yafetle Keşmire girdi Zengin olmak hakkındaki hulyalarına in . Kap ? sanan yalnız bir kişi vardı: Nışanlısı ... bi ben de seni görünce desa söylemek, söyleyeceğim Seyler Ür az rüphemleştirmek duyuyorum, Bu biraz pa Me gbi ei düşü laa Evet,, Msabıkay, bir az ii AĞ beliğat ndaki gibi, we Ünüldendir. azizim hita ba La dakıkayı geçmesin! , dosdum geç va, iş merakla beklediğin Vİ de simdi söyliyeceğim. Bili ben bir im, “sen vaktile, meselâ 90 — Yazan: Sadri Etem bunu babam nasl aldı kaç liraya. aldı inceden inceye '80- | vardın bu Tomsonum aleti id, İ şimdide içinde aym arzı var. Yaş, saç, sakal insanları pek'az değiştiriyor Tomson. «— Sayveri sanki kollecin kıdemli talebesi aermilerle ko- oüşuyor. Ve hoşuma da gidiyor.. Gi- diyor ama.. Şu whk hikâyesini anlat daha iyi olur. < - Ben kolleci Biirdiklen | sonra meşhur misyoner amcamla birlikte Hint seyahatine çıktık.. in eli altında — 1ent sinesinde yazilar — JR) ANKIZLIL Bir einssiz Jar SE i #Küdir Kıyı “afetli TAE i Güzel ZErojimağ İ “Zer atın isterse hasırım. » diyerek rezil karılar gibi Bü Satrlar “Ozekut., Baş | Vardı. li ML “bol ie surette tâsvir ey yedik ği halde umümiyeyi m. edilmemesi Körik büluçüm; Demek ki içtimaiyatımız 0 kadar sukur etm dmümt bir mücseede Peritihtn bütün cinsini kay. işleri tandevu venyorlar, dekolre kadın. kiyale- b gözüküyorlar, rezi a yapıyorlar. bununla ikti #tmiyerek opera da ihalika ikin eyliyor. lr, Sevircilere gelince öteden be toplanmış halk değil «en yüksek tabakasma kimselerdir. Şüphesiz- Ban bu. seyirciler arasında SİL Küktindan da vardı. > * üğlente muhallerine Yakan bikmazlar, fakat bir ein si allâkımızın ndan. şikâyet kabahati- irtikâp edecek olursa, kipi ğe kavlinde ona Kanünün en şedit mad- der datbike şitap ederler. ın ziyade Sürdüğü derin E mi x en rde “emisiz,- İftimama — xesile olan *, baloları hakkında vermektedir. Böyle ve alışmamış. olan Katii hayrete düşüren bit mahlüklarn meşbür kadın Kiki itiyenin * Kore esbos.. “Kitabından Tarıtıyordüz » Gg — üskesinil armamıştı, Yalnız “domino başlığını Gmuğlarına Yanında smokin giyii “Tülyen çıkı sunun almıştı. çk bie duğu yordu. Reliki, yüzünü . kapa- masını tavsiye edineç “Gre- jüva,, dediki: “Aziz: Mösyö zg için çekinmiye “ lüzumunu biraz Gdeileri bi- Sant on birdir meşhurların gelme 7a- manıdır. Bakınız İşte narin bir Miadam geliyor. Yüzü dantela sakallı, bir maske #le bir adim merdiveni çıkıyordu. Arkasında sar brokerdan bir entari, başında kırmızı perika vardı. Göğü dekvlie arkası kemere kadar açıktı. *Kıntarak ve pzun ete- gini toplışacak yürüyordu. Arkasında “bulunanlar o söz atıyorlardı. Kadın — elbişdi o mahldk “Grejuva,, nın hizasına gelince dormağa mecburoldu. İzdiham İpek çokur “Grejuva,, “Lüsyen,e! doğru iğilerek fısıldadı: Buranın meşberlarındandır.. Mükub “Didin, dir. Herif işitmiş. o Maskesi altnda gözleri parladı. Cesim çiissesi ile xevafnk oetmiyen ince bir sesle cevap verdi: “Nasıl da bildin güzelim. “Wa kendisi... Eğer özlerse aşı- kın emrine âmadeyim... Ve elindeki yelpazenin ucu ile “Jülyen se dokunarak ilâve eti: N — Yakışıklı şev. zaten bil- mez miyim 1 “Grejuva, zevki selim sahibi hir kızdır. Ayni Zamunda yelpazeyi İ açıyor ve tavurlar yaparak yelpazeleniyordu. A eeiği (Bitmedi ) Bir baca, tutuştu Pangalıda Bilezikçi sokağında Aşir elendinin evinin bacası tutuşmuş, derhal Söndürülmüş- #caret kumpanyalarından birine werur oldum ve seyahağlimi Kaşmire kadar uzum, vazilem gittiğim — yerlerdeki © ahalinin | tabiatını tetkik ve tüccari ihti - yağlarını “anlamaktı, ün sözün kasa bü kürdarını bitirmiş bir adamın yapabileceği e ği tenibe idi. Kaşmir. Şebrine kıyafetleri tebdil ederek girdim. “Orada #wöhim tergâhler verdı; api bilirdik ki Kaşmir yünlüleri bütün Avrüpa asalet “âleminin bir alâmeti gibidir. Ona malik ölmüyen asil” yok: gibidir. Coğrafiyesini geç.. Bun ları mektepte anlatsam sınıfta birinci olurdum . Peki o tarafı geçiyorum, burada Asyanın © yüksek yaylalarından getirilen bir nevi keçi yünü Kaşmir kumaşlarının esrarını teşkil ediyordu. bunlar tıpkı bu gün gördüğün yünlere benziyordu. Büyük Kaşmir ticaretini sen çok iyi Bilusindünyanın altin oluğu Kaşmire akıyor; sirf bu nden, tenret Mİ aya Vakt yy Ey, sihirbaz, Slayver şimdi sende bulaltın oluğu bir Bahri muhit 'aşır: yeri çevirdin. «— Hindistandan döndüğüm zaman - kafamda “yepyeni bir Alem vardı. Bunu İngiltereye dönünce anlatım, güldüler. Rober Fulton icat etliği va puru Napolyona takdim etiği zaman : n bu herifi, atın bu iyi bir daha söz söyletmeyin demiş, bende ona benzedim. Hayal arkanada koşuyor dediler. Bu işe inanan yalnız birisi yardı: Naşanlım, Nişanlım İskoç asilzade aile lerinden birine mensuplu , sol zamanlarda servetlerini ınuhafaza edememişlerdi. Ona yeni servet hayali bir maden keşfetmiş gibi mesir yapıyordu. Bilhasa © benim zengin olmamdan ziyade kendisinin güzel , güzel kibar yünden örülmüş kumaşlara sahip olacağı için seviniyordu . Bu suretle © kararmağa başlıyan alet arması pirliyacak “Ledi sevinecek! hikâyeleri j ayyy By gg Kadın komşuları — Almer edebiyatından — Erkek, göz yezdirdiği gez tesini katladı. Bu vaziyette gazete okumak imkân Biratın'a dolaşan kalabyı £ gibi vızılu yapa âhammil olunabi yanıbaşındaki ma- müttallikmiş gibi a derin akisler bira- tte nc yapmalı? Kalkıp gitmeli mi? Etrafa hiç Lo; masa yöktu, Ve otur. duğu yer de o Kadir gü di ki. Buradan tekmil parla görebiliyordu. Rüzgâr, önündeki tarhlar- dan çiçeklerin kokusunu ha- Gif hafif getiriyordu. Kadınla- rın şapkaları üzerinden, çi- çeklerin vücuda getirdiği ren- gârenk bir manzarayı doya doya seyredebiliyorda. Akşam gazetesiri mutlaka şimdi okuması lizım değildi ya! Kendisini setralında ko nuşunları , dinlemeğe icbar ediyorlardı. Pek âlâ, kulak verecek. Yanındaki masada oturan üç kişinin konuştukları, aile dedikodusu mahiyeinde de gildi.. Günün “huberleri de mevzuubahsolmıyurdu. Süslü iki Madamla oturan Mösyö- yü simasından teniyordu. Göz aşinalığı olan bu zat kadın- lar arasında çok üribarı ba- iz bir prölesördü. Bununlaberaber profesör çok ağız açmıyordu. O, bir mevzu ortaya atıyor ve ka- dınlar bunu bol bol müna- kaşa ediyorlardı. Güzellikten bahsaçılmışı, o Güzellikten, güzel şeylerden... Felsefe, edebiyat, resim, tüyaro, musiki, Hepsi birer birer. sıraya giriyordu. Say iz isimler sayılıp dökülüyor cömertçe perestiş ve ya nef- ret ilade olunuyordu. Kadınlar otazda söz söy- lüyorlardı ki; her şeyi gör düklerine, her şeyi aoküduk- larma, dinlediklerine hükm- ölunabilirdi. Her şey hakkın da likirleri, telâkki ye hin kümleri vardı. Bunları hara. etle İfstle edişlerinden toi- i nakaşa, Edilen mevzularle ne kadar ai Fa Muharriri * CGüytav Şvartıkopf kadar sonfa, profesör. ta Sami rolünü oynaya cak başka kadınlar da b duğunu hatırladı, İki yalnız. kaklılar, ö adım n sönra, Madam- lardan birisi diğerine şöyle dedi; birkaç — Birdenbire ne lar da yaşlandı .,., ve kendini de kapıp koyverdi ki... üc İkaytlik, ne ihmali öyle Diğerinin cavabı: — Nasıl bir kadına düş tüğünü düşünsenet Kârı, sanli o esvaplarile yatıyormuş gibi bir haldet.. Bu izdivaç, profesör için bir Bedbaheıktır. Son daki: kada ölsün bunu idrak edme- mesi ne yazıki Ha, ne dersin? Klara, gene »işanlısından #y- rilmış.. Biliyorsun demek? ya sebebini? Onu 'da biliyor mu- sun? O hâlde, dinle beni. Ve, yavaş, maamalih gene işltilebilir bir Sesle dir macera anlatıldı. Sami, . kortışmanın değiş» mesinden, güzel şeyler bah sinin iki kadın başbaşa ke İınca değişivermesinden şaşır. muğştır. Sandalyesini beriye çeker, gezinti mahalli- ne bakmağa başlar, Tam bu avda genç bir kadın, yaşlıcasına: — Tayyöt, dardı, modem de değildi Bunun üzerine iki metre kumaş aldım. Te. sadüfen bir yerde. örneğini buldum, . hem: o kadar da ucuz ki, adeta besbedava... ve iki metre'de tül, Biraz sonra bir kız, başka bir kıza; — O sırada bana dedi ki: © İkimatsızlığınız beni cidden rencide ediyor. ,, Sami, istemeksizin yapı kulak kabarıp terrübeledi- nin tesirile, teessüse düşmüş” tür. Kadınların, kızların ken- di aralarında meler konuş. tuklarını öğrenmek merakına kapılmıştın. Tarsa firkatıya, Kaplıcalat yolundaki geziati: den hiiç bir'kadın mahrum | Kalmak istemez. “İşte bu 'ko- muşmulafdan birkaçı | zengi bir kadın, deki Ya kağan — Ahçı kadın, benim mut- pa Hihememi şart koşin; biraz ( Sevdiğim kadınm arzusunü yetine getirmek ise benim en kuvyerli seneyi” tedi; İlimden anlıyanları sordum , orta Asya keçilerinin iklim mbürile “Betiinya © #dasmda yaşayamıyacıklarım © anlattılar ve dediler kt: «— Bunun tecrübesi eskidir hart Bernkam hu uğurda smahv- oldu “orta Asyadan getirdiği keçilerle Karun olacağını zann- ediyordu. Ümit ölmez. Birgün yolum o Şarka düstü, Osmanlı imparalorluğunda bankalar açı- İiyor, şimendiler #müyazları alı- niyordu, büyük bir ticaret şir- keti beni Hindistanda olduğu gibi tetkika © memur etti, Ben Şarkta seyvahate alışmıştım, bu dela açık olduğumu söylemedim ve kendi- mi tetkikatta bulunan ilâhiyat mütaasisi diye takdim etim. İlâhiyst mutahassısı sözüne güzel anahlarmış bana, başka dinde, fakat iyi kalpli , sah, sartimi birçok meslektaşların kalbihi açtı. Bu doalar ül , mam nen sürü,“ sörü adamlardı öirteklike mi? ağa tüccar memuru ve yağmur dol te inhidamlar vukua gelmektedir. Alâkadar fen heyetlerinin de bu gibi tehlikelere #pani atta bulun. duklarım işidiyoruz. Bu arada) vi, suat kârları yart olan şehrin bazı yerlerindö ac ve bu münasebetle mimâfla- gmizm da ziyaretlerine sahnç köşkünün is- ipi duvar dikkati İbetmiş midir, çtmemiş mi- dir diye merk ediyoruz Park kapısından itibaren ka- İm ve yüksek bir silsile gibi kıvrılarak uzayan bu duvar da biti pek bariz olmak üzere iki çadakvardır ki, te- sâdüfen gözleri ilişenleri bi- hakkın Lethiş etmektedir. Bu yarıklar, yanın bir fa apacak bir mahiyetie midir, yoksa hiçbir tehlikeyi işaret etmiyor mu? Bunun tenvire mühtaç olduğunü 'zan- nediyoruz. tu. Ona itimat edebilirim, sandım Jâkin iki ay evvel. Pik o kadar genç olma yan bir kız muhibbesine: — Bilmezsin, “bu ne bile kârdır. Düşün bir kere. Üç genç kız, aralarında, sıra ile söylüyorlar: — Yüzüne bakarak kalikah gülüverdim. Tenis elbisesi ile öyle budala bir tavur alıyor kil — St... Bakın, bakın. Krüger geyiyor. Sen onu “Altun Eva, da gördün mü? Kıvrak “diğilmi bele? — O beni artık alâkalar etmiyor, çünkü “evlendi. Başka bir konuşma: — Biraz”badem, bir parça vanilya, üstüne de birkaç damla Mmon -siktın moi Bir diğeris — Öyle şeker şey ki J İ| vavancak, piyano çallığım vakit “Dey, Dey» diyon Başka bir sesi * Şapkamın biçimini de bilirdi" Şek ekili gözünü, İ Nereye gitünem onları böldüm, kosközaman “skelları alında dğwyayı “bir, mesçit halinde . ! görüyorlar, msçit, nasl Rabbilalsminin'bir meskeni, bir evi ke, anların ruhları da Öyle derhal” tarı müsalirine açılıyor, ona ikram ediyorlar , ve dini mübahiseye başlıyorlar, onlar içlerile, ruhlarile söylüyor lar inandıkları © pervasızca anlatıyorlar ve «hepsinile sal , basit kurunu vusta bir ayisyonar aşkı var. Zapmediyorlar ki, bir ikram , bir “hediye derhal bir adamı mösçide ibadete sevkede- cektir . — Ey, Stayvers sen kimbilir onları kaç gün hidayete İrişi- yorum diye sevindirdin. Sevindirmek laf mı? dost oklum, “diyebilirim. — Türkiye benim dostlarımla” dolu: — Ne de çabuk? « — Çabukluğu ne. Bir zi- yalette Ayrupadan yeni gelmiş bir Türk mühendisi vari, yıl dızlardan bahsolunuyordu. Dedi ki; « — Yıldızlar güneşin etrak mda dönerler , we. ade erlar 1 Üsestaralı birinci saylâmızde | Kamyon... içideki çocuklar kanlar içinde yer- lere serikmişlerdir... Kazayı görenler keyliyetten Kabataş polis mevkiini ve Beşiktaş merkezini haberdar etmişler. dir. Vak'a mahaline. yetişen polisler verlerde bulunan «ço- cukları otomobillerle. derhal Şişli etfal hastanesine naklet- mişlerdir. Mecruh çocuklar hastanede derhal tedavi aluna almış: lar, ağır olanlarına ameliyat yapıldiıştır.. Yaralanan — çocuklar 19 yavtudür. Bunlardan Beşi ha- fil yara oldublarından has- taneye giderilmişlerdir. Iastaneyede tedavi altına alınanlar ondörttür, Bunlardan üşü bastanede pansumanı müteakip evlerine gönderi rdir. Geri “kalan on birinden als ağır yara- lidir. Hafif yaralılar şunlardır. 8 yaşında Nevin, 9 yağında Turhan, 8 'yaşmda Süleyman Mehmet, 10 yaşnda Ali, $ yaşında Ahmet, 10 yaşında Mehmet İsmail, 4 “yaşında kardeşi Şahende, Kazayı haber alan çocük- ların anne ve Dabmları hasta. nenin önünü (doldurmuşlar, saatlerce amefiynt neticesini beklemişlerdir. Zabıta şi etmiş, kaza hakkında tahkı katı otamika başlamıştır. küçük giştirttim. iyileri kışlık şap- kamdan söktüm, incileri de kemerimden .» 4 Başka : — Dün annemle nişanlısı ie arada İdi. Diğer bir konuşma: — Evvelce | St. Moriçe, sonra Ostanda gideceğiz Si- nitlerim o kadar bozükki, azizem... Bir başkası: — Tıpkı Rejanın acaip bir dekolte ile oynadığı. pi- yesteki gibi bir vak'a Dühayet, iki Madam bir Mösyö ile: — Zannederim Lâsal söy. lemiştir: “Müstakbele git a parayı ye: Sami, ingilir.. Bunlar, bir saat evvel yanındaki masada prolesörle edebiyat ve san- attan barsretle bahseden ka- dınlardır. Şimdi bir meb'usla hirlikte giniyorlar, ır Nevzat derdest mahduttür. Derhal yali kızdı, mülkü çüb- besini — “topladı. ve eşrafların yürleri gelveleye tutulmuş gibi oldu. Ben söze İkerıştım : Allah bilir, semayı sema- dakine yeri yerdekilere diye bir lük sattın, Bu söz, onlara mülâyim geldi, Vali elimi siki, müftü enliye. sinden bir tutam verdi. Ve dinsiz gençlerden şikâyet eti, Ben onlara £ — Dinlerimiz ayrı da olsa dinsizliğe karşı bir cephedeyiz düdiğim zaman, c;ki zaman pa şasi coşlu, toştu, başındaki uzun püsküllü yeni giğmeye alıştığı kırmızı, fesini att, beyaz takke- sile kaldı, “boynuma sarıldı, şapur şupur öptü. Sıkı fıkı dost olduk. tetkikatta bana sü- bulet görlermeleri için validen bir de tavsiye aldım, işim işi. Şarkin memürün * ne'demek olduğunu anlamak için Allahın bir“ordu kumandanı, Peygüm- berlerin bir devlet idare memuru şeklinde düşünüldüğünü hatırla . İ «Bitmedi rilmiyecek sözler bizde çok kame bayram ertesiye havale olunur. — Hele şu bayram ertesi “bir “gelsin de “deriz; şu işe Başlıyacağıni;' beriki işi tamamlıyacağım... Hal buki bayram ertesi gelir, farkında olmayız. Kadınlar arasında ise şeker bay- ramı, İakal bir ay sürer ve bayram ertesi bir türlü gelmek bilmez. Bendenizin ise: — Bayram ertesi geldi! Dediler mi, yüreğim hop- eder, Çünkü dalgınlık yü- zünden bir takım dostları ziyaret edememiş, bayram- larını kutlulayamamışımdır. Onları hatırlarım. Bu yıl da öyle oldu. Bayram ertesi oldu; birçok çalınmış dost kapısı, birçok gön derilmemiş tebrik mekinbü kaldı... 3 * Saçan Şiir: ramsfonda bir şar- Gi“ yağlar hangi vii a z havgi makamda karar kıl dığını anlamak ta, yazmak ta bana odüşmez Onu bizim seyyaha o sormalı:. Ben gültesine: dikkat ettin. İlk mısraı iyice toparlaya- mıyorum; meali şöyle bir i* “Bende kalan son gülte kırkından sonra aşı kane şarkılar yazmağa baş- kıyan bir 'zatın'imiş. Bir tek saç telinden böyle yanık bir şiir mal zemesi çıkarmak için ne velüt şair lâzem, diye dü- şündüm. : O günmü, ertesi gün. mü, her neyse o berbere gitim; tıraş oluyordum. Dükkânın bir köşesinde çi rak ogün kesilmiş kadın saçların süpürüyordu. — Ah neredesin Efendi, dedim; “işte kumral, sari birçok ki sana hiç olmazsa küçük divan ilham Pp , yerine : getin