“MDa İL SEYA Acaba teselli midi ? emleketin omaarifini yakından tanıyan bir- Aç arkadaştık. Ço-ukları- un hakiki ilme karşı AYtarzlığındanMikâyet edi Yor ve kendi tahsil devre Mizdeki mektep ve hoca Sânına nazaran bugünkü #ençliğin nail oldukları Mazhariyetleri sayıp dö- Üyorduk. Hakikatan son yirmi sene *velki mektep hayatı ile Hindili gahajl © arasında > #lar, hem de Kaf dağları Ardır. Bu aynılık belki tep binalarında kendi: İ söylediğim şekilde bir vvetle hissetmez. Fakat anin dışınde kalmıyan E gözle meselenin iç yü- üne bakarsak tabirin pek Yerinde olduğunu tasdik rderiz, ş Bizim zamanımızda fizik * kimya (o İâbratuvarları ye. fen derslerini tecrü- lerle okutan din mües Mlerimiz parmakla göste ecek kndar azdı. “Hatta ? mfatını kullanmak bile ga kzdır. Çünkü bu mek- ler, birden ve nihayet irkaçtan ileri geçmiyordu. “günkü nesillerin imreni- <ek bahtiyarlıkları, bu ŞSülere vuruldukça daha “Yüyar, yükseliyor ve işte “ul ii bunun için onlarda İL, Hiğümüz gevşeklik biz si kazdırıyordu. A Phir bir kere açılmıştı, bimizin en hassas nok nina dokundığı içinde uy Pildiğine uzuyordu. Bu Miri konuşma sında Yeni mektebi değil, yeni *ktepliyi bir hayli çekip Mira, Yalnız. bizden evvelki ileden © bir meslekdaş sınlığımıza ortak olmu »> dudaklarında hoş gö- Sü bir gülümseme “le a ordu. Nihayet şikâ- sı rimizin bedduya kadar seldiğini yörünce : oki. dedi. bukadarı da ». Bilirsinizki ben ho m, tan başka uzun yıllar yy f müdürü ve müfet- il, *İ Yaptım. Yeni talebe & *ski mektepli arasın- a ayrbk, mektepler yandaki fark kadar bü- İyi. Gerçi çocuklar ça- iy ordan, bütün gayret- kullanmıyorlar. Am- üy birde benim görüp lerimi bilseniz. Hele kayda bir coğrafya iyyanı hikâyesi yar ki bu ği bütün açıklığı ile İ, *ir. Berut vilâyetinde 4, ektebi teftiş * ediyor- iL.” Ogün coğrafya im My yapılıyordu. Hoca, İş, *dizler ve ben hazır. te m, hep birden içeriye “eg, Usule uyarak ne i sa cevap alamadım. | bana kızdı ve: “sen Me etmesini bilmiyor- Yağa, dedi. “Peki sen yap!,, İS Sordu; Üy Bu memleket kimim dar hep bir ağızdan amla; adişahamuzn!l! 'emalik şahane ne- sim edilmiştir? İlâyetlerecce"! Mt yetler nelere ay- NN yancaklaraanal İş), * sancaklar? minval üzre ta ih- , Sosyalistlerle ... Anlaşılsa bile bu ifilâf muvak- kat olacaktır, diyorlar. Paris, 26 (A.A) — M. Daladye kabine teşkiline çalışmağa (muvafakat ettiğini M. Dumerge bildirmiş ve dün akşamdan itibaren istişare ve mükâlemeye baş- lamıştır. Şimdiki halde en mühim mesele . sosyalistlerin de birlikte çalışmasını temin etmekten ibarettir. M. Daladye sosyalistlerin hükümete iştirakini bilhassa arzu etmektedir. Tan gazetesi sosyalist fırkasının bir hızbının yeni kabineye iştirak lehinde bulunduğunu, ancak maliye ve hariciye nazâretlerinin kendi fırkalarına mensup kim- selere tevcihini, ayni zamanda sosyalist fırkası için radi- kal sosyalist nazırların adedince nazaret makamı tahsi- sini şart koşmakta olduğunu yazıyor. Bununla beraber meclisteki sosyalist grupunun Ren kongresinde M. Şo- tan (tarafından vaki olan beyanat dolayisile dün akşam büyük bir iğbirar eseri gösterdiğini, fakat M. Pol Bonkurun matbuat vasıtasile neşrettiği bir beyannamede hükümete iştirak fikrinde sabit olduğundan fırkasını öfke ve hırçınlıkla “hareket etmemeğe davet eylediğini kâydeylemek icabeyler. Sosyalist fırkasının vereceği cevap radikallerin göstereceği teminata bağlı gibi görün- mektedir. Cümhuriyetçi sosyalist grupu sol cenah fırkalarının bir birlik vücude getirmelerine hararetle taraftar oldu- Hünu beyan etmiştir. Cümhuriyetçi demokratlar birliği âzası sas itibarile M. Puvankarenin siyasetini takip e- decek bir kabineye müzaheret etmiye karar vermişlerdir. Sol cenah. Cümburiyetçileri merkez gruplarının da bir. likte çalışmasının temin edilmesini istemektedir. Sol ce- hah radikalları evvelce vaki olan beyanatlarını ve sol cenaha mensup bütün gruplarla temas halinde kalmak hususundaki kararlarını hatırlatmaktadır. Akşam gazete- leri umumiyet itibarile Ren kongresinin küşat celsesinde ferdi mülkiyetin koyu bir taraftarı, istihsal ve mübadele vasıtalarının “millileştirilmesi fikrinin şiddetli bir muarızı olduğunu beyan eden M. Daladye ile sosyalistlerin bir arada çalışmalarının imkânsız değilse bile muvakkat bir müddete “münhasır olacağın! yazmaktadır. Paris, 26 (AA) — Sosyalistlerin bir muhalif reye karşı ittifak ile kabul ettikleri bir takrirde, M. Daladye teklifini istinadettireceği şartları bildirmeğe davet olun» riaktadır. Sosyalistler murahhas heyetlerinin M. Daladye nülâkalınmm neticesini için yarın topla nacaklardır. M. Daladye Reyms kongresinde hazır bu- lunan siyasi rical ile, ağlebi ihtimal M. Steg ve M. Şotan ile görüşecek, yarın saat on birde Elizeye gidecektir. Paris, 26 (A.A) — M. Daladye sol cenah kabinele- rinden birinde birinde müsteşarlıkta bulunmuş olan M, Laval ile o görüştükten sonra M. Brianı ziyaret etmiş ile anlainak ve hariciye nazırının salâhiyeti dairesine giren meseleler baklanda mumaileyh ile fikir teati etmiştir. Sosyalistlere vaki olan iştirak “teklifinin ne suretle tefsiri lazımgeldiği hakkında sorulan bir suale verdiği cevapta M. Daladye şimdiki halde istenilen şeyin hükümete iştirâk esası hak- kında bir cevap: almaktan ibaret olduğunu ve nezaret- lerin taksimi meselesinin ancak sosyalistler müsbet bit cevap verdikleri takdirde mevzüubahsolabileceğini söy. lemiştir. Paris, 27 (A.A) — M. Daladye ile sosyalistler ara sındaki mülâkat gece yarısma kadar devâm etmiştir. M. Daladye icrâât programına esas olarak ancak Reyms kongresi proğramını kabul edebileceğini, sosyalistlerin teklif ettikleri bazı “kanun layıhalarını müsait surette tetkike muvafakat edeceğini, dahiliye, harbiye maliye ve hariciye gibi başlıca nazaretlere getirilecek radikal sosyalist: ve sosyalist nazırlar arasında adet itibarile müsavat gözeteceğini söylemiştir. Parlamentodaki sosya» list grupu hükümete iştirak lehinde bulunacak olursa bu hususu karara raptetmek üzere sosyalist milli meclisi içtimaa çağınlacaktır. - 34 saatlik grev! Bordo, 26-4A.A) Doklar amelesi Nat doklarında çalışan işçilerle mütesanit olduklarını göstermek için yirmi dört saatlik bir grev ilân etmişlerdir. Alman kabinesinde tebeddülât yok! Berlin, 26 (A.A) — Kabinede bazı değişiklikler vu: ku bulacağına dair şayi olan haberler kat'i surette tek- zip edilmektedir. yar (heyetlerine kadar dayandı. Sonra pauallim suallerin şeklini değiştirdi — Vilâyetlerde kimler oturur? — Valileecer! Sancaklarda ? Mutasarıflanar ! Kazalarda ? Kaymakamlar 11! Bu da karakol kuman danlarına kadar indikten sonra, - hora muzaffer bir gülüşle yüzümüze baktı: — Nassul? Şaşkınlıktan dilimiz tw- tulmuştu. O, cuklara döndü: tekrar ço: — Aferin ibastırdı. * Bu hikâyeye lekdaşın işaret ettiği kadar geniş. Fakat bugünkü ya ralarımız, yeni, (keder lerimiz için bu bir mer hem ve bir teselli olabi lir mi? Seyyah nazaran | hakikatan fark o azız mes | VAKIT Teşrinevvel © | Bu akşam | Linemelan ii # Beyoğlu ) 3 Parisli şarkıcı | 5 İhtiras : Seher vakti ı Paris bakiresi 3 Gece göneşi : Mağlâp olmaz Kalbim bir caz- banttır :Mahkâmlargemisi! sDüztaban yam- yamlar arasında Lüksemburg : Gizli memuriyet stan) Milli Wolgamahkümlari Alemdar © : Kanlı denizler Kemal Bey : Lora.ve şaförü Millet hi Kadiköy) Süreyya Pş. : Ankara posi Günün siyaseti Bahri konferansa doğru Japonların babri mesai hakkında doğrudan . doğruya Amerika ile müzakerata gi Elhamra İ Melek İ Opera Majik i Ekler Aari Etuval Şık Alkazar Gece esrarı istedikleri ve, teşrin» sani sonunda hareket edecek elan Ji nin işi pon heyeti seleriysi- konferaasına kaddem “Va da tevekkuf edece- olarak bu ondra, şington , Ki, telgraf bavadisi tebliğ edildi. Japonların kararı bir çok cihetten İngi- Üzleri memnun edecek ma hiyttedir Bu suretle Paris ve'Roma ve ağlebi ihümal Paris ve Londra arasında cereyan ede- cek ve “Londra - Vaşington,, müzakeratına lâhıkâ sini görecek ,konuşmalara bir dc “Tokyo - Vaşington. mür Zakerat. inzimam ederek w mumi konleransın. akti sıra- sında. zuhür edebilecek müş; külâtın (büyük bir kısmu kalk- mış olacakın İngiltere ile Amerika sre bali hazırda müzakere sallerinin denrzlerin «serbes. muheiplerin hukuku kelimesinin mu hasının © Ameriks bü noku tefsirini Cemiyeti Lahey” mahkemesine birakıl mamasını musyran. falep et mektedir. İngilterenin nazarı dikkat ten dur tutmadığı diğer-bir rieselede Japonyanın; Vaşing ton. könlersmie müdbince | Aksayı şarkta hâkimiyeti ep. bara: malık 'almasıdır. İngilte. yin müddeasınca sŞeraiti ha- dahilinde: sulh zman; a hakkı ama ve rn larin takviye edilmiş olduğun Japopyanın. “tefevvüku muhafazasına lüzum dan bahriyi kalmamıştır. yuki Japonya tahtel dikten için 10-10. Temektedir. Ayni zamanda da, Ameri- nlsbetini talep ka filosunun Japon hüküm arasında. Zuhü) mühim engel ton <d cek en edilmiş « kabinesi ından Londra bu otali smüzakere- | ühim “faydalara in. tizar ediyor. Diğer mühim'bir kaziye'de Fransa ve" İtalya “rah. telbahirler ve sefsini seselelerinde'de Tadra | ak rlar, ma uzİ bir Her yahir mike musriz * ol. gitmiy iki hükümet! tarımı tehâine duğunu şimdiden ima etmiş | tr. Beşler konferansında An- — Bulurum kumanda- nım... O, meyus bir vaziyetle başını bir az daha geri çe virerek arkamızdaki düz ve açık araziyi yalıyan ve toprağı karıştıran ateş sellerine göz gezdirdi... — Gidiyorum kumanda» nım... — Geçemezsin.. — Kısmet... Taburumuzun göz önün- deki vaziyeti ve bölük ku- mandanımın raporu adeta beni şüursuz bir hale ge - tirmişti.Tüfeğimi kucağıma aldım ve yattığım yerden bir ande sıçradım. Yokuş - tan aşağı koşmağa başla - dım. Asıl tehlikeli mevki, hatve kadar imtidat eden düz tarlalardı ki düş man burayı şiddetli bir makas ateşile geçilmiyecek hale getirmişti. Burada ne yere yatmak ve ne de sü- rünmek faidesizdi. Ben de biliyordum ki o sahayı geçmeğe teşebbüs etmek, pek mecnunane bir fikirdir. Halbuki bu lâzumdı. Ve da» ha ziyade lâzım olan öl- mek değil, iş görmekti. Mermi vızıltıları ile tama men serhoş olmakla bera elo > Sakson nEzariyedini tas. vip' edecek” bir eköri de edilmesi aricak“Tapoya nın iki büyük bahri hükü metle uzla iiütevak- kattır Eğee Angle yayı tin sına aksoflar Yapon- kendi — nazar Ye' muvaffak “olurlarsa Fransa ve İtalya müşkül bir vaziyette “k “Deyli Telgraf, ta'bu bap- ta yürütülen bir “Japony; Frahsa've Talya gibi düşünüyor. Bahri kon- Teransı müstakil” yanl, ” cemi vam terki teslihat (hza- müracaat lü- maksızın tatbik edi. nukarrerat itcihaz na müktedir addeğiyor.. tahdit klardır. mütaleada: Japonyanın han Büriyeden tesli- yade tes lihatı bahriyenin tahdidine taraftar olmasi da “Deyi Telgrahın nöktai nazarınca* İngiliz tezine iltihak eyleme pür, aşıldığı veçhile ns aktedil beşler eden ev. vel kulislerde bir. takım has arlıklar yapılıyor. Anglo Sas kson siyasetinin ebedi tezvir usulünden mülbenr olan bu tıkların iki Avrupa beri metini ve bahusus * düşman kapılmış Zannol u veçhile Sosya istinat bahri konferansa gön: hasların ist bir eksöriyete UZ; mütemayil sıl, beşler koni feransının akametine şimdi: den hükmolunmasna mani oluyor. M. Gayur ladiye Fransız kabinesini teşkil edebile Tehlike! | Şelnikte çıkan ve ora- Aman efendim cephane!.. 2 rm erik Ni Gözlerimi açar açmaz, bana büyük hir ne. zaketle kahve teklif eden Keşan alayı ya- * verine bu sözleri söyledim... ber o düzlüğün bir az ile risinde kuru bir sel mec- rası gözüme Hişti. Bütün kuvvetimle oraya koştum. * Sargı mahalline geldiğim zaman bir ande etfrafımı aldilar.. Taburumun dokto- ru Münir B. koşarak yanı- ma geldi ve telâşla sordu: — Nerenden vuruldun?.. — Yaralı değilim dok - tor... Rica ederini. Emir veriniz. Ne kadar cephane hayvanı varsa arkamdan yetişsin... Sargı mahalli mahfuz bir yerde olduğu için boş kalan cephane mekkârele- ri buraya toplanmışlardı. Bütün kuvvetimle en yakın olan Keşan alayının karar- gühima koşuyordum . Tel örgülerin kapısına geldiğim zaman küyvetimin yavaş yavaş kesildiğini hissettim. Fakat taburumu © biran hatırlamak yeniden kuvvet kazanmama kâfi geldi. Karargâhin © yanındaki küçük höyük üzeri kalaba- lıktı. Bu kalabalığın içinde Sami Paşayı farkettim. Ne büyük nimetti! Hepsi de dürbünle harbi seyrediyor- Jardı. Höyüğe tırmanırken artık son kudretimi sarfe- diyordum. Ağzım kurumuş dilim kerpiç kesilmişti. Kal bim, köğsümü parçalıyacak gibi çarpıyordu. Son bir gayretle ileri atıldım: Cephane yetişmezse taburum mahvoluyor Paşam. * Gözümü açtığım zaman kendimi Keşan alayı yave- ri Mithat Beyin zeminli - ğinde buldum. (): Büyük bir şefkat ve ihtimamla elindeki bardaktan su içi- ren Mithat B. büyük bir nezaketle sordu: — Bir:kahye içerseniz kendinizi daha iyi toplar» sınız değil mi?... — Aman efendim cep - hane ?... — Müsterih olunuz, 66- kiz yük cephane gönder - dim. Şimdi tabürünuza ye- tişmiştir.. Başım fena halde dönü yor gözlerimin kararması devam ediyordu... Bu anda genç bir dok- tor girdi. Ve mütebessim bir çehre ile yanıma yak. laşarak namzımı muayene ettikten sonra : — Bir şeyiniz kalmadı. Paşa Hz. merak ediyor. Kendisine bir az görünme - bilir misiniz?... Mithat B., derhal itiraz etti: — Yok. Ben misafirimi o kadar çabuk bırakmam: Hele kahve altısını etsin. Beni yatırdıkları porta - tf karyolada yavaş yavaş doğruldum. Bu müşfik za- bitin karyolası elbisemin ve ayaklarımin çamurla * rile berbat olmuştu. (Bitmedi) (9) Mirat B. şimdi yüzbaşıdır. ve Samsun ahısı seker gubesinde mamurdur, da çıktığı için — gali- ba alelüsul — Yunan bo- rusu öttüren bir- Yahudi gazetesinin İstanbul muha- biri gazetesine gönderdiği bir mektupta şu cevheri yumurtlamış: “İstanbul yahudileri teh likede!,, Ne var ne olmuş, ne olmasına ihtimal var? Koca yaz bütün mesireleri, bütün gezinti vapurlarını tıklım tıklım dolduran bo- zuk ahenkli İspanyolcalarile ciyak cıyak öten İstanbul yahudileri mi tehlikede! Halbuki hakikatte, asıl İstanbuldaki Türk muhar- rirleri tehlikededir. Çünkü Yahudiler habire Türkçe okuyup yazmak öğreniyor lari > sun'i ball Bir ticaret gazetesinde okunduğuna göre Alman: lar şun'i bir bal icat etmip- e bii buldum. Bunu pek tal - Arı gibi çalışan bir mille- tin bu neticeye varacağı şöphösizdi. - Ahılrarın ıstalı.. Giererlerde şehremanetin cenaze otomobilleri- ni ıslah edeceğini gezete- ler yazmışlardı. Şimdide ahırların ıslahına karar ver- diğini öğreniyoruz. Eh, fena değil, şehirde ölülerle hay- vanatın konforu hele bir temin edilsin de inşallah, bize de sıra gelir. Toplu İğne lafıra gelenler: Hadsiz hotpesentlik On sekizinci asrm erba kaleminden olup yüz yaşıma kadar. yaşamış bulunan Fontö- nel hotpesentliği ile marultu. Bir gün «Fontönelisin aziz dustlarından « Terasöti » edibi ziyarete gitmişti. Yemek zama- i, e Fonlönel » huş kon” zeytin yağla yemeği sevdiği halde misafiri sade yağlısını severdi. o HMotpesent edip ister istemez kuşkonmazın yarısını sade yağla hazırlama larını emretti. Tam bu; sırada « Terason »â bir fenalık gelerek yere düştü. na felç isabet etmişti. el » misafirin felce anlaynen hemen mutiağa koştu; hem koşuyor, bem de bağırıyordu: —Hepsini zeytin yağı ile yapınız!,.. zeytin yağı âlele mezi * Muhsrrirlerden © Kolle », « Foritönel » üçin derdi ki: «Bu adam o kadar hotpe- senttir ki öldüğü gaman kendi kendini deraguş ederek: «Ek veda dostum! Yaşadıkça yalnız seni sevdin! Htirakından elem duyduğum . yegine (şahsiyet sensin | Seni terkettiğime me yusum!» diyecektir. * « Letr » isminde ve hotpi- sentliği ile meşhur olan biri bir gün edibe madam dö © Yanlis >e anl d «Arkadaşım $.. ni nekadar mi bilirsiniz. Dün onun- a işitimiştik. Atı şaılatla- Kendisini yere attı ve Üze- üştü. Son derece müte ıştım. Hemen koşa - r Ş beygirin altından kurtardım. Yanim agi o kidâr solmuştu ki heriki farkettim. Bereket versin üzrrnde daima bir şişe ut. Şişeyi ce - bimden çıkararak bır miktar ârüms içtim. Yoksa ben de heyecandan bayiizcaktım. €ssir ol) « rum » bül