| — 4. — VAKIT 19 Şubat 1930 AKİ Nakit buhranı em'eketimizin tedavül va: sıtası olan kâğıt paranın miktarı (150) küsur milyon lira- dır. Fakat bu paranın kıymeti atına ve ingiliz lirasına nisbetle daima değiştiği için tedavül ibtiyacını temin noktai nazar- rından her vakit ayni kuvveti temsil edememiştir. Bilfarz mütarekenin ilk sene- leri zarfında (1) ingiliz lirası (3), (3,5) kâğıt lira ile mübadele ediliyordu. Onun için (150) kü- sur milyon lira (40), (50) mil yon ingiliz lırasına muadil bir tedavül vasıtası teşkil ediyordu. Fakat paramızı kıymeti borsada düştükçe sağlam paraya naza- ran temsil ettiği kıymet te mü- temadiyen düşmüştür; nihayet (10) türk lirası (1) ingiliz lirası- mı ancak karşılıyacak bir hale miştir. Biaenal bugünkü iğ göre (150) küsur mil- yonluk paramız (15), (16) mil- şon ingiliz lirasına muadil bir kıymet o derecesine düşmüştür. Demek ki memlekette mevcut nakit ( 10 ) sene içinde mik- tarı rakam itibarile degişmiş olmamakla beraber kıymet nok- tai nazarından yüzde altmış de- recesinde tenakus etmiştir! Bu netice ise gittikçe ehemmiyeti —— bir nakit buhranı demek- Memleketimizde mütemadiyen artan bu nakit buhranının ma- nasını iyice anlıyabilmek için mevcut (oparamızn 10 sene evvelki kıymeti ile bugünkü kıymetini (o bütçemizin (o yekü- nuna nisbet etmek kâfi gelir. Filhakika oparamızın 10 sene evvelki kıymeti 200 küsur mil- yondan ibaret olan bütçemizin en aşağı 2 misli bir kıymet ol- duğu balde bugünkü paramız onun sadece yarısıdır. Binacna- leyh bugünkü (mevcut nakit memlekette tedavül vasıtası ola- bilmek için hiç olmazsa senede iki defa hükümetin kasasına girip çıkması lâzımdır. Geçen 10 sene içinde para- mızın yarıdan fazla kıymetini kaybetmiş olduğu göz ününe getirilirse işlerin olduğu gibi bırakılması iktisadi ve mali va- ziyetimizin “istiklâlini pek açık olarak bize gösterir; yani bu günden yarın için ciddi tedbirler alınmazsa 10 sene evvel 40, 50 milyon İngiliz lirasına 'müadil iken bugün 15, 16 milyon lirsya kadar düşen paramız 4 nihayet 5 sene sonra sıfıra kadar düşe- cektir! Bu netice ise memleket için korkunç bir iflâs tehlikesi demektir, İlâve edelim ki aktedilen bir takım altın istikrazların hasılatı da harbi umumi seneleri içinde inin sarfedilmişti; olduğu zaman bu al- tınların yari mub- a ik bulunuyordu. eçen sene tnların tela İİ Eg den çıkmıştır. Bu noktai nazardan mali va- ziyetimiz düne nisbetle daba ziyade zayıflamıştır.Yarın da daha ziyade zayıflıyacaktır, Zan- nediyoruz ki Düyunu umumiye meclisi bahsettiğimiz nukut buh- ranını herkesten daha iyi tak- dir edebilecek bir mevkidedir. Bu itibar ile hükümetin önümüz- deki hazirandan sonra Düyunu- umumiye teahhüdatını ifa ede- pe Unutma beni 3 Aylık Maaşlar Bayramı müteakip verilecek Hazırlanan yeni maaş çirdanları Üç ayda bir maaş alan mü- tkkait ve yetimlerin mart, nisan mayıs maaşlarının tediyesi için hazırlığa baş'anmıştır. Mart mü- nasebetile yoklama zamanda geldiğinden evvlâ yoklama ya- pılacak ve bu yoklamada eski cüzdanlar yeni tabettirilen cüz- danlarla değişetirilecektir. Bu cüzdanlar tamamen hazırlanmıştır. Cüzdanların tebdiline ve yok- lama Omuamelesine ocumartesi günü başlanacaktır. Bu sene şeker bayramı martın ikinci gününe tesadüf ettiği ve bir günde (o maaşların Oo—otamamen verilmesine imkân görülmediği için maaşların tediyesine bayramı mütcakip başlanacaktır. Komanya kraliçesi Kızie beraber cuma “günü istanbuldan geçecek! Romanya kıraliçesinin kızı Prenses Elena ile cuma günü Daçya ( vapurile (o şebrimizden geçeceği (ohaber alınmıştır. Kıraliçe ile kızının Akdenizde bir gezinti yapacakları ve kıb- rısta bir müddet istirahat ede- cekleri söylenilmektedir. Daçya vapuru Köstenceden harekek ederek doğruca kara sularımıza girecek ve Boğaziçin- “den geçerek İstanbula gelecek- tir. Kıraliçe Mari ve Prenses Elenanın şehrmizde tevakkuf edip etmiyecekleri henüz malüm değildir. Fakat İstanbula inmeleri ve şehir dahilinde gezintiler yap- maları kuvvetle muhtemeldir. Şiddetli zelzele Atina, 18 (Apo) — Sıklod adalarında şiddetli zelzeler de- vamdadır. bir çok haneler yıkıl- mıştır. giritte zelzele bir felâ- ket şeklini almış 30 kişi yara- lanmıştır. Ahali kırlara kaçıyor. İtizar “Zampara kıral. ve “Meçhul asker, tefrikalarımız o münderlcaımızın çoklu- una mebni dercedilemedi. Karilerimiz- den özür dileriz. bilmesi için bususi bir sureti hal aranmasını pek tabii görmek lâzımgelir ve bizzat hâmillerin menfaatları da böyle bir sureti hal bulmıya bağlı olduğu unu- | tulmamalıdır. Vehmet Asım 2 Faruki losyon YT Ruhi Beyin defterinden : 1 Yatalak banka direktörü kapının önünde duruyordu! Fakat ne duruş! zavallı adam kam- burlaşmış, yüzü yeşile çalar sarı bir renk almıştı... İsimlerinin baş harflerini yazdığımız zevat bu- radadır,acaba bu hadiseyi tekzip edebilirler mi? İspirtizme tecrübeleri, g bu uzun geceler için, iyi bir eğ- lence teşkil ediyor, ki kış ge- lince, hemen yeniden canlanıp dedikodulara, münakaşalara ve- sile oluyor. Bu fena değil, hiç olmazsa, kışın bitip tükenmiyen gecelerini biraz ciddi, biraz bileli masa tecrübelerile, ispirtizme hadise- lerini anlatmakla öldürmek; öte- kini, berikini çekiştirmekle vakit geçirmekten her halde daha iyidir. Ya'nız bunu bilelim ki, bu mesele bizde henüz ilmi bir tet- kikten geçırilemez; ne Sorbon Darülfünunu teşrih maallimi Şarl Rişe, ne İngiltere fen cemiyeti kıraliyesi azasından meşhur Vil- yam Kruks gibi bununla uğra- acak âlimlerimiz var; ne de İm Tep, Üzapya, Paladino, Eva gibi medyomlarımız var! Şimdilik inananlar bir tarafta, inanmıyanlar bir tarafta, hara- retli müdafaacılar da bunların arasında olmak üzere bizde de bir cereyandır gidiyor. Ben de bu kafileye, bir nâkil sıfatile iştirak edeceğim; ama benim nakledeceğim hadiseler kuru lafla değil, hele Avrupa kitaplarından, yahut, ispiritizme mecmuaların: alınan şeyler de hiç değildir, Memleketimizde cereyan etmiş bir takım hadiseler anlatacağım ki bunlara şahit olanların ekse- risi hâlâ berhayattır. İsimlerini de, yalnız baş harflerini kullan- mak suretile söyliyeceğim. Eğer sözlerim ikatten âri ise bu zevat beni tekzip ede- bilirler. eğ Ben ötedenberi ispiritizmeye meraklıyımdır; fakat sakın, ba- zen vücudumdan tahaf tahaf maddeler çıkaran medyomlardan biri sanma Benim vücudum kendime i değil ki fazla ifrazatta bulunayım. Hele masa- ların dönmesine, ruhların med- yomlardan ödünç birer vücut alarak tecelli etmesine hâlâ bir türlü akıl erdiremiyorum. Haşa ve kella! İnkar etmiyorum; yani demek (istiyorum ki ben, ispirtizmenin (o esrarna (nüfuz etmiş bir âlim değilim; merakım yalnız bu gibi hadiseleri - ciddi- yetine emin olarak -toplamaktır. Arkadaşlarım bunu bildikleri için, dikkate lâyık gördükleri ehemmiyetli vak'aları, hazır bu- lunan eşhasıda haber vermek suretile bana anlatıyorlar, Benim bütün ilmim bundan ibarettir. Bu sözlerimde tabii bir maksat vardır; sakın kimse suallerile beni rahatsız etmesin. Zira, vereceğim cevap pek Ne Li ol tel, «Ne bileyim, oluyormuş iştel,, Bu böyle anlaşıldıktan sonra, hadiseleri söyliyebilirim. Gemiş olsun M. D. Şehrimizde, muamelâtını katet- miş bir banka vardı: B.B. P, L, bankası. Burada geçen sene pek nadir tesadüf edilen bir “dedublöman,, hadisesi olmuştur. Evvelâ bunun ne olduğunu size anlatayım: meselâ siz şimdi bulunduğunuz yerde, pek şedit bir ruhi teessüre kapılmışsınız- dır, mutlaka bir yerde bulunmak istiyorsunuz, bu iştiyak ruhu- nuzda kuvvetli bir hâkim tesi- rini yapıyor; uyuyorsunuz, bu- lunduğunuz yerde öyle uyurken, o arzu etltiğiniz mevkide görü- nürsünüz. Böylece iki vücudünüz olmuş olur. Biri uyuyan, hakiki; diğeri hayal halinde görünen: Ruhi! Buna “ Kevkebi ,, ismini de verirler, İşte böyle bir vücudun ikileş- mesine, ispiritler “dedublöman,, derler. Bunun maazallah, başka tür- lüsü de olur. Birisi ölür, fakat ayni zamanda, uzaklarda bulu- nan pek sevdiği, pek özlediği birine de görünür. İspiritlerin eserlerinde buna dair birçok misaller varsa da ben yerli malına rağbet ettiğim için onlardan bahsetmiyorum. Evet, ne diyordum? B. P.L. bankasında böyle bir dedublö- man hadisesi oldu; bakınız nasıl: Bankanın memurlarından bir M.D... var. Bu zat oldukça yaşlıdır; vazifesine de son dere- cede merbuttur, hiç de ayrılmak istemez. Bu zat son zamanlarda has- talanır; * arkadaşları gidip yat- masında israr ederler.: Nibayet vazifesine devam edemiyeceğini kendisi de anlar; evine gider, birkaç gün gelmez. Bankanın üçüncü katında bu zatın çalıştığı daire var. Hasta olduğu günlerden bir gün dai- renin kapısı yarı açılmış duru- yordu, muhasebe memurlarından A... Hanım tesadüfen başını kaldıracak ve kapıya bakacak oldu. Aa LA ö Hayret! ... kapı ge i duruyor; fakat ne duruş! Zavallı adam kamburlaşmış, yüzü yeşile çalar sarı bir renk almış, bit- kin bir balde içeriye doğru bakıyor. Aİ,.. Hanım hemen karşısın- daki H... Beye seslendi: — Baksanıza, M.D... gek miş, kapıda duruyor! HK... Bey, K... Bey, 1... Efendi ve daha odada olan diğer me- murlar başlarını kaldırıp kapıya baktılar. Eevet M. D.... orada ve o bitkin vaziyette! H.. Bey yerinden kalktı. — Oooo, geçmiş olsun M. D... içeri buyursanıza, neye öyle ve duruyorsunuz? edi; fakat sizinkinin bir adım bile atmadığını görünce kapıya koştu. M.D...yi koy- dunsa bul; birden bire kaybolup gitti, H... Bey « şu aadamı bir gö- reyim » diye arkasından koştu, merdivenden indi, bütün daire- lerde aradı; M.D... yok, kimse de kendisini görememiş; hatta kapıcı da onun ne geldiğini gör- müş, ne gittiğini. Ertesi günü evinden sordur- muşlar; zavallı adam, hasta yatı- yormuş, bir yere de çıkmamış. İsimlerinin baş harflerini yaz- dığım zevat buradadırlar, Acaba bu hadiseyi tekzip edebilirler mi? (Bitmedi) | diğinden,Bukuku amme da Aliye Hin muhâ kemesi başlıyo Yazın bir akşam üstü Üs“ darda Herant B. in kızı Manniği yaralıyan Şakir Pş78 Aliye H. hakında İstanbul ceza mahkemesince verilen * rarın Temvizce bozulduğunu Aliye H. ım yakında tekrar hakeme olunacağım yazmıştık İstanbul ağır ceza mahk since muhakeme için gün edilmiş ve Aliye H.a celp me gönderilmiştir. Aliye H.e nameyi almıştır. Martin onbe$'” ci cumartesi sabahı yeniden af ceza huzuruna çıkacaktır. Aliye H. hakkında Üskül müstantiği Cemal Bin verdi | muhakeme kararında cerhin 8) | dürmek kastile ika edildiği t * bit edilmiştir. Bu karara Alf) H. m ogün eniştesine ait bancayı çantasına koyarak” | Beyoğlundan Üsküdara g E Herant B. in evine girer giri, , bu hadiseye ismi karışan mi ki muallimi M. Bergeri n ve «Yoktur,, diyen Mm. inanmayıp tabancasını çeke ateş etmesi, sair deliller, reler, şahitlerin ifadeleri olmuştur. Aliye H, ise, kendi nin sırf Mm. Mannikten almak için evine gittiğini kalle karşılaşdığını, asebileşe eldivenlerile oynarken | teti nasılsa bir yere takılarak tabif canın ateş aldığını iddia etme tedir, e Ağır zeza mahkemesi ce sabit görmüş, ancak katil kA Â tini kabul etmemiş, cürmün diyen cerh mahiyetinde olduf kanaatini izhar etmiş ve yi ii bir haftada Kapanan Mm. M nik, şahsi dava istidası verm ortadan kaldırmıştır. Müddei umumilik, ağır c# mahkemesinin bu kararını re' temyiz etmiş, Temyiz mah mesi, cerh tabanca ile vu geldiği için davanın ortadan dırılması şeklinde karar mesi muvafık olmadığı noktaf”! dan itirazı, varit bulmuş, di rı nokzetmiştir. Vekili huzurile muhakeme ic” kanunen mümkün olmadığınf Aliye H. ın da mahkemeye $*| mesi lâzımdır. veni GİS” Gn ğa eşin Güneşin Hut burcünegirmesi 4 G 6,51 — balıgı s 77 üneşn doğüşü: batışı 23 Mar 17,47 imsak” Namaz vakitleri Sabah Oğle İkindi Akşam Yar 830 228 1625 zar 1