—4— VAKIT 1 Mart 19 NARI | Ünrip bir münekasa ninakisi (Üst tarah birinci sayılamızdadır) Yahudiye, hem de üç seneden beri daima yolsuz bir münakasa us'ulü ile ihale edilip gitmesi- dir. Bu suretle nakliyat" için fazla sarfedilen paraları Devlet demiryolları (o hesabına masraf kaydetmesidir. Yapılan ihalenin zahiri şekli sanki bir münakasadır; fakat rivayete göre daima Ereğli şirke- tinin ikinci direktörü tarafından himaye edilen Banzenaimin le- hine neticelenen bir münakasa, Bunun sebebi de münakasanın yolunda ve usulünde yapılmış olmamasıdır. Filhakika Devlet demiryolları malzeme müdürlüğü şirketten kömürlerin Zonguldaktan Haydar- paşaya, Derinceye ve Mersine ka- dar ayrı ayrı nakliye” ücretlerini sorar; et de vapurcu ze- naimden sorarak alacağı cevabı malzeme müdürüne yazar. Mal- zeme müdürü şirketten aldığı fiatın muvafık olup olmadığını anlamak için muhtelif Oovapur sabip ve idarelerinden kömürün nak'edileceği iskelelere nazaran fiat ister ve aldığı tenzilât ce- vaplarını şirkete bildirilir: “ Siz şu kadar nakliye ücreti istiyorsunuz. Halbuki bu nakli- yeyi şu kadara filân ve filân vapurcular (yapacaklar. ,, der. İşte bunun üzerine Ereğli şirketi aldığı bu fiatı Banzenaime bildi- rir. “Başkaları şu kadara nak- ledeceklermiş. Sen nâkletmez misin, ,, der; ve tabii Benzena- im'de ““peki!,, cevabını verir. Halbuki verdiğimiz izahattan |» pek iyi anlaşılır ki Musevi Ban- zenaime şirketin yaptığı ihale fıatı hakikatte Devlet demiryol- larına Türk vapurcuları tarafın- dan bir tekliften iba- salli e eği bu teklifleri ya- panlar karşılarında bir Banze- naimin rakip vaziyetinde bulun- duğunu bilseler fiatı daha ziya- de kıracaklardır. Bu yolda bir karşılaşma ya- pılmadığı için Türk vapurcuları tarafından verilen fiatlar üzerine nakliye işi daima şirket tarafın- dan Barzenaime verilmektedir. Netekim gene bu sene Dev- let demiryolları malzeme ida- resi Zonguldaktan Haydarpaşaya kadar bir ton kömürün nakliye ücretini şirketten sormuş ve 160 kuruşa nakledileceği ceva bını almıştır. Türk vapurcuları bu fiatı 150 ye indirirlerse şirket bunu Banzenaime (bildirecek, ondan ( evet ) cevabını alarak gene nakliyatı - daha fazla ten- zilât yaptırılmak mümkün iken - di doğruya ihale ede- z “Bani de daha ucuz fiat- çalışacak olan Türk vapurcu- larının gemilerini | kiralıyarak aradaki fazla kazancı kendi ce- bine atacaktır. Bu suretle bir taraftan işsizlik buhranı içinde bulunan vapurcular, diğer taraf. tan Devlet demiryolları mutazar- rır olacaktır. Acaba hakikaten bu muamele Ereğli Fransız şirketinde nüfuz sahibi olan herhangi bir memu- run bir Yahudi lehinde tezahür eden vi eseri midir? Yoksa Ereğli şirketi Türk düş- manlığını kendisine prensip mi kabul etmiştir? Her halde Devlet Demiryolla- 30 — kime Hani beni gelip alacaktın ? Diye hiddetli hiddetli söy'endi, — Şöyle yanıma gelin, otu- run da konuşalım. Dedim; geçti, oturdu; öteki ona da “merhaba,, yı bastıktan sonra dedi ki: — Gücenmiye hakkın yok, o gitmek istedi ben mani oldum ve seni bizzat davet ettim. — Neye... Sizmi?... Ne za man? — Sen kahveni içiyorken ne düşündün söyle bakayım ! — Onun geleceği yok; mut- laka meşguldur, ben gideyim, diye düşündüm ve hemen kalk- tım, geldim. — Şimdi ona da sor; bunla- rı sana düşündürdüğümü ken- —— söyledim mi, söylemedim Men tastik ettim: — Evet kelimesi kelimesine, hatta sz kapıyı çalmazdan evvel geldiğinizi de haber verdi. Eniştemin hayretten ağzı — karış açımıştı. Şaşkın şaşkın bakıyordu. Yabancı ses bana hitap etti: — Artık, enişten geldi, şimdi konuşabilirsin; değil mi? —Evet ama, istediklerime cevap verecek misin ? — İmkân dairesinde ... — İptida şunu söyle bu gen- rma ait kömürleri daha ucuza pakletmek kabil iken ediimeme- si ve bu işte Ereği şirketinin serbest biraki ması hiç doğru değildir. : 5 Bizim, fikrimizce yapılacak şey açık münakasadır. Devlet de- miryolları bu münakasayi ya doğrudan doğruya kendi yapar yahut Ereğli şirketine e Hakikaten en çok kim kırarsa nakliyat da ona verilir. Aksi takdirde her sene Devlet demir- yolları en aşağı 40 bin, 50 bin lira kaybetmekte devam edecek- tir. Unutulmamak lâzımdır ki bu iş çok şiddetli bir işsizlik buhranı içinde can çekişen Türk vapur- cularından bir ikisini ölümden kurtarabilecek bir şeydir. Dev- let o demiryolları, farzı muhal olarak, ürk © vapurcularının ıstırabı ile alâkadar olmasa bile kendi menfaati namına bu mese- leye ehemmiyet vermek mecbu- riyet ve mevkiindedir. Mehmeı Asım Yarımasır. cwvelki : VAKIT 1 MART 1880 Geçen kışta incimat etmiş olan Hocabey ii- manı henüz açılmadı. ğın- dan postalar vürut etme- mektedir . Derseadefte efn pahalılınmasına se- bep, mezkür. limanın in- cimadı münasebetile ora- dan koyun gelmemesi imiş. » Rıhtımlar müteahhidi seadetlâ Mişel Paşa te- şebbüsünün bazı müşkilâ? ve mevanii hakkında Ba- bıali ile müzakere etmek üzere bu kerre Dersea- d.te gemiştir. Ruhi Beyin dafiü ilan; 10 ar azap çekerler mi diye sormak istiyorsun, değil mi ? Gelemez olsun mel'un ! cin bir rubu var, sen ayni beden içinde nasıl buluna biliyorsun ? — Tabii onunla aşarak ; obana yer gösterdi. Yalnız vücut, iki ruhun mevcudiyetine alışmadığı için ben girinciye kadar çok zahmet çekiyor, ihti- vel içinde kıvranıyordu; şim- di aışmıştır. Fakat yine bazı tebeddüller oluyor. o Vücudun sıkleti, gırizi emi artıyor, biraz daha şişm or. — Pek alâ, sag nedir ? — Bunu size anlatmanm im- kânı yoktir; bu kadar söyliye- bilirim ki ruh müdrik bir var- lıktır ; görür, işidir, bir beden içinde irdiği hayatın bütün karel amm eder ; ken- dini ihata eden gışaya rağmen gayet seyyaldir. — Bedenden ayrılan bir ruh, tamamen müstakil 'midir ? — Maddi âlemde, her madde nasıl umumi ve hususi bir ta- kım kanunlara tabi ise, ruhların da, kendilerine göre, umumi ve hususi kanunları vardır. Bunun için tamamile müstakil denemez. — Ya sizin dığ âlem nasıl bir alemdir ? Siz o âlemde ne ile meşgulsünüz ? (1) — Azizim, siz i â- lemin bütün e mi ? Bugün kat'i zannettiğiniz nazariyeleri, - yeni bulduğunuz izler karşısında, (değiştirerek bakikata vasıl olduğunuza hük- mediyorsunuz. Merak etmeyin yarın onları da tebdil edeceksiniz ve şüphe- siz bir gün, hakikate erişecek- siniz. Henüz kendi âleminiz hakkında cehliniz devam eder- ken, maneviyat âlemi ne diye öğrenmek istiyorsunuz nun da sırası var; Allah ömrünü ziyade etsin, nede olsa bir gün sen de oraya düşeceksin; bütün merakını o zaman bol bol temin edersin. — Demek söylemiyeceksiniz? — İmkân olsaydı! — Neden olmasın? — Fazla israr etme. > Ya, cehennem var mıdır? — Ruhlar azap çekerler mi — sormak istiyorsun, değil — Yani ateş, zebani, topuz... Ruhların da azabı vardır tabii! yanmazlar — Evet, azap çekerler. — Buna dâ sarih bir cevap vermiyorsun. — Veremiyorum. — Neden — Dedim ya, bizim de tabi olduğumuz kanunlar vardır. — O kanunları bilemez: mi- yim ? — Ne lüzum var? a sa- na bir faide temin etmez ki. — Sen kimin ruhusun ? — Ne olacak? — Hüüç, bilmek isterdim. — Vaz geç, şimdi besinle konuşuyorsun ya! bu kadarı kâ- fidir, Maamafih daha fazla du- ramiyacağım. Çünkü bu bede- | nin istirabate ihtiyacı vardır, Allahaısmarladık. Ben istediğim malümatı ala- mamıştım. Zaten ruhlar bizi maneviyat hakkında, kâfi dere- cede, tenvir etmiyorlar. Gelemez olsun, melun / 1913 senesi kânunevvelinde, İstanbulda bulunuyordum. Hu- kuk fakültesinin ikinci devre | Küçük haberler | A Hikimler kanununu tadil eden komisyon mesaisini bitirmiştir. Hazırla- nan lâyiha ile hâkim dereceleri dokuza iblâğ sedilmiştir. En yüksek derece olan 9 uncu derecenin maaşı aslisi 90lira olarak tesbit edilmiştir. 4 üncü derece bugünkü sluncı ve wemurin kanununda 9 uncu derecenin muadilidir. Hâkimlerin maaşları üzerinde de tadildı kabul (edil- Bulgaristandaki Türk ŞHudutarı içinde kendi! is tiklerinin nüfus ve cetvellerinin itiraf ettiği 750 bin Türk yaşıyan “B ristan i miş ve tesbit edilen dereceler için ayhı Bi çi bir ko ayrı maaş formülleri konulmuştur. Teks- vi — ükümet'e üde sevki İzimgelen hâkimlerinde lis. | eski bir tarih tanışıl tesi hazırlanmıştır. AÂ Mirt maaşının tesviyesine bugün başlanacak Ove bayram o münasebetile bir günde tevziat biririlecektir. A Avrupaya . gidecek mlebe için Maarif Vekâleti yeni bir kanun Jâyihası hazırlamaktadır. A Bir müddet evvel tetkikat için İzmire giden milli tasarruf ve Üiktığat cemiyeti muamelât müdürü Vedat Ne. dim B. şehrimize avdet etmiştir. Vedat B. rakamlara müstenir mühim bir rapor hazırlamışur. A Bazı müddei umemiler tebdil edilmişlerdir; Hidayet B. Kastamonudan İzmire, Sadettin B. Yozgattan Konyaya, Şevki B. Konyadan Adana ağır ceza iriyasetine, Hayrettin Şakir B. Istanbuldan Uğağa, İzmir müddei umumisi Safiyettia B.de İzmir ağır ceza riyasetine teyin edilmiştir. A, Mitra müskirse inhisar Idaremizin gönderdiği nümüneler büyük rağbet gör- müş ve hepsi satılmıştır. A Rüsumat idaresinin veni getiruiği motörlerin yakında tecrübeleri yapılacak ve bunlar birkaç hafta sonra çalışmağa başlamış olacaklardır. Bu motörler sane İl mil gitmekte ve miralyözlerle mü- cehhez bulunmaktadır. Bu vessitin ka- çakçılık o üzerine çok müessir olacağı tahmin edilmektedir. A Emancı Mali vaziyet münssebe- öle şimdilik Yıldızda hiç bir şey yapıla- mıyacağını anlamış ve beyhude yere vergi, kira vermemek için mukavelenin feshi hakkında Maliye Vekâletine müra- caat etmeğe karar vermiştir. Yıldız ve Çırağın saraylarının sey. vak celbi münasebetile esülkemmel birer otekhaline #İrağı da tasavvwr edilmekte. dir. diploma (imtihanına dahildim. Pek korktuğumuz Evkaf ve araziden yüz akile çıkmıştık. Zeynep Hanım Kili at- laya “ae, çıkıyord arka- daşlardan Saf ee dedi ki — Çocuklar, çektiğimiz öld tının intikamını almalıyız. Bu ge- ce bizde toplanalım Karar verildi. Akşama Samat- yada Saf... Beyin evinda idik. Gençlik hali, delicesine eğlenip gidiyorduk. Gürültülü, patırtılı yahut sa- kin oturmuş uslu uslu oyunlar- dan usandık; yeni oyunlar bul- oldukça yeni bir silâh daş'ığı da geçti. Kinini ta zara girinciye kadar ti fertler, bir araya toplanıp «n ismini almca, ebedi kinden © kalmaz. Rüzgâra uyan da gibi tarih ve siyaset onları döndürür durur, Bütün edebiyat ve $i bir balona döndü gitti. Buulara bakarak, Makidofi sahibi Türklerle o topral ideallerile bağlı Bulgaristan sındaki ihtiyar gayzin devsi da köklü bir mananın elbet yeri yoktur. Hususile bu b alevleri üstünden Balkan h nin bol kanlarından dereler miştir, 4 Bu hesap ve mantığa artık bizim tarafımızdan hangi bir tahrik olmadan komşuluktan başka bir nel beklememek tabii görünür, Fakat hakikat bunun mile aksine çıkıyor. Dünkü zetelerden birinde acı bir hali oküdum. Eskiden « Makeda ibtilâicı arı» diye yarı resmi teşekkül vardı. Bütün Rumelli bunların kanlı simalarını, , gö tanımışlar dır. Menlihevli, hayel lar, bombalı canavarlarla yi ca uğraşmıştık. Tarih sahne de oynanan bu kızıl faciaya miş, kapanmış sanıyorduk. B le bir zan için ise bütün beplerin varlığını, başlarken lemiştik. Bulzaristan da, öteki mef milletler gibi kendi hud içinde (yaşıyan © akalliyeti haklarını kabul etmiş bir b mettir. Ne yazık ki bu hüküf” tin hâlâ ihtilâl ve istiklâl * virlerinin anarşisi içinde o ğunu kösterecek fena delill€ karşılaşıyoruz. Meselâ, şimdi mağa çalışıyorduk; arkadaşlar- | ki ihtilâl komitesi yerine biri bağırdı: : yeni belâ türemiş. Adına “R — Ruh getirelimi na zitşa ,, diyorlar. Bu yeni ( Bitmedi) (0) Bunu Kamil Elamaryonun da ruhlardan sorduğunu ve böyle bir cevap aldığını biliyordum: “Sizin için bilinme. sine cevaz olmyan şeylerle ruhları tazyik etmeyiniz. , “VAKIT,INTAKViMi Cumartesi © ——.' Mart 1930 Güneşin doğuşu: 6,36 — batışı : Ayın doğuşu : 7,19 — batış : iftar .18,00 Namaz: vak Sabah Uğir İlkim Akşam Yata S14 1225 1534 1800 loği şekkül, Bulgar topraklarında * rer vatandaş sıfatile yaşı! Türkleri mahva çalışıyor. Gazetelerin yazdıklarına kasaba ve göylerde bir $ çifçi Türk öldürülmüştür. fena taraf şu ki katiller, gündüz işledikleri cinaye cezasını çekmeden yakayı yorlar. Kanı pençeleri ile kaklarda dolaşan caniler, şeyden evvel hükümetin isme kastetmiş (mahluklar? Bunlara © tahammül : ede! devlet adamı denemezken! i ye ve sahabet edenlere bil” nasıl bir isim verilir. Bulge tanda yer yer beliren. bu * hadiseleri nefretli dir dil takip etmeliyiz. Hama NN Td 18,00 19,00 imsak irisi vakitleri Süleyman o Fahri | isimle neşrettiğ: küçük işar edecektir.