ipsiz sapsız bi zi okutuyor, ne hakkı var? Bunu yazan adam düsün-| müyor mu ki herkes kendisi gibi be yinsiz değildir. Ne diye bunu gazeteye koymuşlar. Bu hiddetime arkadaşlar: — Sanâ ne? canım, hoşuna gitmiz| yorsa okuma, geç,. i Derler, ve beni haksız çıkarırlar., Tabiatım pek uysal olmadığı için “siz. de kan namına bir şey kalmamış ki.) diye bu sefer de onlara çıkışırım, huy-| sazlanırım. Daha doğrusu hoysuzlaşır| dim, çünkü artık ben de onlar gibi! olmağa başlıyorum, ben de onlar gibi; sâdece kavuk sallamakla bu (ölümlü! hâyat) m bitmesini beklemeğe üzeni- Yörüm, ben de her gördüğüm enayilik-| lere (mahza keramet) tir demeğe ve! Ba suretle etrafın muhabbetini celbet meğe çalışıyorum, ben de artık etrn. fimda bir hürmet havası uyandırabil-! mek için kendi kendime hürmetsizliğe| Başlıyorum. Delili de bütün bunları! Ahm İsyanına rağmen, size söyliyebili-| yaz ve yaznbiliyorum. Bu yazacağım hikâye.. deyip kalmış tim. Bu yazacağım hikâye başımdan geçen bir hadisedir. O Öylezannediyo- Yum ki, banu sir de söreceksiniz, bir hakarlığa eğradım. Fakat, yukarda , dediğim gibi, eter şikâyet edecek wi larkam belki yine beni haksız çıkarır; İar diye sustum. İyi mi yaptım? bilmi yorum. Bakınız işte. Bundan iki sene evvel, ecnebi bir| memlekette, yarı resmi bir işte çalışı yordum. Rahatım iyi idi ayda 225 lira kadar kazanıyordum. Bayram münase | betile İstanbulu gelmiştim. Bayram ertesi, gazetelerden birinde bir o ilân gördüm. İstanbul maarif emaneti 170 Vira aylıkla bir mütercim istiyor, buna sür'atle ihtiyacı olduğunu ve talipleri müsabakaya tâbi tutacağını o bildiri- yordu. Arkadaşlardan uzak olmak ca) nıma tak demişti. Düşündüm, kaybede' ceğim parayı nazarı dikkate almadan kararımı verdim. Müsabakaya girecek fim. Kazanacığımı o zannediyordum, günkü İransızcam epeycedir. Bunu ben iddin etmiyorum, arka, dağlarım söylüyorlar. Belki de onla. ih fransızcası zaif olduğu için beni böyle zannediyorlar, Zira, ben fransız, camın ne kıratta olduğunu pek âlâ bi- Dirim, Şimdi de (mahviyet gösteriyor) diye beni takbih etmeyin rica ederim. Pilhakika müsabakayı ben kazan-; dım. Maarif emaneti bunu hem gazete, © Tefle hem de bana el'an sakladığım; Bir mektupla bildirdi, ve beni davet! etti. Gittim. Tıbbi muayeneye gönder: dilet. Kış. Soğuk bir odada doktor be- Mi söydu, tarttı, ölçtü, biçti. (Turp gi- bisin maşallah) diye bir de rapor yaz dt, Evrakı götürüp verdim. ( — Hal, dediler, siz misiniz. Tayi- © odiniz hakkımda vekâletten emir geldi. Yalnız bunlar sieille geçsin, işe başlar. an. | Meni muamele esnasında bay-| ram iznim bittiği gibi 15 gün de üste) ti. Asıl dairemden vazifem ba| liğin: tekit edildi. Artık bu! ' bit vazifeye tayin edildi.! m, ve yabancılar arasında bulunmak İstemediğim için hemen istifa ettim ve Bâklemeğe basladım. Bir oo hafta, on! gün, bir ay bekiedim. Ses, seda yok. © aralık Ankaraya giden ve beni çok “ di İdim. Çoluğum cocuğum yoktu ya. Bu halkımızda değil, münevverlerimizde| manasmdaki saadetin namı ve İnikâsı "na da şükrettim. İbile san'atin mahiyeti, kıymeti hakkım-İdır. Hem zengin olmak zev etmek hem İ San'at âleminde | Müstakil Ressam ar sergisinde Avrupada tahsil edip gelen genç artistler san'atı Haksız nasıl anlıyorlar ? | | Yazan: Fikcer Adil İ Bu makaleyi Müstakil ressamların)iyidir, Siz ancak bu yaratıcı inziva İ- sevdiğini zannettiğim nüfuzlu bir za-İ dördüncü sergilerindeki eserlerinden çinde hislerinizi ve fikirlerinizi söyli- te meş'eleyi anlattım, bana, meticeyi| bahsetmek için yazmak niyetinde idim./ yebilirdiniz fakat söylemediniz. Evve- tahkik edip bildireceğini vaadetti. Haki| pakat şimdiye kadar yazılan tenkitlerillâ refah, huzur aradınız. Eğer sizde) katen on gün sonra maarif emanetin-| okuduktan sonra müstakil san'atkârla| yepyeni bir şey olsaydı ve siz onu her| den şu mektubu aldım. rın şahsiyetlerini, hayat ve san'at kârhangi bir müşkülüt müvacehesinde ifa- (Bu vazifeye şimdilik ihtiyaç olma-'şısmdaki vaziyetlerini (oanlatmadan!de edemeseydiniz bu hal sizi zehirliye| dığından tayininizden sarfınazar edil- tablolara, poşatlata ve desenlere gece| cekti. Yaşıyamıyacaktınız. Böyle iken miştir efendim) miyeceğimi anlıyorum. Çünkü müsta-| yaşıyorsunuz ve hayat sizin için açlık- Sevinele açtığım mektuptaki bu sa-'kil ressamlarla memleketimizde yepye|tan ölmemeğe çalışan bir zavallı belâ. trlar beni şaşırtmıştı. Bununla bera.ini bir san'at tarzı telikkisi hatta da-|zedenin hayatından daha ağır bir yük| ber: iha doğrusu hakiki san'at telâkkisi mey)değildir. Kani olunuz ki artist bir hur — Eh, mademki lüzum yokmuş, nejdana çıkıyor. Şimdiye kadar plâstik'ma ağacı gibidir. Yaz gelince meyvala yapalım, diye müteselli olmağa çalış-|sân'atlerin memleketimizde 50 - 60 &e-İrmı verir. Yiyen ister bulunsun ister tım, burada iş bulayım derken kaybet/nelik bir tarihi olmasma rağmen san- bulunmasm. Şunu pek iyi bilmek lâ- tiğim işi düşünmedim. Evet, netice i-Jat. bilhassa resim ve heykeltraşi lüks|zimdır ki yaratıcılar için alelâde bir tibarile hayatta yapayalnızdım. Ne ya|bir faaliyet telâkki ediyordu. Mede-Jadam gibi yaşayıp bahtiyar olmak hak pip yapıp bir lokma ekmek bulabilir.|niyet âleminde hayati bir ihtiyaç ikenikr yoktur. San'at hayatın ve amiyane > da mütebellir hiçbir fikir yoktu. Fil-|de sevilen, tapılan bir san'atkâr olmak ir milinin iğ . ivaki kara kuvvet Tesim ve heykeltraşi-| istemek çıldırmak demektir, Ya güzeli| İyi yi menederken, suret yapanlar yarm)yahut saadeti tercih edip mukaddera:| yok diye beni atlattıkları vazifeye ben ahrette yaptıklarını diriltesek cezayı|tını ona göre tanzim etmiyen için azap, den: Mir si, söze” Baaii ecüllan| Aİ mümkününe mahküm iken güzei| işkence ve nihayet müthiş bir iflâstan birisinin baldızı tayin edildi. İsan'atlerin inkişafı beklenemezdi. Fa-|başka netice mütasavver değildir. Ha- yi ; kat san'atin inkişaf ve terakkisine gesi valara tırmanmak, göklere merdiven! Buna kızmadım. Kızabilir, gazeteci! çak olan san'atkârlar da bu gaye-kurmak ve Hafızın dediği gibi: olduğum için yazabilir, pek çok nüfuz: ve hizmet edecek bir şey yapmış değil “Sepest ber ceridei âlem davası) lu kimseler tanıdığımdan şikâyet ederi edir. Tarzı hayatları ve eserlerile 8- mik | bilir, haykırabilir, tepinebilirdim. |deta hakta san'atin bir süs veya lüks) ( Diyebilmek için hayatımızı inkâr e Tabii yine herkes: bir faaliyet olduğu kanaatini uyandır|deceksiniz. Ve ebedi hayatı kazanmak! — Ne kiziyorsün canım, yavaş söle | mışlardır. Eserler meydanda. Onlara |için bugünkü hayatınızın üzerine tü. yaz bir istida, hakkını ara. manevi hiçbir borcumuz yoktur. Bize) küreceksiniz. Zira güzellik aşkı fani ha Diyecekler, ve yine beni haksız çıka-İ hiçbir bedi ferah veremediler. Ne ken|yatımızdan daha kıymetlidir. San'at, racaklardı. Halbuki ben artık onlaraldi üzerimde, ne de tanıdığım zeki dost|deymumettir, tesellidir. San'at insan- İlarımın üzerinde Yakup Kadri ve Ah-jlarr birleştiren müceyyittir. Ve dini ol benziyeceğimi kendi kendime vaadetme em miş mi idim? İşte bunun için sustum.İmet Ilaşim gibi bir iki artistten başka|mıyanlara yegâne dindir. Bize verdiği| * İhiçbir kimsenin tesirini bulamıyorum.saadet bir papasın zannettiği gibi cen-İ Komedi 3 perde Onlar bize ne bir renk armonisini, nejnetin bir hissi kablelvukuu değil belki! bir ziya eünbüşünü, ne de dolgun birle firdevsi huzurun ta kendisidir. Bir şekli mühip veya Zarif bir eseri mimajkelime ile san'at hayatımıza kıymet riyi sevdiremediler. Hiçbir manzara ba| verdiren ebedi neş'edir. Yoksa oyun, na Türk ressam! (x) Beyi hatırlatma-|eğlence, kazanç vasıtası değildir. v. hiebir adam bana fi-jmüstakil ressamlar bu hakikatleri, an ie e e filim iıkları ve yaşadıkları içindir ki eser mizi hatırlatmıyor. San'at sanki hakirlerinden evvel “size şahsiyetlerinden ÇANKİRİDE BİR İDAM KARARI Çankırı ağır ceza mahkemesi, bir” hain beynini keserle par- A. Gazanfer bey “Aptal çalyarak öldüren çakır Al mindeki katilin idamına karar vermiştir. AHLAT DAVASI Bazı izmir köylülerinin yiyecek bir şey bulamıyarak ahlat ye- diklerini yazan “Yeni Asır, gazetesi aleyhine dava açılmıştı. izmir asliye ceza mahkemesinde bu davaya devam edilmektedir. Şahit olarak dinlenilen varidat müdürü Sabri B, kendisinin bu mes'eleden haberdar olmadığını, binaenaleyh fikir beyan edecek mevkide bulunmadığını söş'emiş- tir. Bu zattan sonra, raporuna is- tinaden neşriyat yapılan tahsildar ismail EF, dinlenmiştir. Bu zat da köylere vergi tah- sili için gitliğini, tahsilât yapa- mıyarak döndüğünü, fakat köy- lönün Oo buğdaylarını sattıktan sonra vergi vermek vaadinde bulunduğunu sölemiştir. Mahke- we diğer bazı şahitleri dinlemiye lüzum görmüştür. KISKANÇLIK izmirde, oTepecikte (oturan Necati isminde biri zevcesi Gül- sümü O başkalarile (Konuşurken görmüş ve 7 yerinden ağır su- rette yaralamıştır. Gülsümün ha- yatı tehlikelidir. BALIKESİRDE ÜÇ MEMURA İŞTEN EL ÇEKTİRİLDİ istanbuldan Balıkesire giden Hacı Hüsnü Beyin riyasetindeki maliye teftiş heyeti Günan ve Ayvalıkla Balıkesirde teftişlerine devam etmektedir. Hacı Hüsnü B. Ayvalıkta ko- miser Hayri ve Bilâl Efendilerle İsmail isminde diğer bir polis İ memutuna işten el çektirmiştir. Buna sebep olarak komiserin vazifesi başında bulunmaması ve sarhoş olduğu söylenmektedir. kadar olmuyor, ne kadar bir dilenci gibi hayatın yüz sene arka- sından sürüklenerek İlerliyor. Halbuki medeni bir adamın (Watteo) ya (Re a, Şeks Ni ye (Şopen) e (Tolstoy) pir'e veya bunlara Fransada kimbilir ne kadar kadın, er- kek manevi ölüş tarzlarmı Balzaga medyundurlar? Kimbilir dünya yüzün» de ne kadar insan Otello gibi kıskanı- yor, Desdemona gibi ağlıyor ve Ley- lâ gibi hasretten, yanıyor, mâhvolu- vor?. Çünkü (Şekspir) o veya Füzu- U cansız ihya ve teşhise muvaffak ol- muşlardır. Büyük artistler hayatı tak- lit etmiyorlar belki hayat ve cemiyet! onları taklit ediyor, 19 uncu asırda bir çok gençler intihar ediyorlardı. Zira Göteninin (Yerter) i (Müse) nin Rel- Tas intihar etmişlerdi. Demek ki san- atkâr yarattığı eserle insanlara bu ka dar hâkim olabiliyor. Bizde ise halkın cehaletinden, alâkasızlığından durma dan şikâyet eden artistler tabiale ve hayata güzellik ilâve edemedikleri gibi ondaki güzelliği tenkis etmişler, azalt- benziyenlere ne| İkadar ferah ve teselli borcu vardır. bahsetmek lüzumunu duydum. Avrupada iken şahsen birer birer tanıdığım bu genç ressamlarm eserle- de kendilerinin servet, şöhret ümitle- ri vardır. Ekserisi Avrupada tahsilleri ni ikmal ettikleri halde serhademe ma aşıma yakın maaş alırlar, Ve eserlerin|ij den bir para kazanamazlardı. Öyle kilji bazan bunları hem dünyalarını hem ah)fi retlerini kaybetmiş betbahtlara benze-|j yorum. Fakat ümitsizlik anı geçerlii İgeçmez hatamı takdir ediyorum. Zira bu rint, dinç kalpler için kâinalta her şey renk, çizgi, numara ve ziyadır. Bun lar san'at aşkiyle perişan oolmuşlarsa da yine onun sayesinde hastalıktan, se faletten, ihtiyarlıktan baksızlığın ve! hamakatin zaferinden kurtulmuşlar.|! dır. Etrafımdaki insanların dörtte ü-lü çü ölmemeğe çalışıyor fakat onlar ya şiyorlar. Zira muvakkat, fani zevklerle rabrtalarını kesmişler, kendilerini çıl- gınca. bir feragatle güzelliğe kemale kul etmişlerdir. Bunlardan biri — şim (if di kim olduğunu hatırlamıyorum —ğj bir gün bana dedi ki “Bütün ömrümün mışlardır. Leonard'ı Mikel - Anj'ı. Mimar Sinanı, Yunus Emreyi artist di- ye vasfettikten sonra devrin san'at mümessillerine bu ismi vermek için in san ya ço.k kültürden (mahrum, ya gok lütufkâr olmalıdır. Bunlarm eser lerini okurken veya temaşa ederken münevver ve hassas bir adamın bütün melekeleri aç kalmağa mak ve fıyçamızı kullanmak için ne e- iha ne bekliyebilirsiniz!) diyebilirler. Bütün bunları ben de biliyorum. Fa, turu içinde yapayulnız yaşamağa mah ikümdur. Onun kapısını (Badı sabadan gayri kimse açmaz) ve açmaması daha manası olan san'at yüzünden en tatlıiğ zevkleri bile kendime haram ettim. Yal şayışım uzun bir didinmeden ibaret ol|& du. Böyle iken ihtimal ki yaşamağalii lâyık hiçbir eser doğuramıyacağım. Mü zelerdeki şaheserlerin karşısında ken- di tablolarımı hatırladıkça beynimden vurulmuşa dönüyorum. Fakat ne ehem mahkümdur.|miyeti var. Benim için san'at ibadettir.) Hanım (Asso.Jana) meşher Çinget Bunların inşa ettikleri bir tabloya, bir) En hakir fakat samimi bir dindar tap- mame i romana, bir musiki parçasına san'at e-İtığı Allahım şevket ve azametine hiç-ive tenkit kemalinden böyle ha seri demek şeytanı güldürecek ve me-|bir şey ilâve edemiyeceğini bildiği hal| bahseden Türk artistlerine rasgelf İlekleri ağlatacak bir cinayet irtikâp etlde zevk ve aşkla nasıl ibadet ederse) dim. Her şeyi, şehvet ve para & k İmek demektir. Fakat bu zevat kendi:İben de ayni cuşişle resim yapıyorum.İnin arkasından gören gençlerin miti lerini müdafaa için (bizimle kimse alâ| Ve bu asli meşgalede hiçbir şeyde, ney, gittikçe çoğalırken müstakil veri metruk ve)servette, ne göhrette ne de sevdada bulların içlerindeki bu mukaddes al! İmühmeliz. O kadar istihfaf ve istihka-İlamıyacağım huzuru buluyorum. Bulli muhafaza etmelerine imren İf ra mâruz kaldık ki heykelimizi yap-İsaadet ve mükâfat kâfi değil mi? Başl Müstakillerin eserleri ne kadar ka bir gün Luvr dan hümmalı gözlerini kaldırarak: zerdim.., Ben bu zamana kadar güzellik kar şısmda böyle derin bir heyecan duyan müzesinde Leonard| olursa olsun ne ehemmiyeti var di limizde takat ne de gönlümüzde sabirlın eserlerini temaşa ederken şimdi has) memleketimizde san'at ve ? ikaldı.. Bu vaziyet karşısında bizden dajta olan Muhittin Sebati daha o zaman doğmuştur. Şaheserlerin doğan Vr | y — — — —ğ— ğ —— VAKIT'ın takvimi Cumartesi 21 Mart 931 Bu geceki ay Nevruz (10,17 Güneşm doğuşu; 6.03 - barışı 18.22 Namaz vakitler; iie ikini Akşan Yas 221 1847 1a28 ASR rabe 44 —. 15 e ey“ ıstanbul Ankara cad- desi VAKIT Yurdu Telefon: İdare 2.4570; Yazı işleri 9.4871 abone şartları | 6 12 Aybkjl Dahilde 180 400 759 1400 Kuruş Haricte — 800 1450 971 — ————— —— Vân larımız. Hususi 12,50 Kş > Resmi 10 Kş 0 « arım: 2 3 4 110 Defalık 30 50 65 75 100 Kuruş A — Abonelerimizin her üç aybı- Bı için bir defa mecvanendir. B — 4 sivr geçen ilânların fazla, Satırı Santim l satırı için 5 kuruş zamolünür Darülbedayi Temsilleri Bu akşam saat 21,30 da Bir, iki, Imiu sipir 5 Nİ İL iu Yazan, Pirandelle Tercüme M. Fuat bey Yazan; Franç Mollar Tercüme eden ; Alm yaşından aşağı olan çocuklar tiyatroya kabul emdellez Sadık Zade biraderler vapurları Karadeniz Muntazam ve Lüks postası Vapuru 22 art Sirkeci rıhtımından hareket | Bu akşam umuma biletlerde tenzllât vardır” den) e (Tisyen) Ynuns Emre ye Füzu)rinin ne müşterisi ne muhabbetkârı, ne Kişe bergün sast 13 ten itiberen açıkur le (Zonguldak, İnebolu, AÇ yancık,Samsun, Ordu, Giresun Trabzon, Sürmene ve Rize) ye azimet ve avdet edecektir. Tafsilât (için o Sirkecidei Meymenet hanı altında acem teliğe (o müracaat. — Telefon Istanbul 2145. Şehzadebaşı Ferah Sinemada Bu gece Komik Naşit Bey - Hermifi na imkân yoktur. İşte bu müjdeyi “Bürhan! dedi, Jokonda'nm şu eli- kımıza tebşir için uzun uzadıyk “.... kal sizi anlamıyanlardan, sevmiyenler.;ni görüyor musun, eğer ben bu eli ya- sivetleri “tahlil ettim, Eserler den siye ne? Mutlaka alkış, şapaş lâ-|pabilseydim, boynuma asar ve ölünce |daki intibalarımı ikinci makale€ çe ım mudır? Hakiki artist fil dişinden|ye kadar (bunu ben yaptım!) diye ge raktım. " Güzel San'atler Akademisi * at Tarihi Muallimi d Burhan Ümüt mele a ki e