ss 4 — VAKIT9 Mayıs WANKIN Fırka grubunun teşekkürü Biyik Millet Meclisi bayram tatilini yaptıktan sonra ev- velki gün C, H. F. grubu bir ictima aktetti. Başvekil İsmet Pş. Hz. bu içtimada üç, dört aydan beri hükümeti şiddetle meşgul eden iktisadi ve mali mesail etrafındaki | fnaliyetler hakkında çok uzun izabat verdi. Mevzuu bahis izahattan anlaşılan Cen mühim hakikat şudur: “ Gerek iktisadi cephede, gerek mali sahada hükümetin şimdiye kadar sessiz ve gürültüsüz bir surette sarfettigi gayretler artık ilk semerelerini vermiştir Bir taraftan normal bütçe içinden (15) milyon lira kadar mühim bir para ayırarak ziraat ve sa- nayı ve maadın bankalarını tak viye etmek, sonra İktısat vekâ- leti işlerine yeni bir hareket hamlesi vermek, diğer taraftan Düyuu umumiye meselesindeki müşkülâti halletmek için dayin- lerle iyi bir anlaşma zemini ha- zırlamak imkâni basıl olmuştur. Fırka grubu hükümetin battı hareketini tasvip etmekle bera- | ber bugüne kadar elde edilmiş olan güzel neticeyi çok kıymetli bir bayram hediyesi telâkki ederek ayrıca İsmet Pş. Hz. ine teşkkür etmiştir. Maamafih Fırka heyeti umu- miyesinde ittifakla yapılan bu teşekkürün aynı zamanda hükü- mete karşı yeni bir itimat kararı oldüğunu da kaydetmek lâzımdır. Dört beş ay evvel memleket-” te bir kambiyo ani buhranı meydana çıktığı zaman İsmet Paşa hükümeti ittihaza lüzum gördüğü muhtelif tedbirler ara- sında iki sene evvel kupon bamilleri ile imza edilmiş olan (Paris) ihtilâfını da yeni vaziyete ir ihtiyaç ve zaruretini hissetmiştir. Fakat bu ihtiyaç © ve zarureti ifade etmek bir > devlet adamı için nekadar müşkül idil Bununla beraber - hatta teşebbüsü hükümete ait olmaksızın (o dayinlerin (kendi müracaatlarından İstifade etmek ile bu ibtiyaç ve zarureti © yalnız ifade edilmekle kalmamış, ikümetin şeref ve haysiyetini a mile muhafaza etmek şar- 'dayinlere de bu ihtiyaç ve retin vücudunu tasdik etti- Ni gibi bir muvaffakıyet elde edilmiştir. Eğer İsmet Paşa hazretleri günden ziyade yarını düşünen insan olmasaydı her banği Sik suale maruz kalmamak için Düyunu umumiye ihtilâfını ağzına bile almak istemezdi. Devletin © hayati ihtiyaçlarından fedakâr- lik etmek mukabilinde İmpera- i Mİ © VAKIT 9 MAYIS, 1880 bıali caddesinde kitapçı Garabet Ağanın dükkânında satılmaktadır. » İtfaiye alayı muallimi Kont Zişniye mirilivalık rütbei refiesi tevcih buyurulmuş olduğunu La Türki yazı- yor. 1930 Bir dayak! girl Muhsinin kulakları | çınlasın ! O Kıbrıs yolu- nu tutarken İstanbulda oyun veren Raşit Rızanın tiyatrosun- da Şekerci Ali Rıza Bey, Şair Hüseyin Suat Beyi döğdü. Bundan anlaşılıyor ki artık bizde tiyatro denince hatıra da- yak getirmemek kabil olmıya- cak. Garibi şu ki tiyatroda veyahut tiyatro ile alâkadar olanlar tarafından atılan dayak- ları hep şairler yiyor. Korktum Ali Beyden doğrusu. Ben şekerci Hacı Bekirin bu hacı olmiyan oğlunu, İâtilo- kum gibi yumuşak bir zat zan- nederdim. Halbuki (Oodeğme dişin kıramıyacağı akide şekeri gibi sertmiş indirdiği bir bastonla koca tiyatroyu Gâvei zalime bir “ Lânei melâl , e döndürmüş. Acaba şekerci Ali bastonile Şekspirin ruhu, Hüseyin Suat Beyden intikamını mı aldı, ne dersiniz. ve k Lavur! azı haberler vardır ki biz yazarız, bazı refiklerimiz de, arada teklif, tekellüf olma- dığı için, bunları alıp kendi sü- tunlarma aynen dercederler. Bu mutat vak'alardan bir tanesi de evvelki gün oldu. Bakınız nasıl? Bize (Savur) muhabirimizden bir telgraf gelmişti. Orada bir hilkat » acibesinim o doğduğuna | dair olan bu telgrafı dünkü sayımıza koyduk. Fakat bir tertip yanlışı olarak bu yazıda Savur, Lavur şeklinde çıktı. Evvelki günü Politika refiki- miz bu telgraf haberini aynen almış ve kelime de gene «La- vur» şeklinde kalmış. Böyle iktibas esnasında bari bize bir telefon ediverseler de kelimelerde yanlış olup olmadı- ğım haber versek! Toplu İğne ema Ziraat müsteşarı İhsen Abidin B. Londraya gidiyor Ziraat müsteşarı İhsan Abidin Bey şehrimize gelmiştir. İhsan Abidin Bey, bayramı burada geçirecek, bayram ertesi Lon- drada toplanacak olan Beynel- milel baytar kongresine iştirak etmek üzere şehrimizden ayrı- lacaktır. e —>—> m torluk borçlarını vermeğe devam ederdi; fakat memleket bu yükün ağırlığına bir, iki seneden fazla bir zaman tahammül edemezdi, Ve ondan sonra tehlike karşı- sında belki müracaat olunabi- lecek bir tetbirde kalmazdı. Demek istiyoruz ki İsmet Paşa Hazretleri hakikaten en büyük bir mes'uliyet fedkârlığı ile ha- reket etmiş, en nazik bir mese- leye tam zamanında vaz'iyet i eylemiş, nibayet bu nazik işi kiyasetli Uoidaresi ile bugünkü muvaffakıyetli o safhaya getirmiştir. Bu itibar ile fırka grubunun tasvip ve teşekkür kararı çok yerindedir. Mehmet Asim kadar | Çalış idraki kaldır.. (girdin tevkif etmişler. Hint isyanında ilk İngiliz telâşı bu tevkif kararı ile başlamış oluyor. Düyanın belki en mazlüm ülkesi olan Hint, pek yakın- dan tanıdığı, asırlardır altın- | da ezildiği Britanya kuvvetine karşı vakur alnını kaldırdı. Elin- i de ne kanlı bir kılıç, ne henüz namlısı töten bir tüfek var. Kalp vuruşlarının, nabızlarındaki çarpışların yarattığı sert, yalçın ve kavi birlik havasından başka hiç bir şeyleri yok, Fakat tarih gösterir ki bütün ihtilâllerde her şey, bu kalp ve nabız birliğin- den doğar. Hintte ise bu aziz ve mubarek şeyden çok var. Etrafa taşacak, başka iklimleri kaplıyacak kadar var, İngiltere Gandiyi zindanlara atmış... ne çıkar? Bütün hürriyet- siz hindistanm büyük bir zindan- dan zâten ne farkı olur? Hürriyet aşkına tutulmuş, damarları bu yaratıcı sıtmanın ateşi ile tutuş- muş imanlar, tunç kapılı karanlık hapishanelerle, obayraksız bir vatan havasını ayni siyahlıkta görürler. Onun için Gandinin tevkifin- de tehditkâr bir mâna buluna- | maz. Gece yarısı, derin uyku- sundan kızıl bir meş'ale aydın- lığında ve süngü parıltıları ara- sında uyanan ibtilâlcinin göster- diği sükün bu kaynaktan sızan bir kuvvettir, Britanya hükümeti, Hint gibi 2cm Bir belasi givcüş , hu lay kolay bırakmak istemiyecek. Uğrunda sürü #ürü siyasi tetbir- ler alacak, hatta pek çaresiz kalırsa nazlı canını da tehlikeye koyarak vuruşacaktır. Fakat bütün bu gayretler (O boş- tur. Zulmün top gürültüleri arasında (hürriyet, işık olur, yanğınlarda onu res olmuş görü- rüz. Kurtuluş sevgisini sustur- mak kabil değildir. Başlarken, oGandinin tevkif edilmesi, İngiliz itidalinin sarsıl- dığına delildir, demiştim. Evet öyledir. Çünkü benim kadar İngilizler de bilirler ki Hint için sağ, dilediği gibi hareket ede- bilen Gandi, zındana atılmış mazlüm Gandiden daha az teh- likelidir. Mazlüm Gandi, şehit Gandi, reis Gandiden çok daha kud- retli ve cazibeli toplayıcı bir bayraktır. Baksanıza, kendisini zındana götürürlerken Hint milli marşını söyletmiş. Bu marş, onun vaziyeti dillerde gezecek ve yüreklerde çarpacaktır. Gönüllerde istiklâl aşkı tutu- şunca zından karanlıklarında da şafak söker. Çünkü o şafaklar kurban (kanlarının (milletlere armağanıdır. Omuzlar üstünde düşünen başlar nefes aldıkça, hayata baktıkça hürriyet kavğa- sının sonu gelmez. *Çalış idraki kAldır muktedirsen ademi Seyyah Milli meller müdürü şehrimizde| Maliye Vekâleti Milli emlâk müdürü Rüştü B. şehrimize gel- miş ve dün defterdar Şefik Beyi ziyaret etmiştir. Rüştü Bey bu- rada emlâki milliye ve metruke- | Mm ye ait işleri tahkik edecektir. e E ennet Muharrir; ; 5 Ya Hüseyn, ya Hüsey”) Mezarın içinden bem b: beyaz b adam çıktı —35— Fakat, dediğimiz gibi, bu se- fer Zikreveyh ininden çıkacaktı. Çünkü kat'i bir zafer ihraz ede- ceğine kanaat getirmişti. Zik- reveyhin başlıca adamları birçok müritlerile birlikte Dürriye mev- kine yakın bu inin bulunduğu yere gelmişler, demir kapıyı a- raya araya bulmuşlar, kapının üstündeki taşları, toprakları kal- dırmışlardır. Bunların ekserisi, bir zaman- dan beri beklenen ve bu mezar içinde hiç bir şeye muhtaç ol- madan yaşıyan dipdiri bir ölüyü çıkaracaklarını zannediyorlardı. Bunlara göre bir kaç dakika sonra bir mucize vuku bulacaktı, İşin iç yüzünü bilmiyenler, bir i kaç dakika sonra vuku bulacak harikulâde hadisenin verdiği heyecanla titriyor, kimi saralı anlar geçiriyor, kimi daha bir şey görmeden hüngür hüngür ağlıyordu. Demir kapı meydana çıktıktan sonra işin iç yüzünü bilenler de bilmiyenlere uyarak bep bir ağızdan bağırıyor, ve elleri tit- riye titriye kapının kenarlarını temizliyor ve tokmağını arıyor- lârdı. Demir kapıyı kaldırmak kal- miştı, Müritler, dailer, halifeler, bir dakika (sonra (o kavuşacakları | Mehdiyi, mezarından dipdiri çı- kacak ölüyü karşılamak için hazırlandılar. En büyük dainin verdiği emir üzerine üç beş adam kapıyı açtılar. Bir kimse içeriye bakmağa cesaret edemi- yordu. Fakat bir saniye sonra mezarın içinden bembeyaz bir adam çıkmış, bütün cemaat onun karşısmda secdeye kapanmıştı, Mehdi bunlara yerden kalkmayı emretmiş, secdeden kalkanlar Mehdiyi kucaklıyarak taşımışlar ve bepsi: — Ya veliyyullah 1... Diye bağırmışlardı. Zikreveyh, adamlarına hep birlikte hareket ederek Meb- dinin < intikamını alacaklarını söylemiş, sonra yola koyularak, uğradığı yerlerdeki müritlerin- den yeni ahitler almış. Bunların- hepside onun uğurunda can | vereceklerini temin etmişlerdi. Fakat, uğrunda bukadar kanlar | |: dökülecek olan adamın hiç bir kimse yüzünü görmiyordu. Çün. | kü Zikreveyh daima yüzü kapalı dolaşıyor, müritleri yalnız onun gözlerini görebiliyorlardı, yek gibi idi. Zikreveyhin oarzettiğimiz şe- kilde mezarından dipdiri çıkması bütün Kırmıtiler arasında şimşek sür'atile yayılmış, bu harikulâde hadise onlara yeni bir kudret bahşetmişti. Çok yakın mazinin ağlubiyetleri, felâketleri ansı- n unutulmuştu. Kırmıt , fakat | onlara da bakmağa cesaret eden | biri kendinde bir zabani * hissediyor ve mezarda Mehdinin bayrağı altında meyi en büyük saadet 9 Zikreveyhin, kendini çıkıyormuş gibi göst maksadı da etba hummalı gayreti vücude £ mek ve onu kendi maki istediği gibi istismar eti şii” Ya Hüseyin!! Ya Bağdat hükümeti kasında cereyan eden den gafil olmakla şeyler sezmekte idi. Ki” arasında bir hazırlık © apaşikârdı. Fakat bunun ” ni ve mikyasını tayin © güçtü. Bununla borabai tün hazırlıksız ve tedari balde avlanmamak içi9 7 kım tedbirler Kırmıtileri tarassut eti onlara karşı tedbirler güzide Türk kumand Soratkin zade Vasıfa mıştı. Soratkin zade dü” vaziyetini ( istikşafa fakat kat'i bir sey - mümkün olmu / i MALİ SüValid , MU; 8 dikleri şayi olduktan da onlara karşı hareki mişlerdi. Soratkınzade Suvans ilerliyerek Kırmıtilerle kaf p şıya geldiği ozaman | hamle etmeden ve hamit” ken daima: — Ya Hüseyin; Ya Hİ diye bağırdıklarını duydj Hüseyin kelimesi İrak sinin candan aşina oldul” nam idi. ; Irak halkı Kerbelâ şehidine karşı öteden but idi ve onun iz? bulacak her hareketi karşılardı. Fakat Kırmıti seyini bu Hüseyin deği ha evvel söylediğimiz Hüseyin Kırmıtilerin mi / Zikreveyhin ikinci oğlu “# Hüseyindi. Kırmıtiler ! İ ile hem keni taraftarlar” turacak, hem de bir çok lerin onlara iltihakıni edeceklerdi. 4 yl Cuma Mayıs 1930 Kurban bayre”i 5 Güneşin doğuşu: 4,50 — Ayın İmal Rİ sabah Öğle İkindi Akşam Ye) am 1240 1604 1913 ittihaz 04 Fm 5 | Ömer Ri