» vd 3 i ğ i Dam üstünde saksağan ... — Kabil değil seninle doğru dürüst| konuşamıyacağız. * — Niçin? — Sende ölçü denilen şey yok. Her- kendisine göre yapılmış fikirleri, güzel, çirkin hakkımda telâkkileri var. lir. Sen hepsinin aksine, adeta cereya| nm tersine gidiyorsun. Güldü. Istihfarla bana baktı, Sözle rini tarla, tarta: -—- Nasıl istersen, dedi, fakat şunu o ufâutma ki senin ve senin gibilerin gör- memek için gözleriniz, düşünmemek i- gin aklımız var. Senden evvel gelen bi.) tisinin sözleri, kitap üstüne basılmış di| ye inanıyorsun da, ben ki karşında du- rüyor, ve seninle istediğin tarzda mü- aakaşaya hazır bulunuyorum, bana ni ki ben seninle doğdum, seninle büyü- © düm. Çünkü benim bütün hususiyetle- 'rimi biliyor ve kendi kendine “adam, bu! — mu bana akıl öğretecek, diyorsun. dık, Biribirimizin ne mal olduğumuzu| © Diliriz, şimdi bana akıl öğretmeğe mi) — Kalkışıyorsun. Bak... demin ne demiş- > #İn, ben bir kuvvet sahibi olsam, bizim memlekete otomobil sokmam dedin, de- ği mi? — Evet. Ve bunda çok haklıyım, - Hadi canım, bırak şimdi bunu da.. 4- Hayir, dinle. Ve yalnız saçma sa- pan sözlerle beni sinirlendirme, Sana soracağım suallere cevap ver, kâfi. — Peki, amma bâşka bir mes'ele çikarıp ta kafamı ütüleme, — Olur. Bizim memlekette (vakit) denilen şeyin kıymeti var mı? — Tabit var. — Yok. Eğer vaktin kıymeti olsay- dr, kocüu şehrin umumi ve bir tek mu-| ayyen saati olurdu, eğer vaktin kıyme| ti olsaydı, halkı süratle istediği yere götürecek nakil vasıtaları olurdu. E- .ğer vaktin kıymeti olsaydı... — Yeter, yeter. Patlıyacağım. Karşım- da şehir havadisi okur gibi basit, har-| © Âlem mantık yürütme. Kaç senedir bunları okuya, dinliye biktrk. — «Yol ölürdü. — Bana bak, eğer bu bahsi şimdi kes mezsen, hemen kalkıp gidiyorum. Selim bu sözleri gayet ciddi söyle müşti. Necmi sustu, Sona, uysal bir sesle: — Buradan kalksan nereye gider. sin, söyle bakalım. Selim şaşırdı: — Başka yere!. — İşte ben de 6 yeri soruyorum. — İey!. Evet. Eve giderdim. — Ne yaparsın evde? — Kitap okurum. — Ne okursun? Belim yerinden fırladı. olmüştü: — Necmi, dedi, sana namusum üze rine söylüyorum, eğer daha ısrar ede esk olursan. »- Necmi, sakin duruyordu. Hatta mütebessimdi. Dostunun cümlesini bi-! tirdi: İ — Kafama sandalyeyi geçirirsin de| ği mi? Evet, zaten bundan başka ya- pılacak bir şey yok. Akşama kadar ça İiş, yorul.. Gel burada iki kadeh çek.. Yahut bir sinemaya git. Moris Şöval.| yenin zırıltılarını, Emil Yaningsin Manakyanvari rollerini, Mari Bellin nasıl öpüştüğünü seyrederek vakit ge çir. Böyle yasamaktansa kırk yillik bir ahbepia döğüşmek daha hayırlı o- Tör. Hiç olmazsa çoktandır uyuşmuş kanlarımız biraz harekete geçer. Bu kadar betbinlik karşısında Se lim hakikaten âciz kalmıştı. Gözleri dolu dolu oldu. Hiddetinden kadehini ıserdi: — Ayağını öpeyim, dedi, yapma) i. Bak, halimi görüyorsun sinir oynuyor, Üzülüyorum. Fena ©-| m. Haydi çıkalım da biraz ha:| alim. i ecmi, arkadaşma merhametle buk- tı. Hesabı verdiler, çıktılar. Harbiyeye doğru yürüdüler. Necmi: Biliyor musun, dedi, ben bir sey farkettim. Geçen gün gazetede okumuş- tum. Bir Amerikalı doktor, dünyadan yemek yemek usulünü kaldıracakmış,, Kıpkırmızı! r Yazan: Tihkter Adil bunun yerine, yemeğin insana vereceği kuvveti küçük komprimeler verecek- miş. Bu takdirde yavaş yavaş bar. saklar ve midemiz kaybolacak ve insan ların şekilleri değişecek. Selim kahkahalarla gülüyordu. Hid deti geçmişti. — Birader, dedi, olur şey değilsin. Hiç böyle şey olur mu? — Neden olmasın. Düşün. Âdem ba- bamiz bizim gibi kostüm giyermi idi. Haydi onu bırak. Darvinin dediği gibi ecdadımızın maymun olduğunu kabul edelim. Onlar da elbise giymezlerdi. Hepsinin vilcutleri kıllr idi. Elbise çıktı çıkalı, el'an hayvanlarda olduğu! gibi bizi soğuktan muhafaza eden kıl- lara ihtiyac kalmadı, işte bunu düşü- ni tin İnânmıyorsun? Çünkü biliyorsun nürsek, yarın öbür gün, yemek yerine doğrudan doğrüya gıdayı kana verecek bir vasıta bulunursa mide ve barsakla rın vazife ve lüzumu da kalmıyacak demektir. Ru takdirde nesilden nesle — Elbet. Sen ne okudun ise, ben dejihsanların mideleri de, tıpkı vücudünü #nu okudum. Hayatta bir an ayrılma-!kaplıyan kıllar gibi kaybolacak. Ha!.. Değil mi? Selim, akşamdanberi ilk defa olarak Nec tasdik etti. Fakat gözlerinde garip bir mana vardı. — Necmi, dedi, hakkın var amma, kıl dedin de, aklıma geldi, acaba A- demi babamız zamanındaki ak ağaları. nm vücutleri kıllı mı idi? Selimin evinin önüne gelmişlerdi. Necmiyi düşünceli, düşünceli, şaş kım bir halde sokak ortasında bıraka- rak, Selim içeri girdi. Memlektte Vakıt Ada pazarında iktisadi hayat Hilâllahmer kongresi — intihabat faaliyeti Hususi Adapazarı muhabirimiz wa- iyor? Kazanın iktısadi hayatının doğurdu ğu ve çok mütevazi bir inkişaf göstere rek şubelerini 20 ye vardıran (Türk ti caret bankası) hissedaran heyeti per- şembe günü buradaki banka merkezin de toplanarak 1930 senesi hesabatmı tetkik etmişlerdir. Bankanın inkişafı uğrunda hararetli münakaşalar yapı larak neticede sermayenin 1 milyondan 2 milyona çıkarılmasına ve yüzde 9 te mettü dağıtılmasına karar verilmiştir. Banku merkezinin burada bulunması çok mühim bir ehemmiyeti haizdir. Bu vesile ile buraya içtima için gelen his- #edaran adedini anlamak istedim. 500 den fazla idi. Bu miktar 200den fax lası hariçten gelenler, üç yüzü buru- dan iştirak edenlerdendir. Tahmini bir hesap yapılırsa bankanın seneden se neye vaki olan bu içtima kazaya en az 2000 lira bir para bırakıyor. İçtima müteakıp gelenlere belediye oteli salo nunda mükellef bir ziyafet verilmiştir. Hilâllahmer cemiyeti kongresi de ya pılmıştır. Kongrede fakir Oo çocuklara şimdiki yardımdan başka yardımlarda bulunabilmek için müessesat müdürle ri ve tüccarlarla temas edilmesini gö rüşmüşlerdir. Geçen hafta derhal faa İlyete geçilmiş ve bu husus için C, H. Fırkasında müessesat müdürleri, tüe- !carlar (Hilâllahmer) idare heyeti ayri) sa bir içtima yapmışlardır. Yardımın daha geniş bir şekilde yapılmasına kua- rar vermişlerdir. Meb'us intihabı için burada o geceli gündüzlü hummalı bir faaliyet vardır. Esas defterlerin hazırlığına bütün mü nevverler İştirak etmiş bir kısmı dak» tilo başında bir kısmı da nüfusun tes bitine büyük gayretler sarfetmektedir. İşittiğime nazaran görülen lüzum üzerine meb'us İntihabını müteakıp be lediye intihabı da veniden yapılacak- tır. Ziya Vehbi “VAKIT, e abo- ne olunuz Uşşak şeker fabri-! kası hakkında Aldığımız mekluptur: h Alâkadar ve müdekkik bir ağızdan) işitilen müjdeler Üzerine sevinçle yas) İzılan bir başmakale her Uşşaki gibi beni de dikkate sevketti. gün görüp bilen daha fazla ihtisasa sahiptir. Ben bu ihtisas iddiasında ol mamakla beraber gördüğüm ve en 3i- yade ihtisas ve alâka sahiplerini din-| lediğim için bu makaleye cevap ver- mek gibi vicdani bir zaruret içinde bu naldım o da şudur: Rakamlar pek doğru bir hakikat ifa de etmektedir. Lâkin ziyan iddia edi len üç sene içinde istihsal hissedarla- rn yüzünü güldürür bir rakam teşkil etmiş fakat bilmem neden bazı masrafi lar bu kârı fabrikanın ziyan sahifesi. ne naklettirmiştir. Şu sözlerimde bir suiniyet tasavvur etmek doğru olamaz. Sanayi ve Maadin Bankası Muhase be Müdürü Serkiz Nihat Beyin çok nik bin ve her şeyi — manayı tekrar edi- yorum — iyi ve temiz gören gözleri belki birkaç gün içinde üç. beş senelik dolambaçlı, uzun tetkiklere muhtaç va ridat, sarfiyat müfredatını göreme miştir. Alelâde bir mes'ele addetmedi İğim bir şeker fabrikası üzerinde kısa sözler kendimizi aldatmaktan ibaret tir, na bu fabrika hlebir zaman ölüme mah- küm bir hasta değildi. Ancak bu fabri İkada bir anlaşamamazlık vardı, Bunu İben yine bir süiniyete makrun addetmi yorum. Zira herhangi bir suiniyet sa» lâhiyet sahiplerinin fikrinden “geçmiş olsaydı bu fabrika 931 senesini idrak €- demezdi. Mehmet Asım Bey gibi tasfiyeye ben nan fabrikayı İdare eden zevattan ba- dema teyakkuz rica edeceğim. Zira: belki bin çeşit eşyalarım içersine gire- mediği bir malzeme deposunda, belki kuvvel imaliyesi tecrübe edilmek için makineye atlımıyan ve fakat unutulup gürütülen tonlaren panesrda, belki sa- bık müdür Aziz Beyin tuttuğu rapora göre: Pancardan şeker İmal için bizim sarfettiğimiz para ile, başka ecnebi fab rikalarım bu uğurda masraflarında ve belki başka eenebi fabrikaların masa- rifi müteferrikasile bizim masarifi müteferrkamızda ihmal diyemem; dal gınlık yapmış olabilirler, Fakat bu in tibah ve bu intibah: davet eden geç- miş senelerin acı hatıraları 98İ sene- sinde pek müsmir, pek feyizli olaca ğında katiyyen şüphem yok, Uşşaki: Rütşü vet Uşşaklı Hakkı Bey tarafından gön” derilen ve gazetemizde neşrolunan mek tuba cevap verecektir. Öyle zannediyo ruz ki bu cevap ayni zamanda Rüştü Beyin şüphelerini de tenvir edecektir. 8. Nihat Beyin bir husustaki mltalea larını karilerimiz bir iki gün içinde gü- zetemizde okuyacaklardır, inhisarlarda; Çekoslovaklar tütün | alacaklar mı? Her sene memleketimizden mühim miktarda tütün satın alan Çekoslovak rejisinden bir hey'- etin şehrimize geldiğini yazmıştık. Hey'et bilhassa izmir, Samsun veTrabzon mıntakalarında meşgul olacak ve bir buçuk milyon kilo kadar tütün alacaktır. Bu günlerde buhran geçiren tütün piyasamızda bu alımın mühim tesirleri görüleceği ümit olunmakta ise de Çeklerin ileri sürdükleri mubayaa şeraiti ağır bulunmaktadır. Çekoslovak < rejisi mubayaa için bir münakasa açmıştır. Mü- nakasa şeraitine göre bir mayısa i | Bir gün gezip, görenden ziyade her Asım Beyfendinin dediklerinin zıddı. | de taraftar olmamakla beraber Türki-| yenin en ehemmiyetli ana memesi bulu! VAKIT—S Nihat Bey bir iki gün ev! | Berlin şehrindeki dairesinde, 9 — VAKIT 20 MART 1931 —İ Big eki i — VAKITın takvimi — Avukatı Kız kaçırmak Salih imzalı mektuba: Kaçırdığınız kız on altı ya- şında olmasına göre evlenmek maksadı da olsa kaçırmanız cürümdür.Bikrini izale etmeniz sizin daha ağır ceza görmeni- zi icap ettirir, hatta birgüna tecavuzatta bulunmamış ve e- vine iade etmiş olsanız bile müddei umumi yene takibatı yapar ve siz yene ceza görür- dünüz. Kaçırdığınız kız on ye- di yaşını bitirmemiş olmasına göre kanunen nikâha ehil de- ğildir. Eğer söylediğiniz gibi evlenmenize hâkim müsaade etmiş ise nikâh aktettirirsiniz bu takdirde de müddei umumi yene takibat yapar. Yalnız ak- ti müteakip zevceniz on seki- zini bitirmemiş olmasına göre pederinin iznile davadan fera- ğat eder ve bukuku amme davası sakıt olur. Cemiyet hayatı El öpme Eİ öpme adeti zaman zaman moda olup bırakıldı. El öpmek an'anevi bir| nezaket olarak görülüyor. Du itibar. la ancak kibar bir muhitte el öpülebi lir. Kalabalık bir toplantıda, sokakta, ibir kabul resminde el öpmek yerinde olmiyan bir harekettir, Sinema, tiyatro gibi umumi yerlerin salonlarmda da! el öpmek doğru olmaz. Fakat bir locs- da olursa cevaz vardır. EL NASIL ÖPÜLÜR © Birçok adamlar el öpmesini bilmez iler. O halde bu işe karışmasnlar sade ce selâm vermekle İktifa etsinler. El öpmek şık kimselerin hakkıdır. Bazı adamlar öpecekleri ele şişe çe ker gibi bir öpücük kondururlar; ha- fif bir dudak kâfidir. Bazıları kadının elini ağızlarının hi zalarına kadar kaldırırlar; halbuki! böyle bir nezaket eseri tulumba Kolu İçeker gibi tatbik edilmemelidir. Öyle insanlar vardır ki el öpüşleri süt nine öpücüğü gibi ıslatır. Karga| xagalarmış gibi öpenler de yok değil. dir. li Kat'iyyen bir genç kızın eli öpür/ mez. Zira el öpme bir parça da... tuhaf! tır, Bir öpücük el üstüne bile olsa, in-| sanı grcıklıyabilir. Bir genç kız için bu, hemen hemen ayıptır. Bazı gençler, bu takdirde genç kız. ların kollarını öpebileceklerini iddia! ediyorlar. Bu, tehlikeli bir yoldur. — Eldivenli bir elin de öpülemiyeceği ekseriyetle unutuluyor. Diğer taraftan böyle bir vaziyet olursa, kadınm eldi- venini sıyrrarak, dudaklarmızı temas ettirecek bir ten aramayınız. Üyle insanlar vardır ki, bütün elle rin öpülebileceğine kanidirler. Bu za vallılar, her hangi bir toplantrdn va- kitlerini (masama) oynar gibi o iğilip kalkmakla geçirirler, ——————— Berlin Türk ticaret odasında Ticaret odasına gelen malümata gö! re Alman Türk ticaret odasının se nelik kongresi geçen perşembe O zünü Berlin büyük elçimiz Kemalettin Sami Paşa ile Berlinde bulunan meb'uslarımız ve| sair zevat huzurunda âktedilmiştir. — | Kongrede oda nizâmnamesinde ba-| m tadilât, ve idare heyeti intihabı ya-| pılmış, heyete Ali Rıza, OÖmer Nar) kadar nümunelerin gönderilmesi lâzımdır. Ön altı mayısta karar verilecektir. DÜN MUHTELİF TÜCCARLARIN MÜTALEALARI DİNLENİLDİ Harici ticaret ofisinde tütün buhranını tetkik eden idare ko- imi, Habip Edip, /Mümtaz Fazlı Beyler seçilmişlerdir. a muhtelif tüccarların mütaleasını Mehmet o Remzi ve, | dinlemiştir. içtima edecek ve mahreç mese- milesi dün tekrar toplanmış ve lesile meşgul olacaktır. I mamen menedeceği ül süvari Tevfik çarkçıbası Meh i kamarot Ali Beylerin refikaları il lar vapur sahibi Rüstem Komite pazar günü tekrar | dava açmışlardır. rini mes'ul göstermekte ve m Cuma 20 Zilkade 1349 Bu geceki ay Mart 531 <5 Güneşin doğuya: 6.05 - balığı 1821 Namaz vakitleri Öğle ihinm A da Aa 1 —— taban 045 Istanbul Ankara'cad.- desi VAKIT Yurdu Teleten; İdâre 74170: Yapı işleri 9414 abone şartları: Ee © 10” Aşik Dahilde 150 400 750 1400 Kuruş Haricte — O 800 1450 2700 Vân şartlarımız Resmi Satırı 10 Kş Santim: o. Küçük ilân şartlarımı : 1 w 14 1-10 Defalik g0 S9 6$ 75 100 Kuruş A — Abonelerimizin ber üç ayli- gı için bir defa meceanetdir. B — 4 satın geçen ilânlarn Gizia, salırı için 5 kuruş zamoölhünür BORSA | Kanan Hususi 12.50 Ks 25 g U İM ! Mngiliz birası Kr, (1080 « TA, mekabili Dolar 04709 ol Prank vas Üret 01 Telra ” Drhm » Frank Leva Flostn Kuter Sing Pezeta Mark Zor üüi Pena #lLeş (OKurş 1 Türk Mirası Dinar Çeteoneç Kâruş cal 9 Mart 9 Karnyo Nuhut tisterlin. Cayili) 1Dolat CAmerika) 20 Frank (Fransiz po Liret Çiya iğ orank Belçika) eo Deahmi (Yanar) Frank Çlsviçrej Leva Bulgar) 1 Florin (Felemenk) (6 Kuran (Çekoslovar? Sing Avustarya) | Pezeta |İspapya) 1 Rayşmark Almanya) iZlei Lehistas 1 Peag& Macarlıtar a Ley (Römanya? »0 Dinar Yugoslerya) 1Çevbneç Sevyet sy“ *' “ | Altın Mecidiye Borsa bare Bankönet Tiçaeek Heiüde KUTULUK KERESTELERİN ITF Lİ TAHDİT EDİLİYOR Bazı kereste tüccarları iktis£ vekâletine müracaat ederek K© manyadan İzmire gönderilen kü” tuluk kerestelerin memleketi! de daba ucuz temini kabil oldu” ğunu iddia elmişler ve ithalini men'ini istemişlerdir. Vekâlet müracaati tetkik etmiş ve sene memleketimize getirilmefi ne müsaade ettiği 26 bin metre mikâbı keresteyi 10 bine ind iştir. ekâletin » önümüzdeki se izmire kutuluk kereste ithali 1 dik mit e mektedir. ———— . Rüstemiye hâdisesi mahkemede Rüstemiye vapurunda © €5 tir zehirlenme neticesinde vefat met Ki ales © ui Davacılar faciadan vapur yi him bete tazminat istemektedirler. çaren