WEN Mütehassıs meselesi on günlerde Taymis gibi barı büyük Avrupa ga- zetelerinde (o Düyunu umumiye meselesinin vaziyetini olduğun- dan çok başka şekilde göste ren bir takım neşriyat başla” mıştır. Vakıa bu neşriyat doğ- ruadan doğruya bu gazetelerin kendi fikirlerini ifade etmiyor; mezkür neşriyat daha ziyade meselâ Türkiyedeki ecnebi ga- zete muhabirlerinin istihbaratına atfen vuku buluyor Maamafih ber ne şekilde olursa olsun hakiki vaziyete tevafuk etmiyen yazıların zihinleri teşviş etmesine meydan vermemek için biraz izahata lüzüm görüyoruz. Bir kerre Ankaraya gelip gi- den dayinler vekilleri tarafından | hükümete bir ecnebi maliye mutahassısı celbi teklif edilmesi meselesi vardır. (Taymis)in İstanbul muhabiri, dünkü (Vakıtyta O kaydedildiği gibi, bu teklifin hükümetçe red- | dedildiğini bildiriyor; gene (Tay- mis)in Paris muhabiri ise dayin- ler meclisine resmen bu yolda bir haber varit olmadığını ileriye sürerek «böyle bir haber res- men gelmedikçe meclis onu ta- nımıyacatır,, diyor. Düyunu umumiye dayinler meclisi ile hükümet arasında açılan müzakerenin mevzuu ma- lümdur: hükümet Osmanlı impa- | / ratorluğundan intikal eden borç- ların bu günkü şeraite nazaran tediyesindeki müşkülâtı izah et- miş, dayinler vekilleri de iptidai bir surette yaptıkları tahkikat neticesinde bu müşkülâtın mev- cudiyetini tastik eylemişlerdir. Bunun üzerine hükümet dayinler ve*illerinden yenı bir tesviye tarzı teklif etmelerini istemiştir; onlar bunu kabul ederek Parise | g tmişlerdir. Demekki bugün vaziyet şudur: Düyunu umumiye meclisi ile Türkiye arasında yeni bir tes- viye tarzı bulmak müzskere açılmıştır. itilâfa intizaren (tabii olarak Paris itilâ müzâkere masası üstünde kalacaktır ve şimdiki hâlde yeni bir tesviye tarzı tek- lif etmek hamillere ait oldugun- dan hükümet bu teklifin gelme- Yarım asır etcelki VAKIT Prusya kralı meşhur bü- yük Fredrikin mektubat ve muharreratı bu kerre teb ve reşrolunmuştur. Muharreratı mezkürede Petersburgta Prusya sefi- rine irsal olunen bezi teli- met şayanı dikkettir. Teli- matı mezkürede Fredrik o zaman Rusya kariciye ne- zeretinde bulunan Bestoşefi Prusya poletikası taratan. lığına celbetmek üzere ken- disine yüz elli bin talere keder rüşvet itası zimnında sefire mezuniyet vermiştir. Lö Tan gezetesi bu hu- susta diyor ki “ Fredrik, muvaffakiyet uğruna kâf- fel vesaiti istimal etmek- ten çekinmez idi. ,. üzere bir | Yeni bir i Marie Bell ve Paskalya “ Jeunes filles de Palace ,, Matmazel Marie Bell ile M. Cherles Bover üç gündür burıdıdırlır. Cuma dünü akşamı İlk piyes k “Barbler de Seville.i oynadılar. Fakat tiyatro yar ş id dântnca koridorda dedi- kâlemeler başladı artık herkes nüst değildi et, yalnız güzel bıktı, Esasen kadın olmak Bir gün rin dibine. gök yüzü- gene h ti. Meydanı boş bul rada, A. M. Bey vare ile Ma — Haberin var mı? ' giderken e de ilk oyu a ve Be YOMUŞ. grat sera akşam Gardende Ame rikada kendini Prer e. satin S Ş İ Bevle beraberdi ile misafirinin 1s etti avmnış, durmuş. dedikodular Elendim, bunda gazetelerin neş riyatınında tesi Bu . mükâlemeler var çarpışırken o biris — Yok canım, “dedi, paskalya oldu. sunuz paskalya yumuras gibi İ kızarmıştı. * Evvelki akşam W. Gabidon “ Jeunes ve Paul filles de turecce bütün arvst- pu Olarak oynadıkları va piyes hâyara Şök yakin Ve o nlebette de “ wejvkomik . id. Mösvö Bertic ile Beaulieu mükemmel idiler. Mafie twwvaletlerini pek ivi gösterdi. fakat rdu. Charles Böyer Fa. sini bekliyecektir. Eger dayinler Türkiyede tet- kikat yapmak için her hani bir maliye mütahassısı celbine lüzum görüyorlarsa her halde buna muhalefet edecek olan Türk © hükümeti olmıyacaktır. Binaensleyh dayinler meclisi is- terlerse kendi taraflarından bir ve ya iki mütahassıs getirebilirler, Böyle bir teşebbüs karşınmda hükümetin yapacağı şey müta- hassıs olmak üzere getirilen adamların vazifelerini tesbit et- i mektir, kendilerne istedikleri malümatı vermektir, hatta icap ederse bir kısım masraflarını da kendi üzerine almaktır. Fakat dayinler meclisi kendilerinin ge- tirmek istediklerı mütahassısları Türk hükümeti nam ve hesabına davet ettirmek isterlerse o vakit mes'elenin mahiyeti değişir. Hükümet dayinler tarafından davetine lüzum görülen herhan- gi bir mütahassısı kendine mal ederse bu zatın vereceği her türlü kararları ve raporları da- | ha evvelden kabul etmek gibi bir mecburiyeti manen deruhte etmiş olur. Bu itibar ile, nediyoruz ki, Türk hükümetinin hassıs celbine muvafakat etme- | mantıksızlığı pek açık olan böy- bunun üzerinde dayinler tara- fından ısrar edilmesi hiç bir havsalanın kabul edeceği şey değildir. Mehmet Asım )Tiyarno| Bell | zan | bu şerait altında hiç bir müta- | si muhtemel değildir. Ve esasen | le bir texlif vaki olmuşsa bile, | AN D) Epi jrfan hayatımız o kadar kr sır ki her yeni eser karşısın- da başka bir sevinç çarpıntısı duyuyoruz. İlmi geri, san'atı geriden 0) İ ter bir memleket için bu hali felâket şeklinde görmek, bed- binlik sayılamaz. Nabza göre söz söylemeyi hekimliğe bırak- mak ve inandığımız hakikatleri mak lâzımdir. On sene evvel, cemiyetin bün- yesini sarsan ımkılâp * hamlesi şimdi: san'at üstünde : kendini hissettiriyor. Cemiyetin bünyesi buna bazırlanmıştı, onu yordu. Fakat çekinmeden söyl:- yelim ki san'atta bugün. inkılâp diye gösterilen şeyin “bir zelze- İ leden farkı yoktur. tam bir şekil ve mana harabesi görüyoruz. l at gayesinden ayrılmamış her eseri - muvaffakiyet şartlarını pek ince eleyip, sık dokumadan - alkışlamaktan kendimizi alamı- yoruz. Dilin geğirdiği seri tekâ- mül zaten bugünün kalemlerini biraz kurbanlığa mahküm et- miştir. Gören gözler bu buh- ranlı zamanda, her varlığın kay- nayıpfıkırdadığı 'bu tekevvön devrinde . yetişen istidatlardan muhallet eser beklemezler. Bunun içindir ki: “geceden taşan dertler» is mli şiir mecmu- ası elmize geçince çoktan özle- diğimiz bir sevinç duyduk. Şair Halide Nusret 1925-1930 seneleri arasında yaz- dığı ve yırtmıya kıyamadığı eserlerini, bu mecmuada neşre- diyor. 38 manzumesi lezzet ve tesiri ayrı 38 kadeh gibi dizili; insan herbirinin mısradan basamak- larında şair gönlünün çarpın- tılı ufuklarına yükseliyor. Ben ikisinde zevkin son mertebesini tattım: « Suvarlerin “şarkisi », sert bir ahengin bestesi var. İnsari okurken kıhç parıltları çekiyor, nal sesleri kısrak kiş- nemeleri “duyuyor... İkincisinde anneliğin şair bir gönlü de engin ilhamlar içinde bıraktığını hissedip ürperiyor. “ Mucizeyi ,, © okuyuculanma, yazımdan duyduklari yorgunluğa bir mükâfat gibi takdim ediyor ve bu güzel, derin ibadet sesine başıbozuk dünya kelâmı katma- mak için susuyorum. “ Büyük kudretine pek çök inandım .. Seni tâ'içimden sevdim ben Tanrım. Gönlümde tecelli evledin sandim. Yavrumu bağrıma basarken Tanrım. Yüzü gülden pembe, güneşten parlâk Gözlerinin nuru senindir mutlak! Onun çehresinde sana sapınmak Eğer bir günahsa, sen affet Tânrim! Gönlüme takınca annelik kanat Gözlerime doldu göklerin kar kat. Her eserin güzel ve vüksek, fakat Bu çocuk en büyük mucizen Tanrım *. Seyyah ————-—— Jeneral Perşing Paris, 19 (A.A) — Jeneral Perşing Parise gelmiştir. Almanyada işsizlik Berlin, 19 (A.A) — Sanayiin muhtelif şubelerinde, bilhassa çelik, maden ve dokumacılık İ sanayiinde işsizlik artmaktadır. hoşa gitmez endişesile saklama” | bekli- | Kübizmde | Bunun için değilmidir ki san'- | Hanım | 4 Mucize ». Birmcisinde zengin, | Şen et & Muherriri : AZI LZ Ömer Rız& , Şeyhul Cebelin asıl kut desi görünmüştü !.. i Buraya girenler ii içinde sağ dönenli pek 1'de — Bunları denize atınız.. de- miş, bunlarda ölü, yaralı demi- yerek, güverte üzerinde kim varsa hepsini suya atmışlardı. Daha sonra esrarkeşlerden ölen- ler, ölmiyenlerden tefrik edil: mişler, ölenler atılmış, yaralılar sahile çıkarılmıştı. e Gerideki iş Melikeyi götürmekten ibaretti, Esrarkeşlsrin reisi kamaraya girmiş, Melikeye: — Buyurun Hanım!.. demiş, Melike bir söz söylemeden, yü- rümüş, kayıkla sahle çıkmış, esrarkeşlerle birlikte yola koyulmuştu. Bu hiç beklen'lmiyen bir hâ- dise, hiç umulmıyan bir suikast idi. Bunun mürett'pleri kaptan ve i Kıbrısa çıkan tayfa Şama fi- den ilk gemiile hareket etmiş, esrarkeşlerle muhaberede bulun- muş, kaplan muavini, birinci | kaptanın vemeğine bir çeşit ze- hir atarak onu kımıldiyamıyacak | bır hale getirmiş ve gemiyi iste- diği yere sürükliyerek onu es- rarkeşlere teslim etmişti mL) aki Cebel kalesi ve şehri Haldun, Zeydun ile Mesrure Ce'el yolunda idiler. Dişi * arslanın © tearruzundan kurtulduktan sonra Haldun, ölüm hevlile dişi sapladığı (o kılıcını (o çıkarmıştı. Hepsi zırh keydiklerinden mü- him bir yaraya duçar olmamış- i lardı. Mesrvre arslan yüzülmesini ve derisinin Cebel şeyhine he- İ diye olarak götürülmesini teklif etti.. Böyle bir hediye onlann cesaret ve kahramanlığına bü- yük : bir delil olurdu. bu hadiyeyi aldıktan sonra her halde bu gençleri daha fazla sayar, onlara daha fazla hör- met gösterirdi. Arslan yözülmüş ve tekrar yola çıkılmıştı. Bütün bir gün gidildikten sonra sağı ve solu dağlarla muhat bir geçide varıldı. Burası cebelin kapısı Buradan cebel şehrine kadar bir günlük mesafe idi. burada istirahat gerekti. Kısa bir istirahati (o müteakıp kale görünmüştü. Yolcuların burada beklendi- ğini gösterecek bir takım ema- reler vardı. Çünkü kendilerini karşılamağa çıkan bir takım adamlar görülmüştü. Gelenler, Mesrureyi selâmlıyor ve kar- deşleri merakla © süzüyorlardı. Bu gelenler kardeşlere kale yolunu gösterdiler ve onlara rehber oldular. Yolcular kaleye © girmeden evvel misafirlere mahsus yere sevkedilmiş, orada onlara ye- mek ikram olunmuş ve o gece * orada geçirilmişti. | muavini »le tayfalardan biri idi. | arslanın ogögsüne | Şeyh | sayılırdı. | Onun için | geçide girilmiş, geçidin nihaye- | tinde büyük kayalar üzerindeki | azdı | Ertesi gün yeniden yol İ başlamış, güzel ve münbit “ | dilerden geçilerek iki sasi | dılmişti. Yolda bir çok &* görülüyor ve köylüler t8! | rında çalışıyorlardı. Her” den geçtikşe köyden © atlı gelerek yolcuları dur yor, fakat Mesrurenin te tu ile yolcular yollarına # | ediyorlardı. Filbakika bul rehbersiz veya davetsiz gf i imkân yoktu. Böyle bir cür'at eden daha ilk mahvolurdu. Artık yokuş aşağı inili / Manzara pek güzeldi. Gözüf tidı boyunca yeşil köyler, lar, zeytinlikler, bağlar gö yordu. Bu uvanın ortasındif dağ yükseliyor, her tarafı olunan bu dağın üzerinde adım | evler ta tepeye uzanıyor, dağın tam tepe ağaçlar görünüyor, bunlar rafında müteaddit kuleli bif le bulunuyordu. İşte Şeyhul Cebelin defi | gahi burası idi. Buraya lerin içinde pek azı sağ Mesrure iki kârüeş vünü ne umuyorsunuz?.. Ara bulacakmısınız?.. Eskiden amcamza dost olması çıkar. Amcanızın tanıdığ! zaten öldü. Bu günkü bambaşka bir adamdır. B* bin sizi öldürmiyeceğini, © sizi esir almıyacağını ” ledi Kaan kadar e biliyorsunuz?... Liz Londra muahedes' Amerika âzasl; Vaşington, 19 (A.y) “ âzasından M. Borahın d muahedesinin tasdikine olduğu söyleniyor. Ays” © riye encümeni reisi muahedenin tasdikinde” teknik noktalar hakk müzakere (yapılmasını ve Amerikan bahriy' il nispetlerin tayini hakkın” | mız kongreye ait olduğu” lemiştir . “VAKIT. INTAKZ / ni ye 1930 Sabah Öğle İkindi 344 iziz 1600 ni mn m Bugünkü ba” Bugün rözger müiehi”” açık olacatlır