— 4 — VAKTT 15 Teşrinsani 1930 VARILK Cinevre konferansında > Göze çarpan ihtilâflar Genevre, (9 teşrinisani), — Tah- didi teslihat ihzari konferansında işleme hakikaten insanlığı silâhlat- manın ağır yükünden kurtarmak istiyenleri memnun edecek bir saf- baya bir türlü giremiyor. Genevre- de bu iş için toplanan devletler mu- rahhasları arasında biribirleri ile âdeta telifi imkânsız gibi görünen noktai nazar ihtilâfları her adımda! göze çarpıyor. Acaba bunun sebebi nedir? Harbı umumiden sonraki muahe-| deler ile bilhassa Avrupadaki muh- telif devletlerin aldıkları askeri ve! siyasi vaziyete bir az dıkkat edilir- se bunun sebebini anlamak zor de- “ğildir. İ | | | manyayi silâhtan tecrit eden ve bu memleket için ancak yüz bin kişi- lik ücretli askerlerden mürek- İmtihan .. Baha, daha fazla düşünmedi. Mute.|bugün daha yosma, daha eici idi. Ev- naya uzun bir mektup yazdı. Aşkımı i- lân etti, Cuma günü buluşmak üzere randevu verdi. Hatta adrese imzasını atmaktan çekinmedi: Moda caddesinde, 23 numaralı kün- dura mağazası sahibi Baha.. Mektubu bitirince, sıtından ağır bir yükü atmış gibi hafifledi, Hem mektubu postaya giyindi. Sokağa çıktı. ap Münir Bey karar verdi. Çünkü karı- smdan şüpheleniyordu. Bunu tecrübe i- çin bir çare düşündü. Mutena genç kom şu Baha ile sıkr sıkı alâkadar görünü- yordu, Onun ağzından karısına bir mek tup yazacak, ilânı aşkedecekti. Bu su- retle iki sene evvel sevişerek evlendiği karısının ihanet edip, etmiyeceğini an- ıyacak ve bir haftadır zihnini kurcalı- yan bu muammayı halledecekti. Çün- kü, karısının bazı halleri onu şüphelen vermek, hem de biraz hava almak üzere; kep bir ordu tutmak imkânını ve-İdiriyordu. Yazdı. Hem ertesi gün gö- ren Fransa bugün bütün Avrupa-|rüşmek üzere bir yer tayininde müşkü- nın en kuvvetli bir askeri devletillât çekmedi. Nihayet Baha imzasını a- Meselâ Versaiy muahedeşile Al- j haline gelmiştir. Binaenaleyh Fransa hükümeti teslihatım durdurulmasına hatta a- zaltılmasına taraftardır, fakat ayni zamanda diğer memleketlere karşı haiz olduğu askeri nüfuzu mubafa- >za etmek şartile. © Onun için fransız murahhasları ların tahdidinden veya tenzi- Binden bahsedildikçe, bütün diğer memleketlerin murahha gibi ük bir tehallükle bu fikrin ta- görünürler. Ancak filen si- Tâhların tahdidi veya tenziline ge- Tince, derhal ortaya bir takım şart- lar ve kayıtlar koymağa başlarlar. Dediğimiz gibi bu şartlardan ve kayıtlardan maksat Fransanın bu- gün kendisine siyaseten rakip vazi- yetinde olan devletlere karşı asker- : dikçe mütefevvik vaziyetini muhafa za etmektir. Şu kadar var ki bu mak sâdı açıkça ifade etmek doğru ol- © madığı için kapalı şekiller ve ifade- İer ile asıl hedef daima gizli tutu- lur: “Silâhların tahdidi, tenzili bi- zim candan istediğimiz bir şey, fa- kat bir kere devletler arasında mü- tekabil emniyet tesis edilmeli. Bir devletin diğer devlete taarüzünü tarak mektubu zarfladı postaya verdi, | YAZAN : Ömer Rıza den çıkarken hizmetçiye: — Dişçiye gidiyorum!.. Bey gelirse öyle söylersin. diye tenbih etti. Mutena köşeyi dönmemişti ki uzak- tan postacı sökün etti. Mutena köşeyi; kıvrılırken kapıyı çaldı ve Mutena Ha- nrma gönderilen mektubu hizmetçiye) bıraktı, Mutena namına ikinci mektubu hiz- metçi aldı. cet görmedi. Leylâya: lim, — Siz müminlerin validesini tanır mısınız? — Tanımak ne demek? Onu çocuk- ken kucağımda taşırdım. Senelerce ba- basının evinde kaldım. — O halde gidelim, İkisi de gittiler, Büyük çadıra yak- laşarak müsande istediler. Hazreti Ay- Akşam Münir B. karısını büyük a- ma pek büyük bir iltifatla karşıladı. “— Karıcığım dedi, seni daha çok se) şe ikisine de müsande verdi. Fakat iki-i viyorum. Bu müthiş imtihanda muvaf- sine de bir titreme gelmişti. Çünkü Hz. fak oldun... peygamberin devrinden beri bütün müs Karısı hayretle sordu... lümanların hürmet ettikleri, valide ta- “— Ne imtihanı... nıdıkları islâm âleminin her köşesinden “— Ben seni imtihan ettim, yuvanajziyarete geldikleri ve ilminden istifa- sadık olduğuna kani oldum. Bilirim sen|de ettikleri büyük kadınla karşılaşa- o Bahayı sevmezsin... caklardı. Onun ağzından sana bir mektup yaz) (o Hazreti peyramberin en aziz zevce- dım... Sen gelmedin... Ve elektriği sön-|si çadırının ortasında bir şilte üzerin. dürdü.. de oturuyordu. Leylâ, gözlerini kaldıra Eğer elektrik açık olsaydı, muhak-|rak onun yüzüne bakmak istemiş, kak Münir Bey karısının bu söz üzeri. Hazreti Ayşenin heybet ve vakarı. — Kalk kızım! dedi, beraber gide- O gün tatil günü olmasına rağmen! Münir Bey evden pek erken çıktı, ben! dedi, karıcığım müdürü ziyaret edece- ğim. Adam epey zamandır hasta, Saat on biri vururken postacı kapı» yı çaldı. Mutena koştu. Zarfı bir ham- lede açtı, Mutena mektubun genç komşusun- dan geldiğini imzasından anlamıştı. O sırada zarfın içinde kalan ufak bir davetiye yere düştü. Bu davetiye 6 gün fransız tiyatrosunda verilecek bir konser içindi. Aynen şunları okudu: “3 numaralı loca lütfunuzu bekler,,, Mütena giyindi, kuşandı, bir elli vapu- runa güçle yetişti. Her zamankinden ne yanaklarının &l al olduğunu görür- dü, Çünkü o gün kocasını ilk defa datmıştı. Baha, Mutenayı fransız tiyatrosuna davet etmekle beraber bir elli vapuru geldiği zaman köprüde karşıladı. Kadını daha çok cana yakın buldu. Beyninden şimşekler geçti. Dedi ki daha konsere vakit var, Otomobille Be- beğe kadar bir gezinti yapsak... Gitti- ler, dolaştılar.. O kadar dolaştılar, oi kadar dolaştılar ki... insanlardan w kalmayı tercih etiler, Konser börl suya düştL ece * * | EYP Kışşş! Sağın rey toplamak al na tahammül ed-miyerek tekrar göz- lerini yere indirmişti. Fakat bu ani ba. kış bile, ona Mehmedin ablası karşısın- da olduğunu hissettirmişti. Çünkü iki- si de bizibirlerine benziyorlardı. Bu dü- şünüş, Leylâyı biraz teskin etti, Evvelâ ihtiyar kadın koşmuş, Haz- ireti Ayşenin ellerini öpmek istemiş, fa- kat Ayşe buna razı olmıyarak onu yanı na oturtmuştu. Leylâ, onu takip ederek Hazreti Ay- şenin ellerini ömpüz, Ayşe ona da ilti-! rmı sormuş ondan sonra bu ziyaretin sebebini anlamak istemiş — “eyzeciğim, Mehmedi nasıl bırak- anama şo nadasa İtin da yola çıktın. Mehmet no âlemde2.| — Mehmet, çok iyidir, Efendimiz. Beni size gönderen odur. Kendisi bu genç hanımı size emanet ediyor. Ve ken disi gelinciyz kadar nezdinizde ikameti. ni istiyor. Hazreti Ayşe, bu sözlerden Mehme- Haydutların kılıçlarından mı kork- tunuz? Yazık size ! tiyar kadın bu "adar külfete ha-Jdü. Bu perde onun oturduğu yeri çadr rın diğer kısmından ayırdı. Leylâ ile ih- tiyar kadın da onun yanında idiler. U- beyt, içeri girdiği zaman Hazreti Ayşe- yi hürmetle selânmılamış, onun huzurun- da ayakta durmuştu. Hazreti Ayşe, U- beydin hal ve hatırını sorduktan sonrs oturmasını söylemiş, ondan sonra: — Medine ne halde? diye sormuştu. Ubeyt cevap verdi: — Osmanı şehit ettiler; yok mu?... — Hayır, Osmanı öldürdüler de mek! Ne yazıkl.. — Uğradığımız felâketi sormayınız efendim! bü felâket hepimizi dağıdar etti, Tazreti Ayşe oturduğu yerden k Ik mış ve tehdit amiz bir vaziyet almış — Osmanı nasıl öldürdüler, Kimler öldürdü?.. — Müfsitler evini sardıktan sonra © nu susuz bıraktılar, Sonra evinin duva” larını tırmanarak odasma girdiler ve başımı yararak, vücudünü parçalıyarak onu öldürdüler. — Bu cinayet irtikâp olunurken si neredeydiniz, Medineliler neredeydi? — Kımıldıyacak halde değildik, he“ !pimizin başında kılıç sallanıyordu. — O başımızda sallanan kılıçtan kof” karak haydutlara baş mı eğdiniz?!.. ğ Onların saltanatını mı kabul ettiniz: — Halimiz çok fena idi. Vazivet'mif çok tehlikeli idi. Sonra Osmanın kend” sl yardım istemiyordu. Müslümanları# biribirini kırmasına muhalefet ediyor” Haberiniz zak| fat ederek oturmuş, ikisinin hal ve hatı-'du. Bir taraftan bizim aczimiz, bir t* İraftan onun kan dökülmesine muhal :f ti müfsitleri Ştimartir ve onları başım'4* | belâ etti. — Sen böyle söyliyebilirsin, fakif /Talhalar, Zübeyrler, Sadler, Alil> n* La idiler. En büyük gazaların bn © büyük kahramanları bir şey yepmei" lar mı? Onlar da sizin gibi Kılıçtar # korktular. y — Onların hepsi de muhasara PM pe çıkan bir akşam gaze- teesinin “ hava baharı an- dırıyor, bazı yerlerde fidanlar aldanarak çiçek açıyor ,, şeklin- de havadis neşretmesine rağmen imkânsız kılacak beynelmilel ga- rantiler vücude getirilmeli. Ondan sonra artık teslihatın tahdidi ve ten zili işten bile değildir. “İşte tesliha- tın tahdidi meselesinde Fransa noktai nazarmın esası bu suretle i- fade edilebilir. Versaiy muahedesi-! le zaten silâhtan tecrit edilmiş olan Almanya bugün teslihatın tahdidi “ veya tenzili meselesi yoktur. Bilâ- © kis onun için teslihat meselesi, hat- © ta teslihatın tezyidi meselesi vardır. © — Almanlar Versaiy muahedesile - kendilerine kabul ettirilen askeri © Ç şartları beynelmilel teslihatın tah- didine, tenziline bir mukaddeme ©- larak telâkki ederler. Şimdiye ka- dar onlar diğer devletler tarafın dan teslihatın tahdit ve tenzil edil- - mesini daha doğrusu diğer memle- | O ketlerin kendilerine benzemesini © istemişlerdir. Fakat böyle bir şey — yapıldığını görememişlerdir. Tabii . İe bir ihtimali hatırdan geçir- © mek bile gülünç bir hayalperver- “liktir. © Onuniçinşimdi Almanlar tah- didi teslihatın bahsedilir ikekn bir © taraftan diğer devletlerin silâhları- nı indirmelerini diğer taraftan ken- dilerinin silâhça onların derecesine gelmelerine müsait bir usul kabul edilmesini isterler. Fakat böyle bir neticeye varmak © ancak (O Versaiy © muahedesinin — ta'dili ile mümkündür. Buna ise Fransa başta olduğu halde bu muahededen istifade eden Avru- — pa devletleri muhaliftir. Zannediyoruz ki bu izahat tahdidi teslihat konferansına dahil olan devletlerin bazıları arasında ne ka- dar büyük, ne kadar telif kabul et- mez fikir ve hedef ibtilâfları bu- lunduğunu gösterir. a Mehmet Asma e Bu dün sabahtan beri hava hatırı sayılacak derecede soğudu. Bu kışa lâzım gelen ehemmi- yeti veriniz. Çünkü bu kış Ser- best fırkanın ilk kışıdır. Yeni gazetelerde artık çıkarlar sa- nırım; hava soğudu. * Resmi görünüş! gesi gün darülfünunda yeni divan ilk o içtimamı ak- detti, Bunda Serbestçi Ismail Hakkı Bey bulunmamış. Fakat bu içti- ma esnasında alınıpda bizim gazeteye basılmış olan fotoğrafa bilmem dikkat ettiniz mi? Burada Ismail Hakkı beyin kendi değil fakat duvara asılı resmi görü- Resmi! bir görünüş diyelim mil * Ne mutlu ona Tperülbedayide geçen hafta temsil edilen “Melo,, pi- yesini seyreden birisi anlatıyordu: “ lik perdelerde temsil çok iyi idi. Hatta baş tarafta bir tirat vardı ki bunda muvaffakı- yetsizlik kolayca beklenebilirdi. Ne dersiniz, bu bile mükemmel oldu. Ondan bir tablo evel Bedia muvahhit hanım ölüyor. Ondan sonraki perde fena ya- pıldı. Seyrederken içimden: — Ah,dedim, ne mutlu Bedia banıma ki bir an evel öldüde şu fena temsili görmedi! Toplu İğne , İ hakkı yoktur İntihap sonundayız. “Kıral öldü.. yaşasın kıral, yerine “Meclis kapandı meclis açıldı,, sözünü işiteceğimiz gün- İler için on bir ay kadar sabretmek lâ-i zım! sayılı günler çabuk geçer. Gelecek sene bu zamanlarda yeni meclis ömrünün kır sekizde birini yaşa mış olacak! Kürsülerine senelerdir alışanlar a- rasmda ders yılmın, sonunda sıraları. na (elveda) yazan mektep çocukları gi bi içleri sızlıyanlar vardır. Onlar, mek tepte iken sınıf değiştirmemekten kor. karlardı, şimdi sınıf değiştirmekten korkuyorlar. Aradaki fark bu kadar. ... Yeni meelis için fırkalar çalışıyor. politikacılar didişiyor siyaset erkâ- nıharpleri on bir ay sonraki zaferin pi- lânlarını hazırlıyor. Umanlar, ümit edenler, şimdiden a- vuç yalayanlar, devlet kuşunun başla- rma konacağı günü yaklaştırmak için takvim yapraklarını düzünelerle kopa- rıyorlar, ... Demokrasiye gönül verenler, inkılâ- ba inananlar inkılâbı kuvvetlendirecek, inkılâbı derinleştirecek kanunlar, ha- zırlıyorlar, İnkılâpçılar yeni teşekkül. ler vücude getirçrek, inkılâbın hakiki se ferberliğini yapmaya çalışıyorlar, İnkı lâp fırkasının (kırkları) bunun için ze- kâsını biliyor, Yeni intihaba dair en mühim haber! bir dereceli intihap usulünün kabul e- dileceğidir. Intihap termometresi hararet mikya sınm aksineişler. Sayı yükseldikçe inti- hap sıfıra düşer. Bu itibarla bir dereceli intihabın ma- nası çok büyüktür. Fakat, bir dereceli intihap demek, inkılâbın her kese her fikre göğsünü bağrını açması demek değildir. İnkılâp yeni bir âlem, yeni bir zihni- yet yaratmak için yapılmış harekettir.| Bu hareketin hududu çizilebilir, hatta kanunla tesbit edilebilir. Denir kiz din, genç misafiri sevdiğini anlamış,|da idiler. Hepsi de bir şey yapımıy ve Leylâyı süzmüştü. Leylâ, eriyecek|halde idiler. Bir şey yapmağa kal derecede utanmıştı. Fakat Hazreti Ay-İlar bile, Hazreti Osman mâni oluyordi” şe, Leylâyı beğenmiş, ona: — Topuzuna yazık! yi — Sevgili misafirim, hoş geldin, sa-| (Hazreti Ayşe perdenin arkasında fa geldin! Artık sen benim hemşirem)detli hiddetli dolaşıyordu. sayılırsın! demişti, Bütün cemaat susmuştu. Nefes vi Zavallı Leylâ, dili tutulmuş gibi ce-Jalmağa cesaret eden yoktu. vap verememişti. Hazreti Ayşe, nihayet başını kald” Hazreti Ayşe mevzuu değiştirerek! mış ve sormuştu: ihtiyara sordu: — Demek ki Medinede müfsitler w — Yoleuluğunuzun hedefi şüphesiz kim... Demek ki Peygamberin şehrini (Mekke) idi. haydutlar dolaşıyor. Öyle mi?.. — Evet, efendim. — Hayır efendim, yeni bir hükür” — Halbuki ben Medineye dönüyo- kuruldu. rum. İsterseniz buraya kadar gelmiş| © halde cinayetin intikamı ani ken (Mekke) ye kadar eri e 5 ki hanemde istedi”iniz kadar muz. 1 Beni orada bekleyiniz. İsterseniz birlik.| yemen erman als” te Medineye gidelim. Sonra Mekkeye dö, yim. nelim, Ne dersin Leylâ?.. İs galeri — Nasıl emrederseniz efendim. İ — Hazreti Osman katilinden son” Hazreti Ayşe (Medine) de neler ol. müfsitler Aliye, Talhaya, Zübeyr& gr duğunu sordu. Kendisinin heniz bir de, Ibni Ömere müracaat ettiler. Ons şeyden haberi yoktu. Ihtiyar kadın ona life yapmak istediler. Bunların Üy arın bir şey söylemek istemedi, Çünkü Medi de kabul etmedi. Sonra Medine yali ne havadisi, Hazreti Ayşeyi son derece topladılar. Bir adam bulup ta haşla"? müteessir ederdi. Hele ona Osmanın kat| ecirmezlerse onları katliam ede Vini haber vermek hiç te doğru olamaz rini söylediler. Halk Aliden ye dı. Onun için ihtiyar kadın bunlardan! #ilediler. O da onları müfsitlerin vi birini söylememiş, yalnız, Ubeydin ken-| den kurtarmak için riyaseti kabul dilerine refakat ettiğini, istediği haber-! Mes'ele budur! leri ondan alabileceğini söylemişti. Hz.) — yiazreti Ayşenin hiddeti püstül" ti Ayşe, Medinede bir takım hâdiseler! artmıştı: vuku buldğunu sezerek Ubeyd için mü-| © en bu sözlerin birini de an sade istedi. Hazreti Ayşe bu yabancı n- Ne diyorsun sen? bütün Di ye damı kabulden evvel oturduğu yerin te-! RMA E.C z ğ “,, |sümet âlemine mukavemet pesinde bağlı duran bir örtüyü çözdür-İ mağıöp eden Ansar gehıri bir al8? Ay “—İnkılâbm yavaşlamasına sebep) sidin önünde bu kadar iğildi Mİ” ge !olacak hiçbir sağ harekete müsaade e-sitlerin en süfli tehdidine baş eypek” dilmiyecektir. recede alçaldı mı? Katliam m€ “,k#* —İrtica ve şark fikriyatının hiçbir siya-! Ellerinizde kılıç mr kalmadı? si teşekkül içinde ajanları bulunmuya- kollarınız felce mi uğradı? cak, ve bu fikriyata mensup olanlar fi- Kureyşe, bütün araplara meydi kirlerini bir propaganda silâhı olarak'yan siz değil miydiniz?. kullanmıyacaklardır, manları, Hendek kahramanlar! “— Rey verecekler ancak, İlik ve|başka kimseler miydi?.. Ne diY€ cümhuriyetçi olanlara rey verebilirler.|alay baği karşısında bu sl A Sağın Türkiyede rey toplamak hakkılleştiniz... Onların emrile hük ne yoktur. mağa başladınız. Ne diye, söYİ€ Meb'us olsaydım bunu bir kanunla/ne diye?.. e m teklif ederdim. &.E