:— 2 — VAKIT 9 Temmuz 1930 len koşular bu sene ağustosun birinci cuma gününden itibaren başlıyacak ve geçen sene oldu- ğu gibi altı cuma devam ede cektir. Bundan maada eylül s0 nunda bususi muhasebe tarafından bir yarış tertip edileceği cihetle Istanbul 930 senesindede yedi heyecanlı cuma geçirilecek demek- tir. Bu seneki koşuların ikrami- yesi yekünu geçen senkinden 200 lira fazlasıyla 13,450 liradır. Her cuma beş koşu yapılacak- tır. 22 ve 29 ağustos cumagün- lerinin beşinci çalı manialıdır ve ünformalı zabitlere mahsustur, En Büyük ikramiye Bu seneki yarışların en büyük ikramiyesi 22 Ağustos gününün üçüncü koşuşudur. Bunu kaza- nan 1050 lira mükâfat ile bu koşuya girecek hayvanlar için verilen (Oduhuliye (ücretlerinin mecmuunu alacaktır. Bu yarışa üç ve daha yukarı yaştaki ha- iskan İngiliz at ve kısrakları ebileceklerdir. Ayni gün ya- e ikinci koşusunun birincisi 700 lira kazanacaktır. Satılacak taylar Encümen tarafından Fransa- dan gebe olarak getirtilen halis kan ingiliz kısraklarından doğan taylar 15 agustos günü möüza- yede ile satılacaktır. Yarışlarda heyecan Bu seneki yarışlara hangi hayvanların gireceği henüz belli değildir. Bununla beraber geçen senekinden çok fazla hayvanın iştirak (edeceği muhakkaktır. Bu memnuniyet verici netice, at yarışlarına verilen ebemmi- yetin, gösterilen teşvikin çok tabii, neticesidir. Bu sene memleketimizde in- giliz atları geçen senelere nis- betle mahsus derecede çoğal- mıştır. Stradivarius, Dr.pucurt, Estafet- te, Fol Esporir İl, Vrai Gascon bunlar arasındadır, Bundaa mâ- ada ayağındaki arıza dolayısile geçen seneki Istanbul yarışlarına — girmiyen Andranikosu de İstan- bul için yeni bir at olarak bu- lacağız. Bu isimlerini yazdığımız atla- rm hepsinin ve başvekilimize âit bulunan “Olgu,, nun bu se- neki Istanbul yarışlarına girme- leri ihtimali çok kvvetlidir. Bun- lar arasında, bu sene gerek İz- mir gerek ankarada beş altı koşuyu kazanan “ Andranikos ,, Entelicens servis Agğrıdağı hadisesinde alâkadarlar | Ustarafi 1 inci sayıfamızda | almış olan İngilizlerin bu işte alâkaları var ise isyan harekâtını tahrik için Makuyu merkez itti- haz edecek yerde (Musul) u in- tihap etmek daha doğru olmaz mı idi?,, Şüphesiz bu sual yerindedir. Ancak ( Musul ) yerine (Maku) nun tahrik merkezi intihap edil- miş olmasının da ayrıca tercih sebepleri bulunabilir. Filhakika (Musul) a temas aden şark vi- lâyetlerimizin teşkilât noktasın- dan vaziyeti tabrik için (Maku) ciheti kadar müsait değildir. Di- ğer taraftan hududumuzun (Mu- sul) a civar olan yerleri Ağn dağı havalisinden başka bir vaziyettedir. Ağrı dağı esasen hemen he- men daimi surette çapulculuk ile geçinen aşiretler ile meskün olduğu için isyan tahrikçilerinin bunları maksatldrına alet olmak için diğer mıntakalardaki aşiret- lerden daha müsait görmüş olma- ları lâzım gelir. Nihayet (Musul) yerine (iran) toprakları üzerinde bir tahrik merkezi intihap etmekte diğer bir maksat bulunabilir. Bu mak- sat ta (Türkiye) ile (Iranjın mü- nasebatını ihlâl etmektir. Çünkü tahrik merkezi İran topraklarında bulundukça Türkiye için şikâyete muhatap olacak yer sadece res- 'mibran hükümetidir. “Mamafih topraklarında işleri karıştıraların Irani maskesi altında bir takım m amman ile geçen hafta Ankarada Gazi koşusunu kazanarak büyük bir galibiyet kaydedilir “Olgu,,ve üç dört hafta evvel Atinadaki büyük yarışia ve 18 mükemmel hayvan arasında ikinciliği kazanan "Vrai Gaston, çok yüksek ve çok kıymetli atlardır. Yarış işlerile muvaffakiyetle meşgul olan baytar başmüdürü Rasim B. bugün Veli Efendi çayırına giderek yarış yerini gezecek ve hazırlıklara nezaret edecektir, Yarışlar hakkında ilerde daha fazla malümat vereceğiz. VAKIT ın tefrikası: 31 e m mmm JMUHARRIRI: SELA HATTIN ENİŞ içer bir adamdım. Şimdi her akşam içiyorum ve ancak bunu — içtiğim zamandır ki biraz sükü- © met buluyor ve kendimi avutuyo- rum. Hele son zamanlarda ken- dimi iyiden iyiye bu zehire ver- dim. Niçin mi? Çünkü ölmek “istiyorum, bir an evvel, bir da- kika evvel ölmek istiyorum... ie Sana vasiyetim olsun, şayet ölür- sem şu duvardaki harita ile bay- rağı ve oğlumun resmini kendi - elinle kefinimin arasına koy ve » beni öylece gömdür. Kaptanın sesinde sıcak bir ihtizaz vardı. Gözleri nemnakti, Omuzları sanki ağır bir yük altında imiş gibi çökmüştü. İki derin çizgi dudaklarının kena- © rından aşağıya doğru inerek yü- züne, yorgun ve harap bir ada- mın meyös ve kudretsiz ifade- sini veriyordu... Bu halile ona kimse, daha bir aat evvel Beşiktaşın ortasında Fransız bayrağını söküp yere atan ve etrafını saran kalabalı- ğı yararak seyredenlere vücudü bir dev cüsse ve irtifaile gözü- ken adam diyemezdi. Oğlunun resmi, oğlunun hatı- rası önünde Kaptan o kadar kendisinden geçmiş, o kadar oğlunun ye'sü matemine kapıl- muştı. Rüştü, görüyordu ki, Kaptan şayanı hayret bir surette içiyor- du. Sözlerinde abuk sabuk hiç bir ifade yoktu, Sadece ümitsiz bir Adamde Rüştü, ona kendi acılarından bahsetmeyi çok istedi; Fakat buna lüzum görmedi. Zaten acısı kendi kaburga kemiklerine dar gelen bu adamı şahsına ait ıztı- raplarla neye müteezzi etmeli idi?.. Ve bunda ne faide vardı?.. Rüştü kaptanın evinden çık- a ezen vaka ii di LİR İNİ ecnebiler olması iran hükümeti- nin mes'uliyetini izale edemiye- ceği şüphesizdir. kürt cemiyetinde kimler var? Halepteki Hubyan cemiyetinin uzun zamanlardan beri faaliyette bulunduğu söylenilmektedir. Bu cemiyete Selim Memduh isminde firari bir kürtde dahil bulun. maktadır. Bu adam iki sene evwvi Fransızlar tarafından An- takye lisesine muallim olarak yerleştirilmiştir. Hubyan cemiyeti (Oher hafta muntazaman toplanıp mukarre- rat ittihaz etmektedir, Mem- düh Selim her hafta Antakya- dan Helebe gidip içtimalara iştirak etmiştir. Bu adamın Hub- yan cemiyetinin kâtibi umumisi olduğu haber alınmıştır. Bu ce- miyet azası arasında ismi geçen Şükrü de Dr. Şükrü Mehmet tir, bu adam vaktile İstanbulda kabine açıp doktorlu: etmiş, mütarke senelerinde de burada kurulan Kürdüstan tâali cemiye- tinde çalışmış, bilâhare memle- ketimizden har.ce firar etmişti, * bununla beraber bütün bu yaz- dıklarımız şurada burada yapılan tahminler cümlesindendir; Hükü- met mahafili bunlari teyit eder bir şey söylememektedir. Hudut karakollarımı- zın tacizi Van, 7 (A.A) — “ Hususi mu- habirimizden ,, ( Gecikmişti erir LİN bırakılan Mehmet Musto hudut ; karakollarımızı taciz etmektedir. Birbirlerine girdiler Van, 7 (A.A) — “Hususi mu- habirimizden» |Gecikmiştir): Eşkiya reislerinden Kör Hüse- yen damadı Yusuf Aptal alınan mevsuk habere göre tekrar İra- na geçmiştir. Emir Leşker Yusuf Aptalı, Halit Ağayı Tebrize gö- törmek istemiştir. Kızıldize kar- şısında çadır kuran Tozonun a- damlarile Halit Ağa arasında münazaa çıkmış ve tarafeyn bir- birlerini öldürmeğe başlamışlar- ! sa da İranm budut zabiti ara- İ larına girerek barıştırmıştır.Bun- yakındı, Gök, pırıl pini yıldızlarla parlıyordu. Çeşme yalağının biraz ilerisinde bir sokak köpeği, kıv- rılmış uyuyordu. Rüştüyü görün- ce yavaşca başını kaldırdı. Ve sonra yanından geçen adamın kendisine aşına olduğunu anla- yınca tekrar başımı koltuğunün altına sokarak uykusuna devam etti... Vaktin ilerlemiş olmasına rağ- men uykusuzdu. Kahve çoktan kepenklerini indirmiş, ortadan el ayak çekilmişti. Ruştü, yokuştan aşağı telâşlı adımlarla ileriliyen bir gölgenin belirdiğini gördü. Bu gölge yaklaştıkça büyüyüp &tavazzuh ediyordu, kendi yanına gelince durdu; nefes nefese idi; — Affedersiniz... diyerek Rüş- tüye hitap etti.. Burada bir ka- dın doktoru varmış, biliyor musunuz? Adı Necip İbrahim Bey... Rüştü bu ismi nasıl bilmezdi, ki onu yalınız bu mahalle değil, bütün Türkiye tanırdı.. Ta uzak memleketlerden, o Anadoludan f rı Fevzi Pş. Takirdağı: 8 (A.A) — Büyük Erkânı Harbiye reisi Fevzi Pp. Hazretleri şehrimizi teşrif etmiş- lerdir. Ş. Saidin oğlu Hafi devam eden celseden sonra muhakeme 31 temmuza kaldı Ankara, 8 (Telefon) — (Şimali Kürdistan) isminde gizli bir fesat cemiyeti teşkilinden maznun mas- lâp şeyh Saidin oğlu Salâhattin ve arkadaşlarının muhakemesine bugün ağır cezada gizli celse şeklinde devam edildi. Muş ve Erzuramdaki maznunların muha- kemelari de bununla tevhit edil- diğinden bu maznunların gelme- lerine intizaren muhakeme 31 temmuza talik edildi. li kia Liman işleri Ankara, 8 (Telefon ) — Veli Beyin burada işleri çok olduğun- dan İstanbul limanını ve liman şirketi işlerini tetkike memur | komisyonunu, hariciye vekâleti hukuk müşavirlerinden Avni Bey temsil edecektir, Yağmur Ankara, 8 ( Telefon) — Öyle Üzeri yarım saat devam eden bir yağmur yağdı. Hava bulutlu geçmiştir. Çiftciye pulluk. Ankara, 8 (Telefon) — Pul- luk kanununa müsteniden çiftçi- lere dağıtılmak üzere alınacak ziraat aletlerini seçmek için İk- tısat Vekâletinde bir juri heyeti teşkil olundu. Şimdiye kadar 3 fırma müracaat etti. z ların maksadı Kızıldizeyi iza'ç ederek Ağrı tarikini durdurmak- miş. Çember daralıyor Van, 8 (A.A.) — Hususi mu- habirimizden : Zeylan ve Hacıdiri deresinde sıkıştırılan şaki gruplarını ihata eden tazyik çemberlerinin sıkış- | tırılmakta ve eşkiyanın kısmı kül- / lisinin tenkilleri ilerlemekte ol- duğu haber alınmıştır. konan sineklerin savletile, kıtın- tıya üşüşen karıncaların tahallü- kile onun muayenehanesine ko- şarlar, ondan şifa ve medet umarlardı., Doğum hariç olmak üzere as- kari kazancı günde 100le 200 lira arasında idi. Bir doğumdan 150-200 liradan aşağı para al- mazdı. Doktor, her gün Cağaloğlun- daki idarehanesine iner, merdiven- re kadar dolu olan ve kendisi- ni sabursuzlukla bekliyen müşte- rilerin arasından geçerdi. Doktor insanları adet itibari- le saymakta mahareti vardı. Ma- hir bir celep, bir koyun çobanı bile davarlarını saymakta Dok- torun omahareline çıkışamazdı. Senelerdenberi müşterilerini sa- ya saya şöyle bir göz kestirimi- le kaç kişi gelmiş olduğunu an- lardı. Kabinesine girdikten sonra Doktorun ilk işi, saatine bak- mak ve sonra müşterilerin ade- dine kabinede çalışma saatini taksim (etmekti, OBazı ogün a ii öpteri, lurdu | için * Haklarınız nerede ? Haber aldığımıza göre çen azar günü bütün İskeçe Türk- İeri toplanarak mühim bir miting aktetmişlerdir. Bu içtimada İs- keçeli ırkdaşlarımız akalliyetler hukekuna ait oesaslı mad - deler üzerinde fikir yürüt - müşler, kararlar vermişler ve mukarrerat Yunan Reisicümbu- runa, Başvekiline, âyan ve meb'- usan reislerine,Maarif nezaretine, matbuata ve akalliyetlerin huku- ku ile alâkadar olan muhtelit mübadele komisyonu umumi merkezine telgrafla bildirilmiştir. ittihaz edilen kararlardan bir kısmı müftü ve cemaat intiha- batına ve kanunlarına dairdir. Bundan maada Türk akalliyetinin barsi ve içtimai vaziyetini tesbit için Türklerin umumi bir kongre aktetmelerine müsaade istenil- mektedir. Tütün tüccarları tehlikede iskeçede çıkan “Yeni Adım, refikimizin verdiği mühim bir habere göre Garbi Tarakyadaki Türk tütün tüccarları tehlike geçirmektedirler. Birçok tüccar ezcümle İmam Süleyman, Süley- man Faik, Kâtipzade Hamdi, Halil, Mehmet Efendiler iflâs etmek tehlikesine o maruzdurlar. Bunların bir kısmının bilümum mallarını, milli banka, Atina ve İyoniyan bankası haciz ve rehin altına almış lardır. Bu beş altı tüccarın elinde ise 500 bin okka tütün vardır. Bu adamlar mahvolurlarsa as- gari hesap ile 60 bin İngiliz liralık sermaye yok olacaktır. Bu adamların oradan kalkması Türk çıftçisine, amelesine ve bü- tün Türk cemaatine büyük bir darbadır. Bu akibetin sebebi krizdir. “Yeni Adımybunların m tahlil ve ——— etmekte ve tütün tüccarlarının ne şerait dahilinde bu vaziyete düşerlerse düşsünler neticenin Türklüğe bir darbadan başka bir oOşey olarak (ogörünmi- yeceğini, bankaların bu ahciz kararlarını alabilmek için hükü- metten oetabli ovesikaları ak dıklarını o halbuki bu vesikanın M. M. komisyonu tarafından verildiği o takdirde ancak bir hukuk şahadetnamesi mahiyetin- de telâkki edilebileceğini, hiç bir hukuki kıymeti olmıyan bu Atina etabli vesikalarının Türk tüccarının milklerine haciz veya rehin muamelesi yapmak için nasıl birinci âmil olduğunu an- lıyamadıklarını işaret ve şikâyet i etihektedir. ancak beş dakik isabet ederdi. Beş dakikada bir kadm hastalığının muayenesi mümkün- mü idi?. Doktor Necip İbrahim Bey için dünyada gayri (mümkün hemen hiç bir şey yoktu... Doktor, hastasını muayene ederek reçetesini yazdıktan son- ra sağ elile vizitesini cebine indirirken sol elile kabinesinin kapısını açar, yeni bir hasta içeri alır ve ayni dakikada çıkan hastaya iki gün sonra gelmesini sıkı sıkı tenbih etmeyi unu! i Doktorun verdiği reçetenin muhteviyatı, hasta için on beşgün * kifayet (ettiği (o halde doktor iki gün sonra muayene ettiği ayni hastaya tekrar ayni reçe- teyi verirdi. Doktor işin parasında idi. Onun nazarında hasta denilen bu sürü sürü kadınların ellerine muaye- neden sonra ber halde iyi fena bir reçete sunulması icap edi- yordu. Filhakika bu reçetelerin yapılması için müşterinin kendi- sinden başka eczacıya da bir üc: © 4 Devams varf decekti