9 Nisan 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

9 Nisan 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 e 4 — VAKTT 9 Nisan i da bu heyecanda bisselidir . Ve PA ST UNEARDAR “SEYAHAT: Nasıl ve niçin? e gömülmüş kimbilir ne (o körkunç facialar vardır. Fakat bunların çoğu, 24 man sisleri altında eriyip kayb- olür. Bazılarıda vardır ki hal kın rubunda derin bir gam de- nizi yaratır ve her yıldönümün- de bu deniz dökülen gözyaşla- rile kabarıp dalgalanır. Kerbelâ vak'ası bunlardan biridir. On üç asım ağır mermer kapaklarını kanlı mezarların üstünden alarak her yıl islâm dünyasını sarsan Kerbelâ vak'ası, her milletin yüzlerce defa geçirdiği hailelere nispetle yangına karşı kıvılcım gib: bir şeydir. Ama din heye- sanının adeseleri bunu mikroskop- Jar arkasından seyrettirip bü- yütüyor . Kumları üstünde o vakitler bir damla Türk kanı akmıyan bu yer için Türk edebiyatı ne coşkun ve hakikaten ne güzel eserler yarattı. Ne Çanakkale, ne Sakarya ka.emlerimize bu engin uğultusunu vermedi. Öyle sanıyorum ki H. Hüseynin dini hüviyeti kadar omazlumlukları işte aradan geçen bu kadar zamana ve mefküre farklarına rağmen bir hadise, daha doğru- su bir Karar beni bu mevzuda konuşturuyor. Acemistandan gelen bir ha- bere göre Pariste ölen şah Ah- met Kerbelâya gömülecekmiş. İranın Abdülhamidi Mehmet Aji- nın oğlu, acaba niçin o mukad- des yere gömülüyor? Kerbelâ eğer Şarkın «Panteon»u ise, "Ahmet "şahın böyle bir tebcile” lâyık hangi mazhariyeti vardır ? Şah, Pariste uzun bir sefahet bayatı sürdükten sonra ölmüştü. Hakkında frenklerin yazdıklarına bakılırsa Pompeinin fücur man- zaralarını tekrar canlandırmaktan baçka bir şey düşünmezmiş. Altın yağmurları döken bir bulut gibi en yüksek barlarda, “Kriyon,larda yan gelen bu ko- vulmuş haşmetlinin çapkınlık gü- nahlarını illetlerle vakitsiz çürüt- tüğü gençliğine bağışlasak bile, ölümünden sonra on. milyarlık mücevherat bıraktığını nasıl af- fedebiliriz? Yıllarca debdebe içinde yaşa- dıktan sonra yine milyarlar bı- rakan şah, olsa olsa hırsızların şahıdır. Buna nasıl ve niçin Ker- be âda mezar kazılır, türbe yap- mağa kalkışılır? Zavalhı Şark! Sen ne zaman bu kâbustan uya- nacaksın?.. Seyyah Yarım asır evvelki - VAKIT 9 NİSAN 1880 Bebieli terikile Sirkeci ceddesine kadar merküz gez fenerlerinde gazların sair ocaddedekiler | gibi yanmayıp ziyası ez oldu- guna dair matbuamıza ge- len bir varaka üzerine ettiğimiz tetkikatta hava gazı dalma yukarı sühu- letle çıkıp yokuş aşağı güç inmesinden neş'et eylediği ve mazmafih ana dahi bir çare erenmak üzere bulunulduğu anle- şılmıştır. 1930 ! kadar Günün siyaseti Fransız meciisinde Fransız mec isi meb'usanı ni- san muvakkat bütçesini kabul ederek biraz daha müddet ka- zandıktan sonra tütçe müzake- resine devam ediyor. Cereyan eden müza'eralta en şayan: dikkat noktalar bütçe- deki erkamdan ziyade her bir nezaretin bülçeri müzakere edi- lirken mec iste mevzuu bahsolan mubte'if teşrii mesnildir. Bun'ardan bir tanesi ayrıca şayanı işaret görülmektedir. Bu mesele hakkındaki münakaşayı komünist M. Berton gibi en sol cenaha mensup ve muktedir bir avukat idare etmiş ve ik defa olarak dığer fırkalar ara- sında taraftar bulmağa muvaffak olmuştur. Mesele şudur: Meclis hükkâ- mın terfihi hakkında ksrar itti- hazını kuvvei icraiyeye terket- mek veya bu hakkı kuvvei teşri- iyede alıkoymak © şıkiarından birini ihtiyara davet editiyordu. Hükümet bu sa âhiyeti meciisten almak arzusunda olmakia bera- ber müzakeratın (o neticesinde kabineye itimadı ileri sürme- mişti. Radikal sosyalist fırkası lideri M. Kamil Şotan meclisin kendisine (o terettüp eden bir hakkı kuvvei oicraiyeye dev- retmesinden birçok mabzurlar tevellüt o edebileceği iddiasında bulundu. M. «Şotan» bu bapta bir takrir kaleme almış ve takri- rini muhtelif fırkalardan kimselere imzalatmağa muvaffak olmuştu. Hali hazırda ettiği ekseriyete mensup olmakla beraber bu takrire imza koyan meb'uslar M. Tardiö tarafından Şiddetle tevbihe uğradılar. Neti- cede hükkâmın terfihi hakkında karar ittihazı icra kuvvetine bi- rakıldı. Meclis müzakeresinin bu nok- tasında Berton hükkâmın terfi- hinin düşünüldüğü bir sırada kuvvei adliyenin hürriyeti şahsi- yeyi takyit salâhiyetinin tayin ve tesbiti talebinde bulundu. Hatip bir bâkimin maznunu (ancak firar tehiikesi karşısında tevkif edebileceğini ve fakat böyle bir teh'ikenin mevcut olup olmadığı poktasının — tesbitinin bâkimin vicdanına terkolunduğunu söy- ledi, Bu suretle bürriyeti şahsi- yei takyit hâkimin vicdani kararına bağı bır keyfiyet oluyor. M, Berton bir Cezayirlinin hâkimin (Oemrile (muvakkaten tevkif ve bir müddet sonra usulden olan istievaba bile tabi tutulmadan tahliye olunduğunu bir misal olarak anlattı. Hâk'min hakkında şüphe edi- len kimseye karşı alacağı tedabir kanunda tasrih edilmiyerek bu bapta karar alınması hiükkimin keyfine | bırakılırsa, buniar ne nezih vicdanlı olsalar, zabıta raporları ile doğru yanlış, mantıklı mantıksız haber erden başka bir hüccet obulamıya- caklarından oferdin hürriyeti, daimi bır tehdit altında bu- lunur. Aylarca zaman mahpus ! kaldıktan sonra hakkındaki de- iâilin bayali olduğu meydana çıkan “ Almazyan ,, bu surete bir müstantik ile birkaç acul ehli hibrenin kurbanı olmuştur. M. “Berton ,, komünist olma- sına rağmen itirazatı meclisin birçok grupları tarafından hüsnü kabul edildi. Maamafik müza- keratın tarzı cereyanından görü- kabinenin istinat | ennet, SAY vE onu istirdat için Cennet fedayilerinin bülâsası: ( Salâhatrin ile beraber harplere giren Bedil büyük bir itimat kazanmıştı, Fakat bir gün Bedil hükümdarın o güzel ye- geni Hurremşahla beraber o kaçt. En- dülüse giti. Orada evlendiler. Bir sene sonra bir kızları oldu. Salâharrin, bu Kızı istirdat için Çalı- gıvordu. Arsdan 20 sene geçmiş ve bu kız büyümüştür. “© Salâhactin bü. kizi getirmek - veya Kaçırmak “için “bu süsi bir gemi ile hareket eden bir heyeti Endülüs gönderdi. Heyötin başında olan Haydar, Bedili Ziyaret etti ve Salâhattinin mektubunu ve bediyelerini verdi Mektupta Bedil ile kızı Şama davet olunuyordu. Bunlar bir cevap vereceklerdi. Verilen cevap menfi olduğundan Mazder terti- bat alarık kizi kaçırmağa teşebbüs eti) Çok geçmeden bütün ev hal- kı yere serilmiş uyuvorlardı, Uyumuıyanlar Haydar ile uşağı idi. Haydar herkesin muvakkat bir uykuya (daldığım (o anladıktan sonra . adamlarını içeri aldırtmış ve işe başlamıştı. Haydar öteye beriye (o möbetçiler (bıraktıktan sonra Melikenin odasına gir- miş, onu bir abaya sararak taşımıştı, Bir kaç dakika sonra “hepsi dışardâ idiler. La Esasen“ bir * koya nazır. olan evin sahilinde bir kayık bekli- yordu. Haydar ile adamları ka- yığa girmişler ve son sür'atle gemilerine girmişlerdi. Gemi za- ten hazırdı, Bır saat sonra kü- rekçiler işlerinin başında çalışır- kille sökanlir de açılıyor ve yolcular uzaklaşıyorlardı. Sabah olmadan gemi Kartacenadan hayli uzaklaşmıştı. Sabahleyin kendine gelen Me- like birden bire vaziyeti an amı- yarak şaşırmış, fakat Haydar va- ziyeti ona kısaca anla in. Şa- gidiyorlardı. Korkuladak m bir şey yoktu. Onun babası ve amcazadeleri sağ ve salimdiler. Berutta bir han Ertesi gün Bedil ile biradar- zadeleri daldıkları derin uyku- dan uyandıkları zaman ilk veh- lede bir şey anlamamamışlar, yalnız misafirin yok olması on- lar nazarı dikkatini celbetmişt'. Daha sonra Melikenin odasından çıkmadığı görülmüş, o da aran- mış, fakat bulunmamıştı. Misa- firin kaybo'ması ile Melikenin odasında bulunmaması arasında elbette bir münasebet vardı. Melikenin bir takım tertibat ile kaçırıldığı anlaşılıyordu, fakat lüyor ki meclis hükkâmın tevkif salâhiyetinin tahdit ve tesbiti noktasına yanaşmamış ve şahsın hürriyetine tecavüz edilmemesi hakkında temenniyatta bulun- makla iktifa etmiştir. Bu müna- kaşa ve müzakereler 93 ibtilâ- lini doğuran Fransada, bile he- nüz ferdin hürriyetini müdafaa için sâzım gelen abkâmın tesbit edilemediğine en bariz bir delildir. MH. Gayur Muhepriri OKAY e levileri : Ömer Rıza Melike,nihayet kaçırılmış, gemi hareket etmişti Kızın babası ve amcasının oğulları kimin yardımını istiyebilirlerdi ?! ... onun hemen yola çıkarıldığı keşfedilmemişti. Şehrin her hanı, her tarafı aranmış, fakat Şam- dan gelen tacir erle gemilerinden | bir ize tesadüf ounmamıştı. | Demekki Melike bu gemi ile götürü müştü. Bunda şüphe yok- tu, Bedil ile biraderzadeleri vazi- yeti düşünmiye ve müzakereye başladılar. Zeydun mut'aka am- cazalesini istirdat etmek ve geri getirmek fikrini ileri sürü- yor, Haldun da onun fikr.ne mulavaat ediyordu. Fakat buna iskân varmiydi?,. Salâhattin, Me- hkeyi tekrar bulduktan sonra onu iade eder midi?, Annesinin bir eşi olan Me ike Eyyup hani- danının göz bebeği olacaktı. Bedil yirmi sene evvel yaptı- ğının cezasına uğradığını göre- rek bir şey demiyor, ve için için hıçkırıyordu. Fakat bu iki gencin Melikeyi bulmak ve geri getirmek için gösterdikleri te- | halök karşısında onun aklına |: bu gençere yardımı dokunacak | bir çare gelmiş, Bedil yesin | Verdiği fütür ile bu çareyi İfşa etmişti. | Beş yüz elli iki senesinin | muharrem ayında (Salâhattin İsmaililerin kalesine karşı hare- ket ederek kendisine karşı hazırlanan sui kastların intika- mını almak istemişti. Bedil, onun- la beraberdi. Salâhattin İsmai- lilerin köylerini tahrip ettikten sonra onların asıl kaleleri olan Masyasa hücum eylemiş ve İs- mailiterin bu en büyük, en müs- tahkem mevkilerini teshir etmek İstiyordu. Her tarafa mancınık- lar Okurulmuş Ove muhasara son derece şiddetle tatbik olun- muştu . İsmaililer bu tazyıktan kurtulmiyacaklarını anlıyarak bir buruç hareketi yapmak istemiş- ler ve kılıçlarını çekerek çikmış- lardı. Vuku bulan müthiş mu- barebede Bedil o kadar ilerle- | miş ve duşman saffını o kadar yarmıştı ki bir aralık Cebel şeyhile karşı karşıya gelmiş ve onun kim olduğunu bilmeden üzerine yürümüştü . Şeyhul Cebel Bedilin, kuvvetli hamleleri karşısında mahvolmak üzere idi. Bedii kılıcını kaldıra- rak onu kafasma indirmek üze- re olduğu anda Şeyh onun dar- besinden tevakki için yere ka- panmış ve Bedil onun üzerine düşmüştu. Bedil zerre kadar şaşırmıyarak hançerini çekmiş ve şeyhi öldürmek istemişti, | Fakat şeyh, Allah aşkı için onu öldürmemesini niyaz etmis, Be- | dil bu kutsi ant karşısında onu | bırakmış, bu sayede şeyh kaç- A İZE e NANE “AMR m | yip bir meb'usla evlenmek mağa ve kalesine ilticaya vakıt bulabilmişti. Bundan sonra Şeyhul Cebel Salahattinin da- Şihahuddine iltica ederek sulh için tevassutunu rica etmiş “GELİŞİ N lira ii Neyi bekliyormu akında evlenmek vermiş olan bir görüp sordum; A — Yakında” ziyafete; gi muyuz? j : — Yakında evienecek © © lim! i Hayret ettim: — Hani, dedim, bu işi b aya kadar yapacağını sö dun ? Arkadaşım güldü ve iğilerek : — Niyetim öyleydi, an geçtim, dedi, biraz daha rındeyim. Sfenks ! izim Fikretin son deki dertlerinden de ötekinden berikinden 4 hakkındaki fikrini o so Bugün de bizim Seyyahın bi susta ne düşündüğünü Seyyah, kalemi eline aldı, evirip çevirdikten sonra ! dönüp : — Kadın için söz bir Sfenkstir, odiyece ersin ? diye sordu. ne GESYES SEBELES SEE — Aman, dedim, vaz çünkü Sfenks çirkindir. ları kızdırırsın! Ömer Rıza da odada raz etti; — Hayır, Sfenks çirkif! ğildir! 7 Arkadaşım, on beş, © senedir Mısıra gitmemişti” ise geçen sene orada idi vap verdim: —Sen onun gençlik za” bilirsin; şimdi çirkini © * karak bütün Eyyup öldürmekle (Omeşgul o bildirmiş, Salahattin bil; işi halletmek üzere olmuş ve sulh aktolunmuf” Vakadan birkaç gün ' Bedil evine döndüğü * odasında mübürlü bir muş, bunu açtığı zaman bir mektup ile bir mıştı. Mektup Şeyhul v Şeyh hayatını esirgeyen * kendi yüzüğünü gönderi) başı sıkıldığı bir dakik yüzüğü kullanırsa disine yardım olunaci her istediği işin

Bu sayıdan diğer sayfalar: