; E len sütlerin içindeki verem basille- 5 rinin sayısını, gelip geçen peygam-| © berlerin adedi gibi, yanlız cenabr- — 4 — VAKITI! ŞUBAT e Sütunlarda rr lr Süt ve su | Dünkü gazeteler kimbilir kaçın-| cı defa olarak, belediyenin süt ve su işlerini düzelteceğini yazdılar.| Bu işle uğraşan heyet programın en başına: (temiz su, iyi, halis süt!) umdelerini yazmışmış. Gaflet uy» kusundan henüz ouyanmıyanlara başka bir inhisara kadar, yeni bir ümit kapısı açıldı demek. Birbirine karıştığı vakit fena, zararlı bir hal alan bu iki şey, ayrı! ayrı pek kiymetli varlıklardır. Fa- kat biz, bütün iyiliklerini, halka ne derecelerde lâzım olduklarmı bildiğimiz halde bu iki şeye hiç e- hemmiyet vermiyoruz. İ Halbuki süt, bugün düne nis| betle daha fazla bir ehemmiyet ka! zanmıştır. Çünkü şehir kadınları! içinde annelerin yarısından ziyade si çocuklarını emziremiyor. Kimi- nin südü, kiminin vakti yoktur. Ki- mi taravet, kimi sıhhat endişesin- den ötürü çocuğunu oemziremez. Sebep ne olursa olsun netice değiş- mez. O netice de şudur: Memleketin emzikteki yavru- çları piyasa sütleri ile besleniyor. « . Süt veren hayvanların sıhhatle- ri murakabe edilmiyor. Gıdaları okeyfidir. Her gün şehirde sarfedi- hak bilir. . Yavrularımıza içirdiğimiz sü- dün tehlikesi sade bu kadar da değildir. Her gün içine karıştırı- lan pis suların mikropları ayrı bir dert, başka bir belâdir. İnsafsız esnaf, sütlerine suyun “bile iyisini katmazlar. Yolları bo- zuk çeşmeler, kurtlu sarnıçlar, hat- ta bin bir sızıntılarla bulaşık kuyu- lar gözü doymaz satıcmın kazanç “hazineleridir. ““ “Hâlbüki İstanbulda süt; satrer sina belki en çok ir bırakan bir maldır. Ticaret âleminde şimdi 9; 60 bırakan galiba sütten başka hiç bir meta yoktur, Koyun, inek bes- liyenlerle konuştum. Hemen hep- #i sütün okkasmı (12) kuruştan eğ satamna ıklarını söylüyor- Hepimiz onun okkasını 25 le 30 arasında alıyoruz. Bozukluğu fen- nen pisliği, verem, tifo mikropla- ri ile muzur bir hale getirilmesin- den sonra bir de şu ihtikâra bil- mem ne buyurulur. Süt hastaların mini mini - bebeklerin gıdasıdır ve Şimdiye kx”rikroplara karşı en e ym pa oram. 5” #irdıklardır. Bu hayat va- ecele iŞ il — ğ vakte kadar böyle 283 e bırakacağız. -#g xdini ise ne siz açınız, ne ön söyliyeyim. Evet dünkü gazeteler, belediye-! 4 Yi ! Kalbime gömdüğüm bunca inhisar- lara rağmen bu müjdeye gene gön- lümü kaptırmak istiyorum. Ne çare insanlara avunma ihtiyacından kur tulmak ne zaman nasip oldu ki... Seyyah ERER e EY ölüm Bursa meb'usu bakterliyoğ Dr. Refik Beyin validesi, Istanbul defterdarı Şefik Beyin kayın va- lidesi Emine Şerife hanım vefat etmiştir. Cenazesi bugün Beşik- taş akaretlerdeki 79 numaralı hanelerinden kaldırı'acak Sinan paşa camiinde namazı badeleda Maçkadaki Şüheda mezarlığına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. i itizar “Filozof, ve “Sonra, roman tefrika larımız. münderecevmızn o çokluğuna mebri bagün dercedilemedi. Okuyucu- olarımızdan özür dileriz. ğe, ye 1931 Menemen divanı harbı örfisinde | TÜs tarahı 2 İnci sayıfamızda | müvaceh edildi. Tahkikatı Kes- til nahiyesi müdürü idare ediyor. Menemene gönderilen kadın yok Dün bazı gazeteler İffet H. isminde bir kadının şehrimizden Menemene gönderildiğini yaz- wışlardı. Dün bu hususta yaptığımız tahkikata nazaran o şehrimizden Menemene 'böyle bir kadın gön- derilmemiştir. Polis birinci şube müdürü Ib- rahim B. bu baber hakkında, şehrimizden Menemene gönde. rilmiş kadın yoktur. demiştir: EMLAK BANKASI KATİBİNİN MUHAKEMESİ Menemen, 10 (Vakıt) — Bugün di- vanı harp Istanbuldan gönderilen Ab- dülhakim hoca, Akhisardan (o Raşti, hafız Hasan, lâz Mustafa ile O Eytam bankası kâtibi Şerefettin Beyin muha- kemeleri icra edildi. Reis liz Mustafaya tarikatte olup olmadığını, Ahdülhakim hacayı tanıyıp| tanımadığını, ve hafız Ahmede gön. derdiği matbu varakalar hakkında 'mü- tesddit syaller sordu. Mâznun Abdülhakim hocayı Beya- zıtta vazederken tanıdığını söyledi. Reis, matbu varakaları işaret ede- rek bunların mazmunun nakşiliğin faal bir uzuvvu olduğunu gösterdiğini. işa- ret eti. Maznun: — Ben cahilim. Böyle şeyleri kat'i yen bilmem. Dedi. Hoca Hasan Ef, ye reis: — Memleketteki fesat ocağına sizin de girmiş olduğunuza dair kuvvetli de- tiller var, Maznun: — Eskiden tarikatten idim. çoktan bıraktım. Dedi. Salihliden değirmenci İsmail kendi- sine gelen bir. mektup okundu. Ken- ödeile “görüşmek İste teşrifine burada birçok (omüritlerinin muntazır olduğunu yazıyordu. Maznun İzmire dostlarını için gittiğini söyledi. Reis; — Sizin de tarikatin ulemasından olduğunuzu anladık. Siz de fesat oca- ğına merbulsunuz niçin bu memleketin saadetine çalışmadınız? Dedi Badehu Ankara Emlâk bankası kâ- tibi Şarafettin Ef, nin muhakemesine geçildi. Şerafettin Ef, Selânikli olduğunu ifade etti, Fakat ziyaret! — Tarikatle alâkanız (olduğu gibi Abdülhakim Ef. nin çırakları arasın- da mektubunuz var. Kendisini tanıyor musunuz? Dedi, Maznun: * Harbi umumi sıralarında Abdülha- ikim Efendi Beyazıt camiinde vazeder- içidnelğum günahları çıkarmak yolunda ha. ibulunduğum sırada kendisine mektup) reket ettim. ken kendisini tanıdım. Ve yes yazdım. Dedi. : zi Maznunun: (çok muhterem velini- nin bu işle uğraşacağını yazdılar. metim!) diye başlıyan mektubu böyle.|muhakemesile beraber icrasını ve Şera ce devam ediyordu: “Ankaraya avdet edeli beri işleri- min çokluğundan dolayı mukaddes vü- zifemi ifa edemiyorum. Refikamın bo-İden sonra maznunun gayri mevkuf o ğazmda yapılacak ameliyattan kurtul- ması için dua ediniz. İradei 1l( Bican Efendi ve rüfekası Bican efendi — Nedir o çanta Maruf Bey, ne yapacaksın. Maruf Bey — Anlatayım.. önkü akşam (gazeteleri gayet mevsuk bir haber verdiler; “Kar yağıyor!,, | Bugünkü O sabah gazeteleri, maalesef, bu haber tekziplerini hakkında mutat yapamiya- caklar. * “Ah çingeneler!, Bi müddetten beri alıp yü- rümüş olan şarkılardan birisi de şu “Ah çingeneler!, yabut “Ah cingenelar!,, dır. Küçük, büyük, erkek, kadın, tam münevver, yarım münevver, mektepli . gazeteci, mektepsiz, gazeteci, alaturkacı, alafrangacı, Naşide Saffet Hanımı beğenen. ler, beğenmiyenler bu havayı | mırıldanıyor. Dün bu havadan bahseden bir gazete: “Bu şarkıyı şehrin en hücra köşelerinde bile duymayan kak madıl,, diyor, hayret ediyordu. Bence bâytet edilecek nokta bu şarkının bücra yerlerde du- yulması değildir, Oralarda zaten böyle havalar duyulardu. Asıl hayreti, bu havaya ipekli tuvaletler, o fraklar, O simokinler arasında (duyunca göstermek lâzım. Toplu Tğne “VAKIT, e abo- ne olunuz Doktor Hafız Cemal Cumadan maada hergün öğ- leden sonra saat (14-16) de Is- tanbulda Divan yolunda 118 nu- maralı bususi kabinesinde has talarını kabul eder. Istanbuk Tel, 2398 ile sizden ayrıldım. Her mektkubu- nuz geldikkçe ağlıyorum. Kalbime cen net rayihaları mis gibi geliyor. Sevgili şeyhim! Sizin muazzez vücudunuzun yanımda bulunsam, eteklerine kapanıp ağlasam... Mektup bu satırlarla devam etmek- te idi. Mektubun kıraatinden sonra Şera- fettin şu sözleri söyledi: Katolikler, hıristiyanlar günahları. nı çıkarmak için papaslara müracaat ediyorlar. Ben de eskiden yapmış oldu. Müddeiumumi Fuat B. maznunun muhakemesinin edebiyat mualliminin fettin Ef. nin mevkuf olarak muhake- mesini istedi, Heyeti hâkime kısa bir muhakeme. larak muhakemesinin İcrasına karar ve! ilâhiye|celseye nihayet verdi. — Azizim. nüfes kâğıdı, maaş eüzdani, vapur bileti tekvim, vapur tarlesi; bütün bunlar a İbi. şimdi Odoktör > Tevtik m - Paşa teklif. etmiş Üçer tene veslka daha taşıyacakmışız.. YAZAN: Ömer Rıza —140-— Sui kast tertip edilmişti ——— —am Yani “Hüküm yalnız Allahm,, de-|söze davet etmişti. Sebe oğlu bu dev€ mek, sonra Aliyi tekfir etmek kâfi Sebe oğlu Sabatta bulduğu harici- lerle görüşmüş ve onlardan Evfa oğ-İkırıyor, ortaya türlü türlü te icabet ederek fikrini hulâsa etmiş" — Senelerdenberi ümmet birbiri" furkala” lunun nerede bulunduğunu öğrenmiş-İçıkıyordu. Fırkalar çoğaldıkça dökü ti, Evfa oğlu onun pek eski adamı idi. len kanlar artıyordu. Bütün bu kani” rın dökülmesine kimler sebep oluy Onu sevenlerden ve ona hürmet eden-İdu, Bunlar üç beş kişiden lerdendi. Evfa oğlu bu sırada Nehru- Bunlar, Ali, Muaviye ve Amirdi. Bu bİ van havalisinde bulunuyordu. Sebe Oğ- kaç adam uğrunda bu kadar kan dökü lu onu görmek için gizlice hareket €t-) meni doğru değildi. Bunları ortadi ti. Uzun zahmetlerden sonra onu bul- kaldırmak, bütün hümmet nam du ve onunla konuştu: ümmetin vahdet ve selâmeti nami”” — Evfa oğlu bundan sonra ne ya- Mümiğldrri pacaksın? — İlk hamleye iştirak ederek (Ali) ile harbedeceğim. — Bunlara ne lüzum Yar?... — Nasıl lüzum yok. Aliyi ancak bu- saretle doğru yol» gelireceğiz. — Bu işi kökünden halledecek bir çare yok mu? — Bence çare onunla “-hedir. — Bana kalırsa bu çareden daha iyi) bir çare vardır... — Nedir? — Alinin tebeası ona yaşadığı müd- detçe tâbi olurlar. Ali ölürse bir kimse onun pe den gitmez vs ona sadakat göstermez. o halde (Ali) nin vücudunu kaldırmak kâfi değil mi? — Biz de onun için harbediyoruz. — Anlamadın Evfa oğlu. Sizin bu ka dar fedaileriniz var. Bunların birka- çımı ayırınız ve Küfeye gönderiniz. Bunlar (Ali) yi öldürsünler. Ve herke- si onun zulmünden, onun küfründen kurtarsınlar. Ondan sonra herkes si. zinle bir olur. — Aliyi öldürmekle iş biter mi? Muaviyeyi ne yapacağız? Haricilerin hepsi: — Pek doğru dediler. Sebe oğlu devam etti: — Fakat bu adamlarm ( vücudun" kaldırmak için onlarla o mütemadiy*” harp etmek doğru değildir. Bu müt€ madi harpler, onların kahır ve gal besini, kısaltmaz, uzatır. Sizin içini* de ise, İmanı uğrunda ölümü göze al cak kahramanlar az değildir.. Bel hepiniz bu seciyeyi taşıyorsunuz. Omsf için sizi bu hattı hareketi, takibe te” vik etmeyi, ümmetin selâmeti ve is miyetin menfaati namına muvafık'b” luyorum. Artık söz sizindir. Sebe oğlunu, Evfa oğlu teyit etti! — Arkadaşımızın fikri bizi uzün kanlı mücadelelerden kurtaracak, bi zim yolumuza duran mâniaları kald” racak bir mahiyettedir. Ben bu fik” taraftarım. Hemen bu meseleyi kom” şalım ve intihap edeceğimiz adamlafi kararlaştıralım, (Bitmedi) — Ona karşı da ayni hattı hareketi! İsteank u da ilk des takip ediniz bugün islâmın vahdetini bozan, herkesi biribirini kırmağa sev- etmiş olui, — Bu fikrin fena değil, Sebe oğlu. Fakat onu tatbik için evvelâ vahdeti bozan adamları ayıralım. Bunlar kim- lerdir? Yalnız Ali ile Muaviye mi? — Bunlar kadar mühim bir adam As oğlu Amirdir. Onun vücudunu da kaldırdınız mı mesele kalmaz. — Bunların vücudu kalkarsa biz iş başına geçer ve her şeyi elimize ala- bilir miyiz? — Ondan hiç şüphe etme Evfa oğ- lu, çünkü size kim mukavemet edebi- lir, — Sebe oğlu, bu işi yapmak kolay keden bütün adamları bu şekilde ifna ediniz. Bu suretle bütün dünya, rahat değil, fakat bana yardım edersen olur. — Sana her türlü yardımda bulunu rum, —Oh!” Sebe o? verdikten &. arın akşam birleşelim » Evfa oğlu bu kararı a ayrılmışlar, Evfa oğ- i bugün ve yarın ayni Tu ondan aldığı fikirleri propaganda) side bu fikri müvafık buluyordu. Evfa İyapmağa başlamıştı. Haricilerin hep- oğlu Haricilerin bütün reislerinden er- tesi akşam toplanmak için söz almış ve! cektir. Sebe oğlunu da o içtimaa getireceğini | söylemişti. Bunların hepsi akşam toplanmış ve konuşmuşlardı. nu bütün arkadaşlarıma takdim etmiş,| Evfa oğlu, Sebe oğlu-| vamlı kar (Üst tarafı birinci say/ada) lardır. Tesurvay gti BELLİ basıma tel söpürkelerle | müceh* hez kar makineleri takmış, kon devamı ta“dirinde yollara çıkar“ mak ve mütemadiyen işletmek için bekletmiştir Dün karlara beraber şiddetli bir rüzgârın da esmesi o şebirde faaliyeti mal sus derecede azalt“ mış, işleri olanlardan başka kim” se dişarı çıkmamıştır. Dün bik bassa boyun atkısı, lastik, eldi ven gibi kışlık eşya üzerine çok salış olmuşlur. R:satere re diyer? Kandilli rasat (O merkizindef aldığımız malümata şöre ks Ida de” vam edecektir. Yalımı. çok şid“ detli bir tipi muhtemei değildir Karayel de süratini omübafaz edecek, fakat (| şiddetlenmiy€” Kör ürcülerin b:.yrem Karın ansızın başlaması f# kirlerle halkın mübim kısmı! düşündürürken (o kömürcü (© onun en derin ilimli, en yüksek zekâlı! odunculara büyük neş'e getir adamlardan olduğunu söylemiş ve onu! miştir, — Baktım ki bu hale gelece- i ğım; olmıyacak... İs kirik e DE ŞALE ŞE epi » Taşıyacağ mız yeni vesıhalar Ri radım. su cantayı aldım. F* — Yerli maliar pazarına 2