— VAKIT 7 Hariran 1730 ——— ransa ve İtalyanın çarpışma sahaları /:J Libiya , Habeşistan, Tanca ve Suri- yede iki devlet arasında reler geçti? TADI 2 > O - ol İtalyanın idaresi altındaki yer- leri nazarı dikkate (aldığımız zaman Fransa ile İtalya arasin- daki ihtilâfin menbalarını daha fazla anlıyabiliriz. Sulh konfe- ransmda İtalya Libyenin hudu- dunu tasbih etmeği istemişti, Bu sırada İtalyanlar Libyenin garp hududunu müdafaada müş- külâta uğrıyor, bilhassa yerlile- rin mütemadi tearruzlarile meş- gul oliyorlardı. Bunun neticesi olarak İtalya Libyenin içerlerine nüfuz edemiyordu. İtalyanın Lib- ye hududunu tashihten maksadı Çat gölüne kadar uzanmaktı. Fransa İtalyanın bu talebini ka- bul etmemiş ve onun cenubi Lib- yede hâkimiyetini tanımamıştı. Faşistlerin resikâre gelmele- ri Üzerine ilk yapılan işlerden biri:Libyenin teskini idi, Bu se- nenin kânunusanisinde Fizanın merkezi olan Merzuk işgal olun- muş, şubatta Gal vahası zapte- dilmişti. İtalya bu muvaffakıyet neticesi olarak daha cenupta o- lan sahalara hükmünü teşmil et- mek istemişse de Fransa Cenu- bi Libyeyi İtalyaya vermemek ü- zerinde ısrar etmiştir. Ayni ihtilâfı habeşistanda gö- rüyoruz. İtalyanlar sulh konfe- ransında Cibuti limanmın kendi- lerine verilmesini istemişler ve buradan Habeş payitahtı olan Adisababaya uzanan demiryolunu almak istemişlerdi. İtalyanlar bundan başka İngiltereden Cuba vadisi ile onun limanı olan Çi- simaoyu istemişler, İngiltere on- ların talebini kabul ettiği Malde Fransu reddetmiş, bu suretle Cibuti limanı ile demiryolu İtal- yanın eline geçmemisti. 1896 senesinde İtalya, Fransa ve İngiltere arasında Habeşistana dair bir mukavele imza olunmuş- tu, Bu mukaveleye göre demir- yolu mıntakası Fransaya, Erit- renin hinterlandi ve Somali arazisi İtalyaya, Çat gölünden istifade ek ve oradan Sudan yolu Yarım üs etvelki: VAKIT 7 Haziran, 1880 ş.m yi AA AAA AAA Depimarka devletine ait umuru hususata dahi neze- ret etmekte bulunan Der- seedet İsveç sefiri zati mealisıfatı hezreti şehriya- riye Danimarka kıralı tara- fından bir kerimesi dünye- ye geldiğini müş'ir olarak yarın bir namei mahsus tekdim edecektir . ) yapmak hakkı İngiltereye ait olacaktı. 1925 senesinde İngiltere ile İtalya yeni bir itilâfname ile kendi mıntakalarında birbirlerine yardım etmeği kabul ettiler. Fakat bu sırada Habeşistan Mil- letler Cemiyetine girmiş bulunu- yordu. Fransanın hararetli mu- zaharetine nail olan Ras Tafari, memleketlerine karşı vuku bulan bu hareketleri şiddetle protesto etmiş bunun üzerine İngiltere ile İtalya itilâflarının o Habeşistanı istihdaf etmediğini temine mec- bur olmuşlardı. Fransa bu suretle İtalyanın planlarına müdahele etmiş, Ital- yada ona mukabele mecburiye- tinde kalmıştı. İtalya 1928 se- nesinde Habeşistanla yeni bir muabhede aktetmiş, ve bu süretle Eritredeki Assap limanını in- kişaf ettirmek işini deruhte et- mişti. İtalya bu limandan başlı- yan bir motör yolu yapacak ve bu yol Fransanın demir yolu mintakasına müvazi olacaktı. İtalyanlar bu yeni itilafname ile Habeşistanın ticaretini demir- yolundan naklederek ( ellerine geçirmeği ümit ediyorlar. Fransa ile İtalyanın çarpıştığı iki saha daha vardır. Bunlar Suriye ve Tancadır. Tanca me- selesi uzun ihtilâflardan sonra tesviye edilmiş bulunuyor. Fakat Suriye mandasını ele geçirmek ümidi İtalyayı halâ meşğul edi- yor. İtalyanlara göre Fransa hiç muhtaç olmadığı bir işi deruhte etmiştir. Halbuki Italya Suriye mandasını alacak oluksa hem nufusunu arttırır, hem de büyük kazançlar temin eder. Fakat Fransanın O Suriyeyi bırakması onun aczini itiraf etmesinden başka bir şey olmaz. Bundan dolayı Fransa Surıye mandasını deruhte etmekte devam ediyor. Fransanm bu sahalarda mu- halefetile karşılanan İtalya Av rupa sahasına ve Avrupa piya- salarına dönerek orada çalışmak istiyorsa da orada da aynı mu- halefetle karşılanmaktadır. (Devami var) (*) Birinci ve ikinci makaleler düvkü ve evvelki günkü sayımızdadır. Saignda bir erbede Saigon, 6 (AA) — Endopasifik ajansına nazaran, Bolşevik lâvhalarını hamil bir çok eşhastan mürekkep bir takım guruplar haziranda birbirini müte- akip Behordaki polis kıt'asına ve sonra da Hokmon kasabasına hücum etmişler. lerdir. İlk noktada bir telef ve bir yaral ikinci moktada da İki telef yedi yaralı vermişlerdir. SİNE EN İN Şanlı bir şahit ağ kolunu ka meydan- Ss Din arala 7 bir asker, Fransız paşası, bugün misafirimizdir. Onu candan ağır- liyor, karşılıyor ve geçiriyoruz. İstanbul rıhtımında, Ankara istasyonunda, Çankaya kapıla- rında Guro, hep aynı güler yü- zü, seven kalbi ve mert kucağı buldu. Ceneral, bir Fransız kol- ordusunun başında Çanakkale kıyılarına çıkmış, saflarımıza hü- cum etmiş bir yabancı, bir düş- mandı. Fakat işte araya o kanlı geç- mişi unutturacak bir tarih, dos- lağa vücut verecek bir his ve heyecan ortaklığı girmeden, onu kendi kahramanlarımızdan biri gibi kucaklıyoruz. Niçin? Hissiz- liğimizden mi? Hayır! Yaranmak hevesinden mi? Haşal O halde neden? Bu şanlı kolsuzu seviyoruz, çünkü onun bizi sevdiğini görü- yor delillerini biliyoruz. Sevgi- den başka hiç bir sebep karışma- dan sevmek, sevgilerin en de- rin ve en temizi, Türk kalbine en yakışanıdır. Ceneralı seviyoruz, çünkü bu sevgi fidanı Çanakkale toprak- larında onun kolundan ve yanı başında yatan Mehmeçiğin göğ- sünden akan kanlarla sulanıp serpilmiştir. Guro da böyle söy- lemiyor mu? O da, Türkü sev- mek için onunla muharebe saf- ları içinde tanışmak lâzım gelir demiyor mu? İmami in komiserliğinde idare Siyaselteki — hünerini; Bâğka iade hudutlarda kahramanlığını dünyaya tanıttırmış şerefli bir as- kerin sözünden şüphe etmek haksızlık olur. Hem zaten Cene- ralın Türkler hakkındaki sevgi- sinin şahitleri sade dünkü nutkun- dan ibaret değildir. O, her fır- satta bizim seciyemizi, cesaret ve insanlığımızı öğmüş, istiklâle en lâyık milletletlerden biri ol- duğumuzu, en karanlık günlerde Şanlı kolsuz, bütün bu kıymetli dostluk şahitlerine dün bir yeni- sini daha ilâve etti. Safları bir- birine katan keskin bir hücum- dan sönra ağır yaralıları ziyaret ederken bir Fransız zabitinin minnettar sözleri anlattı, Fransız zabiti ağır yara ile yatarken yine kendisi gibi ağır yaralı fakat ondan daha gayretli bir Türk zabitinin* yarasım sar- dığını ve o sayede kan kaybe- dip ölmekten kurtulduğunu söy- lemiş. Ceneral bu heyecanlı ha- tırayı, Türkü bir kerre daha tak- dir etmek için anlatıyor. Ona bu yadı emreden histir, ki bizi de kendisine karşı sevgi ve hür- metle bağlıyor. Viktor Ügo, sağ olsaydı bu hatırayı bir ikinci şiirle ebedileştirirdi. Seyyah — ————— İngiliz imperetor'uğu ve inhi'âl Londra,6 (A.A) — İmperaturluk mat buau konferansında bir nutuk irat etmiş olan M. Loyit Corce, impratorluğu teşkil eden genç milletlerin müsavat ve istiklâ- linin bugün bir emri vai Şolduğunu ve fakat imperarorluk vahdetinin bü müsa- vat kadar temin edilmemesi » takdirinde imparaturluğun inhilâle -uğrıyacağını söy- lemiştir.. İmperatorluğu teşkil eden mil- leder bu ideali tam zamanında. tahak- kuk ettrmedikleri takdirde tarihin en büyük fırsatlarını kaçırmış olacaklarını ilâve etmiştir. Ce Ç emmeir. v5 İyileri Muharriri: Ömer Rızs Sizi asla elden kaçırmam Sinanın hain bakışı Melikenin içinde unutulmaz bir korku bırakmıştı a) RR. i — Kardeşlerin sans m Sinan geride kalan iki askeri- ne baktı ve onlara: yerde ikamet edecek! — İlerleyiniz. dedi. kü onlardan sakınmaği Bunların biri kamasını çekti | yoktur. Onlarla mi ve onu kalbine saplamak iste- | Bu gençler senin burada Gİ di,. Fakat dailerden biri hemen | fakaf Salâhattinin merdin © koşarak onun elini tuttu ve: duğunu sanarak — Seni hayvan seni, dedi, | benden yardım dilemişler Se Efendimizin huzurunda kan dök- | burada bulunmanız hayret mekten haya etmiyor musun ?.. | cek bir tesadüftür. Hiç #7 Haydi . bizim adetimiz veçhile | etmiyorum ki şimdi bu bu Bİ ilerle... lerin seni buradan kaçı İki asker de ilerlemiş, uçuru- | türmeyi düşünüyorlar. mun kenarında bir lâbze durak- O halde hepiniz biliniz bk” lamış, ondan sonra ikiside ken- | bir kimse Şeyhül ii dilerini uçuruma atmışlardı. maz. Buradan kaçmak içif 4 Dailer bu manzara karşısında | nız bir v ğ vardır. O y' el çırpar gibi hareket etmişler ve hepsi bir ağızdan: — Efendimizin adaleti var ol- sun, demişlerdi. Melike bu tüyler örpertici | birlikte çekiliniz. Bu manzara karşısında baygınlıklar | nim £ ziyafetimdesiniz. geçiriyor, kardeşler renkten ren- | zamanına kadar hepinize *€ ge, giriyorlarda. Şeyh sonra Mesrureye Bu adam hakikaten müthişti, — Kadın, bunlara refakf' Bü bir insan değil, bu bir ifritti. | Vazifeni, tabiidir ki, biliyö | Bunun kalesinde bulunmak, onun | Bu Hanım senin muhafavat #5 emri altında yaşamak tahammül | dadır. Hiç “bir iner ” edilmez bir esaretti. Bu adam | yaklaşmamasına dikkat ef" isterse, onun misafiri olan kar- Nibayet, Sinan dailerine! 4 deşleri de belki bir gün bu uçu- | ve onlara: 7 ruma doğru ayni şekilde yürü- | . — Bu üç yabancının 2 mek ve bu gayyaya kendilerini | himayem altında olduğun” atmak mecburiyetinde kalırlardı. | ediniz. Bunlar mukaddes * Fakat Zeydun içinden yemin et- | gösterilmedikçe, yalnız k# mişti, Şayet bir gün böyle bir | haricine çıkmazlar. akibetle karşılaşacak (olurlarsa Dailer ayağa kalktılar, her şeyden evvel bu Sinani da | ler, sonra tekrar oturdulaf” mahvedecekti. Mesrure aldığı emri # Sinan emirlerini verdikten ve | getirmek için yere kapandi uçuruma atılmıya mahküm ettik- | ra kalktı, kapıya doğru) lerini mahvettikten sonra sedye- | Onun arkasından muh nin kaldırılmasını ve cesedin | rilediler, bunların kartallara atılmasını emretmiş, | like, daha sonra sonra tekrar yerine oturmuştu. Zeydun dışarı çıktılar, Melike ile konuşmak sırası | geçtiler ve gençlerin gelmişti. evvel misafir edildikleri Sinan Ona dündü-ver... va yağlar. Mesrura-burada ! —5'Hâhim; döliesmin» mese» etti ve Melikeye d leni “biliyoruz. Salâhattin seni — Sizin dairenizi hazı arıyor ve aramakta da haklıdır. | gidiyorum, dedi. Ben bu b”. Sinanın gözleri korkunç bir | ikmal edinciye kadar © ışıkla parlıyordu. Bu kel'melerle | biraderlerinizle konuşunu” habis maksatlar ima ettiği aşı- Mesrure sonra Halde kârdı. Sinan devam etti; dü ve ona: — Sizin gibi muhteşem bir — Dikkat et, burada © güzellikle, Salahattinin sarayı | ların kulakları vardır. katkat şenlenir, Fakat bu sultan Kelimelerini fırlat... benim düşmanımdır. Onu şeytan (Bi himaye ediyor. Çünkü benim fedayilerim bile onun hakkından gelemediler. Belki senin yüzün- den ikimiz arasında muharebe bile başlıyacaktır. Fakat kork- mayınız: Salâhattin sizi elimden almak için istiyeceğim bahayı | vermekten âciz kalacaktır. Bu kale bir kimsenin eline geçemez. Onun için siz burada tam bir emniyet içindesiniz. Burada her arzu edeceğiniz şey mevcuttur. Ve her emriniz derhal yerine getirilecektir. Melike cevap verdi: — Benim sizden istiyecek bir şeyim yoktur. Lütfunuza teşekkür ederim. Sinan biraz düşündü. Sonra tekrar söylemeğe başladı: