| £ Hâlâ mı mütegallibe? G6 kıt,, Beyşehrinde bir mu- İ allimin başına (gelenleri Yyazdı. Bir allimin, nerede ©- 4 lursa olsun hürmetten başka his- lerle karşılaşması ' tesirler bırakıyor. insanda fena Sorna, bu son vak'ada haka- ret gören sade bir muallim de- ğildir. Hadisede hak ve sâyde tekmel Beyşehrinde bir başmuallim, derin bir aşk gayretle çalışırken, kasabanın eşrafının gayz ve kinine uğramış. Bir kere demokratlığını ilân et- miş bir hükümetin hudutlar içinde eştaf ve âyanlığın ne de- mek olduğunu anlıyamayız. nmiştir. ve Halk arasından bir zümrenin, bir memura ceza tertibinde ise anarşilerin en korkuncunu gören- lerdeniz, Gazetenin yazdığına göre, mu- alim, halka yeni harfleri öğret- mek için çok çalışmış, konfe- ranslar vererek, bilgilerini arttır- mıya uğraşmış. Halk kütle hassastir. Sezişlerindeki ölçülemiyecek kadar büyüktür, Genç hocanın cömert kalbindeki çok kuvvet dediğimiz kaynağı sezmiş ve sevmişler. Amma eşraf denilen zümre bundan kuşkulanmış ve bir gün zavalı genci tenha bir yerde pusuya (odi öldüresiye dövmüşler. Eğer cesur, mertbir ürerek jandarma yetişmese ölecekmiş. Hoca hakkını ana baba hakkından t tutan bir millet için bu ne acı bir vak'adır!. Hadiseye bir başka zaviyeden daha, bakalım ve farzedelim ki muallim kabahatlidir, günahkâr- dır. Memlekette işlenen günah ve cürümlerin halka mı kalmıştır? Türkiyede bir “Linç, biz mi miş biçare tedibi modası varda bundan haberdar değiliz? Şurasını açıkça söyliyeyim eş- raf, âyan denilen müteyallibe, ilimle bilginin memlekette yayıl- masına yan gözle bakmak ister- ler. Çünkü yayılan ilmin, onların tahtım yıkacağını bilirler. Eşraf çocuğu ile rençper evlâdı ara- sında hak farkı, hiromet ayrılığı gözetmiyen yeni, şuurlu mual- lim onların nazarında zararlı bi- rer mahlüktur. Kuvvetle olmazsa hile ve dolapla ezmiye çalışır. Çünkü halkla temas eden o genç, çocuklardan sonra çocuk- ların babalarını da #ilkip uyan- dırmıya, onlara kendi haklarını tanıttırmıya başlamıştır. Bu gay- retin ne fayizli neticeler verece- ğini bilen tahakküm kurtları, işte en sonra bu zulüm ve işkence Bu ha- ren gazete, işin adliyeye aksettiğini ve muhakemenin ya- kında başlıyacağını da bildiriyor. Benim gibi elbette hükümet de hadisedeki zehirli noktaları gör- müştür. Yapılacak muamele de teşhis kadar sert ve olacaktır. yoluna dökülüyorlar, beri koyulan amansız Seyyah Hakkı Tarık ve Osman Beyler C. H. fırkasının teşkilât beyeti namına Manisa teşkilâtını tetkik için aynlan Giresun meb'usu Hakkı! Tarık beyle Manisa meb'usu Os- bugün Gülcemal yolu ile hareket man beyler vapurile İzmir adeseklerdir. Yazan: H .Bru.a-sa-as Yarı uyanık bir halde — Allahım! ne korkunç gürültü t Ra-ra-ra-ra- Tara rasra.. — Eh.. yeter 2 bi Ben neredeydim a-ra — Aman yarabbi! s Uyandım ve ra Sesler gittikçe yükseliyor toorra « torr ra -T | Kendis İğrra söylüyorum. Artık bu sonuncudur. mi işitmek için be Tooorrrra Bu ladım. İlk g du.. (Acaba onu kim yaj 1 köpük! sayılması kabil y k kadar büyük insan kütl krallıkları, her son patırdı ile mezarım üğüm şey mezar muştı!).. servi ağaçlarını, uzakt nizi ve tarafımda sin letleri, it çocukların le semala İselen bir anfiteatr üzerinde topl kar z bir buluttan gördüm. Ve tam 1mızda İkamastıran bey yapıl İmiş muhteşem bir taht üzerinde Allahı İve bütün meleklerini gördüm Kapkara ve dehşet saçan Mik Di yüzün (Ezrail) i, kılıcından İyerine konmamış trampetinden büy melâjkeyi tanıdım. — “Çabuk ol!.. defterini » musun?.. Cüce gi görüyor d için etrafımızdaki kal görebilmek inden başını gın arasından, üze uz yor, yerinde duramıyordu. Şimdi min — Herkes burad... Darvin) olup alma: öğrenec 1. Uzun boylu ve ciddi yakışık İlk bir adam Allaha görün halıyor.. İşte bu (Duke) dir. E matbaacı (Priggis) te acılara ben dalma | Priggls) çok zek nun ne olduğunu burada. Matb simdi Hepsini dinliyeceğim ve İ Taze havayı dişleri İlerine çekiyor. —“T rum, İşte İher şey dana çıkaca Sesini alçaltarak devam etti arihi şahsiyetleri de sekizinci (Henry aşikâr olacak... Foys deki duran adam | l i önümü or mu vücudu kıllarla ört İlste bu (Paleolithic) devirden İbir insandır. Sonra İ Fakat artık ona kulak vermiyo Çünkü Allaha bakıyorum. İlâhi sesini duydum. — Hepsi bu kadar mı? Melâike (British) müzesinin ok salonundaki kataloğu andıran de baktı, Sonra bizi sayar gi — Hepsi bu kadar!. Allah; kalabalığı teftiş ederek. — Haydi başlıyalım dedi. Melâike defteri açtı ve bir isin Jdu. “A,, Tarla dolu bir isim | mızda aksetti.. İyice anlıyamadım çük kü cüce adam yanımda bağırıyc Birdenbire küçük ve siyah bulutun arasından Allahm kadar yükseldi. Muht çinde soğuk ve küçül ve m elbis »reli b dı başında bir taç vardı İ Kollarını kavuşturdu. Kaşl Allah: işit nek bir mevkide bulunuyo Ceva ik, — Cürmümü it ediyorum! | | — Söylededi. | — Yaptıklarını bütün insa runda itiraf e İ — “Ben bir kıraldım. ral.. Büyük bi ur ve Mem Hanüm Şehvetperest, ma, dim. Muharebeler yaptım. ri harabezara için anlarilatı kanından def çevirdim. söndürdüm. Çamuru insan saraylar inşa ettim. Ey rap lâzım. İşte yüzlerce, binlerce Ellerini bize doğru uzattı, — “Daha fenası. Bir peygaml Peygamberlerinden bi hit mi hiti... iğfale çalıştım !. İrini... İ —Peygamberlerimden birini mi? —”Bana itant etmediği e 1 |ram olmadığı için gece, gündüz on Milton) an) u iğildi Al üçük bir nokt anlaşılma idet met hlük hali rezaletlerile atle okudu kıralın işken peygamberin yüzün ıktan hu bil ben çok mu hiç kimse mamıştır kat böyle divane| e söyleme işman oldum n avucunda utan ne yapacağını şaşırmış larından birine Fakat Alla idrrdı. O parma lışta buna mâ ia da mu , Parmakların arasınd parmaklar kapandı. S i e Alİ ıklandı. A! runa çık lütfu ilâhi i sesi ın kolunun İ- kaçtı 8 u tekrar ırmsmı bek nihayetsizdi. yükseldi. ılar içinde indü. mdaki eüc hennem Allahın yenle unda İ ; dünyanın kıralı tini gö: l içinde al yordu. ilham Aradan on iki o Allahın i dolaşmağa basi, ıniye geçmeden istihfafkâr ve unda bir fer utancm Allahın yen YAZAN : Ömer Rıza Medineden yeni Yemene, İraka ada Talha cevap verdi: d — Biz ayaktakimlarından, bal- dırı çıplaklardan, hakkı tanımiyan ve batılı inkâr etmiyen, kendi- lerini müdafaadan aciz adam lardan kaçtık ve geldik Zübeyr kâfi görmemiş ve söz söylemek buraya bu ağır sözleri bile için davranmıştı. Fakat Hz. Ay- onların ikisini de düşündüren bir sual sormuştu: - Siz Medinede #bulunduğu- Osman nasıl öldürü- Bu suale Zübeyr ce verdi —B müdafaa etti Osmanı evl mızla , fakat ayaktakımı köpürmüş bir şey tanımaz, bir şeye hürmet etmez olmuştu. Da ba beteri ayaktakımı hakimdi. Onun pamadı vaziyete için bir şey ya- Siz ayaktakımının or- talığa kâkim olmasının ne de- mek olduğunu bilir misiniz? Bun- lar mukaddesat namına bir şey hadisenin a- tanımıyan, hiçbir kibetine ehemmiyet vermiyen, hesapsız, akılsız, fakat haris ve cür'etkâr adamlardır. Biz bun- lara karşı bizzat hareket etme- dik, hare faide Çünkü bunlar bi- rimizi çünkü etimizde yoktu. Osmana tanımazlar ve yaptıklarını bize yapmaktan çe- kinmezlerdi. Ayşe bütün bunlar dinledik- ten sonra sordu; —Bu mazereti kabul edelim, Fakat son e olaca bu ümmet bunların bükmü ak tında mı yaşıyacak? Zübeyr devam et — Buna imkân yoktur, biz bu ayaktakımının kılıçlarına istinat eden hükümeti istemedik, Ali de böyle bir hükümetin başına geç- mek fikrinde değildi. Fakat bü tün Medine ditler karşısında onun eteklerine ondan medet diledi, o halkı müthiş teh- sarıldı, da halka yardım için, halkın bü- yük bir felâkete uğramaması İ- çin bu işi kabul etti, Biz de e- na biata icbar edildik. Buna rağ- men kitabın ahkâmı tatbik edil- mek üzere ona elimizi uzattık, — Kitabın abkâmı tatbik e- dildi mi? — Hayır. Biz de Medinede kalmak istemedik. Biz Medineden hareketten evel Ali- yi gördük. Yanımızda eshaptan bir çok Ona dedik ki, biz sana şöyle böyle biat et- onun için zevat vard tik, Bununla beraber katillerden şart ke Osmanın katline iştirak intikam alınmasını ul Burada ce yaklaştık gördük ki: Allahm şefkat elbiseleri iki kardeş gibi yan Her ikisi de yana otur muş sıram geldiği zaman bende öraya a etti: “Ey k değil Ilarım! Şimdi beni an Herbirinizin diğerin azi nu öğrendiniz değ mi7 İsterseniz tekrar tecrübe edin! Allah ve melekler kayboldu. oldu. Mahşer & mi? zin pek olduğ görünmez lindi. Şimdi 1 bir ülkenin ortasınd yım. Esk gördüğüm memleketler de daha güzel çok daha mamu harikulâde bir dür münevver insanlar var, Ki ge fında geniş v aht b DB lar lâyık old mazlarsa, yoktur. Bugün fikirler I tır. Bir fırka Diğer zin a dediğiniz yor. fırka sizin de ğin yor, üçü bir fırka, bambaşka bir fi bulunuyor. Biz ortalıkta sü etmesini, k heyecanlardan kurtu Ondan nin bu or tin teessüs asını be leyiniz. Biz Al ki sonra görüşür i iyi telek- ettik, Birkaç gün sonra len tasallut edenlere ve Medineye dağılmayı emretti. Hepimiz de bu karşılanmasını emrin dinlenmesini, satları anlaşılıyordu. na tasallut onların hoş na gitmişti. Sonra korkuyorlar- dı, Buradan giderlerse belki ta- kip edilirlerdi. Bu vaziyet | sında kaldık, A — Ne yapa O da vaziyetin fe . Onun için bize z ne dersiniz? dedi. Basrada nu enim, ardır. Orada beni tanır- Ba- alkar oraya gi fuzum lar ve bana hürmet ederi na em ben der, sana in hazır İ mırım. | Ben de | Bana Küfeye g him bir kuv «ikada b | — e et. Bes ıda sana mi” toplarım, emret” vveti gönderirim mat edem#" di. Bizden endişe etti, ve — Durunuz! Düşüneyim, ded — Pekâlâ! Dedik. Bekledik, bekledik Aliden' #€* çıkmadı, gi gibi lilerini tayine başladı. Ona M” | kendisi bik ğire nasihat etti. Ona dedi ki* i ” seni severiz, #9 — Hepimiz itaat ederiz, buf” rekat? p ef Fa hürmet dikkat ve ve kiyasetle dersen işlerin yoluna girer. bozarsan her o yerlerinde gün işlerini nanın 18, bır? | aybedersin. Sen valileri Mu. mire dokunma bekle, istediklerini azlet, ettiği Bilhassa eye Onları ondan sonra bunl#”” ni |! bati lerimden si | karmızı | lıktır. T İ sanı ban: müracaatları ilân ©“ | İopls -