birin se: bir tavas bülbül gibi miz, Ne Dünün Garkan. YAY» gey. i hm hari Zânne- ©N Ziyade Yobis her -. Plorinal göhar Pisvanda İN öyleye. “Küiysenile ” ahkebuc Vaktile ey. VI eblehanesi Mnesi ile, ne ce Km Ji mm taha Musun senin za vermeli acaba ? müftğy, e dik dik bakmıştı... > 49 - pey şehidin öksüzleri stanbulun haftalardan I beri süren ve tüken- mek bilmiyen ıslak ve yağışlı akşamlarından biri idi. Köprünün iki tarafma asılan (o lâmbaları gene kısılmış ve loşlaşan kaldırımlar » üzerinde . kızlı hizli yürüyen, koşuşan ii san siluetleri esrarengi leşmişti Sağ tarafta, uçları esmer bulutlarla tırtıl tırtıl olmuş bir ayın yer yer soluk ışıklar döktüğü de- mizde Servet yüklü iri vö- cutlu gemiler; solda daha koyu ve daha loş görünen Haliçte para kazanan mav nalar yatıyordu. gisündüm ki, buada şimdi tramvayda, oto- mobillerde ve yayan akıp geçen halkın hepsi az veya gok kazanmışlardı. Asude bir aile ocağına ve yahut herhangi bir eğlence yerine koşuyorlardı, yiyen işini bitirdiği, evine, “barkına dön- meğe savaştığı şu sıralarda köskocaman köprünün üze- rinde yalnız iki şey, iki kü- me vardı ki telâşsız ve ha- reketsiz parmaklıkların di- R binde birer bohça halinde duruyorlardı. Bu iki küme iki yavru idi, hemde, ağiz okuyucu iki Türk yavrusu idil Dikkat ettim, den oldukça uzak mesafe- lerde oturan bu-iki mini- mininin önünde ayni boyda ayni renkte! birer mendil yayılı idi. İhtimal ki bu pej- inürde nyeleik yevrücak- ales zzRs san razasaamRe AREL 2s: alidet furaptr. Ne cidara nında bir puşidei rengin, ne «sasında bir sengi metin var! Divarı nazmur nesriniz; yal. nız bir Bağdadiye tutunuyor. birbirin- O da olmasa © bina Vezir hanı - misali bir oinhidamı hevlengiz ile çöker ve altn- da ellerinde birer meşali 'nahifi heveskâri tutan ncvba- veleri #urdulaş ederdi. demek Yazan: Sadi Etem pek çok., Ağzınız sdu Biz onları bilmiyoruz... Nereye gilse insanın başında uçarlar, Esma bacı nereye gönderme kuşular gibi - göçerler. Biz on- ları görmeyiz bilmeyiz ağam ül “Sahinin © cevâblarından tutun. dela geğirdi. O di dişlerini — gicirdeaız garç, hiddetinden © sakalı biddelendi. Sinirlendi bir kaç | Öyt.. Öyr... Sesile del a gi İl yyraşg İki büklüm, “düşer gene doğrulut, ; Hacivada savurduğu tuhal söz i» kahkaha sağnuğında boğulur. İİ Mdlme. bazı zaman sözleri Soğ kolunu bir ileri bir geri Oyastarak çocuklara (awsn) deri Yavaş yavaş oyunları tavsamı? Fakat sözü geş;e verir bu günde, Bu karagöz çok asırlar yaşanmış Buna rağmen Zindeliği üstünde. Ay FL ayy gg ların o sefaletile “gizli bir namert, ticaret ediyordu. u iki katlı bedbaht- lara iki katlı imerha- met hissettim ve çiseliyen yağmurla ıslanan kirli sâç- larını, . içimden, okşamak hissi geldi. Zira o dakika- da zannettim ki o yoksul ve kimsesiz iki yavru “Meç- de şel, bizim Uçuklaşın . dudakları titriye ülriye: Lâhavle... Vel “kuvvete diye söylendi... Sönra müftü Sadık efendiye © döndü. Bu bakış — Bu herile ne ceza vermeli demek ister gibi bir bakışb. imizin derhal zihninde bir detva müs- veddesi hazırladı ve valiye bir kiğittan okur gibi: Zey Allahı inkâr etie peygamberi tanımasa, buna mü- kâbil “ülühiyet “ve nübüvveti Alinin şahsında cem eyleyip balis bir ralazı ve müş rik olen veydin katli vacip olur m0 Elcavap katli caiz olur. Vah bu şilahi fetvayi dinle- diken sonra Sahya döndü: Biz. seni asacağız.. Diye | gözlerini açı, Köylü: — Esma hâzreti fava vermekte mahir olan müftü | yy lg yy yy yy Top sakallı ablak yüzlü akü Oynar saplar bir perende” atara$ Umulmaz bir .çeviklikle başında , Kürun: gli dilin dik uşdarlak bir açılır, bir kapanır başında. Sikilen “diyerek yaz geçse) Perdesini bir bahçeye kurarler Vanlı bir düdükle tel agi. Göstermelik sonra yavaşça kalkar, Şem'e yanıp görününce perdede Hcirattan sonra bizim kara göz, Gökten bakıp satarak, Ay Dede Bu gece, dör, ünisefiim karagöz | nankör Hali Fahri İmar yy a | ellerimize » emanet ettiği iki öksüzbü. . Ai: okuyucum: Sen ve beniz ki o şehit öksüz- lerini, o dul yavrularını köprü kaldırımlardan ve cami köşelerinde dilenme- ği ve dilenci değnekçileri- nin elinde oyuncak olmağa bırakıyoruz. Halbuki yarın- ! da İnönü ve Dumlupınar Diye sükünetle cevap verdi, Esirin iadeleri dikkaa lâyık görüldü. Satın, ifadeleri olduğu gibi İstanbula yazıldı. İstanbuldan gelen, , cevapta «sirin alelâcele göndermesi ve zinhar idam elonmamesı tebliğ ediliyordu. Valınin : — Seni idam edeceğiz sözü pek ksa bir yayılmış zamanila şehre herkes “ sticvabın sonunda Satının asılacığını zan- nediyordu: hatta idam sehpösin görmek için hazırlananlar vardı işi birden berakis oldu, İsticvap esnasında: Beni siz asmak isteseniz de Esma ban kurtapıri diyene gülenler ürktü. Filhakika köylünün: dediği oldu, Vali idim talep oeğ' halde hiçbir şeye eiüktedir dı. Bu halk arasında İ | | » idamından evvel Sancı karmda olur. Çocuğu kıvrandırır, muz- tarin eder, mide ve bi- gırsaklarda fazla miktar- da yel o bulunmasından ileri gelir. Çocuğu muzur gida ile beslemeten, sık yahut accie semzir- wekten ileri gelir, Çocu- ğu muayyen vaktinde iü- sık, zumu kadar ve muzur olmıyan gıda ile besle mek, sancıdan azade bu- landurmak için en iyi usuldür. Sancılı çocuğa rahatlık temin etmek için : 1— Çocuğun öğörme- sini kolaylaştırımız, sonra yavruyu yatağa yatırmız. Her çocuğa Sağlam hava, kâfi gıda alan çocuklar gürbüz olurlar. Varım zor kazanır. müsavi olmasını İsteriz. Biri zengin, biri gönlümüz razı değil. insan değil midir fakir çocuklar büyüdüğü zaman büyük adam olu sebeple. her yy Ayyy gg Çoçuğunuz niçin sancılanıyor? Ny yy yaya akir çocuklar engin çocuklardan ayrı uamele görmemelidirler gula, hava, ipsanlık hakkı isteriz. Tavadan mabrum bir mesi! cılız, ölür. Dünyaya gelen her çocuk yaşamak ister, bizim hakkımızdır. ; Bpun için zengin, fakir her çocuğa müsavi gıda, hava ve hayat isteriz. Yaşamak ;'fakat hayvan gibi değil insan gibi yaşamak ve okumak isteriz. görgüyeh çocukların millete faşdası 'yefktur . Bunlar hayat Mep fakir o vaşarlar ; fakir, biri okumuş, biri * cahil, fakir çocuklara. başka muamele yapıyorsunuz. beşikte yattığı için insanda öteki tahta beşikte yattiği için | Anneler! 2— Sancı şiddetli ise çocuğun karnının üzerine ya sıcak bir fanile parçası yahut siçak su şişesi bo- yunuz. 3 — Çocuğun karnım ve midesini, elimizi iatık- tan sanra, bafif hafif uğu- muz. 4 — Ilk su ile şırınga yapınız, run saal sonra ediniz, 5—Eğer çocuk derli iyileşmezse o yavtucuğun rahatsızığısın — sancıdan ibaret olmadığı anlaşılır. Mükim birşey olması mulitemel demektir, He- men bir doktor çağırınız. icap edersi tesrar yas m UZ stalıklı olur ve gün gün Yaşamak Tahsil Biz her çocuğun buna zengin çocuklara başka Muamele, Biri altın yi muamele nasıl zengin çocuğu memnun ederse fena muamele fakir çocuğun izzeti nefsine dokunur, Belki 1 rs Bu akir çosuğun da zengin çocuklar ; gibi hava, #da ve tahsilde müsavi! olmalarını isteriz. 8 olacak. imdi hatıramızda birer aziz olarak © yaşıyan rahmetli yiğitlerin kanlarını taşıyan bir tek yavru sü- ve Dudunun nüfuzenun artması için en münasip fırsat oldu. Bolu hapisanesinden kaçanlar doğru Adaköy yolunu” tuttular. Vakia ayrı ayrı yollardan giti ler, . kimi o zapliyelerin eline esir. düşü dJekal pek çoğu Dudu ve Esmarın karagâbına yasıl oldu. Bolu hapisanesinin kapılarını körmazlikla © açliran kaymakam hapianeden kaçan- başında © öldağu hilde kalile Adaköyde Alinin türbesi önünde durdu, Eskiden bektaşi tekkelerinde bir hayli Şaban Alinin “mezari önünde hapisancden kaçanlar hapisanede iken öğrettiği neleslerden birine | başladı. Ve hüüm kafile bir | ağızdan onu takip etti: —Alim; Alim, “Şah alim. Bu' ses dergâhtekileri birden belirleri. 150 kişinin sesi bil | hasa 159 barın gün yeçirmiş “olan rden GR e ründükçe biz Dumlupmar | © Tatbikat mehtsli 6 bacı snellan abidesinin önünden geçer- ken daima başımızı iğmeğe mecbur olacağız. Elinizi “Himayei Etfal in şefkatlı eline uzatınız. İ o Mehmet Nureitin çıkan <Ah- kelimesi müthiy bir gümbüctü! ve “beybali “ akisler yapıyordu. i Bolu bapisanesinln — Açıldiği e hapislerin © Yeaçtığı » ihuzurlar tarafından haber verilmişti. Esma sesleri üşidince Duduyu dürttü. İkisi de kalktılar dergâhın önüne çiktilar . Kaymakam at üstünde idi. Esma kaymakama dik dik baktı ve: - Yoldaş, dedi, sen hapisa- neyi açan Şabansin. Senin himmetin hora geçti . Ali seni yoldaşlığına kabul etti, Yoldaşlarına ( söyle güsinler istirahat etsinler, Korkmasınlar. Çocuklarını , görsünler . Şaban Esmanın bu malöme- tuna hayret etli, Şimdiye kadar Zallikar ordusunun başında bu- lunan Esmayı kuvvetli bir şah- siyet olarak tanıyordu. Fikat onun” böyle göyiplen ni Gi Köylerine sen il m ve fikir adamlı astik cdetsek bilemem halimiz neye w Bana bu düşünceyi, mektep- lilerimizin kasketleri verdi İlk önce ne güzel, fakat ne kibardırlar. So ne oldu, mast ölduz Bir yal dızcılık 5 bir sirmacılıktır aldı yürüdü. Şimdi her mek- tepli, başında bir sürü sema ve bir alay şatafat Evvelleri mir hulâsa soğl tan yapılan kasketler. y ince anlarla mektebin alâmetini liseleri biri birinden o ların renkleri ayırırdı. Zaten siperliklerinin üstüne konulan armalar varken bu kordonlar bile fazla ama gene göz yunrulabilirdi, Biraz #laya bir gülümseyişe bak sünget çocukları bile bu kadar süşlü değildi. Bu alacalı sırmalı Zevkimiz mi nasırlandı ? Kordonlu, yaldızlı verlerine benziyeti niçin <iksinmiyoruz kız : mekteplerininkiler zamanlar eldiven üstüne yü- yük, bilezik “takan bu acayip kıyafede ve ve gülünç olduğunu #mlamıyan — Kadın. Tarla karşılaşındık. Arak bu kötü örnelderi görmiyoruz, ama boya artt Her yıl memlekete kim bilir Kaç ton dudak ve yanak allığı giiyor ?. Uzun Kuy ruklu tüvglerlere ancak kıya- fet müzelerinde, tarih dehliz- lerinde — rasgelinebilir.. Eski kadın bir tavus gibi muhte şem xç ağır geyimli idi nazlı nazlı yürür, etrahna tylı bir gutür ile kısılmış kirpiklerinin ipek süzgecinden bakardı. Şimdikiler elbise hususun- da kumaşa boykot. yapmış Tar, ve keklik gibi sekmeyi, tavus gibi salınmaktan daha alımlı bulmuşlardır. Hayatta sxdeliğe doğru çok açık bir gönül akışı var, Ohalde ço- cuklarımizdaki bu şatafat has- tiliğı nedir? Sonra bu muzur cereyan nasi oluyor da mek- tep adım tapyati ve her yerden, herkesten evvel yan- by yollara, zevksizliğe hü- cum etmesi lâzım gelen yer- lerden sokaklarımıze taşiyor?. kendisine ait dr görmüş gibi m hâyretini © artırdıkça yeri bu fevkalâde hali Şâbana adeta korku verdi. Şaban Esmanın biraktığı iutiba- ları yeniden halkeni. Kadına iri yan bedeni Şabanın göz- lerinde bam başka bir hal aldı. Bir erkek pehlivena benziyen Esma da rühani hüç bir hat yoktu. Fakat Şaban bu kalış kemik yığının incekti, incelti sade bir ruh oldu. Bir ruh ki her yere sari heryerde hazır, her yere nazırdır, İlk konuşma Şabanda bu tesiri yaptı. Ve sandı ki Esma onun düşüncelerini birer birer tanıyor, we kadın ağzını açınca bunları birer o birer söyleyiverecek zannediyordu. Şaban bu hayranlık içinde dalgalanirken - Dudu türbenin kapısından göründü . Esma | öm ? di (Bitmedi)