| | Katmerli felâket &bdülhamide inme inec” Süleyman Paşa gibi zil — zin elinde tehlikeli Ah da vardı kendisinden daha korkunç ' — © Süleyman paşa çıkıp da: Kim bilir ne düşünmüştü? sa; âya şöyle otur. — yer gösterdi. Süleyman şahın ağzını açıp şikâyet etme ne meydan vermeden, Anadolu deki ordunun muvaflakiyetsizlir ginden bahsetmiye başladı, Sanki Rumelideki ordular ka- zanmışlardı, Süleyman paşa ( Plevncnin ) gizmesiiden sonra Rüslarla harb- edilemiye:Şi kanaatındaydı zaten Rus harbine başlanmazdan evvel bizzat Abdülhamide bir harbe girmekten © çekinilmesini söyle- miş, Hatta ozaman şimdiki dostu damat Mahmut Celâleddin paşa ile hâlâ düşmanı Salt paşa sultan Hamidin yanında bulun- muşlardı. Süleyman paşa geçmiş teki meseleyi ima ett: — Efendimiz devleti aliyenin Rusya ile harbe maddelen isti- dadı yuktur. Kulunuz bir sene mukaddem bu hususu arzettiği zaman İtirsz eyliyenler devlet ve millete cehilleri yüzünden düş- manlık ettiler. — Paşa olan oldu. Şimdi sehüfü uenfata çalışmalı. Padişahım, bir kere <Plev- nes düşmüş bulunuyor.) Rus or- delarına karşı muyazenemis bo- aelmoştur. Bu Wibarla neticenin vehameti dai olacağını arza mü- caseret eylerim, Rus impratoru henüz Rum- eide iken bir müsalehe temcani- sinden başka çare kalmadığını hakipayi seniyenize arzederim. — Hayır paşa siz bir noktada yanılıyorsunuz. Harbe ben değil Mitat paşa sebebiyet vermiştir. Evvelâ bu zihabınızı tesbih ediniz. Ben Mitat paşa emri vaki ihdas ederken sizi davet edp mütalâanızı sormuştum. Abdülhamidin içine inmişti; işte Süleyman paşa gibi tehlikeli bir adamın elinde bir o kadar dehşetli silâh vardı. © (Vaktjin 9 Mar — Efendim ben muharebeden evvel Padişaha hakikati söylemiş idim, Fakat dinlemeyip imkânsız bir maceraya atıldılar... Derse , Abdülhamidi alaşa etmeğe kuvvetli bir vesile bula- maz miydi? Abdülhamit kork. ağa başlamıştı. Süleyman paşa , Padişahin itirazına asla yanaşmamıştı, tekrar edip dedi ki: — Padişahım, . Plevne düş- tükten ve asakiri nizamiyenin en mühim kısmi elden giltikten sonra muharebeye devam etmek bizi bir büyük felâkete duçar etmekten başka bir netice basil edemez. Rusya çarı henüz Rumelide- dir. Çar nezdine ya kulunuzu veya Mahmut Celâleddin paşa bendenizi ve yahut emniycüiniz. olan diğer bir zatı göndermek bir musalâhayi kat'iye akit buyu- runüz, belki bu suretle Rusların ilerlemesini tevkif ve birçok şehir ve beldeyi perişan ve harap olmaktan kurtarmış olursunuz. Bundan sonra Rus ordusuna mukavemet edilemez. Süleyman paşa sultan Hamidin alışıcadığı şekilde aert sözler söylüyordu. Abdülhamit: — Paşa rusların daha bir ay kadar Balkanları geçmemelerine çalışınız. İngiliz sefiri İngilterenin bu ay nihayetinde Rusyaya ilânı harp edeceğini söylüyor. herbe basla yorma, Bir Fransız da bize on mil. yon lira verecek. Görüyorumuzki işler yolunda siz yalnız bir buçuk ay Rusları tevkil ediniz. Hiç olmazsa bir ayı Abdülhamit Süleyman paşayı hemen İstanbuldan © uzaklaştır. maktan başka birşey düşün maiyordu. Bu tehlikeli adım İstanbulu karışıp bir gaile çıkaracak vaziyetteydi. Padi bundan 1929 tefrikası Namuslu Koketlar Muharrıri :: Hüseyin Rahmi Sözüne, vefasına bel bağlamak caiz“ değil sever görünürken bir kücük sebeple sevmeyi veriyor... Sizin için şimdi ağlarken dilini çıkarıp hemen gülü- veriyor... Aşkta erkek hodbin- liği, bu da bir mesele.. yanmdan bir firari telâşı ile ayrıldığı Per- ranm şimdi diğer bir delikanlı ile seviştiği- ni dayan Hurremin kalbi garip bir “kıs- , kançlılıkla burgulma- ğa başlamıştı. Perranın bu yeni i Sevdalısı acaba tehli- | keyi. bilerek mi bu âleşe girdi ? Eğer öyle ise askolsun bu kah- ramanu.. Fakat baka- lun netice ne olacak ? Kendinin önünde kaç- | tığı kurşunu bu 7a- vallı çocuk mu yiye- cek? Hurrem Latfi, Sakıp Cemalin bu aşk feda- kârlığı karşısında de- | rin bir hayretle dudak i 3 -ayaların uzun. müddet asrir gitmesi yüzünden müs- kirat inhisarının varidatı bir miktar azalmıştır. İdarenin son zamanlarda bir aylık geliri vasati olarak “1, milyon lirayı tecavüz et- » Bomonü fabeikasından alman yüzde 10 da bunün içindedir. Haçak müskirat Müskirat inhisar kanutu mucibince gümrüklerde sahi- bi çıkmıyan o veya kaçak olduğu için gümrük memur- ları taralından musadere edi- Ten bildinum İspirtolü mad- delerin Müskirat inhisarı ida- resine teslimi İâzım gelmek- tedir. Bu hüküm neticesi olarak son günlerde Rüsumat idaresi tarafından müskirat müdür. lüğüne ehemmiyetli miktarda Kolonya, esans, lâvanta, şi rap, şampanya, viski, ve saire devredilmiştir. İdare bunları Galatadaki satış mağazasına yerleştirmiş ve ucuz flatlarla Osatmiya başlamıştır. Nümune rakı fabrika: Müskirat idaresinin “Gala- Varıdat azalmıştır tada yaptırdığı son sistem nünme rakı Tabrikasının ha- aırlıkları bitmiştir. Fabrika yakında rakı istihsiline baş- lıyacaktır. Ecza fabrikalarını teftiş Müskirat inhisâr idâresi fen memurlan * ubbi ecza yapan lâboratuvarlirdaki o inbikleri | muayeneye başlamışlardır. İnhisar idaresi tarafın ve rilen müşgâde İmücibince bu inbiklerde © yalınız mai mu kattar istihsâl — olunabilecek - tr, Bu müsaadenin baricine çıkan -İğboratuvar ceza görecektir. Anadoluya giden memurlar Müskirat © inhisari umum müdürlüğü “tarfından taşra vilâyetlerimizden bir oçok- larına yeniden fen memutu göndermitr. “Bunlar ; gitükleri yerlerdeki müskirat fabriala- rını sıkı “bir teftişten geçire- çeklerdir. DE aa MER, ARL M Mutelit mubadele komis- yonu bitaraf azasından M. Holştat "bir. baftıya: kadar mezunen memleketine gide- cektir. M. Holşet Nörveçte bir ay kadar kalacaktır. sahipleri başka bir şey düşündüğü yoktu. Süleyman paşa dedi ki: — Elendimiz. İngiltere Rus- lara bugün ilân harp etse gene üç aya kadar bize muavenet edemez. Maalesef Rusların bir aya “kadar - İstanbul kapılarına geleceği şüphesizdir. O halde ne yapalım? — Reyi acizaneme kalına şar ile doğrudan doğruya müsa lüha aktinden başka çare yaktur. Kulumuza öyle geliyor ki Ruslar biraz daha ilerledikleri takdirde yunanlılar da hududu tecavüz edeceklerdir. Abdülhamit şüphelenmişli. — Bunu nereden biliyorsu- 002) — Padişahım maruzatım bazı malümat? ve ihbara müstenit değildir. Acizane hissiyatım bu merkezdedir. Müsalâha olmasa “bile bir mütareke akdine müsaade buyu rulmasını piyaz ederim. Abdülhamit Saleyman paşanın zihninden geçenleri | kömilen öğrenmişti. Süleyman paşa sulh ve mütareke tamltarı idi. İşte bu hikir ve kanaate bulur. nan böyle cerbezeli bir zatın Istanbulda bir gür bile kalmasi birçok uhataralara © sebebiyet verebilirdi. Padişih ayağa kalkti: - Paşa bu meseleleri ilerde müzakere ederiz, siz bu akşam hemen. İstanbuldan çıkınız , Balkan hattına doğru gidiniz. Süleyman pöşa şaşkınlıkla ne söyliyeceğini unutmuştu , daha Abdülhamit e birşey konuş- aç değildi. Raf paşanın yol - suzluklarından bahsetmesine mey- dan kalmadan işte geldiği gibi geriye isde edilmek isteniyordu. — Elendimiz "nereye gideyim?! Tuna şarkından balkan cihetine saklonucak taburların mukadde - eti bakkemizle beraber buraya geldi; bir kısmı da Razgat Yanbolu ve havalisinde bulunuyor. «Solyar da ancak iki tabur mustahfızla bir tabur muavine var, Oraya gidipde kime kuman- Hurrem Lutfi acaip ısırmaktan alamıyordu. |bir kıskançlık ve merak Biçare yeni aman bil- miye bilmiye bu ölüm kapanına girdise Per- ranın onu hakikatten haberdar etmesi lâzım gelmez midi ? Bu kü- din kasten süküt edi- yorsa hir masumun katlile kocasını katil yapmak cinayetinden hiç çekinmiyor de- mekti.. Lâkin her şey- den evvel kendi hayatı da tehlikede olduğunu bilmiyor midi ? Koca- sının —— galeyanlarını, arkadan arkaya kö- püren tehditlerini hiç mi sayıyordu ? Yoksa onu o kıskanmamaya, Husrev Nizami Bey gibi karısını bir genç erkekle — paylaşmaya, alışurıyor midi? Alıştır- mış midi? içinde bu çok komik facianın neticesini bek- lerken bir gün Sirkeci taraflarında o mahut kumsal — fotoğrafçısı puhu gözlü, uğursuz herife rast geldi. “İçini Kurcalıyan es- rardan bir ip ucu ya- kaladığına pek sevine- rek bu esrarengiz â- damın peşine düştü. Birdenbire yakasına sarılarak ondan hesap sormayı muvafık bul- madı. Bu suretle herif bir çok kaçamak yol- larıma sapıtarak ken- dini uğraşurabilirdi. Fakat gizliden gizli- ye onu takip edip de nerelere girip çıkuğı- nı ve kimlerle görüş- töğünü ( öğrenmekle hakikate vüsul dala Sahe vesikalar #üretiii Frank Honya Şubatın. son günleri . gârbi Avrupa siyasetinde oldukça heyecanla geçti. Felemenkte çıkan “Ürreht dağblat,, gaze“ tesi Fransa ile Belçika arasın- da aktolunmuş olduğu iddia edilen hafi bir askeri mua- hedenin zabıtlarını neşretti. Böyle bir muahedenin im- Zası cemiyeti akvamın teşek- külü ruhuna muhalif olduğu gibi, Lokarno misakı ile ti ban tbama zır bir hareket teşkil ediyordu. Aynı zaman» da Fransanın, sulhperver te minatına rağmen, ati için ba- arlanmakta, ve komşularına karşı daimt bir tahdit tevn takıkınmakta olduğunu » gös- teriyordu. Felemenk. gazetesinin ilşa- atı birtakım dedikodular, iti- razlar, tekzipler arasında bo Puldu.” Fransız ve Belçika harbiye nezeretleri, 7-19 ey- lül 1927 de Fransa ve Bel çika erkânı harbiveleri arasın: da müzakörat cereyan ettiği: ni şiddetle reddettiler, Fransız harbiye nezareti. nin, beyanatınca, neşrolunan metin “gülünç, ve müstekreh saçmalardan mürekkep, bir sahtekârlıktır. Belçika erkânı (o harbiye rejsine gelince “memleketini sergüzeştenluğa teşvik etmek komşu ve dost bir. devlete haince tecavüzde bulumak, butün o milletlerin diği sulhü ihlâl etmek? tölmet lerinden münezzeh o bulun- duğunu, ve Felmenk ile Bel- çika arasındaki münascbaan pek samimi olduğunu bir beyanname ile ilâna lüzum gördü. Şu halde Felemenk gaze- tesinin neşrettiği sahte vesi- kalar nereden neşet ediyor. du. Bunu ana çıkarma! kolay olacağını dü- şündü. Aptullah Nebil, mü- him fakat son fotoğ- rafçılık hizmetini gö- rüp de Sermet Ni den bir kâc yüz lira sızdırdıktan sonra ar- uk onun bafiyeliğine pek lüzum kalmamış gibidi. Arasıra Ona değerli haberler getir- miye uğraşıyorsa da Sermet Nadirden uni- duğu para ve yüzü bulanıyordu. Hurrem Lutfi ken- dini göstermiyerek he- rifin peşine takıldı. Bazı devair önünde onun bir kaç fotografi çektiğini gördü. Ka- zandığı bir kaç ku- ruşla bu sokak san'at- kârı Sirkecinin en kö- tü meyhanelerinden birine girdi. Önüne | Hepsi söyler birisi duymazmış Danbıp birbirine öşmüşler | Hepsinin aklım haczetmiş mey İ| Kim kime) nerede usulü #dap Hem keser ortakğı bein da biçer İğ Her biri önce kurarken efelik! | Eylemişler cöcey» ile şüurt | Olmuş ol kafile cw'ama bedel Yİ Elveda eylemiş insaniyet » Kalmamış ortada namusü laya Gütseler evlere bunlar birden | Halle Ahmedir oğlu s#öğmüş vazifesi Belçika o zabitesine, isabet etmişti. Filhakika Za- bite sahte vesikalar dasni etmek © tölimetile » “ Frank Hayne,, isminde birini tev- kit etti. Meyne Bu vesikala- rı baştan başa kendisi uy- durduğunu itiraf eyledi. Garibi şurası ki, bu gün- kü telgraflurda gördüğümüze nazaran, iki devletin yalnız askeri ricsasım değil, umu” mi siyeseilerini lekeliyen, ve günlerce garp siyaset Alemi- ni sarsan Du adam, Belçika kanunu Obu bapta ceza tayin etmediği için serbest bırakılmış, ve hiç olmazsı memleket hafici edilmesine bile tüzom görülmemiştir. Avrupada matbuat alemi nin sukutu ahlâkisi arak şöh- ret bulmuş bir kuziye halini aldı, Sahte imza ile makale uydurmak, aslı esası olmiyan havadis balonları uçurmak sbbadni tetkike lüzum gür- meden bâvadis o neşretmek Avrupa gazeteleri içimbir iti- yat halini almıştır. Bununla beraber Fransız” ların meşhur bir sözü oldur gunu da unutmamalıdir: atöş- siz duman olmaz derler, Frank Hayne, Felemenk ga- zetesinin mesrettiği o vesaiki kafasından uydurmuş olabilir, Fakat bu vesikaları uydur. mak ve kabul ettirmek için müsait bir muhit bulmamış olsaydi böyle bir icadı ort ya atabilir midi? İki küküme- tin erkânı bharbiyesi arasın- daki temaslar tevali etmesey- di şüphesiz vesaikm müzake- resi mes'elesi ortaya çıka- malz: Be erakânı harp re- isinin tebiğinde bir noku şayan dikkattir. Diyor ki: “Yalnız 1914 faciasının ade bir şişe rakı getirti. Birer tabak bayat ci- ğer tavası ile fasulya piyazını irili ufaklı si- nekler, arılarla payla- şarak hen meze hem öğle taamı yaptı... İki üç kadeh çaklık- tan sonra meyhaneci ile alaya başladı. Elin- deki çinko çatalla” pi- yaz tabağın göslere- rek: — Bre barba Mihali, bu soğanı kaç gün ev- vel doğradınız? idare fitili gibi yumuşamış. Köpoğlu sinekler de hem yemişler nankör- ler, bem üzerine yes- tehlemişler, Bu may- danozu lâğam suyu ile mi yıkadınız? Yok- sa hic mi yıkamadınız? Bostanın o miyazmalı birikinti suyunun Jeş kokusunu hâlâ muha- İ Köy düğü nnmamunn» O NÜ — Muhârriti : Eşref Sözleri birbirine uymazmış Hepsi kör kandil olup düşüğe ği Kalmamış ortada caki hey beji Nerede eski haya, eski hicap? Rakı tutmaz beni derder de içe Sonra olmuşlar vnumen Hepsine dense seza kelhi aker! Değil en'sena bedel belki olaf Başlanmış hükmüne hayvaniyet Galiba yaklaşıyor vakti belâ Bir belâ çıkmasa bari derken Söğen oğlanı Halil de döğmüş ( Devamı var) mi tekkerrürü için Alm yaya karşı tedafüt teşebbÜ”” ler mavzeu bahis olmuştü” | Bu “tedalüi teşebbüs, BÜ ekerau Franka müsait min hazırlamış olabilir. HİS halde şukadarcık bir İSİ sözü bize bir noktayı ediyor: “Cemiyeti akvama, Lok” nöya, Tuvarıye, Kellog mü” kına rağmen Almanyâ garp komşular arâsında m tekabil bir emniyetsizlik ve küm sürüyor. Halbuki vi emniyetsizlik hüküm sürdür.” çe Avrupa sulhünden setmek kadar abes bit olamaz. M. Gayur Yarım asır evejri ahar mahalle hicret etmek içi bir takım Bulgar kadın © çoluk çocukları taplarımışların( Dimetokadan dahi alnan hir berlere göre oraya asakiri ş” hanenin dahil olması ce hühü melin zımamı idareyi ele almasi üzerine. Bulgarlar takım takım hicret ediyorlarmış. Müslim *€ gayrı müslim bebeni şahanedei bir ferdin Bulgarlar aleyhinde hareket ve bu veçhiz gari memlekelin . idamenle istizkill mes'uliyet etmiyeceği | deyi” olmağla bu hicretlerin mshs18 | odak vatanımız tarafından edile sul neşriyat ve ülkast esi olduğu bi iştibek o: Bulgarlar beyhude duçarı sefalet okdukle”” azade! güsahlır. Adanın neşriya garazk ranesine mukabil | hale” mahalliye | tarafından ismi ezhan edecek itânala kine edileceği memulu kavidir. faza ediy hiye doktorları tifonun, sık mann ve eyi menbalarını ui de arıyorlar? Vallahi bu hastalık lar için tahafluzi yapmadan — bura bir lokma şey yemi cuiz değildir... Şura kapısının mandalı yi maz bir helâ var ona bu namı vermek. bütün © aplesanei tahkir etiniş olurum” Sinekler o pislik kurundan buraya» radan oraya ak$i kadar hesapsız ak yapa yapa buray! ya, orayı burayâ © viriyorlar.. ücün Hep bu barba Mihali sü bir tebessümle ği mukabele ediyor.