—— 4 — VAKIT TI Nisan 1930 YANKI İnşaat işleri mumi iktısadi buhrana kar- şı bükümetin aldığı ted- birler arasında inşaat sinin ds mühim br mevkii var- dır. Çünkü bir taraftan hükü metin, diğer taraftan hnsusi idarelerle “belediyelerin bütçe- | lerinden inşaat ve imarat na mına sarfedilen paraların ikti | sadi buhran vaziyeti üzerindeki tesirini inkâr etmek kabil de- ğildir. Herkes muahedesi yeni bir sulh devrine grdiği zaman bilhassa Garp vilâyete- biliyor ki (Lozan) İ mesele- ile memleket artık | rimiz emsalsiz bir tahribat felâ- | ketinden yeni kurtulmuş, İzmir, | Manisa ve saire gibi bir çok şehirlerimiz müthiş bir istilâ yangınından yeni çıkmış bulunu- yordu. Zaruri olarak buralarda bir inşaat faaliyeti başladı. Diğer taraftan idaresi tarihi bir emniyet zaru- retini takip ederek devlet mer- kezini Ankarada tesise karar verdi. Bunun üzerine bu yeni idare merkezinde bugünkü ve yarınki ibtiyaçları tatmin ede- cek yeni binalar ve tesisatlar inşasına koyuldu. Üç dört sene içinde bu su- rete (yapılan binaların mali noktai nazardan ehemmiyetini anlamak için yalnız Ankara, İzmir ve Manisada gerek devlet ve belediyeer < bütçesinden, gerek halkın kesesinden inşaata sarfedilen paraların yekünunu düşünmek kâfidir. Zira bu yekün şimdiden ( 100 ) milyon lirayı tecavüz etmiştir. Esasen mütedavil sermayesi fakir olan mem eketimiz on, on beş sene harp afetine maruz kaldıktan sonra az bir zaman içinde yüz milyon lirayı mütecaviz bir pa rayı gayri menkul servet haline kalbedince iş sahasında kredi ihtiyacı birden bire artmıştır. Zaten mevcut olan imkânlar bu ihtiyaçları temin edemez bir hale gelmiş iken kuraklıktan ve kıtlıktan, cihan iktisadi buhranı- ın akislerinden, gümrük tarife- sinin tebdilinden mütevellit buh- ranlar piyasayı bütün bütün da- raltmıştır. Binaenaleyh hükümetçe mevcut mali tedbirler a'ınırken inşaat işlerini de nazarı dikkate almak Zârursti vardır. “ap>ii lürkiye gibi bir mem- leket için her ne şekilde olursa osun inşaat ve imarat işlerini kat'i bir şekilde kesmek mezuu baksolamaz. oBahusu (esasen başlanmış olan ve nibayet bu | sene ikmali mümkün bulunan inşaat teşebbüsleri vardır. Diğer “VAKİT H NİSAN 1880 ““ielâheti adliye üzerine müzekere etmek üzere geçen cumartesi günü İn- giltere sefarethanesinde içtima eden süferanın bu meseleyi tetkik etmekte olen tercümanlar komis- yonuna cenibi Babialidan bir memur irsal olunme- sını tavsiyeye karar ver- miş olduklari mervidir. Cümburiyet | İ Herremşahla & ennet,. a 9 ğ Cennet Fedayilerinin hülâsası: ( Salâhanin ie beraber harplere giren İ Bedii bir gün hükümdarın güzel yeğeni | Endülüse | beraber kaçtı Orada evlendiler” ve bir kizlari u sırada Öldü at için giti, oldu, Fakat Hurrem Sulâhattin, Hurremin kızını çalışıyordu. Aradan 20 sene geçmiş ve bu kız büyümüşrü O Salâhattin bu Kızı getirmek kaçırmak — için 4041 bir gemi ile hareket eden bir heyeti Endülüse gönderdi Heyetin aldığı cevap menfi o'duğundan reis Hayder kızı kıçırmağa teşebbüs eni ve muvalfak oldu Bedil Berata ve Seyhülcebe ti, ler amcalarının verdiği bir yüzüğü kul laharak onun ya Iki kardeş, Haldun ile Zeydun. maksatla Beruta çıkular. | Yalnız ara yerde Haldun onun herkesten evvel bir kayık bularak sahile çıkacağmı sex mişti. Bir iki saat sonra Haldun ile kardeşi sahilde idiler. Tabil bir hana inmek lJâzımdı. Genç- ler düşünüyor ve yol gösterecek bir adam araştırıyorken kendi- lerini kolladığı ve gözetlediği anlaşılan uzun boyiu; kapalı yüz'u bir kadın gördüler. Yanı başında bir merkep sürükliyen bir adam vardı. Merkebi sürükliyen erkek ge- nçlere yaklaşmış ve eşyalarını alarak (Omerkebe (o yük emiye başlamıştı. Gençler ona ma“ ni olmak isüyerek eşyalarını bırakmasını söylemişler, fakat o da kenarda duran boylu ve veva hu- erzadelerini Bun- buna kan rdımını istiyeceklerdir. bu taraftan zaruri bazı ahva de bile ihtiyaç görülebilir. Sonra bir kısım şimendifer gbi milli müdafaa veya istihsal programı cümlesine dahil inşaat mevzuu babsola- bilir. Fakat bütün bunlarla beraber bir taraftan hükümetin, diğer taraftan belediyelerin ve büsusi idarelerin inşaat işlerinde çok ibtiyatkâr olmaları lâzım gel mektedir. Vakıa daha evve! hükümetçe verien bir karar döviz mübayaasını icap eden her türlü (o sarfiyat kontrol altına alınmıştır. Bu karar tabii olarak inşaat muamelelerinin de tahdit edilmesi odemektir. Mazwafih inşaat işlerinin tanzimi bir mem- leketteki mütedavii ve sabit sermayelerin nisbetini lüzumlu bir Oderecede muhafaza et- mek noktai nazarından o kadar mühimdir ki sırf bu maksatla vaziyetin bir kere tetkiki ve w- mumi bazı mukarrerat ittihazı çok faideli olacaktır. Bu arada meselâ İstanbul için her sene bir milyon lira ka- dar bir para sarfını icap eden ve Emanet bütçesinde tehlikeli | bir açık vaziyeti ihdas eyliyen kanalizasyon meselesi hakkında da ciddi bir karar verilmek ik- tiza edecektir. Mehmet Asu yüzü kapalı kadını göstermişti. — —— Muharriri : Ömer Rıza Butatlı sesli, yüzü kapalı kadın kimdir? “ Senden ne hayır umulur, sen zaten Şeyhülcebelin casusu değil misin? iğ I Gençler ona döndüler: I danda o'acaklardı. mucebince | i kötü kötü söyleniyor ve bu ya- * kışıklı kadına tecavüz ediyordu. — Affedersiniz hanım, bu a- dam eşyamızı,.. — Evet benim hanıma götü- recek. Orada rahat edersiniz. Han, hem ucuz, hem temiz ve iyidir. Sizin de aradığınız bu değil mi... Iki kardeş biribirlerine baka- kaldı ar. Bu uzun boy'u, kapalı yüzlü kadının ne ahenktar ve ne can alıcı bir sesi vardı. Fa: | kat bu tatlı ses ikisini de kor- | kutmuştu. Oo Acaba kendilerini bu tatlı sesin sahibine emniyet etmek caiz midi... Bu tatlı ses gizli bir tuzak olmasın. İki kar- deş düşünürken hama! eşyayı merkebe yüklemiş ve hayvanı | sürmüştü, Kardeşler çaresiz ha- mahı takip ettler, yoksa eşya- Fakat bu kadın kalabalık içinde ilerle- dikçe herkesin ona yol açtığı i Haldunun gözünden kaçmamış- tı. Kadın biraz ilerlemiş, onu bekliyen bir katıra binmiş, son- ra onların gittikeri yola düş- müştü. Bir müddet ilerledikten sonra büyük bir kapıdan giren yolcu- lar meyva ağaçlarile süslü olan bir bahçeden geçerek beyaz bir evin önünde durmuş'ardı. Yüzü kapalı kadın burada katırından inmiş, katırmı zenci uşağına vermiş,sonra iki misafire dönerek yüzünü açmıştı. Kadın genç ve güzeldi. Yirmi beş yaşında var yoktu. o Güzelliğini şahane bir vekar, ve ciddi bir azamet tez- yin ediyordu: —Benim evim mütevazı bir mi- safırhanedir. Hacılar ve tacirler buraya inerler. Burası sizin gibi asil gençlere lâyık değildir, fakat hizmette kusur etmiyeceğim. Haldun cevap verdi: — Biz de böyle bir yer arı- yoruz. Çünkü maksadımız hacce gitmektir. İstirahat edersek memnun ve müteşekkir kalırız. Acaba her gün ne hediye edeceğiz... — Bizden memnun kalırsanız fiatta uyuşuruz. — Teşekkür ederiz, bizim gi- bi gariplere gösterdiğiniz mih- vannuvazlık sizin iyiliğinize de- lâlet eder. Hamal gençlerden fazla bir ücret istemişti. Han sahibesi onların fazla para vermelerine mani oldu. Hammal ile bu es- rarengiz kadın arasında mühim bir kavga başlamıştı. Hamal Haldun istenilen parayı vererek hamali savmak istemiş, fakat han sahibesi ona istediğini ver- memekte ısrar ettiğinden hamal hiddetine mağiüp olarak: — Zatan senden ne bayır umulur, sen Şeyhül Cebe'in ca- susu değil misin?. Demişti. (Birmeai) Şikâyet kâfi mi? (geeçliğin okumadığından sık sık şikâyet riz. Doğrudur. Son zamanlarda en az iltifat gören şeylerden biri de kitaptır. Delikanlılar şöyle dursun gençlerimiz bile | bu fena illetten kurtulamamıştır. Şehri dolaşınız. Bakkal dükkâ- nından çok kahvehane görecek- siniz, En tenha, en ıssız mahal- | lelerde de bunların karanlık ve kirli çatıları ile karşılaştırırsınız. Memlekette camilerden sonra | en erken açılan yerler orala- ndır ve muhakkak ki mabet lerden çok müdavimleri vardır. | Bütün gün her saatte müşteri bulurlar. tava gürültüsünün baş ağrıtan şamataları arasında nasıl ve niçin dururlar? Buna akıl erdir- mek hayli zordur. Birkaç se nedir bu kahveler birer tezgâh başı ile eski koltuk meyhane- lerini de kendilerinde cemede- rek iki kere zararı tehlike mih- rakarı odular. Kirli havala- rile bünyeleri, çirkin sahnele- rile ruh ve vicdanları zebirli- yorlar, Bunları görmüyor muyuz, yok- sa görüp de mij susuyoruz bil- mem? Bildiğim bir şey varsa, bunlarla uğraşacak zamanı çok- tan arkada bıraktığımızdır. Hele bazıları var ki baştan başa gençler, hatta yeni yetiş- melerle dolüp boşalıyor. Bu mel'un yerlerin, çocuklarımızı mekteplerinden, (yuvalarından çekip alan cazibesi nedir? Ne zaman harsimizden ko- nuşsak, söz, hep buraya takılır kalır. Dün gene böyle konuşu- lurken hatırıadım ki sade şikâ- yet yetmez. Afete uğramış genç- liğin hangi sebeplerle oralara düştüklerini aramak lâzımdır. Bugünkü O çocukları okuma- mazlıkla, heyecansızlıkla itham etmeden evvel, bizler onlara karşı vazifelerimizi kusursuz yap- malıyız. Eğer bu şart'ar hasıl olduktan sonra da gene şimdiki nankörlükte devam eder erse, o zaman alınlarına çürük damga- sını vurmak o bakkını benimsiye- biliriz. Gençlik okumuyor! Diye bağ- rışıyoruz. Evet okumuyor. Çünkü meyi, nerede, nasıl okuyacağını öğrenmemiştir. Bunları temin etmek tam manasile bizim vazi- femizdir. o Divanyounda (bu toprakla hiç alâkası olmiyan bir millet, bir okuma odası açmıştır. Hangi saatte geçerse- niz geçiniz ıssızlaştığın göre- mezsiniz. Kendi umumi kütüpane- lerimiz iki ölü dile mezar olmaktan başka hiç bir işe yaramaz. Yahut sade ilim adamlarını doyurabilir. Ne olur Amerikalıların oOkurduğu o esas üzerinde Şehremaneti de beş on okuma odası açsa. Bu gibi yurtların kitap, mecmua, gazete masraflarıda büyük bir yük teşkil etmez. Bulgaristanın her köyünde bile bu türlü kütüpe- neler varmış. Muhitin hazmedeceği kitap ve eserleri taşımaktan yarın geniş faydalar doğar. Toy gençlikten ilim aşkı, âlim sabır ve feraga- tini beklemek haksızlık olur. On'arı en kolay, en alımlı vası- talarla okumağa alıştırmalıyız. Sade şikâyet yetmez, biraz da kendi kusurlarımızı görüp söyle- mekten çekinmiyesim, Seyyah ede - | Pis nargile kokuları | KEİ GÜZEL: Yürü kulum! | A'sh kimseye “yürü kul! demesin. Şimdiye k#*” erkekler, ihtifallerde bu bit uğramış gibi kocaman şebri taraftan bir tarafa katede Bu gü ise kadınlarımız ahmetten kalkıp birkaç durakladıktan sonra Tak kadar uzanacaklar, orada tuklar o söyliyecekler, | abit çelenk takacaklar. Şimdiye kadar yalnız e tarafından idare edilen be yenin o gayretsizliği (yüzü yamrı yumru kalan İsti caddelerinde şık ve dar pinlerle yürümek, hem de tanahmetten Taksime kadar rümek, temin ederim ki bü kalbeşer bir fedakârlıktır. mafıh belkide Kadın birliği; tezahürat günü yürüyüşe işi edecek olan hanımlara bol | fera bayakkabıları yaptırm Siz ne derseniz deyiniz, $ fazla yaş yaşamak, fazla ted” sahibi olmak faydalı şeydir. | Nezihe Muhittin Hanım mız, işin bu sahadaki güçlüğ”! bildiği için alaya Taksimde | il i tirak edecek ve kıyak bii i tuk söyliyecekmiş. Uzun bir yol yürüyüp duktan sonra nefes nefes€ lenecek nutukların yanında " zihe Hanımın sözleri Demo” sözleri gibi görünecek! , Toptn İF Miting Bu sabah Sult ahmette yapılı! Kadınların mitingi bu saat 9 da Sultanahmet ©“ nında © yapılacaktır. i tarafından nutuklar öylemi sonra kadın kalabalığı E* Fırka, Vilâyet binalarının y beşer dakika tezahüratta “ nacaklar, bilâhare Tak derek abideye bir çelenk * caklardır. İzmir Kaydi Dün şehrimize ge” Son zamanlarda kua gelen iktisadi çare bulmak için teşe?” bulunmak üzere İzmir wi. odası reisi Balcı zade Beyin riyaseti altında bir Ankaraya gitmişti. gi Heyet dün şehrimize yalnız heyetin kâtibi Ankarada kalmıştır. “VAKİT, INTAKY Cuma N'san 1930 Güneşin doğuşu 5.29 Ayın doğuşu 1651 — Namaz vaki al ii saba» Öğie İkind vE gi, 400 1215 1557 ON açık olaca'fır;