16 Temmuz 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

16 Temmuz 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EŞ ge e ga m A. AR LA AŞ Me A e ç MM Pa Sp AŞ iv İ Memleket — 4 — VAKIT 16 Temmuz 1934 haberleri Urlada da Başka tevkifat yapıla- cak mı? Dünkü sayımızda Urla hâkimi Ihsan Ziya Beyin katli hadisesi ile alâkadar olarak Urla fırka mutemedi Hüseyin Avni Beyin tevkif edildiğini Izmir refikleri- mizden naklen yazmıştık. Dün gelen mütemmim malümata nazaran bu tevkif Izmirde yapılan ve bu ahdiseye ait rüşvet (meselesi talıkikatile değil, Urlada yapılan ayrı bir tahkikat ile alâkadardır. Anadolu refikimize nazaran bu tahkikat şudur: Urlada unlu Ferhat EF, cina- yet tahkikatı vemahkemesi mü- nasebetile bazı ifadeler vermek için izmire gelmiştir. Fakat gör- düğü bazı tazyık üzerine Adliye dairesinin üstkatından aşağı atı- larak intihara teşebbüs etmiş ve hastanede ölmüştür. İşte bu ha- dise dolayısı ile Ferhat Ef, ye tesir yapanlar araştırılmış, Hü- seyin Avni Beyin bu tabkıkat neticesinde suçu tebeyyün ettiği ve İbsan Ziya Beyin katlinde müşevvik rolü oynadığı için tev- kif edilmiştir. Söylendiğine göre daha bazı kimselerde tevkifleri için ara- nılmaktadır. İzmir, 15 (Vakit) — Ibsan Ziya Beyi öldürmekle maznun olanların muhakemesine bugün Ağır cezada devam edildi ve bir çok şahitler dinlenildi. beki yal Mazarikin eseri Çekoslovakya reisictimhuru mösyö Mazararık ahiren « bir milletin tekrar canlanması ,, is- minde bir eser yazmıştır. Çek feylesof ve siyasisi bu eserinde 1914 senesinden 1918 senesine kadar olan hatıratını telhis et- etmektedir. Mösyö Mazarik daha ilk Bal- kaa harbinde Avusturya ile Sır- bistan arasında bir itilâf akdet- tirmeğe çalışmıştı. Konit “ Bert- holt , in “Paçiç ,i görmekten istinkâf edişi buna imkân bırak- madı 1914 ilk baharında mazarik Sırplarla Bulgarları barıştırmağa çalıştı, Saray Bosna vak'ası bu teşebbüsünü de akim bırakınca mazarik “ Çekeslovakya ,, istik- ali için uğraşmağa başladı. Ondan sonra hayatı muhtelif memleketlerde e teşebeüsat ile geçmiş ve nihayet “ Çekoslo- » Mın istiklâlini tanıtmağa muvaffak olmuştur. Mazarik eserinde bir takım feldefe ve mutalealarda yürüt- müştür. Onca hükümet “ Aile ile hiç bir müşterek noktası olmı- yan ,, “ Mevcudiyeti içtimaiyenin nâzımı olan ,, bir yer demektir. Demukrasi, ferdie istinat eder. Vatandaşın hükümetin tekâmülü için sarfigayret etmesi şartiyle mevzuubohs olabilir, “ Stavizim,, kürleşerek “ Yanrosizim ,, halini almalıdır. Mösyö Mazarik “ Bir devlet ve bir siyaset ahlâki bir esase isttinat etmeden berkarar ola- maz diyor. bu ahlakı esas vak- tiyle “hem cinsini sevmek, ile ifade olunan “insaniyet ,, tir. Tedafüi harp ahlakan müsaade edilmiş ve lâzımdır. İnsaniyet yalınız taarrüzi harbi takbih eder Şiddet aleyhindedir. Fakat menfi Günün siyaseti : Italyanın notası M. Beriyanın teklifine karşı Italyanın vereceği cevap Düçenin mukaddema yazmış olduğu ma- kaleden © anlaşılmamış değildi. Maamafih bu cevap ehemmiyetle bekleniyordu. Fransız matbuatının müttehi- den “demagojik» diye tavsif ettikleri bu cevap tahmin olun- duğundan çok fazla tesir icra edecek bir mahiyette zuhür etti, İtalyanın cevabı, neden fransız matbuatımca demagojik olarak tasvir ediliyor? Bunun sebeplerini bizzat fransız gazeteleri yazıyor. İlk ve mühim sbep:italyaca böy- le bir ittihada Türkiye ve Rus- yanm hemen iştirak etmeleri şart imiş. italya bu devletlerin iştiraki olmaksızın vücüda gele- cek bir Avrupa ittihadının Av- rupayı iki grupa ayırmaktan başk bir faide göstermiyeceğine kaildir. Acaba italya bu kanaatinde hatalı mıdır? Yoksa italyanın teklifi gayet mantıki olmakla beraber Fransız emperyalist si- yasetine muvafık mı gelmiyor? Bu iki ihtimalden ikincsi birin- cisinden her halde daha doğru olmak icap ediyor. Eğer Avrupa ittihadı cemiyeti akvama men- sup Avrupa hükümetlerinin itti- hadı demek ise bu,o hükümet- lerin eemiyete dahil olmıyanlara karşı vücüda getirecekleri birlik- ten başk bi mana ifade edemez. İkinci sebep: italya medeniye- tinin Avrupanın inbisarı altında olmadığını ve kıt'alar arasında ileri sürüyor. Italyanın bu müta- leasıda Fransızlara demagojik gö- züküyor. Halbuki Cemiyeti ak- vama mensup oldukları halde Av- rupal olniyaan milletlerin ittihat- tan bariç tutulması ve diğer cihetten İngilizlerin Avrupai ol- madıkları gibi tam bir istiklalde malik bulunan donanmalarının ittihadı kabul edilmesi demagojik olması bile her halde psk ütopik olan bir faraziye değil midir? İtalyanm, böyle bir ittihadın tarzı teşkili hakkındaki teklifatı da Fransızların işine gelmiyor. İtalya ittihat için bir tek teş- kilât, hem teşrii hem icrai ve bütün milletler için müsavi reye malik şahıslardan mürekkep bir tek meclis tasavvur ediyor. Bu- mu Fransa nasıl kabul ede bilir? Mütefiklerinden Lehistan böyle bir şeklin kabulü halinde de ne yapar? M. Musulini, Briyan teklifinin cemiyeti akvama muarız oldu ğunu ileri sürüyor.Onun için evvelâ terki taslihattan başlamalı sonra peşinde Bu nazariye hem kavi bulunmak hem de muin toplamak endişe sile kavrulan Fransanın asla ka- bul edemiyeceği bir keyfiyettir. M. Gayyur İtilaf teatisi Atina'dan bildirildiğine göre Türk — Yunan itilafmın müsaddak nüsha- ları bu hafta teati edilecektir. maa akis faaliyeti, en müfit bir azmi tevlit eder. İnsaniyet kâğıt üze- rinde yazılı kalmamalı imzası ile kendini göstermelidir. Diyor, Reisicümhur Mazarikin eseri Avrupa fen âlemince ehemmi- zihniyet taraftarı değildir. Bil | yetle karşılanmıştır. ME vdği A ey Li Fazlası fazla.. İzmir valisinin kızı bir aktörü sevdiği için babasının evin- den dört bin lira yol harçlığı alarak İstanbula gelmişti, Vak'a malâmunuzdur. Burada resimler besildi, mulâkatlar ya- pıldı.İsmi bilinmez ve kendi tanın- maz biraktör,kendis'ni heyecanlı bir piyes oynuyormuş sandı. Macerasını dallandırdı, budak- landırdı; anlattı. Hadise gazetelerin havadis cihetinden (o yavanca oldukları bir devre tesadüf etmişti. Onun için Oomuhabirler bu alelâde zabıta vak'asını şişirdikçe şişir- diler. Sonra kız İzmire, erkek sahneye döndüler. Bahis de Bir iki gündür âyni bahis bozulduktan sonra kaynatılmış bir reçel gibi tazelendi. Baba evinden firarlar, mektuplar, tel- graflar... gırla gidiyor... Ne olacak? Birbirlerini sevi- | yorlarmış... Öyleyse evlensinler, bize ne? Bu alevli sevgi paraya maraya da ihtiyâiç göstermez. İki gönül madem ki bir, saman- lığı seyranlık edip o çöplerini çatıversinler... Fazlası fazladır. Bu, samimi bir aşk ise ört bas edilip on- lar muratlarma ermeli biz de kerevete çıkmalıyız.. Yok, garip bir komedi ise ya sahneye nak- letsinler, yahut filmini aldırsın- lar. Fazlası fazladır; kızını istik- bali meçhul, kazancı kıt bir gence vermekte tereddüt eden bir babaya ne diye hücuma vasıta oluyoruz? Tepin İğne Haydar Rifat B. (Ustarahı (inci sayıfamızda | — Dün. Burada refikası Hanım şöyle söylüyor : — Bir akşam gazetesi, be- raber apartımandan çıktığımızı yazmış. Halbuki hiç te öyle değil. Zevcim sabahleyin evden çıktı, ben akşam üstü, — Yoldan meselâ bir telgraf falan aldınız mı? Semiramis H- “ Hayır , diyor. «Belki mek- tup gönderir.» Ve ilâve ediyor. — esasen çok kalmıyacağını zannediyorum. — Ne gün döneceğine dair bir şey süyliyebilir misiniz?. Hamiyet H. cevap veriyor: — Ayın yirmisine kadar ge- lir, tahmin ediyorum. Sonra, tekrar gürlüyor: — Gelince kendisile görü- şürsünüz, niçin gittiğine dair baha fazla tafsilât verir. Bizim bildiğimiz bu kadar! —Aman, efendim, bu bana çok tahaf geliyor doğrusu. Bu git- dişte ben hiç bir gayri tabülik görmüyorum. Kendisi de gelince şaşacak. — Ayın yirmisinden evvel gelmesi muhtemel, değil mi? — Vallahi, bilmem ki, Biz her halde bir an avvel baba- mızın yanımıza gelmesini isteriz tabii, Belki daha evvel de gelir! Haydar Rifat B. in ailesin den alınan malümat bu. Resmi makamların bu husustaki sözle- FEDAYİLERİ E.E Hücum !. Haydar, gök gürültüsünü andıran bir sesle böyle bağırmıştı . — 86 — Ehli salip askerleri akşama ka- dar ilerlediler. Salâhettin'in as- kerleri onlara her taraflarından hü cum ediyordu. Maksat onların ric'at hatlarını kesmekti. Akşa- ma doğru ehli salip parçalara da- ğılarak bitap bir halde bulunuyor ve bütün askerler zabitlerine karşı “Biraz su! biraz su,, diye bağır” yorlardı. Fakat onların geçtikle- ri yerde su yoktu. İslâm askerlerinin mütemadi akınları karşısında Hıristiyan or dusunun geri hatları asıl ordudan ayrılmıştı. Bu kıt'alarla Kudüs hükümdarının merkezde olan kıt'- aları arasında büyük bir açıklık vardı. Bunlar kendilerini kurtar- mak için bir hamlede bulunmuş” lar, fakat muvaffak olamamışlar- Lu n başında bulunan Tra- blus prensi Raymond ümidini kes- mişti. Ehli“ salibin vaziyeti berbattı. Bütün gün yorulan susuz) luktan kıvrılan askerler geceleyin de istirahat edemediler. Çünkü hepsi de susuzdular. Hepsinin bo- CENNET Hücum !. den birine iltica ederek oraya Çç8" dırlarını kurmak ve kendilerini ko" rumak istemişler, fakat mütevali hamleler buna da pek imkân ver" İmemişti. İ Bu sırada Hiristiyanlar arasın İda bir ses duyuldu: İ — Mukaddes Salip etrafınd8 Mukaddes Salip Hatin tepele* rinden birine dikilmişti. Bu kars ive kırık, fakat baştan aşağı mu rassa olan geride kalan Hi” ristiyanlara bir an can verir gibi joldu. Bunlar, tepeyi Za; listiyen Müslümanlarla mezbuhan€ luğraştılar. Mukaddes Salibin ele düşmemesini temin için çalışmış” lardı. Nasıra peskaposu sağ ka" Ilanları teşvik için: — Hazreti Mesih Cebel meviz- asını tam burada irat etti. Burada âleme sulh ve müsalemeti tebşir et- ti. Muhakkak ki burada bizi bırak” mıyacak ve bizimle beraber bulu" nacak!... diyordu. Fakat bunların hepsi beyhude idi. Susuzluktan, yorgunluktan hal- ğazları yanıyordu. Bütün gece bunlar “su, su,, diye bağırmışlar, inlemişler öteden beriden temin o- lunan birkaç kırba suyun üzerine atılarak onları da yere dökmüşler| ve suyu heder etmişlerdi. Sabahleyin iki taraf muharebe- ye hazırlandı. Hiristiyanların he-i defi Tabariye idi. Salâhettin ise onları bu yolda imha edecekti. Va- ziyet daha fazla müslümanların le- defi Tabariye idi. i rerek nin mebzul otlarını yaktırmış, bu- luk a- Muharebe son derece şiddetli idi. Hiristiyanlar her hamle ettik- çe azim zayiatla geri atılıyorlardı. Müslümanların ihata çemberi son| derece daralmıştı. İbnül Esirin tasvirine göre Müslümanlar, mer- » Bu va- ziyet karşısmda O Hiristiyanların iyufu Hatin tepelerin- a rine gelince, şöyle hulâsa edile- bilir : — "Haydar Rifat B. in mem- leket haricine çıktığı hakkında hiç bir malüâmatımız yoktur. Kendisinin derdesti veya seya- batinin men'i hakkında adliyece hiç bir tebliğ mevcut olmadığı için her vatandaş gibi bir zatın du hürriyetinin tahdidi mümkün olamazdı. Maamafih, kendisini gösteren ve memleket haricine çıktığını bilen memurumuz yok tur. ailesi tarafından da tagay- yüp ettiği yolunda bir müracaat vaki olmadığı için zabıtamız kendisini armak lüzumunu hisset- medir, Diğer taraftan haber aldığı- mıza göre, Haydar Rifat B. hakkında Adliye vekili Mahmut Esat B. in açtığı davadan dolayı Ankara ceza mahkemesince ve- rilen iki sene hapis kararı, tem- yizen tetkik edilmek üzere, evrak, başmüddei umumilikten Temyiz dürdüncü ceza dairesine gönderilmiş ve tetkikata baş- lanmıştır. ran bir sesle bağırdı: — Hücum!!1... Askerler hücum ettiler. Hay- dar başında idi. Müslü- dönük İİ kel id leri kalmıyan ehli salip böyle söz“ lerle harekete geçecek halde değil- k Sultan Salâhattin Emir Hayda ra veonun maiyetinde bulunan Haldun ile Zeydun'a emretti: ilkini hareketle bitecek ve zafer onunla kazanılaçaktı. zilmişlerdi. Akâ peskaposu, Nası- ra peskaposu bunlarm"başında idi. Bunların yanmda Kudüs Hüküm” darı için bir çadır kurulmuştu. Bir- kaç dakika zarfında hükümdar €- sir düşmüş, ve kumandanm yanma getirilmişti. Haydar, onu birkaç askerle geri gönderdi. Birkaç da- kika geçmeden hükümdarın çadırı parlamış ve kül olmuştu. Mukaddes Salip ile onun etra- fında toplanan kitleden başka bir şey kalmamıştı. Bunlar da berta- raf edilirse muharebe bitecekti. Haydar, gök gürültüsünü andı- da kurulan canlı duvarı parçalı- yorlardı, Papaslar can hevli ile ba- ğırıp, çağırıyor, Mukaddes salip ile beraber bütün ruhani ve cisma» ni nüfuzlarının sukutundan korku- yorlardı. Bir aralık Emir Haydar düş man safını yararak Mukaddes sa libi istihdaf etmiş, bu salibi yık- mak ve sökmekle işin biteceğini an- lamıştı. Haydar düşman safı için- de ilerlerken Haldun onu takip et- t. İkisi arkadaşlarından ayrıl mışlar ve bir düşman çemberi için- de kalmışlardı. (Haldun) un attı- ğı bir mızrak Akkâ peskaposu Ro- finnusu yere sererken düşman ta- rafından kopan bir mızrak Emir Haydar'a isabet etmiş. © da yere düşmüştü. Haldun bir lahza tevak- kuf etmiyerek ilerlemiş, birkaç darbe ile yolunda duranları ber- taraf etmiş ve Mukaddes Salibin tam yanma varmıştı. Yapılacak iş basitti, Mukaddes salibi yerinden sökmek ve tepeden aşağı fırlatmaktı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: