” a — VAKIT 20 Mart 1930 —— Güneşteki lekeler Bugün iyi olan hava yarın niçin bozuluyor ? Bunun bu lekelerle alâkası var mı, yokmu: ? Yazan : Fatin B. emste arasıra küçük küçük lekeler müşahede edildiği ve takriben 11,5 senede bu Te- kelerin adedi veya satıhları mec- muu bir azamiden ve bir” asga- riden geçtiği her kesçe bilinen a işidilen bir hadisedir. Bu lekelerin sureti husulü tamamen izah edilemediği gibi 11,5 sene- | de devresi esbabıda şayanı ka- bul bir sürette izah edilmiş de- ğildir. Şemste bu Tl senelik ta- havvül yalnız tekelerde görülmez lekelerle beraber Falocculı, Facul ler, indifaat ve ekilili şemsin ser- guç ve fiyfılarıda ayni devreye tabi olarak tahavvül gösterirler. Bunların heyeti umumiyesine faa- liyeti şemsiye namı verilir. Bu tahavvülâtin makanizması tıpkı lekelerde olduğu gibi tamamile izah edilmiş değildir. Hatta han- gisi hangisine sebep teşkil edi- yor. Bu bile malüm değildir. Yalnız bu tahavvüllerden anlaşı- lıyorki şems mütehavvil bir kev- keptir. Neşrettiği bütün kudreti münşialar Energis senelik bir devreye tabidir. Şimdi meselemiz şudur : Arzın şemse nazaran aldığı eyni vaziyetlerde yani senenin ayni günlerinde veya ayni mev- simlerinde otahavvülâtı oceviye biribirine (benzemiyor. Daima az çok mugayir düşüyor. Hal- buki erkânı cevviyenin müessir- leri mıktarca ve vaziyetçe sâbit kaldıkça senenin ayni günlerin- de havaların da ayni olması icap eder. Şu halde müessirler değişiyordu. Değişen bu mües- sirleri arzda bulmıyınca harice çıkıyoruz. Kamer ve yıldızların ise tesirini kabul etmiyoruz. Binne- tice işi şemse irca etmek zaru- retine düşüyoruz. Mademki şem- sin kudreti münşialarının on bir senelik bir tahavvüle tâbi oldu- gunu görüyoruz, artık hersenenin ayni gününün veya ayni mevsi- minin değişikliğini bu tehavvül- de aramak lâzımgeldiğine hük- mediyoruz. Fakat bunu aramak hususuna girince iş değişiyor. Havarızdaki tahavvülât hadise- rayonnanıe 1l leri yukardaki hükmümüze biç iltifat göstermiyorlar, Sathı ar- zın hiç bir yerinin havası böyle 11,5 senelik tehavvülâtı takip etmiyor. Bizim de İstanbul kimiz böyledir. Lâkin böyle diye ilim mese- lenin o yakasını (o bırakıvermez; mademki bu hadiseler arasında bir münasebet bulunması lâzim- geldiğine kuvvetlice bir hüküm vermiştir. Onu müsbet veya, için tetki- olmadığı otekdirde menfi bir neticeye varıncaya kadar evire, çevire halletmiye ouğraşacaktır. İlim düşünüyorki havadaki inti- zamsızlıklar gerçi İl,5 senelik devreyi takip etmiyor isede olabilirki henüz bilemediğimiz diğer bir kaç devre vardır da bu 11,5 senelik devre. ile birleşerek arzımız üzerine baş- ka başka teaklible veya da- ha uzun muntazam bir devreye tabi olarak icrayi tesir eder. İş bu şekil alınca ilim, ista- tistikeğere emretti, Hava ta- bavvülatile ve 11,5 senelik dev- re ile mutevsfik hadiseleri tet- kik ve zabtediniz dedi. Bir ta- raftan bunlar işe koyuldu diğer taraftan ilim kendi tetkikatına başladı. Sırf şemsi tetkik için teessüs eden rasathaneler güne- şin hadiselerini bu muktai nazar- dan tetkike dahu ziyade: ehem- miyet vermeğe başladılar. Me- darlar oarasındaki bey'i ve cevvi rasatanelere şemsin butun inşiaatını ölçmek vazifesi verildi senedenberi (başlıyan bu mesaiden alınan netice şudur: Bu tetkikat neticesinde gerçi arzın bir senedeki vasati derecei harareti lekelerin yani faaliyeti şemsiyenin Oözamiden geçtiği sene ile esgariden geçtiği sene- lerde (0,7) santıgrat oderecesi kadar tahavvül ettiği bulunmuş- tur. Fakat senevi vasati derecei hararette bulunan bu tahavvül lekelerin âzamisinemi tesadüf ediyor. Yoksa asgarisine mi hâ'â şüpheli kalmıştır. Bazı istatis- tikler hararet fazlalığını lekelerin Ââzami zamanında buluyor. Ba- zlarıda ve bilhassa yeni ista- Histikler asgari zamanında bulu- om Görülüyor ki bulunan pek üçük bir hararet tahavvülünlün ciheti bile şüphelidir. Böyle ol- masa bile bukadar küçük bir hararetin yani lekelerin âzami- den asyariye geçmesi müddeti olan beş alti sene zarfındaki 0,7. santigrat mikdarı bir ta- bavvülün-ki bir sene için Ol santigrat tahavvül (o düşüyor demektir »dünya tahavvülâtı cev- viyesi üzerinde hatta hissolunur derecede bir degişiklik göster- mesi kuvvetlerin istihale kanun- larını bilmiyenlerin zehinlerine sığmıyacak bir meseledir. Diğer taraftan 30,40 sene- den beri edilen inşiaı baruri ra- sadatı ( Össercarlon actinometrigne ) şemsden gelen hararette bir tahavvül © göstermemişör. Bir sanlimetre murabbaı üzerine bir dakikada düşen harur miktarını gösteren ve sabitei şems namile yad olunan 2,88 mikdarı hiç bir zaman o değişmemektedir. Ve hatta yukardaki istatistik neti- Be ği Tulumbalar Belediye zabıtası gürültü çıkararak çalışan santrıfüj- lü ve motörlü tulumbaların gece 12 den: sonra işlemesini men- edecekmiş. Ayo', 12den sonra Terkos su veriyor mu ki tulumbalar ça- lışsın ? > Doğum atbaamızda mukim ve muharrirlerimizden Meh- met Sehm Beyin himayesi altın- da bulunan gümüşü kedi evelki gün saat dörtte dört adet yavru dünyaya getirmiştir . Her dört nevzadın sıhhati de yolunda olup cümlesine de mü- rettiphanede bakılmakta anne- lerinin iaşesi ise eskiden oldu- gu gibi Selim Bey arkadaşımız tarafından temin edilmektedir. Tepin İğne cesı 0,02 raddesinde olması lânmgelen tahavvül dahi mey- dana çikarılamamıştır. cet yoktur. Hava tahavvülâtının mücssirı multasılı hararet oldu- gundan enevvel aranacak cihet, gliyeli şemsiyenin arzdaki ha- raret - tahavvülâlına ; tesiri olup olmadığını tetkik etmek olmuş- tur. Hararet tahavvülâtı bu yol- da müsbet bir neticeye ulaşma- yınca bittabi şemsin diğer kud- ret omünşralarının tahavvülâtile alâkadar badisat taharrisine gi rişilmiştir. İnsiaatı şemsin arzımız üzerin- de vazihan icrayı tesir ettiği hadiseler fecri şimati hadisesile miknatisi arzı ve cereyanı sahiri (Couranr telli gue) namını verdi- ğimiz tahtelarz cereyanı e'ektri- ki, hadiseleridir. Bu hadiselerin faaliyeti şemsiye ile mülerafık bulundüğü ve 11,5 sönede bir tahavvül devresi gösterdiği ta- mamile taayün etmiştir. Mikna- tisi arzi ve cereyanı sabirideki tahavvül lekelerin husule getir- diği sabai miknatisiyeye tabi bu- lunduğu gibi fecri şimai hadi- seleri de isten gönderilen katodik şüalardan husule geldiği kabul olunmaktadır. Bu hadise- lerin gösterdikleri 11,5 senelik tahavvülden ve bazan faaliyeti şemsiyenin pek mülezayit oldu- gu anlarda bu hadiselerin bü- yük bir ihtilâle tabi olmaların- dan anlaşılıyor ki şemsin neşret- tiği diğer miknatisi ve bütün silsilesile elektriki küdretler bu 11 semelik devriyete tabi oluyor, Fakat hadiselerin tevafuku aşi- kâr s:de sureti izahta bir fev- kalâdelik husule geliyor. Çünkü şemisteki sahai mikyatisiye ve tahavvölât arzdaki bu mikmatisi ve sahiri anasırdaki tefsirat ve ihtilâlâtı tevlit edebilecek kud- rette değildir. Tayfi vasıta ile ( Zeeman) badisesi ölçülen şemin mikna- ts mıktarı üç vüz defa daha büyük olması lâzim geliyorki arzdaki omiknatisi ve sahiri tahavvülatı husule getirebilsin. Buna karşı deniliyor ki arz üzerinde (oO( Rek) vazifesini ifa eden makanizması vardır. Şemsten gelen sahhai miknatisi- ye bu makanizmayı tahrik eder; releyi kapatır. Arzın büyük sahai miknatisiyesi ise harekete gelerek tahavvülâtın gösterir. izah şimdilik sudan bir izah e böyle bir rele keşfedildiği surette zulmet arkasında bulu- nan bir çok badisalın hemen hal ve izah edilebileceğini söylemeğe hacet yoktur. Bu onbir buçuk senelik devre ile mütevafık olarak tahavvül eyli- yin cevi olsun olmasın vazih o- Artık daha ziyade izaha ha | Ruhı Beyin defte sinden:28 büyük bir endişe ile mektubu aldi! — Ne soracaksın ? — Bana bir kahve falı açtı- lar, bir mektup alacakmışım! Lâkin daha dair olduğu olacağı belli değil miş; seninki bunu bilşr mi der- sin ? — Belki de bilir, ama doğru söyliyeceğine emniyetim yok. sun. — Peki. Bizimki basit bir usulle hud- damını davet etti ve sordu: Bizim meraklı arkadaş senden bir şey sormak istiyor. — Biliyorum. — Ne biliyorsun? — Soracağı şeyi. — Ne imiş o? — Falda çıkan mektup, — Bu doğru mu? — Evet! — Pekâlâ, ne zaman gelecek — Üçay sonra, Nereden? İzmirden. — Mektupta iyi bir haber mi var? — Hayır! — Ya? — Can sikin — Neye dair. — Söylyemem. Ben müdahale ettim: — Eğer sen her şeyi biliyor- san, benim tabiatimi de bilmen lâzım gelir. vet! — Ben mukadderatı itidalle i karşılarım; bir feâket bile olsa kazaya rızadan başka diyemem. — Öylel — Şimdi söyle bakalım. dg biribaher değiL — Anladım, bir telâket mi? — Evet! — Ne gibi? — Ölüm. — Yaaa! Kim ölecek? — İşte onu söybyemem. bir şey larak başka hiç bır hadisei tabi- iye bu güne kadar tesbit edile- memiştir. Yalnız tesbit idilmişe berzi,en bir hadise vardır ki o da dolu yağmasımn bu dev- reye tabi olmasıdır. Fifhakika düşen dolunun miktarı ve bil hassa ika ettiği hasarat ve bu basaratın sigorta kompanyaların- dan tazmini miktarları, bazı memleketlerde oldukça o vazih olarak az bir raks dahilinde ol- mak Özere 11 buçuk senede bir devre göstermektedir. Bunun da izahı memkündür. Çünkü dolu, havanın elektirikiyetile alâkadar olduğu cihetie şemsin tahavvölâtı elektirikiyesi havanın e'ektirikiye- tide aşağı yukarı biraz amil olabilir. İşte halihazırdaki ilmin hükmü... ! Ey ne olacak !?... Bu mühim mesele halledilemiyecek mi?.. Faaliyeti (o şemsiyeden istifade olunamıyacak mı; böyle üç dört günden sonraki hava halinin mirionmani uzayıp gidecek mi Bunlara müsbet veya menfi cevap vermek vaziyetinde deği- Tiz. Fakat şurası var ki ilim bu ve bunu mütekaddim yüzlerce meseleyi önüne katmıştır ; tabi- atın yüzünden bu kalın kalm esrar peçelerini yırtmağa çalış- maktadır. Olabilir ki şemsten gelen inşaatı (elektrikiyedeki tehavvülât, di yıldızlardan ( bit ) ği kabul edil gayet kısa tulü mevcli inşiaat ile birleşerek Obenüz kanunu malüm olmıyan bir tehawvül al- tında miknatiste (söylediğimiz gibi esrarengiz bir istihalei kud- kapalı imiş, neye | İ akrabamdan olanlar vardı: || Ben srar ettiğim “halde , bir cevap alamadım; bu © adamakilı sarsılınıştım. İzm” akrabamdan, hem pek yak feci piyanko kime düşecek Öl düşünüyordum. Mua'lm arkadaşım gülüyor — İmandan mı? Dedi. — Gibi! — Sakın ha, bizim budd3' bu sıralarda müthiş bir yalsf olmuştur, bak sana ispat edeyi Biliyorsun ki geçen sene, N satanemize inat, bize daim İ rer aylik hava bülteni ver” ve her söylediği doğru çıkmi tı. Halbuki bu sene, kânun velden itibaren ne demişse Y lan; çarpıldı mı ne? — Biliyorum, hani şubatın i çünde, on gün devam etmi ai müthiş bir kar yağ cal tı — Gördüm mü? Şimdiki s€ lerine ne diye inanıyorsun? — Azizim, öyle değil, bu oluyor. " — Ne gibi? i —Evdekilerin gördükleri röff matmazelin sözleri, bir de seri huddamınki! Sinek değil, 48 mide bulandırır. i — sen de! i Tabi biz'm muallim bey bi teselli vermek için böyle söyl yecekti. Aradan tç ay geçti; bir # şam geç vakit eve gelince. — İşte mektup. Dediler ; telâşla sordum : — Ne yazıyor? — Oldu olacaklar, oku * bak! Büyük bir endişe ile mektuf: aldım; etlerim titriyordu. yerden haber verilen meşum kikati öğrendim : En yakım akrabalarımdan 94 gencin zevcesi vefat etmemiş ” Bimeat ret mekanizmesini tahrik edijf” ve harareti nesimiyede tehasfi lit husule getirerek tebeddi havaiyeyi mucip oluyor. l Veyahut olabilir ki henüz lunmıyan ve evsahı bilinmiy” ve her halde şemsin neşretm” | te olduğuna şüphe edilmiyen aatı haruriyeye mülâsık l Tear şunları (50 milyardan 1 * rilyona kadar tevarütlüj bu # mühim bir rol oyniyor da bif miyoruz.Olabilir ki hiç hatır” za gelmiyen mutavassıt bir bep'e bütün bu hadiseler hallediliveri verir. Her halde epeyce bir za” ilmin son zamanlarda gi seyrüsefcrin avakıbına intizâ" mek ve evel emirde fifi geçirmekte olduğu ihtilâlâtm sükünet devresine (atıl beklemek lâzımdır. le tutan zekâların adedi ve $ zatın vüs'ati bizlerde mütemadi baş dönmesi b“ getiriyor.Bu muharebe kum? larından birinin hususi ki hını yani şahsi darilm ( Darülfünun ve rasatan€ müessesatı umumiye Üçüncü makalemizde il hakkında izahat veren