1 Temmuz 1929 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

1 Temmuz 1929 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yunan bayrağı ir Rum (mektebinde bir Vunan bayrağı bulunmuş. Oazeleler 4 bir sinirlilikle bu mevzu eşıdda dönüp dolaşıyorlar sözlere güre de gene DU tepte mütareke dedrinden a hiyanet vesikaları yakılıp Kk edilmiş imiş Vatan ve mili fi kılıç kalemlerin. mızrak ol pasım isteygnler için bu ateşli Yazılar bir şesellidir. Bu tese * İide uyan yüreklere ver- diği emniy. mek te kabil- dir. Bir Rum tebinde Yur a ortalığın biter, gürültü memicketi arkasından vurmak istiyen gizli hançerler kırılmış, olur mu? z yapmakla iş Biz, davanın yüzünde kaldık- Ga bu aci wak'alariz sik Sik karşılaşacağız. Bu tarihi bir zaruret Olacaktır. > Yamanlıları döğüş meydanlarında mübim- sememek kabildir. Maziyi kanlı meş'alelerile | aydınlatan büyük zalerlerimiz bize bu yüksekten bakış hakkın vermiştir. Evet Türk ruhu, dinamit gibi, üstü ne düşen tazjik çoğaldıkça şid- deti artan İorkünç bir varlık tır, Fakat beş bunü bir mazba- Hiyyettet Zİyde bir kuşur şek- linde Zörüyyrum. Düşününüz bir kere... Kudretini göstermek için başında yabancı bir yum- ruğtn toktağını eksik bulma- Bu felâket © değilde nedir?, Başımızdiki beli biraz uzak- Taştı MI, dğınuş aslanlar gibi gevşiyor W artık “kımıldamak östemiyoru . Affımızın hududu çok geniş, kinimizin hafızası pek dar. Dün bize dişlerini gösteren, ta ısıran köpeği bile, bugünkapımızda besliyecek kadar cötert vicdanlıyız. İn- sanlığın İc; için Kemal merie- besi olara) gösterdiği bu va sillar şünlesiz, kıymetli şeyler. dir. Amş cemaat ve millet da- valarındı tundan daha fena, daha tİhkeji kusur olamaz. Milli İerhiyemiz, kökünden budanışyı, yeni aşılarla başka akide İzlerine muhtaçtır. Acı bir şeyi ama saklamak daha zehirli! geticeler © vereceğini bildiğiyiz için açıkça söyliye- tim: Humların milli terbiyesi bizden; yüksektir. Ferdi ahlâkı okadaş düşkün olmasına rağ. Men, pemleket meselelerinde imretilkcek bir mükemmelliğe marhargırlar. Bereket ber alem cevheri gürümüştür. Yoksa, bü mefkârşeştikle onlar. dünyaya hikim © olurlardı. Her türlü tehlike giynda Pile kiliseleri, irektepkeri, milli. Propaganda yuvası ç gmaktan bir saniye ayrılmaşmışlir. > Yatmanılıık, aşkı onların tayiliklerine yayılımı, vücutlarını bütün zerrelerini doldurmuştur. Anadolu rum- larımn arkan Türk oldukların söytiyen bir tarih muallimi Rum kılarının höngür hüngür ağladığım” bana anlatmıştır. Hulisa istiyoru imrenerek demek ki bayrak çıktı diye ölkelenmek herşeyi halletmez. çalışmalı , — hasşm- darymızın. silâhlarını kullarma- Wyiz. Yunan ordosu bir garson olabilir, Averolun bir Müspet sey, lardaki Yuka ime eder... Her karış toprağında Binbir ma Gastsn o Yaşıyan yalanım mesi NOlüg; lari sana Din €şnla biner kere Kurban (o ettirecek aşkı yaratınak zor mu? Niçin hap beraber De mübarek yolda gule vermiş değiliz?... <Trüvay Türk Çözük- et işinde dille / t acaba sade * Türk sünde 12000 Yirmi altı milyar lirası Bu cinayetlerin bir senede malolduğu Hudutları dahilinde 30000 cani Nivyorktan Londra gazetelerine, servettir yaşıyan Nivyork şebri Amerika da irtikap olunan cinayetlerin miktarı ve bunların neye mal olduğu hakkında çok şayanı dikkat malümat verilmektedir. Bu malümata göre Amerikanın müttehit hükümetleri dehilinde ber sene irtikâp olunan cinayetler 2 milyar ali yüz milyon İngiliz Jirasına malolmaktadır. Her sene bu memlekette öldürülen adamların yekönu 12000 dir. Yalnız Nivyorkta 39,000 cani bulunduğu gibi Şikagoda 10.000 katil yaşamaktadır. Bunların ekserisi hariçten gelen ve Amerikada tevattun O edenlerlerle zendilerdir. Medeniyet tarihinde misli görülmiyen cinayetlerin bu kadar vasi mikyasta irtikâp olunmasının sebepleri nelerdir) Bir raporun Amerikada (servetin artmasıdır. Servetle beraber israflane sefahat te artmış, herkeste kolaylıkla ifadesine göre bunun (sebebi para edinmek hevesi uyanma, Plüklarda dinlediğimiz san atkörar |Öst taralı birinci sayılamızdadır) Ben de babam gibi.kanun çalıyordum. - Fakat hep ev içinde, kendi kendime... Gü: nün birinde kanuni Ferit B. Daruttalimi musikideki ye- üni bırakarak musiki tahsili için Viyanaya gidince, am- cam Neyzen İhsan beyin delâletile, Daruttalimde Fe. rit beyden aşılan yere gir dim, ve orada kanun çak mağa başladım. Naime H. hayatım apay- dınlık, pürüzsüz, tertemiz bir lisanla ve büyük bir sü- buletle anlatıyordu. — Çok güzel anlatıyor. sunuz, devam ediniz. efen- dim. — Evet, ne diyordum, Daruttalime devam ederken, öğrendim ki, Polidor Alman plâk fabrikasile yapılmış bir mukavelemiz varmış. Arka- daşlarım benim de plâğa şarla söylemem için israr ettiler, peki dedim, kabul ettim, ve Polidor £ ile yapılan mukaveleyi imzala. dum. —Ne şeraitle, Plâklar size kaç bira temin edecekti? — Onu biç bilmiyorum, hatta şimdi bile... Babam öldükten sonra idaremize amcam bakmağa başlamıştı. Mukaveleyi © Yaptı. Ben yalnız imzatadım. — İlk defa plâga ne z- man ve nasıl söylediniz? - İlk defa plâğa geçen sene Berlinde söyledim. — Berlinde mi? Fvet, Polidörun bu- rada fabrikası yokte. Onun içim geçen sene ilkbaharda, galiba 6 mayista, buradan hareket ettik. Berlinde (20) plâk kadar söyledim. — Kimin eseslerini? , 77 Muhlis Sabahattin be- yin Nihaventten birkaç eseri, Nedir. bilmem bu tptılü. Her #eskim . var, Kalmadı , sabra mecalim Udi Fabri | | beyin eserleri, birkaç tanc de Mısırlı İbrahim beyin, iki üç tane de babamın şarkısı... — Bu söyledikleriniz ara sında alafranga parçalar da var mi? — Hayır. Söylediklerimin hepsi de alatürkadır. Bsascn ben alaturkacıyım, her mem leketin kendine mahsus bir musikisi olduğu gibi, bizim de musikimizin alaturka ol- duğunâ kaniim., Alafıranga da güzel.. Fakat kulağımız daha çok dolduğu için mi, yoksa bizimdir diye mi bilmem, ben alaturkayı daha ziyade Moda halinde her kes alafırangadan bab- sediyor, fakat anlıyarak mi, hiç zannetimem!, Plâkta şarkı söyl lerden <n çok kimleri beğe- nirsiniz? — En çok MünirNuret tin beyi, Tanburi Refik be- yi, Mes'ut Cemil, Nayzen İhsan, Cevdet, Fahri, Fetit beyleri... seviyorum, Hanımlardan da; Nezihe Hanımını o Ruhumda ölen nağmede şarkısından do- layr pek beğendim. — Mölikatımızı tamamla mak için son bir sual daha HE. Tabhsilinizi nerede yap- tiniz? v — Selçuk Hatun kız sa nayi mektebinde okudum, ve konservatuvara 'da (G5) sene musikiye çalıştım. — Şimdi ne işle meşgul sünüz? — Daruttalimde aza ok dağumu söylemiştim. Şimdi Çubukluda cuma ve, pazar Ianima teşekkür ettim ve ayrıldım. 7 Aksarayda. tramvaya bin- diğim zaman saat altıya ge- sıcaklı, adam öldürüle Safonun gençkızlar akademisi Şairenin lekelenmesindeki sebep nedir ? Ay battı, gece ya- rılandı ve ben ya” tağımda yalnız yatıyorum ! Tarih etlerle stibza etmiş lekelemiştir. an olan «en meğ yük ann cü meztiua kilşelerin emrile bir kere 380, bir ke re de 1073 senelerinde yeklı- dığından onun yalnız bir man- “mesile bir kaç parçası kal miş, onun yazılarınden karek- teri hakkında bir fikir edinmek imkâmı münselip olmuştur. Muhakkak oglan nokta onun | yaşadığı devirde son derece dürüst olmakla tanındığı ve an- tak ölümünden iki asır sonra şöhretini telyise teşebbüs edil diğidir. Salomn namma ve içinde yaşadığı Lezboy âdasına sürü - len lekenin izahı çok basitti. Milâttan evvel yedinci asrın başlangıçlarında Sofonun mua- sırı olan kadınlar, o derece ser- best, ayni zamanda o kadar yüksek bir kanunn ahlâkiye #âbidirler ki, 200 sene sonraki Alinalılar bunu o havsalalarma sığdıramamışlardır. Bu devirde Alinda yetişen ve Solo ile eğlenen komedi muharrirleri « safo oyu zaman- larında şayi olan allâksızlıkirala muhakeme etmişler, şiirlerinde aşkı hararetle: terennüm eden, asil sailelere mensup. genç ka- dınların terbiyesile meşgul bir akademiye riyaset eden bir kadının mutlaka ahlâksız olaca gına hükmetmişlerdi. Halbuki» şairenin” arkadaşı Alkayos onun temiz ve afii. bir bir çok büyük ve te | kadi olduğunu söylüyor, onun yazılarından cide Kalan parçalar da Onun ahlik o esaşlarına şiddetle riayet ettiğini ifade ediyor, Afiâton, ondan bahs- öderken onun güze ve düşün celi olduğunu söylerken Aristo onu Homerle bir seviyede saymakta ve İtrobonun harikulâr) de bir insan olduğunu itiraf etmektedir. Safowun, * şairler yurdu » genç kızlari "İntizik, şiir “di i rakıs ve muaşeret usulü öğret - dikleri bir akademi idi. Safo, bu o müesseseden kazandığımı, büyük ve mühim düğünlerde inşat olunmak üzere yazdığı neşidelerden para aldığını ilâve eder ve bunlarla geçinirdi , Onun aşk manzumelerinden bir çoğu bu maksatla yazılmıştı. Mesut bir izdivaç hayatı yaşa- dığı anlaşılan Safo dul kaldığı Zaman kendiden daha genç bir erkeği sevmişti. Safomun şekli hakkinda bü- tün bildiklerimiz onun kisa ve Kara saçlı olduğundan, bir de çök tatlı bir tebessümün do- daklarım süslediğinden ibaret- tir. Fakat onun talebelerinden birine yazdığı bir cumle, pek güzel bir kadın olmadığını gösteriyor » Snfo talebesine eZekanı serin güzelliğine de- ğişmem» diyor, Salonuti kâtdeşlerinden Çar- İaksos şarap tiçaretile iştiğal ede rek Mısıra gitmiş, orada Yu- nanlıların en meşhur fahişele- titiden Rodöplse Aşık olmuştu, nihayet bu kadınla evlenmişti Hiçbir hadise Satoyu, bu ka- dar müteessir etmedi Birda Salonun ahlâki seciyesini gös- termeğe kilüyet eder. Safonun, ölümüne sajk olan hadire, ibfimal ki doğrudur. n memleket & Safonun genç kızlar akademisinde raks Rivayete göre Safo orta yaşlı bir kadınken genç bir balıkçıyı sevmiş, fakat bu halin yaşile mütenasip olmadığına bakarak, #sikların intihar edegeldikleri bir kayadan kendini denize atmıştır. Demek ki bu kadının hassas kali, erkek sevgisile çarptığı halde sonuna kadar iffetini muhafaza etmiş, bununla bera ber müstakbel nesiller onun namını lekelemişlerdir. Aceba bunun sebebi medir? Bu hâlâ bir sırdır. Kim bilir belki Mısırın kumları, yahut Herku- Mintimun Tâvları bir gön onun birkaç eserini ifşa eder de bu sırlar meydana çıkar. Safo ile kardeşi Çaraksosun ölümlerinden sonra Rodopis zamanının en meşhur ve ©n zengin alüftelerinden — Olmuş ve devrinin en azemetli ricalini evinde misafir etmiştir. Rodopis, zamanımın maruf ma- ceraperestlerinden Aminyasi bir ze) rheşlieri "ve selahet mah - şeri olan muhteşem evine ka- bul ettiği zaman ona şu sözleri söylemişti: « Ben bütün servetimi kendi sâyimle © kazandım. * Çaraksos beni alarak azat etmiş, benimle evlenmiş, fakat ben onu mem- leketine döndürdükter sonra kazancımı yoluna koymuştum. Çaraksos, meşhur Saionun kar- deşi idi. — Sahi mi? O ne büyük bir şaire idi! — Öyle diyorlar, fakat ben Onun şiirlerini okumaz ve ken- disini sevmezdim. — Niçin? — Safo beni beğenmez beni asil kardeşine lâyık görmezdi Çariksosun anlattığına göre Sa- 46 ömrünü demokratlarla dö- ğuşerek ve Aristokratların an- nelerini muhafazaya çalışarak geçirmiştir. Bense onun zıddına- yım. Bir adama demokrat ol- İse tarafı Dinci savıfamıyda | Ankara kısmı Ankarada bu hat için bir “ beyneşşehreyn , ma- sasi tesis edilmiştir. Bürü- daki memur da mükâlematı idare (edecektir. Bittabi Ankarada istenecek zatin veya müessesenin telefonu olması lâzımdır. Mühim bir nokia Gerçi hat bugünden iti- baren açıktır. Fakat Anka- ra ile konuşacak zat veya müessesenin, kanuşabilmesi için evvelâ burada telefon şirketinin bu. işle meşgul dairesine muayyen bir mik- tar depozito yatırılması lâzım gelmektedir. Bittabi ito vermiyenlerin ta- lebi is'af edilemiyecektir. Ankara - Eskişehir Ankara - İstanbul hattı - nın açılması üzerine Anka" ra - Eskişehir o muhaberatı duğu için kapılarımı kapama dım. — Sato, genç kırları terbi- ye eden bir akderiinin başır- da idi, böyle yapmağa me - burdu, Fakat onun şürleri, kalbinin çok sicak olduğunu gösteriyor. — Bununla beraber an'ane onun ölümüne saik oldu. Çün kü bir balıkçı e sevişmeği kendine yediremedi. — Buna ihtiyarlamak hissini de ilâye ediniz. Herkesin de diğine göre Safo şi mısraları» m sevdiği balıkçı için yazmış- mişır. « Dostum kalbim seni is7i2 ediyor. Fakat sen git, kendine daha genç bir gelim bul, ÇÜK kü ben ihliyarladun, ben de seni bana bağlıyacak kalp Kal” madı» — Siz şaireyi bizzat gördü- müz mu? — Hayır. Fakat onu ark» daşı Alkayosun biraderi ile bir. likte Buhttunasrın ordusunda idik. O da bana ondan bahs- ederdi. Lesbosa gittiğim zaman Satonun kızı Kiayisi gördüm. Halinden fakir olduğu als” Mıyordu. — Ne yazık, onlara yardım edebilsen o memnun olurdum. Çünkü Safonun da bütün me ziyetlerine rağmen züğürt yaşı” dığımı biliyorum. — Evet Sifonu © gözel glrlerinden biri şe sözlere başlar, « Faziletsiz servet, teh likeli bir komşudur » — Fariletmi, bu ne demek? — Onu Salonun ŞU sözü izah eder, « Kamer bati, gece yarılandı, ve ben yatağımda yalnız yatıyorum! > Fazilet Sir Toya, aşka yeni sılat verdirdi. — Nedir? op İstanbul Ankara telefonu ği (a A! “| i ti lâzımdır. yi Nişanı bozan tarafin ilini mesine dir rak m fir mim de verdiği bir r bir kıymeti tr | 1 Ni Ki wa t n i Wi kii gil di

Bu sayıdan diğer sayfalar: