25 Mayıs 1929 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

25 Mayıs 1929 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İngilteret de sıcaklı Dereceihararet1922 den beri görülmemiş derecede Tondra, 24 ( A. A. J - Bugün İngiltere nin ceuup - şark, şark ve merkez kontluk- larında sıcak mıntakalara has bir hararet hüküm sürmektedir. 1922 senesindeki büyük sıcaklardan beri Mayıs ayında bu derece yüksek bir hararet derecesi görülmemiştir. Zeplin , Almanyaya döndü Tulon, 23 (A. A.) — Zeplin yolenları, saat 19,40 ta belona birmişlerdir. Cuers kumandamı Centrete azimet harekâtını idare etmiştir. Saat 20,25 te Zeplin uçmuştur. Bslon 21,49ta Marsilya üzerinden geçmiştir. Paris, 24 (A. A.) — M. Elmer, hareketinden evvel eMaten» gözetesi muhabirine, Fransız matbuatına hitap seden bir bey: me tevdi etmiştir. Bu beyannamede deniliyor ki: Fransa düş lığı ile meşbu olar ve hareketim esnasında yanlış surette tefsir edilen haberlerden sonra Fransa malbuatının bana karşi bu kadar harsretli bir hüsnü kabul göstermesine intizar etmiyordum. Bazı Alman gazetelerinin, kat'iyen söylememiş olduğum bir takım söz- leri bana İsnat etmelerine teessüf. ederim. Fransız matbuatının hakkımdaki muhadenetkârane ve hayırbahane hattı hareketini tekdir ve ona samimi surette teşekkür ederim. Şurişi muhakkak- tir ki bu felâketli hadisenin iki memleketin münasebatı Üzerinde mes'nt tesirleri olacaklır, eTulon» ve Fransayı terketmezden evvel €n hararetli temennim budur. Karaya inidiği sırada dahi Alman askeri ve mülki -memurları, Fransız zabitlerine Fransız matbüatı, memurları veFransız Palkı tarafından gösterilmiş” olan “büsnü kabulden dolayı teşekkürlerini tecdit etmişlerdi. Frldrihshafen, 24 (A. A.) — Zeglin saat 5,l0da karaya inmiştir, Aptallar ve deliler Amerikada hadım edilicekler Lansing,23 (A.A,) Diişizanda) Vali aptallarla akli melekâtimn hepsinden istifade edemiyen diğer eşhasın akim yapılmasını natık bir kanun İâyihası imzalamıştır. Bu kamına göre takim ameliyesi ancak alâkadar şilsın muvafakatile yapılacaktır. Petrol sanayiinde yağmakerlik Veshington, 23 (A.A) —M. Hooverin petrol istihsal eden hükümetler valilerini 6 haziranda Colorado Siprigs te aktetmeğe davet ettiği konferansa başlan» #ç olmak üzre bu gün petrolun muhafazası umumi meclisi özası ve Amerika petrol enstitüsü mümessilleri nim resmi bir içtima aktetmişlerdir. Bu içima- dan maksat hükümetler arasında bir itilil vücuda getirmek süre- öle © burgular tahdit ederek petrol sanayiinde © yağmacılık meselesini halletmek imkânmı müzakere eylemektir. Harbiye, bahriye ve ticaret nazırları ile petrol enstitüsü reisi ve petrol sanayil o rüesasından bir çoğu içtimada o hazır o bulunmuştur. İçimam nihayetinde biç bir karar Mtihaz edilmemiş olduğu işrap edilmiştir. Almanyada bir hadise Berlin, 23 (A.A) — Yiez- thor belediye binasına bir | bomba atılmıştır. Hasarat mü- bimdir. e Küçük itilâf konferan- sının neticeleri ? Paris, 23 (ALA )—<Temps» giücicsi “yazıyor : Küçük iilgf konferans beyacimilei vaziyetin heyeti umumiyesinde gayet mü- salt bir intiba husule getirmiştir. Üç memleketin sıkı itilaf , hiç bir intirikanın baleldar etmesi mümkün olmıyan ve üçdevletin hususi ihtiyaçlarını , menfaat larım ihlâl etmiyecek surette ilk kıymetini muhafaza eden bir kuvvet şeklinde tecelli etmiştir. İşte bu elâstikiyettir ki küçük wilâfa her türlü vaziyetlerle in- bak etmesine ve vazifesini itimat ve hürmet telkin edecek surette ila eylemesine © müsaadebahş olacaktır . Yoguslavya bütçesinde tenkihat yapıyor Belgrat ,24 (A.A) — Ta- seret meksdile Yuşoslaryann Berlin”, Viyana, Roma, Bükreş, Buenos Ayres baş şehbender- tikleriyle ikinci derecede payi: tabilardaki şehbenderlikler ilga edilmiştir . Gene tasarrvf make sadile yüksek rütbede 60 zabit teksüde e sevkedilmiştir. «Vekt)in 25 Mayıs 19 29 te ikası > : 163 Muharrıri: Hüseyin Rahmi Bir tepeden diğer tepeye o uçlular. Bir şişe daha açtılar.. Şoförün gözleri ba- yıldı. Sinirleri gerildi. Kolları açıldı. Arzudan titreyen - dudaklarile sonu gelmez puseler almak için sevgilisine 3 ine Lâkin bu defa kadın iki yumruğile onu göğ- Sünden iterek: — 0.. Sen yüz bul- dun, astarını da isti- .Yorsun... Delikanlı tumam işti- hasının - inkişafında teneflüre benzeyen bu retten gene yaralandı. izde a Çıplak ve müstehcen nedir ? 1Öst terah birinci suylamızdadır) Benim kendi fikrimi so rarsanız, bence çirkinlik müstehcendir. N Bu gerek düşüncede, gerekse hare- kette tezahur eder. Tecahüle imkân bırak- mamak meselesi bence çok mühim bir noktadır. Zira insanların o keşfetmedikleri ler müstehcen olamaz. lar müstehcen olan her şeyi bilirler, Fakat za- mann ahlâk telâkkileri bunun ifşasına mani ol- maktadır. Bu itibarla insan bildiği halde müstehcen olan şe- yi görmek bile istemez. nsana tecahül O etmek imkânını yeren eserlerin müstehcen © olamıyacağını söylemiştim. Bu itibarla nükte ve cinas hiç bir za- man müstehcen (olamaz. Nükte ve cinasın açık ol- dukları. balde bir sütresi vardır ki bunlar bir sos- yetede söylendiği. zaman istiyen bu sütreyi kaldırır, istemeyen kaldırmaz. Bu itibarla odinliyenler tecahül etmek imkânını da- ima muhafaza ederler. San'at eserlerine gelince: san'at daima güzellikler arasında cereyan eder. Bel- ki bunlarda hayattan alın- ma çirkin sahneler buluna- bilir, fakat bunların ba ifadesi güzeldir. Bi leyh bu kabil eserler de dahil olduğu halde, san'at eserlerinde o müstehcenlik mevzuu bahis değildir. Çünkü gaye san'attır; ve çünkü gaye bedii bir he- yecanın, Litrenin tarifine mulabık olmak üzre, brü- tallöman açıklık ve haya- sızlıkları takip oötmelidir. Yoksa san'at eserlerini de- e Hayasızlığın gayesi de ayasız ve çirkindir. Mese- lâ bazi fotoğraflarda oldu- ne li vukuf teşkili mese- lesin& gelelim : kanun di- yor ki, san'at ve ihtisasa teallük eden hususatta ehli vukuf tayini lâzımdır. Ede- biyat, resim, heykeltraşi birer san'at ve ihtisas işi değil midir ? Vakıa hâkim memleketin ahlâki temayü- lâtını temsil edebilir, ve oitibarla kendi hissine göre hükmünü verebilir. Fakat bu kâfi değildir. Mahkeme alelâde bir kont- rat davasında ehli vukufa müracaat eder de bir resim, bir yazı ve bir el davasında o buna a görmez. Bahusus resim çok fazla bir ihtisas işidir. Bilfarz bir çocuk on sene ayni modele bakarak resmi yapsa, ilk yaptığı resimle "Teessürünün şiddetin- den sersemliyerek çe- kildi.. Neş'elerini öldüren küçük bir sükültan sonra Şehnaz: — Maydi arş, sür. Artık ne içecek halim, ne de derağuşuna ta- hammülüm kaldı. Bir yerde durmadan gide- lim. Kâh açup kâh kapa- nan bu, mart havası mizacın önünde göğ- nünde . kopan müthiş fırlınalarla şoför sar- — sarsıla yola düzel- I. Şimdi nereye gittik- son resim arasında hiç şüphesiz bir çok fark- lar göze çarpar. Demek ki resim görmek ye tetkik etmek san'atıdır. Bir misal olarak diyelim ki, bir karikatürün eli uzun olsa, el uzunluğu hırsızlığa telmih addedilerek mahke- verilse, acaba elin telmih kastile mi, e ikatüristin ihma- inden mi olduğunu kim tayin edecektir. Bunu hâkim tayin edemez. Bunu anla- mak için bilfül uzun zaman resimle meşgul olmak İâ- zımdır. Ben bizzat yaptı ğım resimlere arkadaşları- mın yanlış mana, verdikle- rine şahit oldum; Her i san'at münte- siplerinden birer ehli hibre teşkiline taraftarım. - lan çekinilecek “ve korkulacak ne var? Ehli hibreyi teşkil edecek olan- lar da bu memleketin çö- cuklarıdır. ,, Cemil Beye çok çok teşekkür ettim. * Avukat İrfan Emin Beyin fikirleri Avukat İrfan Emin Beyin anketimize verdiği cevabın ikinci kısı bayramın bi- rinci “günü - çıkan o nusha- mızda intişar o etmişti. Bu kısım * mürettipbanemizde gece O bağlanırken müessif bir yanlışlık neti- şi olarak diğer bir yazı le karıştırılmıştır. Yanlış rabıtasını muhafaza için İrfan Emin Beye rica ettik; bize verdiği cevapların ta- mamâmının bir hulâsasını yaptı. Bunu aynen derce- diyoruz. ve “açık, “mi Ceza kanununda kelimesi (o yoktur; ve hayasızca, tabiri kullanı! 5 bir cürmün his ve ihtiras- ai endişeler hari- cinde ve umumi iffete ta- arruz eder mahiyette süduru lâzım gelir, Bu cürümlerde ve maksada azami ehem- miyeti atfetmelidir; nitekim ceza kanununun 420 inci maddesinde “kadın oynat- mak, tan O bahsederken “adabı umumiyeye mugayır olarak açık yerlerde veya halkın o sühuletle O muttali olabileceği açık mahaller- de fuhuş maksadile kadın oynatanlar ve ( bilihtiyar oynıyan kadınlar, tabiri kullanılmıştır. Böyle cürüm- lerde fücur kastı, ilk ba- kışta farkedilecek Okadar açık olmalıdır. Esasen bu- kuk mahiyetini iktisap eden ahlâk kaideleri, şiddetli bir zaruret karşısında ce- miyetin kefaleti altında ve cebr ile tatbiki lâzim ge len kaideler demektir; Bu eri Si es ii anlayabilmelidir; yok- alak telek telâkki yi ları hakiki bir miyar sayı- lamaz, 2 Bir san'at hiç bir Böyle lü için hı ta ve kine hn intişar eden parça ile lerini bilmez bir sür'atle dağdan dağa uçuyor- lar, arabanın bir koşe- sine çekilen Şehnaz teslimiyete benzer bir durgunlukla. susuyor- du. Otomobil yollu, yol- suz bayırlardan, yamaç- lardan, düzlüklerden, havada zikzaklar ya- pan kırlangıçlar gibi çılğın bir hizla dönüp dolaşıyordu. Gün .nihayete erdi. Akşamın loşluğula be- raber serinliği bastı. Kızıl, bulutlar arasın- dan süzülen bir şahin üçuşula maden yoku- ga i zaman cürüm teşkil etmez. Bedii mahiyetinden ayrıl dıktan sonra onu müsait olduğu ölçülerle vöznede- biliriz. Ain bile asil ve ez bareketlerin ifadesi- ir, ve unutmamalıdır ki Şa yalnız bir şeklin il, Si mefkürenin çeh- residir. Binaenaleyh güzel bir şeyde müstehcenlik mevuubahs olamaz. Müsteh- cenliği yazı, resim ve saire cephesinden ayrı ayn mu- Lb etmek lâzım gelir; meselâ cinsi münasebeti irae eden bir resim müs- tehcedir; fakat bunu bir hedefe (o raptederek o bir san'at, bir edebi tahlil zımnında yazmak mümkün ve meşrudur. Bu hakkı res- sama tanımamaklığımız, her resmin müstakil bir mevzu < Bir cümle di- ikmal edebilir; fakat resim diğer bir resmi 3—bHer san'at eseri muğlâk bir mevzudur; ona nuluz için bazan yeni bir neslin gelmesi beklenmek lâzım gelir. Bir hâkimin böyle karışık bir yolda kendi. irfanına güvenerek rümesini adalet için teh- İn ikeli bulurum. Bir hırsız- lık davasında kırılan kilit için çilingiri dinleyip de san'atkârı ihmal etmek, mu- asır medeniyetin hürmet ettiği ihtisas mefhumunu inkâra müncer olur, Şüp- hesiz ki hâkim cemiyetin ön münevver, en mükem- mel adamlarından biribir; fakat herşey değildir. Hâ. kimler ehlivukuf eporan ile mukayyet olmadıklarına göre bundan çekinmek için makul bir sebep tasavvur edilemez. Sonra unutmamalıdır ki bir eser ensicesine ve ga- yesine göre muhakeme edilmek i icap eder: Meselâ şundan Sarı yere indi- ler. Çarşıya vurdular, fakat araba Mesarbur- nuna değil Yenimahalle yoluna sap. Pazar başını geçtiler.. Fırıl- dak bahçesi yokuşuna saldırdılar.. Şehnaz uykudan uya- nır bir teâceüple sor- du; — Böyle tersine ne- reye gidiyoruz? Şoför — dargınlığını unutmuş bir tebessümle cevap vedi: ar simdiden mü müthiş bir ir şekil aldı” f Süleyman Paşa | (La) Âkibeti| Rauf Paşaya bakılırsa... Süleyman Paşa neler yapmamış, ne cürümler işlememişti —68— Süleyman paşanm Tuna şark ordusunun düşman tü Rumeli kuvvetlerinin da- gılmasını ve yüz topun düş. mana. geçmesine Sebebiyet verdiğini anlattı, Ve şu cüm- leleri ilâve etti. — bunlardan başka wfatı mke mayinel askeriyeye ve haiz olduğu rütbel celilenin vak'ü haysiyetine yakıp sayan bir taken sal fel ve ahlâk ie mdf ve mütehellek bulunduğu pekçok zabilan ve efradı askeriyenin Wadat ve başka maazallahi inâla saltanatı seni yenin aleyhinde dahi bulunduğu mervi olduğundan... * « böyle bir zatın kumandanlıkta değil ilki askeride bile bulunan caiz olamayacağından divanı harp marifetile mehakemesinin illere. Anlaşılacak neticeye göre muamele yapılmasını... Kay- detti. Tezkerenin sonuna da: Zamanın bu muhakeme ile uğraşmaya müsaadesizli ginden bahsederek Süleyman paşanın « şimdilik kaydile » Çanckkalede hapsi münasip görüldüğünü anlattı. İ pa : — Bir vur! demişlerdi. Mübarek yüz tek- me savuruyordu. Kinci ser askerin gösterdiği kötülükler arasında birkaç muhakemelik mes'ele vardı : Orduyu berbat &den Sü- Teyman Taşa idir Gene Rauf paşanın tezke- resine göre Süleyman paşanın hususi ahvali de bozuk düzen edebiyatta sözler tek ba- şına ir. kıymeti haiz addolunamazlar: onları yük- sek, pek yüksek, yahut bayağı bir halde gösterip tanıtan âmil, eserin bünye ve gayesidir; her san'at eseri tam bir uzviyet sayı- lir; onun bir parçasını ele almak, insanı kol veya bacaktan | ibaret o kadar gülünç olur. Bir san'at eserinin tam bir tah- lili, her halde bir ihtisasa ve ya hususi bir iştigale mütevakkıftır. o Kimlerden istifade edileceğini tayin etmek ise güç bir iş değil dir; tanınmış mütehassıs- lardan ve bilhassa bu zat- ların vücuda getirdikleri teşekküllerden istifade edi- lebilir... Yeni mevzularda yeni tehzibe tabi olanları da ihmal etmemek şartı ilen. Hanım itiraz etli. Yokuşu çıktılar, O10- mobil yolun ivieneları içinde bir kasırga gibi döne, kıvrıla akıyordu. Telli tabyayı geçtiler. Uçurum üzerinde şoför idi yani: sathoştu. İdi sizdi ve... ağza alınmıyacak başka rezaletleri dahi vif demek oluyordu. Bunlardan başka en büyük bir cinayet daha keşfedilf meydana çıkarılmıştı ki : o das * Mansallah saltanatı saniye Alf binde bulunmak eiremü idi. Bir batırıp mahvetmek için sadece gu yetip artar, galiba çok bile gelirdi. Kayri dayansın kahpe di Süleyman paşı! Bunlarda birinden kurtulacak olsa m hakkak ötekinden (yakasi sıyıramıyacak gidecekti. Serasker yazdığı tezkerey! o sat Babiâliye gönderdi Ravf paşa bu gibi acele iş Şeytan karışmamak için tersinf olarak çabuk hareket edilmek lâzım geldiğini takdir ede lerdendi. Sonra kuracağı divanı hari€ tayin edeceği azaları tasari” mıya başladı: Evet, divam harp reisliği Derviş paşaya vere: Derviş paşa ha tebinde bir valatlâr hikme ve kimya dersleri veri sonra mektebi askeriye m” zırlığı etmişti. o Süleymei paşa askeri mekteplere na” olunca Derviş paşa ile ar* lari açılmıştı. Derviş gağanıl ötede beride Süleyman pi aleyhine atip tuttuğu işik meğe başlanmıştı. İşte Rauf paşa bu er dilediği gibi istifade edeceği zannediyordu. a Bu sebepten Derviş paşa? Süleyman paşayı muhakei$ etmesi boş birşey olacakik İş birkere reis bulmak idi. Ak tarafi nasıl olsa rilir çatılırdı. Akşam üzerine doğru wifi liva Rifat paşa Ayasafan0” dan gelmişti. Tabii yeni w€ «Pek mühim» vazifesinin # olduğunu merek ederek evi” bile uğramadan serasker * pisında soluğu almıştı. İsabet, Rauf paşa da ku disini bekliyordu. i Rifat paşayı bekletmek! kabul etti: — Paşa, sizi çok ehe miyetli bir vazifeye w diyorum. Dört bölük #588 bir tokma gibi yu Boşluğa uçarken Şe” nazın bir iki sani süren sayhası dağlı” inletti. Gecti, Hers& bitti. . Şoför, herkesten, kö” li vitesi sonuna kadar İdi ruhundan bile kask açtı, direksyonu çevir-| dığını kolları arası” di. Bütün ruhunun ateşile bir hamlede maşukasına — Sarıldı. Otomobil bir tayyare gibi havada bir kavis çizdikten sonra büyük — Daha vakıt var, /sikletinin sukutile akşa- Şu sahilin sabah gü- | mın esmer Sularına zelliğini görelim, döne- | düştü. Deniz fışkırdı. TİZ. Köyürdü. Açıldı. Onu Çözülmez bir sarıl ebediyete götürdü. sinin de günahlar beraber ateşleri de yanın ketum derini Zinde örtüldü. —49— Telli tabye tarafla”. bir otomobilin uçul" sukutu evvelâ o ci ö gem

Bu sayıdan diğer sayfalar: